SOSYAL RENME KURAMI Sosyal renme kuram davran kuramlarn

  • Slides: 42
Download presentation
 • SOSYAL ÖĞRENME KURAMI

• SOSYAL ÖĞRENME KURAMI

 • Sosyal öğrenme kuramı, davranışçı kuramların deneysel olarak çok katı olan kuralları ve

• Sosyal öğrenme kuramı, davranışçı kuramların deneysel olarak çok katı olan kuralları ve bazı temel prensiplerinin insan davranışlarını tam olarak açıklayamadığından hareketle gelişmiş bir kuramdır

 • Davranışçı yaklaşımlar arasında yer alan klasik ve edimsel koşullanma kuramları insan ve

• Davranışçı yaklaşımlar arasında yer alan klasik ve edimsel koşullanma kuramları insan ve hayvan davranışlarının hangi uyarıcılarla azaldığı ya da çoğaldığını açıklamaktadırlar. • Ancak insanların göreli olarak karmaşık bazı davranışları, doğrudan pekiştirilmeden bir kerede tüm özellikleri ile gösterdikleri gözlenmektedir

 • Örneğin, öğrenciler parmak kaldırarak söz istemeyi, öğretmen geldiği zaman sessiz • durmayı

• Örneğin, öğrenciler parmak kaldırarak söz istemeyi, öğretmen geldiği zaman sessiz • durmayı genellikle doğrudan pekiştireç almaksızın öğrenirler. • Skinner ve diğer bazı davranışçılar, insan zihninde geçen süreçleri kuram ve • açıklamalarına sokmamakta ısrar etseler de, bazı davranışçılar kuramlarına zihinsel • süreçleri de ekleme ihtiyacı duymuşlardır. Bu durum özellikle sosyal öğrenme için • doğrudur

 • Sosyal öğrenme kuramcıları insanların düşünme, planlama, algılama ve inanma şekillerinin öğrenmenin önemli

• Sosyal öğrenme kuramcıları insanların düşünme, planlama, algılama ve inanma şekillerinin öğrenmenin önemli bir kısmını oluşturduğunu iddia etmektedirler.

 • Ayrıca bu kuramcılar, davranışçıların benimsediği öğrenme kurallarının ve hayvanlar üzerinde yapılan birçok

• Ayrıca bu kuramcılar, davranışçıların benimsediği öğrenme kurallarının ve hayvanlar üzerinde yapılan birçok deneylerin, insanlarınki ile benzerlik göstermesine rağmen, daha kompleks ve karmaşık olan insan davranışlarını ve insanın öğrenmesini açıklamakta eksik ve yetersiz kaldığına dikkat çekmişlerdir.

 • Toplumda bireyler diğer insanları seyrederek ve gözlem yaparak, onların yaptığı davranışın pekiştirildiğini

• Toplumda bireyler diğer insanları seyrederek ve gözlem yaparak, onların yaptığı davranışın pekiştirildiğini veya cezalandırıldığını gözlemleyerek öğrenirler. • Bu nedenle sosyal öğrenme “başkalarını seyrederek çevreden öğrenme” veya “toplum içinde ve toplum için öğrenme” olarak da tanımlanabilir.

 • Bisiklet sürme, yüzme gibi pek çok becerileri deneme-yanılma ile öğrenirken, bazı becerileri

• Bisiklet sürme, yüzme gibi pek çok becerileri deneme-yanılma ile öğrenirken, bazı becerileri ise başkalarını gözlemleyerek öğreniriz. • Her zaman deneme-yanılma ile öğrenmek mümkün olmamaktadır. • Örneğin zehirli bir yılanın tanınmasında deneme-yanılma ile öğrenemeyiz

 • Öte yandan, sosyal öğrenme kuramına göre gözlem yoluyla öğrenme, pekiştirilen bir davranışın

• Öte yandan, sosyal öğrenme kuramına göre gözlem yoluyla öğrenme, pekiştirilen bir davranışın taklit edilmesi kadar basit bir olgu değildir. • Gözlemin bireyi bilgilendirme işlevi de vardır.

