TOHUMLU BTKLERDE RETM YNTEMLER Bitkisel retim insanlarn temel
TOHUMLU BİTKİLERDE ÜRETİM YÖNTEMLERİ
• Bitkisel üretim insanların temel uğraşı alanlarından birisidir. İnsanlar günlük yaşamlarında bitkisel organizmaları besin, giyim, eşya, yapı malzemesi, yakacak gibi ihtiyaçları için kullanırlar.
Ayrıca kent yaşamından uzaklaşarak doğaya ve yeşile duydukları özlemi giderebilmek için park, bahçe ve iç mekanlarda birçok bitkiyi süs bitkisi olarak yetiştirmektedir.
Bitkisel üretim; insanların ihtiyaçları için bitkilerin devamlılığını sağlamak ve onlardan yararlanmak için kontrollü bitki gelişimi olarak tanımlanabilir.
Bitkilerin üretilip yetiştirilmeleri özel bilgi, deney ve teknik gerektirir. Bitkilerin üretimlerinde farklı yöntemlerin kullanılması gerekir çünkü:
1. Bitkilerin üreme ve gelişmeleri özellikleri birbirinden farklılklar göstermektedir. 2. Bitkiler çok farklı ortam ve çevre koşullarında yaşamlarını devam ettirebilirler. 3. Genetiksel ve fiziksel özellikleri bakımından bitkiler çok değişiklik gösterir.
• Bitkilerin istenilen miktarda ve kolayca üretilip yetiştirilebilmesi ancak bu farklılıkların dikkate alınması ve uygun yöntemlerin doğru bir şekilde uygulanmasıyla mümkün olur.
Ülkemizin iklim ve ekolojik koşulları birçok bitkinin üretim ve yetiştirilmesine imkan sağlar. Bu nedenle süs bitkilerinin yetiştirilmesi açısından Anadolu önemli bir merkezdir. Kültürü yapılan birçok bitkinin de gen merkezi konumundadır.
Bitkisel üretim asıl olarak 2 ana grupta toplanır: • Eşeyli Üretim • Eşeysiz Üretim
EŞEYLİ ÜRETİM (TOHUMLA ÜRETİM) Yüksek yapılı bitkiler yaşamlarının belli bir döneminde meyva ve tohum oluştururlar. Eşeyli bitki üretimi, döllenmeyi takiben oluşan tohumun kullanılması ile uygulanan bir yöntemdir.
Tohum; embriyo, besi doku ve tohum kabuğundan oluşan bir generatif organdır. Olgunlaştığında ve çevre şartları elverişli hale geldiğinde çimlenerek yeni bireyleri meydana getirir.
• Tohumla çoğaltmanın en önemli özelliği bireyler arasında görülen değişkenliktir. Bu özellik nedeniyle farklı çevre koşullarına uyma yeteneğine sahip bitkilerin elde edilmesi mümkün olmaktadır. Ayrıca tohumla üretim ile çok sayıda bitki elde etmek mümkündür.
Tohum çimlenmesinin ilk dış belirtisi su emerek şişkinleşen tohumdan ilk kökün (primer kök) dışarı çıkmasıdır.
• Çimlenme olayı iç ve dış faktörler tarafından kontrol edilir. Nem, sıcaklık, oksijen gibi bitki yaşamını doğrudan ilgilendiren ekolojik koşullar tohum çimlenmesi üzerinde de etkilidir ve bu çevre koşullarından bir ya da birkaçının eksikliği çimlenmeyi etkiler.
• Tüm çevre koşullarının uygun olması durumunda bile çimlenme gerçekleşmeyebilir. Bu durum , iç faktörlerin engellemesinin bir sonucudur ve şu nedenlerden kaynaklanır:
1. Embriyonun gelişimini tamamlamamış olması 2. Çimlenmeyi engelleyici maddelerin (inhibitörlerin) varlığı 3. Çimlenmeyi engelleyici özelliklere sahip tohum kabukları
• Bazen tohum kabukları embriyo gelişimine mekanik olarak direnç gösterir. Bazı bitkilerin tohum kabukları su alınımını engeller. Bazen de tohum kabuğu embriyoya gazların giriş çıkışını engeller.
