Prof Dr Tlay ZERMAN AK Partili Cneyd Zapsu

Prof. Dr. Tülay ÖZÜERMAN

AK Parti'li Cüneyd Zapsu, “Türbanını çıkar demek ‘donunu çıkar’ demektir” dedi ! (Basından) AKP Başkanı'nın baş danışmanlarından birinin kadınlara baş örtüsünü çıkar demenin ne anlama geldiğini ifade eden çirkin cümlelerini burada yinelemeyeceğim. Bu cümlelerle biz başı örtülü olmayanlara yapılan dolaylı gönderme daha çirkin. Üslup elbette önemli, daha önemli olan ve asıl üzerinde durulması gereken, bu sözlerin yönetimdekilerin anlayışını yansıtıyor

Çankaya’da bir kabul günü Yaşam alanlarımızın dinle kuşatılan çemberinin giderek daraltıldığının farkında mıyız? AKP'nin yaptığı icraatlar ve söylemlerinin nasıl bir Türkiye istediklerini ortaya koyduğu bir gerçek. Bazılarının aşırılıkların "demokrasi"nin içinde kontrol edilebileceğini düşünmeleri safdillikti. Bu tam gaz gidişe karşın hala aşırılıkların frenleneceğini düşünenler varsa onlara bazı anımsatmalar yapalım.

23 Nisan 2006'da 21 yaşındaki İmam Hatipli bıyıkları terlemiş çocuk Meclis başkanlığına oturtulduğunda, o dönemin Meclis Başkanlığı koltuğundaki Bülent Arınç; "Laiklik yeniden tanımlanmalıdır" demişti. AKP Başkanı'nın hemen ertesi gün; "Merak etmeyin, acele etmeyin, sizin söyledikleriniz doğru, katılıyorum; ben de onu yapmak istiyorum. Ama sen acele ediyorsun. Masayı devirme, bekle 15 yıl sonra herkes aynı şeyi isteyecek. Oraya getireceğiz. " deyişini anımsadınız mı?

Aynı kişi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin türbanla ilgili kararını tanımadığını şu sözlerle ifade etmişti; "Mahkemenin bu konuda söz söyleme hakkı yoktur, söz söyleme hakkı din ulemasınındır. " Af konusunda görüşü sorulunca da; şeriat hükümlerine atıfta bulunan şu sözlerle yanıt veriyor: "Affetme yetkisi maktulün vârislerine aittir". Diyanet İşleri Başkanı Bardakoğlu'nun Danıştay'ın aldığı din derslerinin zorunlu olmaması kararına karşı şu yorumu, hükümetteki zihniyetin iz düşümü; "Gönül ister ki, yargıçlar kişisel kanaatlerine, önyargılarına göre değil, o dinin bilgi metodolojisine göre inceleyip karar versin. "

Yargıçlar kişisel kanaatlerine göre yer veriyorlarmış gibi izlenim yaratmanın yanında, din bilginlerini (ulema) yargıçların yerine ikame eden anlayışa vurgu yapan ve laikliğin benimsenmiş ve uygulanır olduğu hiçbir ülkede kabul edilebilir olmayan bir açıklama. Hukuk devleti yürürlükte olsa, tam bir skandal ve görevden alma nedeni. İyi de görevden kim alacak? AKP Başkanı'nın son fetvası; "Bunlar Türk milletinin kökünü kazımak istiyor. Çocuk berekettir. En az üç çocuk yapın!" oldu. İşsiz bıraktıkları kadınlarımıza iş yaratmış(!). . İyi de doğacak çocuklara aş ve iş nerede? !. . Herkes çocuklarını yurt dışında okutup, gemi alabiliyor sanıyor (!) desem, sadaka yardımlarını neden yapıyorlar sorusu havada asılı kalacak.

AKP'yi ilerleten halkın giderek yoksullaşması ve daha küçücük bebelerin din motifleriyle sarılıp sarmalanması, orta dereceli okullardaki çocuklarımızın ağabeyler tarafından birebir eğitilmesi değil mi? Ne kadar yoksulsanız dine o kadar sarılacaksınız. Din bezirganlarının ilerleyişlerini de o denli kolaylaştıracaksınız. Tüm açılımlar gelip din devleti özlemlerine dayanmıyor mu?