 • Sosyal öğrenme kuramcıları insanların çevresindeki kişilerin davranışlarını gözlediklerini, bu gözlemlerden bazı sonuçlar

• Sosyal öğrenme kuramcıları insanların çevresindeki kişilerin davranışlarını gözlediklerini, bu gözlemlerden bazı sonuçlar çıkararak kendileri için yararlı olan durumlarda davranışı gösterdiklerini öne sürmüşlerdir.

 • Model alınan davranış saklanabildiği ve değişikliğe uğratılabildiğine göre, gözlenen davranışların bireyin belleğine

• Model alınan davranış saklanabildiği ve değişikliğe uğratılabildiğine göre, gözlenen davranışların bireyin belleğine kodlanması ve gerektiği zaman hatırlanması gerekir. • Bu özelliklerinden ötürü gözlem yoluyla öğrenmenin bilişsel boyutu da önemlidir Bundan dolayı sosyal öğrenme kuramı, insan davranışlarının, bilişsel, davranışsal ve çevresel faktörlerin karşılıklı etkileşimi ile gerçekleştiğini savunmaktadır

 • Sosyal öğrenme kuramının genel prensipleri şu şekilde sıralanabilir : 1. İnsanlar başkalarının

• Sosyal öğrenme kuramının genel prensipleri şu şekilde sıralanabilir : 1. İnsanlar başkalarının davranışlarını ve bu davranışların sonuçlarını gözlemleyerek öğrenebilirler.

 • 2. Öğrenme davranışta bir değişiklik meydana gelmeksizin oluşabilir. Davranışçılar öğrenmenin davranışta kalıcı

• 2. Öğrenme davranışta bir değişiklik meydana gelmeksizin oluşabilir. Davranışçılar öğrenmenin davranışta kalıcı bir değişiklik meydana getirmesinin zorunlu olduğunu düşünürken; sosyal öğrenme kuramının savunucuları, insanlar sadece gözlemleyerek öğrenebildikleri için öğrenmenin performansa (davranışa) yansıması zorunlu değildir. Öğrenme davranışta bir değişiklik meydana getirebilir de getiremeyebilir de.

 • 3. Algı öğrenmede rol önemli oynar. Son 30 yılda sosyal öğrenme teorisi,

• 3. Algı öğrenmede rol önemli oynar. Son 30 yılda sosyal öğrenme teorisi, insanın öğrenme sürecine gittikçe artan bir şekilde algısal (bilişsel) olarak yaklaşmıştır. • Gelecekteki pekiştireç veya da cezaların farkında olma ve onlarla ilgili beklentiler insan davranışlarında önemli bir etkiye sahiptir.

 • 4. Sosyal öğrenme kuramı davranışçı ve bilişsel öğrenme kuramları arasında bir köprü

• 4. Sosyal öğrenme kuramı davranışçı ve bilişsel öğrenme kuramları arasında bir köprü veya geçiş olarak kabul edilebilir.

 • Sosyal Öğrenme Kuramının Temel Kavramları • Sosyal öğrenme kuramcıları içsel ve çevresel

• Sosyal Öğrenme Kuramının Temel Kavramları • Sosyal öğrenme kuramcıları içsel ve çevresel kaynaklı olmak üzere 3 grup pekiştireçten bahsetmişlerdir: • Sosyal Pekiştireçler : İnsan davranışına etki eden faktörler sadece bireyin kişisel ihtiyaçları değil psikolojik ihtiyaçları ile de ilgilidir.

 • İnsan davranışını ve kişiliğini oluşturan güçlü bir pekiştireç şekli de sosyal pekiştireçlerdir.

• İnsan davranışını ve kişiliğini oluşturan güçlü bir pekiştireç şekli de sosyal pekiştireçlerdir. • Onaylama, gülümseme, ilgi gösterme, övgü ve teşvik etme gibi sosyal pekiştireçler bireylere istenilen davranışları kazandırabilme açısından önemlidir.

