TOTAL LARENJEKTOM VE HEMRELK BAKIMI Hemire Sacide YILDIRIM
TOTAL LARENJEKTOMİ VE HEMŞİRELİK BAKIMI Hemşire Sacide YILDIRIM 1 -4 KBB Kliniği Sağlık Slayt Arşivi: http: //hastaneciyiz. blogspot. com
LARİNK ANATOMİSİ § Larinks solunum, konuşma, yutma ve öksürük gibi fonksiyonlarda önemli rol oynayan organdır. § Erişkinlerde 3 ve 6 servikal vertebralar arasında bulunur. Yeni doğan çocuklarda ise 1 ve 4 servikal vertebralar arasındadır. § Erişkin yaşa kadar aşağı iner. § Larinksin boru şeklinde bir organ olduğu kabul edilirse üst ağzını, yani girişini önde epialotun serbest kenarı, yanlarda arkaya ve aşağı doğru uzanan plica ariepiglattica ve arkada aritenoid kartilajlar oluşturur. Larinksin alt ağzı ise trakea ile birleşir. Larink supraglottis, glottis ve subglottis olmak üzere üç anatomik bölgeye ayrılır.
§ Laringeal iskeleti bir kemik ve üçü çift, üçü de tek olmak üzere toplam dokuz kıkırdak oluşturur. § Benin tümörleri nadir görülürler. Gerçek bening tümörlerin nonneoplastik tümörlerden (Polip, nodül, granülom, skar) ayırtedilmesi gerekir. § Bening tümörler hem epitelyal hem de konnektif dokudan kaynaklanabilir. Bu tümörler genellikle yavaş büyür, az semptom yaparlar ve tam çıkarılmazlarsa nüks ederler. § En sık görülen bening tümör popillomdur. § Semtomlar, tümörün yerleşimine ve boyutuna bağlıdır. Ses kısıklığı, disfajı, boğazda kitle hissi ve stridor en sık rastlanan semptomlardır. Tedavileri genellikle cerrahidir.
LARİNKSİN MALİN TÜMÖRLERİ § Larinksin en sık görülen malin tümörü sguamöz hücreli karsinumdur. Diğerleri çok nadir görülürler. § Larink kanserleri erkeklerde tüm malin tümörlerin % 4 nü oluşturur, % 2. 3 üçünü kadınlarda tüm malin tümörlerin % 40’ ı Larink kanserlerinin supraplottik, % 59’ u glottik ve %1’ i de supglottiktir. § Larink kanserleri için risk faktörleri arasında sigara, tütün, alkol, mesleki faktörler, radyasyon sayılabilir. Tütün kullanımıyla Larink kanseri arasında yakın ilişki vardır.
§ Larinks kanseri sigara içmeyenlerde son derece seyrektir. Günde içilen sigara sayısıda insidansı etkilemektedir. Sigara Larinksin tüm bölgelerinde kansere sebep olabilir. Mukoza ve submüköz glandlarda atipik histolojik değişiklik oluşturabilir. Alkolle sigaranın birlikte kullanımı özellikle supraglottik kanser gelişiminde sinerjik etki yapar. § Asbest ile uğraşanlar, nikel çalışanları, çiftçiler, makinistler, Larinks kanser yönünden daha fazla risk taşımaktadırlar. § Radyasyon Larinkste SCC (sguamöz hücreli karsinom) veya sarkomları neden olabilir.
SEPTOMLAR § Larink kanserinin başlıca semptomu ses değişikliğidir. Bu nedenle tümörün Cord vokal mukozasını veya Tiroaritenoid kası tutmasına bağlı olarak, mukoza vibrasyonundaki bozulmaya bağlıdır. § Supraglottik tümörlerde genellikle mekanik etkiyle boğuk bir sese yol açar. Hava yolu obstrüksiyonu tümör büyük ise görülür. Boğazda gıcık hissi, dolgunluk ve geniş ülsere tümörlerde yutma zorluğu, odinofaji (ağrılı yutma güçlüğü) ve otalji olabilir.
