SOSYAL BLMLERDE YNTEM BLM VE BLMSEL BLG KAVRAMLARINA
SOSYAL BİLİMLERDE YÖNTEM BİLİM VE BİLİMSEL BİLGİ KAVRAMLARINA GENEL BİR BAKIŞ
• Bilim çoğu kez sanıldığının aksine doğuşu ve gelişimi modern dünyada tarihlenen bir olgu değildir. • Doğaya egemen olma ve yaşamı daha güvenilir kılmaya dönük buluşlar ve bunların gerisinde yatan gözlem ve deney yoluyla bilgi edinme etkinliği insanlık tarihi kadar eskidir. Ancak bilimsel etkinliğin gelişimi ve hız kazanması esas olarak uygarlık tarihiyle başlar.
BİLİM TARİHİNE BAKIŞ DÖRT ÖNEMLİ TARİHSEL AŞAMA 1. Mısır ve Mezopotamya uygarlıklarına rastlayan empirik bilgi toplama aşaması: Pratik ilgi ve ihtiyaçlara yönelik bir etkinlik (Matematik, astronomi ve tıp alanında bilgi) 2. Eski Yunanlıların evreni açıklamaya yönelik akılcı sistemlerinin kurulması: Doğayı ve evreni katıksız bir bilgi tutkusuyla anlama çabası (Yararlı bilme vs salt bilme etkinliği)
BİLİM TARİHİNE BAKIŞ 3. Ortaçağların Yunan felsefesi ile dinsel dogmaları bağdaştırma çabası karşısında İslam dünyasındaki bilimsel çalışmaların parlak başarılarını kapsayan aşama (M. S. 4 -M. S. 13 yy. bilim ve felsefede öncülüğün Müslüman dünyada olduğu dönem-Kindi, İbn Bacce, Gazali, Farabi, Biruni, İbn-i Sina, İbni Tüfeyl, İbn Rüşd, İbn Haldun, Er Razi, Sühreverdi…)
BİLİM TARİHİNE BAKIŞ 4. Rönesans sonrası gelişmelerin yer aldığı “modern bilim” aşaması • Modern bilimin başlangıcı genelde 17. yy. ’a götürülür. • Bahsedilen modern bilim doğa bilimleridir. • Sosyal bilimlerin doğuşu için 19. yy. ’ın başlarını beklemek gerekecektir.
YENİ ÇAĞ BİLİMİ • Bilimin ve bilimsel bilginin tek bir coğrafyayla sınırlı olmayan uzun bir tarihçesi vardır. • Bilim denince akla batı uygarlığı ve Batı’nın öne çıktığı Yeni Çağ’ın modern bilim akla gelmektedir. Bunun nedenleri: • Astronomi, kimya, tıp, fizik ve matematik başta olmak üzere doğa bilimleri alanında etkileri bugüne uzanan buluş ve atılımlar
YENİ ÇAĞ BİLİMİ • Bilimin dünyaya, evrene ilişkin çeşitli bilme biçimlerinden ayrı, özgül bir bilme biçimi olarak düşünülmeye başlanması • Yeni çağda bilimin, felsefe, metafizik, din vb. bilme ve bilgi biçimlerinden giderek bağımsızlaşması
EPİSTEMOLOJİ(BİLGİ KURAMI) • Felsefe tarihinin erken dönemlerinden beri bilgi sorunu-bilginin kaynağı, değeri, sınırlarıfelsefenin temel ilgi alanlarından birini oluşturur. Yeni Çağ’dan başlayarak epistemoloji, bilimsel bilgi üzerine yoğunlaşır. • Bu yoğunlaşma, bilimin niteliği ve kapsamı, bilimsel bilginin kaynağı, değeri ve sınırları gibi temel sorunların tartışılmasını içerir.
DOĞA BİLİMLERİNE ELEŞTİRİ VE SOSYAL BİLİMLERİN DOĞUŞU • Kıta Avrupası ve özellikle Almanya’da gelişen sosyal bilimler felsefesi ise en erken 19. yy. ortalarına kadar gider. • Yeni Çağ’da İngilizce konuşulan dünyada bilim kavramı doğa bilimi kavramı ile hemen özdeş tutulmuştur. • Doğa bilimlerine ilk radikal eleştiri 18. yy. ilk yarısında David Hume, ikinci yarısında Kant’tan gelir.
DOĞA BİLİMLERİNE ELEŞTİRİ VE SOSYAL BİLİMLERİN DOĞUŞU • 19. yy. ’ın ortalarına kadar bilime yönelik felsefi eleştiri süreksiz, bölük pörçük ve etkisiz kalmıştır. • Bunun ardındaki temel neden doğa bilimlerinin sonuçlarının endüstriyel ve teknolojik uygulamalarla toplum yaşamına getirdiği katkıların büyük olmasıdır. • 20. yy. ’ın başında eleştiriler yeniden yükselişe geçmişti.
DOĞA BİLİMLERİNİN KRİZİ • Newton-Galileo’nun temellerini attığı mekanik fizik-Evrenin makine gibi tasarlanması ve doğadaki her şeyin birbirine zincirleme ve zorunlu olarak bağlı olduğu anlayışı • Max Planck (1858 -1917)Kuantum mekaniği ve belirsizlik ilkesi • Einstein ve görecelik teorisi
SOSYAL BİLİMLERİN DOĞUŞU • Sosyal bilimlerin gelişimine bağlı olarak bilim felsefesinde bilimin tanımını ve kapsamını farklı doğrultularda tanımlayan iki gelenek ortaya çıktı: 1. Bilim kavramını doğa bilimi modeline göre tanımlar ve sosyal bilimleri bu modele göre değerlendirir. 2. Sosyal bilimlerin bu şekilde konumlanamayacağını, bu bilimlerin konu ve yöntem bakımından farklı bir bilim modeline dayanması gerektiğini savunur. Bu gelenek çerçevesinde sosyal bilimler yerine “tin bilimleri”, “insan bilimleri”, “kültür bilimleri” terimleri tercih edilir.
SOSYAL BİLİMLERİN DOĞUŞU ve KURUMSALLAŞMASI • Sosyal gerçeklik hakkında, ampirik olarak doğrulanabilir, sistemli bilgi üretme çabası olarak sosyal bilim modern dünyaya ait bir girişimdir. • Yani, modernleşme adı altında toplanabilecek siyasal, sosyal, ekonomik, kültürel dönüşümü kavramayı hedefleyen bir bilme etkinliği olarak doğmuştur. • Kendinden önce şekillenen ve kurumsallaşan modern bilim anlayışına dayanmaktadır. (Her bilim kendinden önce gelen bilimden faydalanır, üzerine koyar) • Modernleşme çok sayıda terimi çağrıştırır: Sanayileşme, kapitalizm, kentleşme, aydınlanma, ulus devlet, bilim ve teknoloji, kitle iletişimi
SOSYAL BİLİMLERİN DOĞUŞU ve KURUMSALLAŞMASI • Kurumsallaşması 19. yy. a temellenir. • Kurumsallaşmadan kasıt bilgi üretmek ve bilgi üretenleri yeniden üretmek üzere süreklilik gösteren kurumsal yapıların oluşmasıdır. • Kurumsallaşmanın ilk boyutu gerçekliğin bilgisinin farklı disiplinlere ayrılması ve meslekleşmesidir. • 19. yy. genel görünümünde matematik (ampirik olmayan), deneysel bilimler (fizik, kimya, biyoloji), sanatsal faaliyetleri inceleyen, çoğu zaman bu sanatların tarihini yaptığı için tarihe yaklaşan insan bilimleri (edebiyat, resim, heykel, müzikoloji), tarih (idiografik), sosyal bilim (nomotetik), felsefe (amprik olmayan)
SOSYAL BİLİMLERİN DOĞUŞU ve KURUMSALLAŞMASI • Bu manzara gerçekliğin bilgisini arayan farklı dalların ve disiplinlerin üniversite içindeki konumlarını ve adlandırılma biçimini de yansıtır. • Daha önce kilise ile içli dışlı olduğundan yok olmaya yüz tutmuş üniversite 18. yy. sonu ile 19. yy. ın başında bilginin yaratıldığı başlıca kurumsal yapı olarak yeniden canlanır. • Doğa bilimlerinin etkin olduğu kraliyet akademilerinin yanında üniversite, 19. yy. daki canlanmasını büyük ölçüde tarihçiler, klasik dilciler ve edebiyat uzmanlarının akademik çalışmaları için devlet desteği almak amacıyla üniversite içinde kurumsallaşma yönündeki baskılarına borçludur.
SOSYAL BİLİMLERİN DOĞUŞU ve KURUMSALLAŞMASI • 1850 -1914 sosyal bilim disiplinleri ve dallarının gelişmesi ve kurumsallaşması • Bu süreçte üzerinde uzlaşılan farklı başlıca dallar iktisat, sosyoloji, siyaset bilimi ve antropolojidir. • Sosyoloji için Saint Simon, Tönnies, August Comte, Durkheim, Marx, Weber hatırlayınız…
BAĞIMSIZ BİR SOSYAL BİLİMDEN SÖZ EDEBİLİYORSAK…BİLİMİN NİTELİKLERİ OLGUSALLIK (Fenomenler bütünü=Olgu) • Bilimsel bilginin nesnesini olgular oluşturur. Bilim bu olgular hakkında bilgi edinme etkinliğidir. (Olgu: Düşünülmüşün karşıtı; var olduğu, doğru olduğu veya gerçek olduğu ya da yapıldığı, gerçekleştiği kabul edilen • Bilimsel bilginin nesnesini oluşturan olgular ikiye ayrılır: Artefakta-toplum halinde yaşayan insanın tarihsel, toplumsal, kültürel varlık olarak her tür ürün ve yaratımı (dil, din, sanat, bilim, siyaset, hukuk, devlet) Naturafakta-doğal olgu, insanın müdahalesi ve etkisi olmaksızın doğada kendiliğinden meydana gelen
BİLİMİN NİTELİKLERİ MANTIKSALLIK • Bilimi mümkün kılan bilimsel önkoşullar toplamını ifade eden ilke olarak tüm bilimlerin ortak niteliği- “Mantık her türlü düşünmenin formel kurallarını kapsamlı olarak gösteren bilimdir”(Kant, Salt Aklın Eleştirisi) • Olgusal dünyanın kendisine değil, o dünyanın biçimsel bilgisinin oluşturulması sürecine ilişkindir. • Mantık olguların açıklamasıyla değil doğru düşünme kurallarıyla uğraşır. (Yıldırım, 1979)
MANTIKSALLIK • Mantık İlkeleri: Özdeşlik, çelişmezlik, üçüncü halin imkansızlığı. • Her var olan kendisiyle özdeştir. • Bir şey aynı zamanda hem kendisi hem de başka bir şey olamaz. • X ya y’dir ya y değildir. Üçüncü hal imkansızdır. Birbiriyle çelişen önermeden biri doğruysa diğeri yanlış olmak zorundadır. Bir önermenin-yargının doğru ya da yanlış olduğunu ifade eder.