 • Çocuğun eğitiminde sosyal pekiştireçler fiziksel şefkat (sevgiyle sarılma, öpme v. b. )

• Çocuğun eğitiminde sosyal pekiştireçler fiziksel şefkat (sevgiyle sarılma, öpme v. b. ) ve ebeveyn-çocuk aktivitelerini (birlikte kütüphaneye veya hayvanat bahçesine gitme, hikayeler okuma v. b. ) de içerir ve bu tür pekiştireçler kesinlikle ihmal edilmemelidirler.

 • Öznel Pekiştireçler : Öznel pekiştireçler bir kişinin belirli olumlu davranışlar karşılığında kendisini

• Öznel Pekiştireçler : Öznel pekiştireçler bir kişinin belirli olumlu davranışlar karşılığında kendisini gerçek ödüllerle ödüllendirmesinin yanı sıra (örneğin bir saat ders çalışırsam, bir dilim kek yiyebilirim gibi); içsel olarak kendisine pozitif konuşması ve pozitif hisler duymasını kapsamaktadır.

 • İnsanlar başarı ve olumlu davranışlar karşılığında kendilerini ödüllendirebilirler. • Diğer taraftan olumsuz

• İnsanlar başarı ve olumlu davranışlar karşılığında kendilerini ödüllendirebilirler. • Diğer taraftan olumsuz davranışlar karşılığında da kendilerini cezalandırabilirler

 • Dolaylı Pekiştireç: Bireyin başka insanların davranışlarının ödüllendirildiğini veya cezalandırıldığını gözlemlemesi, bireyde o

• Dolaylı Pekiştireç: Bireyin başka insanların davranışlarının ödüllendirildiğini veya cezalandırıldığını gözlemlemesi, bireyde o davranışların dolaylı olarak pekiştirilmesi ile sonuçlanır. • Örneğin, çok çalışan insanların olimpiyatlarda altın madalya kazandığını görmek, gözlemleyen üzerinde fiziksel antrenman yapmayı teşvik edecek ve davranışı pekiştirecektir

 • İnsan; biyolojik bir varlık olarak dünyaya gelen ve varlığını kültürel bir ortamda

• İnsan; biyolojik bir varlık olarak dünyaya gelen ve varlığını kültürel bir ortamda sosyal ilişkiler ağı içinde sürdüren bir varlıktır. • Biyolojik, psikolojik ve sosyal olmak üzere üç temel doğası olan bir varlıktır.

 • Sosyal Gelişim; bireyin çevresindeki bireylerle sosyal ilişkiler kurması sonucu; içinde bulunduğu toplumun

• Sosyal Gelişim; bireyin çevresindeki bireylerle sosyal ilişkiler kurması sonucu; içinde bulunduğu toplumun ve evrensel kültürün ilke ve değerlerine uyum için gerekli olan davranış ve yaklaşımları kazanması sürecinin anlatımıdır. • Bireyin, toplumsal beklentilere uygun çeşitli davranışları kazanarak sosyal bir varlık durumuna gelmesidir. • Bireyin belli bir toplumun davranış kalıplarını kişiliğine mal ederek; o topluma ait bir kişi konumuna gelmesidir.

Bebeklik Döneminde Sosyal Gelişim • Sosyalleşme insana özgü bir gelişimdir. • İnsan, sosyal olama

Bebeklik Döneminde Sosyal Gelişim • Sosyalleşme insana özgü bir gelişimdir. • İnsan, sosyal olama eğilimi ve sosyal olma için gerekli olan donanımla dünyaya gelir. • Bu donanımın içeriği içinde yer aldığı ilişkiler ağına göre değişir. • Bebek dünyaya geldiğinde sosyal olarak nitelendirilecek her hangi bir davranışa sahip değildir. • İlk sosyal davranış, bebeğin eşyalarla insanları birbirinden ayırmaya başladığı zaman görülür.

