T C BOZOK NVERSTES BEDEN ETM VE SPOR
T. C BOZOK ÜNİVERSİTESİ BEDEN EĞİTİMİ VE SPOR YÜKSEKOKULU � HAZIRLAYANLAR: � BÜŞRA ÇİÇEK � NUMARA: 26103117005 � SARUHAN BAŞBOĞA � NUMARA: 26103117029 � BÖLÜM: SPOR YÖNETİCİLİĞİ 1. SINIF 1. ÖĞRETİM � DANIŞMAN: YARD. DOÇ. DR. MEHMET YILDIRIM � KONU: MASA TENİSİNİN TARİHÇESİ � TARİH: 18. 02. 2018
N İ S İ N E T A S İ A H İ M R TA
�Nispeten genç bir spor olmasına (tenisten daha yeni ve basketboldan biraz daha eski) rağmen, masa tenisinin kaynağı hiç bir zaman kesin olarak bilinmemektedir. .
Ø Bu sporun salon tenisi adıyla bilinen en eski şekli 1880 li yıllarda Hindistan ve Güney Afrika'daki İngiliz ordu subayları tarafından oynanırdı. Puro kutularının kapaklarını raket, yuvarlatılmış şarap şişesi mantarlarını da top olarak kullanırlardı. File olarak da kitapları kullanıyorlardı.
� 1890 lı yıllarda İngiltere'de bu oyunun diğer versiyonları geliştirildi. Bunlar "whiff whaff" ve "gossima" gibi değişik isimlere sahiptiler ve Parker Brothers firması masaya kurulabilen portatif net, dışı file kaplı küçük bir top ve minyatür raketlerden oluşan salon tenisi kitleri satmaya başladı. www. masatenisi. org/turkish/history. htm
� 1900 yılında Amerika'yı zayaret eden İngiliz James Gibb, dönerken yanında bazı içi boş selüloid toplardan getirdi ve arkadaşlarıyla salon tenisini bu topları kullanarak oynamaya başladı. Gibb, topun rakete ve masaya çarptığı zaman çıkardığı sesi temsil eden "ping pong" ismini kulanmaya başladı. � Fakat 1901 yılında İngiliz spor ekipmanları üreticisi olan John Jacques "Ping Pong" ismini kendi adına tescil ettirdi ve bu ismin Amerika haklarını Parker Brothers firmasına sattı. Onlar da yeni kitlerini bu isimle çıkardılar.
� Bir başka İngiliz, E. C. Goode, 1902 yılında tahta raketinin yüzeyini pürüzlü lastikle kaplayarak topa falso vermeyi başardı. � Aynı yıl İngitere'de Ping Pong Federasyonu kuruldu fakat isim hakkının Parker Brothers firmasında olmasından ve dolayısıyla ekipmanların çok pahalıya çıkmasından dolayı 3 yıl sonra kapandı.
� Buna rağmen diğer üreticilerin genel bir isim olan table tennis (masa tenisi) adı altında sattıkları ekipmanlarla bu spor İngiltere ve Avrupa'da sessizce yaygınlaştı. 1921 yılında İngiltere'de yeni bir masa tenisi federasyonu kuruldu. � Peşinden de 1926 yılında İngiltere, İsveç, Macaristan, Hindistan, Danimarka, Almanya, Çekoslovakya, Avusturya ve Galler'in Berlin'de yaptıkları toplantıda Fédération Internationale de Tennis de Table (International Table Tennis Federation - Uluslararası Masa Tenisi Federasyonu) kuruldu.
� İlk dünya şampiyonası 1927 yılında Londra'da yapıldı. Bu yıldan 2. dünya savaşına kadar tüm şampiyonalar Macaristan'ın egemenliği altında geçti. � Bu zamanların en iyi oyuncuları bayanlarda yedi dünya şampiyonası kazanan Macar Maria Mednyanszky ve beş defa dünya şampiyonu olan yine Macar Viktor Barna'ydı. Çekoslovakya ve Romanya'lı sporcular da bazı şampiyonaları kazandılar.
