ONDOKUZ MAYIS NVERSTES LSANSST ETM ENSTTS CORAFYA ANABLM
ONDOKUZ MAYIS ÜNİVERSİTESİ LİSANSÜSTÜ EĞİTİM ENSTİTÜSÜ COĞRAFYA ANABİLİM DALI SÜRDÜRÜLEBİLİR KIRSAL KALKINMA Dr. Öğr. Üyesi Fatih ALTUĞ
COĞRAFYA NEDİR? NE DEĞİLDİR? 2
GİRİŞ • Yeryüzünde meydana gelen her şey coğrafyadır. • Bütün sosyal süreçler, olaylar, problemler en yerelden en küresele kadar coğrafyadır. • Her olay ve her şey sosyaldir ve mekansaldır, yani mekan bağımlıdır. • Coğrafyanın inceleme konusu mekandır. • Coğrafya, tıpkı tarih biliminin geçmiş dönemlerde meydana gelmiş insan faaliyetlerini incelemesi gibi mekanın zaman içerisindeki değişimini ve dönüşümünü inceler. 3
Coğrafi Bilgi Üretiminin Bağlamı Seyahatnameler, Tasvirler, Haritalar Aydınlanma Çağı Sistematik Coğrafya, Sömürge Coğrafyası Bir Bilim olarak Coğrafya: Humbolt, Mackinder, Huxley 4
1920 -1950 1900 -1920 1850 -1900 E. S. Churchil, W. M. Davis Ellisworth Huntington İnsan ekolojisi olarak coğrafya, Barrows, 1923 Peyzajın Morfoolojisi, Sauer, 1925 1950 -1970 Kültürel 1970 -2000’ler Hümanist Coğrafya Kültürel Coğrafya/ Çevresel Berkeley Ekolü Radikal Coğrafya Kantitatif Coğrafya/ Mekansal Analiz Determinizm Bölgesel Coğrafya Bölge Bilimi Bölgesel Coğrafya Feminist Coğrafya Realist Coğrafya Bölgesel Coğrafya/ Hartshorne Bölgesel Coğrafya/ Yeni Bölgeselcilik/ Küreselleşme 5
• ÇAĞDAŞ COĞRAFYA; şeylerin nerede olduğunu, niçin orada olduklarını ve orada bulunma nedenlerini inceler ve açıklar. • Bu her hangi bir kişinin bildiği atlas bilgisinden ya da ezber bilgisinden çok daha fazla bir anlama sahiptir. • Coğrafyacılar her hangi bir şeyin ya da olayın mekan üzerindeki dağılımının nedenleri ve nasılları ile ve hangi süreçlerden geçerek orada yer aldıkları ile ilgilenirler ki bu atlaslarda bulunmayan bilgi demektir. Bu mekansal ilişki demektir. • Coğrafya basit bir şekilde yeryüzünde bulunan örüntüleri sosyal ve çevresel sonuçlardan ziyade ya da birlikte mekansal çıktılar ile bağlantılar kurarak açıklar. 6
• Böylece coğrafyacılar sadece insanların ve yerlerin nerede olduğu ile değil, insanın o yerleri nasıl anladığı, onlara nasıl anlamlar yüklediği, onlardaki değişim ve dönüşümleri inceler • Çünkü bu konular hem sosyal hem de çevresel süreçleri kapsar. • Coğrafya hem beşeri hem de çevresel olguların dağılımı ile ilgilenir ve bu yüzden sosyal ve fiziksel bilimler arasındadır. 7
• Coğrafyacılar lokasyon ile ilgili de sorular sorarlar. • Pirinç üretimi dünyada nerelerde gerçekleşmektedir? ? • Petrol kaynakları nerelerdedir? • OECD ülkelerinin başkentleri nerelerdir? • Dünyanın en yüksek zirvesi, en uzun akarsuyu, en büyük gölü, en yüksek gölü…… vs. hangisidir? • Ülkelerin Başkenti…. • Ne nerededir? 8
• İskandinav ülkeleri neden dünyada en fazla cep telefonu kullanan ülkelerdir. • NAFTA ABD, Kanada ve Meksika ekonomilerini nasıl etkilemiştir? • Çin neden hızlı bir şekilde süper küresel ekonomik güce dönüşüyor? • Bilgi yoğun sektörlerin yükselişi ekonomik mekanı nasıl etkilemiştir? • Coğrafya, ulusal ve uluslararası ilişkileri nasıl etkiler? • Mikroelektronik devrim rekabet ve verimliliği nasıl değiştirmekte ve bu sektörlerin küresel lokasyon dinamikleri nasıl değişmektedir? 9
• Çağdaş coğrafya görüşüne göre mekan sosyal olarak sosyal ilişkiler tarafından üretilir. • Sosyal ilişkilerde meydana gelen değişimler ve sosyal ilişkilerin dağılımı mekansal kalıpları ve örüntüleri etkiler ve mekanın üretimini sağlar. • Bu manada kıyafetiniz, eviniz, okulunuz, aileniz sosyal olarak oluşur ve bunlarda mekansal süreçleri etkiler. • Bu kapsamda mekan insan vücudu olabileceği gibi dünya da olabilir. 10
• İnsanların günlük faaliyetleri sayesinde coğrafya meydana gelir. • Günlük faaliyetler toplumları inşa eder, toplumlarda mekanı değiştirir ve dönüştürür. • Böylece coğrafyacılar yaş, cinsiyet, etnisite, ekonomi, iş gücü, sınıflar, iletişim, ulaşım, üretim, tüketim, teknoloji, doğal kaynaklar, çevre, politika, zenginlik, fakirlik, yaşam şansı, yaşam standardı gibi çok geniş bir yelpaze de inceleme yaparlar. 11
Coğrafi Düşüncenin Temel Kavramları 12
A- Ölçek/ Scale Bir karıncanın dünyayı ve çevresini algılaması ile bir insanın hatta bir devin algılaması birbirinden farklıdır. Özellikle günümüzde hızla gelişen bilgi-iletişim teknolojileri (BİT) ile ilişkili olarak mekansal etkileşim artmış ve bu etkileşimde ölçek kavramı daha önemli hale gelmiştir. Bu bağlamda coğrafyada üç farklı ölçekten bahsedilebilir. 1 - Kartoğafik ölçek 2 - Metodolojik ölçek 3 - Mekansal Ölçek 13
