RENME RENME renme bireyin davranlarnda tekrar ya da
ÖĞRENME
ÖĞRENME • Öğrenme; bireyin davranışlarında tekrar ya da yaşantı sonucu nispeten kalıcı izli (sürekli) meydana gelen bir değişmedir. Buna göre öğrenmenin üç özelliği vardır diyebiliriz: • Her öğrenmede olumlu ve olumsuz gözlenebilir bir davranış değişikliği mutlaka olmalıdır. • Öğrenmede söz konusu olan davranış değişikliği tekrar ya da yaşantı sonucu oluşmalıdır. • Öğrenme bireyseldir.
Öğrenen ile ilgili etkenler • Organizmanın kendisinden kaynaklanan ve onun öğrenmesini etkileyen unsurlar iç faktörler olarak da adlandırılabilir. • Türe Özgü Hazıroluş • Olgunlaşma • Yaş • Zeka • Genel uyarılmışlık hali • Motivasyon (güdülenme)
• Fizyolojik bir ihtiyacın neden olduğu rahatsızlık ve gerginlik durumuna dürtü, gerilimin organizmayı eyleme geçiren ve eylemde tutan güce ulaşmasına ise güdü adı verilmektedir. • Güdüler kendi içlerinde birincil güdüler ve ikincil güdüler olmak üzere ikiye ayrılır. • Güdüler, güdü kaynağının bulunduğu yer göre içsel güdüler ve dışsal güdüler olarak ikiye ayılır. • Güdüler, ayrıca Fizyolojik ve Sosyal Güdüler olarak da ayrılmaktadır.
• Öğrenmenin aktarılması (Transfer, Aktarma): Öğrenmelerin birbiri üzerindeki etkisine (olumlu ya da olumsuz yönde etkilemesine) transfer denir. Olumlu ve olumsuz transfer diye ikiye ayrılır. • a)Olumlu (Pozitif) Transfer: Öğrenmelerin birbirini kolaylaştırmasıdır. İki türlü gerçekleşir. • İleriye etkili kolaylaştırma (ileriyi etkin destekleme) • Geriye etkili kolaylaştırma (geriye etkin destekleme) • b)Olumsuz (Negatif) Transfer (Alışkanlık çatışması): Önceki öğrenmenin yeni öğrenmeyi olumsuz etkilemesi yani zorlaştırmasıdır. • Ket vurma (unutma): Öğrenilen bilgilerin birbirini etkileyerek unutturması veya hatırlanmasını zorlaştırması olayıdır. Ket vurma iki türlüdür. Geriye ket vurma İleriye ket vurma
• Ket vurma ile transfer arasındaki farklar: • Transfer öğrenme öncesi ve öğrenme sırasında devam ederken, ket vurma öğrenme sonrası yani öğrenme bittikten sonra gerçekleşir. • Transferin öğrenmeye, ket vurmanın hatırlamaya etkisi vardır.
• Bireysel Farklılıklar: Bireysel farklılıklar öğrencinin öğrenme hızını, düzeyini, öğrenmeye ilişkin ilgi ve dikkatini ve öğrenmenin kalıcılığını etkiler. Bireysel farklılıkların ortaya çıkmasında ise kalıtım ve çevre etkili olmaktadır. Öğrenilecek malzemeyle ilgili faktörler • İçerik • Telaffuz Edilebilirlik • Algısal Ayırt Edilebilirlik • Çağrışımsal Anlam • Kavramsal basamaklar dizini (gruplandırma) • Çağrışımsal basamaklar dizini (gruplandırma)
Öğrenme yöntemleri (starejisi) ile ilgili faktörler • Öğrenmeye Ayrılan Zaman (Aralıklı ve Toplu Öğrenme) • Öğrenilen Konunun Yapısı (Bütün veya parçalara bölerek öğrenme) • Sonucun Bilinmesi (Geri Bildirim, Dönüt) • Öğrencinin Aktif Katılımı (Dinleme, Yazma, Okuma, Anlatma, Uygulama)
• DAVRANIŞÇI YAKLAŞIM • Watsons’ un kurucusu olduğu Davranışçı Yaklaşım öğrenmeyi uyarı ve tepki arasındaki bağ olarak açıklamışlardır ve gözlenemeyen zihinsel süreçler yerine gözlenebilen davranışlardaki değişikliklere odaklanmışlardır.