§ Disfaji tümörün Larinks sınırlarını aştığını gösterir. Direkt yayılım veya nodal metastaz sonucu boyunda kitle oluşabilir. Kilo kaybı gibi malinite belirtileri de ortaya çıkabilir. § Hasta uzun süre boğaz ağrısından yakınabilir. Kr. Faranjit diye oyalanabilir. Kulağa yansıyan ağrı özellikle supraglottik tümörlerin vogal sinir tarafından taşınan sık görülen bir özelliğidir.
TANI § Larinksin fonksiyonlarının korunabilmesi için erken tanı çok önemlidir. Hasta hikayesi, fizik muayene, direkt yada indirekt Larengoskopi ile biyopsi tanıda esastır. Ayrıca CT. ve tomografi gibi tanı yöntemlerinden de yararlanılır.
TEDAVİ § Larinks kanserinin tedavisinde günümüzde geçerli iki ana tedavi yöntemi mevcuttur. Cerrahi ve Radyoterapi. § Kür amaçlı primer tedavi olarak uygulanan Radyoterapi başarısız olduğunda kurtarma tedavisi olarak Cerrahiye baş vurulmaktadır.
Larink Kanserlerinde Uygulanan Cerrahi Prosedürler § § § Preoparatif değerlendirme, Sistemlerin muayenesi, Trakeatomi açılması, Ağız ve diş sağlığının sağlanması, Premedikasyon ve ameliyat hijyeni.
TRAKEOTOMİ AÇILMASI ve POSTOPARETİF BAKIMI § Larinkteki kitle solunumu daralttığı ve ameliyattan sonra Larinkste oluşacak ödem solunumu bozabileceği için ameliyat öncesi trakeotomi açılmalıdır. § Hastalar trakeotomi tüpünden entübe edilirler. § Trakeotomi açıldıktan sonra özellikle üzerinde durulması gereken konular şunlardır; Düzenli Aspirasyon
§ Traketomi açıldıktan sonra ilk 24 saatte daha sık olmak üzere düzenli arpirasyon yapılmalıdır. § Trakeal iritasyondan dolayı özellikle ilk 24 saatte trakeada bronşial sekresyon artar. Aspirasyon steril yumuşak kataterle eğilimli kişiler tarafından yapılmalıdır. § Katater trakeaya itilirken aspiratör kapalıdır. Katater geri çekilirken aspirasyon yapılmalı ve katateri döndürerek çekmelidir. Katateri trakeaya sokarken aspirasyon yapılırsa trakeal mukoza hasarı meydana gelebilir. Hipoksi ve kardiak arrest gelişebileceğinden aspirasyon 15 saniyeden fazla sürmemelidir.
YARA YERİNİN BAKIMI § Ameliyattan sonra pansuman hergün açılıp antireptik solüsyonlarla temizlenmeli ve baskı uygulanıp biriken sekrasyon boşaltılmalıdır. § Çilt fleblerindeki infekriyon şişlik ve eritemvarliğına dikkat edilmelidir. Drenajın fazla olmadığı hastalardan göğüs drenleri 3’ gün çekilir. Cilt infüzyonundaki sütürler 7’ gün birer atlanarak, ertesi gün tamamen alınır. Total larenjektomili hastalardan trakeotomi sütürları 10’ gün alınır.
ISI ve NEM AYARLANMASI § Trakeotomi açıldıktan sonra burun fonksiyonu ortadan kalktığı için ortam havasının nemi ve ısısı uygun hale getirilmelidir. Isı 25 Cº, nem % 90 civarında olmalıdır. Bunun yetersiz oluşu solunum yollarında sekzeryonun kurumasına ve infekriyonlara sebep olabilir. Nem için nebuliztörler kullanılabilir, kanül ağzına nemli bez konabilir.
KANÜL DEĞİŞTİRİLMESİ § Hastanın dış kanülü ilk 2 -3 gün çıkarılamaz. Bu süre içerisinde bir traktür oluşur ve kanül değişimi daha rahat olur. İç kanül ise 2 -3 saatte bir çıkarılıp temizlenmelidir.
HASTA ODASININ HAZIRLANMASI § Hasta ameliyattan gelmeden bir süre önce odası havalandırılır. Yatağı yeniden temiz takımlarla yaptırılıp üzerine yeşil örtü serilir, yatak başı 45º kaldırılır ve yatağa 3 -4 tane yastık konulur. Etejerine 2 tane yıkama serumu, plastik ve steril aspiratör uçları, buhar makinası kontrol edilir ve hazırlanır.