B- Mekan/Space ‘’Mekan, boyutu olmayan harikalar diyarı’’ Walter Isard. Herkes odadan başlayıp ev, mahalle, şehir, bölge ve ülkeye doğru uzanan bir dizi iç içe geçmiş katmanlar veya halkalar halindeki yaşam mekanlarıyla çevrilidir. Mekan, insanın bütün faaliyetlerinin gerçekleştirildiği tüm deneyimlerinin yaşandığı yerdir. Mekan içinde yaşayanlar tarafından algılanan ve değerlendirilen üç boyutlu alandır. 14
En genel anlamıyla mekan; tüm var olanları içinde bulunduran sınırsız yer. . . Tüm var olanların akışı içinde birbirlerinin yerini alarak zincirlendikleri sonsuz süreyi dile getiren zaman kavramıyla sıkıca bağımlı olarak maddenin varolma biçimlerinden başlıcasını dile getirir. Antikçağda mekan, özellikle Demokritos ve Epikuros gibi atomcularda durağan, her zaman ve her yerde aynı olan bir boşluk olarak sanılıyordu. Buna karşın zaman içerisinde mekanın; bağımlı, hareketli, hiç bir yerde aynı olmayan maddi bir doluluk olduğu anlayışı gelişmiştir. 15
• Bunun yanı sıra mekanın insan bilincinden ve iradesinden bağımsız bir gerçeklik olduğu da düşünce tarihi içerisinde genellikle yadsınmıştır. • Hatta Berkeley, Hume, Mach vb. düşünürler incelendiğinde, mekanı bireysel bilince kadar indirgedikleri görülecektir. Üç türlü mekan vardır. • 1 - Mutlak Mekan • 2 - Göreceli/İzafi Mekan • 3 - Üretilmiş Mekan 16
1 - Mutlak Mekan Absolute Space Newton, doğada insan bilincinden bağımsız bir zaman ve mekan bulunduğunu kanıtlamıştır. Newton, zaman ve mekanı insandan bağımsız olduğu kadar, maddeden de bağımsız ve bu anlamda mutlak sayıyordu. Mekan, doğal ve beşeri unsurların içinde var olduğu, oluştuğu ve bu bağlamda evrensel ve insanın düşüncesinden bağımsız olarak gerçekliğin koordinat düzenlemesini sunan, insan için değişmez bir kutu olarak algılanmıştır. 17
• Dünya ve üzerindekiler zaten vardır, insan olsa da olmasa da. Dünya güneşin etrafında hep dönüyordu, Adem’den de önce sonra da… • Özellikle 1950’lerdeki kantitatif devrimde mutlak, yani geometrik mekan çalışmaların temelini oluşturmuştur. CBS çalışmaları gibi… • Mutlak mekan belli yerlerin ve faaliyetlerin konumunun belirlenmesinde bize yardımcı olur: MATEMATİK KONUM 18
2 - Göreli/İzafi Mekan Relative Space Leibniz, zaman ve mekanın, Newton anlayışına göre kesinliğine karşı çıkmıştır. Matematiksel prensipler yalnızca matematiği kapsar; rakamlar, şekiller, aritmetik, geometri. Fakat metafiziksel prensipler genel zanlardan daha fazlasını içerir düşüncesinde olan Leibniz; ‘’bu baylar ( Newton ve takipçileri ) mekanın mutlak mekan olduğunda ısrar ederler. Fakat bu, onları büyük zorlukların içine iter. Mekanın ezeli ve sonsuz olduğuna, hatta bazıları mekanın Tanrının kendisi olduğuna inanır. Ama mekan bir parçadır, Tanrıya ait olabilecek bir nesne değil’’ 19
• Leibniz’e göre mekân, mekânda bulundukları kabul edilen şeylerden bağımsız değildir. Mekân’ın bu mekânda bulunan şeylere göre herhangi bir mantıksal önceliği yoktur. Monadların ve özelliklerinin türevi olması nedeniyle mekânın varlığı ikincildir. • Ona göre mekân, birlikte varoluş düzeni ya da düzenleri sonucu ortaya çıkan bağıntılardır. Bu bağlamda zaten, Newton’un mutlâk zaman anlayışına karşı olan Leibniz’e göre, zamanın kendi başına bir varlığı olamaz. Demek ki o, nesnelerin ardarda gelişlerinin bir düzeni. 20
Özetle, göreli mekansal ilişkiler, obje ve olayların birbirine göre durumunu ifade etmektedir. Yani cisimlerin konumudur, özel konumdur. Bu ise fiziki mekanın matematiksel modellemelere girmesine neden olmuştur. Örneğin Coğrafi Bilgi Sistemleri (CBS/GIS) çalışmaları bu şekildeki bir görüşün yansımasıdır. Mekanı sadece mutlak mekan olarak algılayıp değerlendirseydik, mekanın bütün parçaları aynı özellikte olacağı için değer açısından da bir farkları olmayacaktı. Göreli mekan, mekan parçalarının birbirine karşı konum ve özelliklerinin farklı olduğunu, bu nedenle değerlerinin de farklı olduğunu ortaya koymuştur. Bu konuda en güzel örnek Von Thünen İzole Devlet modelidir. 21
3 - Üretilmiş Mekan Production of Space Henri Lefebvre tarafından ortaya konulmuştur. Lefebvre bütünsel bir mekan anlayışı ortaya koyarak mekanın birbiriyle ilişkili üç süreç bağlamında üretildiğini belirtmiştir. Bunlar; - Fiziki mekan - Zihinsel/mental mekan - Sosyal mekan Bu bağlamda günlük yaşamımızda ilk olarak somut süreç ve hareketler meydana geldiği mekansal pratikleri içeren fiziki mekan vardır (Evden çıkıp işe gidinceye kadar ki süreç gibi). 22
