Romantizm Dnemi Edebiyat Adam Mickiewicz Mickiewicz Atalarn III
Romantizm Dönemi Edebiyatı
Adam Mickiewicz • • Mickiewicz, “Ataların” III. Bölümünü 1832’de Dresden’deyken kaleme almıştır. Ancak bu eser, 1823 yılında geçen olayları anlatır. Genç Filomatların acılarını ve yaşadıklarını yansıtır bu bölümde yazar. Mickiewicz, III. Bölümü bir öndeyişle açar. Bu öndeyişte Filomatların öyküsünü, kendi öyküsünü anlatacağını bildirir. Polonya’nın, yarım yüzyıldır bir yandan korkunç tiranlarla savaşmak zorunda kaldığını anlatırken, sistemli bir biçimde hareket etmediği için kurban olan halkından söz eder. Polonya halkının çektiği acıları, İsa’nın ilk müritlerinin acılarına benzetir. Ruhlar dünyasıyla, gerçek dünyanın iç içe geçtiği bu eser, Mickiewicz’in Mesihçi düşüncelerini açıkça anlatan bir eserdir. Daha önce de belirtildiği gibi, Mesihçilik, seçilmiş insanlara, toplumsal sınıflara, ya da ülkelere gönderilen özel misyonlara inanmak demektir. Mickiewicz, “Atalar III. ’ü” yazarken Polonya’nın diğer Avrupa ülkeleri için bir Mesih olduğunu savunuyordu. Mickiewicz’e göre, Polonya Nasıralı İsa örneği, zorbalığın özgürlük arayan halkları yok edemeyeceğini göstermek üzere, diğer uluslara örnek olarak yeniden dirilecekti. O dönemde çevresindekiler, büyük ustanın çıldırdığını düşünüyorlardı, ama belki de, pek yakın bir gelecekte Avrupa’yı kaplayan özgürlük hareketlerini hissetmişti Mickiewicz, kim bilir.
• Eserin, tarihsel gerçekler üzerine kurulduğunu, yazarın mektuplarından, dostlarının anı ve günlüklerinden de anlamak olasıdır. Mickiewicz Filomatların öyküsünü anlatırken, grup üyelerinin gerçek adlarını kullanır. • Senatör Nowosilcow’un tüm öğrencileri tutuklamasının anlatımı ile eser başlar. Gustaw da bunlardan birisidir. Aşık Gustaw’ın, vatansever Konrad’a dönüştüğü prolog bölümü, eserin en ilginç bölümüdür. Aşık Gustaw, hücresinde duvara, kömürle “Gustaw burada öldü, Konrad burada doğdu” yazarak, Werther kimliğinden sıyrılır. • II. sahne “Doğaçlama Sahnesi” (Improwizacja) eserin en önemli sahnesidir. Halkına verdiği acılardan dolayı Tanrıya çatan Konrad, ruhlar dünyasına karışır, şeytanla konuşur. Ancak daha sonra rahip, Konrad’ın bedenine giren şeytanı çıkartır. • IX. sahnede Guślarz ve bir kadın mezarlıkta ruh çağırırlar, kadın sevgilisinin yerini öğrenmek ister. O sevgili, Sibirya’ya giden Konrad’tır.
• Bu eser, geçmiş, şimdiki ve gelecek olmak üzere üç zaman düzlemini yansıtır. Başka bir deyişle, bir halkın geçmişini, şimdiki zamanını ve geleceğini anlatır. • Geçmişi gösteren sahneler, genç Filomatların dramını, Vilna sosyetesi kimliğinde Varşova sosyetesini anlatan sahnelerdir ( I. sahne- Hapishane sahnesi, VII. sahne –Varşova salonu sahnesi, VIII. sahne – Senatörün balosu sahnesi). Bu sahneler 1822 yılını anlatırlar. I. sahnede suçları vatansever olmak olan gençleri tanırız. Rusların, dillerini konuşmayı, tarihlerini öğrenmeyi yasakladıkları bu gençler, Polonya'nın yurtsever gençlerini temsil ederler. Varşova salonu sahnesi ve balo sahnesi, parçalanmış Polonya toplumunu simgeler. Vatanseverler ve çıkarcılardan oluşan bir topluluk yansıtılır bu sahnelerde. Bu üç sahne de 1822’deki Polonya halkını anlatır.