LARİNKS CERRAHİSİNDE PASTORERATİF BAKIM VE VİTAL BULGULARIN TAKİBİ § Ameliyattan sonraki anestezi çıkış zamanı çok önemlidir. Hasta bu dönemde sıkı takip altında olmalıdır. İlk 3 saat hasta her 15 dakikada bir ateş, nabız ve tansiyon yönünden takip edilmelidir. § Bu dönemde görülebilecek tansiyon düşmesi ve taşikardi kan kaybına yada narkotik ilaçlara bağlı olabilir.
§ Ateş; Atelektazi ve akciğer, idrar yoları, yara infeksiyonu veya venöz tramboza bağlı olabilir. § Solunum sayısı da operasyondan sonra gelişebilecek bir solunum yetmezliği açısında önemlidir. İlk 3 saat bulguları normal olan bir hastada takip sıklığı saatte 1 düşürülebilir.
HASTANIN BESLENMESİ § Hastaya ameliyat sırasında Nazogasrtrik sonda takılır. İlk 3 gün hasta gastrointertinal sistem kullanılmadan parenteral olarak beslenir. Bu dönemde hastanın aldığı ve çıkardığı sıvı miktarı iyi hesaplanarak verilecek mayi belirlenir. § Hastanın çıkardığı sıvıyı hesaplayabilmek için idrar sondası takılarak idrar miktarı ölçülür. Buna terleme, solunum yoluyla kaybedilen fark edilmeyen su kaybı olarak ortalama 750 ml/gün eklenir. Hastanın ateşi varsa bu değer 100 ml. artar.
§ Hasta 3 ncü günden itibaren nazogastik sonda ile beslenir. Bu amaçla gavajmayı veya hazır preparatlar kullanılabilir. Bu şekilde hasta az miktarda ama sık beslenir. § Total Laenjektomili hastalarda 8 -9 Supraplottik Larenjektomili hastalarda 10 günden itibaren oral besleme yapılabilir. § Eğer hasta oral yiyebiliyorsa narogastrik sonda çıkarılır. § Larenks kanserlerinin cerrahi tedavisi parsiyel larenjektomi ve total larenjektomi olarak iki şekilde uygulanabilir.
PARSİYEL (SUBTOTAL) LARENJEKTOMİ § Parsiyel larenjektomilerin değişik şekilleri vardır. Hemilarenjektomi (vertikal parsiyel larenjektomi) de larenksin yarısı da troid kartilajın vertikal kısmının geniş bir bölümü çıkarılır. Genelde sadece gerçek vokal kortların tutulduğu kanserlerde bu yöntem tercih edilir. Ameliyattan sonra ses değişir ama iletişimi engellemez, minimal düzeyde yutma güçlüğü olur.
§ Supraglottigs tutulduysa supraglottik larenjektomi (horizontal parsiyel larenjektomi) tercih edilir. Burada tümör rezeksiyonu supraglottik bölgenin (vokalkord ve kıkırdaklar korunarak) tamamen çıkarılması şeklindedir. § Supraglottik bölgedeki major refleks arkı çıkarıldıysa yutma güçlüğü olacağından amaliyat sonrası yutma egsersizleri yapılabilir. Parsiyel larenjektomide kalıcı trakeostomi yoktur, geçici olarak yerleştirilen trakeostomi tüpü ödem çözüldükten sonra çıkarılır. Ayrıca hastanın ameliyattan sonra üç gün kadar sesini kullanması istenmez.
TOTAL LARENJEKTOMİ § Larenks kanseri yayılmışsa total larenjektomi tercih edilir. Dil kökünde trakeaya kadar tüm larenks çıkarılır. Gerek görülürse dilin, farenksin, trakeanın ya da troidin sınırındaki bölümleri de alınır. Total larenjektomiden sonra trakea ile ağız arasında bağlantı yoktur. Ses oluşturma yeteneği kaybolur, burun solunumu yapılamaz, bu nedenle kalıcı trakeostomi açılır. Burundan nefes alınamadığından koku alma hissi de kaybolur.