İkinci olarak, olarak kitaplar, filmleri resimler ve imajlar yoluyla oluşturulan mekan temsilleri, yani zihinsel mekan devreye girer (Okula giderken gördüğümüz şekilleri anlamlandırma kapasitemiz). Bu aynı zamanda mekanın yeniden üretilmesinde ve mekansal pratiklerin meşru sayılacağı noktasında önemlidir. Üçüncü olarak, olarak günlük yaşam içerisinde insanların mekanı nasıl algıladığı, yaşadığı, hissettiği ve sosyal olarak nasıl oluşturduğu ile ilgili olan sosyal mekan devreye girer. Lefebvre göre, mekan toplumsal bir üründür ve her üretim biçimi kendi mekanını üretmektedir. Böylece, mekanın üretim sürecinde yaratılan yeni mekanlar aynı zamanda yeni toplumsal ilişkileri oluşturmaktadır. Kentsel planlama, kapitalizmin stratejik araçlarından biridir, ve mekanlar üretir. 23
• • FARKLI GÖRÜŞ VE YAKLAŞIMLARA GÖRE MEKAN Newton: Mekan, eni, boyu, derinliği olan üç boyutlu kutu Leibniz: Mekan görelidir. Kant: Mekan eşitsiz ve biriciktir (bölgesel) (Hetner, Ratzel, Blanche). Pozitivizm: Mekan hem bir araştırma nesnesi hem de bir belirleyici Marksist Coğrafyacılar: Mekan tek başına varlığı olan bir nesne değil, özellikle kapitalist üretim tarzında kirli toplumsal ilişkiler sonucu üretilen bir nesnedir. Kapitalizm: Sermaye önce kendi mekanını yaratır, sonra o çevreyi yok eder (krizler, yer değiştirme vs). Böylece mekansal bir gerilim oluşur. Bütün mekanlar bittiğinde ise mekansal onarım/spatial fix başlar Yapısalcılar: Mekan bir sonuçtur. Postmodernizm: Mekan parçalıdır, şizofreniktir, bütünlüğü yoktur. Mekan politika ve ideloji yüklüdür. 24
C- Yer/Place Yerin anlamının insanların yer ve lokasyona daha fazla duygusal anlam atfetmek için kullanırlar. Nasıl ki insanların kişiliği o insana özgün karakterleri ifade ediyorsa, yerin kişiliği de tıpkı insanların ki gibi zamanla oluşan ve sadece o yere özgü olan özelliklerdir. Yani yerin kişiliği doğal özellikler ile insanoğlunun zamanla meydana getirdiği düzenlemelerin bileşkesidir. 25
• Yer fiziki bir ortamdır ancak onu anlamlandıran insanın o yerle ilişkisi, yerdeki yapılar ve insanın bakış veya görüş açısıdır. Bir yere ait olan manzara perspektif değiştikçe değişir. Dolayısıyla manzara durağan değildir. Ancak yer algılayandan bağımsız olarak doğasında durağan olmak vardır. • Yer, coğrafi bir unsur ya da kolektif hafıza, değerler, anlamlar, ve sosyal ilişkilerin kesiştiği düzenlenmiş bir alan, mekanın bir parçası. Yer kavramı üç farklı şekilde kullanılabilir: • 1 - Kavram olarak yer: dünya üzerindeki bir nokta • 2 - Yer algısı: İnsanların yer hakkında sahip oldukları özel duygular • 3 -Mahal olarak yer: İnsanların günlük eylemlerini gerçekleştirdikleri mekansal birim 26
Yer, sembolleşmiş ve fark edilmeyen yerler olarak ikiye ayrılır. Sembolleşmiş yerler insanlar tarafından ortak değerlerin yüklendiği ve bütün insanlar için aynı anlamı çağrıştıran semboller veya yerlerdir. Dini yerler, anıtlar ve meydanlar buna örnektir. Kabe, Eyfel Kulesi, Anıtkabir Fark edilmeyen yerler ise dışarıdan birinin geldiği zaman fark etmesi zor olan, ancak o yerde yaşayanlar için fark edilen yerlerdir. Park, eczane, mahalle, pazar yeri gibi. Bir lokasyon bir gece de orayı düzeyenler tarafından yere dönüşebilir. Yere bakış açısı aynı zamanda kişiye göre değişebilir. Mesela bir coğrafyacı için yer bir yerleşmenin büyüklüğü iken mimar için AVM, şairler ve tarihçiler için ise fark edilmeyen yerdir. Yersizleştirme: Modern planlama ve mimarinin mekanı dönüşüme uğratıp, yerler arasındaki çok değerli olan farklılıkları ortadan kaldırması. Örneğin Kentsel dönüşüm. 27
D- Peyzaj/Landscape Yer kavramı klasik olarak belli sınırları ima ederken, peyzaj kavramı gözün görebildiği çeşitli özellik ve formları içeren açıklık ve genişliği ima eder. Peyzaj arazide gözün ufuk çizgisine kadar görebildiği alandır ve bu alandaki hem doğal hem de beşeri unsurları içerir. Peyzaj kavramı ilk olarak Humbolt tarafından coğrafi bir terim olarak literatüre kazandırılmış, ancak esas önemini Carl Sauer ve onun öncülüğünde gelişen Berkeley Ekolü ile almıştır. Bunlara göre peyzaj; doğal ve kültürel coğrafi görünümlerin karışımıdır. Bu ekolün etkisiyle kültürel coğrafya hızla gelişmiş ve doğal peyzajın kültürel peyzaja nasıl dönüştüğü ele alınmıştır. 80’lerden sonra gelişen ‘yeni kültürel coğrafya’ geleneğine öre ise peyzaj bir görünüm ya da obje değil bir tür görme yöntemidir. 28