 • Bebeğin katıldığı ilk sosyal organizasyon ailedir. • İnsan neslinin devamının sağlandığı, topluma

• Bebeğin katıldığı ilk sosyal organizasyon ailedir. • İnsan neslinin devamının sağlandığı, topluma hazırlanma sürecinin ilk cereyan ettiği, eşler ve çocuklar arasında içten, sıcak, güven verici ilişkilerin kurulduğu ve ekonomik etkinliklerin yer aldığı sosyal bir kurum olan aileyi, insan ilişkilerinin kazanıldığı ve sürdürüldüğü, mutluluk zincirinin ilk psikososyal halkası olarak da tanımlayabiliriz. • aile, bireyin yaşantısının devamı bakımından gerekli ve önemli bir sosyal gruptur.

 • Bebeğin, ailede ilk sosyal teması anne ile olur. • İlk aylarda anne

• Bebeğin, ailede ilk sosyal teması anne ile olur. • İlk aylarda anne ile kendini bir bütün olarak algılayan bebek, giderek anne ile kendisi arasında ayırım yapmaya başlar. Bu, bebeğin ilk başarısıdır. • Bu aylarda bebek, sadece beslenmek için değil, güvenlik gerekçesiyle de anneye dokunmak ve onun sıcaklığını duymak ister. Böylece arzu edilen ilk sosyal ilişki, anne ile kurulmuş olur. • İlk sosyal davranış olarak nitelendirilen gülümseme, ikinci aydan itibaren görülmeye başlar.

 • Sosyalleşme ve sosyal davranışların gelişimi, her şeyden önce algının ve algılamanın gelişimine

• Sosyalleşme ve sosyal davranışların gelişimi, her şeyden önce algının ve algılamanın gelişimine bağlıdır. • Üçüncü ayda yalnız kalmaktan hoşlanmaz. • Dördüncü ayda çevresinden gelen seslere ilgi göstererek ortak yaşantıya katılır Beşinci ayda aile bireyleri ile yabancıları birbirinden ayırır. • Altıncı ayda çevresindekilerin öksürüklerini veya dil çıkarmalarını taklit eder, kucağında bulunduğu kimsenin saçını çekme ve burnunu tutma gibi davranışlar göstermeye başlar.

 • Yedinci ve sekizinci ayda saklanan yerden oyuncağını bulur. “Hayır” kelimesinin anlamını bilir.

• Yedinci ve sekizinci ayda saklanan yerden oyuncağını bulur. “Hayır” kelimesinin anlamını bilir. • Dokuzuncu ayda çevreyi mutlu etme isteği, davranışlarına egemen olmaya başlamıştır. • Onuncu ayda elindekini başkalarıyla paylaşıyormuş gibi yapar, ama vermez • Çevresindekilerin yüz ve mimik hareketlerini taklit eder. • Bu davranışlar, toplumsal gelişimin temelidir

 • Onbirinci ayda müziğe ritmik hareketlerle eşlik eder. • Çevresiyle olan ilişkilerini kıskançlık,

• Onbirinci ayda müziğe ritmik hareketlerle eşlik eder. • Çevresiyle olan ilişkilerini kıskançlık, sevgi, kızgınlık ve korku gibi duygusal yaşantılarla süsler. • Bir yaşına kadar çocuk, kendisi için büyük önem taşıyan anneye bağımlı iken bir yaşını geçince bu bağımlılıkta bir değişim başlar. • Çocuk bir yanda bağımlı kalma eğilimini korur, öte yanda da başına buyruk ve dediğim dedik olmak ister. • Anneye boyun eğme ile baş kaldırma arasında bocalar. • Kendiliğinden verdiği bir oyuncağı biraz sonra ağlayarak geri alır

 • Oniki-onüç aylık çocuk, çevresindekilerle oyuncak için kavgaya girer. Bu kavgalar birbuçuk yaşına

• Oniki-onüç aylık çocuk, çevresindekilerle oyuncak için kavgaya girer. Bu kavgalar birbuçuk yaşına gelince azalır ve yerini dostça ilişkilere bırakır. • Enerjik olduğu kadar da şüphecidir. • Çocuk artık kendisinin ayrı bir şahsiyet olduğunu kavramaya başlamıştır. • İki yaşına kadar hala vermekten hoşlanmaz.