• Amerika Ping Pong Federasyonu 1930 yılında kuruldu fakat sadece Parker Brothers firmasının ekipmanları kullanılabildiği için üye sayısı fazla olamadı. • 1933 yılında iki rakip federasyon daha kuruldu. Bunlar U. S. Amatör Masa Tenisi Federasyonu ve Ulusal Masa Tenisi Federasyonuydu. • Bu üç gurup 1935 yılında birleşerek U. S. Masa Tenisi Federayonu adını aldı. 1994 yılında da adını U. S. A. Table Tennis olarak değiştirdi.
• • • İkinci dünya savaşından sonra bir süre daha orta Avrupalı oyuncuların egemenlikleri sürdü. 1953 yılından itibaren Asya'lı oyuncuların egemenliği başladı. Asya'lı yıldız oyuncuların aniden ortaya çıkmalarının bir sebebi Japon Horoi Satoh'ın 1952 yılında ilk defa kullandığı süngerli lastiklerin kullanılmaya başlamasıdır. Bu yeni malzeme oyunu hızlandırdı ve oyuncuların topa daha fazla falso vermelerine imkan sağladı.
� � � Asya'lı oyuncular "Penholder tutuşu" adı verilen ve raket sapının başparmak ile işaret parmağı arasında tutulduğu bir tutuş şekli geliştirdiler. Bu tutuş şeklinde her tür vuruş için raketin aynı yüzünü kullanıyordu (artık bu tutuş ile raketin her iki yüzünü de kullanan oyuncular vardır). Bu tutuş bugün bir çok üst seviye uluslararası oyuncu tarafından kullanılmaktadır. 1988 yılında masa tenisi erkek ve bayanlarda tekler ve çiftler müsabakalarını içeren olimpik bir spor haline geldi. Source : Hickoksports. com
� Salonlarda ilk oynanan şeklinde mantar toplar ve burgulu çubuklar üzerine gerdirilmiş parşömen ya da ince deri kaplı raketler kullanılmıştır. � 1920 lerde ilk defa tahta raketler üzerinde pütürlü lastikler kullanılmıştır. Bunlar ilk sert lastikli raketlerdi ve 1950 li yıllara kadar en çok kullanılan raketler oldular. � Bu süre zarfında iki farklı oyun türü üstünlüğü ele geçirdi - vuranlar ve kesenler. � Vuranlar temel olarak her topa vuruyorlardı. Kesenler ise masadan 3 hatta 6 metre uzağa gidip her topu kesme olarak geri döndürüyorlardı. �
� Sert lastikle atak yapmak zordu bu yüzden kesmeciler gün geçtikçe daha güçlü hale geldiler. Her ikisi de kesmeci olan oyuncuların maçları sorun olmaya başladı. � Zira her ikisi de saatlerce topu karşıya gönderiyor ve diğer tarafın atak yaparak hata yapmasını bekliyorlardı. Dünya şampiyonasındaki bir maç 12 saatten fazla sürmüştü. � Bu sorun Hızlandırılmış Sistemin devreye girmesiyle çözüldü. Hızlandırılmış sistemin tanımı için Kurallar kısmına bakınız.
� 1952 yılında nispeten az bilinen bir Japon oyuncu elinde yeni tip garip bir raketle dünya şampiyonasına geldi. � Bu raket ağaçtan yapılma bir raket gövdesinin kalın bir süngerle kaplanmasından oluşuyordu. � Japon oyuncu bu raketi kullanarak turnuvayı rahatça kazandı. Bundan sonra da masa tenisi hiç bir zaman aynı olmadı. � Bundan sonraki 10 yıl boyunca neredeyse tüm üst seviye oyuncular sünger kaplı raket kullanmaya başladılar. Süngerli raketler de pütürlü ve düz olmak üzere iki yönde geliştiler. � Düz lastikler topa çok daha fazla falso verilmesine olanak sağlıyordu. Her iki lastik türü de saldırı ve karşı saldırı yöntemlerini kolaylaştırdılar. O zamana kadar bir masa tenisi gücü olan ABD, değişikliklere adapte olmakta yavaş kaldı.