E- Bölge/Region Etimolojik olarak Latince ‘’regio: çevre-alan’’ anlamında olup, en genel anlamıyla, seçilen bazı kriterler açısından belirlenen alan ya da, mekansal özellikler açısından bir alanı sınıflama ve sınıflandırma. Başka bir tanıma göre, bölge, genel olarak benzer veya tamamlayıcı özellikleri olan veya faaliyet ve akımlarla yoğun olarak bağlantılı devamlı coğrafi sahalardır. BÖLGE Bölge çok boyutlu, çok anlamlı ve sınırları oldukça güç çizilebilen bir kavramdır. Bölge, saha, zon, mekan kavramları farklı anlamlar ifade etmektedir. 29
Bölge Çeşitleri Homojen Aynı karakteristiği olan birim alan ünitelerinin Gruplanması: Doğal bitki örtüsü, Yağış rejimi, Ürün dağılışı Nodal (Kutupsal/Polar) Plan Fonksiyonel ilişkiler kriterine göre seçilirler. Bir merkez ve onun etkisi altındaki sahalardır. Şehir, ilçe, köy 30
F- Lokasyon/Konum/Location Nerede? Sorusuna cevap verir. Bir yerin lokasyonun iki şekilde bulabiliriz: 1 - Mutlak lokasyon Bir yerin dünya üzerinde bulunduğu noktayı ifade eder. Bu noktanın mutlak lokasyon tayini ise koordinat sistemine göre yapılır. 2 - İzafi/göreli lokasyon Bir yerin dünyanın geri kalan kısımlarıyla nasıl bir karşılıklı etkileşim içinde olduğunu anlamamıza yarar. Yani o yerin, çevresindeki diğer yerlere göre uzaklığı, yakınlığı, büyüklüğü, küçüklüğü, erişebilirliği vb. gibi niteliksel ve göreceli kavramlarla yer tayininin yapılmasıdır. Bu nedenle bir yerin izafi lokasyonu kişiye ve zamana göre değişebilir. Örneğin bir yerin yakınından zamanla otoban geçirilmesi onun mutlak lokasyonunu etkilemezken izafi lokasyonunu etkiler. 31
Yeryüzünde bulunan her nesne ve meydana gelen her olay, büyük küçük olsun, belli bir konuma sahiptir. Bu konum; matematik ve özel konum olmak üzere ikiye ayrılır. Matematik konum; nesne ve olaylann, paralel ve meridyenler vasıtasıyla tam olarak, yeryüzünün neresinde olduklannın tespit edilmesidir. Özel konum ise; bunlann, daha ziyade çevreleri ile alakalı olarak ekonomik, fiziki ve beşeri tüm yönler açısından durumlarını bildirir. 32
• Coğrafya bilimi açısından, bir nesne veya olayın matematik ve özel konumunu belirlemek çok önemlidir. Çünkü yukarıda da bahsedildiği üzere her nesne ve olay belli bir mekana bağlıdır ve o mekanın özelliklerinden etkilenir. • Sonuçta incelenmekte olan bir nesne ve olayın konumunu bilmeden bunların diğer sistemlerle olan ilişkisini ortaya çıkarmak çok zordur. • Coğrafya bilimi, bir yerin veya olayın matematik ve özel konumunu inceleyerek bunlarınn neden buralarda yer aldığını, mekansal olarak aralarındaki ilişki ve etkileşimleri ve hepsinden öte insan yaşamı üzerindeki etkilerini ortaya çıkarmaya çalışır. 33
G- Çevre/Environment Çok farklı anlamlara sahiptir. Ekologlara göre, belirli bir yaşam alanında etkili olan fiziksel, kimyasal ve biyotik faktörlerin bütünlüğü, Genel olarak ise oranizmaların yaşamı üzerinde etkili olan faktörler bütünlüğüdür. Dolayısıyla bir organizmayı yaşamı boyunca etkileyen her şey çevre olarak düşünülebilir. Coğrafi açıdan ise, çevre insan ve diğer canlıların içinde yer aldığı ve yaşam şartlarını oluşturan tüm organik ve inorganik unsurlardan oluşan, süreç ve etkileşimlerin gerçekleştiği ortam 34
H- Teritory (Territory)/Hakimiyet Alanı/Bölge, ülke, toprak parçası ya da alan Günümüzde ise: Hükümranlık alanı Etki alanı Siyasi nüfuz alanı Ekonomik nüfuz alanı 35
Ekonomik Coğrafyada Değişen Yaklaşımlar -1 36
• Tarih boyunca ekonomik coğrafya, nüfus ile ekonomi ve kaynaklar arasındaki ilişkileri, • İnsanların hayatlarını kazanmaları bakımından yerden yere olan farklılıkları ve benzerlikleri, • Ekonomik faaliyetlerin yer seçiminde tercihleri belirleyen faktörleri, • Bölgesel uzmanlaşmalar ve bu uzmanlaşmaların yarattığı ticari akışların nedenlerini, • Ekonomik kalkınma ve hayat standartlarındaki farklılıkların açıklanması gibi çok sayıda konu üzerinde durmuştur. 37
• Bu konuların incelenmesine olan yaklaşımlar ve bunları açıklamak üzere geliştirilen teoriler ve yöntemler/metodoloji ise ekonomik coğrafyanın tarihi dönemleri içinde değişime uğramıştır. • Ekonomik coğrafyadaki bu gelişmeler ekonomik faaliyet türleri, nüfus artışı, mekansal gelişme gibi faktörlere bağlı olarak değişmiştir. 38
• Ekonomik coğrafya, 1880 -1900 yılları arasında, modern toplumsal bilimlerle birlikte, ticari coğrafyanın sağladığından daha analitik ve daha açıklayıcı bir bilim dalı haline gelmiştir. • Ekonomik coğrafyanın bu başarısı 1900 -1930’lar arasında hakim olan çevresel determinizmle sona ermiştir. • Daha sonraki 25 yılda ise ekonomik faaliyetlerin mekansal farklılaşması bölgesel ve sistematik coğrafya perspektifinden incelenmiştir. • Bu bakış açısına korumacılık ve yerkürenin kaynaklarının akıllıca kullanması eşlik etmiştir. 39