BİLİMİN NİTELİKLERİ GENELLEŞTİRİCİLİK • Bilim olgular dünyasındaki tekrar, süreklilik ve türdeşlikten hareketle olgular kümesinin tümü için geçerli ifadelere yani tümel önermelere ulaşmayı hedefler (tümevarımsal genelleme) • Gözlem ve deney yoluyla tetkik ettiğimiz olgulara ilişkin sonuçları tümevarım yoluyla genelleştiririz. • Bu sonuçlar bir zorunluluğu değil ancak bir olasılığı ve yaklaşıklığı ifade eder.
BİLİMİN NİTELİKLERİ • Genelleştiricilik niteliği, doğa bilimlerinin “bilimsel yasalara” ulaşma hedefiyle uyumludur. Ancak bu niteliğin sosyal bilimler açısından anlamı ve sınırları tartışmalıdır. • Doğal olgularla kıyaslandığında sosyal olgular görece daha az tekrar, süreklilik ve türdeşlik gösterir. Bu farklılık insan öznenin yaratıcı etkinliğine dayanmasından kaynaklanır. • Sosyal olan doğal olana kıyasla değişime, düzensizliğe ve rastlantısallığa daha açıktır.
BİLİMİN NİTELİKLERİ • Tarihin genelleştirilecek yasalara mesafesi • Bilim felsefesi içinde tarihin bilim sayılmasına karşı çıkışlar • Buna karşılık kültür bilimlerinin bilimin genelleştirilmiş yasalara ulaşma hedefini eleştirisi ve • Genelleştirici-yasacı bilim vs tekilleştiricibireyselleştirici bilim ayrımı
BİLİMİN NİTELİKLERİ ELEŞTİRELLİK • Mutlak bir zorunluluk olmayan sonuçların olasılığı ifade etmesi, yasa kavramının mutlak bir kesinliğinin olmaması her bilimsel önermeyi eleştiriye açık kılar. SEÇİCİLİK • Doğa bilimlerinde tekrar, süreklilik ve düzenlilik gösteren olayların; tekilleştirici sosyal bilimlerde ise konu seçimi, bakış açısı, olayları açıklamaya yönelik belli neden ve etkilerin ön plana çıkarılması
BİLİMİN NİTELİKLERİ NİCELCİLİK • Olgular arasında gözlemlenebilen ilişkilerin ve bu ilişkilerin genelleştirilmesi sonucunda ulaşılan yasaların matematiksel formüllerle ifade edilmesidir. • Bilimde ulaşılan yasaların nicelleştirilebilir sonuçlara dönüştürülmesinin işlevi ve amacı bu sefer bir diğer akıl yürütme şekli olan “tümdengelim” yoluyla tekil olgulara ilişkin çıkarımlar yapabilmektir.
BİLİMİN NİTELİKLERİ ÖLÇÜLEBİLİRLİK • Olgular gözlenebilir ve deneye konu olabilir. Verileri ve sonuçları sayılara dönüştürmekle yaptığımız şey aslında “ölçme” işlemidir. Ölçüm verileri sayılara dönüştürerek standartlaştırmamıza ve aynı ölçüye vurulan şeyler arasında karşılaştırma yaparak genellemelere ulaşmamıza olanak sağlar. • Olgusal dünyaya ait verilerin gerçekte sayısal olmadıkları halde sayılara dönüştürülerek ifade edilmeleri, nicel araştırma yapmanın bir tercih olduğunu düşündürür. Yine sonuçta bu tercih araştırma konusu ve araştırma problemi tarafından da koşullandırılır.
BİLİMİN NİTELİKLERİ NEDENSELLİK (Zorunluluk ve Evrensellik) • Her şeyin bir nedeni olduğu, dolayısıyla her nedenin bir etki doğurduğunu ifade eder. İki olgu arasında bir nedensellik ilişkisi olduğunu söylememize olanak veren şey tümevarımsal genellemedir. (Bilim zorunlu değil, olasılıklı bir nedensellikle çalışır) • Mümkün kılınan şey tümevarımsal genellemedir, bundan elde edilen bilgiyi kesin kılması doğa bilimlerinde bile tartışmalıdır. (D. Hume)
BİLME SÜRECİ VE TEMEL EPİSTEMOLOJİK VARSAYIM • ÖZNE (Bilgiyi arayan) • NESNE ( Bilgisi aranan) • Bilgi, özen ve nesne arasında ilişki ve bağ kurma süreci ve bu sürecin sonunda ortaya çıkan üründür. • Bilginin kaynağını, doğruluğunu ve sınırlarını sorgulayan epistemolojinin verdiği yanıtlar, bilen özne ile bilgisi aranan nesne arasındaki ilişkinin ve etkileşimin belirli bir biçimde tanımlanmasına bağlı olarak şekillenir.
BİLME SÜRECİ VE TEMEL EPİSTEMOLOJİK VARSAYIM • Özne-nesne ilişkisine dair epistemolojik yaklaşımlar, her şeyden önce bilgisi aranan nesnenin yani gerçeğin kendisine ilişkin ontolojik anlayışlar tarafında koşullandırılır. • “Bilgiye nasıl ulaşılır” biçimindeki temel epistemolojik soru, yani “nasıl bilebilirim” sorusunu olanaklı kılan temel soru, bilgisini aradığım şeyin ne olduğu sorusudur. • Bu nedenle Yeni Çağ’a kadar epistemoloji, ontolojiyle iç içedir. (Rasyonalizm, İdealizm; Realizm)
BİLME SÜRECİ VE TEMEL EPİSTEMOLOJİK VARSAYIM • Rasyonalizm: Varlık-gerçek vs Oluş-görünüş • Gerçek yani varlık özünde tek ve değişmez • Oluş yani olgusal dünya ise çokluklar dünyası olarak değişken ve çeşitlidir. • Gerçek yani varlık yalnız akılla kavranırken ve bir duyu nesnesi değilken(NUMEN-kendinde şey); oluş yani görünüş (FENOMEN) duyularla kavranır. • Realizm: Varlık düşünceden ayrı, var olduğu düşünülen her şeyi bilen özneden, düşünceden, algılayan ya da duyumsayan bir “ben” den bağımsız, kendi başına varlığı var sayar.
BİLME SÜRECİ VE TEMEL EPİSTEMOLOJİK VARSAYIM • Yeni Çağ bilim felsefesi kendini ontoloji ve metafizikten özenle ayırmaktadır. • Varlığı özel olarak tek başına vurgulamaz. Nasıl bilebilirim sorusunu, bilgisi aranan şeyden çok bilgiyi arayan özneyi araştırarak yanıtlamaya çalışır. • Yeni Çağ’da epistemoloji özne üzerinde, yani insanın bilme yetisi üzerinde odaklanır. • Aydınlanma düşüncesiyle birlikte bireye ve insan aklına duyulan, yani özneye duyulan güven doruğa çıkmıştır.
BİLME SÜRECİ VE TEMEL EPİSTEMOLOJİK VARSAYIM • Descartesçilik ve Kartezyen felsefe: Yöntemsel şüphecilikten Kesin Bilgiye • “Düşünüyorum, o halde varım” • Epistemolojik bir yaklaşım olarak rasyonalizm (Bilginin kaynağı akıldır; Platon, Hegel…) • Empirizm (Bilginin kaynağı deney ve gözlemdir; Bacon, Hobbes, Locke…)
BİLİM VE YÖNTEMBİLİM (METODOLOJİ) İLİŞKİSİ • Bilim= Bilimsel yöntem+Yöntembilim+Araştırma yöntemi (Süreç)+Araştırma teknikleri+Bir sonuç veya ürün. • Bilim, hem bilimsel yöntem hem de bir üründür. • Dünyayı, içinde yaşadığımız çevreyi, olguları, olayları, şeyleri (fenomenleri) anlama ve doğru bilgiye ulaşmada başvurulan bir yaklaşım biçimi olarak bilimin kalbi yöntemdir. • Kısaca bilim, dünyayı anlama ve doğru bilgiye ulaşmada başvurulan sistematik bir yaklaşım biçimi ve bir yönüyle yöntemdir. Bilimin özü yöntemdir.
EPİSTEMOLOJİ-BİLİMSEL YÖNTEMBİLİM • BİLİMSEL YÖNTEM (ARKADA FELSEFESİ VAR) > • ARAŞTIRMA METODOLOJİSİ > • ARAŞTIRMA YÖNTEMLERİ (TEKNİKLERDEN DAHA GENİŞ, GENEL VE ONLARI ÜRETEN) > • ARAŞTIRMA TEKNİKLERİ
BİR ARAŞTIRMANIN BİLİMSEL OLARAK NASIL YAPILDIĞINI ÇALIŞMA BİLİMİ OLARAK YÖNTEM BİLİM(METODOLOJİ) • Bilimsel yöntemi diğer bilgi edinme ve bilme yollarından ayıran en temel özelliği kullanmış olduğu yöntem bilimdir. (Metodoloji) • Cevdet Paşa “ Usul esasa mukaddemdir” (Yöntem esastan önce gelir) • Metodoloji bir araştırmanın nasıl yapılacağını kendine konu edinen bilimdir. • Bilimsel araştırmada temel alınan felsefeye, kullanılan yöntem ve tekniklere karar verir.
METODOLOJİ • Hangi araştırma yöntemi kullanılmalıdır sorusunun cevabıdır. • Araştırma dizaynında yöntem, teknik, içerik, yol ve kurallara kaynaklık eder.
GÖZLERİNİZİ KAPATIN VE (BİLİMSEL )ARAŞTIRMA NEDİR, ZİHNİNİZDE CANLANDIRIN!
BİLİMSEL BİLME FAALİYETİ OLARAK (BİLİMSEL) ARAŞTIRMA • Somut bir amaç olmaksızın sadece bilgilerin toplanması değildir • Yorumlara ve analiz olmaksızın bilgilerin tasnif edilmesi değildir • Bir fikrin veya ürünün ne derece ilgi gördüğünü tespit etmek için kullanılan bir terim değildir (Kelebek, karınca ve arı analojisi) • Araştırmacı gazetecilik değildir; • “Research” terimi FBI’daki “investigation”dan farklıdır. • Meslek olarak bilim ve epidemik cemaatler
(BİLİMSEL) ARAŞTIRMA • Uzman, araştırmacı ve/veya bilim insanının yaşadığı toplumu ve çevreyi tanımak ve karşılaştığı sorunlara çözüm yolları bulmak için giriştiği, özenli, sistematik ve bilimsel bir çabadır. • Bilginin bulunması, geliştirilmesi ve gerçeğe uygun olup olmadığının yani doğruluğunun kontrol edilmesi için harcanan çabadır. • Belli amaçlar ve sistematik süreçler yoluyla planlı veri toplama, toplanan verilerin analizi ve raporlanmasıdır.
