SRDRLEBLR KALKINMA KAYNAK SUSTAINABLE DEVELOPMENT Ian Moffatt Nick
SÜRDÜRÜLEBİLİR KALKINMA KAYNAK: SUSTAINABLE DEVELOPMENT Ian Moffatt, Nick Hanley Et Mike D. Wilson 1
GİRİŞ Sürdürülebilir kalkınma kavramı, insan faaliyetlerinin çevre üzerindeki etkisinden gelişmiştir. İnsanların refah, sağlık ve çevre üzerindeki etkileri, uluslararasında kabul gören politika hareketlerinde gelişmiştir ve ilk olarak 1972 yılında uluslararası İnsan Çevre Stockholm Konferansında belirtilmiştir (Ward ve Dubos, 1972). 1987 de yayımlanan Ortak Geleceğimiz (WCED, 1987) Brundtland Raporu olarak bilinir ve burada sürdürülebilir kalkınma, farklı grupların ekonomik ve çevresel faaliyetleri arasındaki ilişkileri tartışmada kullanılabileceği anahtar kavram olarak tanıtılır. 2
Sürdürülebilir kalkınmayla alakalı uluslar arası kavram 1992 yılında BM Dünya Zirvesi anlaşmalarında Janerio Rio’da imzalanmıştır. Ekonomik faaliyetler ve ekoloji arasındaki ilişki hakkında uluslararası önem, sürdürülebilir kalkınma üzerindeki literatürü artırmıştır (Moffatt, 1996). Bu bölümde, sürdürülebilir kalkınma kavramlarından bazılarını incelenecek ve tanımlardan bazıları tartışılacaktır. Tanımlardan çoğunun etik, ekonomik, sosyo-ekonomik ve çevresel kategorilere tekrar bölünebileceği tartışılacaktır. 3
TANIMLAMALAR “Sürdürülebilir kalkınma” teriminin tanımı çok sayıdadır. Bazı araştırıcılar, sürdürülebilir kalkınmayla ekonomik büyümenin sürdürülebilir olduğuna inanırlar. Sürdürülebilir kalkınmanın tanımlanmasında etik prensiplere ihtiyaç duyulur. Temel etik ilkelerini incelemeden önce, sürdürülebilir kalkınmayı tanımlamak gereklidir. Sürdürülebilir kalkınma: “daha iyi bir yaşam şartlarına uyan tüm fırsatlara ek olarak temel ihtiyaçlar toplamayı gerekli bulmaktır”. Sürdürülebilir kalkınma, dünya yaşamının sürdürdüğü: atmosferi, suyu, toprağı, canlıları ve doğal sistemleri tehlikeye sokmamalıdır 4
Temel ihtiyaçlar, ◦ ◦ ◦ hayati ihtiyaçlar olan yemek, su, enerji, sıcaklığı (veya soğuğu) koruma, kıyafet ve barınağı içerir. Bugün temel ihtiyaçların çoğunun karşılandığı gelişmiş ülkelerde bile evsiz insan sayısı çoktur ve toplumsal olarak belirlenen yoksulluk sınırının altında yaşarlar (Townsend, 1979). Temel ihtiyaçlardan daha fazlasına yönelik ihtiyaçlarda vardır. Bunlar; istihdam, , eğitim, sağlık ve bakımı içerir. 5
WCED tanımının altında gezegenin (havanın ve su miktarının adlandırılması) ve arazinin, toprak verimliliğini içeren, yaşam destek sistemleri teminatın önemi vardır. Temel ekolojik fonksiyonlarla birlikte korunması gereken yaşam organizasyonları (bitkiler, kuşlar, balıklar ve diğer hayvanlar) tarafından yapılır. Bu, çevre alanının özümseme kapasitesini aşmaması gerektiği ve gezegende tüm yaşamın uyumlu olması gerektiği demektir. Sürdürülebilir kalkınmanın bu tanımı etik, sosyal, ekolojik ve ekonomik soruları meydana getirir. 6
