SABT PROTETK TEDAVDE RENK VE ESTETK Gen ve

SABİT PROTETİK TEDAVİDE RENK VE ESTETİK

Genç ve güzel görünmek, insanlar için evrensel bir arzudur. Kişiler tarafından en çabuk algılanan bölge yüzdür ve yüz görünümü tarih boyunca sürekli ön planda olmuştur. Estetik diş hekimliği; mümkün olan en inandırıcı diş dizisini kazandırırken onu en üst standartlara yükseltmek biçiminde tanımlanabilir.

Gülümseyen bir yüzün üzerimizde bıraktığı pozitif etki tartışılamaz. Insanların gülümsemelerini engelleyen en önemli nedenlerden biri dişleridir. Dişlerinin görüntüsünden rahatsız olan kişiler bunu saklama ihtiyacı duyar. Bu durumda ya gülmezler ya da gülerken elleriyle ağızlarını kapatırlar. Bu bağlamda bir restorasyonun hastanın gülüşünde, görünüşünde, kendine güveninde ve genel ruh sağlığında yaratabileceği olumlu etkiler hafife alınmamalıdır.

İyi bir estetik diş hekimi, naturel dişleri çok iyi gözlemleyebilen, gözlemlediği açıyı dişlere yansıtabilecek iyi el pratiğine sahip olan kişidir. 1936 yılında Pilkinton diş estetiğini ‘Kendi sanatımızı göze çarpmayan, fark edilmeyen bir hale getirerek doğayı taklit etme veya kendi işimiz ile harmanlama bilimi‘ olarak tanımlamıştır.

Günümüz teknolojisinin ve malzemelerinin gelişmesi ile şekil ve boyut bakımından diş ve komşuluğundaki yapıların hemen aynılarının elde edilmesi mümkün olabilmektedir. Bununla birlikte, renk eşleştirmesi bugün de diş hekimleri açısından önemli bir sorun olmaya devam etmektedir.

Dogal dişlerle uyumlu renkte restorasyon yapabilmek için renk seçimi kadar rengi dogru tanımlayabilmek önem taşır. Renk seçimi klinisyen için zor ve titizlikle yapılması gereken bir işlemdir.

Renk: Gözlemcinin subjektif bir deneyimi olan renk, bir cisim ile ışık enerjisinin fiziksel etkileşimine verilen psiko-fiziksel bir yanıt olarak tanımlanabilir Üzerlerine düşen ışıgı yansıttıkları zaman cisimleri görür ve rengini söyleriz. Eger ışık yoksa renk de yoktur. Renk, görünür ışıgın çeşitli dalga boylarının absorbsiyonu ve yansımasıyla algılanır. Rengin oluşması için bir uyarıcı, bu uyarıcıyı alan ve degerlendiren bir yapı gerekmektedir. Işık bir uyarıcı olarak cisme gelir, yansıyarak göze gider ve gözde bu uyarıyı beyindeki görme merkezine yollar

Bütün renkleri düzgün bir şekilde ifade edebilecek sistemler geliştirilmiştir. Diş hekimliginde renkle ilgili yapılan çalışmalarda, Munsell renk sistemi ve CIE renk sistemi olmak üzere iki renk sistemi kullanılmaktadır Munsell Renk Sistemi diş hekimligi literatüründe en çok kullanılan renk tanımlama sistemıdir. Bu sistemde rengin üç sıfatı; ana renk, parlaklık ve yogunluk olarak adlandırılır.

Ton (hue): basit olarak kırmızı, mavi, sarı, vb. gibi rengin kendisidir. Ton terimi renk ile eş anlamlıdır ve bir diş veya dental restorasyonun rengini tarif etmek için kullanılır. Parlaklık (Value): Parlaklık, bir cisimden geri dönen ışıgın miktarıdır. Munsell, parlaklıgı siyah- beyaz bir skala olarak tarif etmiştir. Parlak cisimler daha az miktarda griye sahipken, düşük oranda parlaklıga sahip cisimler ise fazla miktarda griye sahiptir ve daha koyu görünür

Doygunluk (chroma): renk tonunun (hue) açık mavi veya koyu mavi gibi yoğunluğu veya doygunluğudur. Örnek olarak bir dil veya restorasyonun turuncu veya sarı tonunu tarif etmek için kullanılır.

