STKLAL MARI Korkma snmez bu afaklarda yzen al
İSTİKLAL MARŞI Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak; Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak. O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak; O benimdir, o benim milletimindir ancak. Bastığın yerleri 'toprak!' diyerek geçme, tanı: Düşün altında binlerce kefensiz yatanı. Sen şehit oğlusun, incitme, yazıktır, atanı: Verme, dünyaları alsan da, bu cennet vatanı. Çatma, kurban olayım, çehreni ey nazlı hilâl ! Kahraman ırkıma bir gül! Ne bu şiddet, bu celâl ? Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helâl. . . Hakkıdır, hakk'a tapan, milletimin istiklâl ! Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki fedâ ? Şühedâ fışkıracak toprağı sıksan, şühedâ ! Canı, cananı, bütün varımı alsın da hüdâ, Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüdâ. Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım. Hangi çılgın bana zincir vuracakmış ? Şaşarım ! Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım. Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım. Ruhumun senden, ilahi, şudur ancak emeli: Değmesin mâbedimin göğsüne nâmahrem eli. Bu ezanlar-ki şahadetleri dinin temeli, Ebedi yurdumun üstünde benim inlemeli. Garbın afakını sarmışsa çelik zırhlı duvar, Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var. Ulusun, korkma ! Nasıl böyle bir imanı boğar, 'Medeniyet!' dediğin tek dişi kalmış canavar ? O zaman vecd ile bin secde eder -varsa- taşım, Her cerihamdan, ilâhi, boşanıp kanlı yaşım, Fışkırır ruh-i mücerred gibi yerden nâ'şım; O zaman yükselerek arşa değer belki başım. Arkadaş! Yurduma alçakları uğratma, sakın. Siper et gövdeni, dursun bu hayasızca akın. Doğacaktır sana va'dettiği günler hakk'ın. . . Kim bilir, belki yarından da yakın. Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilal ! Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helâl. Ebediyen sana yok, ırkıma yok izmihlâl: Hakkıdır, hür yaşamış, bayrağımın hürriyet; Hakkıdır, hakk'a tapan, milletimin istiklâl ! Mehmet kif Ersoy
MİLLİ MARŞ Kamu hayatının çeşitli resmi törenlerinde çalınmak veya söylenmek üzere her hür ve milli toplumun benimsediği, vatanseverlik duygularını dile getiren marşlardır. Kısaca, devletlerin resmi marşlarına milli marş denir. Yeryüzündeki bağımsız olan tüm ulusların bir milli marşı vardır. Milli marşlar, bayraklarla birlikte ait olduğu ulusun bağımsızlığını simgeler. Türk ulusunun milli marşı İstiklal Marşı’dır. Bayrak ve marşımız tarihteki varlığımızın kanıtıdır. Onurumuz, şerefimiz, namusumuz sayılır. Her Türk çocuğunun O’na saygı duyması ve O’nu koruması gerekir. Bu, ulusal bir görevdir. Türk Ulusu’nun tarih boyunca ayakta kalmasını sağlayan da bu soylu davranışıdır. Türkler için at, silah, namus, onur, şeref, bayrak, vatan, marş, ulusal birlik, özgürlük, bağımsızlık dokunulmaz kutsal kavramlardır. Bu yolda can vermek Türkler için çok şerefli bir görevdir. İstiklal Marşı, Türk ulusunun ses ve sözlerden örülmüş milli türküsü, özgürlük marşıdır.
