T C DYANET LER BAKANLII zellikli Blgelerde Grev
T. C. DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI «Özellikli Bölgelerde Görev Yapan Personele Yönelik Hizmetiçi Eğitim Semineri 14/17 Mart 2020 Antalya MİLLİ DEĞERLER Alevi-Bektaşi Ritüellerinin Sosyolojik Boyutu Prof. Dr. Özcan GÜNGÖR AYBU/İslami İlimler Fakültesi ogungor@ybu. edu. tr
Alevi-Bektaşi Ritüellerinin Sosyolojik Boyutu Prof. Dr. Özcan GÜNGÖR Alevi Herkes Gühankar mı/Suçlu mu? Sünni Herkes Masum mu? Yahudiler günahkâr bir kadını Hz. İsa’ya getirirler. Suçlu kadını orta yere çıkararak Hz. İsa’ya, “bu kadın tam suçu üzere yakalandı der ve cezalandırılması için bir de gerekçe öne sürerler: - “Musa, Yasa’da bize böyle kadınların taşlanmasını buyurdu, sen ne dersin? Belli ki Hz. İsa’yı Hz. Musa ile karşıya getirerek zor durumda bırakmak istiyorlardı. Hz. İsa’nın verdiği cevap çok çarpıcıdır: -“Aranızda günahsız olan, ona ilk taşı atsın! AĞLAYABİLSEYDİNİZ, ANLAYABİLİRDİNİZ. BU DÜNYA DÖRT KÖŞE DEĞİLDİR. . . Necip Fazıl Reis Bey Repliği önemlidir.
Alevi-Bektaşi Ritüellerinin Sosyolojik Boyutu Prof. Dr. Özcan GÜNGÖR DEDE KORKUT VE ESKİ TÜRK İNANÇLARIYLA İLİŞKİSİ Dede Korkut Kitabı‟nın mukaddime kısmında dikkat çeken bir ayrıntı, Korkut Ata‟nın nasıl tasvir edildiği hususudur. Korkut Ata, Oğuz‟un tamam bilicisi, yani “İnsan-ı Kâmil” kişisi olarak tanıtılır. Korkut Ata, aynı zamanda gaipten haber veren, velayet sahibi, kutsal ve kutsama yeteneği olan bir “kâmil insan tipi” olarak karşımıza çıkar. Bu tasvir, Alevi inanç sistemi içerisinde “Dede” adı verilen inanç önderleriyle birebir örtüşmektedir. Burada Korkut Ata ile ilgili olarak karşımıza çıkan en önemli üç husus, “kâmil insan olması”, “gaipten haber vermesi” ve “velayet sahibi olması”dır. Alevi inanç sisteminde “Dede” olabilmenin ön koşulu “kut”a, kutsal soya, yani “Seyyid” ya da “Ocaklı” olmaya bağlıdı
Alevi-Bektaşi Ritüellerinin Sosyolojik Boyutu Prof. Dr. Özcan GÜNGÖR Gaip erenler inancı cem ritüellerinde önemli bir yer tutar. Doğrudan gaip erenler inancı üzerine düzenlenen ritüeller mevcuttur. “Hızır Cemi” bu ritüellerin en bilineni olarak örnek verilebilir. Diğer taraftan tüm cem ritüellerinde her hizmetin bir gaip piri vardır ve hizmetin icrası süresince bu gaip erenin ismi anılır ve ondan himmet istenir. Örneğin, Süpürge Hizmeti‟nin gaip piri Selman-ı Pâk ya da Saka Hizmeti‟nin piri Hz. Hüseyin‟dir. Ayrıca cem ritüeli icrasında bazı ocaklarda gülbenklerde gaip erenlerden himmet istenirken bazı ocaklarda ise yenilen ve içilen bütün lokmalardan gaip erenler hakkı cemevinin kutsal mekânları olarak kabul edilen ocağa ya da tavana atılır.
Alevi-Bektaşi Ritüellerinin Sosyolojik Boyutu Prof. Dr. Özcan GÜNGÖR Mukaddime kısmında, “Görklü” redifleri ile biten cümlelerde geçen; “Dulumından ağarsa Baba görklü”, “Ağ südin toya emzürse ana görklü”, “sevgili kardaş görklü”, “oğul görklü” (Ergin, 1997, s. 75 -76) şeklindeki değerler silsilesinin benzer kullanımı, Alevi inanç sistemi içerisinde “ikrar ve musahip” cem ritüellerinde gözümüze çarpmaktadır. Dede, ikrar alınırken ya da musahip olunurken talibe bu değerler silsilesini içeren şu soruları yöneltir: “Ata ana hakkı hak mıdır? Kavim kardaş hakkı hak mıdır? Kolu komşu hakkı hak mıdır? ”. Talip ya da musahip olacak bireyler bu sorulara “Haktır” biçiminde yanıt verirler. Dinî ve kutsal değerlerin yanı sıra, “baba, anne, kardeş ve komşu” gibi değerlerin Alevi inanç sistemi içerisinde yolun olmazsa olmazı olan cem ritüelleri içerisinde yer alması oldukça dikkate değerdir. Nitekim mukaddime kısmında da Tanrı, Peygamber ailesi, halifeler, Kur‟an vb. gibi dinî ve kutsal değerlerin yanı sıra, “baba, anne, kardeş ve komşu” kavramlarının yer alması benzer bir kullanım biçimine işaret etmektedir.
Alevi-Bektaşi Ritüellerinin Sosyolojik Boyutu Prof. Dr. Özcan GÜNGÖR Mukaddime kısmında dikkat çeken hususlardan biri de kadın tasviridir. Burada geçen kadın tasviri ile Alevi inanç sisteminde kadına verilen değer ve kadının toplumdaki yeri oldukça benzerlik göstermektedir. Tıpkı Dede Korkut Kitabı‟nın mukaddime kısmında kadın, “yazıdan, yabandan ive bir konuk gelse, er adam ivde olmasa, ol anı yidürür içürür ağırlar „azizler gönderür” şeklinde tanıtılır (Ergin, 1997, s. 76). Alevilerin yola giriş ritüelleri olan ikrar, musahip ve taç giyme ritüellerinde Dede, ikrar almadan önce kadınlara, “yolda mihmanın Ali olduğunu ve hanesine mihman geldiğinde o kişiye buna göre davranması gerektiğini” söyler ve bunu kabul edip etmediğini sorar, kabul etmiyorlarsa yola girmemelerini belirtir.
Alevi-Bektaşi Ritüellerinin Sosyolojik Boyutu Prof. Dr. Özcan GÜNGÖR Dede Korkut Kitabı‟nda yer alan anlatmalarda Dede Korkut‟un, Alevi inanç sistemindeki Dede‟nin fonksiyonlarını üstlendiği görülmektedir. Korkut Ata‟nın metinlerde daha çok Dede Korkut şeklinde anılmasının sebebi de “Dede” unvanına yüklenen anlamla ilgilidir. Hatta anlatmalarda geçen “Dede Sultan” kullanımı Alevilerin bağlı oldukları ocağın dedesine/pirine hitap ederken kullandıkları adlandırma ile birebir aynıdır. Bu anlamda Dede, belirli inanç merkezli ritüel ve uygulamaların yanında ad verme, nikâh kıyma, cenaze işleri vb. gibi sosyal hayata dair olayların birinci kişisi olarak karşımıza çıkar.
Alevi-Bektaşi Ritüellerinin Sosyolojik Boyutu Prof. Dr. Özcan GÜNGÖR Dede Korkut anlatmalarındaki Oğuz boyları arasındaki hiyerarşik yapı ve otokontrol sistemi ile Alevi inanç sistemi merkezli toplumsal hiyerarşi ve otokontrol birbiri ile uyumludur. Alevi inanç sisteminin kapalı toplum yapısı hiyerarşi ve otokontrolün toplum içinde doğumdan ölüme kadar devam eden bir yapı oluşturmasını sağlamıştır. Kadın ve erkek ilişkisi, kadının eğlence ve ritüellerde eşi ile birlikte rol alması, kadın erkek bir arada bulunma, kurban, hayır ve geçiş ritüellerinde yemek ve içki merkezli ritüel ve eğlencelerin varlığı, tek eşlilik vb. birçok husus Dede Korkut Kitabı‟nda tasvir edildiği gibi günümüzde Alevi topluluklarında yaşanmaktadır. Bunlardan birkaçını şu şekilde örneklendirmek mümkündür. Hanlar Hanı Bayındır Han, beyler, yiğitler, Hanların ve beylerin eşlerinin konumları, Dede Korkut‟un manevi kişiliği ile Alevi toplumunda manevi kişiliği Dedelerin sürdürmesi, eşlerinin Anabacı adlandırması ile Dede‟nin yanında kutsal bir pozisyonda olması, ritüel, eğlence, düğün, vb. etkinliklerde beraber olmaları ve toplumsal rol ve statülerinin varlığı, tek eşle evlenilmesi, Dede‟nin talibini evlilik ön şartı ve yola uygunluğu ile ikrar ve musahip halkalarından geçerek inanç halkasına dahil etmesi, yılın güz ve baharında toy misali ritüel ve eğlencelerin düzenlenmesi ve bu eğlencelerde içki ve kurban etinin bir arada sunulması, ritüellerinin toylarda olduğu gibi hayvancılıkla ve tarımla uğraşan toplumun inanç takvimine uygun olarak işler bitince düzenlenmesi gibi birçok unsur Alevi toplumunda yaşamakta ve yaşatılmaktadır.
