PARAZTLERN KONAKTAN IKII VE DOADA YAYILII Parazitlerin byk
PARAZİTLERİN KONAKTAN ÇIKIŞI VE DOĞADA YAYILIŞI • Parazitlerin büyük çoğunluğu nesillerini • devam ettirebilmek için konak dışında da bir gelişim dönemi geçirmek zorundadırlar. Bu nedenle, konaklarda bulunan parazitlerin olgunları veya yumurta, kist, larva, mikrofiler gibi gelişim şekilleri konak dışına çıkarlar. Bunların konağı terk edişleri aracısız (direkt) veya aracılı (indirekt) olmak üzere 2 şekilde olur. 1
• 1. Aracılı çıkış: Bu tip çıkış daha çok • Babesia, Theileria, Plasmodium, Leishmania, • Trypanasoma, Drofilaria gibi çeşitli gelişim • formları kanda bulunan parazit türlerinde görülür. Konak kanında bulunan ve parazit • türlerine göre mikrofiler, gametosit, trypamastigot gibi değişik isimlerle anılan gelişim • şekilleri bu konaklardan kan emen arakonaklar (kene, sinek, sivrisinek gibi vektörler) tarafından alınır 2
• Bunlar arakonakta belirli bir gelişim dönemi geçirdikten sonra, bu • aracıların kan emmesi sırasında yeni konaklara verilir. Bunun yanında bu tip parazitler • konaklardan kan alınması, hijyenik koşulara uyulmadan yapılan cerrahi işlemler, • enjeksiyon gibi işlemlerle de yeni konaklara bulaşabilirler. Özellikle Anaplasma türlerinde • birincil bulaşma bu şekilde olmaktadır. 3
• 2. Aracısız çıkış: Parazitlerin bir kısmı ise konağı aracısız olarak terk ederler. • Helmintlerin çoğu (Filaridae hariç) ve Protozoonların bir kısmı bu şekilde konağı terk • eder. Bunlarda da konağı terk eden olgun ya da yumurta, larva, kist gibi gelişim • şekilleridir. Parazitlerin konağı terk edişi bulundukları sistemle ilgili olarak dışkı, idrar, • vaginal akıntı, balgam, burun akıntısı gibi araçlarla olur. 4
• Ancak, Dracunculus medinensis • gibi bazı parazitler ise kendi aktif hareketleriyle konağı terk eder. Ektoparazitler, adından • anlaşıldığı gibi çoğunlukla konağın dış kısmında yaşadığından, konağa tutunmasını • sağlayan organları gevşeterek konağı terk eder. Ancak, bazı türlerin (Hypoderma, vb. ) deri • altında yaşayan larvaları deride açtıkları deliklerle aktif olarak konağı terk ederler. 5
• Parazitlerin konağı terk ediş yolları, parazitlerin yaşadıkları sistemle direkt ilgili olan • yollarla olur. Parazitlerin büyük çoğunluğu sindirim sistemi veya bu sistemle ilişkisi olan • organlarda yaşadıklarından dolayı, konağı terk edişte en çok kullanılan yol da sindirim • sistemidir. Bu parazitlerden yumurta (Strongylidae, Trichostrongylidae, Ascaridae, 6
• Fasciolidae, Trichuridae vb. ), larvalı yumurta (Stronyloididae, Dicrocoelidae, vb), kist • (Eimeria, Giardia, Entamoeba, vb. ), trophozoit (Giardia, Trichomonas, vb. ), larva • (Metastrongylidae, Dictyocaulus, S. stercoralis, vb), halka (Anoplocehalidae, Taenidae, vb. ) • ya da olgunları (T. spiralis) konak dışkısı ile atılır. 7
• Üriner sistem veya bununla ilişkili damarlarda yerleşen Schistosoma spp, Dioctophyme • renale, T. crassicauda yumurtaları ise idrarla atılır. Genital organlarda yerleşen • Trypanasoma equiperdum, Trichomanas vaginalis, Tritrichomonas foetus ise vaginal yolla • konağı terk eder. Ancak son iki tür, ağır enfeksiyonlarda konağı idrar yolu ile de terk • edebilir. 8