• Birçok bitkide çimlenmeyi uyarıcı ön işlemler yapılarak çimlenme olayı hızlandırılmaktadır.
• Çimlenmeyi uyaran ön işlemler şu şekilde sıralanabilir: 1. Mekanik Aşındırma: Sert ve su geçirmeyen tohum kabuğunun dış yüzeyi aşındırılarak geçirgenliği sağlanabilir. 2. Soğuk Uygulaması: Bazı tohumların çimlendirmeden önce belli bir süre düşük sıcaklıkta bekletilmesi olayıdır 3. Sıcaklık Uygulaması: Bazı tohumlar da çimlenebilmek için yüksek bir sıcaklık derecesinde bekletilmeye ihtiyaç duyarlar.
4. Işık Uygulaması: Çimlenmeyi teşvik amacı ile ışık uygulamasında da yararlanılır. Bazı tohumlar için daha karanlık ortamlar, bazıları için ise aydınlatılmış ortamlar çimlenmeyi uyarabilir.
5. Ekim Zamanının Ayarlanması: Her tohum için olgunlaşma süresi farklıdır. Bu nedenle tohumların özel çimlenme isteklerinin yerine getirilmesi amacı ile ekim zamanının doğru belirlenmesi çimlenmeyi uyarıcı ön işlemdir.
• Bazen çimlenme meyvadan tohum çıkarıldığı zaman hemen ekilerek hızlandırılabilir. Bu yolla tohum kabukları sertleşip kurumadan ekilerek çimlenme kolaylaştırılmış olur.
6. Tohumların Suda Bekletilmesi: Tohumların ekilmeden önce belli bir süre suda bekletilmesi tohum kabuğunu yumuşatacağından çimlenmeyi kolaylaştıracaktır
• Tohum Çimlenmesini Etkileyen Çevresel Faktörler
1. Su: Tohum çimlenmesinin ilk basamağı su absorbsiyonudur. Su ile temas eden tohum çimlenmeye başlar. Tohum çimlenmesini sağlamak için suyun devamlılığı önemlidir. Çimlenme olayı başladığında bir kurak peryot yaşanırsa bu durum embriyonun ölümüne neden olabilir.
2. Işık: Tohumun çimlenmesini hem uyarır hem de inhibe edebilir. Bazı bitkilerin tohumları çimlenme için ışığa ihtiyaç duyar. Bazı bitkiler ise karanlıkta daha iyi çimlenirler. Bir çok bitki bu konuda çok seçici değildir.
3. Oksijen: Solunum tüm canlı tohumlarda olur. Çimlenme esnasında oksijen alınımı sınırlandırılırsa çimlenme geciktirilir veya tamamen durdurulur.
4. Sıcaklık: Uygun bir sıcaklık derecesi çimlenme için önemli bir etkendir. Bazı tohumlar oldukça geniş bir sıcaklık aralığında çimlenebilir. Bazı tohumlar ise bu konuda çok spesifik derecelere ihtiyaç duyar.
• Tohumların çimlenmesi için minimum maksimum ve optimum sıcaklık değerleri vardır. Bir çok bitki için 18 -23 arasındaki sıcaklık çimlenme için ideal bir sıcaklıktır.
Çok sayıda bitki elde edilmek istendiğinde tohumla üretim tercih edilir. Bir çok bitki türü tohumla kolaylıkla üretilebilmektedir. Fakat tohumlardan yüksek verim alabilmek için bunların sağlıklı ve kaliteli olmasına dikkat etmek gerekir.
Hemen kullanılmayacak tohumların çimlenme yüzdelerinin düşmemesi için uygun şartlarda stoklanması gerekmektedir. Tohumlar bitkinin özelliğine bağlı olarak değişik koşullarda saklanırlar. Bazı tohumlar kısa ömürlüdürler. Bazı tohumlar ise özel saklama koşullarına ihtiyaç gösterirler.
• Aşırı sıcak ve nemli yerler, ani sıcaklık değişimlerinin yaşandığı yerler tohum stoklamak için uygun değildir. Uygun şartlarda stoklanan tohumlar çok uzun süre canlılıklarını korurlar.