• Halkın geleceğini anlatan sahneler ise, kesin tablolar halinde yansıtılmazlar. Kehanetler içeren, düşsel sahnelerdir bu sahneler. (Prolog-, II. sahne- Doğaçlama sahnesi, Rahip’in düşü, - IX. sahne Dziady gecesi). II. sahnede Konrad, halkın çektikleri yüzünden Tanrıya çatar. Adeta bir Prometeus rolündedir. Konrad’ın Tanrıya karşı giriştiği savaş, kuşkusuz mistik bir boyutta gerçekleşir. • Konrad, Tanrıya “dünyanın çarı” diye bağırarak, kendisini Polonya halkına, Tanrıyı ise Rus çarına benzettiğini açıkça vurgular. Ancak, tüm sevecenliği ile Konrad’a yaklaşan Mickiewicz, kahramanına o büyük günahı yakıştıramaz. Tanrının çara benzediğini şeytandan duyarız, Konrad’tan değil.
• V. sahne Peder Piotr’un düş sahnesidir. Bu sahne, Konrad’ın doğacı sahnesine çok benzer. Peder de Konrad gibi halkını kurtarmak ister. Ancak onun tuttuğu yol farklıdır. Peder, Tanrının halkına bir görev yüklediğini düşünmektedir. Polonya halkı Avrupa halkının Mesihidir. Onlar için acı çekmektedir. • • • “Susadım” dedi-sundu ona Rakus sirke, Borus safra, Ayaklarının dibinde ağlıyordu özgürlük ana. Bak- işte pis er Moskal mızrakla vurdu, Halkımın masum kanı aktı durdu.
• • • Bu dizeler İsa’nın çarmıha gerilişini anlatan dizelerdir. İsa, susadığını söylediğinde askerler ona sirke ve safra içirirler. Bir Romalı asker mızrakla göğsünün altında yara açar. İsa, bu yara yüzünden ölür. Burada Polonya halkı, İsa’ya benzetilmiştir. İsa’nın yanındaki askerler, Avusturya, Prusya ve Rusya’yı temsil ederler. Meryem ile özdeşleştirilien Özgürlük Ana , oğlunun, yani, Polonya’nın ayakları dibinde ağlamakta ve onun dirilmesini beklemektedir. İncil’den aldığı bu sahneyi, zamanın Avrupa’sında geçen politik olaylarla özdeşleştirir Mickiewicz. “Atalar III’e” eklenen şiirler Rusya’yı anlatmaları bakımından da ilginçtir. Mickiewicz, sürgüne gönderilen Konrad’ın ağzından duyurur sanki bu şiirleri. Şiirlerin ilkinde, büyük usta, uçsuz bucaksız Rus topraklarını anlatır. İkinci şiir, Rusya’nın halkları nasıl ezdiğini anlatan bir şiirdir. Üçüncü şiirde Petersburg’u anlatır şair. Dördüncü şiir I. Petro’nun görkemli anıtının anlatıldığı ve bu hükümdarı bir tiran olarak sembolleştiren şiirdir. Beşinci şiirde Rus ordusu anlatılır. “Oleszkiewicz” adlı şiir, tiranlara karşı bir devrim olacağını öngören kehaneti yansıtan şiirdir. Son şiiri büyük usta, Rus dostlarına adar. Rus devrimcileri Dekabristler içindir bu şiir.
• “Ataların” kahramanı, Ruh, Keşiş, Gustaw ve Konrad adları ile karşımıza geliyor, ancak hepsi de aynı kişidir. Her bölüm başlı başına bir yapıt sayılmasına karşın, kahramanın aynı kişi olması “Ataların” bir bütün olduğunu vurgular sanki. • “Atalar” örnek bir romantik dramadır. Üç birlik kuralı yoktur, gevşek bir kompozisyona sahiptir. Gerçekçi sahnelerin, gerçeküstü sahnelerle birleşimi gözlenir. Yergi, alay ve grotesk motifleri egemendir. Lirik, epik türler birbirine karışır. Halk motifleri, stil ve dil farkına eşlik eder. Eserin kahramanı, duyarlı, aşk acısı çeken, aynı zamanda vatanı için savaşan, devrimci ruha sahip bir şairdir.
Kaynak • Taluy YÜCE, Neşe. Polonya Edebiyatında Aydınlanma, Romantizm, Realizm. Ankara: Kültür Bakanlığı Yayınları, 2002.
- Slides: 9