RENME GLNN YAYGINLIK DERECES renme gl ile ilgili

  • Slides: 13
Download presentation
ÖĞRENME GÜÇLÜĞÜNÜN YAYGINLIK DERECESİ: -Öğrenme güçlüğü ile ilgili ilk bulgular, 1896 yılında bir İngiliz

ÖĞRENME GÜÇLÜĞÜNÜN YAYGINLIK DERECESİ: -Öğrenme güçlüğü ile ilgili ilk bulgular, 1896 yılında bir İngiliz doktor olan W. Pringle Morgan tarafından, British Medical Journal’da yayımlanmıştır. Sorun ilk önce göz sorunu gibi algılanmış, daha sonra bunu takip eden çalışmalar sorunun disleksi olduğunu ortaya çıkarmıştır.

-Daha sonra, 1920 yıllarında nörolog olan Samuel T. Orton disleksi üzerine ilk çalışmalarını yapmıştır.

-Daha sonra, 1920 yıllarında nörolog olan Samuel T. Orton disleksi üzerine ilk çalışmalarını yapmıştır. -Öğrenme güçlüğüyle ilgili yapılan araştırmalar, disleksi üzerine yoğunlaşmaktadır. Sebebi, disleksinin diğer grup öğrenme güçlüklerine göre daha yaygın olması ve başarıyı daha çok etkilemesidir.

-Araştırmalar öğrenme güçlüğünün erkek çocuklarda daha sık rastlandığı görülmüş olduğunu ifade ederler. -Yaygınlık ile

-Araştırmalar öğrenme güçlüğünün erkek çocuklarda daha sık rastlandığı görülmüş olduğunu ifade ederler. -Yaygınlık ile ilgili rakamlar farklılık göstermesine rağmen öğrenme güçlüğü olan çocukların sayısının özel eğitimdeki en büyük grup olduğu ve özel eğitimde yaklaşık olarak % 50’lik bir dilimi kapsadığı belirtilmektedir.

ÖĞRENME GÜÇLÜĞÜNÜN ETKİLERİ �Öğrenme güçlüğü birincil olarak akademik alanları etkiler gibi görünse de aslında

ÖĞRENME GÜÇLÜĞÜNÜN ETKİLERİ �Öğrenme güçlüğü birincil olarak akademik alanları etkiler gibi görünse de aslında çocuğun duygusal gelişimi üzerindeki etkileri de oldukça fazladır. Öncelikle okulun ilk yıllarından başlayarak başarısızlık kavramıyla tanışan ve mücadele etmek zorunda kalan çocuklar bu durumdan olumsuz olarak etkilenmektedir.

�Arkadaşlarının kolayca çözebildikleri matematik problemini yanlış yapmak, çarpım tablosunu birçok kez ezberlemesine rağmen sürekli

�Arkadaşlarının kolayca çözebildikleri matematik problemini yanlış yapmak, çarpım tablosunu birçok kez ezberlemesine rağmen sürekli unutmak, sınıfta en yavaş okuyan çocuk olmak, çocuğun yetersizlik hissetmesine neden olmaktadır.

� Okulda ve günlük yaşamda karşılaştıkları olumsuz deneyimler benlik algılarını olumsuz yönde etkilemektedir. Öğrenme

� Okulda ve günlük yaşamda karşılaştıkları olumsuz deneyimler benlik algılarını olumsuz yönde etkilemektedir. Öğrenme güçlüğü olan çocukların aileleri ve öğretmenleri genellikle onların "yapamadıklarına" ve "beceremediklerine" odaklanmışlardır. Sıklıkla olumsuz uyarı alırlar. Bu tutum da çocuğun kendine ilişkin olumsuz düşüncelerinin pekişmesine neden olur.