• İkinci Dünya Savaşı sırasında coğrafyanın istenilen bilgileri üretememesi onu yaklaşım ve metodolojik olarak özeleştiri yapmasına neden olmuştur. • 1950’lerle birlikte pozitif bilimlerin etkisi altına giren coğrafya ve ekonomik coğrafyada pozitivist devrim gerçekleşmiştir. • 1970’lerdeki toplumsal hareketler, modernizmden postmodernizme geçiş sancıları, halihazırdaki bütün bilimleri bu olayların nedenlerini açıklamakta çaresiz bırakmış, bu çaresizlik bilim dünyasında paradigma krizi olarak kavramsallaşmıştır. • İşte bu dönemde ekonomik coğrafya da bu krize girmiş ve çeşitli akımların etkisi altına girmiştir. 40
Ekonomik Coğrafya Yaklaşımları İçin 5 Farklı Analitik Çerçeve 1 - Coğrafyaların tarihsel özgünlüğü: Mekan çalışmaları zaman çalışmalarından ayrılamaz. Geçmişte alınan kararlar bugünü etkilemektedir. 2 - Özellikle küresel kapitalist ekonominin yükselmesiyle bölgelerin karşılıklı bağıntılılığı: Her yer, yerler sisteminin bir parçasıdır. 3 - İç içe geçmiş fiziksel ve beşeri sistemler: İnsan eylemleri her zaman biyofiziksel bir çevrede meydana gelir 4 - Mekansal ve sosyal ilişkilerin yaratımında günlük yaşam ve kültürün önemi: Kültür, ekonomik coğrafyanın temelidir. 5 - Sosyal yapıların ve onların mekansal görüntülerini anlamanın merkeziliği: Sosyal ilişkiler coğrafyaların ve toplumların anlaşılmasında gerekli bir başlangıç noktasıdır. 41
Ekonomik Coğrafya Yaklaşımları 1 -Geleneksel Ekonomik Coğrafya ve Ampirist Yaklaşım: 1889 -1955 A- Ticari coğrafya: çevresel determinizm (1889 -1920) B- Bölgesel coğrafya: alansal farklılaşma (1920 -1955) 2 - Mekansal Analiz ve Pozitivist Yaklaşım: 1955 -1975 3 - Yapısalcı Marksizm ve Politik Ekonomi Yaklaşımı: 1975 -1995 4 - Kurumsal/Kültürel Dönüşüm ve Postyapısalcı/Postmodernist Yaklaşım: 1995 -2010 42
Geleneksel Ekonomik Coğrafya ve Ampirist Yaklaşım: 1889 -1955 Yapısalcı Marksizm ve Politik Ekonomi Yaklaşımı: 19751995 Mekansal Analiz ve Pozitivist Yaklaşım: 1955 -1975 Kurumsal/Kültürel Dönüşüm ve Postyapısalcı/Postmodernist Yaklaşım: 1995 -2010
1 - Geleneksel Ekonomik Coğrafya ve Ampirist Yaklaşım 44
• Modern ekonomik coğrafyanın kökleri 1880’lere kadar gitmektedir ki diğer bütün bilim dallarının bağımsızlığını ilan ettiği döneme karşılık gelir (Bknz, C. P. Snow, İki Kültür, Tübitak Yayınları). • 19. yy’dan önce de ekonomik coğrafya vardı ve hatta sömürgecilik dönemi coğrafyanın en popüler ve zirvede olduğu döneme karşılık gelir. • Fakat bu dönemde coğrafya ve ekonomik coğrafya tasviri bir bilimdi. • Yani bilimin temel unsuru olan açıklama prensibini henüz kullanmıyor, ekonomik faaliyetler ve bölgeler arasındaki ilişkileri nedensellik temelinde açıklamıyordu. 45
• 19. yy’a kadar ekonomik coğrafya yeryüzündeki çeşitli çevreler ve bu bölgelerde yaşayan halklar ile ilgili betimsel bilgiler veriyordu. • Yani coğrafyacılar bu dönemde yerlerin bilgisini topluyor, düzenliyor ve bu bilgilerin yayılmasını ile uğraşıyorlardı (National Geographic, Atlas, Gezi vs. ). • Esas amaç bilginin envanterini çıkarmaktı, ki bununla ilgili olan felsefi yaklaşım ampirizm/empirisizm idi. • Empirisizme göre, tüm bilginin kaynağı deneye dayanır ve bu yüzden de doğru metodoloji gözlem ve mülakattır. • Hesaplamalar, gözlemciye duyulan güvenden dolayı doğru kabul ediliyordu 46
• Gerçekten de coğrafyacılar ya da gözlemcilerin seçtikleri bilgiler ya da yaptıkları hesaplamalar kesin olarak doğru ve geçerli midir? • Eğer fiziki kavramlar bağlamında bu soruyu değerlendirirsek bu sorunun cevabı evet olabilir. Çünkü fiziki unsurlar ve kavramlar evrensel niteliğe sahiptirler. • Fakat olaylarda rolü olan unsurların tamamı ile ilgili olan açıklayıcı terimler nadiren belli bir yargıdan ve gözlemcinin ideolojisini ya da öznel yargısını yansıtmaktan uzak kalacaktır. • Bu yüzden öznel yargılar içeren bu tür bilgiler geçmişte genellikle tüccarların arzularına cevap verebilecek ya da ideolojik olarak kendisinin diğerlerinden üstün olduğuna karar veren bir toplumun merakını giderecek bilgiler olmuştur. 47