Alevi-Bektaşi Ritüellerinin Sosyolojik Boyutu Prof. Dr. Özcan GÜNGÖR Eserde; dem (içki), kopuza kutsallık atfetme, gaipten haber verme, kadın tanımlaması, “Dede” unvanı ve bu unvanın arka planındaki kutsal anlam potansiyeli, dualarda geçen kalıp ifadeler ve yukarıda sıraladığımız daha birçok husus Sünni ve Şii İslam şeriatına uygun olmayan, ancak Türk tasavvuf anlayışı içerisinde açıklayabileceğimiz hususlardır Semah Çeşitleri https: //www. youtube. com/watch? v=a. Q 2 q 5 Otx. Qtk Semah çeşitleri Anlatı https: //www. youtube. com/watch? v=v 2 Pf. Tzn. SNOs semah örneği https: //www. youtube. com/watch? v=Tk. E 0 y 5 -f 4 pc SEMAHIN KAYNAĞI ESKİ TÜRKLER https: //www. youtube. com/watch? v=Xsebxw. Kv. Gq. E ESKİ TÜRKLER https: //www. youtube. com/watch? v=Yr 6 Ek. L_s. F 7 s UYGUR SEMAH
Alevi-Bektaşi Ritüellerinin Sosyolojik Boyutu Prof. Dr. Özcan GÜNGÖR HALİL CİBRAN -Kederli ruhlar birbirleriyle huzur bulurlar. -Yunus’u 900 yıldır bize unutturmayan nedir? Odunları doğru taşımada gösterdiği samimiyet. -Çanakkale’de ölmek üzere olan askere giden arkadaşının GELECEĞİNİ biliyordum demesi. Anadolu Tasavvufunun Yetimleri
Alevi-Bektaşi Ritüellerinin Sosyolojik Boyutu Prof. Dr. Özcan GÜNGÖR TEVBEYE GİRİŞ • Ya eyyühellezine amenu tuubuu ilellahi tevbeten nasuhaa (Tahrim, 8) diyelim bütün hatalarımıza Estağfirullah, tövbe estağfirullah el aziim, el keriim, ellezii la ilahe illa huvel hayyul kayyumu ve etubu ileyh tevbete abdin zalimin linefsih, la yemliku linefsihi mevten vela hayaten vela nuşura. Ve es’eluhut tevbete vel meğfirete vel hidayete lena innehu huvet tevvaburrahiim. • İlahi yarabbi ! İlahi Ya rabbel alemin, eğer biz kulların elimizden, dilimizden, gözümüzden, gönlümüzden ve cemi (bütün) azalarımızdan hatta buluğ anından bu ana gelinceye kadar, bilerek veya bilmeyerek, kelimeyi küfür, hata, isyan, şirk her ne sadır oldu ise, biz onların cümlesine tövbe ettik, pişman (nadim) olduk, bir daha işlememeye azmi cezmi kast eyledik. Bir daha işlemeyiz inşallah, Bir daha işlemeyiz inşallah
Alevi-Bektaşi Ritüellerinin Yeni Alevî Kimliği Süreci Sosyolojik Boyutu Prof. Dr. Özcan GÜNGÖR Bu tartışma ve yaklaşımları temel olarak Bu kategorizeleştirmeyi kesin bir ayrım diye sunmak oldukça güçtür. Çünkü bazen geleneksel Batını Alevilik yorumu içinde Laikçi Alevilik izlerini bazen de Türk kültürünü baskın gören anlayışın yaklaşımını bulabilmekteyiz. a- Geleneksel Batını Alevilik: Aleviliği tasavvuf olarak benimseyenler, Caferiliği daha çok sufi formda görüp benimseyen kimselerin örgütlenme açısından en zayıf olan grup olduğunu dile getirmek gerekir. Bunun yanında bir çok yerel ve belde Alevi örgütlenmelerini bu anlayışa örnek göstermek mümkündür. Bunun yanında Hacı Bektaş -ı Veli Eğitim ve Kültür Vakfı, Semah Kültür Vakfı ve Ehl-i Beyt İnanç Eğitim ve Kültür Vakfını bu grupta anılabilir. (Üzüm, 2000: 46 -7, 51) b) Sembolik/Laikçi Alevilik: şehirli Alevilik, Rahatça ifade edilebilir ki bu gruba giren insanların çoğunluğu İslamcı hareketlere karşı ve sosyal demokrat çizgide siyasal politikaları desteklemektedirler. Karacaahmet Sultan Dergahı çevreleri Aleviliğin İslam’ın özü olduğunu dile getirdikleri gibi laiklik ve insan haklarını hizmetlerinin merkezine alarak demokratik yapıyı savunmaktadırlar. Hacı Bektaş-ı Veli Anadolu Kültür Vakfı ve çevresi her ne kadar son günlerde söylemlerini ironik bir tarzda dile getirse (Yıldız, 2012) de temel olarak Alevileri laik cumhuriyetin sigortası şeklinde konumlandırmaktadırlar. CEM Vakfı her ne kadar geleneksel batını sufi yorumlarını içine alan bir yapıda kendini konumlandırsa da, adından anlaşılacağı üzere demokratik, laik ve Cumhuriyet değerlerini Alevilik değerleriyle örtüştürür tarzda yorumladığı görülmektedir. (Üzüm, 2000: 35, 46, 50)
Alevi-Bektaşi Ritüellerinin Sosyolojik Boyutu Prof. Dr. Özcan GÜNGÖR c) Sünni Bektaşi/Alevilik: Alevilikte Hanefi-Maturidi Ekol’un ağırlığını savunanlar, Tarihte yaşanmış kimi kırılmalar, çatışmalar ve toplumsal/tarihi travmalar Türkler arasında sosyal mesafeyi açmıştır. Çünkü Sünnî çoğunluk (büyük toplum) AlevîBektaşî sektizmini (küçük toplum) denetim altına almıştır. Karaşar yöresi Alevileri içinde yapılan görüşmelerde ve gözlemlerde; çoğunluk ibâdetlerini Hanefi Mezhebine göre yapmakta oldukları ama bunun Hanefilik olduğunu ya bilmemekte ya da ifadeden kaçınmakta oldukları, kendilerine mezhep sorulunca bazen Caferi bazen de Hanefi’yiz dedikleri görülmüştür. Genç Erenler Dergisi çevresini de Aleviliklerinden vazgeçmeden Hanefi-Maturide çizgide faaliyet yürütmektedir. d) Karmacı Alevilik: Türk kültürü baskın, İslam bir etken, Günümüzde Hacı Bektaş-ı Veli Dergahı, Nevşehir’e bağlı Hacı Bektaş ilçesinde müze olarak faaliyet gösterse de Çelebiler kolunun postnişinin (Veliyettin Ulusoy) ilçede oturması hem de başta anma törenleri vesilesiyle olmak üzere önemli fonksiyonlar icra etmektedir. Şahkulu Sultan Dergahı ve çevresini de bu grupta değerlendirebiliriz. e) Caferi Alevilik: Caferi Renkli “Yeni” Bir Alevilik, Bektaşiliğe ve Anadolu Aleviliği’ne şiddetle karşı çıkan ve Hacı Bektaş Veli’yi (Çaldıran ve Otlukbeli’nde İran’a karşı zafer kazanan Yeniçeri ocağı, Bektaşi tekkelerine bağlı olduğu için) Osmanlı Devleti’nin taraftarı olmasından dolayı eleştiren Caferiler, Alevi vatandaşlarımızı Caferileştirme propagandasını etkin bir şekilde yürütmektedirler f) Redci Alevilik: Aleviliği tamamen İslam dışı görüp İslam mırasını da reddedenler olarak sınıflandırmak mümkün görünmektedir. Bu grubu teşkil eden insanların Alevi grupları içerisinde tabanı olmadığı görülmekle birlikte, yeni bir “yol” yaratma düşüncesiyle kendi ideolojik duruşlarını Alevilik boyasına katmak istedikleri anlaşılmaktadır. Bu düşüncenin toplumsal kurumsallaşmalarına Gazi Mahallesi Cem Evi ve çevresini ve Pir Sultan Abdal Derneklerini ve Pir Sultan Abdal Canlar Derneğini örnek verebiliriz
Alevi-Bektaşi Ritüellerinin Sosyolojik Boyutu Prof. Dr. Özcan GÜNGÖR NAMAZ VE ALEVİLER • Şüphesiz namaz ibâdetinin en farklı yorumu “niyaz” düşüncesiyle ilgili olandır, namazı dua olarak kabul edenlerin duaya çok önem verdikleri de bilinmektedir, diğer taraftan ortak kültürel kimlik gereği Alevî/Bektâşîlerin günlük dualarının Sünnîlerden pek farkı olmadığı da görülmektedir. bkz, (Bozkuş, 1999: 184 -186) • Hacı Bektâş Velî Makalat’ta şeriatın makamlarını belirtirken üçüncü makam içinde namaz kılmayı zikretmektedir, (Güzel, 2002: 82; 277) bu bağlamda Bursa’da bulunan Bektâşî dergahlarından olan Ramazan Baba Dergahı’nın Vakfiyesinde, “Yapılması gerekli işler arasında “Dergah’ın dervişlerinin beş vakit namaz kılması” zikredilmiştir. ”(Kara, 1993: 69) Buna rağmen günümüzde bazı Alevî yazarlar namaz kılanların asimile olmuş insanlar olduğunu ve bunların ihanet içinde olduklarını da düşünmektedir. (Er, 1998: 11 -19)
Alevi-Bektaşi Ritüellerinin Sosyolojik Boyutu Prof. Dr. Özcan GÜNGÖR • NAMAZ • Buyruk nüshalarında namaz konusunun bâtınî/tasavvufî yorumlarla da verildiği görülmekle birlikte günümüzde Alevîler arasında namaz denilince “halkacık namazı” ya da “halka namazı” denilen tarikat namazının anlaşıldığı ifade edilmektedir. Alevîler genellikle, şeriat namazı olarak gördükleri beş vakit namazı kılmamakta, bunun yerine konu girişinde işaret edilen hususlar doğrultusunda şeklen ve muhteva olarak farklı bir uygulama ihdas etmiş bulunmaktadırlar. “Namaz” adını kullanarak yerine getirdikleri bu uygulamayı ise ibadet hayatlarının önemli bir yerine oturtmuşlardır. • https: //www. youtube. com/watch? v=c. CDh. Lq. UJVZo • Niyaz yapılması
Alevi-Bektaşi Ritüellerinin Sosyolojik Boyutu Prof. Dr. Özcan GÜNGÖR Pir Sultan Abdal - 5 VAKİT NAMAZ Cemi günahların yere dökülür Hak yoluna abdest aldığın zaman Sağ yanıma iki melek dikilir Sabah namazını kıldığım zaman Mümin olan daim selaler gezer Kiramen Katibin hayrını yazar Kendi eli ile cennetin düzer Akşam namazını kıldığım zaman Gökten yere saf olur melekler Meleklere müştak olur felekler Hak katında kabul olur dilekler Öğle namazını kıldığım zaman Gökten yere kim indirdi Burağı Hu deyince yakın eder ırağı Dünyadan ahrete yanar çırağı Yatsı namazını kıldığım zaman Sofu olan daim beş vaktin kılar Onun için dışı nur ile dolar Muhammed - Ali’den şeriat umar İkindi namazını kıldığım zaman Pir Sultan Abdal’ım ey Hızır İlyas Gönlünde kalmasın gam ile garaz Yedi Yasin ile bir Elham, Elham üç kere İhlas Hak nasip eylesin öldüğüm zaman
Alevi-Bektaşi Ritüellerinin Sosyolojik Boyutu Prof. Dr. Özcan GÜNGÖR İslamın şartını sual edersen KAYGUSUZ İcmalinde şartı beştir efendi 32 FARZ Muradın ger iman öğrenmek ise, Anın da adedi şeştir efendi ABDAL Savm ile salat, zekat ile hac Malın var ise, Hak yoluna saç Biri şehadettir, lisanını aç Bu sana acaib iştir efendi Peygamberleri sev, anlara inan İnanmayanlardır ol nare yanan Melek, kitap, ahret olmaz mı ahsen Var ise imanın hoştur efendi Din Muhammed dini, cümleden asıl Gayri dinleri bimezem nasıl Ziyade değildir, üç farzdır gusül Mazmaza, istinşak, beden yaştır. /.
