Toplum bilimi Ksm 3 YAPISAL LEVSELC YAKLAIM COMTE
Toplum bilimi Kısım 3
YAPISAL İŞLEVSELCİ YAKLAŞIM • COMTE, SPENCER, DURKHEIM, PARSONS, MERTON, DAVIS VE MOORE -EN ÖNEMLİ TEMSİLCİLERİDİR • İKİNCİ DÜNYA SAVAŞINDAN SONRA ÇOK BÜYÜK KABUL GÖRMÜŞTÜR • TOPLUM BİRBİRİYLE İLİŞKİLİ ÖĞRELERDEN OLUŞUR • YAPILAR VE İŞLEVLERE ODAKLANIR • PARSONS’TAN SONRA ADI İŞLEVSELCİLİK YERİNE YAPISAL İŞLEVSELCİLİK OLMUŞTUR
İşlevselcilik-fonskiyonalizme eleştiriler • 1 - Fonksiyonalizm, sosyal çatışmayı veya istikrarsızlık şekillerini açıklayamaz. Çünkü bütün toplumsal faaliyetleri, kararlı (stabilize) toplumlara düzenli bir biçimde etki eden şeyler olarak görür.
• Fonksiyonalistler, sosyal çatışmanın gerçekte toplumsal düzen için olumlu fonksiyonları olduğunu ileri sürerek, yahut fonksiyonel bozukluk kavramıyla bütün sosyal faaliyetlerin diğer tüm faaliyetler için olumlu fonksiyonlara sahip olmayacağını (bazan da olumsuz fonksiyonları olduğunu) kabul ederek bu İddiayı cevaplamışlardır.
• 2 - Fonksiyonalizm sosyal değişmeyi de açıklayamaz. Çünkü mevcut fonksiyonel ilişkileri ortadan kaldıracak hiçbir mekanizmanın olmadığı görülmektedir. Fonksiyonalistler, farklılaşma gibi kavramları değerlendirmeye alarak bu eleştiriye cevap vermişlerdir.
• 3 - Fonksiyonalizm, toplumsal faaliyetin varlığını, onun sonuçları ile veya etkileri ile açıkladığı için bir teleoloji (gayeye yönelmiş bir bilim) türüdür.
• 4 - Fonksiyonalizm, fertlerin faaliyetlerinin sonuçları üzerinde çalışmalarını yoğunlaştırarak faaliyetlerine verdikleri anlamları ihmal etmiştir.
• Görüldüğü üzere, sosyal hadiseleri açıklamada fonksiyonalist akımın da yetersizlikleri vardır. Beşeri faaliyetlerin kompleks bir yapıya sahip olması, tek yönlü açıklamalar yerine, çok yönlü ve çok katlı açıklamalar yapılmasını gerektirmektedir. açıklamalar
ÇATIŞMACI YAKLAŞIM • MARX, SİMMEL VE WEBER EN ÖNEMLİ TEMSİLCİLERİDİR • ÇAĞDAŞ ÇATIŞMACILILK-RALF DAHRENDOLF TARAFINDAN TEKRAR GÜNDEME GETİRİLMİŞTİR.
MARKS’A GÖRE • 1 - TÜM KAYNAKLAR KIT VE EŞİTSİZ DAĞILIR • 2 -ÇIKAR ÇATIŞMASI BURADAN ORTAYA ÇIKAR • 3 -DEĞERLİ KAYNAKLARI KONTROL EDEN VE EDEMEYENLER ARASI ÇATIŞMA ÇIKAR • 4 -UZUN VADEDE SOSYAL SİSTEMİN YENİDEN ÖRGÜTLENMESİNE YOL AÇAR.