• Burun akıntısı, balgam veya tükürük (aksırık, tıksırık) ile akciğer kıl kurtları • (Metastrongylidae, Dictyocaulus spp. ) ve Oestrus ovis larvaları konağı terk eder. • Midede yerleşen bazı parazitler (Ollulanus tricuspis, vb. ) konağı kusmukla terk eder. • Dış çevreye çıkan çeşitli parazitik formlar, su, rüzgâr, turizm hareketleri (tren, uçak, • insan hareketleri), gıda maddeleri ve hayvan (kuş, sinek vb) hareketleri ile de mekanik • olarak çevreye yayılabilmektedir. 9
• Dış ortama çıkan bu etkenlerin doğada yayılışı bazı koşullara bağlıdır. 4 ana grupta • toplanan bu etkenler sırasıyla, • 1 - Enfektif dönemlerde sayıca artış: Parazitlerin enfektif dönemlerinin gelişmesi ve • sayılarının artması iklim koşullarıyla yakından ilişkilidir. • Çevrenin parazitlerle bulaşması büyük ölçüde parazitlerin çoğalma yeteneklerine • bağlıdır. 10
• Örneğin Taenia türleri, Haemonchus contortus, Askarit türleri, İxodes ricinus, • Lucilia sericata günde binlerce yumurta yaparken bu sayı Trichostrongylus türlerinde • birkaç yüz civarındadır. Bu nedenle bunların yayılma olanakları farklıdır. Ayrıca bazı • parazitlerin doğaya çıktıktan sonra arakonaklarda veya yaşadığı son konaklarda çoğalma • olanağı vardır. 11
• Örneğin F. hepatica’nın dış ortama çıkan bir yumurtası içinde gelişen • miracidium, arakonak sümüklü bulur ve ona girebilirse bir miracidiumdan pedogenezis • yoluyla yüzlerce serker oluşur. Yine benzer şekilde Eimeria türleri schizogony yoluyla son • konakta hızla çoğalmaktadır. Benzer bir çoğalma şekli Probstmayria vivipara’da • görülmektedir 12
• Dış ortama çıkan parazitik gelişim şekillerinin farklı morfolojik şekillerde olması • bunların doğa koşullarına dayanıklılığını da etkiler. Bazı yumurtaların kalın kabuklu • olması (Askarit, Taenia, Echinococcus, vb. ), bunları dayanıklı kılarken, ince kabuklu • yumurtalar ve larvalar daha az dayanıklıdır. 13
• Ayrıca arakonaklı gelişen parazitlerde • arakonak sayısının fazlalığı ve bunların yoğunluğu, parazitlerin yayılma şansını artırırken, • aksine bunların azlığı da olumsuz etki yapar. Örneğin Babesia, Theileria, Drofilaria gibi artropodlarla bulaşan parazitlerde arakonakların artışına paralel olarak hastalıkların yayılışı da artar. Bu olayların geçtiği coğrafi bölge ve bunun sahip olduğu iklim koşulları (ısı, nem, güneş, vs) de direkt etkili bir faktördür. 14
• Örneğin, ülkemizin de yer aldığı sub • tropikal iklim kuşağı parazitler için ideal bir iklime sahip olduğu halde, tropik ve kutup • bölgelerine gidildikçe parazitlerin yaşama şansı azalacağından yayılma şansları da • azalacaktır. Ayrıca, iklim koşullarından özellikle kuraklık ve aşırı soğuk gibi etmenler • olumsuz etki yaparken, yağışların fazlalığı yayılışta olumlu rol oynar 15
• Paraziter hastalıkların yayılışında diğer önemli bir etken de konak yoğunluğu ve • bunların birbirleriyle olan ilişkisidir. Örneğin yakın temasla bulaşan uyuz, bit, pire gibi • ektoparazitler, hayvanların sık olarak bir arada bulunduğu barınaklarda veya kış • aylarında artmaktadır. 16