Alevi-Bektaşi Ritüellerinin Sosyolojik Boyutu Prof. Dr. Özcan GÜNGÖR -2 - Biz dört biliriz abdestin farzın Gel, öğrenmeğe var ise kastın Dirseklerin mail, yumalı destin Vech ile ricleyn yaştır efendi KAYGUSUZ ABDAL 32 FARZ On iki şartı vardır salatın Kılıp ânı menziline iletin Aynel yakîn var ise bir illetin Anın da adedi şeştir efendi Hadesten, necasetten eyle taharet Ört avret yerini, etme kerahet İstikbali kıble, vakitle niyet Bu altı saydığın dıştır efendi Tekbir al, ellerin başına götür Kıyam, kıraat, rükû, sücut dur Kaide-i ahirede, bir miktar otur Kılarsan ne güzel iştir efendi eyle Kaygusuz Abdal’ın bildiği böyle Noksanı var ise, doğrusun söyle. Su bulunmaz ise, teyemmüm İki darp, bir niyet; üçtür efendi.
Alevi-Bektaşi Ritüellerinin Sosyolojik Boyutu Prof. Dr. Özcan GÜNGÖR Oruç Farklılıklarına rağmen Alevîler arasında tutulan oruçlar, Muharrem (12 gün), Medet-Mürüvvet (2 -3 gün), Hızır (3 -7 gün), 48 Perşembe, adak oruçları ve farklı sayılarda tutulan Ramazan orucu (3 -9 -30 gün) şeklinde sıralanabilir. Burada zikredeceğimiz ikinci örnek, genelde yaşlı ve yola bağlı Alevîlerce tutulan 48 Perşembe orucudur. Hz. Peygamber’in Perşembe gecesi miraca çıktığı inancından hareketle sünnet olarak tutulduğu ifade edilen Perşembe oruçlarının, tarikata giriş törenlerinde Dede’nin talipten “hak olduğu” yönünde ikrâr istediği konulardan biri olması, diğer Müslümanlar tarafından da Pazartesi. Perşembe oruçları olarak ve sünnet şeklinde değerlendirilerek tutulduğu bilinen orucun Alevîler tarafından kendi telakkîleri çerçevesinde anlamlandırılarak ve bir tarikat erkanı haline getirilerek tutulduğunu ortaya koymaktadır. https: //www. youtube. com/watch? v=3 F 3 Fkb 4 Kt. OI Muharrem orucu https: //www. youtube. com/watch? v=c. WM 1 n. Uv 3 ig. Y Hızır orucu nedir? Şubat ayında
Alevi-Bektaşi Ritüellerinin Sosyolojik Boyutu Prof. Dr. Özcan GÜNGÖR ORUÇ Orucu anlatırken üç şekilde anlatırlardı. Bir tanesine avam orucu derlerdi. Güneşin doğuşundan zevale erişinceye kadar beden terbiyesi ile ilgili bir süreçtir. Yani yemesin, içmesin, gıda ve protein almamakla beden terbiyesinin sağlanabilmesi için uygulanan bir oruçtur. İkinci olarak has orucu olarak tanımlarlardı. Has orucu beden terbiyesi ile birlikte özün terbiyesidir. Gözün, yüzün, elin terbiyesidir. Aynı zamanda ruhun terbiyesi derken, hantallık yaptığın zaman orucun kabul olmaması hali ile birlikte çalışırken oruç tutma halidir. Uyurken tutulan oruç has orucun içine dâhil edilmez. Üçüncüsüne göre de hasül-has orucu derlerdi. Yani oruçların en üstünüdür. Bu oruç ise Allah’tan başka her şeyden terhis etmektir. Malınız, mülkünüzden o süreçte bütün zevk veren etkinliklerden yani kısacası Allahtan başka dünyevi olan her şeyden perhiz etmektir.
Alevi-Bektaşi Ritüellerinin Sosyolojik Boyutu Prof. Dr. Özcan GÜNGÖR ORUÇ 1 - Her türlü eğlence, sevinç ve zevk verici davranışlardan uzak durulmalı. Matem ayı boyunca; Düğün, nişan, sünnet, doğum günü, vs. yapılmaz. Yapılan düğünlere ise, gidilmez. 2 - Uyuşturucu madde ve alkol benzeri zevk verici maddelerden kaçınılmalı ve matem ayı boyunca et ve etli yiyeceklerden uzak durmak gerekir. Muhharem ayının 10’cu günü Imam Hüseyin’in mübarek başı bıçak ile gövdesinden ayırdıkları için, mümkün oldukça bıçak ve benzeri kesici alertler kullanılmamalıdır. 3 - Matem ayı boyunca nefsani cinsel ilişkilerden uzak durarak, nefse hakim olmaktır. Yani vücudun bütün azalariyle, mateme tabii olmaktır. 4 - Mümkün oldukça, su içilmemelidir. Vücudun su ihtiyacını; Meşrubat, çay, ayran, vs. ve sulu yemeklerle karşılanmalı. Bunun nedeni ise; Imam Hüseyin, Ondört Masum-u Pak ve Kerbela şehitleri susuz bırakılarak katledilmiş olmalarından kaynaklanıyor. Susuz kalmanın ne olduğunu, suyun önemini anlamak ve kavramaktır. 5 - Sağlık açısından yemeği aşırı derecede yememekle beraber, döne yemeğin yenmesi manaya ve niyete uygun değildir. 6 - Çevreden, arkadaşlardan ve dostlardan alınan parti ve eğlence davetlerini kabul etmemek ve gerekçesini, davet sahiplerine üsülce açıklanmalı. 7 - Matem gereği süs ve süslenmelerden, gösteriş ve lüks özentilerden uzak durulmalı. 8 Yaşadığımız ortama göre, imkanlarımız ve olanaklarımız elveriyorsa saç, sakal tıraşı olmamaktır. 9 - Matem, birlik ve beraberlik aşkı içinde; Dargınlık ve kırgınlıklar varsa barışılmalı, hoşgörülü olmak gerekir. Haddi zatında mümkün oldukça hayatımız boyunca hoşgörü ilkesine, bağlı kalmak gerekir. 10 - Oniki Imam için çekilen matem ve tutulan matem orucundaki amaç, nefse hakim olmaktır.
Alevi-Bektaşi Ritüellerinin Sosyolojik Boyutu Prof. Dr. Özcan GÜNGÖR ZEKAT VE VERGİ • Temel Alevî kaynakları olan Buyruk ve Makalat’ta ibâdetler sayılırken zekattan da bahsedilmekte ve bunun Allah’ın bir emri olduğu bildirilmektedir. (Bozkurt, 2006: 169; Güzel, 2002: 84) Buna rağmen yer Alevî/Bektâşî topluluklarında zekat farklı bir yaklaşım içerisinde ele alınmaktadır. (Fığlalı, 1991: 290 -1) • Yapılan bazı araştırmalarda günümüz Alevîlerinin verdikleri vergiyi zekat saydıkları görülmektedir, ancak, az da olsa gelirlerinin beşte birini, bağlı oldukları türbe, dergah ve kutsal görülen mekanlar ile dedelere verenler bulunduğu gibi, Hacı Bektâş Velî Dergah’ına da verenlerin olduğu bilinmektedir. (Yıldız, 2003: 127; Bozkuş, 1999: 174; Kaya, 1993: 117) • Hakkullah gerçekte Hums’tur ve beşte bir demektir. Kur’an’ı Kerim’de Enfal Suresi 41. Ayette geçen Allah’ın buyruğudur; • “Biliniz ki, kazandığınız her şeyin beşte biri Allah’ın, elçisinin, (Peygamber’in) yakınlarının, yetimlerin, yoksulların ve yolda kalanlarındır. ”
Alevi-Bektaşi Ritüellerinin Sosyolojik Boyutu Prof. Dr. Özcan GÜNGÖR ZEKAT (Hakkullah) • Alevîlerin temel kaynaklarında, İslâm’ın temel ibadetlerinden zekat hakkında “Allahu Teâlâ’nın verdüği malın yüz akçede iki buçuk akçe Hakkullâhı vardır. Sene be sene vermek gerektir. Zîrâ sonra hisâbı ve azâbı vardır. ”şeklinde yer alan ifadelere rağmen, Alevîler fiilen zekat vermemektedirler. • Alevîler, diğer tarikatlarda da görülebileceği üzere, gelen gidenin yeme-içme ve konaklama ihtiyaçlarını karşılamak ya da bu işi yürüten insanların yaptıklarına maddî katkı sağlamak türünden tarikat hayatının ekonomik/mali yönüyle ilgili uygulamaları maddî ibadet olarak görmüşlerdir. Bu bağlamda Karakazan Hakkı olarak Tekke ve Dergahlara Yapılan Yardımlar -ki, her grubun karakazanının bağlı olduğu Ocak’ın tekkesinde kaynamasından dolayı bu şekilde isimlendirmek daha doğru olacaktır- ve Hakkullah olarak Dedelere, yürütmüş oldukları hizmetler karşılığında verilen aynî ve nakdî yardımlar, Alevîlerin mali ibadet olarak yerine getirdikleri başlıca uygulamalardır.