(BİLİMSEL) ARAŞTIRMANIN AMAÇLARI • BETİMLEME (Olayın nasıl olduğunu, ne olduğunu ayrıntılı bir şekilde ortaya koymak, nedir sorusunu yanıtlamak) • AÇIKLAMA (Neden sonuçları veya karşılıklı ilişkileri bularak genellemelere ulaşma, ilke ve kuramlar geliştirme) • YORDAMA (Basitçe bir guessing değil, tahmin) • DENETİMLEME ve Fayda-Bilgi Güçtür. (Olayları, olguları, şeyleri, koşulları ve bilgiyi kontrol altına alma)
BİLİMSEL ARAŞTIRMANIN GENEL ÖZELLİKLERİ • DOĞRUYU ARAMAK, DOĞRULAMA/YANLIŞLAMA • BİLİMSEL YÖNTEME DAYANMA • PROBLEMLERE GENEL GEÇER, YETKİN, SAĞIN, NESNEL, GÜVENİLİR VE GEÇERLİ ÇÖZÜMLER ÜRETME GEREKSİNİMİ • PLANLI VE SİSTEMLİ ÇALIŞMA SÜREÇLERİ • BASİT AÇIKLAMA • OLASILIKLI DÜŞÜNME • TAMLIK-NETLİK (STANDART TEKNİK DİL VE KAVRAMLARIN KULLANIMI, İLETİLEBİLİRLİK, TEKRARLANABİLİRLİK)
BİLİMSEL ARAŞTIRMACININ GENEL NİTELİKLERİ Alanda yeterlilik (disiplinlerarası ilgi ve bilgi) Yöntembilim yeterliliği Zaman ve olanak yeterliliği İlgi, merak, sebat, yaratıcılık, sürekli ve sürekli yeniden deneme cesareti, azmi ve tutkusu (Gözlemi erken terk etmemek, kanıt için kararı erteleyebilmek) • Nesnellik; açık fikirli, eleştirel, kuşkucu ve dürüst olmak; bağıntılı düşünebilmek, yanılabileceğini düşünerek alçakgönüllü olmak ve yargılarında olasılıklı düşünceye yer vermek; evrenselcilik; toplulukçuluk… • •
ARAŞTIRMANIN ZORLUKLARI
ARAŞTIRMANIN ZORLUKLARI • MALİYET • ZAMAN VE MEKAN KISITLARI • AMAÇLANAN SONUÇLARA ULAŞAMAMA RİSKİ ve RASTLANTISAL GÖZLEM (Her bilimsel çalışmanın sonucunda mutlaka bir bilimsel bilgiye ulaşılması zorunluluk değildir. Bilimsel olarak yaklaşmak, konuyu bilimsel yöntemlerle araştırmak önemlidir ve bunlar asli olarak araştırmayı bilimsel kılan kıstaslardır. Beklenmedik, tesadüfen ve kaza sonuçlar da olabilir: Sakarin, anestezi, kalp pili, penisilin ve plastiğin bulunuşu gibi) • KESİNLİK, DOĞRULUK VE GÜVENİRLİK KISTASLARI • ETİK BOYUTU
AMAÇLANMADIK SONUÇLAR
BİLİMSEL ARAŞTIRMA VE BİLİMSEL BİLGİ • Bilimsel araştırma sonuncunda ortaya çıkan bilimsel bilgi olgusaldır; ölçülebilir- gözlemlenebilir, deneye konu olabilir-; eleştiriye açıktır; iletilebilirdir(sağlam yöntem, ortak dil, genel geçerlik); herkese açık ve toplumsaldır; tekrarlanabilir; yenilenebilir; ilerleyicidir; birikimseldir; dinamiktir; mutlak ve değişmez değildir; mantıksaldır; doğrulanabilir veya yanlışlanabilir; öndeyicidir, kesinliği ve doğruluğu çok yüksektir…
BİLİMSEL BİLGİ BİRİKİMSEL VE SPEKÜLATİFTİR
BİLİMSEL BİLGİ NEDENSELDİR
BİLİMSEL BİLGİ NESNELDİR
BİLİMSEL BİLGİ MANTIKSALDIR
BİLİMSEL BİLGİ İLERLEYİCİDİR
BİLİMSEL BİLGİ VE DOĞRULUK
DOĞRULUK
DOĞRUYU ARAMA VE DOĞRULUK • İNSANOĞLU YAŞADIĞI DÜNYAYI, ÇEVRESİNİ VE OLAYLARI ANLAMADA GENELDE 3 YOL İZLEMİŞTİR: TECRÜBE, DENEYİM, DENEY, GÖZLEM • AKIL YÜRÜTME-MANTIĞA VURMA /REASONING (TÜMDENGELİM, TÜMEVARIM VE İKİSİ BİRLİKTE) • ARAŞTIRMA
DİĞER BİLGİ KAYNAKLARI VE DOĞRULUK • METAFİZİK, DİN (DOĞA ÜSTÜ GÜÇLER) • GELENEKLER • BİREYSEL DENEYİMLER (Seçici gözlem; hale etkisi; gereğinden fazla, yanlış genelleştirme) • OTORİTE FİGÜRLERİ • MEDYA
DİĞER BİLGİ KAYNAKLARI VE DOĞRULUK • SAĞDUYU (Commonsense-bir insan topluluğunun herhangi bir tarihsel dönemde doğru ya da geçerli saydığı inanç, düşünce ve varsayımların tümüdür. Eleştirel değildir. Önyargılar içeren, dağınık ve çoğu kez çelişkili ve tutarsızken bilim mantıksal olarak tutarlı ve doğrulanmaya açık kuram ve önermeleri içerir. Her zaman fenomenlere dayanmayabilir. “Yoksul gençler orta sınıf mensuplarına göre suça daha çok yönelirler yargısı gibi”)
DOĞRULUK-ONTOLOJİK ve EPİSTEMOLOJİK DEĞERLENDİRME UYGUNLUK KRİTERİ • İleri sürülen önermenin, üzerinde konuşulan gerçeğin ne’liği ile çakışma derecesidir. • Doğruluk bir derece işidir. Mutlak anlamda doğru ve yanlış yoktur. Bilimsel yöntemle elde edilen bilgi ve yöntemin %100 doğru, mutlak ve kesin olduğunu söyleyemeyiz. • Zira, bilimsel bilgi doğruluk değeri en yüksek olan olasılıklı bir bilgidir.
DOĞRULUK-ONTOLOJİK ve EPİSTEMOLOJİK DEĞERLENDİRME • Sofistler, bilimsel şüphecilerden Socrates, Descartes, Hume, Kant’ a göre kendinde şey (numen ) hakkında hiçbir şey bilemeyiz. Duyularımızla ulaşamayız. Bunlar bizim dışımızda var olan gerçeklerdir. İnsanlar ancak fenomenler hakkında bilgi edinebilirler. Deney kadar anlama da önemlidir. Doğrunun ölçütü olan uygunluk da nesneye göre değil, öznenin anlama formlarına (apriori) göredir.
DOĞRULUK-ONTOLOJİK ve EPİSTEMOLOJİK DEĞERLENDİRME • Berkeley gibi öznel idealistler için insan ancak zihninde olanlarla dış dünyayı bilebilir. Zihindekiler dışında başka bir gerçeklik yoktur. İde dediği, bildikleri doğru şeyler, kendi zihninin içerikleridir. • Buna karşılık Kant insan hem zihninin yapısı ve gücü ile hem de kendi dışındaki dünyanın özelliklerinden gelenlerin etkisiyle fenomenleri(görünüşleri) bilebilir.
DOĞRULUK-ONTOLOJİK ve EPİSTEMOLOJİK DEĞERLENDİRME • Realistler özne kendi dışında olan nesneyi bilme gücüne sahiptir. Onun ne’liğine, zihinsel gücüyle deney ve gözlem yaparak olduğu gibi ulaşabilir. • Pozitivistler ise “bilginin sınırları duyularımızın sınırları kadardır” der. Duyularımızın dışındaki metafizik özellikleri bilginin kapsamı dışında tutarlar. Bilimsel bilgiden başka bilginin doğruluğunu tartışmazlar.
DOĞRULUK-ONTOLOJİK ve EPİSTEMOLOJİK DEĞERLENDİRME • Neopozitivistler, pozitivizmden faydalanarak bilgiyi yalnız doğrulanabilir bilgiyle sınırlandırmışlardır. Doğrulanamayan, gündelik bilgi ve metafizik önermeleri yok anlamlı saymışlar ve doğruluğunu tartışmamışlardır. • Mantık ve matematiğe indirgenebilen ve doğrulanabilen bilgiyi kabul etmişlerdir.
DOĞRULUK-ONTOLOJİK ve EPİSTEMOLOJİK DEĞERLENDİRME • Akılcılar akla dayalı ve doğuştan var olan apriori(önsel) bilgileri doğru olarak kabul ederler. Çünkü duyu organları özneyi kandırabilir, üstelik gerçek de sürekli değişmektedir. • Tümdengelimle akla uygun yeni bilgiler elde edilir savını benimserler.
DOĞRULUK-ONTOLOJİK ve EPİSTEMOLOJİK DEĞERLENDİRME • Deneycilere göre bilginin sınırlarını deneyler çizer. Bilgi aposteriori(sonrasal)dir. • Tümevarımla çıkarımlar yapılır. Aklımız boş bir levhadır. (Tabula rasa) • Sezgiciler metafiziği ve önsel bilgileri kabul ederler. Bilginin sınırlarını ve doğruluğunu sezgi belirler.
DOĞRULUK • Hangi bilgi doğru, doğru bilginin ölçütleri nelerdir? • Doğru ile yanlış, bilimsel ile bilimsel olmayan arasında fark var mıdır, nedir? • Ezcümle, her felsefi akım bu sorulara farklı yanıtlar vermiş ve yeni bilgi anlayışlarına kaynaklık etmiştir.
DOĞRULUK • Platon ve Aristoteles’te doğru bilginin ölçütü gerçeğe, hakikate uygunluktur. • Sofistler göre doğruluk yararla ilgilidir ve görelidir. Yararlı olan doğru, zararlı olan yanlıştır. Ama kime göre?
DOĞRULUK • Descartes için doğruluğun ölçütü açıklık ve seçikliktir. Herkes için apaçık olan önermenin ve yargının doğruluğundan şüphe duyulmaz. • Bütünlük içinde çelişkiye düşülmeden anlaşılan önermeler doğrudur.