� Organize olmakta güçlük yaşıyor olmaları ve yeterli ders çalışma becerisi geliştirememiş olmaları ders

� Organize olmakta güçlük yaşıyor olmaları ve yeterli ders çalışma becerisi geliştirememiş olmaları ders çalışmayı bir kabusa dönüştürebilir ve bu da derslere ve okula karşı ciddi motivasyon kayıplarına neden olabilir. Bu noktada okula gitmek istememe, okumaya karşı isteksiz olma, okul arkadaşlarıyla sosyal ilişki kurmakta ve sürdürmekte güçlük, agresyon eğilimi gibi sonuçlar ortaya çıkabilir.

ÖZEL ÖĞRENME GÜÇLÜĞÜ İLE İLGİLİ YANLIŞ BİLİNENLER � �ÖÖG ilgili yanlış kanılar da mevcuttur.

ÖZEL ÖĞRENME GÜÇLÜĞÜ İLE İLGİLİ YANLIŞ BİLİNENLER � �ÖÖG ilgili yanlış kanılar da mevcuttur. Ayna yazısı adı verilen yazıyı tersten yazma, harf ya da �kelimelerin yerini değiştirme durumunun yalnızca ÖÖG olan bireylerde görüldüğü görüşü bunlardan �bazılarıdır. Oysa yazmayı yeni öğrenen her çocukta ayna yazısı yazma durumu ortaya çıkabiliyor. Ayna �yazısı, yazmayla ilgili acemilik döneminin olağan görüntülerinden biridir. Ancak acemilik döneminden �sonra da sürerse, ÖÖG‟den şüphelenilmesi gerekiyor.

-ÖÖG‟nin yaş ilerledikçe geçtiği düşüncesi de artık kabul görmüyor. Bozukluk yetişkinlikte de sürüyor. ÖÖG

-ÖÖG‟nin yaş ilerledikçe geçtiği düşüncesi de artık kabul görmüyor. Bozukluk yetişkinlikte de sürüyor. ÖÖG olan bireylerin çoğu yetişkinliklerine kadar okumayı öğrenmiş oluyorlar, ancak yavaş okuyorlar.

� ÖÖG olan bireylerin ders yaparken çok çabuk sıkıldıkları en çok dile getirilen belirtilerden

� ÖÖG olan bireylerin ders yaparken çok çabuk sıkıldıkları en çok dile getirilen belirtilerden bir �tanesidir. “Çok zeki ama dersleri çok kötü, çabuk sıkılıyor. ” Bu ailelerden ve öğretmenlerden çok sık �Özel Öğrenme Güçlüğü İçin Öğretmenlere Rehber duyduğumuz bir yorumdur. ÖÖG olan bireyin beyni, dikkat gerektiren faaliyetlerde, ÖÖG olmayan bireylerin beyninden daha fazla alanı çalıştırır.

�Bu nedenle, diğer bireylere göre daha çabuk yorulurlar. Yani onların sıkılma nedeni, yorulmalarıdır. Dolayısıyla

�Bu nedenle, diğer bireylere göre daha çabuk yorulurlar. Yani onların sıkılma nedeni, yorulmalarıdır. Dolayısıyla dikkatleri de dağıldığı için öğrenmekte zorluk çekmekte ve sıkılmaktadırlar.

� ÖÖG ilgili yanlış kanıların en önemlilerinden biri de bu bozukluğun zeka düzeyi yüksek

� ÖÖG ilgili yanlış kanıların en önemlilerinden biri de bu bozukluğun zeka düzeyi yüksek �olanlarda görülemeyeceğine ilişkindir. Oysa ÖÖG olan çocuklar zeka düzeyleri düşük olmadığı gibi �özel yetenekli de olabiliyorlar. Buna en önemli kanıt, ÖÖG olduğu bilinen bilim adamları ve sanatçılar: �Albert Einstein, William Butler. Yeats, George Patton, Harry Belafonte, Leonardo da Vinci, �Auguste Rodin ve Cher gibi.

�Yukarıdaki bulguların da ortaya koyduğu gibi ÖÖG bir hastalık değildir. ÖÖG olan çocuklar, �toplumların

�Yukarıdaki bulguların da ortaya koyduğu gibi ÖÖG bir hastalık değildir. ÖÖG olan çocuklar, �toplumların ilgilenip destek vermesi gereken farklı bireylerdendir.