• Başlıca tohum tipleri şu şekilde sınıflandırılır: 1. Toz görünümündeki tohumlar: Bu şekildeki tohumlar çok küçük olduklarından ince kum veya kumlu toprağa serpilmek suretiyle ekilir. 2. Etli tohumlar: Pisum tohumları bu tip tohumlara örnektir.
3. Sert kabuklu tohumlar: Bunlar uzun süre dinlenme halinde kalabilirler. Ekim yapılmadan önce suyun girişini kolaylaştırmak için tohum kabuğu inceltilmeli ve suyun girişi kolaylaştırılmalıdır.
4. Yağlı tohumlar: Bu tip tohumların sıcak yerlerde fazla bekletilmemesi gerekmektedir. Çünkü yağ hemen kurur ve bu durum çimlenmeyi engeller. 5. Çok tohumlular: Bu meyvaların etli kısımlarında çok sayıda tohum bulunur
Tohum çimlenmesinde etkili olan çevresel faktörlerin hepsi uygun olduğunda tohum çimlenmesi gerçekleşir. Tohum ekimi tohum büyüklüğüne uygun olarak kendi büyüklüğünde toprak tabakası ile örtülerek yapılır. Bazı tohumlar çimlenirken yüzeye kolaylıkla çıkabileceğinden bunlar daha derinlere dikilirler.
• Çok sık ekilmiş tohumlarda mantar tehlikesi vardır. Ayrıca aşırı nem, karanlık ve havasızlık da fidelerin gelişmesini engeller. Çimlendirme ortamlarında tohumlar çimlendirildikten sonra asıl yetiştirilecekleri yerlere alınır.
• EŞEYSİZ ÜRETİM • Eşeysiz üretim kök, sürgün, yumru yada yaprak gibi vejetatif kısımların özel koşullarda gelişimi sağlanarak yeni fertlerin elde edilmesi olayıdır.
• Eşeysiz üretim yeni bitkinin genetik yapısında herhangi bir değişiklik yapılmadan ana bitkinin tüm özelliklerinin yavru bitkilerde ortaya çıkmasını sağlayan bir üretim yöntemidir. • Değerli meyva bitkilerinin ve süs bitkilerinin bir çoğu eşeysiz üretim yoluyla üretilebilmektedir.
• Ayrıca çabuk köklenme ve büyüme kolaylığı sağlar. Eşeysiz yoldan bitki üretiminde bir çok farklı yöntem kullanılmaktadır. Bunlardan bazıları yalnız belli türler için uygundur. Bazıları ise bir çok türe uygulanabilmektedir.
• 1. ÇELİKLE ÜRETİM : Sürgün, dal, gövde, yaprak ya da yaprak parçalarının ana bitkiden ayrılarak uygun ortamlarda köklendirilerek ana bitkinin tüm özelliklerini taşıyan yavru ya da yavruların elde edilmesidir.
• Üretimde kullanılan bitki parçalarına çelik, bu işleme de çelikle üretim adı verilir. Çelikle üretim tohumla üretime oranla daha basit bir üretim şeklidir.
• Daha kısa zamanda sonuç alınır. Çelikle üretimde daha başarılı sonuçlar elde edebilmek için bazı şartların göz önünde bulundurulması gerekmektedir:
• Çeliklerin büyüme mevsiminde alınması köklenmelerini kolaylaştırır. • Genellikle genç bitkilerden alınan çelikler, yaşlı bitkilerden alınanlara oranla daha kolay köklenmektedir.
• Ana bitkinin beslenmesinin alınan çeliklerin köklenmesi ve sürgün vermesi üzerinde etkisi vardır. Sürgünlerin yüksek karbonhidtrat seviyesi kök oluşumu için oldukça uygun bir ortam oluşturmaktadır.
• Yan sürgünlerin tepe sürgünlere tercih edilmesi gerekmektedir. Çünkü yan sürgünlerin beslenme durumları daha iyidir. • Çeliklerin yapraklı olmasının kök oluşumu üzerinde olumlu etki yaptığı bilinmektedir. Buna neden olarak da yapraklarda üretilen karbonhidrat ve oksin gösterilmektedir.