• KLASİK KOŞULLANMA • Klasik koşullanma, organizmanın doğal bir uyarıcıya gösterdiği doğal tepkiyi onun yerine geçen yapay (nötr) bir uyarıcıya da göstermeyi öğrenmesidir.
• Pavlov Deneyi Kavramları • Nötr Uyarıcı: Varlığı organizmada herhangi bir tepkiye yol açmayan uyarıcıdır. Koşullanma deneyinde nötr uyarıcı zil sesidir. • Koşulsuz uyarıcı: Varlığı bir organizmanın değişmez olarak belirli bir şekilde tepki vermesine yol açan uyarıcıdır. Et köpek için koşulsuz uyarıcıdır. • Koşulsuz tepki: Bir koşulsuz uyarıcının her ortaya çıkışında organizmanın verdiği tepkidir. Doğuştan organizma bu uyarıcıya koşulsuz tepki vermektedir. Koşullanma öncesinde et karşısında verdiği salya tepkisidir. • Koşullu uyarıcı: Başlangıçta nötr olduğu halde, bir koşulsuz uyarıcıyla eşleştirilen ve bunun sonucunda tek başına sunulduğu zaman organizmada istenilen tepkiyi ortaya çıkarma gücünü kazanan uyarıcıdır. Zil sesi başlangıçta nötr bir uyarıcı iken koşullanma sonrasında koşullu bir uyarıcı olmaktadır. • Koşullu tepki: Koşullama sonrasında organizmanın sadece koşullu bir uyarıcı bulunduğu zaman ortaya koyduğu tepkidir. Salya tepkisi koşullanma öncesinde koşulsuz tepki iken koşullanma sonrası koşullu tepki haline gelmiştir.
İşlem Sayısı 1. Uyarıcı 2. Uyarıcı(1. Uyarıcıdan Tepki hemen sonra verilir) 1 Et(Koşulsuz Uyarıcı) ----------- Salya(Koşulsuz Tepki) 2 Zil(Nötr Uyarıcı) ----------- Yok 3 Zil(Nötr Uyarıcı) Et(Koşulsuz Uyarıcı) Salya(Koşulsuz Tepki) 4 Zil(Nötr Uyarıcı) Et(Koşulsuz Uyarıcı) Salya(Koşulsuz Tepki) 5 Zil(Nötr Uyarıcı) Et(Koşulsuz Uyarıcı) Salya(Koşulsuz Tepki) n Zil(Koşullu Uyarıcı) ---------- Salya(Koşullu Tepki) n Zil(Koşullu Uyarıcı) ----------- Salya(Koşullu Tepki)
• • Klasik koşullanmada; Organizma pasiftir. Pekiştireç davranıştan önce verilmektedir. Klasik koşullanma yoluyla duyusal ve refleksif davranışlar koşullanır. • Klasik koşullanmada tekrar önemlidir. • Klasik koşullanmanın gerçekleşmesi için nötr bir uyarıcının, koşulsuz uyarıcı ile eşleştirilmesi gerekir. Koşulsuz uyarıcının nötr uyarıcıdan kısa bir süre sonra verilmesi, koşullanmayı sağlamaktadır.
Klasik Koşullanma İlkeleri • • • Üst düzey koşullandırma, bitişiklik, habercilik, pekiştirme, genelleme, ayırtetme, gölgeleme, engelleme, sönme, kendiliğinden gelme, öğrenilmiş çaresizlik ve Garcia etkisi koşulsuz ve koşullu uyarıcı arasındaki koşullanma ilkelerindendir
Koşullu Tepkileri Ortadan Kaldırma • Olumsuz koşullu tepkiyi ortadan kaldırmak için sönmesini bekleme, sistematik duyarsızlaştırma, karşı koşullama, itici uyaranla ilişkilendirme ve karşıya getirme tekniklerinden faydalanılmaktadır. Sönmesini Bekleme • Koşullu uyarıcıdan sonra koşulsuz uyarıcı verilmezse, bir süre sonra koşullu tepkinin sönmeye başladığı görülmektedir.
• Karşı Koşullanma • Bu teknikte olumsuz tepkilerin olumluya çevrilmesi söz konusudur. Olumsuz tepkiler olumlu uyarıcılarla yok edilir.