İstiklal Marşı, sıradan bir şiir veya marş değildir. Aslında milli marşımız milletimizin varlığı, hürriyeti ve bağımsızlığı demektir. Milli Marşımızda milletimizin hayat görüşü ve kudreti vardır. Onda yüce milletin imanı, destanlaşmış kahramanlığı ve bağımsızlığın şanlı tarihi yatmaktadır. Onun için Milli marşımıza daima saygı gösteririz. Böylece hür ve bağımsız olmanın gurur ve şerefini duyarız. İstiklal Marşı’mızın her kelimesinde, aziz milletimizin her ocağından çıkan, her şehit ve gazinin emaneti vardır. İstiklal Marşı’mızı şair Mehmet Akif Ersoy yazmıştır. Mehmet Akif Ersoy şiirinde Kurtuluş Savaşı’nın kazanılacağına olan iman ile bağımsızlık, hak, iman, vatan ve din gibi konuları milliyetçi bir görüşle dile getirmiştir. İstiklal Marşı, Kurtuluş Savaşından sonra açılan bir yarışma sonucu 724 eser arasından birincilik alarak 12 Mart 1921 tarihinde yapılan TBMM toplantısında resmen kabul edilmiştir. Marşın bestecisi, Osman Zeki Üngör Bey’dir. Marş, 10 kıta veya 41 dizedir. 9 kıta 4’er dizeden 10. Kıtası 5 dizeden oluşmaktadır. Mehmet Akif Ersoy, İSTİKLAL MARŞI’nı “Kahraman Ordumuza” armağan ettiği için “Safahat” adlı eserine almamıştır. Ancak arkadaşlarının ısrarı ve orijinalinin bozulmaması için sonradan SAFAHAT’a eklenmiştir.
İSTİKLAL MARŞI NERELERDE ÇALINIR VE SÖYLENİR? İstiklal Marşı bayrağımızla birlikte bağımsızlığımızı simgeler. Bunun için; 1. Resmi bayramlarda yapılan törenlerin açılışında. 2. Bayrak çekme ve indirme törenlerinde. 3. Uluslararası spor yarışmalarında. 4. Bazı kurumlarda yapılan törenlerin açılışında. 5. Devlet başkanının bulunduğu özel törenlerde. 6. Yabancı devlet büyüklerinin resmi olarak ülkemizi ziyaretlerinde veya devlet büyüklerinin yabancı devletleri resmi ziyaretlerinde. 7. Radyo ve televizyon yayınlarının başlama ve bitişinde. 8. Devlet başkanlarına yapılan karşılamalarda.
İSTİKLAL MARŞI NASIL DİNLENİR? İstiklal Marşı çalınır veya söylenirken saygı duruşuna geçilir. Sonuna kadar duruş bozulmaz. Hep bir ağızdan söylenir. Dinlerken gülmek, konuşmak, gürültü yapmak, itişip kakışmak bağımsızlığımıza ve ulusumuza saygısızlıktır. Marş söylenirken siviller şapka çıkarır, resmi kıyafetli olanlar (polis, asker bekçi vs. ) selam duruşuna geçer. Kapalı yerde dinlenirken (dışarıdan duyuluyorsa) ayağa kalkılmaz ama, saygı ile dinlenir.
METİN ÜZERİNDE ÇALIŞMALAR SÖZLÜK ÇALIŞMASI II. celâl : istiklâl : III. bend : garp : IV. âfâk : serhad : V. hayasız : VII. şühedâ : cânân : Hudâ : cüdâ : VIII. mabed : anlamı) nâmahrem : şahadet : ebedi : IX. vecd : cerîha : ruh-ı mücerred na’ş : arş : X. izmihlâl : Kızgınlık Bağımsızlık Engel Batı, Batı Anadolu Ufuklar Sınır boyu Utanma duygusu olmayan Şehitler Sevgili Allah Ayrı, uzak Tapınak, cami (şiirdeki Yabancı Şahitlik etme Sonsuz Coşku, coşkunluk Yara : Yalın ruh Ölü, ceset Gökyüzü Yok oluş, çöküş
ŞİİRİN ŞEKİL (BİÇİM) ÖZELLİKLERİ a) Şiirin birimi: Kıta, dörtlük b) Şiirin türü: Epik-Lirik şiir. Bu iki özellik de İstiklal Epik Şiir: Kahramanlık şiiri. Lirik Şiir: Duygusal, duygu yüklü şiir. Marşında vardır. c) Ölçüsü: Aruz Kork-ma sön-mez / bu - şa-fak-lar / da yü-zen-al / san-cak fâ i lâ tün fe i lâ tün fa lün d) Şiirin Dili: Genellikle sadedir. Marşın bütününde (Serhat, cerihâ, izmihlâl, şühedâ, cüdâ) gibi Arapça kökenli sözcükler vardır. Bunların dışındakiler Türkçeleşmiş veya Türkçe sözlerdir. Bu bakımdan marşın yazıldığı yıllar düşünülürse, halkın anlayacağı bir dili kullanma çabası görülür. Ayrıca şair marşın devamınca çeşitli hitaplarla duygu ve düşüncelerine bir coşkunluk veriyor ki bu, milli marş için önemli bir özelliktir.