Ekins ve Max-Neef (1992), karmaşık sürdürülebilir kalkınma kavramında önceliği bu dört faktörün herhangi birine verirler. Tartışılan sürdürülebilir kalkınmayı tanımlamanın başka yolları da vardır fakat düzenli tetrahedron modeli sürdürülebilir kalkınma çalışmasında iyi bir temsildir. Literatürde sürdürülebilir kalkınmanın tanımları üzerine 100’den fazla tanım bulunabilir. Bunlardan bazıları, en önemlisi fırsat eşitliği, çevreyle ilgili sistemler ve biyoçeşitliliğin korunması, insan sağlığı ve refahındaki gelişmeler ve ekonomik sistemlerin yeniden yapılandırılması, insan ihtiyaçlarını yansıtmak için doyumsuz olmadığıdır. Sürdürülebilir kalkınma kavramlarının tanımlarını açıklığa kavuşturmak önemli olmakla birlikte, belirsiz tanımların eleştirileri yanlış yönlendirir (Costanza ve Patten, 1995). 7
ETİK PRENSİPLER 1972 yılında İnsan ve Çevre üzerine Stockholm Konferansında, kaynakları kullanmak ile ilgili birkaç tane etik prensip geliştirildi (Ward ve Dubos, 1972). Benzer etik tablolar, Dünya Koruma Stratejisinde (IUCN, 1980) bulundu ve Dünya Zirvesi 1992 yılında Janeiro Rio’da düzenlendi (UNCED, 1992). Bu büyük ve uluslar arası etkili toplantılarda, sürdürülebilir bir dünyada faaliyetlerimize yol göstermek için etik prensiplere ihtiyaç duyulan bilgiler verilir. Etik ilkeler, Aristotle’nin Etikleri olarak yüzyıllar önce bildirilmiştir, belki bu etik endekslenerek yeni faaliyetlerimizi yönetmek için bir dizi ilkelere ihtiyaç duyar. Rio toplantısı 27 ilke üretildi ve sürdürülebilir kalkınma üzerine son çalışmalarda, uygun bir çevre etiği uygulamak ve geliştirmek ihtiyacı tanıtılmıştır. 8
Avrupa’da ve Avrupa’nın pek çok bölgesinde, sürdürülebilir kalkınma çalışmaları oluşturulmaktadır (Fo. E Europe, 1995; Fo. E Scotland, 1996; Carley and Spapens, 1998). Sürdürülebilir bir Avrupa için kendi metodolojilerine dayanan temel ilkeler açık bir şekilde açıklanmıştır. Malzeme yoğunluğu ve çevresel bitki bilimi Avrupa ve diğer bölgesel çalışmalarda Sürdürülebilirlik üzerine Raporlar geliştirilmiştir, çevre alanı gibi bazı kavramların neden kesin olduğu okuyucuya bildirilmesi iyi bir uygulamadır. Altı temel ilke bu çalışmalarda yer alır. 9
İhtiyatlılık İlkesi Rio Dünya Zirvesinde tanımlanan, 27 ilkeden biri olan bu ilkenin çeşitli tanımları vardır. Dünya Zirvesi’nde, örneğin, ‘ciddi tehditler ve geri dönüşü olmayan zararlar, bilimsel kesinlik eksikliği, çevresel bozulmayı önlemek için masraf-etkin ölçülerin ertelenmesine bir neden olarak kullanılmamalıdır’ belirtilmiştir (UNCED, 1992). Pek çok insan ‘masraf-etkin’ teriminin anlamını çok tartışırken, Dünya İskoçya Arkadaşları tarafından mantıklı bulunmuştur, maliyet etkinliğini belirlemek için uygun ölçü türleri hakkında karar vermeden önce, uygun bilimsel bilgi üzerine harekete geçmeye karar verilmiştir. Bir raporda söylendiği gibi, “kalkınma önerisinin etkisi veya riskleri hakkında şüpheler meydana geldi, önemli bir etkisi olmayacağı gösterilmedikçe, böyle bir olaya karşı, önlemler alınmalıdır” (Fo. E Scotland, 1996). 10
Tarafsızlık Küresel kaynaklara erişimin adil bir bölümünün etik olması kavramına dayanır. Gündem 21 “küresel çevre bozulmalarının devam etmesinin temel nedeni sürdürülebilir olmayan tüketim ve üretim desenidir, özellikle sanayileşmiş ülkelerde ciddi endişe, yoksulluk ve dengesizliklere neden olur” şeklinde açıklama yapmıştır (UNCED, 1992). Adil olarak tarafsızlık ilkesi uzun zaman alır, literatürde ayrıntılarla anlatılır ve kavramı daha uzun silsile olmasına rağmen pek çok yazar 11 Rawls’ın çalışmalarına dayanır.