• Sistamatik Duyarsızlaştırma • Klasik koşullanma yoluyla öğrenilen korku, fobi, kaygı gibi duyuşsal tepkilerin ortadan kaldırılmasında kullanılır. Organizmanın korku duyduğu, istemediği uyarıcının zaman içinde yavaş ve aşamalı olarak (en az korktuğu durumdan en çok korktuğu duruma doğru) organizmaya yaklaştırılması sonucu korkunun ya da istenmeyen davranışın ortadan kaldırılması yöntemidir. • .
Karşı karşıya getirme (maruz bırakma, taşırma) • Organizmaya korku, kaygı veren, nesne veya durumu organizmayla bir süre karşıya getirerek söz konusu korku ve kaygı veren durumu ortadan kaldırma yöntemidir. • İtici uyarıcıyla davranış kontrolü: Alkol, sigara bağımlılığı, uyuşturucu bağımlılığı, oburluk, normaldışı davranışlar ve kötü alışkanlıklar vb. gibi istenmeyen davranışların elektroşok, tiksindirici maddeler gibi acı verici ya da nahoş uyarıcılarla eşleştirilerek gerçekleştirilir. Olumsuz tepkiler, olumsuz uyarıcılarla yok edilir.
EDİMSEL (OPERANT-ARAÇSAL) KOŞULLANMA • Edimsel şartlanmayı Skinner isimli bir araştırmacı, uzun yıllar süren çalışmalarının sonucunda klasik şartlanmadan yola çıkarak ortaya koymuştur. • Edimsel davranışlar ise hiçbir dış uyarana bağlı olmadan ortaya konan davranışlardır. Skinner insan hayatındaki davranışların büyük çoğunluğunun edimsel olduğunu ifade etmiştir.
Edimsel Koşullanma Temel Pekiştirme Kavramlar • Davranışı izleyen ve organizma üzerinde olumlu etki yaratarak davranışın ortaya çıkma ihtimalini arttıran uyarıcılara pekiştireç adı verilir. Yapılan işleme ise pekiştirme adı verilir. Pekiştirme bir anlamda bir tepkinin iç ve dış etkilerle kuvvetlendirilmesidir. Pekiştirmenin etkililiğini arttırmak için bazı noktalara dikkat etmek gerekir:
• Olumlu ve olumsuz olmak üzere iki tür pekiştireç bulunmaktadır: • a)Olumlu Pekiştireçler: Bir davranıştan sonra organizmaya verildiğinde (ortama konulduğunda) davranışın yapılma olasılığını artıran uyarıcılardır. • İkincil (koşullu, öğrenilmiş) olumlu pekiştireç: Doğuştan getirilmeyen, başlangıçta pekiştireç değeri taşımayan (nötr uyarıcı olan), ancak birincil pekiştireç ile ilişkilendirilerek pekiştireç özelliğini kazanan uyarıcılardır. Örneğin; yüksek not, para, statü, madalya, diploma, gülümseme, takdirname vb.
• b) Olumsuz Pekiştireçler: Davranışın devamı için hoşa gitmeyen uyarıcının organizmadan, ortamdan alınmasıdır. • Birincil (koşulsuz, öğrenilmemiş) olumsuz pekiştireç: Organizmanın yaşamını tehdit eden, ona zarar veren uyarıcıların organizmadan ya da ortamdan alınmasıdır. Mesela; dayak, elektrik şoku, ateş, çok soğuk/sıcak, şiddetli ışık
• İkincil (koşullu, öğrenilmiş) olumsuz pekiştireç: Nötr uyarıcı ile birincil olumsuz pekiştireç eşleştirildiğinde pekiştireç özelliği kazanan uyarıcıların ortamdan çekilmesidir. • Pekiştirme Tarifeleri • Sabit Aralıklı Pekiştirme • Değişken Aralıklı Pekiştirme • Sabit Oranlı Pekiştirme • Değişken Oranlı Pekiştirme:
Ceza • Ceza, organizmaya istemediği bir şeyin verilmesi ya da istediği bir şeyin verilmemesidir. Ceza uygulandığı sürece, yapılması istenmeyen davranış baskı altına alınır, ancak yok edilemez. l. Tip Ceza: • Hoşa gitmeyen (itici) uyarıcının ortama verilmesi sonucu, davranışın yapılma sıklığının azalması olarak tanımlanır. Dayak atma, azarlama vs. ll. Tip Ceza: • Hoşa giden uyarıcının ortamdan çıkartılması sonucu, davranışın yapılma sıklığının azalması olarak tanımlanır. Harçlığı kesmek, bilgisayar oynamayı yasaklamak vs.