Alevi-Bektaşi Ritüellerinin Sosyolojik Boyutu Prof. Dr. Özcan GÜNGÖR ZEKAT (Hakkullah) • Hakkullah ayetine dikkat edersek, verilen beşte biri altı paya ayırmaktadır; • “Biliniz ki, kazandığınız her şeyin beşte biri Allah’ın, elçisinin, (Peygamber’in) yakınlarının, yetimlerin, yoksulların ve yolda kalanlarındır. ” 1 inci pay Allah’ın 2 inci pay Elçisi’nin 3 üncü pay (Peygamberin) yakınlarının (Ehli Beyt’in) 4 üncü pay yetimlerin 5 inci pay yoksulların 6 ıncı Pay yolda kalanlarındır. • Allah’ın, Elçi’nin ve Ehli Beyt’in payı zamanın imamına verilmelidir. Diğer üç pay ise yetimlere, yoksullara ve yolda kalanlara verilmelidir. Yetim, yoksul ve yolda kalmışlara verilen payda eğer bu kimseler arasında seyyidler varsa, Hz. Peygambere hürmeten ve O’nun saygınlığını korumak için seyyidlere öncelik verilmelidir. Sadaka almaları haram olduğundan dolayı da Hums’ta yetim, yoksul ve yolda kalmış seyyidlere öncelik tanınması daha uygundur.
Alevi-Bektaşi Ritüellerinin Sosyolojik Boyutu Prof. Dr. Özcan GÜNGÖR HAC İBADETİ • Hünkar’ın hayatını anlatan bütün eserlerde onun, Bedehşan, Basra, Bağdat ve Necef’e giderek ilim çevreleri ile temas kurduğu ve kutsal hac görevinin ifası amacıyla Mekke’ye gittiği, üç yıl burada kalarak üç defa hac ibâdetini yerine getirdiği ve daha sonra gittiği Medine’de Hz. Muhammed’i ziyâret ettiği, burada da bir yıl kadar kaldığı anlatılmaktadır. (Sezgin, 1996: 25) Bunun sonucu olarak da “Hacı” unvanını aldığını bilmekteyiz, ayrıca Makalat’ta haccın farz olduğunu bildiren sözleri de vardır. (Güzel, 2002: 85) Yine Buyruk’ta da hac ibâdetinin farz olduğu ifade edilmektedir. (Bozkurt, 2006: 169) • Ancak her yıl Hacı Bektâş Velî’yi anma toplantılarına katılımda sayı gittikçe artmakta ve orada hac ibâdetini andırır bir takım ritüellerin yapıldığı da görülmektedir. (Yıldız, 2003: 125; Tuğcu, 2005) Özellikle Hünkar’a ait olduğu bildirilen “Benim Kabem, insandır” (Şener, 1996: 113 -115) sözü bu bağlamda çoklukla ifade edilmektedir.
Alevi-Bektaşi Ritüellerinin Sosyolojik Boyutu Prof. Dr. Özcan GÜNGÖR Hac konusu, Alevîlerin temel kaynaklarında hem Ka‘be haccı, hem tasavvufî anlam yüklenerek gönül haccı, hem de bâtınî karakterin ağır basmasıyla tarikat hayatında yapılan ziyaretlerin hac olarak kabul edilmesi şeklinde yer almaktadır. Nitekim dört kapı-kırk makamın şeriat kapısındaki maddelerinden birisi olarak yer bulan Ka‘be haccı, Vilâyetnâme’de hem Hacı Bektâş Velî’nin Ka‘be’ye gidip tavaf etmesi, hem de bazı kerâmetleri bağlamında zikredilmektedir. Kaynaklarda hacla ilgili olarak Ka‘be haccıyla beraber gönül haccının da önemine işaret eden pasajlar görmek mümkündür. Nitekim Makâlât’ta, Ka‘be’ye gidene kılavuz gerektiği, gönlün kılavuzunun ise Allah olduğu dile getirilerek başlanan cümlelerde, hakkı batıldan ayırmak ihram giymeye, yoldan bir taş kaldırmak hacdaki şeytan taşlamaya, nefsin hevâ ve hevesini tepelemek kurban kesmeye, geçmiş ömür Safâ’ya, gelecek ömür Merve’ye, geçmiş ömür için pişmanlık duyup tevbe etmek ve kalan ömrü Allah’ın kulluğunda geçirmek Safâ ile Merve arasında yürümeye, devamlı tevbe istiğfar halinde olmak Ka‘be’yi tavaf etmeye benzetilmektedir. Buna göre, Alevîler arasında gönül haccı esastır. Burada, “Allah’ın mü’minin kalbinde olduğu” şeklindeki tasavvufî kabulün, Alevîlerin hac konusundaki tutumlarını şekillendirdiği anlaşılmaktadır. Tasavvuftaki söz konusu kabulü kendi telakkîleri çerçevesinde şekillendiren Alevîler, kalbin Allah’ın evi olduğundan hareketle, “insanlarla görüşüp, onlarla iyi geçinmenin, onları kırmamanın, onların gönüllerini hoş tutmanın bir hac olacağı” şeklinde bâtınî bir düşünceye sahip olmuşlardır. https: //www. youtube. com/watch? v=w 3 GPDJekmfw Delikli taş, çilehane https: //www. youtube. com/watch? v=kou. Z 78 Jh 9 OA Gönül haccı video
Alevi-Bektaşi Ritüellerinin Sosyolojik Boyutu Prof. Dr. Özcan GÜNGÖR KURBAN VE CEM ÇEŞİTLERİ • 1 -Muharrem Kurbanı: Muharrem ayının on ikinci gününde Muharrem orucu sonrası kesilir. Bu en önem verilenidir, diğer kurban zamanı kurban kesmeye gücü yetmeyenler bu kurbanı muhakkak kesmeye çalışırlar • 2 -Abdal Musa (Birlik) Kurbanı: Abdal Musa (Birlik) Kurbanı ya da Bereket Kurbanı Yılda bir kez kış ayları girerken her çeşit kaza ve belayı defetmek amacıyla dedenin öncülük etmesi neticesinde bütün köylülerin ortak katılımıyla kesilir. Herkes birbiriyle helalleşir, varsa sorunlar çözüme kavuşturulur ve cem’in arkasından da kurban eti hep beraber yenilir. • 3 -Görgü Kurbanı: Topluluk içinde yılda bir kez “pirine” görülmeyi ve böylece toplum önünde temize çıkmayı isteyen kişinin cem töreninde kesilir. Buna “şahıs kurbanı” da denir ve herkes cem’in sonunda bu kurban etinden yer. • 4 -Bayram Kurbanı: Bu bayramlarda kesilir ve özellikle şehir merkezlerinde Alevî/Bektâşîler bu kurbanı keserler. • 5 -Musâhip Kurbanı: hiret kardeşliği olarak bilinen Musâhiplik bağının tesis edildiği Cem’de Musâhip olacak olan iki aile tarafından kesilir ve toplu halde Cem’e katılanlar tarafından da eti yenir. • 6 -Düşkün Kaldırma Kurbanı: İşlemiş olduğu bir suçtan dolayı toplumun dışına itilen fert, yaptığı hatadan döner ve halkta onu affederse; o kişi kurban keser ve bütün halk da bu kurbanın etini yer. • 7 -Dar (Kabir) Kurbanı: Ölen bir kişinin arkasından genellikle öldüğü gün, yakınları tarafından icra edilen “Dardan İndirme Ayini”nde kesilen kurbandır. • Kurban etlerini düşkünler yiyemez, ayrıca bunlar “içeri kurbanları” olarak adlandırılır ve bir de “dışarı kurbanları” vardır o da: cem törenlerinin dışında, özellikle tutulan bir adağı yerine getirmek için kesilen kurbanlardır. Dışarı kurbanlarında büyük baş hayvan şartı aranmaz. (Kaya, 1993: 118; Er, 1998: 57 -59; Yıldız, 2003: 130)
Alevi-Bektaşi Ritüellerinin Sosyolojik Boyutu Prof. Dr. Özcan GÜNGÖR ÖNYARGI VE GUSÜL • Alevî/Bektâşîlerde Dede/Babalar tarafından abdestin gerek ceme girmeden önce, gerekse ibâdetleri yerine getirmeden önce alınması gerektiği vurgulanmaktadır. • Ancak ülkemizin bir kısım yörelerinde; “insanın eşiyle birlikte olmasından dolayı abdest alması gerekmez, zina ederse gusül abdesti almak gerekir” türü bir tutum veya “sadece cinsel organların yıkanması gerektiğine” dair bir anlayış da bulunmaktadır. (Bozkuş, 1999: 149) Hatta şu analojiye de sık başvurulmaktadır. “Elindeki bir sepet elmadan bir tanesi yere düşse, elmaların tamamı mı yıkanır yoksa yalnızca yere düşen mi ? Tabii ki yalnızca yere düşen yıkanır. Bu durumda gusül abdesti alınırken de tüm vücut değil de, sadece avret mahallinin yıkanması daha makuldür” (Yıldız, 2003: 112) • Temizlik Makalat’ta “vücudun bütünü cünüplük halinden yıkanıp temizlemek” şeklinde ifade edilmektedir. Özellikle burada ifade edilen, “cenabet halden arınma” dînin kesin bir emridir. (Güzel, 2002: 3; Coşan, 1986: 11) Diğer taraftan Buyruk’ta Sofu tarif edilirken: “Sofu, yedi adım taharetsiz ve abdestsiz, cünüp yürümeyendir. Bu hal kovulmuşluktur, Taharetsizlik habisliktir” denmektedir. (Bozkurt, 2006: 50) Buna rağmen yapılan farklı değerlendirmelerin ve kullanılan bir kısım ayetlerin tartışılması ve yorumlanması gerekmektedir.
Alevi-Bektaşi Ritüellerinin Sosyolojik Boyutu Prof. Dr. Özcan GÜNGÖR GÜSÜL Günümüzde Alevîler, kahir ekseriyetle cinsel ilişkiden sonra, görgüye girerken, kurban keserken, bayram namazlarından önce, musahiblik erkanında vb. gusül ve abdest alırken, daha çok, Alevîliğin temel kaynaklarında da görülen gusül ve abdestin batınî/tasavvufî yorumuna vurgu yapmaktadırlar. Nitekim her dört kapının kendine has cünüplüğü vardır. Buna göre şeriat makamının cünüplüğü ihtilâm olmak ya da cimâ etmek; tarikatın cünüplüğü, pirsiz yola çıkmak; marifetin cünüplüğü, nefsini bilmemek; hakikatın cünüplüğü ise kendi ayıbını örtüp, başkasınınkini âşikâr etmektir. Nitekim, cimadan sonra yıkanılır, ama bu, temizlik amaçlıdır. Alevîlikte cünüplük, görgüde verilen sözün bozulması, yani tarikat zinâsı yapmaktır. Bu da yıkanmakla temizlenmez. Bu noktada asıl taharetin tarikat meydanında halk nazarında temizlenmek olduğu temel anlayış olarak kabul edilmiştir. Bizim Enver Dayının hesabı anlaşılması zor bir durum.