• Çelikler bitkiden alındıkları döneme ve alındıkları bitki kısmına göre isimlendirilir. Buna göre başlıca çelik tipleri şunlardır.
• Gövde Çelikleri: Gövde kısmından alınan çelik parçalarından hazırlanır. Gövde çeliklerinin elde edilmesinde dikkat edilmesi gereken bazı özellikler vardır: • Çiçekli ve hastalıklı bitkilerden çelik alınmamalıdır. • Alınan parçalar özellikle yan sürgünlerden alınmalıdır.
• Çok genç ve yumuşak dallardan alınan çelikler kolayca çürüyebilir. Bununla birlikte yaşlı ve sert dallardan alınan çelikler de zor köklenirler. Bu duruma dikkat edilmelidir.
• Bazı bitkilerde tüm yıl boyunca çelik alınabilir. Fakat çelik alma zamanı bitkilerin tomurcuklarının belirdiği zamana göre ayarlanmalıdır. • Saksı bitkilerinin büyük bir çoğunluğu otsu gövde çelikleri ile çoğaltılabilir.
2. Yaprak Çelikleri: Bu tip çeliklerle yeni bir bitki elde etmek için yaprak ayası ve onunla birlikte yaprak sapından yararlanılır. Bu durumda ana yaprağın tabanından adventif kökler çıkar ve adventif sürgün oluşur.
• Orijinal yaprak yeni bitki üzerinde canlılığını nadiren korur. Afrika menekşesi ve Begonya gibi bitkiler yaprak çelikleri ile kolaylıkla üretilebilir.
3. Yaprak Göz Çelikleri: Bu tip çelikler bir yaprak ayası yaprak sapı ve üzerinde göz denilen kısımları taşıyan bir dal parçasından oluşur.
4. Kök Çelikleri: Çalımsı ve odunsu bitkilerden kök çelikleri elde edilebilir. Büyük ve etli köklerden küçük parçalar kesilir. Bu parçalar daha çok bitkinin gövdesi ile birleştiği yere yakın bölgeler olmalıdır.
2. ÖZELLEŞMİŞ GÖVDE VE KÖKLERLE ÜRETİM: Soğan, yumru, rizom, soğan benzeri gövdeler ve yumru kökler özelleşmiş vejetatif organlardır. Bu organlar besin maddesi depo etmek üzere değişerek özelleşmiş bitki kısımlarıdır. Bu tip yapılara sahip bitkiler çok yıllık otsu bitkilerdir. Bu bitkilerin sürgünleri büyüme mevsiminin sonunda ölür.
• Bitki toprak altında etli bir organ olarak kalır. Bu organlar daha sonraki mevsimde yeni sürgünler oluşturur. Böyle bitkiler bir yıllık büyüme sırasında çevrede olumsuz büyüme şartlarının hakim olduğu devrelere uyum sağlar.
• Bu özelleşmiş organların ikinci görevi vejetatif üremeyi sağlamalarıdır. Soğan ve soğan benzeri gövdeler gibi doğal olarak çeşitli kısımlara ayrılabilen ve bu ayrılan kısımlardan yararlanılarak yapılan çoğaltma işlemine ayırma denir.
Bitkinin rizom, gövde ve kök yumrusu gibi kısımlarından parçalara ayırma yolu ile yapılan çoğaltma işlemine de bölünme adı verilir.
A. Soğan: Özelleşmiş bir toprak altı organı olup kısa, etli, çoğunlukla dikey duran, üst kısmında bir büyüme konisi veya çiçek taslağı bulunan, kalın etli pullarla kaplanmış bir toprakaltı gövdesidir.
• Soğanın merkezinde bir vejetatif büyüme konisi bulunur. Büyüme konileri; soğancık olarak bilinen küçük soğanları oluşturmak üzere gelişirler. Bu soğancıklar büyümelerini tamamladıklarında yavru soğan adını alırlar. Toprak üstünde oluşan soğancıklara bulbil adı verilir.
• Başlıca 2 tip soğan vardır: 1. Kabuklu veya Tunikli soğanlar: Bu tip soğanlara örnek olarak yemeklik soğan ve lale soğanı verilebilir. Bu soğanlarda dış kabuk kurudur. Bu kabuk veya tunik soğanı mekanik etkilerden ve kurumaktan korur.