e) Konusu: Türk Ulusu’nun özgür ve bağımsız yaşama tutkusu ile bunun hakkı olduğu inancı. f) Teması: Özgürlük ve bağımsızlık aşkı. Yardımcı Temalar: Yurt sevgisi Bayrak sevgisi Millet sevgisi Şehitlere saygı. Not: “Bağımsızlık” ulusaldır. “Özgürlük” kişiseldir. Örneğin düşünce özgürlüğü, seyahat özgürlüğü, yerleşme özgürlüğü. Bütün bu özgürlüklerin bağımsızlık olmadan yaşanması mümkün değildir.
g) Kafiye (Uyak) - Redif Şeması: I. a - sancak II. a - ocak “cak” zengin a - parlayacak kafiye a - ancak (uyak) b - hilal b - celal b - helal b - istiklal c - yaş-ar-ım c - şaş-ar-ım “aş” tam c - aş-ar-ım kafiye (uyak) c - taş-ar-ım“ar-ım” redif d - duvar d - boğar d - canavar III. IV. “lal” zengin kafiye (uyak) “ar” tam kafiye (uyak)
V. e - sakın e - akın “ın” zengin e - Hak’kın kafiye e - yakın (uyak) VI. f - tanı f - yatan-ı f - vatan-ı VII. g - fedâ g - Şühedâ “dâ” tam g - Hüdâ kafiye (uyak) g - Cüdâ VIII. h - emeli h - eli “eli” zengin h - temeli kafiye h - incelemeli (uyak) IX. ı - taş-ım “aş” tam ı - yaş-ım ı - naş-ım kafiye (uyak) “ım” redif ı - baş-ım X. i - hilâl i - helâl i - izmihlâl x - hürriyet i - istiklâl “an” tam kafiye (uyak) “ı” redif “lâl” zengin kafiye (uyak)
TANIMLAR Ölçülü, kafiyeli, ses düzenli yazılara manzume; manzumelerin sanat değeri taşıyan ve bizde güzel duygular uyandıranlarına şiir; şiir yazan sanatçıya şair; şiirin her satırına dize (mısra); iki düzelik şiir kümesine beyit; anlam bütünlüğü taşıyan dizeler topluluğuna kıta; dizelerin sonlarındaki ses benzerliğine kafiye (uyak-ayak); bestelenmiş manzumelere marş; ulusu simgeleyen marş’a ulusal marş (milli marş) denir.
DİL VE ANLATIM 1. Şair, şiirinde bazı kelimeleri temel, bazı kelimeleri de yan anlamda kullanmıştır. Temel Anlam: Bir sözcüğü duyduğumuzda, ilk akla gelen anlamdır. Temel anlam sözlüklerde (1) rakamı ile gösterilmiştir. 2, 3, 4, . . . sıralarda verilen anlamlar da yan anlamıdır. Örnek: OCAK: 1. Ateş yakmaya yarayan pişirme, ısıtma, ısınma amacıyla kullanılan yer. 2. Şömine. 3. Isı verilerek üzerine veya içine konulan maddeleri pişiren, kaynatan, eriten araç. 4. Kahvelerde ve kuruluşlarda kahve, çayın yapıldığı yer. 5. Taş veya maden çıkarılan yer. 6. Bir şeyin çok bulunduğu yer. 7. Aile, soy, ev.
