TL 3030 ADA AZERBAYCAN EDEBYATI Prof Dr Erdoan
TL 3030 ÇAĞDAŞ AZERBAYCAN EDEBİYATI Prof. Dr. Erdoğan Uygur
11. HAFTA Abdurrahim Hakverdiyev Mehmet Sait Ordubadi Samet Vurgun
Abdurrahim Hakverdiyev (1870 1933) Abdurrahim Hakverdiyev 17 Mayıs 1870’te Şuşa şehrinin Ağbulak köyünde dünyaya gelmiştir. Eğitimine önce Şuşa realnı mektebininde daha sonra da Tiflis realnı mektebinde devam etmiştir. 1891’de Tiflis realnı mektebini bitirdikten sonra yüksel tahsil için Petersburg’a gitmiş ve burada 8 yıl kalmıştır. Mühendislik eğitiminin yanı sıra Şark Fakültesi’nde dil ve edebiyat derslerini de takip etmiştir.
İlk kalem tecrübesi olan “Yeyersen Kaz Etini, Görersen Lezzetini” (1892) ve “Dağılan Tifaq” (1896) piyeslerini yazmıştır. Sonraki yıllarda “Bahtsız Cavan” (1900) ve “Peri Cadu” (1901) piyeslerini tamamlamıştır.
Çarlık Rusya’sında Ekim 1905’te ilan edilen Meşrutiyetin akabinde Petersburg’da Duma (Meclis i Mebusan)’ya Gence temsilcisi olarak seçilir. Bu dönemde “Ağa Muhammed Şah Kaçar” piyesini kaleme alır. Piyes ilk kez 1907’de Bakü’de sahnelenmiş ve büyük başarı kazanmıştır.
Abdurrahim Hakverdiyev “Molla Nasreddin” dergisinin çok faal bir yazarıdır. Dergide Ceyranali, Hortdan, Lağlağı, Mozalan, Süpürgesakal mahlaslarıyla hikaye, felyeton ve makaleler kaleme almıştır. Dergide yer alan “Cehennem Mektupları”, “Mozalan Beyin Seyahatnamesi” gibi eserleriyle toplumsal sorunları realist pencereden sorgulamıştır.
Hagverdiyev Ağaç Kölgesinde (1926), Adalet Gapıları (1926) ve Köhne Dudman (1927) adlı piyeslerinde, ihtilâl öncesinde feodal baskının altındaki köylülerin aydınlanma süreci ve verdikleri özgürlük mücadelesini resmetmiş; Kapitalizm ile Mübarize ve Keçmiş Künler hikâyelerinde kapitalizm, burjuva ve Çarlık dönemi idarî uygulamalarını eleştirmiştir.
11 Aralık 1933’te Bakü’de vefat eden Abdurrahim Hakverdiyev Molla Nasreddin ekolünün bir temsilcisi olarak eserlerinde hak, hukuk, adalet, eşitlik gibi kavramları sık yer vermiş; eğitimsizlik ve kadın erkek eşitsizliği gibi toplumsal inkişafı olumsuz etkileyen sorunları mercek altına almış realist bir yazardır.
Mehmet Sait Ordubadi (1872 1950) Mehmet Sait Ordubadi 1872’de Ordubad şehrinde dünyaya gelmiştir. İlk eğitimini önce molla mektebinde almış, daha sonra usul i cedit eğitim veren Ulduz mektebinde tamamlamıştır. İlk şiiri 13 Haziran 1903’te Şarki Rus (1903 1905) gazetesinde yayınlanmıştır. 1906’da Geflet, 1907’de Veten ve Hürriyyet adlı iki şiir kitabı çıkartır. Şiirlerinde genellikle eğitim toplum ilişkisine yönelik temalara ağırlık verir.
Ordubadi piyes ve roman türünde de eserler yazar. 1905 1906 yıllarında Ermenilerin Türklere yaptığı katliamı anlatan Ganlı İller (1911) kitabının yanı sıra Bedbaht Milyonçu, yahud Rzaguluhan Firenkimeab (1914), Endelisin Son Günleri, Yaxud Granadanın Teslimi (1914), Dumanlı Tebriz (1933 1948), Döyüşen Şeher (1938), Kizli Bakı (1940), Gılınç ve Gelem (1948) gibi romanlarıyla daha çok roman yazarı olarak tanınmıştır. Romanları genellikle fanatizme, istibdada karşı mücadele üzerine kuruludur.
Azerbaycan matbuatında ve edebiyatında önemli bir yeri olan Memmed Seid Ordubadi Molla Nasreddin dergisi ve Tuti, Taze Hayat (1907 1908), Terakki (1908 1909), Kommunist, Yeni Yol (1922 ) gazeteleri gibi matbuat organlarında okuyucuya hitap etmiştir.
Molla Nasreddin dergisinde dil, kültür ve eğitim gibi toplumsal konularla ilgili çok sayıda felyeton kaleme almış ve dergide Herdemxeyal mahlasıyla ünlenmiştir.
Azerbaycan’ın Sovyetler Birliğine dahil edilmesini müteakip Ordubadi, sosyalizmden yana olan tavrını belirginleştirir ve yeni toplumun oluşmasında etkin bir çaba sarf eder. O yıllarda kaleme aldığı Sabotajnikler, Dinçiler, Oktyabr İnqilabı, gibi piyesleri Azerbaycan tiyatrosunda başarıyla sahnelenir. Sevgiler (1909), Bu da Bir Mö’cüze (1930), Maral (1945) piyesleri de yazarın edebî ürünleri arasında yer alır.