DOĞRULUK • Leibniz, Spinoza, Hegel, Bradley, Mantıkçı Pozitivistlerden Neurath ve Hempel için doğru bilginin ölçütü düşünceler arasındaki mantıksal tutarlılıktır. Verilen evrenin önermeleriyle yani kavramla tutarlı olan önermeler doğrudur. Yöntem tümdengelimdir. • Önermenin tek başına doğruluğu söz konusu olamaz. Evreni açıklayan diğer önermeler ve sistemlerle çelişilmemelidir.
DOĞRULUK • Carnap, Ayer, genç Wittgenstein önermeler ne’liğe uygun resmedilirse doğrudur derler. • Bunu eleştirenler düşünce ve önerme bilgisi ile gerçek farklıdır, uygunlukları nasıl denetlenebilir, uygunluğa kim karar verebilir diye sorarlar. Doğruluk tartışmalıdır da.
DOĞRULUK • Pragmatistler “bilgimizin sınırlarını deneyimlerimiz, yaşantılarımız belirler” görüşünü benimserler. Bilen ve bilinen ayrımı yapmazlar. Yararlı bilgi doğrudur. Ne kadar çok yarar sağlıyor ve sorun çözüyorsa o kadar doğrudur. • Mutlak doğru yoktur. Tüm doğrular görelidir.
DOĞRULUK • Varoluşcular bilgide yine özne ve nesne ayrımı kabul etmezler. • “Doğru, her insana göredir”ilkesini savunurlar.
DOĞRULUK • Kuhn’a göre bilim adamlarının uzlaştıkları, kabul ettikleri, üzerinde anlaştıkları önermeler, kuramlar ve araştırma sonuçları doğrudur. Doğrunun ölçütü uzlaşma ve anlaşmadır. • Oysa Ptoleme’den Newton’a, Newton’dan Einstein’a kadar en temel bilimsel paradigma değişimlerine bakılırsa uzlaşmanın doğruluğun garantisi olmadığı görülür.
SOSYAL ARAŞTIRMA • Sosyal gerçekliğe ilişkin, fenomenlere ilişkin bilgi üretiminin önemli bir kısmını sosyal araştırmalar oluşturur. İki açıdan önemlidir: 1. Bilimin nesnesi olarak sosyal dünyanın bilgisinin nasıl elde edilebileceğine dair epistemolojik yaklaşımların bilgi üretim sürecine nasıl yansıdığını görebilmek 2. Bir sosyal araştırmanın nasıl tasarlanıp yürütüldüğünü kavrayabilmek
SOSYAL ARAŞTIRMA • Sosyal araştırma ile kastedilen görgül araştırmadır. Bu bazen alan araştırması terimiyle de karşılanır. • Görgül; gözlemlenebilen, gözlem nesnesi olabilen demektir. • Görgül araştırmanın temel dayanağı gözlemlenebilen, gerçek dünya deneyiminin, düşünceyi geliştirmenin ve sınamanın bilimsel yolu olduğu fikridir. • Temelindeki epistemolojik yaklaşım empirizmdir.
SOSYAL ARAŞTIRMADA YÖNTEM • Bilimsel bilginin kaynağına ilişkin epistemolojik tartışmalardan başlayıp belirli bir bilim dalının nesnesine ilişkin bilgi edinmekte başvurduğu özgül yaklaşımlar ve daha özelde araştırma tekniklerine kadar uzanan çok geniş bir alanı konu edinir. • İlk ve en soyut düzlemde akla gelen epistemoloji • En somut düzlemde ise yöntem bir sosyal araştırmanın tasarlanmasını, veri toplama ve veri analiz, çözümleme ve raporlama süreçlerini ifade eder.
TASARIMA DESENİNE GÖRE SOSYAL ARAŞTIRMALAR • NİCEL ARAŞTIRMALAR: İzlenimler, kelimeler, cümleler, fotoğraflar, belgeler ve semboller gibi sayısal olmayan verilere dayanır. • NİTEL ARAŞTIRMALAR: Verilerin sayı biçiminde olduğu görgül araştırmadır. (Tarihselci okul, ESB, üçüncü dalga 60 sonrası sembolik etkileşimcilik, fenomenoloji, etnometodoloji ve feminizmin pozitivizm eleştiriyle desteklendi. ) • KARMA ARAŞTIRMALAR • ÇOK YÖNTEMLİ ARAŞTIRMALAR
ANALİZ BİRİMİNE GÖRE SOSYAL ARAŞTIRMALAR • BİREY • TOPLUM • TOPLULUK • ÖRGÜTLER • KURUMLAR
VERİ VE VERİ TOPLAMA TEKNİKLERİ • Veri: Sosyal araştırmada sosyal dünyanın görgül bilgisine karşılık gelir. • Veri toplama tekniği ya da araştırma tekniği somut bir araştırmada, araştırma problemini yani araştırma sorusunu yanıtlamak amacıyla, yani test edilmek için öne sürülen hipotezleri sınamak üzere alandan bilgi toplamaya yönelik teknikleri ifade eder. (Bankacılar, doktorlar, mühendisler, sosyal bilimciler bilimsel yöntemde ortaklaşırlarken kendi alanlarında farklı teknikleri kullanırlar)
SOSYAL ARAŞTIRMANIN SÜREÇLERİ • Araştırma konusunun seçilmesi; araştırma sorularının, varsayımlarının ve hipotezin oluşturulması • Kuram aşaması (araştırmanın tam ortasında) • Veri toplama • Veri analizi, hipotezi sınamak, yorumlama • Kuramın yeniden gözden geçirilmesi ve/veya bir kuramsal yaklaşımın formüle edilmesi
PROBLEM (Sorunsal) • Sorunsal araştırmada çözüm bulunacak problemin ne olduğunun, neden böyle bir araştırmaya ihtiyaç duyulduğunun izahıdır.
PROBLEM (Sorunsal) • • • Araştırma yapılacak konu belli ise araştırma sürecinin sonraki aşamalarını sürdürmenin ilk adımı sorunsalı belirlemektir. Yapılacak araştırmada sorunsalı, hangi soruya cevap aranacağı oluşturur. Araştırma ile amaçlananın ne olduğunu ortaya koyar. Yapılacak araştırmada neyin ortaya koyulacağı sorunsaldır: Konunun «nesi» araştırılıyor, araştırmada ne amaçlanıyor? Sorunsal, araştırmanın sınırlarını açıkça belirlemedir.
PROBLEM (Sorunsal) • Sorunsal, araştırmanın sınırlarını açıkça belirlemedir. • Konuyu, bütünleştirme, sınırlandırma ve tanımlama işlevlerini içermelidir.
PROBLEM (Sorunsal) • • • Sorunsalın belirlenmesi, bir araştırma sürecinin en önemli safhasıdır. Araştırmanın sonraki seyrini belirleyen temel etken sorunsaldır. Bu nedenle bir araştırmada sorunsalı belirleme sürecine yeterli zaman ayırmaktan kaçınılmamalıdır.
PROBLEM (Sorunsal) • Sorunsalın net olarak ortaya konulması, araştırmanın kavramsal çerçevesinin şekillenmesinde, kuramsal yaklaşımın belirlenmesinde, veri toplama tekniğinin belirlenmesinde ve veri analiz aşamalarında kolaylaştırıcı ve şekillendiricidir.
EVREN • Araştırma bulgularının genellendiği, soruların cevaplanması için ihtiyaç duyulan canlı veya cansız varlıklardan oluşan büyük gruptur. • Araştırmacının üzerinde çalıştığı sahadır.
EVREN • Evren, araştırma sonuçlarının genelleştirildiği kümedir. • Veri toplama süreci evren üzerinden yürür. • Evren içerisinden belirli yöntemlere göre seçilen, temsil kabiliyeti olan elemanlardan veri toplama süreci işletilir.
EVREN • • • Evreni belirlemede hipotezler yol gösterici en temel unsurdur. Bu nedenle evren ve örneklemden elde edilecek veriler hipotezi ele verir. Bir araştırma sürecinin sonucu, sorulara verilen cevaplar, sınanan hipotezler; esasında araştırmacının evren hakkındaki bilimsel yargısıdır.
ÖRNEKLEM • Evrendeki birimler arasından, belirli yöntemlerle seçilen, evreni temsil kabiliyeti olan küçük kümedir. • Araştırma evreninden örneklem seçim işlemine örnekleme denir.
ÖRNEKLEME TEKNİKLERİ 1. Olasılığa Dayalı Örnekleme a) Rastgele: Evrendeki her elemanın rastgele seçildiği, her bir öğesinin katılma şansının eşit olduğu örnekleme yöntemidir.
ÖRNEKLEM b) Tabakalı Örnekleme: Katılımcıların belirli özellikler gözetilerek seçildiği örneklem. c) Küme Örneklemesi: Evreni temsilden ziyade belirli özellikleri gösteren bir grup ya da kümenin seçilmesi.
ÖRNEKLEM d)İki Aşamalı Rastgele Örnekleme: Önce birden fazla grubun rastgele sonra bunlar içerisinden rastgele elemanlar seçilir. e) Sistematik Örnekleme: Belirli bir sistematiğe dayalı olarak ve evrende belirli aralıklarla yapılan örneklemedir.
ÖRNEKLEM 2) Olasılık Dışı Örnekleme a) Tipik Durum Örneklemesi: Tipik ya da temsil edici elemanların seçildiği örneklemedir. b) Kritik Durum Örnekleme: Sıradışı bir grup ya da kişinin seçildiği örneklemedir. c) Homojen Örnekleme: Tanımlanmış belirli niteliklere sahip olan elemanların oluşturduğu örneklemedir.
ÖRNEKLEM d) Aykırı Durum Örneklemesi: Normal özelliklerle benzerlikler göstermeyen elemanlardan oluşan örneklemedir. e) Uygun Durum Örneklemesi: Daha ulaşılabilir birey ve gruplardan seçilen örneklemedir.
ÖRNEKLEM f) Kartopu Örnekleme: Derinlemesine bilgi almak için ilk görüşülen kişilerden sonra görüşmeye onların tanıdıkları üzerinden devam edilen örneklemedir.
VARSAYIMDAN HİPOTEZE • Varsayım/Sayıltı (Assumption) • Araştırma yapılmadan doğru olduğu varsayılan, henüz kanıtlanmamış ya da kanıtlanması için çaba sarf edilmeyen yargı, genelleme • Bir şey yapmak için doğru olduğu kabul edilen açıklama, önerme, dayanak
VARSAYIM • Varsayımlar düşsellik içermez, gelişigüzel değildir. • Doğruluğu daha önce yapılan çeşitli araştırmalardan çıkarılan sonuçlar üzerine ve geçmiş gözlemlere dayanır. • Gerekirse doğruluğu da test edilir. • Araştırmanın başında doğruluğu sınanmaya elverişli olmayabilen, kanıtlanması gerek görünmeden doğru kabul edilen, denenmeyen yargılardır.