VıTA RENK SKALASI Vita skalası basitçe dört temel renge ayrılır. A : Kırmızımsı kahverengi B : Kırmızımsı sarı C : Gri D : Kırmızımsı gri A renginin beş alt tonu vardır. B, C ve D renkleri dört alt tona ayrılır. Renk skalasını bir dişe tuttuğunuzda çabuk karar vermek önemlidir. Çünkü, diş ve renk örneği bir süre sonra birbirine çok benzer görünmeye başlayacaktır. Gözler yorulduğunda nötral bir gri zeminde dinlendirilmeleri gerekir

DıŞLERi. N TRANSLUSENS VE FLORESANS ÖZELLi. KLERi Dişlerde ana renk, parlaklık ve yoğunluğun dışında önemli olan diğer bir özellik de translusensidir. Dişler değişen translusens değerlerine göre karakterize edilir. Translusensi, transparan ve opak arasında bir derece olarak tarif edilebilir. Genellikle, bir kronun translusensinin artması parlaklığının azalması anlamındadır

Floresanslık, bir materyal tarafından ışıgın absorpsiyonu ve daha sonra uzun bir dalga boyunda yayılması olarak tarif edilebilir. Dogal dişler, özellikle dentin tabakasının organik madde içermesi nedeniyle floresans özellik gösterir. Bir restorasyon doğal dişten farklı bir floresansa sahip oldugunda renk uyumsuzlugu ortaya çıkar. Floresans özellikli restorasyonlar daha parlak ve canlı görünür.

Dişlerin Renk Özellikleri Dişler tek bir renkten oluşmaz polikromatiktir. Dişlerin renkleri klinikte saptamak için geliştirilmiş kantitatif analiz yöntemi yoktur. Bununla birlikte saglıklı bir diş rengini belirleyen 4 faktör vardır. Bunlar: Kron minesinin rengi • *Dentinin renk tonu • *Kalsifikasyon derecesine göre değişen mine saydamlığı, • *Dişlerin okluzal ve insizal kenarlara dogru artan servikalde azalan mine kalınlıgıdır

Hem fiziksel hem de kimyasal olarak kemige benzeyen dentin ise dişin en büyük bölümünü oluşturdugundan, diş renginin oluşturan asıl bölüm olarak kabul edilir Normal mine mavi-beyaz ve gri-beyaz tonlar arasında degişen renk farklılıklarını gösterir. Saydam mine ile örtülü dişler alttaki dentinin rengini yansıtarak kahverengi-sarımsı, kalın opak minesi olan dişler çogu defa gri görünür. Özellikle ön bölgede alt dişler üst dişlerden, süt dişleri daimi dişlerden daha beyazdır.

Dogal diş rengi yaşla birlikte daha koyu ve daha sarı renge dogru degişmeye egilimlidir. Fizyolojik aşınma nedeniyle insizal alanda görülen madde kaybı yaşla birlikte artarak, bölgede dentinin renginin daha baskın hale gelmesine, diş rengindeki kırmızılıgın yogunlaşmasına ve beyazlıgın azalmasına neden olmaktadır. Dişi orta bölümü dişin rengini en iyi sergileyen alan olarak tanımlanmaktadır. Genelde şeffaf olan insizal alanın rengi agız boşlugunun koyulugu ile degişirken. servikaldeki renk de dişeti renginin yansımasından etkilenmektedir

Diş rengi konusunda çok kişisel ve farklı beklentilerin olması, insanların diş renklerinden memnun olma düzeylerini etkilemektedir Yaşlı bireyler daha koyu renkli veya daha sarı dişleri estetik olarak tercih etmektedir. Bununla birlikte, diş renklerini degiştirme olanagı verildiginde her bireyin kendi yaş grubunun dişleri arasında en açık rengi begendikleri saptanmıştır.