Ordubadi 1948’de son dram eseri olan Böyük Guruluşda piyesini yazar. Piyes Baku’nun yaklaşık 30 km kuzeyinde Sumgayt şehrinin belirli bir programa uygun olarak inşası ve bir sanayi merkezi hâline getirilmesi çalışmalarıyla ilgilidir. Eserde kolhoz, komsomol, kolektivizm, halkların kardeşliği, yüksek Sovyet hümanizması gibi temalar sık ve kimi zaman da abartılı bir şekilde dile getirilir.
Edebiyat adamlarının toplumu tahlil etmekte ve ideolojik bir bakış açısından hareketle onu partinin ilkeleri doğrultusunda biçimlendirmekte bir toplum mühendisi gibi davranmaları sosyalist realizmin talep ve beklentileri arasındadır.
Ordubadi eserlerinde sosyalist realizmin taleplerine uygun konuları işlemiştir. Yazar bu yönüyle sosyalist realizmin önemli temsilcileri arasında yer almıştır.
Samet Vurgun (1906 1956) Samet Vurgun 21 Mart 1906’da Kazak’ta dünyaya gelmiştir. Asıl adı Samed Yusufoğlu Vekilov’dur. İlkokulu Kazak’ta bitirdikten sonra eğitimini aynı yerde 1918 1924 yılları arasında Müellimler Semineryası’nda sürdürdü. Bu dönemde Puşkin, Lermontov gibi Rus edebiyatının önde gelen yazarlarının eserlerini okudu.
Semineryayı bitirdikten sonra bir süre Kazak, Guba ve Gence'de öğretmenlik yaptı. Moskova Üniversitesi’nin Edebiyat Fakültesi'nde (1929 1931) ve Azerbaycan Pedagoji Enstitüsü’nde yüksek öğrenimini tamamladı (1931 1934).
Gençlik döneminde yazdığı şiirlerde lirizm ve tabiat konuları ağırlıklı yer tutarken 1929'dan itibaren Komünist Partisi'nin talepleri doğrultusunda sosyalist realizm akımına uygun şiirler yazmaya başladı.
İlk şiir kitapları olan Şairin Andı (1930), Fener (1932) ve özellikle Könül Defteri (1934)’nde Sovyetler Birliği’ndeki işçilerin sorunlarını, kadın haklarını ve sosyalist toplumla ilgili düşüncelerini dile getirmiştir.
Azerbaycan şairi Molla Penah Vakıf’ın hayatıyla ilgili Vakif (1937) adlı piyesi 1941’de Stalin ödülüne layık görülmüştür. Daha sonra Ferhad ve Şirin (1941) dramıyla halkların istiklâli ve vatan sevgisi konularını işleyen Vurgun ikinci defa Stalin ödülünü almıştır.
Samed Vurgun, eserlerinde yalnız kendi halkını değil bütün insanlığı düşünen hü manist karakterde bir şair olup sadakat le bağlı olduğu Komünist Partisi'ni ve Lenin, Stalin gibi liderlerini öven şiirler yazmıştır.
Dili çok sadedir. Şiirlerinde insanlara cesaret ve güç veren coşkulu üslûbuyla sürekli bir mücadeleye davet vardır.
Sovyetler Birliği döneminin şair ve yazarı olan Samet Vurgun, samimi bir rejim yanlısı olarak muhtelif ödüller kazanmasına rağmen eserlerinde Azer baycansevgisini de güçlü bir şekilde yansıttığı için şüphe ve takip korkusuyla tedir gin bir hayat sürmüştür. Samet Vurgun 27 Mayıs 1956’da Bakü’de vefat etmiştir.
Azerbaycan şiirinden… Çox keçmişem bu dağlardan Durna gözlü bulaqlardan Eşitmişem uzaqlardan Sakit axan arazları Sınamışam dostu, yarı. El bilir ki sen menimsen Yurdum, yuvam, meskenimsen Anam, doğma vetenimsen Ayrılarmı könül candan? Azerbaycan, azerbaycan! …. .
ŞAİR, NƏ TEZ QOCALDIN SƏN! Nemətsə də gözəl şer, Şair olan qəm də yeyir. Ömrü keçir bu adətlə, Uğurlu bir səadətlə. Görən məni nədir deyir: Saçlarına düşən bu dən? Şair, nə tez qocaldın sən! Dünən mənə öz əlində Gül gətirən bir gəlin də Gözlərində min bir sual Heykəl kimi dayandı lal… O bəxtəvər gözəlin də Mən oxudum gözlərindən: Şair, nə tez qocaldın sən!
Soru Cevap Katkı ve eleştiriler
KAYNAKLAR Memmedov, Kamran (Tertib edeni), Abdürrehim Bey Haqverdiyev, Seçilmiş Eserleri, C. 1 2, Lider Neşriyyat, Bakı, 2005. Memmed Said Ordubadi, Ganlı İller, “Qafqaz, Bakı, 2007. Vezirova, Feride (Tertib edeni), M. S. Ordubadi, Eserleri, Pyesler ve Romanlar, C. 2. , Azerbaycan Dövlet Neşriyyatı, Bakı, 1964. Uygur, Erdoğan, “Memmed Seid Ordubadi’nin Böyük Guruluşda Piyesinde Sovyet Mefkûresi”, Hacettepe Üniversitesi, Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü, Türkiyat Araştırmaları Dergisi, yıl 5, sayı 9, s. 555 564, Ankara, Güz 2008. Bayramov, Adilhan, Samet Vurğun: Milli ve Ümumbeşeri, Seda, Bakı, 2006. Salmansoy, Aslan (Tertib edeni), Samed Vurğun, Seçilmiş Eserleri, C. 2 3, Şerq Qerp, Bakı, 2005.
- Slides: 28