• Etli yapraklar iç içe geçmiş tabakalar halindedir. Dinlenme halindeki tunikli soğanlarda kök yoktur. Fakat büyüme evresinin başında adventif kökleri oluştururlar.
• 2. Tuniksiz veya Pullu Soğanlar: Bu tip soğanlara örnek olarak zambak soğanları verilebilir. Bu tip soğanlarda tüm soğanı kaplayan tek parçadan ibaret bir kabuk bulunmaz.
• Pullar ayrı olup soğana balık pulu gibi bir görünüm kazandırırlar. Bu tip soğanların çok daha dikkatli bir şekilde kullanılması gerekmektedir. Çünkü daha kolay zarar görebilmektedirler. Tuniksiz zambak soğanlarında kökler dinlenme devresinde de vardır.
• Çeşitli soğan türleri bu gelişme basamakları için özel çevre şartlarına ihtiyaç duyarlar. Lale ve nergis gibi bitkiler ilkbaharda çiçek açarlar. Bazı soğanlı türler ise kışın çiçeklenirler.
• Birçok soğanlı bitkinin çoğaltılmasında yavru soğanlar kullanılır. Koparılarak ayrılmadıklarında yavru soğanlar ana soğana birkaç yıl bağlı halde kalabilirler
B. Rizom: Rizom toprak altında yatay olarak büyüyen bir gövdedir. Tipik olarak rizom bitkinin ana ekseni olup alt yüzeyinden ek kökleri oluşturur ve toprağın üst kısmına doğru yaprak ve çiçek sürgünlerini uzatır.
• Adventif kökler genellikle nodyum bölgelerine yakın olmak üzere rizomun alt kısmında bulunurlar. Rizom uzunluğunun artması uç meristeminin faaliyeti ile olur.
• Sürgünün uzunluğu arttıkça daha yaşlı kısımlar ölebilir. Böylece bir bitkiden çıkan birçok dal sonuçta ayrı bitkileri oluşturmak üzere ayrılmış olurlar.
• Rizomların çoğaltılması çelikleme yani rizomların bölünmesi ile yapılır. Bu parçaların her biri yeni bir sürgün verme yeteneğindedir.
• Rizomlar ya bir büyüme mevsiminin sonunda veya büyüme mevsimi başlamadan hemen önce bölünürler. Bölme işlemi yazın yeteri kadar erken dönemde yapılırsa rizom parçası kök meydana getirir ve kış gelmeden o bölgede yerleşmiş olur.
C. Yumru: Yedek besin maddelerinin biriktirilmesi ile şişkinleşmiş bir toprak altı gövdesidir. Yumru bitkilere en iyi örnek patates bitkisidir. Yumru yüzeyinde düzgün bir şekilde sıralanan göz denilen yapılar nodyum bölgelerini temsil eder.
Yumrular dinlenme süresi sona erdikten sonra ilkbaharda yeni bir bitkinin oluşması için çoğaltma materyali olarak kullanılır.
• Yumrularla çoğaltma ya bunların bütün olarak veya her biri bir tomurcuk veya göz içeren parçalar halinde dikilmesi yolu ile yapılır.
• Bazen çok yıllık otsu bitkiler şişkin ve çok miktarda depo maddesi içeren yumru kökler oluştururlar. Yumru kökler, yumru gövdelerden üzerinde nodyumlarının olmaması ile ayırt edilirler.
• Tatlı patates gibi bitkilerde yumru kökler gruplar halinde oluşurlar. Yumru köke sahip bitkilerin çoğu bölme yolu ile çoğaltılır.
D. Yalancı Soğan: Bazı orkide türlerinde görülen bir veya birkaç boğumdan oluşmuş iri ve etli gövde parçalarına yalancı soğan denir. Yalancı soğan görünüş bakımından farklı orkide türlerinde farklılıklar gösterir.
• Bu farklılıklar türlerin tanımlanmasında kullanılan önemli özelliklerdir. Yalancı soğanlar büyüme mevsiminde yatay duran rizomun yanlarından çıkıp dikey olarak büyüyen kısımlarıdır. Önemli ticari orkide türleri parçalara bölünme yolu ile çoğaltılabilir.