RADİKAL BOYUN DİSEKSİYONU § Boyun lenf nodu metastazı olduğunda, larenjektomiye ek olarak radikal boyun diseksiyonu da yapılır. Submandibular tükrük bezleri, sternokleidomastoid kası, vena jugularis interna ve spinal aksesuar sinir, lenfoid dokularla birlikte blok olarak çıkarılır. Uzak nodal metastaz olmayan vak’alarda modifiye (konservatif, fonksiyonel) boyun diseksiyonu yapılabilir.
LARENJEKTOMİ ÖNCESİ ve SONRASI HASTA BAKIMI § Larenjektomi Öncesi Hazırlık ve Hasta Eğitimi: § Larenjektomi, hastanın fiziksel görünümünü, normal konuşma ve solunumunu etkileyecek bir girişimdir. Bu nedenle ameliyat öncesi hazırlık ve bakımda önemli noktaları şu şekilde ayırabiliriz: § Psikolojik Hazırlık. Bu hastaların genellikle ameliyat öncesi anksiyete düzeyleri çok yüksektir.
§ Hasta larenjektomi nedenle boğulma, ölüm, konuşamama, yeni iletişim tekniklerini öğrenememe, şekil bozukluğu, yakınları tarafından dışlanma, işini kaybetme gibi korkular yaşar. Hastaya yeterince zaman ayrılmalı, korku ve endişeleri paylaşılmalı ve merak ettiği konularda açıklama yapılmalıdır. Hasta psikolojik olarak hazır ise, larenjektomi ameliyatı geçirmiş ve reabilitasyon proğramına devam eden bireyle tanıştırılmalı ve psikolojik hazırlıkta bu bireyden de destek alınmalıdır.
Cerrahi işlem ve ameliyat sonrası konusunda bilgilendirme § Öncellikle hastanın doktoru ile, planlanan cerrahi konusunda görüşülür, daha sonra hastaya ameliyat sonrası problemler, beklentiler, gereksinimler ve rehabilitasyon süreci hakkında yeterli açıklama yapılır. Total larenkjektomi yapılacak hastaya bundan sonra solunumun boğazındaki açıklıktan olacağı ve konuşamayacağı nedenleriyle açıklanmalı, trakeostomi/larenjektomi tüpü gösterilmeli ve stoma bakımı öğretilmelidir. Rehabilitasyon proğramına, hastanın durumuna göre ameliyat öncesi dönemde başlanacaksa, solunum terapisti ile görüşmesi sağlanır.
AMELİYAT SONRASI BAKIM § Hava yolu açıklığının ve solunumun sağlanması. Glottis çıkarıldığı için hastanın öksürmesi ve derin soluk alması bozulur. Bu nedenle işlemlerde dikkatli olmalı, gerektikçe larenjektomi tüpünden aspire edilmeli, ancak dikiş bölgesi açılabileceğinden derin aspirasyondan kaçınılmalıdır. Sekresyonu inceltmek ve kolay çıkarabilmek için buhar verilmeli, radikal boyun diseksiyonu yapışdıysa solunumu engellememek için sıkı pansuman ve sargılardan kaçınılmalıdır.
§ Solunumu rahatlatmak, sekresyon drenajını sağlamak, dikiş gerginliğini önlemek ve ödemi azaltmak için baş yükseltilmeli mümkünse yarı-oturur pozisyon verilmelidir. Ameliyat sonrası komplikasyon olarak, örneğin atalektazi gelişimi nedeniyle solunum bozulabilir. Hastanın kan gazı analizleri hipoksemi ve hiperkapne açısından izlenmeli, sekresyonun renk ve miktarı kaydedilmelidir. Atelektaziyi önlemek için derin solunum egzersizleri yaptırılmalı ve hastanın sık aralarla pozisyonu değiştirilmelidir.
Glottisin çıkarılmasıyla bozulan boşaltımın düzenlenmesi. Glottisin çıkarılması nedeniyle valsalva manevrası kullanılamayacağından hastanın defekasyonu zorlaşır. Hasta sıvı alması için teşvik edilmeli, bağırsak yumuşatıcı diyet ve gerekirse hafif laksitifler verilmelidir. Konstipasyon ciddi boyutlarda ise lavman yapılabilir. Konstipasyonun, karında gerginlik ve şişliğe neden olarak solunumu da etkileyeceği unutmamalıdır.