Temel Anlamda Kullanılan Kelimeler Yan Anlamda Kullanılan Kelimeler Yurt Ocak İstiklal Zincir Hürriyet Yüzmek, yüzen Bayrak Yıldız Çılgın Tüten
2. Şair Sesteş (Eş sesli) Kelimeler Kullanmış: ocak yüzmek gül 3. Zıt anlamlı kelimeler şiirde bulunuyor. helal - haram ezeli - ebedi hürriyet - esaret 4. Eş Anlamlı (Anlamdaş) kelimeler bulunuyor. sancak - bayrak İstiklal - bağımsızlık çehre - yüz, sima
SÖZ SANATLARI 1. Şair benzetmelerden yararlanmış. a) “Kükremiş sel gibi olma” sözünde benzeyen Türk Ulusu benzetilen -> Sele b) “Hangi çılgın bana zincir vuracakmış” sözünde düşmanlar çılgına benzeyen benzetilen -> c) “İman dolu göğsün gibi serhaddim var” sözünde sınır boyları iman dolu göğüse benzeyen benzetilen -> d) “Medeniyet dediğin tek dişi kalmış canavar” sözünde canavar benzeyen benzetilen Batı ülkeleri e) “Kim bu cennet vatanın” sözünde benzeyen cennet vatan -> benzetilen ->
2. Anlatım şekli olarak karşılaştırmadan da yararlanılmış. “Medeniyetin yarattığı teknolojik güçle imanı, inancı karşılaştırmış. “Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imanı boğar, “Medeniyet” dediğin tek dişi kalmış canavar” dizelerinde. 3. Şair “Şühêda fışkıracak, toprağı sıksan şüheda” dizesinde abartıya yer veriyor. 4. “Yırtarım dağları”(Telmih sanatı) sözünde Ergenekon Destanına işaret ediyor. 5. A. “Hakka tapan” a) Tanrı yolunda olan anlamında kullanılmış b) Adalet, doğruluk (Tevriye Sanatı) B. “Ma’bedimin” a) Vatan Farklı iki anlamda b) İbadet edilen yer kullanılmış
İÇERİK YÖNÜNDEN I. Dörtlük Şair, Türk Ulusu’na Sesleniyor “Korkma! Akşam ufuklarının al rengi sönebilir, ama Türk Bayrağı’nın al rengi sönmez. Yurdumda son ocak yok oluncaya dek bayrağım dalgalanacaktır. O, ulusumun yıldızı gibi göklerde parlayacaktır. O, Türk Ulusu’nun simgesidir, sonsuza dek öyle kalacaktır. ” Tarih boyunca özgür ve bağımsız yaşamış, varlığını kesintisiz sürdürmüş Türk Ulusu’nu tutsak etmek olanak dışıdır. Türk Ulusu’nun bayrağının dalgalanmasını engellemeye olanak yoktur. Bugün de ulusumuz, içinde bulunduğu güç koşullardan kurtulacak, bayrağımız, yurdumuzun şafak kızıllığına boyanmış göklerinde sonsuza dek dalgalanacaktır. Türk ulusu, alın yazısında yazılı olan aydınlık günlere kavuşacaktır. Ana duygu: Yurdumda bayrağım sonsuza dek dalgalanacaktır.