E. Soğanımsı gövde (Kormus): Toprak altında dikey pozisyonda gelişen kısa ve kalın gövde tipidir. Yaprak pullarından oluşan soğandan farklı olarak kormus; nodyum ve nodyumlar arası alanları belirgin olan tek bir gövde yapısıdır.
• Bu tip gövdeler genellikle sert derimsi yada ince zarsı bazen de fibrilli yapıda olan tunik denilen ölü yapraklarla çevrilidir. • Bu kabuk olgunlaşmış bir soğanımsı gövdede kuru yaprak diplerinin bu boğumlarda kalması ile oluşur ve bu kabuk kormusu su kaybına ve çeşitli etkenlere karşı korur.
• 3. DALDIRMA YÖNTEMİ İLE ÜRETİM • Ana bitki ile bağlantısı kesilmemiş bir gövde parçası üzerinde köklerin oluşmasıdır. Çelikle üretim yönteminden daha kolay bir yöntemdir.
• Çeşitli daldırma tipleri vardır: • A. Tepe veya Uç Daldırma : Buna aynı zamanda yeşil sürgün daldırması da denir. Bükülerek toprağa sokulan yıllık sürgün uçları ile uygulanır.
B. Kemer Daldırma: Dalları eğilebilen ağaçların uzun ve kuvvetli olanları açılan çukurlara yerleştirilir. Dal ucu dışarıda kalacak şekilde dalların üstü toprakla örtülür. C. Yüksek Daldırma: Portakal mandalina ve limon gibi bitkilerde ayrıca meyva veren birçok ağaçta uygulanan bir yöntemdir.
4. DOKU KÜLTÜRÜ YÖNTEMİ İLE ÜRETİM • Bitkisel organların, dokuların hücrelerin yada hücre kısımlarının bulunduğu yerden alınarak özel besin ortamlarında steril koşullarda yetiştirilmesidir.
• Doku kültürlerinde en çok tepe sürgünü, hücre ve polenler kullanılmaktadır. Kültüre edilen bitki parçasının tam bir bitki meydana getirmesi gerekmektedir.
• Doku kültürü ile üretimin amaçları şöyle sıralanabilir: • Haploit bitki elde edilmesi mümkün olur. • Kısa süre içerisinde çok sayıda bitki elde etmek mümkün olur.
• Hastalıklardan arındırılmış bitki materyalinin elde edilmesi mümkün olur. • Normal döllenme yoluyla elde edilemeyen melezlerin elde edilmesi sağlanır. • Küçük bir ortamda çok sayıda bitki elde etmek mümkün olur.
• Günümüzde birçok bitki üzerinde doku kültürü yolu ile üretim çalışmaları devam etmektedir. Genellikle otsu bitkiler odunsu bitkilerden daha kolay üretilmektedir. Bu yöntemden yararlanılarak özellikle son yıllarda tarımsal açıdan önem taşıyan birçok bitkide başarılı sonuçlar elde edilmiştir.
• Doku kültürü çalışmalarının başarılı olmasını etkileyen faktörler şöyle sıralanabilir: • Kültür ortamının besin içeriği • Işıklanma süresi, ve ışık yoğunluğu • Sıcaklık • Bitkinin genotipi
• Doku kültürü yöntemlerinin uygulanabilmesi için gerekli olan asgari şartlar şunlardır: • Sterilizasyonu mümkün olduğunca sağlanabilen bir laboratuvar • Çözeltilerin hazırlanmasında kullanılacak cam malzemeler • Çözeltilerin hazırlanmasında kullanılacak kimyasal maddeler
• Cam malzemeleri yıkamak için yıkama ünitesi ve kurutmak için sıcak hava kabini veya kurutma fırınları • Sterilizasyon için otoklav • Işık, sıcaklık ve nemi kontrol edilebilen bir kültür odası ve iklim dolabı • Saf su cihazı, p. H metre ve çalkalayıcı gibi malzemeler
• Doku kültürü yöntemi ile üretimde kullanılacak bitki kısımları 2 grupta toplanır. • Dokular • Organlar ve organ kısımları
5. AŞI İLE ÜRETİM • İki farklı bitkiden alınan iki farklı canlı organın birbirleri ile kaynaşıp devamlı birlik meydana getirmesine aşı denir. Köklü bitkiye anaç, aşılanan bitkiye de kalem denir.