YORUMCU YAKLAŞIM • İNSAN ÖZGÜRDÜR, BİREYLERİ BELİRLEYEN YASALAR YOKTUR, HİÇBİRŞEYİN KENDİLİĞİNDEN ANLAMI YOKTUR • İNSAN ÖZGÜR, • YARATICI ETKİN BİR AKTÖRDÜR > İNSAN • ETKİLEŞİMCİLİK, FENOMENOLOJİ, ETNOMETODOLOJİ’DEN YARARLANMIŞTIR. • ETNOMETODOLOJİ SOSYAL GERÇEKLİĞİ NASIL İNŞA ETTİĞİMİZE ODAKLANIR. • YORUMSALCILIĞIN TEMEL KAVRAMLARI: ÖZNE, AKTÖR, BİLİNÇ, İRADE, ETKİLEŞİM, ANLAM, YORUM, MÜZAKERE, SÜREÇ, GÜNDELİK YAŞAM
En önemli temsilcileri: COOLEY, THOMAS VE MEAD • ETKİLEŞİMCİLİK ÜZERİNDE • BULUMER • FENOMENOLOJİ ÜZERİNDE • HUSSERL • ETNOMETODOLOJİDE • GARFİNKEL’İN ÖNEMLİ KATKILARI OLMUŞTUR.
YORUMCU YAKLAŞIM-BAZI KAVRAMLAR • Fenomenoloji, her şeyden önce, fenomeni, yani dolaysız olarak verilmiş olanı betimlemeye dayanan bir yöntemdir. • Etkileşimcilik Amerikan sosyolojisi içerisinde sosyal psikolojiye oldukça yakın duran bir sosyolojik yaklaşım olarak bilinmektedir. Sembolik etkileşimcilik toplumu bireylerin gündelik yaşamdaki sembolik etkileşimlerinin bir ürünü olarak ele alır. • Etnometodoloji, insanların günlük hayatta karşılaştıkları deneyimleri, nasıl anlamlandırdıklarının ampirik incelenmesidir.
FEMİNİST YAKLAŞIM • Eşitsizliklerin az olduğu bir toplum oluşturulmalı-erkek ve kadın arasında • Cinsiyet, toplumsal cinsiyet, toplumda cinsiyet rolleri, toplumsal cinsiyet eşitsizliği, cinsiyet farkı, ataerkil yapı gibi terimlere çözümlemelerde sıkça yer verilir. • Liberal, sosyalist, radikal, psikanalitik, postmodern gibi kendi alt tipleri vardır • En önemli katkı sağlayanlar; • JANE ADAMS, MARIANNE WEBER, CAROL GILLIGAN, SIMON DE BEAUVOIR, JUDİTH BUTLER, CESSİE BERNARD, PATRİCİA HİLL COLLİNS.
POST MODERN YAKLAŞIM • JEAN BAUDRILLARD, JACQUES DERRIDA, MICHEL FOUCAULT, JACQUES LACAN VE JEAN FRANCOIS LYOTARD ÖNEMLİ TEMSİLCİLERİDİR. • YENİ BAŞTAN DÜŞÜNMEK, YORUMLAMAK VE LEŞTİRMEK-HER ŞEY İÇİN GEÇERLİDİR • MODERN DÖNEM AŞILMIŞTIR. HERKES İÇİN HER ŞEY ÇAĞI BAŞLAMIŞTIR. • 1950’LER İLE POST MODERNİYE GEÇİLMİŞTİRPARÇALANMIŞLIKŞAR, ARTAN ÇEŞİTLİLİK VE İSTİKRARSIZLIKLARIN EGEMEN OLDUĞU BİR DÜNYADA YAŞIYORUZ • OLUMSALLIK VAR. • HAKİKAT TEMELDE ÇOĞUL VE GÖRECELİDİR. • NEDENSELLİK YOKTUR VE YORUM ÖNEMLİDİR. -SONSUZ ÇEŞİTLİLİKTE YORUM VARDIR. • TEMEL KAVRAMLARI, • SÖYLEM, ANLATI, YORUM, HİPER GERÇEKLİK, METİNLERARASILIK, PASTİJ, SİMULAKRUM, YAPI BOZUM, FAİL.