Alevi-Bektaşi Ritüellerinin Sosyolojik Boyutu Prof. Dr. Özcan GÜNGÖR CENAZE HİZMETLERİ Aynı zamanda mekan ve ortamın uygun olması durumunda “düvazimam” okunur, “salevat” getirilir. https: //www. youtube. com/watch? v=5 -Fx 1 O 2 I 9 Io örnek duvaz imam Bir can “Hakk’a yürüdüğünde” üzerinden elbiseleri (yalnızca iç çamaşırları üzerinde bırakılarak) çıkarılır. Yere uzatılır ve elleri göğsünde birleştirilir ya da elleri yanlarına uzatılır. Sonra bir çarşafa sarılıp, “Rahat Döşeğe”/“Hak Döşeği”ne bırakılır, yani yere indirilir. Bu işlemlerden sonra ölenin üzeri boylu boyunca bir örtülür. Başucunda üç adet mum yakılır. Yaşlı ve olgun insanlar ölünün olduğu evde kalırlar ve ev halkına yardım ederler. Ölen kişinin yanında güzel kokulu (esans, kolonya, gülsuyu vb) maddeler bulundurulur. Yıkanıncaya kadar bir başka odada sesi fazla yükseltmeden dua okunduğu görülmektedir. Hatta ölünün bulunduğu oda geniş olur, ölünün de üstü tam örtülü bulunursa, bir köşede sessizce okunduğu gibi, ayrıca ölümle ilgili “düvazlar” ve “gülbang”da okunabilmektedir. Ayrıca ölenin karnının şişmemesi için karnının üstüne metal bir madde (demir parçası, makas, bıçak vb. ) konulur.
Alevi-Bektaşi Ritüellerinin Sosyolojik Boyutu Prof. Dr. Özcan GÜNGÖR MİRAÇ VE KIRKLAR CEMİ • Kırklar Cem’i şundan ibarettir. Hak Teâla Hz. Muhammed’e mi’raca çıkması doğrultusunda bir davette bulunur. Hz. Muhammed, bu davet üzerine miraca çıkmaya karar verir. Yolda giderken karşısına bir aslan çıkar. Hz. Muhammed korkar. Hak Teâla’dan bir nidâ gelir: “Parmağındaki yüzüğü aslana at”. Denileni yapar. Aslan birden uysallaşır. Hz. Muhammed manevi yolculuğuna devam eder. Sonra yetmiş bin perde arkasında Hak Teâla ile doksan bin kelam konuşur. Bunlardan altmış bini tarikata, marifete ve hakikata dairdir, onda sır olur; otuz bini şeriata dairdir. • Sonra bir nidâ duyulur: “Ey Muhammed! Perde, yetmiş bin perde kalksın mı? ” O da evet deme cesaretini gösterir. Perdeler birer kalkar ve Hakkın divanında Hz. Muhammed Ali’yi görür. Dikkat ettiğinde parmağındaki yüzük de kendisinin parmağında çıkarıp aslanın ağzına attığı yüzüktür. O halde mi’raca çıkarken aslan olarak önünü kesen Ali’dir, Hakkın divanında duran Ali’dir ve kırklar meclisinde kırk candan bir can olarak Hz. Muhammed’le muhatap olan yine Ali’dir. • Ardından Hz. Muhammed Hak Teâla’dan gelen emre dayalı olarak kırklar meclisine uğrar. Öyküsü uzun, çık kısa geçiyorum . Uzun uğraşlardan sonra kapı açılır, içeri girer: Kimsiniz? “Biz kırklarız, birimiz hepimiziz, hepimiz birimiziz, istersen deneyebilirsin. ” Birisi kolunu uzatır Hz. Muhammed’e. Küçük bir bıçak darbesiyle koldan bir yara açılır. Hz. Muhammed bakar ki bütün canların kolundan kan damlamaktadır. Bir kan damlacığı da tavandan sızar. Sorduğunda şu cevabı alır: Tavandan sızan kan Selman-ı Farisi’ye aittir. O dışarıdadır. Dışarıda olduğu için burada yok fakat onun da kolundan kan sızmaktadır. Sonra önüne bir üzüm tanesi getirilir ve bunu kırklara dağıt denir. Hak Teâla’dan gelen emir çerçevesinde üzüm tanesi ezilerek şerbet yapılır ve bu şerbet kırklara verilir. Kırklar aşk şarabını içerek üryan, püryan semaya kalkarlar. Hak aşkıyla Hz. Muhammed’in üzerindeki kuşağını parçalarlar ve onu da bellerine sarmak suretiyle pervane olarak dönmeye başlarlar. İşte mi’rac ve kırklar cem’indeki bu olay, bütün cem ritüellerinin temelidir.
Alevi-Bektaşi Ritüellerinin Sosyolojik Boyutu Prof. Dr. Özcan GÜNGÖR ALEVİLİK VE DİNİ NİKAH • Yapılan araştırmalarda, Alevî/Bektâşîlerin “resmi nikâh olduktan sonra dinî nikâha gerek yoktur” yönündeki tutuma ilişkin puanlarının yönü gerekli olduğu şeklinde ortaya çıkmaktadır. (Uçar, 2004: 180) Aktaş tarafından yapılan araştırmada da Alevî köylerinde insanların büyük bir oranının hem “İmam Nikâh”ı hem de “Resmi Nikâh”ı beraber yaptırdıkları ortaya çıkmıştır. (Aktaş, 2006) Yine Yıldız tarafından yapılan araştırmada ise; Alevî/Bektâşîlerin resmi nikâhla birlikte dinî nikâhı da ya köydeki imama, ya da ehil bir dedeye kıydırdıkları gözlemlenmiştir, ancak toplumun her kesiminde olabileceği oranda dinî nikâhı gerekli görmeyenler de vardır. (Yıldız, 2003: 169)
Alevi-Bektaşi Ritüellerinin Sosyolojik Boyutu Prof. Dr. Özcan GÜNGÖR Nikah erkanı Evlenecek olan kişilerin Anne ve Babalarını huzuruna çaĝırıp Nikah kılınmasi için Rızalık alınır 1 -Evleneçek Kişilerin Aileleri birbirleri ile ikrar olmaması lazım. 2 -Evleneçek Kişilerin birbirleri ile Musahip ve Kivre olmamaları lazım. 3 -Evlecek kişilerin Aileleri birbirleri ile Musahip veya Kivre olmamaları lazım. 4 -Nikahı kılan Dede evlenecek Gelin ve Damat adayına nasihatta bulunur. 5 -Dede evlenecek gençleri Inancımızın Kurallarına göre Erkana getirir 6 -Gelin hanımın başına bir Duvak örtülür. 7 -Damat Saĝda, Gelin solda oturur. 8 -Gelin ve Damat adına birer Şahit. Nikah Erkanının yürütülmesi Rahman ve rahim olan Allahın adıyla Bismi Şah Allah. Pirimiz Hünkar Hacı Bektaş Velinin Himmeti ile, Sizin Nikahınızı kılmak için burda bulunuyoruz. Şu anda Hak Divanında ve Irfan Meydanındasınız.
Alevi-Bektaşi Ritüellerinin Sosyolojik Boyutu Prof. Dr. Özcan GÜNGÖR İSİM VERME Yeni doğan bir çocuğa verilecek isimler geleneksel olarak ailenin en büyüğü tarafından belirlenir. Üç güne kadar çocuk isimsiz kalınırdı, ardından da Rehberi, Dedesi veya Piri’nin ve onlardan aile büyüğü, çocuğun kulağına Ehli Beyt’in isimlerini zikrederek gülbank’ını okuduktan sonra takılacak isim üç defa kulağına seslenilirdi. Hz. Muhammed ismi ile birlikte On iki İmam’ın ismi okunur. Bu dua şu şekildedir: “Muhammed Mustafa, Aliyel Murtaza, Hasanül müşteba, Hüseyni Kerbela, Zeynel-i aba, Muhamed-i Bakır, Cafer-i Sadık -ı rebluba, Musa-i Kazım-ı Hulki Rıza, Muhammed-i Taki ve Naki, Hasanul Asker-i, Muhammed-i Mehdiyi sahibi zamanı liva” devamında “Ömrünü kadim eyleye, Hak Muhammed Ali’nin yolundan, darından, didarından, erkânından ayırmaya. Anneye, Babaya saygılı ola” sözlerinden sonra “Ömrü kadim olsun, yolu açık olsun, Hızır yoldaşı olsun, yüzün ak olsun, özün pak olsun, sözün hak olsun. ” gülbanklerle kutsanır. En son ile “Laileheillalah Hak birsin, Muhammed Resullahla, Aliyul Veliyullah, Mürşid-i kamilullah ve Ehlibeyt-i keremullah şefaat senden ola ya Resullahla” duasından sonra misal adı Hasan olacaksa “Ya Hasan, Ya Hasan” diye kulağına üç defa seslenilir. Ardından bir dede veya rehber çocuğun sırtından ovalarken “Ya Allah, Ya Muhammed, Ya Ali” denilir
Alevi-Bektaşi Ritüellerinin Sosyolojik Boyutu Prof. Dr. Özcan GÜNGÖR CEMLER Cem, Alevî dînî hayatı için o kadar önemlidir ki, Alevîler’in dînî zihniyetini oluşturan bütün simge ve semboller burada ifadesini bulmaktadır. Sözgelimi, meleklerin Adem’e secdesi, Hz. Peygamber’in miraca çıkarak, Ali’nin sırrına mahzar olması, Kırklar Bezmi gibi Alevîliğe ana karakterini veren bütün mitolojik inançlar, cem âyini esnasında canlandırılmaktadır. Anadolu Aleviliğinde yürütülen ve kimi zaman isimleri yörelere göre farklı olan belli başlı cemleri yazılı ve sözlü kaynaklardan yararlanarak şu şekilde sıralamak mümkündür (Eröz, 1977: 104 -144; Yaman, 1994: 163 -226; Noyan, 1995: 149 -345; Bozkurt, 1995: 50 -51; Yörükân, 1998: 312 -341; Çıblak, 2005: 95 -135; Güngör, 2007): 1. Görgü Cemi 2. İkrar Alma Cemi 3. Musahiplik Cemi 4. Düşkünlük Cemi 5. Abdal Musa Cemi 6. Baş Okutma Cemi 7. Dârdan İndirme Cemi 8. Koldan Kopan Cemi 9. Muharrem Cemi 10. Nevruz Cemi
Alevi-Bektaşi Ritüellerinin Sosyolojik Boyutu Prof. Dr. Özcan GÜNGÖR Bununla birlikte on iki hizmet hakkında bir fikir vermesi açısından cemlerdeki yaygın hizmet sıralamasından bir örneği şu şekilde vermek mümkündür: 1. Dede: Cemi yönetir, sorunları çözer, toplumu aydınlatır. 2. Rehber: Dedenin yardımcısı ve dedenin bulunmadığı yerlerde onun vekilidir. Cemde görgüsü yapılanlara yardımcı olur. 3. Gözcü: Cemde düzeni sağlar. 4. Çerağcı (Delilci): Çerağ hizmetinden sorumlu görevlidir. 5. Sazandar (Zakir/ Güvende): Saz eşliğinde nefes, düvazimam, miraçlama, mersiye okur. 6. Süpürgeci (Ferraş/ Carcı / Faraşçı): Buna Selman hizmeti de denir. Görevi meydanı sembolik olarak süpürmektir. 7. Sakka (Sakacı / Sakî / Dolucu / Tezekâr / İbriktar): Su dağıtır. 8. Sofracı (Lokmacı / Nakip / Kurbancı / Niyazcı): Kurban ve yemek işlerini yürütür. 9. Pervane (Dışarı Gözcüsü / Pazvand): Dışarıda güvenliği sağlar. 10. Peyik (Davetçi): Cemin yapılacağını taliplere duyurur. 11. İznikçi (Meydancı): Cemevinin temizliğini yapar. 12. Kapıcı (Bekçi): Cemevinin kapısında bekleyen, giren çıkanı denetleyen görevlidir (Yaman, 1994: 161 -163).