Yakınlık İlkesi Çevre sorunları, mümkün olduğu kadar kaynakların yakın olarak çözülmesi gerektiğini belirtmektedir. Diğer bir deyişle, diğer çevre problemlerimizi ihraç etmek yerine yerel çevremizi düzeltmek için girişimde bulunmalıyız. Eğer bu prensibe, geçmiş 200 yıl içinde uyulsaydı, asit yağmurlarının en kötü etkilerinden bazıları, toksik ve nükleer atıklar, şuanda sahip olduğumuz geniş coğrafi ve çevresel etkiye sahip olmazdı. 12
Kaynakların kullanımı üzerine dördüncü, beşinci ve altıncı ilkeler Yenilenebilir kaynaklar (tarımsal bitkiler, ormanlar ve balıklar), zararlı sonuçlar olmadan kullanılamaz. Eş deyişle, yenilenebilir kaynakların çok uzun süre kullanımını sağlamak için, sürdürülebilir verimin bir çeşidiyle birlikte dikkatli yönetim kullanılmalıdır. Kapalı bir döngü içinde kullanılırsa, yenilenemez kaynaklar sadece sömürülür. Bu ilke oldukça zordur ve açıklanması gerekmektedir. Son olarak, çevrede insan atıklarının miktarı, çevrenin özümseme kapasitesini aşmamalıdır (Buitenkamp et al. , 1992). 13
EKONOMİK BAKIŞ Bruntlant Komitesinde Peter Scott tarafından tutarlı bir sisteme dönüştürerek ekonomi ve ekolojiyi birleştirme ihtiyacı bir mektupta not edildi. Geçtiğimiz on yıl boyunca, ekolojik ve ekonomik endişelerin bütünleşmiş yaklaşımların farklı çeşitleri denenmiştir. Bunlar: ◦ neoklasik ekonomisinin Ortodoks paradigmasının bir uzantısı; ◦ evrimsel ekonomi; ◦ insanların sürdürülebilir bir şekilde kaynak kullanımını tartışmak için geniş ekolojik yaklaşımlar bulması şeklindedir. Şu anda bu alternatif yaklaşımlarda büyük farklılıklar vardır ve ekonomik mesleklerin çoğu şuanda paradigma veya benimsedikleri metotları kullanan düşünce okullarıdır. 14
Yenilenemez karışıktır. kaynakların sürdürülebilir Kirlilik kontrolü ile ilgili olarak, kirletenler tarafından kirlilik kontrolü için “kirleten öder savunulmaktadır (Hanley ve Moffatt, 1993). kullanımı daha prensibi” Sürdürülebilir kalkınmanın operasyonel hale getirilmesi üç unsurun entegrasyonunu gerektirir: 1. Ulaşmak istediğimiz hem dünya çalışanları hem de sürdürülebilir toplumun vizyonu ortaktır, 2. Yeni sorular ve sorunlar ile ilgili analiz ve modelleme yöntemleri bu vizyonu bir bütün halinde toplar ve 3. Analizlerin etkili bir şekilde kullanılabildiği yeni kurumlar ve resmi belgeler vizyonu tamamlar (Costanza notları, 1997). 15