JEAN BAUDRILLARD • Bugünün siyasi ve ideolojik akımlarını reddetmesi ününün artmasına neden olmuştur. Bugüne kadar birçok önemli çalışmaya imza atmıştır. Simülasyon kuramını oluşturmuş, Simülasyon kuramını kitle zihni üzerine çarpıcı satırlar yazmıştır. Tüketim üzerine düşünceleri ve yapıtları ise onun ününe ün katmıştır. Medya ve kitle iletişim araçlarına dair eleştirileri de diğer düşünceleri kadar çarpıcıdır. Birinci Körfez Savaşı üzerine yaptığı açıklamalarla, Körfez Savaşı’nın oluşumunu ve etkilerini entelektüel bir açıdan farklı bir şekilde yorumlamıştır
JACQUES DERRIDA • Derrida’ya göre dünya bir metindir, metnin dışında hiçbir şey yoktur ve bütün metinlerin birden fazla anlamı vardır. Bu yüzden bir metnin tam ve en son yorumunun yapılması imkânsızdır. Metinler, bizim dünyayı nasıl yorumlayacağımızı yapılandırır. Kısaca Heidegger’i takip ederek Derrida da dilin bizi biçimlendirdiğini düşünmüştür.
MICHEL FOUCAULT, • Michel Foucault, daha çok toplumdaki daimi doğruları inceleyen bir filozoftu. Nietzsche ve Heidegger’in düşüncelerinden oldukça etkilenen Foucault, çalışmalarında çoğunlukla Karl Marx ve Sigmund Freud’un fikirleriyle mücadele etti. Bütün çalışmalarını modernitenin bireyler üstündeki etkisi ve getirdiği yeni iktidar ilişkileri üstüne kurdu.
JACQUES LACAN • Lacan’ın özgün yanı, psikanaliz ile yapısalcı dilbilim arasında kurduğu ilişkidir. Freud’un bilinçdışının işleyişi hakkında öne sürdüğü mekanizmaların aynen dilde de bulunduğunu göstermiştir ki, esas buluşu budur. Ancak, Lacan bu ilişkilendirme işleminin Freud’a yeni bir şey katmak anlamına geldiğini düşünmez. Aksine, adeta dilbilim psikanalizin temel sorgulama alanında yapısal olarak, yani bir konum olarak bulunan bir boşluğu doldurmaktadır. Dilbilim, zaman bakımından psikanalizden sonra ortaya çıkmıştır. Ancak, psikanalizin temel sorunsalı, yalnızca dilbilim ile ilişkisinde netleşen bir sorunsaldır. Bu demektir ki, yapısalcı dilbilim psikanaliz için bir sistematikleşme imkanı tanımaktadır.
JEAN FRANCOIS LYOTARD Postmodernizme ilişkin görüşleri çoğunlukla “Postmodern Durum” adlı kitabında bulunabilir. Lyotard’a göre postmodern durumu belirleyen temel ölçüt bilginin konumudur. Bilgi üretme ve edinme biçiminin giderek değişmesi sonucunda, postmodern çağda bilginin satılması için üretildiği ve tüketildiği görülmektedir. Bilgi kendinde bir amaç olmaktan uzaklaşmakta ve artık kullanım değerini kaybetmektedir. Bir bakıma bilginin metalaşması durumu ile karşılaşılmaktadır.
POST MODERN YAKLAŞIM-BAZI KAVRAMLAR • HİPER GERÇEKLİK: ORTADA GERÇEK DİYE BİR ŞEYİN KALMADIĞI ÇAĞA AİT BİR ÖZELLİK, SİMÜLASYONLAR GERÇEKLİKLERİN YERİNİ ALABİLİR. SİMÜLASYONLAR GERÇEKLİKLERİN YERİNİ • PASTİJ: METNİN GERÇEKLİĞİ İLE ALAY ETME VE TAKLİT ETME • SİMULAKRUM: DOĞADAKİ CANSIZ MADDELERİN KENDİLİĞİNDEN, BİR ANDA VEYA ZAMANLA BİR CANLIYA BENZER BİÇİM ALMASINA VE BU ZAMANLA BİR CANLIYA BENZER BİÇİM ALMASINA TÜR OLUŞUMLARA VERİLEN ADDIR. • FAİL: ÖZENE VEYAHUT YAZAR, OTORİTE, AKTÖR ANLAMLARINDA OTORİTE, AKTÖR KULLANILIR
Toplumsal yapı: toplumsal ögelerin ve ilişkilerin Organizasyonu
Toplumsal yapı • Toplumsal yapı toplumda organize olmuş ilişkiler bütünüdür. Toplumun bir çerçevesini oluşturur ve bu çerçeve birey doğmadan önce kültürle korunmuş ve ilişkiler sistematik bir şekilde örgütlenmiştir. Toplumsal yapıyı oluşturan bileşenler, kültür, toplumsal sınıflar, statüyle bağlaşık roller ve organik bütünlüğünün devam etmesi için gerekli olan kurumlardır (sağlık, eğitim, güvenlik vb. ).