II. Dörtlük Şair, bayrağa sesleniyor. “Ey hilâlle bezenmiş bayrağım! Uğruna öleyim, kaşlarını çatıp yüzünü asma. Kahraman ırkıma bir gül. Senin için binlerce şehit verdik. Bu şiddet, bu öfke neden? Sonra senin için döktüğümüz kanlarımız helâl olmaz. Doğruluktan, Tanrı yolundan ayrılmayan ulusumun bağımsızlık hakkıdır. ” Şair, yurdumuzun işgalinden duyduğu iç kırgınlığını kişileştirilen bayrakla belirtiyor. Böylece marşın yazıldığı günlerde Türk yurdunun içinde bulunduğu durum dile getiriliyor. Buna karşın Türk Ulusu’nun erdemlerini bilen şair, bayrağımıza “Senin gülmen, özgürlük ve bağımsızlık simgesi olarak dalgalanman için uğruna nice şehitler verdik; öfkelenmeye, kızmaya, kaygı ve tasaya gerek yok” diyerek içindeki kurtuluş ümidini dile getiriyor. İnancını; yapılması gereken yapılacak, özgürce dalgalanman sağlanacaktır biçiminde belirtiyor. Böylece bayrağımız uğruna dökülen kanların boşa gitmeyeceğini, Tanrı katında saygınlık kazanacağını anlatmış oluyor. Türk Ulusu, tarihte varolduğu günden beri, doğruluktan, adaletten, Tanrı yolundan ayrılmamış, haksızlıklarla savaşmıştır. Bu nedenle bağımsız, özgü bir ulus olarak yaşamak onun en doğal hakkıdır. Ana duygu: Bağımsızlık Türk Ulusu’nun en doğal hakkıdır.
III. Dörtlük Şair, Türk Ulusu’nun dilinden ona sesleniyor. “Ben tarihte varolduğum günden beri özgür yaşamış, özgür yaşayacak olan bir ulusum. Hangi çılgın özgürlüğümü elinden alıp beni tutsak edecekmiş, şaşarım. Ben, coşmuş bir sel gibiyim, önüme çıkacak her engeli aşarım. Dağları yırtar, bağımsızlık aşkıyla sonsuz denizlere sığmaz, taşarım. ” Şair, “Türk Ulusu tarih boyunca özgür ve bağımsız yaşadı, bundan böyle de sonsuza dek yaşayacaktır. O’nu tutsak etmek, köle haline getirmek isteyenler aklını yitirmiş, çıldırmış olmalıdır”, diyor. Bunu, başarılması olanaksız bir girişim olarak görüyor. Ulusumuzun soylu bağımsız karakterini, varolmak ile özgür yaşamak tutkusunu Ergenekon Destanı’ndan yararlanarak coşkun bir sesle haykırıyor. “Atalarımız Ergenekon’da nasıl demir dağları eriterek varlığını devam ettirdiyse, şimdi de aynı şeyi yapar, önüne çıkan engel “dağlar bile olsa” yıkar, aşar”, diyor. Ana duygu: Türk Ulusu, özgürlüğü uğruna her engeli aşar.
VI. Dörtlük Şair, Türk Ulusu’nun dilinden ona sesleniyor. “Batı’nın uygar ulusların sınırlarını çelik zırhlı duvar sarmışsa; benim de iman dolu göğsüm gibi sınırlarım var. Mazlum ulusları, yüzyıllar boyunca sömüren tek dişi kalmış “Medeniyet” denilen canavar dileğince ulusun, korkma; böyle bir imanı boğamaz, benim iman dolu göğsümün gücü karşısında yenilmekten kurtulamaz. ” Şair, Batı’nın üstün teknik gücü ile Türk Ulusu’nun iman gücünü karşılaştırıyor. İslam Şairi oluşunun sonucu iman gücünü üstün tutuyor. Dörtlüğün son iki dizesinde, uygarlık adına Türk yurduna yapılan saldırı kınanıyor. “Batı’nın uygar olduğunu belirten ulusları, sınırlarını istedikleri kadar teknik güçle, modern savaş araç ve gereçleriyle donatsınlar, çelik zırhlı bir duvar haline getirsinler, başarıya ulaşamazlar. Türk Ulusu’nun iman gücü karşısında başarısızlığa mahkumdurlar. Onlar, çağlar boyunca mazlum ulusları sömüre dişleri dökülmüş, ağzında kalan tek dişiyle bile sömürmeye devam etmek isteyen bir canavardır. O canavar istediği kadar saldırganlığın sürdürsün, ulusun, çabası boşunadır. İçindeki iman gücünü boğmasına olanak yoktur. ” Ana duygu: İman gücü tüm güçlerden üstündür.