• Ayrıca, genç hayvanlarla yaşlı hayvanların bir arada • bulundurulması anadan yavruya geçen enfeksiyon riskini artırmakta, yemlikler ve • sulukların dışkıyla kirlenmesi ve bunun etrafında da genç hayvanların bulunması özellikle • coccidiosis gibi dışkı orijinli hastalık riskini artırmaktadır. 17
• Hayvanların kışı ahırda • geçirdiği, Kars, Erzurum gibi soğuk bölgelerde ilkbahar aylarında merada yoğun bir kirlenme olur. Ayrıca, meraların aşırı kullanılması, buraların toprak yapısı ve bitki örtüsü • de parazitlerin yayılışına etki etmektedir. Örneğin Anoplocephalidae etkenlerinde • arakonak rolünü üstlenen oribatid akarlar, tarım yapılan meralarda hızla azalırken, nadas • yıllarında aşırı oranda artar. 18
• Paraziter hastalıkların yayılışında etkili bir faktör de konakların direnç ya da • bağışıklık durumudur. Bir konakta herhangi bir parazite karşı direnç varsa, konak o parazite yakalanmaz, yakalansa da, parazit konak tarafından kontrol altına alınacağından tehlikeli olmaz. Böylece yayılışı sınırlandırılır. 19
• Bazı nematod (H. contortus) enfeksiyonlarında görülen hypobiosis (gelişimin durması) ile ektoparazitlerde görülen diapause (kış uykusu) gibi biyolojik olaylar da parazitlerin yayılışını sınırlayan • etkenlerdir 20
• 2 - Paraziter enfeksiyonlara duyarlılıktaki değişmeler: Konakların genel durumu, • beslenme biçimleri, gebelik, steroid uygulanması, aşı, uzun yolculuk gibi stres faktörleri • tüm enfeksiyonlara olduğu gibi paraziter enfeksiyonlara olan duyarlılığı da değiştirir. Bu • durum konakta mevcut olan enfeksiyonu etkileyeceği gibi, yeni alınacak enfeksiyonlara • karşı da etki yapar. 21
• Yeterli ve iyi beslenen hayvanlar yetersiz beslenenlere göre paraziter • enfeksiyonlara karşı daha dayanıklıdır. Örneğin kancalıkurtlar, H. contortus ve F. hepatica • gibi parazitler konakta anemiye neden olur. Eğer bu tip hayvanlara kan yapımını artırıcı • ilaçlar (demir, protein vs. ) verilirse konak hastalıktan daha az zarar görür. Eğer • verilmezse konak ölüme varacak düzeyde etkilenir. 22
• İnsan ve hayvanlarda çeşitli hastalıkların sağaltımında yaygın olarak kullanılan • steroidler paraziter hastalıklara duyarlılığı artırır. Örneğin Toxoplasma gondii ile enfekte • kedilerde normal oocyst çıkarımı 2 hafta sürdüğü halde, steroid uygulanırsa bu süre • uzamaktadır. Benzer şekilde steroid uygulanan hayvanlardaki nematodların yumurta • üretimi artmakta, dolayısıyla çevrenin bulaşma olasılığı artmaktadır 23
• Gebeliğin devamını sağlayan çeşitli hormonlar (progesteron, vb. ) ve doğum sonrası • kandaki düzeyi artan prolaktin immun sistemi baskıladığından gebe hayvanlarda • paraziter enfeksiyon riski artmaktadır. Bu dönemde ilaç kullanımındaki zorluklar, • tehlikeyi daha da artırmaktadır. Ayrıca uzun yolculuk, aşı ve ilaç uygulaması gibi • konaklarda stres yaratan etkenler konakları paraziter hastalıklara duyarlı hale getirir. 24