Toplumsal yapı • Toplumsal yapının bileşenleri bireyin toplumsallaşma sürecine de yoğun etkide bulunur; bireyin hangi kültüre bağlı olduğu, sınıfsal konumu, kendisine miras kalan edinilmiş statüsü, zamanla sahip olduğu kazanılmış statüleri, buna bağlı rolleri onun karakter ve kimliğinin oluşmasında birinci dereceden etkilidir. Böylece toplumsal yapı geçmişin mirasını bugüne taşımakla kalmaz, mirasın bugündeki hayat damarlarıdır ve gelecekte nasıl bir ilişkiler bütünü yaşayacağımızın da belirleyicisidir. yaşayacağımızın
Toplumsal yapı • İKİ TEMEL UNSURDAN OLUŞUR: • ÖGELER VE ÖGELER ARASI İLİŞKİLER • DÜZEN VE İSTİKRAR • ÖNGÖRÜ-YAPISAL OLAN ÖNGÖRÜLEBİLİR • DOĞA BELİRLENİMCİ BİR İLİŞKİ İÇİNDE VE BASİTTİR • SOSYAL VE KÜLTÜREL YAPILAR İSE KARMAŞIK VE TAHMİNİ ZORDUR • TOPLUMSAL YAPILAR BÜTÜN PARÇALARIN BÜTÜNÜNDEN DAHA BÜYÜKTÜR • KÜLTÜREL VE TARİHSEL ÖZELLİKLERİ VARDIR
TOPLUMSAL YAPIYA FARKLI YAKLAŞIMLAR • HESLİN’E GÖRE BİZİ KUŞATAN BİR ZARF GİBİDİR, KÜLTÜR, SINIFLAR, STATÜLER, ROLLER, GRUPLAR VE KRURUMLARDAN OLUŞUR BİZİ SINIRLAR • BROWNE’E GÖRE; SOSYAL KURUMLAR VE İLİŞKİLER TOPLAMIDIR • SCHAEFER’E GÖRE, ÖNGÖRÜLEBİLİR İLİŞKİLERDİR • MARSHALL’a GÖRE; TOPLUMSAL SİSTEM VE DÜZENİN ÖĞELERİ ARASINDAKİ DÜZENLİ İLİŞKİLERDİR. ESNEK BİR TERİMDİR
MAKRO VE MİKRO BAKIŞ AÇISI • MAKRO TOPLUMSAL YAPI • • • GRUPLAR, ÖRGÜTLER, SINIFLAR, KÜLTÜR, KURUMLAR COĞRAFYA, NÜFUS, ÖRGÜTLER DİĞER TOPLUMLARLA İLE İLİŞKİLERİNE DE BAKILMALIDIR NÜFUS, GRUP ÖRGÜT, SOSYAL SINIF MADDİ UNSURLARDIR KÜLTÜR KURUMLAR SATATÜ MADDİ OLMAYAN UNSURLAR • MİKRO TOPLUMSAL YAPI • STATÜ, ROL, SOSYAL İLİŞKİ AĞLARI
BAZI SOSYOLOJİ (YAKLAŞIM) AKIMLARINA GÖRE TOPLUMSAL YAPI • YAPISAL İŞLEVSELCİLİĞE GÖRE • BİRİYLE BAĞLANTILI UNSURLARDAN OLUŞUR. MUHAFAZA EDİLMELİDİR BU UNSURLAR. DURKHEM KURUMLARA ÇOK ÖNEM VERİR. PARSON AKTÖRLERİN ETKİLEŞİMİNİN SİSTEMİDİR. ROLLER VE BİRLİKTELİKLER DEĞERLER KÜMESİDİR. YAPI KORUNMALIDIR. • ÇATIŞMACILIĞA GÖRE, • UYUMSUZLUK VE GERİLİME BAKARLAR. GRUPLAR ARASI HİYERARŞİ VE ÇATIŞMALARA BAKILIR. EGEMENLİK VE SÖMÜRÜ, SINIF İLİŞKİLERİNE ODAKLANIRLARHAGRENDORF