Sönme • Edimsel koşullama ortamından pekiştirici uyarıcının kaldırılmasıyla davranış sıklığında bir azalma ve en sonunda pekiştirilmeden önceki düzeyine inme gözlenir. Kendiliğinden Geri Gelme • Edimsel koşullanmada pekiştirilmediği için sönen bir davranış (tepki) bir süre sonra pekiştirme ya da herhangi bir sebep yokken geri gelebilir. Biçimlendirme / Şekillendirme (Kademeli yaklaşım) • Biçimlendirme, tepkiyi farklılaştırmadır.
• Premack İlkesi (Büyükanne Kuralı) • Az yeğlenen etkinliklerin daha çok yapılmasını sağlamak için az yeğlenen etkinlikleri çok yeğlenen etkinliklerin izlemesidir. • “Yaparsan …………. . yaparsın” mantığı vardır. • Koşullu Anlaşma • Koşullu anlaşma, bireyin pekiştireci elde etmesi için belli bir şekilde davranmasını gerektirir. • “Yaparsan …………. yaparım” ya da “Yaparsam ………… yapabilirim” mantığı vardır.
• Simgesel Ödülle Pekiştirme • İstenilen davranışları ortaya koyan öğrencilere aferin, not, para, şeker, oyun gibi uyarıcılar yerine pekiştireç olarak puan, fiş, boncuk, çiçek figürü, yıldız, marka gibi nesnelerin verilmesi temeline dayanır. Kendini Gerçekleştiren (Doğrulayan) Kehanet • Birey kendisi ya da olaylar hakkında doğru olmayan ve olumsuz düşüncelere dayanarak davrandığında, bir süre sonra diğer insanların yaklaşımı ve olayların gelişimi de bu şekilde gerçekleşir. Batıl Davranış • Batıl davranışların birçoğu edimsel koşullama ilkelerine göre meydana gelir. Kaçınma Koşullaması • Bir kişiden, bir nesneden veya bir durumdan kaçınmayı öğrenmesi klasik veya operant olabilmektedir.
Klasik ile Edimsel Koşullanma Farkları 1. Klasik koşullanmada tepkiye yol açan uyarıcı her zaman bellidir fakat edimsel koşullanmada uyarıcı her zaman belli değildir. 2. Klasik koşullanmada refleksif, bilinçsiz ve biyofizyolojik (doğuştan getirilen) tepkiler verilir (yani davranışlar bellidir) ve bunlar şartlandırılır. Oysa edimsel koşullanmada davranışlar başlangıçta çeşitlilik gösterir yani rastgele tepkiler verilir (davranışlar belli değildir) ve bunlar şekillendirilmeye çalışılarak bilinçli ve iradeli tepkiler haline getirilir. 3. Klasik koşullanmada pekiştireç (uyarıcı: et) davranıştan önce verilir ve davranışa bağlı değildir. Bu nedenle organizma pasiftir ve uyarıcı–tepki (U-T) bağı oluşur. Edimsel koşullanmada ise organizma istenilen davranışı yaptığında olumlu pekiştirecini alır (peynir) veya olumsuz pekiştireçten (elektrik şoku) kurtulur. Yani pekiştireç davranışın sonucuna bağlı olarak sonradan verilir. Bu nedenle organizma aktiftir ve tepki-uyarıcı (T-U) bağı oluşmuştur.
• 4. Klasik koşullanmada pekiştireçler koşulsuz (doğal) uyarıcılarken, edimsel koşullanmada olumlu ve olumsuz pekiştireçler vardır. • 5. Edimsel koşullanma klasik koşullanmaya göre daha karmaşık davranışların öğrenilmesini açıklar. Klasik koşullanmayla sadece basit ve refleksif tepkilerin nasıl kazanıldığı açıklanabilir. • 6. Edimsel şartlanma pekiştirme ve ceza üzerinde durmaktadır. Belli bir tepkinin edinilmesi, geçirdiğimiz yaşantısal deneyimlere bağlıdır.
- Slides: 29