SOSYAL ADALET VE TARAFSIZLIK Sürdürülebilir kalkınma tartışmasında tekrarlayan konulardan biri, zengin ve fakir ülkeler arasındaki büyüyen eşitsizlik ve farktır. Brandt Raporu 1980’lerdeki bir sorunun çözümü için Keynes’i denedi fakat bu, küresel ekonomi büyüdükçe göz ardı edildi ve makroekonomi içinde Keynes’in pozisyon üstünlüğü azaldı. Son on yıldır, gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde yoksullukta artış görüldü. İngiltere’de evsiz ve yoksul insanların sayısı, ekonomik sistemin başarısız olduğuna işaret eder. Yoksulluğun bu sorunları, Üçüncü Dünya ülkelerinin çoğunda daha şiddetlidir. Bir zamanlar SSCB’nin planlı ekonomisinde bile milyonlarca insan zarar gördü, bugün sosyalist sistem de gıda, ısınma, içme suyu, sağlık ve eğitim gibi günlük malların sıkıntısıyla karşıyadır. Pek çok yazar, sürdürülebilir kalkınmada çözüm için sosyal adaletsizliğin ele alınması gerektiğini öne sürer. 16
SÜRDÜRÜLEBİLİR KALKINMANIN TAHMİNİ Sürdürülebilir kalkınmanın çevresel, ekonomik ve sosyal yönüyle birlikte, etik ilkeleri de önemlidir ve ilgili birkaç soru vardır. “Hangi sistemi sürdürülebilir istiyoruz? ” “Bu sistem veya kısımları devam ettirmek için ne kadar süre düşünüyoruz? ” “Sürdürülebilir bir kalkınma yolunda aslında sistem olup olmadığını belirlemek için neleri değerlendiriyoruz? ” “Politikaların sürdürülebilir kalkınmanın yolu olduğunu nasıl tanıtabiliriz? ” 17
ÖZET Sürdürülebilir kalkınmanın pek çok tanımı vardır. Brunthland Raporundaki tartışmaya ve Gündem 21 toplantısında açılış konuşmasına göre; etik ilkelerin geliştirilmesi için fikir birliği vardır. Sürdürülebilir kalkınma modelini ölçmek için bir başlangıç noktası olarak yedi ilke; 1. 2. 3. 4. 5. 6. 7. İhtiyatlılık ilkesi, Eşitlik, Yakınlık ilkesi, Yenilenebilir kaynakların sürdürülebilir verimi, Kapalı bir döngü içinde yenilenemez kaynakların sömürüsü, Atıklar, emme kapasitesini aşmamalıdır ve Kirleten öder prensibi. 18
Rio konferansında geliştirilen listede, İskoçya’daki sürdürülebilir kalkınma çalışmalarının çok yararlı olduğunu düşünerek onlar seçilmiştir. Etik ilkeler sürdürülebilir kalkınmanın önemli bir yönü iken, dikkatli bir değerlendirme de ekonomik, ekolojik ve sosyal faktörler olarak verilmelidir. Klasik iktisat genellikle, refah açısından fayda maksimizasyonunu inceler. Alternatif olarak, klasik zenginliğinin ölçüsü olarak iktisat, bir ulusun ◦ Gayrı Safi Milli Hasıla (GSMH) veya ◦ Gayri Safi Yurt İçi Hasıla (GSYİH)’yı kullanır (Beckerman, 1994; see Bowers, 1997). 19
Birçok ekolojik ekonomist şuanda kaynakların (yenilenemeyen, yenilenebilir ve çevresel hizmetler) garanti altına alınmasıyla ilgilenmektedirler. Ekolojik ekonomistler ve ekologlar gerçek dünyanın bu temel görüşlerine önem verilmediğini düşünürler. Problem, sürdürülebilir kalkınmanın uygun ölçülmesinin belirlenmemesinden biridir ve bu karışık ilişkiler model olmanın bir yoludur. 20
- Slides: 20