İlk Çocukluk Döneminde Sosyal Gelişim • Bu evrede hızlı bir gelişim gösteren çocukta, sosyal

İlk Çocukluk Döneminde Sosyal Gelişim • Bu evrede hızlı bir gelişim gösteren çocukta, sosyal işbirliği, ilgi çekme arzusu, karşı koyma, taklit etme, bağımlılık ve otoriteyi kabul etme, utanma gibi sosyal ilişkilerden doğan bazı sosyal davranışlar ve sosyal tepkiler gelişmeye başlar. • Çocuk, iki yaşına girme ile birlikte ailenin bir üyesi olarak aile içi etkinliklere katılır

 • Ailenin dışındaki kişilerle, kendi yaşındaki çocuklarla birlikte olmaktan mutlu olmaya başlar. •

• Ailenin dışındaki kişilerle, kendi yaşındaki çocuklarla birlikte olmaktan mutlu olmaya başlar. • Fakat iki buçuk yaşında inatlaşarak başkaldırıda bulunur. • Üç yaşına geldiğinde yeni dostlar edinmek isteğiyle oyuncaklarını onlara verir. • İlgileri, eşyalardan çok insanlara yönelmiştir. İsteklerinde ısrarlı ve sabırsızdır. • Hâlâ kendini kabul ettirme eğilimindedir. • Üç-dört yaşında çok faaldir. • Çevresindekilere ya etrafta olup-bitenleri merak ettiği için ya da dikkat çekmek için nedenli, niçinli ve nasıllı sorular sorar. • Cinsiyetine uygun roller alır.

 • Üç yaşına geldiğinde okul öncesi eğitim ortamına katılan çocuk, sosyalleşebilme için aile

• Üç yaşına geldiğinde okul öncesi eğitim ortamına katılan çocuk, sosyalleşebilme için aile ortamından kreşe gönderilir • Beşinci yaşta altın çağını yaşar. • Önceki yaşlara göre tartışma ve kavga yok denecek kadar azalmıştır. Cinsiyetine uygun davranmayı ve toplum kurallarını öğrenir. • Grup oyunlarını tercih eder ve oyunu kurallarına uyarak oynar n başka bir deney ortamına kavuşur.

 • Altı yaşına kadar çocukların, başkalarının duygularını yeterince anlayamadıkları ve olaylara onların açılarından

• Altı yaşına kadar çocukların, başkalarının duygularını yeterince anlayamadıkları ve olaylara onların açılarından bakamadıkları için arkadaşlıkları, sadece oyun üzerine kuruludur. • Oyun biter arkadaşlıkları da biter. • Altı yaş yeniden başkaldırı yaşıdır. • Onun için aile, “en güvenilir” bir yer olmuştur.

Son Çocukluk Döneminde Sosyal Gelişim • Çocuk için altı yaş, ikinci baş kaldırma yaşıdır.

Son Çocukluk Döneminde Sosyal Gelişim • Çocuk için altı yaş, ikinci baş kaldırma yaşıdır. • Daima birinci ve en iyi olmak ister. Kurallara uymaz. • Onun için en iyi kural, durumuna göre değiştirebildiği ve çıkarını koruyan kuraldır. Bencillik hat safhadadır. • Çok dağınıktır.

 • Altı yaşında çevresiyle ilgilenmiyormuş gibi görünmesine rağmen, çevrede olup bitenlere karşı duyarlıdır.

• Altı yaşında çevresiyle ilgilenmiyormuş gibi görünmesine rağmen, çevrede olup bitenlere karşı duyarlıdır. • Özellikle okula başlamasıyla aileye olan bakış açısı da değişmektedir. • Yedi yaşında konuşmaktan, tartışmaktan hoşlanır. • Çevresindekilerin kendisiyle ilgili düşüncelerine önem veren sosyal bir çocuktur. • Evde oynamaktan hoşlanmadığı için, daha geniş gruplara katılır. • Gruplaşmaları, oyun grupları şeklinde olup; sıkı dostluk ilişkileri taşımaz, eğlenmek ve birlikte olmak amacına yöneliktir