� 1960 ların başında oyuncular süngerli lastiklerle oynamayı mükemmelleştirdiler. � Önce spinli vuruşlar geliştirildi ve kısa sürede en popüler vuruş haline geldi. Spinli servisler ve topu uzaktan havaya dikerek yapılan müdafa vuruşları geliştirildi � Bugün İsveç, Fransa, Almanya, Çin, ve Kore'li oyuncular uluslararası müsabakalarda ilk sıraları almaktadırlar.
MASA TENİSİNİ İLK KİM BULDU
� � � Oyunun yaratıcısı James Gibb, 1870’li yıllarda, Cambridge’de öğrenciyken, 4 milde İngiltere şampiyonu olmuş ünlü bir atletti. Asıl mesleği mühendislik olan Gibb, ayrıca Amatör Atletizm Birliği’nin de kurucusuydu( 1880). Gossima’yı ne zaman bulduğu, kesin olarak bilinmemekle birlikte, 1889 yılı üzerinde duruluyor. Yağmurlu havalarda, Gibb ailesinin bireyleri, yemek odalarındaki masada sigara kutularından yaptıkları raketlerle bu oyunu oynayarak vakit geçiriyorlardı. Top olarak da şampanya şişelerinin mantarlarını kullanıyorlardı. Mantarların bu iş için yeterince uygun olmadığını gören Bay Gibb, kauçuktan tenis toplan yaptı ve beyaz görünmelerini sağlamak için üzerlerini sigara kâğıdı ile kapladı. Ancak bu toplar da fazla ağırdı. Bunun üzerine Gibb, selüloid topları akıl etti. Amerika’daki Celluloid şirketine bu tür bir top yapıp yapamayacaklarını bir mektupla sordu. Şirketten olumlu yanıt alınca, bulduğu oyunu pazarlamaya karar verdi. İlk olarak, yapımcı Jeffries ile temasa geçti. Ancak Jeffries, bu oyuna pek ilgi göstermedi. Gibb’in ikinci konuştuğu kişi ise Jaques oldu. Bay Jaques, oyunu çok sevmişti ama, Gossima adını pek tutmadı. Kalıcı bir isim olarak “Ping Pong”sözcüklerini seçti. Piyasaya çıkarılan ilk ping-pong takımları adeta kapışıldı ve 1901 yılında tüm İngiltere’de en çok oynanan oyun masatenisi oldu. ABD ve Avrupa ülkeleri de bu yeni sporu çok sevmişti. Sadece Fransızlar ping ponga ısınamadılar ve oyunu İngilizlerin ahlak değerlerindeki bir bozulmanın işareti olarak nitelendirdiler.
�MASA TENİSİNİN TÜRKİYE’DEKİ TARİHİ VE GELİŞİMİ
� Bu sporun ne zaman ve kim vasıtası ile ülkemize girdiği tam olarak bilinmemekle birlikte, ülkemizde görev yapan Avrupalı elçilik görevlilerince ülkemize geldiği ve sonra ülkemizde rağbet görerek yayıldığı varsayılmaktadır. Tenis federasyonumuz, Cumhuriyetin ilanından hemen sonra 1923 yılında kurulmuş ve ilk başkanlığını Server Bey yapmıştır. 1926 yılında ilk müsabaka organizasyonu gerçekleştirilmiştir. Yapılan bu ilk şampiyonada teklerde Suat SUBAY, çiftlerde Suat SUBAY - Sedat EROĞLU ikilisi birinci olmuştur.
� � � İlk kez uluslararası katıldığımız müsabaka ise Atina'daki Balkan Şampiyonasıdır. Bu müsabakalarda Sedat EROĞLU Vahran ŞİRİNYAN çifti ülkemize ilk uluslararası birincilik derecesini getirmiştir. Nazmi BARİ 1951 -1965 yılları arasında uzun bir süre tek erkeklerde birinciliği elinde tutmuş ve kırılması güç bir rekora imza atmıştır. Bu sayede dünya Türk tenisçileri ile tanışmıştır. Nazmi BARİ ülkemize bir çok uluslararası başarı kazandırmış nadir tenisçilerdendir. Türkiye ilk olarak takım müsabakalarının yapıldığı DAVİS kupasına ise, 1959 yılında katılmıştır. Tenisin ülkemizdeki son durumuna bakıldığında, hem tesis hem de bu sporu amatör veya profesyonel seviyede yapanların istenilen düzeyde ve sayıda olmadığı görülmektedir.
