OSMAN HAMD BEY KAPLUMBAA TERBYECS OSMAN HAMD BEY
OSMAN HAMDİ BEY KAPLUMBAĞA TERBİYECİSİ
OSMAN HAMDİ BEY Doğumu 1842 Ölümü 24 Şubat 1910 İstanbul, Osmanlı Devleti Milliyeti Osmanlı Alanı Resim, Arkeoloji, Müzecilik Eğitimi Hukuk, Resim Meşhur eserleri Kaplumbağa Terbiyecisi
Hamdi, (d. 1842 İstanbul - ö. 24 Şubat 1910 İstanbul) Türk müzeciliğinin kurucusu kabul edilen arkeolog, müzeci ve ressamdır. Güzel Sanatlar Akademisi Sanayi -i Nefise Mekteb-i Alisi'nin ve İstanbul Arkeoloji Müzesi'nin kurucusudur. İlkokul öğrenimini Silivri'deki bir okulda yapan Osman Hamdi, 1856 yılında Maarif-i Adliye okuluna başladı. 1860'da hukuk öğrenimi için Paris'e gitti. Hukuk öğreniminin yanı sıra o dönemin ünlü ressamlarından olan Gerome (1824 -1904) ve Boulanger (1824 -1888)'in atölyelerinde çıraklık yaparak iyi bir resim eğitimi aldı. 1869 yılında Bağdat Yabancı İşler Müdürlüğü'ne atandı. 1871'de İstanbul'a geri dönünce sarayda çalıştı. 1881'de Müze-i Hümayun (İmparatorluk Müzesi)'a atandı. Bu görevi ile Türk müzeciliğinin parlak dönemleri başladı. 1883 yılında Güzel Sanatlar Akademisi Sanayi-i Nefise Mekteb-i Alisi'ni ve İstanbul Arkeoloji Müzesi'ni kurdu ve müdürlüklerini üstlendi. 1884'te o güne kadar hiç gündeme gelmemiş olan ve çokça kayıp verilmiş olunan bir zaafı gidermek için, antik eserlerin yurt dışına çıkarılmasını yasaklayan Asar-ı Atîka Nizamnâmesini çıkarttırarak yürürlüğe soktu. Osman Hamdi Bey, Nemrut Dağı, Lagina ve Sayda'da arkeolojik kazılar gerçekleştirdi. Sayda da yaptığı kazılarda bulduğu, arkeoloji dünyasının başyapıtlarından sayılan, aralarında İskender Lahiti'nin de bulunduğu bir takım antik eserler çıkardı. Burada bulunan eserler bugün Osman Hamdi Bey'in bulmuş olduğu birçok eser gibi, kendisinin temellerini attırdığı İstanbul Arkeoloji Müzesi'nde sergilenmektedir. "Kaplumbağa Terbiyecisi" ve "Savaştaki Beyaz At" Osman Hamdi’nin en ilgi çeken ve özgün eserlerinden birisidir Eskihisar' da kendi adında müzesi vardır. Osman
ESERİN İNCELENMESİ
Kaplumbağa Terbiyecisi 1. versiyon Osman Hamdi Bey, 1906 Tuval üzerine yağlıboya , 222 × 122 cm Pera Müzesi, İstanbul
2. versiyon Osman Hamdi Bey, 1907 Tuval üzerine yağlıboya , 136 × 87 cm Belma Simavi Koleksiyonu
Kaplumbağa Terbiyecisi, Osman Hamdi Bey‘ in 1906 ve 1907 yıllarında iki farklı versiyonunu çizdiği tablosudur. Osmanlı Ressamlar Cemiyeti tarafından çıkartılan gazetenin on yedinci sayısında tablonun adı Kaplumbağalar ve Adam olarak geçer, ancak tabloya daha sonra yaygın olarak bilinen Kaplumbağa Terbiyecisi adı verilmiştir. Belinde sıkı bir kemerle bağlanmış kırmızı uzun bir giysi giyen sakallı bir adam, mavi çinilerle kaplı eşyasız ve bakımsız bir odada, izleyiciye arkası yarı dönük biçimde dikilmektedir. Başına, etrafına gelişigüzel bir yemeni sarılmış arakiye takmıştır. Adamın ayaklarının dibinde, yerdeki yaprakları yemekte olan kaplumbağalar vardır. Bursa'daki Yeşil Cami‘ nin üst katındaki odanın duvarlarındaki sıvalar ve çiniler yer dökülmüştür. Tablonun tek ışık kaynağı adamın önündeki alçak penceredir. Ellerini arkasında kavuşturmuş olan adam bir ney tutmaktadır. Sırtında bir nakkare asılıdır ve buna bağlı bir mızrap boynundan aşağıya sarkar. Bazılarına göre adamın sırtında asılı olan şey, eskiden dervişler ve dilenciler tarafından kullanılan, hindistan cevizinden ya da abonozdan yapılma dilenci çanağı olan keşkülüfukaradır.