Alevi-Bektaşi Ritüellerinin Sosyolojik Boyutu Prof. Dr. Özcan GÜNGÖR ON İKİ SAYISI On İki İmam orucu olarak tanımlamışlar ama bu tanımlama yanlıştır, ehlibeyt efradı bu ay içerisinde katledilmiştir ve buna yönelik yas ile bütünleşen bir oruç sürecini içerir. Üç masum-u pak ile birlikte on beş gününe çıkmıştır. Yani bu ay içinde yas, Ehl-i Beyt için iken oruç Allah için olmuştur. Bu yüzden Aleviler için muharrem ayı hem bir oruç hem de bir yas ayıdır. On iki gün olarak telaffuz edilmesinin sebebini açıklayalım. Hz. Davut peygamberin dinin ismi mezamirliktir. Mezamir’in kelime anlamı “hoş seda” anlamına gelir. Bir manada müzik olmakla birlikte hoş seda ile Allah’a yönelmektir. Davudi ses ile Allah’a yönelmenin ötesinde bizim bugün bağlama olarak çaldığımız sazın atası olan rebap ile Allah’a yönelirdi. Rebab’ın perde sayısı on ikidir. On iki sayısını bu şekilde Hz. Davut’un dini olan Mezamirlikte görürüz. Kuranda denilir ki “Biz Musa’ya taşa vur dediğimizde taştan on iki pınar çıktı” ve yine Hz İsa’nın on iki havarisi vardır. Yani bugün muharrem ayın on iki ile sembolize edilmesi doğal bir tanımlamadır.
Alevi-Bektaşi Ritüellerinin Sosyolojik Boyutu Prof. Dr. Özcan GÜNGÖR 12 HİZMET SAHİPLERİ Haktan bize nida geldi Pirim sana haber olsun Şah’tan gülzarı geldi Peyik sana haber olsun **** Bu yola giden hacılar Güruhları hep naciler Cem kilidi kapıcılar Kapıcı’ya haber olsun **** Hak, kuluna eder nazar Dört nesneden âdem dizer Kalleş gelmiş cemi bozar Gözcüsana haber olsun **** Ey kalp evi dolu kişi Daima Hak’ladır işi Kimdir bu halkanın başı Zakirsana haber olsun **** Mümin yolun yakın ister Münkirlerden sakın ister Delil yanmaz yağın ister Delilci’ye haber olsun **** Mümin çekildi meydana Münkir atıldı zindana Hizmet verildi Selman’a Tazeker’e haber olsun **** ü Zakir zikreder sazı ile Duaz okur avazı ile Mümin müslim niyaz ile Carcısana haber olsun **** Haydin gidelim üryana Mümin müslim bir yana Tekbir verildi kurbana Kurbancı’ya haber olsun. **** Yola giden haslar hası Silinsin gönüller pası Doldur ver engür tası Sakkacı’ya haber olsun **** Haydın girek hakikate Kulak tutun marifete Mümin girdi ihtikata Semacı’ya haber olsun **** Fatımacemde oturur Kurbana kepçe batırır Gerçeğe lokma getirir Nakıpsana haber olsun **** Şah Hatayı’m barı çaldı Şah’tan gülizarı geldi Pirden bize destur oldu İznikçi’ye haber olsun
Alevi-Bektaşi Ritüellerinin Sosyolojik Boyutu Prof. Dr. Özcan GÜNGÖR 1. Kırklar Semahı: Kırklar ceminden ismini almıştır, 40’lar meclisini temsil eder. Ağırlama, yürütme, ve çark olmak üzere üç aşamalıdır. https: //www. youtube. com/watch? v=t. Os. Qd. Zzae. F 4 kırklar semahı 2. Turnalar Semahı: Turnalar Alevi inancında özel önem taşır. Turna semahı Turna kuşunun figürlerine dayanır. Hareketler yavaş ve olgundur. 3. Kırat Semahı: Pir Güneş i Semahçılarda Güneş çevresindeki gezegenlerin dönüşünü sembolize eder. 4. Urfa Semahı: Urfa ve çevresinde dönülen semahlardır. Bunlar içinde en özgünü Urfa Kısas Semahıdır. 5. Ladik Semahı: Samsun Ladikten adını almıştır. 6. Hacı Bektaş Semahı: Hacı Bektaş Veli’ye saygı semahıdır. Sağ el göğüste mühürlenmiş olarak semaha başlanır. 7. Hubyar Semahı: 5 kadın, 4 erkek can ile dönülür. Kollar sarkık, öne doğru eğilmiş olarak semaha başlanılır. Semah sırasında, hem kendi, hem daire ekseni etrafında dönerler.
Alevi-Bektaşi Ritüellerinin Sosyolojik Boyutu Prof. Dr. Özcan GÜNGÖR 2. 1. Görgü Cemi Aleviler arasında toplum içi birlik ve beraberliği, iç huzuru ve düzeni sağlamak amacıyla yapılan en önemli cemlerden birisidir. Alevi zümrelerinin bazısında “tercüman kurbanı”, “meydandan geçme” vb. adlar verilen bu cem, yılda bir kez, o da kış aylarında gerçekleştirilir. Görgü cemine musahipliler, daha evvel görülmüş olanlar ile görülmeye talip olanlar girebilir. Bu canlar, dede ve cemaatin huzurunda bir yıl süresince işlemiş oldukları suçların hesabını verirler. Bunun için görgüden geçecek olan karı-koca musahibiyle birlikte rehberin öncülüğünde hak meydanına getirilir. Dede, cemaate bu dört can ile ilgili herhangi bir şikâyeti, alacağı, kırgınlığı, dargınlığı olup olmayanı sorar. Cemaat bu canlardan razı ise yani onlardan herhangi bir şikâyeti bulunmadığını belirtirse dede bu kişilere dualarını verir
Alevi-Bektaşi Ritüellerinin Sosyolojik Boyutu Prof. Dr. Özcan GÜNGÖR 2. 2. İkrar Alma Cemi Anadolu Aleviliğinde ikrar alma ise bir talibin yola girdikten sonra Hak meydanında Alevi yol ve erkânının bütün kurallarını olduğu gibi kabul edip bunlara yaşamı boyunca uyacağına dair söz vermesi temeline dayalı bir cemdir. Dede ve cemaat huzurunda alınan bu sözle, talip tam anlamıyla yola girmiş ve yolun gereklerine uymakla yükümlü hale getirilmiştir. İkrar alma ceminde, rehber ikrarı alınacak delikanlının boynuna bir ip bağlayarak, bir koyunu temsilen, onu dedenin önüne kadar götürür. Burada dede tüm canlardan razılık alır yani ikrarı alınacak bu taliple ilgili herhangi bir sorunu olup olmayanı sorar, herkes razı olduğunu belirttikten sonra, adaya Alevi yol ve öğretilerini anlatır, yolun zorluklarını ve sadakatin zorunluluğunu bildirir, eline-dilinebeline sahip olmasını, sır saklamasını söyleyip bunlara uyacağına dair söz vermesini ister. Aday verilen nasihatleri tutacağına dair ikrar verir. (Eröz, 1977: 139). Sonrasında cemin diğer erkânları yerine getirilir, sofralar açılıp ikrar verenlerin kurban yemeği yenilir.