A- Ticari Coğrafya Dönemi • Ticari Coğrafya, Batı Avrupalı devletlerin dünyadaki hegemonyalarını artırmak için dünyanın kaynakları, nüfusları ve bölgeleri ile ilgili bilgilere ihtiyaç duymaları ile başlamıştır. • Ticari Coğrafya alanında ilk kitaplardan biri olan ve modern coğrafyanın gelişmesinde ilk rol oynayanlardan birisi olan Bernard Varenius tarafından yazılmıştır (Amsterdamlı tüccarlara bilgi sağlamak için) • Hollandalı denizcilerin keskin gözlemlerine dayanan bu kitabı Uzakdoğu ile ilgili olan kitap izlemiştir. BİLGİ NOTU: 19. yy’ın sonlarında Avrupalı devletlerin sanayilerine hammadde bulmak amacıyla denizaşırı topraklara ilgi duyması ve varolanları değerlendirmede coğrafyacılar önemli roller üstlenmişlerdir. Bu nedenle coğrafya derneklerinin sayısı hızla artmıştır. 1865 yılında 16 olan coğrafya dernek sayısı 20 yıl içinde 94’e çıkmıştır. 48
• Varenius’u Gordon, Guthrie ve morse izlemiş, bu kitaplar yazarları için adeta ödüle dönüşmüştür (yok satmış ), (aynı zamanda ilk eğitim kitapları). • Bu kitapların ortak özelliği (ki dönemin bilimin pratiğini yansıtır), tüccar ve devlet adamlarının gezi ve gözlemlerine dayanmasıdır. Yani analitik ve açıklamaya dayanan modern bilimin gereklerinden uzak olmalarıdır. • 1880 -1900 arasında ise modern coğrafyaya uygun şekilde analitik çerçevedeki coğrafya bilim pratiği doğmuştur (1889 Chisholm’un bu çerçevede yazdığı kitabın (Handbook of Commercial Geography) baskısı hala yapılmaktadır). • Chisholm’dan sonra Cordwell (1891), Coner (1894) ve Lyde (1894), analitik ve açıklamaya dayalı modern ticari coğrafya kitapları yazmışlardır. 49
• Fakat Ticari Coğrafya’dan Ekonomik Coğrafyaya geçiş «ekonomik coğrafyanın görevi» makalesini 1882’de yazan Alman Götz sayesinde olmuştur (ekonomik coğrafya terimi ilk defa kullanılıyor). • Götz ve takipçileri ekonomik coğrafyacıları dünyanın gıda ve hammaddeleri hakkında bilgi sağlamaya ve farklı ülkelerin ekonomik sorunlarını anlamaya çağırıyorlardı. • Ekonomik coğrafyadaki bu akım 1920’lere kadar iyice kökleşmeye başlamış ve halen alanın en iyi dergisi olan Economic Geography dergisi 1925’te yayın hayatına başlamıştır. • Bu dönemde ekonomik coğrafyacılar her ne kadar teori ile ilgilenmeseler de kendilerini ekonomi ile bağlantılı görüyorlardı. 50
Çevresel Determinizm/Belirlenimcilik • Clarence Glacken (1967), insanın dünya ile ilgili şu üç soruyu eskiden beri ısrarla sorduğunu ifade eder. • - İnsan ve diğer canlılar için çok uygun yaşamsal koşullara sahip olan yerküre amaçlı olarak mı yaratıldı? • -Yerkürenin iklimi, reliefi, kıtaların biçimlenmesi, üzerinde yaşayan insanların ahlaki ve toplumsal yapısını etkilemiş midir ve insan kültürünün karakter ve yapısının oluşumunda bir etkisi var mıdır? • -Coğrafi bir ajan olarak insan uzun zamandır kullanımı sırasında doğayı saf durumundan hangi yollarla değişime uğratmıştır. 51
• Çevrenin insan üzerindeki etkisi, çevreye uyarlanma fikri, ırk ve kültür bakımından farklılıkların ortaya konulması Ortaçağ’da kullanılıyordu (İbn-i Haldun). • Bu görüş Carl Ritter tarafından 18. yy’a taşınmış daha sonra 1848’de Guyot, Ritter’in görüşlerini geliştirmiştir. • Çevreci fikrin temeli AAG’nin ilk başkanı W. Morris Davis tarafından 1906 yılında açıkça ortaya konmuştur: • ‘’Bir fikir, ancak inorganik kontrol ile buna organik tepkilerden biri arasındaki ilişkilerden bazılarını içerirse coğrafi niteliğe sahip olur’’. 52
• W. M. Davis’e göre insan toplumu fiziki çevreye uyum sağlayarak hayatta kalabilen bir organizmadır; bu yüzden de gelişme reçetesi çevre tarafından yazılmaktadır. • Davis’ten sonra determizmin en hararetli savunucusu Ellen Churchill Semple olmuştur: İnsan yeryüzünün bir üründür. • Medeniyetlerle iklim arasındaki en güçlü bağlantı Ellsworth Huntington tarafından kurulmuştur. • Huntington (1995), iklimin sağlık ve fiziksel ve zihinsel yeterlilik d üzerinde belirleyici rolü olduğunu düşünüyor; medeniyet ve nüfusun enerji, yeterlilik, bilgi ve yaratıcılığının bir sonucu olduğuna göre, iklim medeniyetlerin ilerleme ya da gerilemelerinde ANA KAYNAK oluyordu 53
• Darwinizm’e dayanan çevresel determinizm, 1920’lerde büyük tepkiyle karşılaşmıştır: doğa ile kültür arasında kurulan bağlantının ‘’en zalim’’ şekli olarak nitelendirilmiştir. • Bu dönemle birlikte coğrafyacılar, Almanların öncülüğünde bölgeselciliğe geçiş yapmışlardır 54
B- Bölgesel Coğrafya-Alansal Farklılaşma • Çevresel determizme ilk tepki 1907 yılında Hettner tarafından getirilmiştir: karşıya olunan durum belirlilikler değil, olanaklılıklardır. • Eğer çevre hakim unsur, insan ikincil ya da edilgen bir unsur ise coğrafi sentez bozulur. • Hettner, Kant’ın korografya kavramını koroloji olarak: yani bir yerde birbirlerine tabi olarak değil de, karşılıklı olarak düzenli bir biçimde bulunan fenomen kümesinin nedensel ilişkilerinin toplamının bilimsel açıklaması şeklinde yeniden formüle etmiştir. 55