İletişimin sağlanması. § Ameliyat sonrası iletişimin nasıl sağlanacağı, ameliyat öncesinde planlanmalıdır. Okuma-yazması olan hastalar için ameliyat öncesinde bazı sözcükler, istekler ve sorular bir liste halinde hastayla birlikte hazırlanabilir ve ameliyat sonrasıda, hasta bu listede söylemek istediğini işaret ederek iletişim kurabilir. Çağırma zili daima hastanın yakınında olmalıdır. Zil için önceden sinyaller ayarlanabilir. Örneğin “iki zil-acil yardıma gereksinim var” anlamında gelebilir. Hastanın yanında kağıt-kalem yada ufak yazı tahtası bulundurulmalıdır. Bu nedenle İ. V. sıvılar yazı için kullanmadığı koluna takmalıdır.
§ Hasta, iletişim kurmayı başaramadığı, anlaşılamadığı zaman öfke ve kızgınlık duyabilir, o nedenle sakin olmaya çalışmalı, hastaya zaman ayrılmalı, hastanın söylemek istediği, dinleyen tarafından tekrarlanarak anlaşılıp anlaşılamadığı açığa çıkmalıdır.
Ağrı ve rahatsızlığın giderilmesi § Hasta, ameliyat bölgesinde ağrı ve ödemden yakınır. Ağrı analijeziklerle giderilecekse solunum depresyonu açısından narkotik analijeziklerden kaçınılmalıdır. Dikiş gerginliğine bağlı ağrı ve rahatsızlığın giderilmesi için hastaya uygun pozisyon sık aralarla değiştirilmeli, hastanın pozisyonu değiştirilirken başı iki el ile desteklenmelidir. Özellikle radikal boyun diseksiyonundan sonra, boyun kasları kesildiği için hastanın başını kontrol etmek zordur, o taraf omuz aşağı düşer ve başını dik tutamaz.
§ Hastaya eliyle başını desteklemesi gösterilmeli ve uygun egzersizlerle kayıp kasların fonksiyonları diğer kaslara yüklenmeye çalışılmalıdır. § Fleplerin ve yaranın iyileşmesini sağlamak için ameliyat bölgesindeki sıvıların çekilmesi amacıyla, ameliyat bölgesine Hemovac dren yerleştirilir. Hemovac’ ın çalışması uygun aralarla izlenir.
Beslenmenin sağlanması § Ameliyat sonrası dönemde hasta İ. V. ya da tüple beslenir. Ameliyat sonrası erken dönemde hiperalimentasyon uygulanabilir. Genellikle hastalarda, farengial ve özofagial dikiş hattının kontaminasyonu önlemek ve yaraya basıyı azaltmak için 10 gün kadar nazogastrik tüp takılır. Hasta kolay yutmaya başlayınca tüp çıkartılır. İlk yutma zor ve ağrılı olabilir, tıkanma hissi duyabilir, ancak aspirasyon tehlikesi yoktur ve bu hastaya da açıklanarak paniğe kapılması önlenir. Özofagial konuşmaya hazırlık olarak hasta yemeklerden sonra geğirmeye teşvik edilmelidir.
Hastanın öz bakım konusunda eğitimi § Özellikle hava yolu açıklığının sağlanması; trakeostomi tüpünün temizliği, takılması ve aspirasyonu; tüple beslenme (gerekliyse); cilt bakımı ve olası komplikasyonlar hakkında hastalara eğitim yapılmalı, ayrıca evde bakım için gerekli olan trakeostomi tüpü buhar makinası, sakşın gibi malzeme temininde hastaya ve yakınlarına yardımcı olunmalıdır.
SOLUNUM YOLUNUN DEĞİŞMESİ NEDENİYLE HASTANIN YENİ YAŞAMINDA UYMASI GEREKEN DEĞİŞİKLİKLER § Bireysel hijyene dikkat edilmeli, özellikle stoma bakımına özen gösterilmelidir. Stoma çevresi cildi yumuşak bir tülbentle temizlenmeli, kuruyan, biriken mukus kaldırılmalıdır. Temizlikte cildi irite edebileceğinden parfümlü sabunlar kullanılmalıdır. Banyoda baş yıkanırken elde tutulabilen duşların kullanımı tercih edilmeli, ve baş öne doğru eğilerek, stomaya su kaçmaması için boyun çevresine havlu dolanarak su akıtılmalıdır.