V. Dörtlük Şair, Türk Ulusu’na, Türk Gençliğine sesleniyor. “Arkadaş, yurduna alçakları sakın uğratma; gövdeni siper et, bu alçakça saldırı dursun. Tanrı, haklı ve imanlı olanlara yardım elini uzatmış, zafer ve mutluluk yolunu göstermiştir. Tanrı’nın vadettiği güzel günler en kısa zamanda gelecektir. ” Şair, burada ulusunun yarınına olan güvenini belirtmekte, onun moralini yüceltmektedir. “Arkadaş” sözcüğü ile seslendiği toplum Türk Ulusu’dur. “Hayasızca akın” dediği de düşmanın insanlık dışı olan saldırısıdır. Türk Ulusu, alçakça olan bu saldırıyı durdurmak, yurdunu kurtarmak için gövdesini siper edecektir. Tanrı’nın doğru yolda olan kullarına vadettiği güzel günler gelecektir. Şairin bu konuda inancı tamdır. Bu dörtlük, ulusumuzun ölümsüz erdemlerine inanan Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşlarının arasına Kurtuluş Savaşı günlerinde Akif gibi şair ve aydınlarımızın da katılarak seçkin yerini aldığını gösterir. Ana duygu: Türk Ulusu’nun geleceğine güveni tamdır.
VI. Dörtlük Şair, Türk Ulusu’na ve gençliğine sesleniyor. “Bastığın yerleri toprak deyip geçme tanı! Altındaki binlerce kefensiz yatanı, şehit atalarını düşün. Sen, şehit oğlusun, yazıktır, incitme atanı. Dünyaları alsan da bu cennet gibi güzel vatanı verme. ” Şair, toprak sevgisiyle vatan sevgisini birleştiriyor. Bu topraklar, altındaki kefensiz şehitlerle “vatan” olmuştur, diyor. “Topraktır diyerek geçme, tanı. ” derken, bu durumu anımsatıyor, coşkun bir vatanseverlik duygusu içinde gaflete düşenleri uyarıyor. “Şehit atalarının ruhlarını incitmemek için sen de onlar gibi bu toprakları sevmelisin, uğruna can vermelisin, dünyayı dahi verseler vatanını hiçbir şeyle değişmemelisin”, diyor. Vatanı, üzerinde yaşayanlar tanımalı, o topraklar uğruna şehit olanlara saygı duyulmalı, şehit ruhlarını azap içinde bırakacak kötü davranışlardan kaçınmalı ve vatanı hiç bir şeyle değişmemeli öğüdünü veriyor. Ana duygu: Vatan, yaşadığımız topraktır, hiç bir şeyle değiştirilemez.
VII. Dörtlük Şair, vatan sevgisini dile getiriyor, kendisini örneklendiriyor. “Bu cennet vatanın uğruna kim kendini feda etmez ki? Nice insanımız bu topraklar için can vermiştir ki; toprağı sıksan şehitler fışkıracak, şehitler! Tanrı, canımı, sevgilimi, varımın tümünü alsın; yeter ki beni vatanımdan ayırmasın!” Şair, coşkun vatan sevgisini dile getiriyor, yurtseverliği herşeyin üstünde tutuyor. Bu duygusunu “şehit (şüheda)-cennet-vatan” sözcükleri çevresinde örüyor. Cennet kadar güzel vatanımız uğruna kendini feda edemeyecek insanın varlığını (ilk dize ile) düşünemiyor. “Bu vatan şehit kanlarıyla yoğrulmuştur”, diyor. Tanrı’nın canını, yakınlarını, tüm varlığını almasına katlanabileceğini; ama vatandan ayrı kalmanın ıstırabına dayanamayacağını söylüyor. Vatandan ayrı kalmamak dileği içinde vatan sevgisini toprak sevgisiyle birleştiriyor. Böylece, yurt sevgisi, şehit kanlarıyla yoğrulmuş olan toprağa bağlılık olarak düşünülüyor. Ana duygu: Vatandan ayrı kalmak en büyük ıstırap kaynağıdır.