VE COSER, ÇATIŞMA VE İŞBİRLİĞİ VE İŞLEVSELLİĞİNE ODAKLANMIŞTIR. • YORUMCULUĞA GÖRE • İNSAN ETKİLEŞİMİ SEMBOLİKTİR. DİNAMİK KARAKTERLİ BİR YAPI VARDIR. YÜKLENİLEN ANLAMLARLA İLİŞKİ KURULMAKTADIR. İNSANLAR KURUMLARI BÖYLECE YARATIRLAR • FEMİNİZME GÖRE • TOPLUMSAL CİNSİYET EŞİTSİZLİĞİNİN ATAERKİL SEBEPLERİ NELERDİR. YAPININ TEKRAR ÜRETİLDİĞİNİ SÖYLER • POSTMODERNİZME GÖRE • YAPI KARŞITIDIRLAR-BÖLÜNMÜŞLÜK VE PARÇALANMIŞLIK VARDIR TOPLUMDA, ÇEŞİTLİLİK VE İSTİKRARSIZLIĞIN DÜNYASINDA YAŞANMAKTADIR.
TOPLUMSAL YAPI UNSURLARI • COĞRAFYA • NÜFUS • TOPLUMSAL GRUPLAR • KÜLTÜR • KURUMLAR • SOSYAL STATÜ • SOSYAL ROL • SOSYAL İLİŞKİ VE SOSYAL ETKİLEŞİM
COĞRAFYA • Doğal çevrenin toplum yaşamına etkisi olumlu ya da olumsuz olabilir. Bir coğrafi bölgenin, hatta bir ülkenin toplumsal değişmeye uğraması doğal çevrenin özellikleriyle yakından ilgilidir. Örneğin petrol açısından zengin olan bir coğrafi bölgenin toplumu, bu kaynağı değerlendirebiliyorsa refah içindedir. Verimli topraklara sahip olan veya ılıman iklimde yaşayan ülkeler daha hızlı ve kolay gelişebilirler. Ancak iklimi nedeniyle soğuk ya da sıcak olan, çeşitli yer altı ve yer üstü zenginliklerine sahip olmayan, kutuplarda ve çöllerde yaşayan toplumların doğayla mücadelesi ekonomik kalkınmalarını zorlaştırır. Örneğin birçok Afrika ülkesi çöl iklimi nedeniyle verimsiz topraklara sahip olduğundan açlıkla mücadele etmektedir.
NÜFUS • Bir toplumdaki iç ve dış göçler, nüfusun artışını ve azalması ile bunlara etki eden faktörler, kentleşme gibi olaylar toplumsal değişmeye yol açan faktörler olarak sayılabilir. • Nüfus, bir toplumu oluşturan tüm bireylerdir. Nüfus bilim yani demografi ise, toplumların nüfusunu sayı yönünden inceleyen bilim dalıdır. Toplumların nüfus yapısını etkileyen üç büyük değişken vardır.
Nüfusla ilgili Belli Başlı Kavramlar • a. Nüfusun büyüklüğü • Bir ülkede yaşayan insan sayısıdır. • b. Nüfusun yapısı, bileşimi • Nüfusun yaşa, cinsiyete, eğitim düzeyine vb. göre dağılımı. • c. Nüfus hareketleri • Nüfusun yapısında ortaya çıkan değişmelerdir. Üç gruba ayrılır.