 • Sekiz yaşında kendisini hemen her konuya verir. • Çevresindekilere fikir verir ve

• Sekiz yaşında kendisini hemen her konuya verir. • Çevresindekilere fikir verir ve onların eleştirilerine karşı kendini şiddetle savunur. • Randevularına sadık ve yedi yaşına göre daha sosyaldir. • Kardeşleriyle iyi geçinir ve aile sorunlarına duyarlıdır. • Bu yaşlara kadar daha çok alıp-verme üzerine kurulan arkadaşlık ilişkileri, giderek birbirine destek olmaya dönüşerek; çevresindekilere güven düzeyi yükselmeye başlar. • Organize olmuş oyunlardan hoşlanır. • Onuncu yaşla birlikte klik ve çeteleşme eğilimleri ortaya çıkar. • Çocuğun sosyalleşmesinde oyun ve çocuk çeteleri oldukça önemlidir

 • Onbir yaşına geldiğinde uyumlu ve sakindir. Kendini ve dünyayı sever, mutludur. •

• Onbir yaşına geldiğinde uyumlu ve sakindir. Kendini ve dünyayı sever, mutludur. • Temizliğe, giyim ve kuşama daha çok önem verir. • Cinslerin birbirlerine karşı ilgisi artmıştır. Kızgınlıklarını ve endişelerini iyi kontrol ederler. • Kardeşleriyle araları düzelmiş abla ve ağabeylerine karşı özel saygı ve sempatileri doğmuştur. • Evin dışındaki etkinliklere katılma isteği artmış, okumaya ilgi azalmıştır.

Ergenlik Döneminde Sosyal Gelişim • Ergenlik, hemen her gelişim alanında çok sayıda köklü değişimlerin

Ergenlik Döneminde Sosyal Gelişim • Ergenlik, hemen her gelişim alanında çok sayıda köklü değişimlerin süratle yaşandığı bir evredir. • Bu değişimler, ergenin kendisiyle ve çevresiyle olan ilişkilerini etkilemektedir. • Çevresiyle ilişkilerinde kısa süreli bozulmalar olur. • Kardeşleriyle arası iyi değildir. .

 • Ergenler, inişli-çıkışlı duygular yaşamaktadır • Ergenlerin arkadaşları ile olan ilişkileri, anne-babaları ile

• Ergenler, inişli-çıkışlı duygular yaşamaktadır • Ergenlerin arkadaşları ile olan ilişkileri, anne-babaları ile kuracağı ilişkilerden farklıdır. • Ondört-onyedi yaşları arasında ise kendini sever, görünümünden mutlu olduğu için saatlerce aynada kendini seyreder. • Yardım almaktan hoşlanmaz. • Grup tarafından reddedilmekten korkar.

 • Ergenlikle birlikte sıkı dostluklar kurulmaya başlar. Sırdaş grupları adını verdiğimiz bu gruplar,

• Ergenlikle birlikte sıkı dostluklar kurulmaya başlar. Sırdaş grupları adını verdiğimiz bu gruplar, iki ya da üç kişiyi geçmez ve genellikle tek cinsiyetlidir. • Ergen, yoğun bir dengesizlik yaşadığı ve arayış içinde olduğundan anne-babası ve çevresindekilerden, diğer dönemlerde bulunanlardan ve her zamankinden daha çok anlayışa ve desteğe gereksinim duymaktadır.

 • Diğer gelişim alanlarında olduğu gibi sosyal gelişimde de birey, çevresinde bulunanların ilgi,

• Diğer gelişim alanlarında olduğu gibi sosyal gelişimde de birey, çevresinde bulunanların ilgi, sevgi, saygı, güven desteğine, anlayış, kabul ve paylaşım içeren tutum ve davranışlarına çok üst düzeyde gereksinim duymaktadır. • Arkadaşlarının başkaları tarafından eleştirilmesinden çok ama çok rahatsız olurlar. • Bu dönemin sonuna doğru ilk ergenlikte oluşturulan aynı cins ve arkadaşlıkların yerini, olgun erkek-kadın ilişkileri almaktadır