VIII. Dörtlük Şair, şehitlerin dilinden Tanrı’ya yakarıyor. “Ey Tanrı’m, ruhumun senden dileği şudur: Kutsal olan yerlerimize, en değerli kaynağımız olan vatanımıza yabancı eli değmesin. Dinin temeli olan ezanlar susmasın; yurdumuzun üstünde, sonsuza değin söylensin, İslam dini ölmesin. ” Şair, ruhun Tanrı’ya yakarışıyla heyecanı doruk noktaya ulaştırıyor. “Yüzyıllarca İslam’ın bayrağı altında yaşamış, bayrağını kıtalara taşımış bulunan ulusum, şimdi haçlı saldırısıyla karşıyadır. Tanrı’m! Evin olan camiye, yuvam olan kutsal vatanıma onun ayak basmasına izin verme. Ezan sesi yerine çan sesi işittirme. ” Ana duygu: Türk yurdunda ezanlar susmasın, İslamiyet sonsuzluğa dek yaşasın.
IX. Dörtlük Şair, şehitlerin dilinden Tanrı’ya sesleniyor. “Dileğim gerçekleştiği gün eğer yurdumda mezar taşım varsa, o bile sana minnetimi göstermek için coşkunlukla secde eder. Ey Tanrı’m, her yaramdan kanlı gözyaşlarım boşanır. Topraktaki cesedim bile yurdumu yabancılara çiğnetmediğin için maddeden ayrılmış bir ruh gibi sevinçle göğe doğru yükselir. Belki başım o zaman en yüce katına ulaşır. Şair, “Önemli olan sonuçtur, sonuç alındığında, yani düşman yenildiğinde ölmüş olabilirim. Ölsem bile minnet ve şükran borcum yerine getirilecektir. Varsa mezar taşım, cesedim, ruhum zaferi kutlamak için göreve hazırdır. Zafer, mutluluğum olacaktır, ruhum göklerin en yüce katına ulaşacaktır”, diyor. İnancını ve dine bağlılığını anlatıyor. Ana duygu: Zafer ve ezanlar ruhumun mutluluk kaynağıdır.
X. Dörtlük Şair, bayrağa sesleniyor. “Ey şanlı hilal, sen de şafaklar gibi dalgalan! Uğruna döktüğümüz kanların tümü sana helal olsun. Sen ve ulusum sonsuza dek birlikte yaşayacaksınız. Hür yaşayan bayrağımın hürriyet, Tanrı yolundan , adaletten, doğruluktan ayrılmayan ulusumun bağımsızlık hakkıdır. ” Şair, kıtada bayrağa seslenerek beklenen zaferin kazanıldığını müjdeliyor. İlk dizede “Aydınlık günleri müjdeleyen şafak vakti gibi sen de dalgalan ey şanlı bayrağım” diyor. Uğruna dökülen kanların Tanrı katında saygınlık bulduğunu, vatanın kurtulduğunu, bu nedenle helal olduğunu belirtiyor. Sonra “Bayrağım ve ulusum dünya varoldukça yaşayacaktır, tarihteki varlığını sürdürecektir”, diyor. Böyle diyerek gelecek için de konuşmuş, kesin yargısını belirtmiş oluyor. Ana duygu: Türk Ulusu, sonsuza dek yaşayacaktır, Türk yurdunda Türk Bayrağı ilelebet dalgalanacaktır.
ŞAİR HAKKINDA BİLGİ Mehmet Akif Ersoy (1973 -1936). Yazar, şair ve milletvekili. Milli şiirlerinin yanında, öğretici şiirleriyle tanındı. Bu tür şiirlerinde toplum konularını işledi. O’nun sosyal konulu didaktik şiirleri, epik şiirlerinden daha fazladır. Eserleri öğüt, hitabe, vaaz özellikleri taşır. Bütün şiirlerinde aruzu ustalıkla kullandı. Asırlar ötesine seslenen güçlü bir üslûbu ve dili vardır. Şiirlerini yedi bölümden Safahat’ta toplamıştır. oluşan
- Slides: 28