Nüfusla ilgili Belli Başlı Kavramlar • Nüfus Baskını • Nüfusun geçim kaynaklarındaki artıştan daha hızlı artmasıdır.
Nüfusla ilgili Belli Başlı Kavramlar • Nüfus Patlaması • Sağlık konuşllarındaki iyileşmeler sonucu ölüm oranının düşmesi ancak doğum oranının düşmemesi sonucu nüfusun hızlı bir biçimde artmasıdır. • Nüfus Yoğunluğu • Bir üLkenin yüzölçümü ile birey, aile ve yerleşim birimlerinin sayısı arasındaki orandır.
Nüfusla ilgili Belli Başlı Kavramlar • Nüfus Yetersizliği • Bir toplumun, amaçlarını gerçekleştirmesine yetecek sayıda nüfusun bulunmamasıdır. • Nüfus Sayımı • Sosyal ve ekonomik planlama amacıyla, yaşa, cinsiyete, oturma yerine, öğrenim ve meslek durumuna göre özelliklerinin saptanarak sayılmasıdır
Toplumsal gruplar • Toplumsal gruplar üzerinde yapılan çalışmalar, 20. yüzyılın ilk yarısından itibaren gelişmeye başlamıştır. Georg Simmel’in, 1900'lü yılların başında yaptığı grupların genel özelliklerini ve grup oluşumlarını analiz ettiği çalışma, küçük gruplar hakkındaki en erken çalışma olarak kabul edilir. Grupların özellikleri üzerine yaptığı bu çalışmada Simnel, aynı zamanda gruplardaki itaat, otorite ve saygınlık konularına da değinmişti
KÜLTÜR • Kültür, bireylerden meydana gelir ve toplumun yapısını oluşturur. Bu haliyle, insanların maddi ve manevi üretiminde gerçekleşen etkin, yaratıcı faaliyetlere dönüşür.
KÜLTÜR • Hal böyle olunca da toplum tarafından oluşturulan ve iletilen davranış ve düşünce yapısı olarak karşımıza çıkmakta, toplumsal alanda bir güç olarak varlığını sürdürmekte ve içinden çıktığı toplumun değerlerini yansıtmaktadır.
KÜLTÜR • Kültür, teknolojiyle doğrudan alakası olan bilimle yakın ilişki içindedir. Bu nedene bağlı olarak, toplumsal çevrenin teknolojik gelişme ile değişmesi, üretim ilişkilerinin farklılaşması büyük sanayi kentlerinin meydana gelmesine yol açmıştır. Bu durum-da kültürel yapılanmanın niteliği söz konusudur.
SOSYAL STATÜ • Sosyal statü, bir kişinin toplumda edindiği mevkiye ya da yere denir. Örneğin: Anne, işçi, avukat, zenci gibi statü, kişinin kim olduğunu belirler, ona bazı hak ve yetkiler sağlarken, bazı sorumluluklar da yüklenmektedir. Bir statünün saygınlığının derecesi toplumca belirlenir. Örneğin: Kast sisteminin egemen olduğu bir toplumda kişiler kastların insanlara verdiği statüyle birbirinden ayrılırlar.
1. Verilmiş Statüler • Kişiler, bulundukları toplumsal yapının özelliklerine göre, bazı statülerini doğuştan alırlar. Bu statülerin edinilmesinde bireyin herhangi bir rolü yoktur. Birey istese de istemese de toplum o kişiyi o statüde kabul eder. Örneğin: Zenci ya da beyaz olmak, kız ya da erkek olmak. Köleci bir toplumda köle çocuğunun statüsü yine köleliktir.
2. Kazanılmış Statüler • Kişinin çeşitli bireysel çabalar sonucunda elde ettiği stütilerdir. Kazanılmış statülerde eğitim ve öğretimin önemi büyüktür. Örneğin, belli bir eğitim sonucu bireyin müdür, doktor, subay, berber olması gibi. Günümüz modern toplumlarda verilmiş statülerin önemi azalmakta veya yok olmaktadır. Kazanılmış statülerin önemi ise ekonomik gelişme ve demokratikleşmeye paralel bir şekilde artmaktadır.