Alevi-Bektaşi Ritüellerinin Sosyolojik Boyutu Prof. Dr. Özcan GÜNGÖR 2. 3. Musahiplik Cemi Anadolu Aleviliğinde musahiplik, ikrar vermiş evli iki kişinin eşleriyle beraber (dört kapılı) ahirete kadar kardeş kalacaklarına, birbirlerini her türlü durumda koruyup kollayacaklarına, birlik ve beraberlik içerisinde yaşayacaklarına dair dede ve cemaat huzurunda söz vermeleri temeline dayalı bir tür sosyal akrabalıktır. Yaşam boyu sadece bir defa gerçekleştirilebilinen bu kardeşliğin ölüm, düşkünlük, ayrılık gibi durumlarda yenilenmesi mümkün değildir. Bu akrabalığın ölünceye kadar devam etmesi nedeniyle musahipliğe Aleviler arasında “ahiret kardeşliği” ya da “yol kardeşliği” de denilmiştir
Alevi-Bektaşi Ritüellerinin Sosyolojik Boyutu Prof. Dr. Özcan GÜNGÖR Musahiplik Alevi/Bektaşi inancına göre musahiplik her türlü karşılıklı sorumluluk bağıdır. Bir insan kendi davranışlarından topluma karşı nasıl sorumlu ise, aynı ölçüde musahibinin davranışından da sorumludur. Yanlış davranışta bulunan, bir suç işleyen kimse nasıl toplum tarafından kınanır ve ayıplanırsa, aynı şekilde musahibi için de bu hata bir utanç sebebidir (Kılıç, 2006: 57). Hz. Muhammed, Hicret’in birinci yılında (Müslümanların sayısı çoğalınca) ensar ve muhacirlerin birbirleriyle kardeş (Musahip) yapmıştı. Musahiplik, Kur’an-ı Kerim’in Enfal suresinin 72 -73. ayetlerinde temellendirilmişti. Musahiplik kısaca iki insanın ya da iki ailenin kıyamete kadar kardeşlik bağlarıyla bağlanması demektir. Bu bağ soy kardeşliğinden öte bir bağdır. Arkadaşlık, dostluk, gereğinde ortaklık, can yoldaşlığı, her türlü karşılıklı sorumluluk bağıdır. Ama bir kardeşin çocuğu, diğer kardeşin çocuğuyla evlenirken, musahiplerin çocuklarının birbirleriyle evlenmesi yasaktır. Yine sağ olan kardeş, ölen kardeşin eşiyle evlenebilir; ama musahibin eşiyle sağ kalan musahip evlenemez. Çünkü musahibin eşi kardeş sayılır (Üçer, 2015: 49)
Alevi-Bektaşi Ritüellerinin Sosyolojik Boyutu Prof. Dr. Özcan GÜNGÖR MUSAHİPLERE NE DENİR “Laileheillah bir Allahtan başka Allah yoktur. Ey talip geldiğin hak yolu, durduğun pençe-i Ali Aba’nın divanı, ağlattığın varsa güldür, döktüğün varsa doldur, komşunun hakkını bil, fakir fukaranın hakkını bil, eğer biri kapına gelirse var ise yok deme, cömert ol, insanları dininden, dilinden, renginden, ırkından dolayı birbirinden aşağılayıcı ve hakir görme, iftira etme ve yalancı şahitlik etme” şeklinde rehberin, pirin ve mürşidin huzurunda halkın huzurunda Allah’a yemin edecektir. “Yarab zina etmeyeceğim, yalan söylemeyeceğim, haram yemeyeceğim, elimle koymadığımı almayacağım, gözümle görmediğimi söylemeyeceğim, gözümün gördükleri şeyler, insanlara zarar veriyorsa sır edeceğim ve iftira etmeyeceğim. Kin, kibirden uzak duracak, helalimle çalışıp helalimle yiyeceğim, insanları birbirinden ayırt etmeyeceğim” ve dedenin söylediği son bir şey vardır; “Dilin bize, özün sana, seni de Allah’a teslim ettik, ikrar verdin Allah’ın huzurunda, halkın huzurundan verdiğin ikrarından dönersen, unutma Muhammed Mustafa sana şefaat eylemez. ” şeklinde dualarla tasdik edilir.
Alevi-Bektaşi Ritüellerinin Sosyolojik Boyutu Prof. Dr. Özcan GÜNGÖR 2. 4. Düşkünlük Cemi Alevi örf ve âdetinin, ahlak anlayışının yasakladığı şeylerin yapılması durumunda uygulanan ve suçun büyük olması halinde toplumdan soyutlanmayı, cemlere ve meydana alınmamayı, hatta çok önceleri öldürülmeyi de içeren suçluluk durumuna “düşkünlük” denilmektedir. Gelenekte düşkünlük cezası verilecekler için ayrı bir düşkünlük meydanı açılır ve şahıs burada muhakeme edilerek kendisine gerekli ceza verilir. Düşkünlük cemi görgü ceminden farklıdır. Görgü ceminde her talip bir yıl boyunca yaptıklarının hesabını verip ikrarını tazelerken düşkünlük ceminde ise işlenen suça göre ilgili kişiye belirli bir cezanın verilmesi esastır. Düşkünlük meydanı, ceza verilmek üzere açılabileceği gibi cezanın kaldırılması, düşkünlerin affedilmesi için de açılabilmektedir (Yörükân, 1998: 80). Düşkünlük ceminde, mağdur olan kişi, dede ve cemaatin huzurunda şahitleriyle birlikte şikâyetini dile getirir. Ardından suçlu meydana çağrılıp varsa şahitleriyle birlikte o da dinlenir. Suçun sabitliği belirlendikten sonra dede, suçlunun düşkün olduğuna karar vererek cezasını açıklar. Bu cezayı taliplere, ancak bağlı oldukları dede verebilir, aynı şekilde de cezayı veren dede, o yoksa bağlı bulunulan ocaktan bir başka dede kaldırabilir. Ancak kimi ağır suçlarda dede, ceza süresinin sonunda düşkünü pir ocağına da gönderebilir. Buradan alınan olumlu kararla düşkünlüğün kaldırılması için meydan açılır, bu meydanda ikrar yenilenir, rızalık alınır ve kurban kesilir. Cemin masraflarını düşkünlüğü kaldırılacak olan kişi karşılar.
Alevi-Bektaşi Ritüellerinin Sosyolojik Boyutu Prof. Dr. Özcan GÜNGÖR DÜŞKÜNLÜK • Düşkünlük, Alevîlikte grup içerisinde yer alan üyenin grubun değer ve yargılarına uygun davranmaması dolayısıyla grup üyeliğinden çıkarılmasıdır[1]. [1] Gruptan çıkarma, geçici olabileceği gibi sürekli de olabilir. Üyenin gruba tekrar alınması da yine Cem töreniyle gerçekleştirilir. (Eren, 2002: 163) • Düşkünlük kurumu, Alevî/Bektâşî toplulukların hukuk düzenidir. Değerler sisteminin, normların korunması için gerekli olan yaptırımlar belirtir ve bu yaptırımların uygulanışını düzenler. Dinsel kimlik değerleri toplumsal yaşamın içinden çıkar, toplum onları anlamlandırır ve yüceltir. Bu değerlerin yıpratılması, çiğnenmesi hoşgörü ile karşılanmaz, (Arslanoğlu, 2006 a) Alt-kimlik grupları “büyük topluma” karşı direnebilmek için güçlü hiyerarşi, sağlam norm sistemi oluşturmak zorundadırlar. Alevî/Bektâşîler de bu yolu seçmişler, kendilerine özgü, “büyük toplum”un sistemine alternatif olan sistemlerini kurmuşlardır. (Türkdoğan, 2006) Öyle ki, kendi aralarındaki bir sorunda geçmişte kadıya, günümüzde mahkemeye gitmek düşkünlük sayılmıştır. (Bal, 1997 b: 97)
Alevi-Bektaşi Ritüellerinin Sosyolojik Boyutu Prof. Dr. Özcan GÜNGÖR Alevilikte düşkünlüğü gerektiren durumlar; birden fazla kadınla evlenme, boşanma, zina, hırsızlık, adam öldürme, dedeye ve meydan erenlerine yalan söyleme, sırrı açığa vurma, yılda bir kez meydandan geçmeme, pir ve ocak hakkını ödememe, eş günahından sorumlu olma, Sünni birisiyle evlenme, gerekli durumlarda diğer taliplere yardım etmeme vb. şeklinde sıralanmıştır (Baha Sait Bey, 2000: 149 -161). İşlenen suçlara göre de düşkünlük geçici ve sürekli olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Ebedi olan düşkünlüğe “yoldan düşme” denir ve böylesinin artık o topluluk içinde yaşamasına imkân yoktur. Özellikle Sünni birisiyle evlenmek, ikrar bozmak ve zinada bulunmak, yoldan düşmeyi gerekli kılar. Bu kişiler ömürlerinin sonuna kadar cemlere giremez, Aleviler arasında yaşayamaz, hatta ölümleri halinde cenazeleri yıkanmaz (Eröz, 1977: 144).
Alevi-Bektaşi Ritüellerinin Sosyolojik Boyutu Prof. Dr. Özcan GÜNGÖR DÜŞKÜNLÜK ÇEŞİTLERİ Geçici düşkünlük durumunda taliplere verilen cezalar, kişiyi özellikle manevi anlamda yıpratmaya yöneliktir. Bu kişiler içinde bulundukları toplumda yaşamlarını devam ettirirler, ancak sosyal yaşamın bütün faaliyetlerinden men edilirler. Buna göre cemlere almamak, selam vermemek, evine girmemek, ekmeğini yiyip suyunu içmemek, kız alıp vermemek, sürüsünü diğer sürülerin arasına katmamak, bayramlaşmamak, düğün derneğe davet etmemek, hastasını ziyaret etmemek, ölüsü olursa cenazesini kaldırmak ancak daha sonra yine kendisiyle görüşmemek vb. cezalar düşkünlere yönelik yaptırımlardır. (Er, 1998: 51). Kişiyi ruhsal anlamda cezalandırmaya yönelik bu süreç, düşkünün cezası tamamlanana kadar devam etmektedir. Düşkünlüğün kaldırılabilmesindeki temel ölçüt ise kişinin düzelmesi ve halkın da bu konuda hemfikir olmasıdır. Yapılan törenle düşkünlük hali sona erer ve kişi yeniden topluma katılma hakkı kazanır.
Alevi-Bektaşi Ritüellerinin Sosyolojik Boyutu Prof. Dr. Özcan GÜNGÖR 2. 6. Baş Okutma Cemi Baş okutma erkânı, her Alevinin musahibiyle birlikte dede ve cemaat huzurunda ikrarlarına bağlı kaldıklarını göstermeye, herhangi bir kusuru bulunsun ya da bulunmasın diğer canlardan helallik dileyip bunu almaya, dolayısıyla kendisini manevi anlamda arındırmaya yönelik olarak gerçekleştirilen bir cemdir. İçerik bakımından görgü cemine benzeyen bu cemde erkân kurulur, ardından her talip musahibiyle beraber meydana gelerek dedenin huzurunda cemaatten rızalık diler. Meydana çıkan dört canla ilgili herhangi bir şikâyeti olan varsa sıkıntısını burada dile getirir. Talebi olanlar dinlenir, sorun varsa çözüme kavuşturulur, yoksa dede bu canların duasını verir. On iki hizmetin tamamlanmasıyla da cem sona erdirilir. (Noyan, 1995: 342 -343)
Alevi-Bektaşi Ritüellerinin Sosyolojik Boyutu Prof. Dr. Özcan GÜNGÖR 2. 7. Dârdan İndirme Cemi Dârdan indirme cemi, ölen kişinin hayattayken herhangi bir talibe borcu olup olmadığının belirlenmesi, eğer borcu varsa bu borcun yakınları tarafından ödenmesi ya da ölene karşı herhangi bir kırgınlığı, dargınlığı olanların geride kalanlarla helalleşmeleri, haklarına razılık göstermeleri esasına dayalı bir cemdir. Söz konusu ceme kimi yörelerde “dârdan indirme erkânı” (K. 3, K. 4), “lokma cemi, lokma erkânı, razılık alma erkânı” (K. 5) adının verildiği tespit edilmiştir. Gelenekte Hakk’a yürüyen canın, Tanrı katında; hayattayken yaptıkları dolayısıyla sorgulanacağı, bu anda sıkıntı içinde olabileceği inancı olduğu için yapılan ceme ölen canı içinde bulunduğu sıkıntıdan kurtarmak düşüncesiyle “dârdan indirme cemi ya da erkânı” denilmiştir. Lokma ise ölen kişinin ardından verilen yemek olup “lokma cemi ya da erkânı” da söz konusu cemi karşılamak için kullanılmıştır. (Çıblak Coşkun, 2013: 274).