İslam fikir akımı olmaktan çıkıp, fiilen siyasal, ekonomik ve sosyal yaşamı biçimlendiren bir ideoloji halini alırken, demokrasinin bunun kolaylaştırıcısı olması tarihin bir ironisi değil. Cumhuriyet aydınlanması, kadına giderek erkekle eşit olabileceği haklar alanını hukuk içinde yaratılmasını sağlayacak kurumları, kadın ve erkeğin birlikte yürüdüğü bir yol haritası ile çizmiş, kadın ve erkeği birbirinden ayıran, kadını erkeğe, erkeği kadına kapatan ve kadını cinsellikle aşağılayan anlayışı, örtüleri ve kara çarşafı atmayı sürece yayarak aşmıştı.

Özgür alan bırakılmayacağının sinyallerini Dinci açılımlarla tüm bu kazanımlar bir kadının elinden alınırken, erkek ve kadın alanları ayrılıyor; kadını da kendi içinde örtülü örtüsüz ayrışmasına sürüklüyor. Kadın üzerinden dillendirilen dini çağrışımlı özlemler yalnız üniversiteleri zorlamıyor; kadının en az kaç çocuk doğurması gerektiğine varıncaya kadar, özel yaşamda de veriyor.

İlkokul beslenme çantası Elimde iki yaşında türbanlı kız bebek, beş yasında çarşaflı kızlarımızın resimleri var. Razanne (Rezzan) adında The Muslim doll -Müslüman bebek- üretmişler, türbanlı oyuncaktan söz ediyorum. Türbanlı bebek resimleri kız çocuklarımızın okul çantalarına kadar yayılmış. Dua edip namaz kılan bebekler. Çocuklarımız akılla değil, din buyruklarıyla eğitiliyor. Ve biz hala "Türkiye laiktir, laik kalacak!" diyoruz.

Türkiye artık çelişkiler ülkesi. Yüzyılın dengelerinin yeniden kuruluşunda terminal ülke olan Türkiye üzerinde oynanan oyunlarda ılımlı etiketiyle yumuşatıcı katılan İslam en büyük araç. İslam'ın ilerleyişi "demokrasi ve özgürlük" söylemine yapıştırıldı. Artık demokrasi önce kadının başına inen bir sopa. Özgür ve yaratıcı düşüncenin üretilip, geliştirildiği yerler olan üniversitelerin, kadının örtülmesinin yaygınlaştırma aracı olarak seçilişi rejimle ilgili kaygıların haklılığının en belirgin kanıtıdır.

Türkiye'yi zor günler bekliyor. Şeriat özlemi ile yanıp tutuşanlar artık bu isteklerini bazen fetva ile bazen demokrasi sopası ile bazen de çok çirkin üslupla ortaya koyuyorlar. Daha önce bunları tek sayabiliyorduk. Bir süre sonra sayamayacağımız kadar çoğalan söylemler ve başı açık kadını dolaylı değil, doğrudan hedef alan tahkir edici sözler duyabileceğiz

"İzmirliyiz, gâvuruz, böyle mutluyuz". . AKP Başkanı RTE hafta sonunda "Gavur" tabir ettiği İzmir'deydi. İzmirliler, Atatürk posterli bayraklarla protestolarla karşıladılar. Kadınlara yaptığı konuşmada; "Bunların bir bildiği Atatürk, Atatürk. Sürekli bunu tekrar ediyorlar. Memlekette ciddi

ÇANKAYA’DA BİR KABUL GÜNÜ Şimdi bizim de "Bunların bir bildiği dincilik. . Din. Sürekli bunu tekrar ediyorlar. Memlekette ciddi bir din tüccarlığı var. Başka bir şey bilmiyorlar" dememiz mi gerekiyor? Kendilerine şu mesajı vermek gerek; ÇEKİN ELİNİZİ kadının bedeninden, Atatürk'ten ve dinden.

Atatürk, Atatürk diyeceğinize, Atatürk'ten biraz ilham alın!. . . Prof. Dr. Tülay ÖZÜERMAN