� 1924’lerde kurallar içinde oynanmaya başlayan masa tenisi, Türkiye’de ilk defa 1920 li yılların ikinci yarısında tanınmaya başladığı, ilk kez Robert Koleji’nde oynandığı bilinir. Cazip ve hareketli bir spor dalı olan masa tenisi İstanbul’da hızla yayılmıştır. İlk İstanbul Şampiyonası 1930 yılında, Altınordu Spor Kulübü tarafından düzenlenmiştir. Fenerbahçe Spor Kulübü’nden aynı zamanda yüzücü ve boksör olan Raşit Bey finalde İstanbulspor’ lu Semih Duransoy’u yenerek, sarı-lacivertli kulübe bu dalda ilk şampiyon ünvanını kazandırmıştır.
� Bundan sonra 1948 yılına kadar bir duraklama devresine giren Masa Tenisi faaliyetleri, 1950 ‘li yıllarda sürekli bir artış göstermiş, ancak bu, düzensiz ve organizasyon açısından eksikliklikleri olan bir artış olmuştur. Fakat daha sonra, Güneri Artunkal, Hamit Piskin, Haşmet Tan, Ergün Bey, Yorgo Vaselieades, Aleko Marisis ve Ojen Read gibi genç idealistlerle birlikte bu spora gönül veren Kosta Mavridis’in çabaları ile bu spora ilgi artmıştır. Masa Tenisi Federasyonu bu yıllarda kurulmadığı için, masa tenisinin gelişimi yeterince hızlı ve organize olamamıştır.
� İstanbul’daki bu gelişmelere karşılık, Ankara’da Mühendis Sabahattin, Necdet Müstecepli, Özhan Müstecepli ve İlhan Müstecepli, daha sonraları Danyal Çiper, 1955’lerde Öjen Raat, Anastas Nilolau, Nazım Arpacı, Tuncay Cebeci, Erdem Günay, Koço Yuannides, İzmir’de Vehbi Tırnaklı, Oğuz Özden parlamış yıldızlardır.
� � 1966’da Masa Tenisi Federasyonunun resmi olarak kurulmasıyla birlikte okullarda, küçük yaşta çocuklarda ve yabancı antrenörlerle alt yapı eğitim çalışmaları başlamıştır. İlk federasyon başkanı aynı zamanda gazeteci olan Ali Abalı’dır. Bu dönemden sonra 33 defa mili formayı giyen, 1973 -1985 ve 1993 -1997 tarihleri arasında federasyon başkanlığı da yapan Danyal Çiper, ülkemizde bu sporun gelişmesi için çok büyük çaba sarf etmiştir. Ülkemizde modern masa tenisi çalışmaları 1967 yılında Türkiye’de göreve başlayan Macar Antrenörler-Jelsko Hirbut ve Yeno ile devam etmiştir. Bu dönemde ve devam eden yıllarda Tuğrul Akas, Mehmet İçli, Mahmut Tezcan, Alpaslan Tengirşenk, Aydemir Cengiz, Haldun Mergen, Nusret. Yerli, Hakkı Akil ve Vasil Alekssandirisis, Oktay Çimen, Gürhan Yaldız, kadınlarda Kadriye Poyrazoğlu, Selda Doğan gibi başarılı sporcular yetişmiştir. Vasil Alekssandirisis 1973 -75 Akdeniz Oyunları’nda şampiyonu olarak bu dalda uluslararası başarı kazanan ilk sporcu olarak Türk spor tarihine geçmiştir. http: //www. izvet. com. tr/index. php/hakkimizda/turkiye-masa-tenisitarihi/
KAYNAKÇA � http: //masa- tenisidersleri. blogspot. com. tr/2014/05/turki yede-masa-tenisi-tarihcesi_6. html
- Slides: 31