Alevi-Bektaşi Ritüellerinin Sosyolojik Boyutu Prof. Dr. Özcan GÜNGÖR DARDAN İNDİRME RIZALIK MEYDANI AÇILIR ölünün ardından, Meydanda rızalık alındıktan sonra defin işlemi gerçekleşir. Dardan indirme cemi, Aleviliğin olmazsa olmazlarından bir tanesidir. Yaşadığı zaman süresince nasıl davranıldıysa cem ve cemaatten vasi tayin edildikten sonra sanki yaşıyormuş gibi dara çekilir. Vefat eden insanın geride kalan yaşayanlara, toplumuna, çevresine, mahallesine, akrabasına, eşine, dostuna ve ticaret yaptığı insana zarar vermemesi için bu sorgulama gerçekleştirilir. Burada kim sorgulanır dediğimizde öncelikle aile içerisindeki çocukları ve musahibi sorgulanır. Mesela bir insana borçlu öldüğünde bunun hesabı, alacağı ve vereceği çocuklarından sorulur. Çünkü musahip kurumda musahiplerin birbirlerinden saklayacakları hiçbir şeyleri yoktur. Musahip musahibin her şeyini bilmek zorundadır. Darı Mansur Cem’inde verilen söz “ Ağlattığın varsa güldür, döktüğün varsa doldur, kimsenin hakkını yeme kimsenin malını alma. ”
Alevi-Bektaşi Ritüellerinin Sosyolojik Boyutu Prof. Dr. Özcan GÜNGÖR 2. 8. Koldan Kopan Cemi Koldan kopma erkânı, daha ziyade gençleri cemlere alıştırmak, onlara erkânın âdet ve kurallarını öğretmek, tarikatın ne anlama geldiğini bildirmek ve tarikat sevgisini aşılamak için düzenlenen bir muhabbet ve sohbet meclisidir (Erk, 1954: 191192). Alevi geleneğinde diğer cemlere bekârların girmesi yasak olduğundan genç kız ve delikanlılar, anne ve babalarıyla birlikte ancak bu ceme katılabilirler (Fığlalı, 2006: 270). Ceme katılanlar beraberlerinde yiyecek ve içeceklerini de getirir. Bu mecliste erkân adına fazla bir şey yapılmaz; sadece çerağlar uyarılır, nefesler okunur, semah dönülür, dede gülbank okur. Bu bakımdan koldan kopma erkânı, Aleviler arasında küçük cem olarak kabul edilir (Korkmaz, 1994: 216). Bu yolla gençler cemde nasıl davranacaklarını görerek öğrenir, Alevi yol ve erkânı konusunda bilgi sahibi olur.
Alevi-Bektaşi Ritüellerinin Sosyolojik Boyutu Prof. Dr. Özcan GÜNGÖR 2. 9. Muharrem Cemi (Matemi) Anadolu Aleviliğinde hicri yılın ilk ayı olan muharrem ayının ayrı bir önemi vardır. Gelenekte aşure ya da muharrem denildiğinde ilk akla gelen Kerbelâ Olayı’dır. Buna bağlı olarak da Aleviler, Hz. Ali’nin oğlu Hz. Hüseyin’in Kerbelâ’da 10 Ekim 680 (h. 10 Muharrem 61) tarihinde Yezit ordusu tarafından şehit edilişinin anısına Muharrem ayının 1 -12. günlerinde matem orucu tutarlar. Muharremin birinci günü takvimlerde belirtilmekle birlikte gelenekte bu oruca, Kurban Bayramı’nın başlangıcından itibaren yirmi gün sayılıp o gün akşam matem orucuna niyet edilmesiyle başlanmaktadır.
Alevi-Bektaşi Ritüellerinin Sosyolojik Boyutu Prof. Dr. Özcan GÜNGÖR 2. 10. Nevruz Cemi Yeni gün anlamına gelen nevruz, güneşin balık burcundan çıkıp koç burcuna girdiği ve miladi takvime göre her yılın 21 mart günü kutlanan bir bahar bayramıdır. Aleviler arasında bugün Sultan Nevruz olarak da adlandırılıp büyük bayram kabul edilmektedir. Anadolu Aleviliğinde pek çok önemli olayın nevruzda meydana geldiğine inanılır. Buna göre nevruz, Hz. Ali’nin doğduğu; Hz. Muhammed’in kızı Fatma ile Hz. Ali’nin evlendiği; Tanrı’nın dünyayı yarattığı; Hz. Muhammed’in Hz. Ali’yi vasi tayin ettiği vb. önemli olayların gerçekleştiği gündür.
Alevi-Bektaşi Ritüellerinin Sosyolojik Boyutu Prof. Dr. Özcan GÜNGÖR CEM UYGULAMA Dolasıyla on iki hizmet sahipleri toplandıktan sonra cem başlamadan dede veya baba günün önemine binaen canlarla yarım saat kadar sohbet eder; zakir ya da zakirler sazla deyiş, nefesler çalarlar, Süpürge çalınır, post serilir, ceme başlamadan canların hepsi birbirinden helallik alır; sorunlar çözülür. Daha sonra on iki hizmet sahiplerine duaları yaptırılır. Çerağ uyandırılır, ibrikçi tarikat abdesti aldırır, (bütün bunlarda Kuran ayetleri okunur). Kurban ve lokma duaları dede tarafından yapılır. Cem mühürlenir dua yapılır. Üç duvazimam okunur, dua edilir. Üç tevhit çekilir, dua edilir(canlar burada secdedirler), miraçlama okunur, kırıklar semahı yapılır. Saki suyu dağıtır ve mersiye faslı başlar, daha sonra tığlanan kurbanın etinden yapılan lokmalar gelen canlara dağıtılır. Dualar eşliğinde çerağı söndürülür ve cem bitirilir (Rençber, 2012: 75). https: //www. youtube. com/watch? v=L 1 u. E 5 q. Fih. KE Görgü cemi https: //www. youtube. com/watch? v=Ixc. JL 0 Bec. Cc&t=225 s 12 hizmetli
Alevi-Bektaşi Ritüellerinin Sosyolojik Boyutu Prof. Dr. Özcan GÜNGÖR Cemdeki sıralama da şöyledir: > Dede Ceme girer, ayakta (dârda) olan halka dâr duasını verir. > Sohbet eder. (Güncel konularda veya tarihi konularda, aydınlatıcı konuşmalar yapar. Ceme katılanların her türlü sorularını yanıtlar). > Dede cemaatten rızalık ister. Sorunlar varsa çözer. (Küskünleri – dargınları barıştırır). > Edep - erkâna dâvet eder > Salat ve selam verilir. > On iki hizmet görev deyişi okunur. (Zâkir) (yukarıda giriş kısmında verilmişti). > On iki hizmet sahiplerine dede toplu dua verir (yukarıda giriş kısmında isimleri verilmişti). > Post serilir ve duaları verilir. > Tezekkâr hizmetleri ve duaları verilir. > Çerağ uyandırılır ve duaları verilir. > Süpürgeci hizmeti ve duaları verilir. > Gözcü hizmeti ve duası verilir.
Alevi-Bektaşi Ritüellerinin Sosyolojik Boyutu Prof. Dr. Özcan GÜNGÖR > Tövbe duası okunur. > Secde duası (gülbank) verilir. > Düvâz-ı İmam okunur. > Secde duası verilir. > Tevhit edilir. > Secde duası verilir. > Mir’açlama okunur ve Kırklar Semahı yapılır. > İstek semahları yapılır. > Saki suyu dağıtılır ve duaları verilir. > Mersiyeler okunur. > Secde duası verilir. > Süpürge (Faraş) hizmeti ve duaları verilir. > Lokma hizmeti ve duaları verilir. > Çerağ uyutulur. > Post kaldırılır. > On iki hizmet yapanların toplu duası verilir. > Dağılma (gidene - durana) duası verilir. https: //www. youtube. com/watch? v=Hum 28 Sv. Iq 5 M dara durma ve anlamı
Alevi-Bektaşi Ritüellerinin Sosyolojik Boyutu Prof. Dr. Özcan GÜNGÖR SONUÇ • Gülbanktan birkaç cümle size aktarmak isterim: “Bismi Şâh! Allah! Akşamlar hayır ola, şerler def’ ola, on iki imam, on dört masum-ı pâk, on yedi kemer best’nin himmetleri, inâyetleri daima üzerimize ola, yûf münkire, lanet Yezide, İmam Hasan, İmam Hüseyin, bülent râ salavat” Görüldüğü gibi üst kimlik İslam’dır, gülbank salavat ile bitiyor. Yine söz gelimi, Dede, musahiplik kavli akdedecek olan yahut Bektaşilikte ikrar alacak olan kimseye kelime-i tevhidi açık biçimde ifade eder: “Lâ İlahe İllallah Muhammedün Resûlullah, Aliyyün Veliyyüllah”. Keza, bütün menakıbnâmeler hamdele yani Allah’a hamd ve senâ, Peygamber’ine ve onun âline, ehl-i beyt’ine salat ve selamla başlar. İslamî inanç esasları, İslamî semboller bütün Alevi-Bektaşi edebiyatını baştan başa kaplamıştır. Dolayısıyla üst kimlik İslam olduğunda hiçbir kuşku yoktur. Kelim-i tevhid kabul edilmiştir. Buna Ali’nin velâyetinin eklenmesi Şia’nın etkisidir. Fakat gerçekte Şia’dan da çok önemli bir noktada ayrılmaktadır. Çünkü Şia, “Aliyyün Veliyullah” ibaresiyle Ali’nin peygamberden sonra imametini, hilafetini yani siyasî yönünü ifade ederken; Alevilikte “Aliyyün Veliyullah” Ali’nin erenliğini, onun “velâyet sultanı” olduğunu, “velâyet aleminin güneşi” olduğunu ifade etmeye yöneliktir.
- Slides: 59