• Böylece, bölgesel coğrafya (Länderkunde), coğrafyanın önemli bir parçası haline gelmiştir. • Olanakçılık ya da possibilizm olarak bilinen bu görüşe göre; ‘’kesinlilikler yok, olanaklar var’’. • Kültür ve doğanın birbirine bağımlılığı fikri, Fransız coğrafyacı Vidal de la Blache tarafından; • Tüm coğrafi ilerlemelerde egemen fikir mekansal bütünlük olmuştur: Parçaları birbiriyle eşgüdümlü, olayların belirli bir devreyi izledikleri ve içinde özel durumların birbiriyle ilişkili olduğu genel kurallara boyun eğdikleri bir bütün olarak yerküre kavramı 56
• Vidal, determinist savların, insan oğlunun doğal çevresini (doğal peyzaj) sosyal çevresine (kültürel peyzaj) karşıt biçimde düşünmenin ve bu iki çevreden birini diğerine hakim biçimde konumlandırmanın zayıflıklarına dikkat çekmiştir. • Vidal’e göre her bölge birbirine benzemeyen, yapay olarak biraraya getirilmiş, daha sonra da kendilerini ortak bir varoluşa uydurmuş şeylerin egemenlik alanıdır: MEKANSAL BİRİCİKLİK!!! • Fiziksel çevre insanı doğrudan doğruya kontrol edebilen bir faktör değil, özgürce çalışabileceği alanın sınırlarını ortaya koyar. • Bengston ve Van Royen: Çevredeki farklılıklar faaliyetlerde de farklılığa götürür; üretim faaliyetlerindeki farklılıklar çoğu kez çevredeki farklılıkların sonuçlarıdır. 57
Geleneksel Ekonomik Coğrafya ve Ampirist Yaklaşım- ÖZET • Bilginin toplanması, düzenlenmesi ve yayılması • Ampirist/deneyselcilik yaklaşım: Tüm bilgi deneye dayanır ve bu yüzden en doğru metodoloji gözlem ve mülakattır. • Ticari Coğrafya: Batı uluslarının ticari ilişkilerini ve imparatorluklarını dünyaya yaymak için dünyanın kaynaklarına ve bilgisine ihtiyaçları vardı ve coğrafyacılar buna hizmet etmiştir • Çevresel Determinizm: İnsan toplumu fiziki çevreye uyum sağlayarak hayatta kalabilen bir organizmadır. İnsan çevrenin bir ürünüdür. • Bölgesel Coğrafya: Yerlerin bilgisi, bölgelerin birbirlerinden olan farklarının incelenmesi. 58 Her bölge biriciktir, tektir. Tasviri coğrafya
Ekonomik Coğrafyada Değişen Yaklaşımlar - 2 59
Mekansal Analiz ve Mantıksal Pozitivizm • Schafer (1953): Bölgesel yaklaşıma karşı çıkmış, coğrafyacıları bilimsel yöntemi kullanmaya bu yolla yasalar inşa etmeye davet etmiştir. • Bilimin amacı tasvir değil açıklamaktır. Öyleyse coğrafyanın amacı tasvir olmamalı ve genel kurallar ortaya koymak olmalıdır. 60
• Ekonomik coğrafyada pozitivist yaklaşım en fazla mekansal modellerin geliştirilmesinde kullanılmıştır. Lokasyon teorileri gibi • Bu dönem gelişmişlik konusunun öne çıkartılması nedeniyle coğrafyada pozitivist devrim gerçekleşmiştir. • Böylece coğrafya araziden ayağını çekmiş masa başında analizlere odaklanmıştır 61
• 1950 -60’larla birlikte bilgisayar ve istatistiksel teknikler mekansal yapılar, bireyler ve firmaların lokasyon kararlarını analiz etmek için bir çerçeve sunmuşlardır. • Lokasyon teorileri açısından bu yaklaşım, matematiksel analiz, hipotez oluşturma ve tahmin edici modeller ile ekonomik peyzajın bilimsel/analitik metotlarla analizini vurgular. • Lokasyon teorilerimekansal entegrasyon ve mekansal etkileşimlerin anlaşılması için analtik bir çerçeve sunmaktadır. 62
• Fakat kantitatif devrim sosyallikten uzak olması nedeniyle 1970’lerin başından itibaren eleştirilmeye başlandı. • Yeni kuşak coğrafyacılar, coğrafya şehir ve bölge planlamacıların teknik meselelerine yoğunlaşarak disiplini dar bir alana hapsetmişlerdir. • Dönemin siyasal gelişmeleri bu sorgulamada başat rol oynamıştır. 63
64
Tarihsel Bir Tartışma • Hegel’e göre insan ve doğa arasında etkin bir araç olarak kullanılan emek tüm zenginliğin kaynağı olmuştur. • Fakat özel emek başka birinin emeğin ürününe el koymasıyla toplumsallaşır. Böylece evrensel egoizme ve hırsa dayalı bir piyasa sistemi oluşur. • Öylece daha fazla kar arayışı mantığı ile üretim ve tüketim daima genişlemeye zorlanır. • Eğer bu süreç devletin kontrolü dışında gerçekleşirse felaketin kopmaması için hiçbir neden kalmamıştır. Dolayısıyla bu sürece devletin müdahalesi gayet olağan bir durumdur. 67