• naklarda stres yaratan etkenler konakları paraziter hastalıklara duyarlı hale getirir. • Paraziter hastalıklarda yaygın olarak görülen bağışıklık şekillerinden biri olan • concomitant bağışıklık (premünüsyon) da konakta belirli sayıda parazit bulunmaktadır. 25
• Eğer hayvanlar sağaltılırsa bu parazitler dolayısıyla bağışıklık da ortadan kalkmakta, • böylece yeni enfeksiyonlara duyarlı hale gelmektedir. Ayrıca, konakta latent halde • bekleyen inhibe larvalar aktive olarak ağır enfeksiyonlara neden olmaktadır. 26
• Kenelerin kontrolü amacıyla akarisit (ektoparaziter) ilaçların fazla kullanımı Babesia, • Theileria gibi hastalıklara duyarlılığı artırır. İlaçlar genel bir stres faktörü olduğu gibi, • banyo tarzında uygulamalar yararlı olmakla birlikte stres faktörünü artırır. 27
• 3 - Parazitlere duyarlı konakların enfekte bölgelere götürülmesi: Paraziter • hastalıklara karşı herhangi bir direnci (yaş, ırk, tür, premünüsyon, edinsel bağışıklık vs. ) • olmayan konaklar enfekte bölgelere götürülürse paraziter hastalıklara çok kolay • yakalanırlar. 28
• Örneğin yaşlı hayvanların otladığı meralara genç hayvanlar sokulursa, • bunlarda yaş direnci gelişmediğinden hastalıklara yakalanırlar. Yine enfekte bir barınağa, • dışardan yeni alınan hayvan, 21– 30 günlük karantina süresini beklemeden diğer • hayvanlar içine veya barınağa sokulursa, barınaktaki hayvanlara yeni hastalıklar • bulaşabileceği gibi, barınaktaki hayvanların taşıdığı hastalıklar da yeni gelen hayvanlara kolayca bulaşabilecektir 29
• Birçok parazit konak özgüllüğü gösterir. Yani bazı hayvan türleri bazı parazit türlerine • karşı kısmi veya tam bir direnç gösterir. Örneğin karaciğer kelebeklerine karşı sığırlar, • koyunlardan daha dirençlidir. Kalsiyum metabolizmasının da rol oynadığı bu olayda kısmi direnç vardır. 30
• Mide bağırsak kılkurtlarına karşı, keçiler koyun ve sığırlardan daha • dirençlidir. Aynı durum bazı hayvan ırkları arasında görülür. Buna ırk direnci denir. Bazı • koyun ırkları (yerli ırklar ve uzun kuyruklu Java ırkı) H. contortus’a karşı diğer ırklardan • daha dirençlidir. Bazı sığır ırkları da (Bos indicus) kene ve kan emen sineklere karşı diğer • sığır ırklarından (Bos taurus) daha 31
• Paraziter enfeksiyonların yayılmasında cinsiyet de önem taşımaktadır. Bazı helmint • enfeksiyonlarına karşı erkekler dişilerden daha duyarlıdır. • Son yılarda antelmintik ilaçların yaygın ve bilinçsiz kullanılması sonucu çeşitli • parazitler (Örn. H. contortus, O. ostertagi, vb. ), ilaçlara karşı direnç geliştirmiştir. Bu tip • parazitler diğerlerine göre daha kolay yayılırlar ve daha tehlikelidir. 32
• 4 - Enfekte olmayan çevrenin parazitlerle bulaşması: Enfekte olmayan yerler, • bilinçsiz hayvan hareketleri, karantina tedbirlerine uyulmaması, sınırlarda ve • gümrüklerde yeterince tedbir alınmaması gibi nedenlerle enfekte olmayan bölgeler • parazitlerle bulaştırılabilir. Aynı şekilde insan hareketleri (göç, turizm) ve vektör sinekler • çeşitli parazitlerin yayılmasında önemli rol oynar. 33
- Slides: 33