Aşının en temel özelliği iki bitkinin doku yönünden birbirleri ile uyuşmasıdır. Aşı ile üretim diğer üretim yöntemleri ile üretilemeyen bitkilerin çoğaltılmasında ve bazı ağaçların arzu edilen özelliklerinden yararlanmada oldukça faydalı bir yoldur.
• Aşı için oldukça farklı uygulama şekilleri vardır. Başlıca aşı şekilleri şöyle sıralanabilir: • Tomurcuk veya Göz Aşısı: Üzerinde birkaç tomurcuk bulunan kalemlerle yapılan aşı şeklidir. 2 tip göz aşısı uygulanmaktadır. Bunlar sürgün göz aşısı ve durgun göz aşısıdır.
• Anaç bitkinin kabuğu odun bölgesinden kolayca ayrılabilirse ve bitkide önemli miktarda hücre özsuyu bulunursa bu durum bitkinin aşıya hazır olduğunu ifade eder.
• Kalem Aşısı : En sık kullanılan aşı türüdür. Anaç ve kalemin canlı parçası kambiyumdur. Aşı hem anaç hem de kalemin kambiyum tabakalarındaki hücrelerin kaynaşması ile mümkün olur. • Anaç ve kalem aynı kalınlıkta ise bu İngiliz aşısıdır. Anaçlar daha kalın ise bu çoban aşısıdır.
• Yanaştırma Aşılar : Bu tip aşılarda bitkiler kesilmezler. Yan yana duran iki ağacın dalları birbirleri ile kaynaştırılabileceği gibi anaca ait iki dalın birbiri ile aşılanması da mümkündür.
• Yapıştırma Aşılar: Anaç ve kalemin yanlarındaki kabukları soyularak birer yara açılır. Anaç ve kalem bir araya getirilerek bağlanır ve bu tip aşılar genellikle sonbahar ve ilkbaharda yapılır. • Çifte Aşılar. Özellikle meyva ağaçlarına uygulanan bir aşılama yöntemidir.
BİTKİLERİN YETŞTİRİLMESİNDE ETKİLİ OLAN FAKTÖRLER • TOPRAK: Kara bitkilerinin yaşamları boyunca gerekli besin maddelerini sağladıkları ortamdır. Toprak; rüzgar yağmur ve güneş gibi etkenlerle kayaların aşındırılıp parçalanması ile oluşur. Bu parçalanma sonucu toprağın mineral yapısı ortaya çıkar. Toprağın organik yapısını ise daha sonra bu alanlara yerleşen canlıların atıkları ve ölüleri oluşturur. Başlıca toprak tipleri şunlardır:
• Kumlu topraklar: Partiküller birbirlerini oldukça gevşek bir şekilde tutar. Bu topraklar çok hafif ve havalı topraklardır. Bu tip topraklar besin maddeleri ile zenginleştirilip kullanılabilirler
• Tınlı Topraklar: Yumuşak ve toz görünümlü topraklardır. Kil ve kum arası bir yapıdadırlar. Toprak içerisinde hava boşlukları az olduğundan hava ve suyun ilerlemesi oldukça yavaştır.
• Killi Topraklar: Kil taneleri kumdan çok daha küçüktür. Bulunduğu ortama su emme ve saklama yeteneği kazandırır. • Humuslu Topraklar: Canlı atıklarının çökelmesiyle oluşur. Yapışkan ve koyu kahverengi görünümlüdür
• Kil ve humus karışımı bitkiler için bir besin deposudur. • Kireçli Topraklar: % 30 dan daha fazla oranda kireç içeren topraklardır. Kireç oranının fazla olması toprağın verimsiz ve kuru olmasına neden olur.