VARSAYIM • Varsayımlar araştırmacının yaslandığı kurama göre şekillenir. • Dolayısıyla farklı paradigmalardan hareket eden araştırmacıların varsayımları da farklı olacaktır. • Bilimin dayandığı temel varsayımlar doğanın düzeniyle ilgili; bilimsel araştırma süreciyle ilgili ve araştırmacıyla ilgili varsayımlar olarak ayrılabilir.
BİLİMİN DAYANDIĞI TEMEL VARSAYIMLAR A. Doğanın düzeniyle ilgili olanlar; ispata gerek duyulmaz: Örn: Güneş doğudan doğar, batıdan batar; dünya yuvarlaktır. • Bir olayın ilk nedenini ve nihai sonu bilmek gerekmez. • Bir karmaşıklığın altında bir basitlik, bir düzenlilik, temel olan bir işleyiş ilkesi yattığı varsayımı (parsimoni)
A. Doğanın düzeniyle ilgili varsayımlar • Öte yandan doğada oher olay diğerlerinden tümüyle bağımsız ve biricik değildir; olaylar benzerlik gösterir, farklılık gösterir. • Benzer olaylar farklılıklar ayıklanarak gruplanabilir ve incelenebilir. • «Doğada bir şey varsa bir miktar oluşturur ve bir miktar oluşturan her şey ölçülebilir. »
BİLİMİN DAYANDIĞI TEMEL VARSAYIMLAR B. Bilimsel araştırma süreci ile ilgili varsayımlar: Örn. Denek ya da katılımcılar, veri toplama araçları ve istatiksel işlemlerle ilgili varsayımlar. • Değişkenlerin kontrol altına alınması, sınırlandırılması: Örn: Kilo almanızın birçok neden ve değişkenle ilgisi olabilir ama siz sadece karbonhidrat temelli gıda tüketimiyle kilo alımı arasındaki ilişkiyi bulmaya odaklanabilirsiniz.
B. Bilimsel araştırma süreci ile ilgili varsayımlar • Deneklerin birbirinden etkilenmemesi • Ölçeği yanıtlarken ki içten ve doğru yanıtlar vermeleri • Ölçme aracının bunu sağlayacak şekilde tasarlanması: Örn: Psikolojik bir veri kümesinde ölçme aracı, ilgili psikolojik özelliği güvenilir ve geçerli bir şekilde ölçmektedir varsayımı gibi
C. Araştırma süreci ve araştırmacıyla ilgili varsayımlar • Ne kadar çok veri, o kadar normal ve gerçeğe yakın dağılım eğilimi varsayımı gibi • Araştırmacıyla ilgili en temel varsayımlar etik alanıyla ilgilidir. • Yukarıdakileri benimsemeyen biri bilim yapamaz. • Bilim insanı dürüsttür; kendi duygu, değer ve beklentilerini analiz, yorum ve sonuçlara dayatmaz.
C. Araştırma süreci ve araştırmacıyla ilgili varsayımlar • • • Bilim insanı kuşkucudur, Bilim insanı eleştireldir, Bilim insanı sebatkardır, Bilim insanı sorumluluk sahibidir, Bilim insanı araştırıcıdır.
HİPOTEZ (DENENCE) • Genellikle varsayımla karıştırılır. • Yöntembiliminde hipotez denenmek için ortaya atılan bir sav ve/veya önermedir. • Doğruluğu test edilmek üzere sorulan sorulara önceden verilmiş bir yanıt, yanıt beklentisi ve kanaattir.
HİPOTEZ (DENENCE) • Değişkenler arasındaki ilişkiyi test etmek üzere sorunsala verilen araştırma öncesi yanıttır, iyi düşünülmüş bir tahmindir. • Hipotez bir yargı belirtir, kestirimde bulunur, tek bir olayı açıklar.
HİPOTEZ • Hipotez araştırmacının çabalarını örgütler: Problemin açıkça anlaşılması, Veri toplama ve analiz sürecinin yorumu için çerçeve sağlar.
HİPOTEZ • Kuramdan, gözlemden, literatürden vb. türetilebilir • Ampirik ve deneysel olarak test edilebilir • Araştırmanın sonucunda güçlenir, desteklenir veya yanlışlanabilir. • Yasa olma olasılığı taşırlar.
LİTERATÜR TARAMASI ve HİPOTEZ GELİŞTİRME
Bilgi bir boşluktan oluşmaz ve sizin çalışmanız diğerleriyle ilişkili olduğunda değerlidir. Çalışmanız ve bulgularınız ancak, diğer araştırmacıların çalışma ve bulgularıyla benzeştiği ve ayrıştığı ölçüde anlamlı olacaktır (Jankowicz’den aktaran Altunışık, 2012: 52).
LİTERATÜR TARAMA/KAYNAK İNCELEME • Bir konu hakkında bilgi elde edebilmek için kaynakların taranmasıdır. Literatür tarama, araştırmanın amacı, problem ve hipotezler dikkate alınarak yapılmalıdır. • Mümkün olduğunca çok ve farklı kaynak taranmalıdır • Konu ile ilgili önceki çalışmalarla uyuşan, çatışan, onları tamamlayan yönler belirlenmelidir • Konu ile ilgili diğer çalışmalardaki fikirler, veriler ve araştırma bulguları ayrıntılı olarak incelenmelidir • Eleştirel bir yaklaşımla konu ile ilgili çok sayıda fikir üretilmeli ve içlerinden en iyisi araştırma konusu olarak seçilmelidir.
LİTERATÜR TARAMA/KAYNAK İNCELEME • Yapılmış olanı görerek ve tekerleği yeniden icat etmemek • Yeni bilgiler üretmek, orijinallik • Eksik kalmış, farklı boyutlarıyla tamamlanabilecek ya da yeni sorulara kapı aralamış teori ve araştırmalardan yola çıkarak ilerlemek, duvara bir tuğla daha koymak • Örn. Solomon Ash deneyinin ardındaki motivasyonlar ve amaçlar; Stanley Milgram deneyi, Philip Zimbardo hapishane deneyi; Milgram deneyini 2015’te tekrar eden Leh araştırmacıların yeni vardığı sonuçlar • Herşey kaynak olabilir: Müzelik malzemeler, kitabeler, heykeller, abideler, zafer takları, hudud km. taşları, madalalar, takılar, iskelet ve kalıntılar, mezar taşları, paralar, arma ve mühürler
LİTERATÜR TARAMA/KAYNAK İNCELEME • Doküman incelemesi: Marx ve Engelsİngiltere’de işçi sınıfını çalışırken fabrika denetim raporlarını incelediler; Durkheim din ve intihar konulu çalışmalarında resmi istatistikleri araştırdı; Weber din sosyolojisi ve kapitalizmin temellerine dair araştırmalarında dini dökümanları, mezheplere ait ilan ve el notlarını inceledi. • Film, fotoğraf, video ve mikrofilmler de diğer doküman türlerindendir. • TV programlarında öreğin program arşivleri, internet platformlarındaki eski yayınlanmış programlara dair program arşivleri
• Araştırmayı planlamadan önce mutlaka ayrıntılı kaynak taraması yapılmalı ve olabildiğince araştırma ile ilişkili olabilecek çok sayıda yayın incelenmelidir. • Bilimsel araştırmaların incelenmesinde bir sistematik yaklaşım kullanmak ve tüm yayınları benzer prosedürlere göre incelemek gerekir.
• Kaynaklar tarihsel sözlü kaynaklar olabilir. Örn: Şiirler, hikayeler, destanlar, menkıbeler, sözlü kişisel tarih anlatıları. . . • Kaynaklar yazılı, çizili, sesli, görüntülü olabilir. Örn: Kütüphane malzemeleri, arşivler, secereler, tkvimler, yıllıklar, vekayinameler, biyografiler…
• Araştırma planının, amaçlarının, yöntemlerinin geçmişte yapılan çalışmalara dayandırılması ve ‘’mevcut bilgiler ışığında, seçilen konuda neler yapılabilir? ’’ ortaya konması gerekir. • Bu nedenle, seçilen konuda geçmişte nasıl, nerede ve ne tür çalışmalar yapıldığının belirlenmesi gerekir.
LİTERATÜR TARAMA • Araştırma konusunda klasik ve güncel kaynaklara ulaşmak için • Kitapların taranması (kitaplar, dergiler, tezler, makaleler, araştırma proje raporları, teknik kurul raporları, ansiklopediler, sözlükler vb. ) • Elektronik tarama platformlarından, araçlarından ve indekslerinden yararlanma (ulakbim, scopus, ebscohost vb. ) • Bibliyografya gibi başvuru kaynaklarının taranması, abstractların taranması önemlidir.
LİTERATÜR TARAMA • Teknik Komite Raporlarının taranması(Ulusal ve Uluslararası Kamu-Özel ve Kuruluşların uzmanlarının yazdığı veya teknik komitelere hazırlattığı kaynakların taranması) • Erişilen ve araştırma yapılacak konu ile ilgili temel kaynakların kaynakça bölümlerinde yer alan yayınlardan da yararlanılabilir
LİTERATÜR TARAMA • Konunun uzmanlarına danışma(kişisel görüşme ile), seçilmesi düşünülen araştırma konusu ile ilgili bilimsel çalışmaları olan ulusal ve uluslararası çevrelerdeki bilim insanlarına doğrudan posta ya da e -posta ile mesaj göndererek araştırma konusu ile ilgili görüşlerini alma, deneyimlerinden yararlanma • Meslek gruplarının oluşturdukları internet çalışma gruplarına üye olarak gruptaki üyelere araştırma konusu ile ilgili fikirlerini sorma, tartışma açma ve önerilerinden yararlanma
LİTERATÜR TARAMA • Basın yayın organlarını takip ederek konu ile ilgili güncel bilgileri toplama • Kütüphane, arşiv, internet tabanlı online kataloglar ve veri tabanları • Uzaktan dünyanın birçok kütüphanesine açık erişim • E-kaynaklar, açık erişim kaynaklar (dergiler, kitaplar, gazeteler, eski gazeteler, açık ders malzemeleri, ATAUM, TÖMER, LAMER gibi araştırma merkezlerinin bültenleri, raporları, açık ders malzemeleri), google scholar • Kimi önemli indeksler: Scopus, Sceince Direct, Wiley Online Library, Springer, Ulakbim, Ebscohost
• İnternet üzerinden taramalar anahtar kelimeler (keyword) kullanılarak yapılır. Anahtar kelimeler konuyu en iyi şekilde özet olarak ifade eden özgün terim ve kavramladır. Anahtar kelimeler yayınların başlık ya da içeriğinde yer alacak kelime, terim ve kavramlardan seçilmedir. İnternet üzerinden taramalar; konu adına, yazar adına, dergi adına ve anahtar kelimelere göre yapılır(Hamarat, 2009).