Yorumlar ve ilham Osman Hamdi Bey'in bu tablosu, özellikle ilham kaynağına dair net bilgilerin olmadığı dönemde, geri kalmış bir toplumu çağdaşlaştırmaya çalışan bir aydının yorgun hâlini anlattığı şeklinde yorumlanmıştır. Kaplumbağaların esin kaynağının, Lale Devri‘ ndeki Sadabad eğlenceleri sırasında, hava karadıktan sonra sırtlarına mum dikilerek serbest bırakılan kaplumbağalar olduğu öne sürülmüştür. Bu yoruma göre, Sanay-i Nefise, Asar-ı Atika Müzesi, Duyun-u Umumiye gibi birçok kurumu kurmak ve yönetmek görevini üstlenen Osman Hamdi Bey, tabloda kendini terbiyeci, kendi iş yapış biçimine uyum gösteremeyen astlarını ise yemeğe ulaşmaya çalışan kaplumbağalar olarak göstererek, onları hicv etmektedir. 1869'da Tour du Monde isimli dergide yayınlanan Charmeur de tortues isimli gravür, Kaplumbağa Terbiyecisi'nin esin kaynağı olabilir. Başka yorumlara göre, düşünceli biçimde dikilen adam, sabır gerektiren zor bir iş olan kaplumbağaları terbiye etme işini, elindeki ney ve sırtındaki nakkareyi çalarak başarmayı ummaktadır. Bu yoruma göre de terbiyeci Osman Hamdi Bey'in kendisidir. Terbiyecinin zorlu işi elindeki müzik aletleriyle halletmeye çalışması, Osman Hamdi Bey'in de değişime direnen bir toplumu sanat yoluyla çağdaş seviyeye getirmeye çalıştığını, bu yüzden sanat okulu ve müze açma girişiminde bulunduğunu vurgular. Terbiyecinin, kaplumbağaları eğitmekte kullanacağı neyi üfleyemeyip arkasında tutması, Osman Hamdi Bey’in neyi üfleme, yani kaplumbağalar ile temsil edilen halkı eğitme kaygısından artık vazgeçtiği, çünkü derviş sabrının bile bir sonu olduğu şeklinde de yorumlanmıştır. Ayrıca tablodaki kablumbağaların ilham kaynağının, Osman Hamdi Bey'in Paris'teyken sokaklarda dolaştıklarını gördüğü, Charles Baudelaire 'in Modern Hayatın Ressamı kitabında da bahsi geçen kaplumbağalar olduğu da öne sürülmüştür.
Tablonun ikinci versiyonunun, 2009 yılında Sakıp Sabancı Müzesi‘ ndeki bir sergide sergilenmesi sırasında, tablonun ilham kaynağına dair yeni bir iddia öne sürülmüştür. Buna göre Osman Hamdi Bey, Tour du Monde isimli Fransızca bir derginin 1869 tarihli sayılarından birinde gördüğü bir gravürden esinlenerek bu tabloyu çizmiştir. L. Crépon tarafından bir Japon gravüründen esinle çizilmiş olan bu resim, dergide Charmeur de tortues (Kaplumbağa Terbiyecisi) adıyla basılmıştır. Resimde, Osman Hamdi Bey'in tablosundaki terbiyeciye benzer şekilde giyinmiş yaşlı bir terbiyeci, elindeki ufak davulu çalarak bir grup kaplumbağanın bir masanın üzerine çıkmasını sağlamaya çalışmaktadır. Osman Hamdi Bey, 13 Temmuz 1869'da Bağdat'tan babasına gönderdiği mektupta, "bana yollamış olduğunuz Tour du Monde'u okudum" demektedir. Osman Hamdi Bey muhtemelen 1869 yılının ilk cildini okumuştur ve Kaplumbağa Terbiyecisi'ni çizerken bu gravürden etkilenmiş olabilir.
1906 versiyonu Versiyonlar İşadamı Erol Aksoy 'un 1 milyon dolar karşılığında satın alarak İktisat Bankası koleksiyonuna dahil ettiği tablo uzun süre bu koleksiyonda kaldı. Erol Aksoy'un varlıklarına İktisat Bankası kaynaklı borçları sebebiyle TMSF'nin el koymasıyla geçici süre devlete geçti. Eser Aralık 2004 'te 1, 95 trilyon lira muhammen bedelle açık arttırmaya çıkarıldı. Pera Müzesi ile İstanbul Modern‘ in rekabeti ile geçen açık artırma sonucunda Pera Müzesi resmi, Türk resim sanatında bir esere verilen en yüksek fiyat olan 5 trilyon lira (yaklaşık 3, 5 milyon dolar) karşılığında satın aldı. Tablo halen Pera Müzesi'nde sergilenmektedir. Nisan 2009 itibarıyla tablonun değerinin yaklaşık 10 - 15 milyon TL (6, 2 - 9, 3 milyon dolar)olduğu tahmin edilmektedir. 1907 versiyonu Daha önce İstanbullu Levanten bir aileye ait olan tablonun 1907 versiyonu, 1984 - 1986 yılları arasında Londra‘ daki bir müzayedede Erol Simavi tarafından 100 bin dolar karşılığında satın alındı. Halen Belma Simavi koleksiyonunda bulunan tablo, Sakıp Sabancı Müzesi'nde 2009'da düzenlenen Batıya Yolculuk - Türk Resminin 70 Yıllık Serüveni isimli sergide halka açık biçimde sergilendi. Nisan 2009 itibarıyla tablonun değerinin yaklaşık 4 - 6 milyon TL (2, 5 - 3, 7 milyon dolar) olduğu tahmin edilmektedir. Farklar Diğer Oryantalist ressamlar gibi Osman Hamdi Bey'in de herhangi bir tablosunu birden fazla defa çizmiş olması normal görülmektedir. Bir yıl arayla çizilen tabloların genel kompozisyonu oldukça benzerdir. İkinci versiyonda ilkinden farklı olarak beş yerine altı kaplumbağa bulunur. Ayrıca terbiyecinin sağındaki duvarda çerçeveli bir hat ile cam kenarında bir testi durmaktadır. Bu versiyonda ayrıca, resmin Ahmet Muhtar Paşa‘ ya ithaf edildiğine dair, ressamın el yazısıyla yazılmış bir not da vardır.
DİĞER ESERLERİ
- Slides: 19