• Topraklar Derinliklerine Göre Şöyle Sınıflandırılır: • Çok yüzeysel topraklar • Yüzeysel Topraklar • Orta Derinlikteki Topraklar • Derin Topraklar
• Topraklar p. H değerine göre şöyle sınıflandırılırlar • Asidik Topraklar: p. H değeri 7 nin altında olan topraklardır. • Bazik Topraklar: p. H değeri 7 de yukarı olan topraklardır. • Tuzlu Topraklar
• Saksı Bitkileri için kullanılan topraklar şöyle sınıflandırılır • Funda Toprağı • Yaprak Çürüğü • Kompost Topraklar • Torf Topraklar
• SU: Bitkilerin yaşayabilmesi için suya ihtiyaçları vardır. Bu suyu bitki topraktan veya havanın neminden alır. Sıcak, güneşli ve rüzgarlı havalarda transpirasyon hızı yükselir. Bu dönemde bitkiye yeterli su sağlanamazsa sararmalar ve kurumalar görülür. Kış aylarında transpirasyon hızı azalacağından bitkinin su isteği de azalır. Fazla sulama halinde bitkilerin köklerinde çürümeler olur.
• Bitkilerin bulundukları ortamlara bağlı olarak su istekleri farklı olacağından bitki yetiştirilmesinde bu durum dikkate alınmalıdır. • Sulama özellikle ilkbahar ve yaz aylarında sabahın erken saatlerinde ya da akşam saatlerinde yapılmalıdır.
• SICAKLIK: Bitkilerin düzenli bir büyüme gösterebilmeleri için sıcaklık önemli bir faktördür. Saksı bitkileri çoğunlukla 0 C üzerindeki sıcaklıklarda iyi gelişirler. Genellikle 40 C üzerindeki sıcaklıklarda bitkiler ölmeye başlar. Fakat bu sıcaklık derecelerinde yaşayan bitkiler de vardır.
• IŞIK: Tüm bitkiler büyüme ve gelişme için ışığa ihtiyaç duyarlar. Işık isteği bitki türüne göre değişiklik gösterir. Bitkinin kendi ışık isteğine uygun ortamda bulunması gerekir. Saksı bitkileri ışık isteklerine göre: güneşi doğrudan alan, güneşi doğrudan almayan fakat bol ışıklı , gölge ve yarı gölge ortam isteyen bitkiler olarak sınıflandırılırlar.
• Bitkilerin vejetatif ve generatif gelişimlerini sağlamak için belli bir gün uzunluğuna da ihtiyaçları vardır. Buna göre bitkiler : kısa gün bitkileri, uzun gün bitkileri ve nötr bitkiler olarak ayrılabilirler. Kısa gün bitkileri 11 saatten daha az aydınlanma süresinde çiçeklenirler. Uzun gün bitkileri ise gecenin gündüzden daha kısa olduğu dönemlerde çiçeklenebilirler.
• GÜBRE • Toprağın verimini artırmak için toprağa ilave edilen maddelere gübre adı verilir. Gübrelerin toprak verimini artırıcı besin maddelerini içermelerine karşılık bu uygulamanın uygun dozda yapılmaması sonucu arzu edilmeyen durumlar ortaya çıkmaktadır.
• Gübrelerin toprağa verilmesi büyük bir özen ister. Gübreler bitkilerin sağlıklı gelişmesi ve kalitelerinin yükselmesi üzerinde önemli bir etkiye sahiptir. Gübreler başlıca 2 grupta toplanırlar:
• İnorganik Gübreler: Bunlara aynı zamanda kimyasal sentetik veya yapay gübreler adı da verilir. İnorganik gübreler 3 grupta toplanır:
• a. Azotlu Gübreler • b. Potasyumlu Gübreler • c. Fosforlu Gübreler
• Organik Gübreler: Bunlar hayvansal ve bitkisel kökenli gübrelerdir. Çoğunlukla azot içermektedir.
KAYNAKLAR • 1. Nuray Mücella Müftüoğlu , Bitkisel Üretimde Pratik Bilgiler Nobel Akademik, 2015 • 2. Alan Tooqood, Plant Propagation • 3. Jim Arbury, Mike Salmon, Mike Honour, Clive Innes, Richard Bird, Plant propagation
- Slides: 118