Konunun seçilmesi ve sınırlarının belirlenmesiyle birlikte bir hipotez kurulmamışsa araştırmanın nasıl yürütüleceği belli değildir. Okunan kaynaklardaki tüm bilgilerin yapılacak çalışmalara ayrım gözetilmeksizin aktarılması bir şey ifade etmez. Bu yüzden okuma seçici olmalı ve hangi bilgilerin alınıp, hangilerinin dışarıda bırakılacağının ölçüsü araştırmanın hipotezini oluşturmalıdır.
2) Hipotez Kaynak Tarama Hipotez Veri toplama ve Analiz Etme Kaynak taramasını iyi bir biçimde yapıp, konuyu iyi belirlemez isek; kuracağımız hipotezler de dolayısıyla doğru sonuç vermez.
• Bilimsel araştırma yönteminin özünde hipotez vardır ve kuram geliştirmenin ayrılmaz bir parçasıdır. Araştırma için toplanan veriler sınanamaz. Olgular arası ilişkiler, fikirler sınanabilir. Bu da hipotez ile saptanabilir. • Hipotez araştırmayı sonuca götüren en önemli unsurlardan biridir. Araştırılan problemle ilgili olarak öne sürülen, henüz doğruluğu ve yanlışlığı test edilmemiş ancak doğru olduğu varsayılan bir önermedir.
Örnek: • Balıkesir’de yaşayan 8 -10 yaş grubu çocukların günlük süt ve süt esaslı besinleri tercihini / tüketimini, çocuğun beslenme bilgi düzeyi etkiler. • Balıkesir’de yaşayan 8 -10 yaş grubu çocukların günlük süt ve süt esaslı besinleri tercihini / tüketimini, süt esaslı tatlı ( krem karamel, sütlaç, kazandibi vb. ) türleri ve sunuş biçimleri etkiler. • Balıkesir’de yaşayan 8 -10 yaş grubu çocukların günlük süt ve süt esaslı besinleri tercihini / tüketimini, süt türleri (sterilize, pastörize, kakaolu vb. ) ve sunuş biçimi etkiler. • Balıkesir’de yaşayan 8 -10 yaş grubu çocukların günlük süt ve süt esaslı besinleri tercihini / tüketimini, süt esaslı fermente (yoğurt, kefir, peynir vb. ) ürün türleri ve sunuş biçimi etkiler.
Hipotez araştırma yöntemleri ile sınanmak üzere kurulur. Sınama olaylar arasında olduğu varsayılan ilişkilerin varlığının ya da yokluğunun araştırmasıdır. Denencede varsayılan ilişkinin varlığının kanıtlanması durumunda hipotez kabul edilir, varsayılan ilişkinin varlığının kanıtlanmaması durumunda reddedilir.
HİPOTEZDE ARANAN NİTELİKLER • Gözlenebilir olup olmaması • Mantıksal • Önceden yapılan çalışmaların sonuçları ile uyumlu olmalıdır • Bilinen kuramlarla çelişki içinde olamamalıdır • Kuramsal bir temele dayandırılmalıdır • Açık ve yalın olmalıdır • İşlevsel bir biçimde açıklanmalıdır. • Yanlışlanabilir olmalıdır • Aralarında ilişki kurulması mantıklı iki değişkene dayandırılmalıdır(Yazıcıoğlu, 2011: 63 -64).
HİPOTEZ ÇEŞİTLERİ A. Test Edici Hipotez • Nicel araştırmalarda yaygındır. Teori sınanır. Tümdengelim (hipotededüktif akıl yürütme) kullanılır. • Deney, gözlem, tekrar, süreklilik ve yasa benzeri genellemelere ulaşmak • Fenomen bağımlı ve bağımsız değişken formlarını alır. • Neuman’a göre nicel araştırmanın dili değişkenlerin ve değişkenlerarası ilişkilerin dilidir. • Kavram-kuram. Nicel araştırmaların genel yapısı gereği genel teorilere ve bunlardan çıkarılan hipotezlere dayanır. Kuram ve çerçevesi araştırmacıya değişkenlere dönüştürülecek kavramları; bunlardan hareketle araştırma soruları ve hipotezlerini verir. • Nicel araştırmalarda başta hipotezin belirlenmesi operasyonel açıdan önemlidir.
HİPOTEZ ÇEŞİTLERİ B. Açıklayıcı Hipotez • Nitel araştırmalarda yaygındır. Tümevarım kullanılır. Teori oluşturulur. • Genellikle kuram üretmeye yönelik nitel çalışmalarda hipotez keskin ve belirgin olarak formüle edilmesi yerine veri toplama sürecinde netleşebilir. • Bu yöntemsel olarak herhangi bir eksiklik ya da sorun teşkil etmez. • Araştırma sorularıyla işe başlanabilir.
HİPOTEZ ÇEŞİTLERİ • İfade edilme biçimlerine göre ise hipotezler, araştırma ve istatistiksel hipotezler olmak üzere ikiye ayrılır: Araştırma Hipotezi: Araştırmacının veri toplayıp bu verileri analiz ettikten sonra, doğrulamayı umduğu ilişkileri ifade etmesidir. Bunlar yön belirten ve yön belirtmeyen araştırma hipotezleri olmak üzere ikiye ayrılır.
• Yön belirten araştırma hipotezi: Değişkenler arasındaki ilişki veya farkların yanında, bu ilişki veya farkların yönünü de belirtir. -Örnek: 5 yıldızlı otellerde sunulan hizmetin kalitesi 4 yıldızlı otellerde sunulan hizmetin kalitesinden daha yüksektir. -Örnek: İşte yaşanan stres ne kadar artarsa, çalışanların iş tatmini o oranda azalacaktır. -Örnek: Kadın iş görenlerin motivasyonu, erkek iş görenlerinkinden yüksektir.
• Yön belirtmeyen araştırma hipotezi: Sadece değişkenler arasındaki ilişki veya farkın ne olduğunu belirtir. -Örnek: 5 yıldızlı otellerde sunulan hizmetin kalitesi ile 4 yıldızlı otellerde sunulan hizmetin kalitesi arasında anlamlı bir fark vardır. -Örnek: Yaş ile iş tatmini arasında bir ilişki vardır. .
• İstatistiksel Hipotezler (farksızlık-NULL), değişkenler arasında bir ilişki veya fark olmadığını, varsa bile bunun tamamen şans eseri ortaya çıktığını ve gerçek olmadığını varsayar. Bu yaklaşımla bir hipotez; -Örnek H 0= 5 yıldızlı otellerde sunulan hizmetin kalitesi ile 4 yıldızlı otellerde sunulan hizmetin kalitesi arasında anlamlı bir fark yoktur” biçiminde oluşturulabilir. Test sonucunda Ho kabul edilirse H 1 reddedilir. Ho red edilirse H 1 kabul edilir.
HİPOTEZ TESTLERİ • Popülasyonu incelemeye yönelik yapılan çalışmalar ve bunların raporlanması ile hipotezin kabul edilip edilmeyeceğinin belirlenmesi işlemine hipotez testi denir.
HİPOTEZ TESTLERİNİN ÇEŞİTLERİ • Hipotez testleri aralık ve oran ölçeklerine uygulanabilen ve ana kütle dağılımları hakkında belirli varsayımlara dayanan “Parametrik Testler” ve genellikle nominal ve ordinal ölçeklere uygulanabilen ve ana kütle dağılımları hakkında herhangi bir varsayıma dayanmayan “Parametrik Olmayan Testler” olmak üzere iki ayrı gruba ayrılmaktadır(Orhunbilge, 2000).
NİCEL ARAŞTIRMALAR
NİCEL ARAŞTIRMA TEKNİKLERİ 1. DENEY • Doğa bilimlerinden sosyal bilimlere aktarılan bir tekniktir. • Değişkenler arasındaki neden sonuç ilişkisini keşfetmek, sonuçları karşılaştırıp ölçmek için başvurulan tekniktir. • Yapay araştırma durumu ya da ortamı oluşturularak veri toplanır. • Herhangi bir şeyin etkinliğini ölçmek için de sık başvurulan bir tekniktir. • İşleme tabi tutulan Deney Grubu (Bağımsız değişken) ve etkide bulunulmayan Kontrol Grubu’ndan (Bağımlı değişken) oluşur.
NİCEL ARAŞTIRMA TEKNİKLERİ 2. SURVEY (TARAMA) • 2. 1. İçerik: Katılımcıların davranış, tutum, inanç, fikir, demografik durum, beklenti, duygu, bilgi vb. ni tespit etmek amacıyla yapılır.
NİCEL ARAŞTIRMA TEKNİKLERİ 2. 2. Soru Türleri: • a) Kapalı uçlu (yapılandırılmış / sabit yanıtlı) Sorular: Yanıtlayıcılara aralarından seçim yapmaları beklenen şıkların sunulduğu sorulardır. • b) Açık uçlu (yapılandırılmış /serbest yanıtlı) sorular: Sorular katılımcıları istediği yanıtı verebilecekleri biçimde sunulur.
NİCEL ARAŞTIRMA TEKNİKLERİ 2. 3. Soru Formatı. • a) Derecelendirme Soruları: Sorularının şıklarının en azdan en çoğa sıralanmış bir biçimde verildiği sorulardır – Kesinlikle katılıyorum, …, Kesinlikle katılmıyorum. • b) Matriks Sorular: Derecelendirilmiş soruların düzenlenmiş bir biçimde hazırlandığı sorulardır. • c) Sıralama Soruları: Elde edilmek istenilen verilerin önem derecesini ortaya çıkartmak için şıklara en azdan en çoğa değer atanarak sorulan sorulardır.
NİCEL ARAŞTIRMA TEKNİKLERİ • • • İYİ SORU SORMA İLKELERİ Jargon, argo, kısaltmalardan kaçınılmalı. Belirsiz ve çok anlamlılıktan kaçınılmalı. Duygusal yüklü kelimelerden kaçınılmalı. Çift katmanlı sorulardan kaçınılmalı. Yönlendirici sorulardan kaçınılmalı.
NİCEL ARAŞTIRMA TEKNİKLERİ 3. GÖRÜŞME • Sorular önceden hazırlanıp, katılımcıların verdiği yanıtların kaydedildiği sohbetlerdir. • Araştırmacının ve katılımcının konumları net bir şekilde bellidir. • Görüşme sırasında konudan uzaklaşmadan daha açık ve derinlemesine bilgi almak için sohbet çeşitlendirilir. • Katılımcının mahremiyeti, gizliliği, iradesi ve alınan bilgilerin kötüye kullanılmaması gibi etik kurallara özen gösterilmelidir.