Özellikleri • Toplumda her birey belli bir statüye sahiptir. • Bir insan, aynı anda birden fazla statüye sahip olabilir. • Statüler toplumdan topluma değişiklik gösterebilir. • Statüler tek başlarına bir anlam ifade etmez, birbirleriyle ilişki halindedir. • Her statü belli kurallara bağlıdır. • Statülerin bazıları kolay değişirken, bazıları çok zor değişir
Anahtar statü • Bireyin sahip olduğu statülerden, kişilik bütünlüğünde önemli yer tutan, toplumda en etkin olan statüye anahtar statü denir. Örneğin, evinde baba, mahallede komşu olan bir trafik polisinden toplum, sıradan bir vatandaşlık statüsünde olana göre, trafik kurallarına uymada daha çok özen beklemektedir. Toplumdaki saygınlığının en önemli parçası trafik polisi olduğu ve kişi her konumda bu statüsüyle anıldığı için anahtar statüsü budur.
SOSYAL ROL • Sosyal rol, bir toplumda ya da toplumsal grupta kişinin içinde bulunduğu stütü gereği yüklendikleri davranış şekilleridir. Sosyal statü, kişinin toplum içindeki yerini gösterirken; sosyal rol, o kişinin soyla gruptaki yeri ile ilgili olarak kendisinin toplumdan, toplumunda kişiden beklediği kimi hak ödev ve davranış biçimlerini belirtir. Sosyal rollerin en önemli özelliği toplum tarafından belirlenmiş olmasıdır. Örneğin, avukatlık rolüne sahip birisi adileyede avukatlık rolünü oynaması gerekir.
Özellikleri • Sosyal statünün aktif kısmıdır. • Sosyal roller üzerinde toplumun yaptırımı vardır. • Toplumun beklentilerine uygun olmalıdır. • Her sosyal statünün belirli bir sosyal rolü vardır. • Sosyal yapılara göre farklılaşabilir. • Kişinin davranışları üzerinde etkilidir.
Rol Çatışması • Kişi aynı zamanda birden fazla statüye dolayısıyla değişik rollere sahiptir. Bu roller birbirleriyle uyuşabileceği gibi aynı zamanda birbiriyle çelişebilir. Bireyin sahip olduğu statülerden hangisine uygun davranacağına karar verememe durumu rol çatışmasıdır. Rol çatışmasında genellikle duyguların etkisi vardır. Örneğin, bir öğretmenin öğrencileriyle maç yaptığı sırada, öğretmenlik rolünü devam ettirmesi, öğretmen ile sporcu rolünün çatışmasından kaynaklanmaktadır.
Rol Pekişmesi • Kişinin sahip olduğu bir statüde oynadığı rolün başka bir statüdeki rolün ve kolaylaştırmasıdır. Örneğin, Bir kreşte öğretmenlik yapan bir genç kız evlendikten sonra çocuğu olduğundan annelik rolünü oynaması daha kolaydır
SOSYAL YAPI VE TOPLUMSAL TABAKALAŞMA • KÖLELİK ZÜMRA KAST VE SINIF • SINIF İÇİ TABAKALAŞMA-MODERNLEŞME VE SANAYİLEŞME İLE OLUŞTU • ZENGİNLİK, CİNSİYET, ETNİSİTE, İKTİDAR, STATÜ, YAŞ, DİN YA DA BENZERİ KARAKTERİSTİKLER ÜZERİNE KURULU TABAKALARA BÖLÜNMEKTEDİR. • İNSAN DAVRANIŞLARINA ANLAMADA İŞLEVSELDİR • MARKS’A GÖRE ÜRETİM ARAÇLARIYLA ORTAK BİR İLİŞKİ İÇİNDE KONUMLANAN İNSAN GRUPLARIDIR. • Weber ‘e göre ekonomik olmayan ölçütlerle de tabakalaşma oluşabilir- mesela prestij ve statü kazanma ile • Toplumsal hareketlilik tabakalar arası geçişi ifade eder. Ama eşitsizliklere meşruluk kazandırmak için kullanılabilir.
- Slides: 49