§ Traş olurken ya da saç kesilirken stomaya kıl kaçmaması için stoma ince bir tülbent ya da önlükle kapatılmalıdır. Stomaya korumak amacıyla plastik önlük kullanmaktan kaçınılmalıdır, çünkü plastik maddeler stomaya hava girişini engeller. § Yüzme, su kayağı, sörf gibi su sporları yapılamaz. Dalgasız ve sığ denize, yüzmek amacıyla değil, serinlemek amacıyla ancak omuz hizasına kadar girilebilir. § Öksürürken ve aksırırken stomaya bir mendil tutulmalı, çıkan salgı hemen temizlenmeli, hava, ağız ve burun bakımı yapılmalıdır.
§ Stomada solunum için gerekli açıklık oluştuysa, genellikle trakeostomi ya da larenjektomi tüpü 810 hafta sonra çıkarılır ve bazen sadece belli aralarla tüp takılır. Stoma kollabe olup yeterli hava değişimini sağlayamayacağından, tüpün gece takılması önerilebilir. § Total larenjektomiden sonra koku duyusu hücreleri yeterli uyarılamaz ve bu nedenle koku ve tat duyusu ortadan kalkar. Bazan çok uzun bir süre sonra bu düzelebilir. Hasta lokmaları yemeli, hızlı ve acele yememeli, patlamış mısır gibi zor yenen yiyeceklerden, yutma fonksiyonu tamamen iyileşene dek kaçınılmalıdır.
§ Yapılan ameliyata göre, geçici olarak yutma güçlüğü oluşabilir, yemekler burundan gelebilir, bu nedenle de iyi çiğneme ve yavaş yemeğe dikkat edilmelidir. Genellikle normal diyet tolore edilmeden konuşma terapisine başlanmaz. Çiğneme ve yutma egzersizleri kasların gelişimini ve kuvvetlenmesini sağlar. Karın kaslarını güçlendirici egzersizler de özofagial konuşmayı kolaylaştırılır.
§ Larenjektomi yapılan hasta, taburcu olduktan sonra, ev ortamında da iletişim için sinyalçağrı zil sisteminde yararlanılabilir. Ayrıca bu hastaların kesinlikle yanlarında tanıtıcı kart taşımaları gerekir. Hastanın larenjektomisi olduğunu belirten bu kart, özellikle ilk ve acil yardım gereken durumlarda çok önemlidir. Kartta, solunumun sadece boyundaki delikten yapıldığı, bu deliğin acil durumlarda açık tutulması gerektiği, resesütasyonda ağızdan boyun deliğine solunum yapılması gerektiği, ayrıca isim, gerekli telefon numaraları, kan grubu ve adres gibi bazı bilgiler yer almalıdır.
LARENJEKTOMİ SONRASINDA HASTANIN KOMPLİKASYONLARA YÖNELİK HASTA EĞİTİMİ § Boyun ya da bedende herhangi bir şişlik (tümör), öksürük, boğazda yanma, kulak ağrısı, hemoptizi, stoma çevresinde ağrı, yutkunma ve solunum güçlüğü olarak sayılabilir. Bu gibi sorunlar kısa sürede ve kendiliğinden geçmez ise derhal hekime başvurulmalıdır. Bazı hastalar ameliyat sonrası dönemde sigarayı stomaya yerleştirerek içerler ve duman doğrudan akciğerlere ulaşır. Akciğer fonksiyonları açısından son derece sakıncalı olan bu durumda hastanın en kısa sürede sigarayı bırakmasına yardımcısı olunmalıdır.
LARENJEKTOMİ SONRASI REHABİLİTASYON § Konuşma terapisi; total ve subtotal larenjektomilerden sonra rehabilitasyonun en önemli parçasıdır. Hastaya hangi tip konuşma terapisi uygulanacağına ameliyat öncesinde karar verilmelidir. Konuşmanın başarılabilmesi hastanın fizyolojik ve psikoljik durumuyla ilgilidir.