NİTEL ARAŞTIRMALAR
NİTEL ARAŞTIRMADA GEÇERLİK VE GÜVENİRLİK • Dış geçerlilik – veri toplama aracının benzer gruplarda benzer sonuçlar ortaya çıkarması • İç geçerlilik – ölçülmek istenen verinin kullanılan araçla gerçekten ölçülebilirliği • Araştırmacı esnekliği ! • Araştırmacının kendisini ve süreci eleştirel gözle sorgulaması ve raporlandırması 143
NİTEL ARAŞTIRMALARDA GÜVENİLİRLİK • Sonuçların tekrarlanabilirliği: Eldeki verinin her seferinde ölçülmek istenilen şeyi ölçebilmesi ve bunların sonuçlarının istikrarlı ve tutarlı olması • Dış güvenilirlik: Sonuçların benzer ortamlarda aynı şekilde edilmesi, aynı ölçme yöntemini kullanarak tekrarlanan ölçümlerde aynı sonuçları almak • İç güvenilirlik: Aynı verilerle başka araştırıcıların da aynı sonuca ulaşması 144
NİTEL VERİ TOPLAMA TEKNİKLERİ • GÖZLEM: DOĞRUDAN GÖZLEM; KATILIMCI GÖZLEM (Yapılandırılmış nicelden daha az, yarı yapılandırılmış nitel gözleme doğru) (Ortama göre doğal vs yapay; Araştırmacının karasına göre yapılandırılmış vs yapılandırılmamış) • GÖRÜŞME (MÜLAKAT): ODAK GRUP GÖRÜŞMESİ; DERİNLEMESİNE GÖRÜŞME; YAŞAM TARİHİ/ÖYKÜSÜ GÖRÜŞMESİ • BELGE/DOKÜMAN İNCELEMESİ • MECAZ
NİTEL ARAŞTIRMADA ÖRNEKLEM • Olasılık Temelli Örneklem (Nadiren kullanılır) • Rastlantısal Olmayan Örneklem • Amaçlı Örnekleme • Kartopu Örnekleme
ÖRNEKLEME YÖNTEMLERİ Olasılık Temelli (seçkisiz, küme, tabaka) Nicel gelenek Amaçlı (aykırı durum, tipik durum, maksimum çeşitlilik, vb. ) Nitel gelenek
Genel Örnekleme Yaklaşımı • Amaçlı Örnekleme – Rasgele değildir – Bilgi zengin durumlar seçme – Uygun örnekleme ile aynı değildir
AMAÇLI ÖRNEKLEME YÖNTEMLERİ • Aşırı ya da aykırı durum: – Aykırı bilgi zengini durumlar • Maksimum çeşitlilik örneklemesi – Örnekleme farklı karakterlerdeki kişileri alma • Benzeşik örnekleme – Benzer nitelikteki kişileri seçme • Tipik durum örneklemesi – Belirli özelliklere sahip durumları aydınlatmak ve betimlemek için örnekleme
AMAÇLI ÖRNEKLEME YÖNTEMLERİ • Kritik durum örneklemesi – Avantaj sağlanabilecek durumlardaki örnekleme • Kartopu / zincir örnekleme – Katılımcılardan konuya uygun kişi öğrenme • Ölçüt örnekleme – Ölçüte uygun örnekleme • Doğrulayıcı ya da yanlışlayıcı durum örneklemesi – Durumun niteliğine odaklı örneklem seçimi.
ÖRNEKLEM BÜYÜKLÜĞÜ • Doygunluk • Fazlalık • Araştırmanın amacına ve sınırlılıklarına uygun olarak makul kapsama sahip küçüklükte örnekleme yapılmalıdır.
NİTEL (KALİTATİF) ARAŞTIRMA DESENLERİ/YAKLAŞIMLARI • • • HERMENEUTİK (Hermenötik-Yorumsamacı) YAKLAŞIM FENOMENOLOJİ (Olgubilim) SEMBOLİK ETKİLEŞİMCİLİK KÜLTÜR ANALİZİ ve ETNOGRAFYA ÖRNEK OLAY/DURUM ÇALIŞMASI (Case Study) POSTMODERN YAKLAŞIM FEMİNİST YAKLAŞIM ELEŞTİREL IRK KURAMI, QUEER KURAMI, ENGELLİLİK KURAMI TARİHSEL KARŞILAŞTIRMALI ARAŞTIRMA KURAM OLUŞTURMA YAKLAŞIMI (GÖMÜLÜ/TEMELLENDİRİLMİŞ KURAM) (Grounded Theory)
HERMENEUTİK (Hermenötik. Yorumsamacı) YAKLAŞIM • İdris Peygamber; Hermes, tanrısal sözleri insanların anlayabileceği biçimde onlara aktarmakla yükümlü Yunan tanrısı • Dile getirme, yorumlama; felsefede yorum bilgisi • Kutsal kitaplar, şiirler, felsefe metinleri gibi ilk bakışta kavranması güç olan metinlerin en iyi biçimde yorumlanması amacıyla geliştirilmiş kuram, yöntem ve yaklaşım bütünü
HERMENEUTİK (Hermenötik. Yorumsamacı) YAKLAŞIM • 19. yy. Scleiermacher; araştırma laanı; yorumsamayı bütün metinlere genişletir. • Dilthey, tarihselci bilim felsefesini geliştirir. Doğa bilimleri açıklar; tinbilimleri anlar. • Sadece yazılı ve sözlü metinler ve ifadeler değil, mimikler, olaylar, geçmişte olmuş olaylar da toplumbiliminin konusudur. • Dilthey ve Weber; iki tür anlama. Kişinin kültürünü, bir bütün olarak yaşamını anlama, eylemlerinin ardındaki motifleri çözümleme. • Dilthey, Rickert, Weber…farklı bir tarihsel nedensellik
FENOMENOLOJİ (Görüngübilim/Olgubilim) • Öznelerarasıcılık ilkesi • Herşeyden önce fenomeni, yani dolaysız olarak verilmiş olanı betimlemeye dayanır. • Heidegger, Sartre, Frankfurt Okulu, Foucault ve postmodern yaklaşıma etki eder. • Bilinç tarafından görülen, algılanan, bilincine varılan bir şey olarak gerçeklik ve bilinç tarafından kurulan deneyimlerimiz. • Pozitivizme ve amprizme yönelik eleştiri
FENOMENOLOJİ (Görüngübilim/Olgubilim) • Tek tek nesneler belirli yasalara bağlı şeyler değil, varlıkları yalnız rastlantıyla açıklanabilir şeylerdir. • Yorumlayıcı yaklaşım 18. yy İskoç moralistleri, 19. yy. Alman idealistlerinden Darwin’e kadar birçoklarını etkilemiştir.
SEMBOLİK ETKİLEŞİMCİLİK • Adını veren ve yöntemleştiren Herbert Blumer’dir. • Öne çıkan en önemli isim George Herbert Mead. • Weber’in yöntemsel bireyciliği, Mead’in sosyal psikolojisi, Blumer’in yöntemleştirme çabaları ve Erving Goffman’ın dramaturjik katkısıyla doruk yapan yaklaşım. • Chicago okulu yaklaşımı etnografyayla birleştirmiştir.
SEMBOLİK ETKİLEŞİMCİLİK • Benlik hem kendi hem de çevresiyle etkileşim halinde olan dinamik bir süreçtir. • Sosyal sistemlerin makro yapısının objektif yönlerine değil, sosyal hayatın subjektif ve kültürel öğelerine odaklanmak • İnsanların davranış, hal ve tavırlarının öznel anlamlarına bakarak bireyi de etkileşimlerin kesişimine/merkezine koyarak anlamak
ETNOGRAFYA ve SAHA ARAŞTIRMASI • Kültürleri incelediğimiz saha araştırması 1200’lere dayanır. • Seyyahlar, kaşifler, misyonerler, tüccarlar ve diplomatlar • 19. yy. da eğitimlilerin raporları • Antropolojinin etkisi
ETNOGRAFYA • Malinowski (1844 -1942) ve günlükleri • 1890’lardaki yoksulluk çalışmaları; isyanlarla ilgili çalışmalar • Terim olarak sosyal antropolojiden gelir. Etnohalk, topluluk; grafya-birşeyin betimlenmesi. • Bir kültürün tanınması, kendi bakış açısından o yaşam biçimini anlamak
ETNOGRAFYA • Sembolik etkileşimciliğe, fenomenolojiye ve hermeneutike dayanarak sosyal olguları fiziksel olgulardan farklı bir biçimde değerlendirir. • Toplumsal yaşam sembolik etkileşimcilere göre kişiler arasındaki etkileşimden ortaya çıkar. Davranışlarımız mekanik ve otomatik tepkilerden oluşmaz. Dünya hakkındaki anlayışlarımız, yorumlarımız etkileşimin (diğer insanlarla, nesnelerle, şeylerle, zamanla, kendimizle) kendisi tarafından üretilir ve aynı şekilde etkileşimi şekillendirir.
ETNOGRAFYA • Anlarız, yorumlarız, düşünürüz, karşılıklı tanımlarız, dil en temel olmak üzere çeşitli semboller kullanırız. • Sürekli bir etkileşim ve değişim içinde kendimizi, şehirleri, medeniyetleri inşa ederiz.
ETNOGRAFYA • Hem saha çalışması hem de etnografyanın öncül çalışmalarını yapan Chicago okulu ve pratiğe katkısı • 1910 -1930 İlk anlatılar dönemi: Doğrudan gözlem, gayrı resmi görüşme, belge ve kayıt okuma, örnek olay incelemesi, yaşam öyküsü yöntemlerini kullandılar.
ETNOGRAFYA • William Thomas, Florion Znaiecki’nin ABD ve Avrupa’daki Polonyalı Köylüler çalışması okulun habercisi • Chicago’daki göçmen ailelerin mektupları, otobiyografileri (ilk kez yaşam öykülerinin kullanışı), derneklere, kiliselere, mahkemelere ait kayıtları • Öznel, bireysel düzeyde yaşamlarını; değer ve tutumlarını anlamaya yönelik anlama çabası önceki dönemle radikal ayrımı getiriyor.