RENK SEÇi. Mi. NDE GENEL PRENSi. PLER Renk seçiminde kullanılan sistem ne olursa olsun, bazı prensiplere uymak gerekir. 1. Hasta, hekimin göz seviyesinde olmalıdır. Böylelikle retinanın renge en duyarlı kısmı uyarılır. 2. Rengi tespit edilecek olan diş yüzeyi temiz olmalı ve yüzeydeki lekele temizlenmelidir . 3. Muayenehanenin veya laboratuarın duvarlarının rengi, rengin algılanmasını önemli faktördür ve algılamayı değiştirebilir. Nötral gri bunun için iyi bir renktir ve gözü dinlendirir.

4. Renk seçimi yapılırken skalalardaki renk örneginin kesici kenarıyla dişin kesici kenarı başa yerleştirilir. Böylece, renk örneklerinin etkili bir şekilde dişlerden izole edilmesi saglanarak birbirlerinin renklerini yansıtmaları önlenir. 5. Güneş ışıgının degişkenligi sebebiyle pencere güneşlikleri kullanılabilir. Bu durumda aydınlatma 5500 K lik renk düzenleyici bir ışık kaynagıyla yapılmalıdır. Hastanın elbisesi gri bir önlükle kapatılmalıdır 6. Parlaklık (value) rengin belirlenmesinde en önemli boyuttur . 7. Renk seçimi asla dental ünit ışığında yapılmamalıdır. .

8. Renk seçimi tedavi öncesinde yapılmalıdır. Aksi takdirde tedavi sırasında dehidratasyon meydana gelir ve bu, parlaklıgın artmasına sebep olurken yogunluk ve translusensinin azalmasına sebep olur. . 9 Göz yorgunlugu sebebiyle ilk ölçümler daima en iyisidir. Dişlere 5 sn. den fazla bakılması ana renkte sapmalara sebep olur. 10. Vita renk skalasına göre A 1 ve B 1 renklerinde yoğunluk çok düşüktür ve renk seçimi sırasında bu iki rengi ayırt etmek zordur.

11. Eger ana rengi belirlemekte kuşkuya düşülüyorsa restorasyon A grubu bir renk seçilerek yapılmalıdır. Çünkü dişlerin % 80’i A grubuna aittir 12. Renk seçimi yapılırken farklı yönlerden bakılarak ışıgın farklı açılardan nasıl yansıdıgı belirlenmelidir.

Renk seçiminde ve renklendirmenin yapımı sırasında belli kurallara uyularak çalışıldıgında hekim ve teknisyen arasında daha iyi iletişim kurulabilir ve bunun sonucu olarak hastayı tatmin edecek daha estetik sonuçlar alınabilir. Dogal dişin formuna ve rengine uygun çalışma yapılması hastayı mutlu edecektir.

Metamerizm, bir cismin renginin ışık kaynagına baglı olarak farklı görülmesi olgusudur. örnegin bir kuron rengi akkor ışık altında uyumlandırılabilir, ne var ki aynı kuron floresans ışık altında gözlendiginde farklı renkte görünecektir Eger restorasyon gerçek dişle aynı renk harmonisine sahip degilse metamerizm beklendiginden daha yüksek oranda meydana gelir. Metamerizm, renk skalası ve restorasyon arasında da oluşabilir. renk skalasıyla porselen aynı üretici tarafından yapılmazsa metamerizm meydana gelir.

Purkinje etkisi Işık şiddetinin azaldıkça çeşitli renkler için rölatif duyarlılıgın degişmesi durumudur. Yetersiz aydınlatma altında kısa dalga boyuna sahip renkler için retina duyarlılıgın artması, uzun dalga boyuna sahip renkler için de azalmasıdır. Yani yetersiz ışıkta menekşe, mavi ve yeşil gibi tonlar daha çok dikkat çekecek, digerleri geri planda kalacaktır.

Teşekkürler….
- Slides: 25