§ Psikoljik faktörler arasında dışa dönük kişilik, bağımsızlık duygusu, başarma için motivasyon, konuşmayı çok arzu etme, sağlıkla ilgili olumlu tutum, anksiyete düzeyinin düşük olması, kendine güven, işine geri dönme isteği ve kişiler arası ilişkilerin kuvvetli olması sayılabilir. Fizyolojik faktörler; hastanın genç yaşta olması, işitmeye ilişkin sorun; sigara alkol gibi alışkanlıkları, çiğneme ve yutma problemi olmaması; özofagial konuşma için mideye yeterli hava alabilme becerisi olması ve radyasyona bağlı cilt reaksiyonu
ÖZOFAGİAL KONUŞMA (REKTUS SESİ) § Özofagial konuşmanın esası, konuşma için “yalancı ses” oluşturmasıdır. Bu konuşmada özofagus ağzı psödoglottis (neoglottis)’i meydana getirir. Özofagus yutkunma ya da aspirasyon metoduyla hava ile doldurulur özofagusun alt ve üst uçları arasında sıkıştırılır ve daha sonra hava özofagusun üst sfinkterinden vibrasyon yaparak çıkar ve bu da vokalizasyonu sağlar.
§ Ameliyat öncesinde bu tip konuşma terapisine karar verildiyse, hastaya gerekli egzersizler yaptırmalı ve hatta özofagial konuşmayı öğrenmiş bireylerle ilişki kurması için ortam yaratılmalıdır. § Her birey özofagial konuşmayı öğrenebilir, ya da konuşma terapisi aylarca sürebilir. Bu durumda yapay larenks ve trakeaözofagial şant (ses protezi) gibi alternatif ses kaynaklarında yararlanılır.
YAPAY LARENKS § Yapay (elektro) larenkslerin son yıllarda en yaygın kullanılan tipi, eksternal boyun vibratörüdür. Elektronik ton jeneratörü elle tutularak dışarıdan ağız tabanına bastırılır. Düğmeye basılarak ton oluşması sağlanır. Kullanımı kolay olduğundan yaklaşık hastaların %30’ u tarafından tercih edilmektedir. Dezavantajı ise, sesin tınısı ve kuvveti ayarlanamadığı için doğal olmayan, mekanik bir konuşma olmasıdır.
TRAKEAÖZOFAGİAL ŞANT (SES PROTEZİ) § Larenjektomili hastalar için ses protezi 1980’ den beri uygulanmaktadır. Burada da rektus sesinde olduğu gibi özofagus ağzı neoglottis oluşturur. Larenjektomi ameliyatı sırasında ya da daha sonra yeni bir girişimle trakea ile özofagus arasına bir protez yerleştirilir. Akciğerlerden gelen havanın da yardımıyla, protez (şant) aracılığıyla üst özofagus hava ile doldurulur. Protezin subap mekanizması tükrük ve besin maddelerinin aspirasyonunu önler. Konuşma sırasında stoma parmakla kapatılmalıdır. Bu teknikle anlaşılır ve net bir ses oluşur.
§ Trakeaözofagial şant için iki tip protez kullanılr. Blom-Singer protezi, hasta tarafından hergün çıkarılmalı, temizlendikten sonra yeniden takılmalıdır. Provox ve Herrmann protezleri ise bir yıl süre takılı kalabilirler. Bu protezler lokal anestezi altında yerleştirilir. § Bu konuşma terapilerinin dışında bu hastaların iyi bir sosyal rehabilitasyona gereksinimleri vardır. Mümkünse hasta eski işine olabileceğince erken dönmelidir. Ancak eski işine dönebilmesi için mesleğinin sürekli ses kullanımı gerektirmemesi, temiz hava koşullarında çalışıyor olması ve ağır bir işi olmaması gerekir. Aksi halde malülen emeklilik ya da iş değişikliği gerekir.
KAYNAK: ÇAKIR, N. , “Otolaringoloji, Baş ve Boyun Cerrahisi Cerrahi Hastalıklar ve Hemşireliği Kitabı” Sağlık Slayt Arşivi: http: //hastaneciyiz. blogspot. com
- Slides: 50