ETNOGRAFYA • Gazetecilik kökenli Robert Park • Chicago’daki Siyahiler (Negro in Chicago); Aile Çözülmesi (Family Disorganization); Gettolar (Ghettos), Çeteler, İntihar, Dans Salonları, Grev, Rus Mahallesindeki Hacılar, Kırılgan Alanlar, Organize Suç Alanları • Chicago kentinin toplumsal haritasını çıkarmak • Kütüphaneden çıkıp soka köşelerine, barlara, gettolara, lüks otel lobilerine, barlara giderek elleri kirletmek • (gazetecilik+antropolik araştırma modelleri)
ETNOGRAFYA • Okulun ilk dönem çalışmalarında araştırmacılar çatışma ve sorun arar, ihtiyaçları tespit eder, gerçekte neyin olup bittiğini açığa çıkarır. • Kendini bir olaya, bir kişiye, bir gruba, bir mahalleye, bir sokağa uzunca bir süre bağlar ve buraların üyelerinin hayatları, dünya görüşleri, etkileşim anları ve mekanlarının raporunu verir.
ETNOGRAFYA • Chicago Okulu İkinci Dönem: Artık Chicago’da bir labarotuvar var… • Sosyolog, etnograf insan eylemlerini, bunların ardındaki motifleri ve sosyal süreci daha kapsamlı, detaylı ve derinlemesine anlamak için gözler, sorular sorar, içine girer, onlardan biriymiş gibi davranır. • Katılımcı gözlem yapar (Birkaç aydan 10 -15 yıla kadar sürer. )
ETNOGRAFYA • Chicago Okulu İkinci Dönem: Artık Chicago’da bir labarotuvar var… • Sosyolog, etnograf insan eylemlerini, bunların ardındaki motifleri ve sosyal süreci daha kapsamlı, detaylı ve derinlemesine anlamak için gözler, sorular sorar, içine girer, onlardan biriymiş gibi davranır. • Katılımcı gözlem yapar (Birkaç aydan 10 -15 yıla kadar süren ayrı bir teknik olarak katılımcı gözlemi geliştirirler. )
ETNOGRAFYA • Katılımcı gözlemde insanların kendi doğal ortamlarında ya da asıl yerlerinde; onlara duyarlı bir şekilde, düzenlerini bozmadan, müdahale etmeden incelemek (Naturalizm-doğalcılık) • İnsanların doğrudan kendileriyle etkileşime geçerek inceleme • Üyelerin bakış açısına, anlam dünyasına dair bir anlayış kazanma ve kuramsal bildirimlerde bulunma
ETNOGRAFYA • Açık bilgi + örtük bilgi + yoğun betimleme • Örtük bilgi=Sözsüz kültürel normlar, tutumlar, davranışlar, değerler, algılar, semboller…) • Edebiyat ve sanatla kesişen tekniklerin kullanımı, örneğin detaylı öyküleme kullanımı • ETNOMETODOLOJİ: Harold Garfinkel ile anılır. • 1960’larda kuram, felsefe ve yöntemi birleştirir. Fenomenoloji+Toplumsal inşacılık yaklaşımının uç bileşimi. Chicago Okuluna göre yönteme daha odaklı; yorumsamacı yaklaşıma göre de daha nesnel ve katıdır.
ETNOGRAFYANIN TÜRLERİ • ELEŞTİREL ETNOGRAFYA (Marksist, Feminist etkiler örn. ) • OTOETNOGRAFYA • DİJİTAL ETNOGRAFYA • VAKA/SÖZLÜ TARİH ARAŞTIRMASI (ETNOTARİH)
VAKA/ÖRNEK OLAY/DURUM İNCELEMESİ • Miles&Huberman: Sınırlı bağlamda bir biçimde ortaya çıkan fenomen. • Bir olay, birey, bir rol, bir küçük grup, bir örgüt, bir topluluk veya ulus • Bireyler açısından bireylerin vasıfları, eylemleri, etkileşimleri, davranış tortuları, eserleri, ortamları • Süreçler açısından bir karar, bir politika, sıra dışı bir olay, oluşumlar, kollektiflikler
ÖRNEK OLAY/DURUM İNCELEMESİ • Derinlemesine; birlik ve tümlük içinde ayrıntılı çözümlemeler yapan; sınırları olan; çoklu veri toplama tekniklerini kullanan çalışmalardır. • Çeşitleri: Gerçek Örnek Olay; Araçsal Örnek Olay; Çoklu ve Tekrarlı Örnek Olay • Sonuçlarının genellenmesi belirli evrene değil çoklu ve tekrarlı durum çalışmalarıyla kuramsal önermelere genellemedir veya örnek olaydan örnek olaya aktarımdır.
ÖRNEK OLAY/DURUM İNCELEMESİ • Miles&Huberman: Sınırlı bağlamda bir biçimde ortaya çıkan fenomen. • Bir olay, birey, bir rol, bir küçük grup, bir örgüt, bir topluluk veya ulus • Bireyler açısından bireylerin vasıfları, eylemleri, etkileşimleri, davranış tortuları, eserleri, ortamları • Süreçler açısından bir karar, bir politika, sıradışı bir olay, oluşumlar, kollektiflikler
NİTEL VE NİCEL VERİ ANALİZLERİ
NİCEL VERİ ANALİZİ 1. VERİLERİN ÖRGÜTLENMESİ 1. 1. Genel Eğilim. 1. 1. 1. Ortalama. 1. 1. 2. Mod. 1. 1. 3. Medyan (Ortanca)
NİCEL VERİ ANALİZİ 1. 2. DEĞİŞME • 1. 2. 1. Standart Sapma. • 1. 2. 2. Değişim Aralığı. • 1. 2. 3. Yüzdelik Değerler. 1. 3. SIKLIK DAĞILIMI
NİCEL VERİ ANALİZİ 2. DEĞİŞKENLER ARASINDAKİ İLİŞKİLER • Süreksiz Değişkenler. • Sürekli Değişkenler.
NİCEL VERİ ANALİZİ 2. 1. ÇOKLU DEĞİŞKENLİ SONUÇLAR • Korelasyon • Regresyon • Çoklu korelasyon • Kontrol Değişkeni • Anlamlılık Düzeyi
NİTEL VERİ ANALİZİ 1. 2. 3. 4. 5. 6. 7. 8. 9. Çözümleyici Tümevarım. Miles ve Huberman modeli Soyutlama ve Karşılaştırma Temellendirilmiş Kuram Çözümlemesi Anlatılar – Anlam Etnometodoloji ve Konuşma Çözümlemesi Söylem Çözümlemesi Göstergebilim Belge Metin Çözümlemesi
NİTEL VERİ ANALİZİ 1 ÇÖZÜMLEYİCİ TÜMEVARIM • Olaylar arasındaki benzerlikleri sistematik olarak inceleyerek kavram ve fikir geliştirmek amaçlanır. • İstismara ya da karşıt pozisyonlara meydan okuma veya onları geçersiz kılmak için kanıtlara başvurma yoluna gider.
NİTEL VERİ ANALİZİ 2. MİLES VE HUBERMAN MODELİ • Verilerin soyutlanıp kavramsallaştırılarak azaltılması, tablo, grafik gibi araçlarla sergilenmesi ve sonuçların betimlenip doğrulanması aşamalarının eş zamanlı yürütülmesi süreçlerinin eş zamanlı yürütülerek kuram aluşturmak amaçlanır.
NİTEL VERİ ANALİZİ • • • 3. SOYUTLAMA VE KARŞILAŞTIRMA Göstergelerin, verilerin, olguların vb. farklı görünümleri karşılaştırılarak soyutlama düzeyleri arttırılır. Her soyutlama sonucunda kavramlara ulaşılır. Kavramların kendi aralarında soyutlanmarı ile ikinci düzey ve sonraki düzeylerde kavramlara ulaşılır. Her kavramsallaştırma aşaması bir önceki aşamadaki bilgiyi azaltmadan ve oranın temsilini sürdürülerek yapılır. Karşılaştırma süreci soyutlama düzeyini artırarak kavramsallaştırma aşamasına yardımcı olur.
NİTEL VERİ ANALİZİ 4. TEMELLENDİRİLMİŞ KURAM ÇÖZÜMLEMESİ • Amaç verilerde önemli olan şeyi açıklayan soyut bir kuram geliştirmektir
NİTEL VERİ ANALİZİ • • 5. ANLATILAR – ANLAMLAR Verileri parçalamadan ve bağlamından koparmadan anlatıcının gözünden anlamayı amaçlar. Anlatının yapısal özellikleri ve düzenine odaklanılır. Anlatılar, öyküler, mitler, vb. sosyal gerçekliğin bir parçasıdır dolayısıyla sosyal yapıları inşa ederler. Dil ve içerik birlikte analiz edilir.
NİTEL VERİ ANALİZİ • • 6. ETNOMETODOLOJİ VE KONUŞMA ÇÖZÜMLEMELERİ Etno (halk) ve yöntem (metedoloji) kavramlarından hareketle, toplumların hayatı örgütlemek için kullandığı yöntemleri inceler. Bir kültür içindeki halkın gündelik yaşamını anlamlandırmak, örgütlemek için geliştirdikleri usuller, onların tüm yapıp etmelerinin içinde kabullenilmiş bir yatkınlık biçiminde işler. Bu yatkınlıklar insanların eylemlerini ölçüp biçmeleri, değerlendirmeleri için daha derinde belirle usuller barındırırlar: sosyal normlar, paylaşılan anlamlar, yasaklar vb. Tüm bunlar dilde, günlük konuşma pratiklerinde işler.
NİTEL VERİ ANALİZİ • 7 SÖYLEM ÇÖZÜMLEMESİ 3 temel ilkesi vardır • • Söylem kurallıdır, kurallara göre yönetilir ve içsel olarak yapılandırılmıştır. Sosyal, siyasal, ekonomik, kişisel vb. her türlü gerçeklik söylem tarafından üretilir. Söylem gerçekliği kurar ve biçimlendirir. Dolayısıyla her türlü gerçekliğin bilgisine söylemlerin analizi ile ulaşılır.
NİTEL VERİ ANALİZİ • • • 8. GÖSTERGENİLİM Dil simgesel bir işaret sistemidir. Göstergebilim, dilin işaretleri olan kelimeler üzerinden işaret sistemini çözümler. Matematik, müzik, görgü kuralları, simgesel törenler, görgü kuralları vb. Bu işaret sisteminin birer unsurlarıdır. Tüm bunlar okunabilir bir metin gibi ele alınıp çözümlenir. Yüzeydeki görünümlerden ziyade göstergelerin altında yatan derin anlamlara odaklanılır.
NİTEL VERİ ANALİZİ • • • 9. BELGE METİN ÇÖZÜMLEMESİ Nasıl oluştuğu ve sosyal bağlamı üzerinden belgelere odaklanılır. Belgeler nesnel veriler değildir: Belirli sosyal, siyasal, ekonomik vb. Bağlamları vardır bu nedenle onları okuyabilmek için tüm bağlamlarından haberdar olmak gerekir. Belgeler yüzeydeki lafzi anlam da dahil olmak üzere derinlerde barındırdığı çok katmanlı anlam dizgesi göz ardı edilmeden incelenmelidir.
- Slides: 189