• Hegel’e göre insanları ayak takımına dönüştüren yoksulluk değildir. • Doğa karşısında güçsüz olan ve hak iddia edemeyen insan, toplumun oluşması ve bu toplumda sınıfların meydana gelmesi ve üst sınıfların alt sınıfı ezmesi yoksulluğun temel kaynağıdır. • Bu durumun kaldırılması ve sınıfsal çatışma ve üst sınıfların alt sınıflara haksızlığını bir miktar da olsa azaltmak için alt sınıflara kamu refahından pay verecek şekilde üst sınıfların vergilendirilmesi ya da yeni iş olanaklarının yaratılması gerekmektedir. Fakat bu önerini birçok muğlak yönü vardır. 68
• Von Thünen komünist manifesto yayımlanmadan 6 ay önce komünistlerin taleplerinin mantıksız olduğunu ancak çok fazla taraftar topladığını, bunun ise özellikle Batı Avrupa’ya barbarlık ve yıkım getireceğini iddia etmişti. • Thünen gerçek huzura ulaşmanın kan ve zulüm üzerinden olmayacağını hatta olmaması gerektiğini ifade ederken bir yanlışın başka bir yanlışla düzeltilmesi çabasının ise en dehşet verici şey olduğuna inanmaktaydı. • Thünen’e göre kötülüğün en önemli kaynağı işçinin ürününden ayrılmasıdır. Bu yüzden işçi ve onların sahipleri arasında sürekli bir çıkar çatışması vardır ki bu çakışan çıkarlar ortadan kaldırılmadan çatışmalar da sona eremez. 69
• Çözüm ise Thünen’ göre marjinal verimlilik kuralında yatmaktadır. • Buna göre isteyen herkesi sınırsız büyüklükte toprağa sahip olabileceği yalıtılmış devletin işlenmiş ovalarında ücret miktarını belirleyen tek faktör emeğini ürünün kendisi ücretlerin ölçüsüdür. Burada bir denge ücret modelinden bahseder. 70
• Marx’a göre kapitalist birikimin genel yasası belli süreçlerden sonra ortaya çıkan artık nüfus veya yedek ordu işçi ücretlerinin düşürülmesi ve işçi hareketlerinin kontrol altında tutularak birikimin devamlılığı için esas kaldıraçtır. • Bu yüzden bir tarafta servet birikimi gerçekleşirken diğer tarafta açlık, sefalet, ölüm, cehalet, kötülük birikmeye devam eder. Thünen iddia ettiği rahatlama ve denge ücreti sadece geçici bir rahatlama sağlar. Kalıcı bir çözüm getirmez. 71
Yapısalcı Marksizm ve Politik Ekonomi Yaklaşımı (1975 -95) Yapısalcı marksist analizin nesnesi, üretim tarzı temelinde yapılandırılmış bir toplumsal formasyondur. Yapısalcı marksistler, ekonominin “son durumda” belirleyici olduğu konusunda ısrar ederler, Marksistler, ekonomik determinizme de karşıdırlar. Onlar için temel çıkış noktası, toplumun objektif noktalarıdır (ekonomi, politika vb. gibi). Bugünkü toplumların birikim sonucu ortaya çıktıklarına inanırlar ve bu birikimin oluşturduğu statik yapıların incelenmesi ile yaşadığımız toplumun anlaşılır kılınabileceğini öngörürler. Marksgil Ekonomik coğrafyanın ana odağı: Mekansal örüntü veya lokasyon seçimi değil, Kapitalizmin altında yatan sosyal ilişkilerin yapısı 72
• Ekonomik mekan sermaye ve emek arasındaki ilişkiden ortaya çıkan çatışmalar yoluyla oluşmaktadır. • Marksist ekonomik coğrafyacılar kapitalizmin belirli coğrafi mekanları nasıl ürettiği üzerine yoğunlaşmışlardır (Harvey). • Eski sanayi bölgeleri çökerken yeni sanayi bölgeleri nasıl ve hangi dinamiklerle gelişmektedir? • Mekan üzerinde iş bölümü nasıl ve hangi dinamiklerden etkilenmektedir? (D. Massey) 73
Politik Ekonomi Yaklaşımı • Ekonomik gelişmenin ve lokasyon seçiminin mekansal örüntüsü sermaye ile emek arasındaki çatışmanın bir sonucu olarak görülmelidir. • Sosyal yapının her iki bileşeni de coğrafya/mekansallık içermekte • Sınıfların varoluş ve sınıflar arasındaki çatışma sanayileşmenin uzun tarihinin olduğu yerlerde meydana gelir. • Bu görüş 1970 ve 1980’lerde meydana gelen 2 önemli coğrafi olguyu açıklamakta kullanıldı. • Sanayisizleşme-sınıf çatışmalarının süreklileştiği yerler • Emeğin uluslar arası yeni iş bölümü-yeni tesislerin kurulduğu yerler ile yeni sanayi odakları 74
Politik Ekonomi Yaklaşımına Eleştiriler • 1990’ların başında postmodern yaklaşımın ortaya çıkması ve eleştirileri • ABD ve İngilteredeki neoliberal devreyi ve söylemlerini kavrayamaması • Eşitsiz gelişme, emek ve sosyal adalete odaklanırken, diğer alanları boş bırakması • Ana problem: • Coğrafya her zaman yapısal sosyo-ekonomik süreçler tarafından belirlenmekte, asla belirleyici olamamakta. • İnsanın otonomisini ve yaratıcılığını kabul etmemesi ve bireysel ilerleme görüşünü ihmal etmesi. • Ekonomik güç ve ilişkilerin belirleyici rolüne vurgu yapması. • Sınıf gibi soysal güçlere aşırı vurgu yaparken, ırk ve cinsiyet gibi diğer sosyal kategorileri göz ardı etmesi 75
Postyapısalcılık/Postmodernizm ve Kurumsal/Kültürel Yaklaşım (19952010) • Kurumsal/kültürel yaklaşıma gereksinim neden oldu? • Yapısalcı marksizmin tek nedenselliğine tepki • Yapısalcı marksizmin sosyal dar görüşlülüğü (olayları sadece sınıflara ve sınıf çatışmasına indirgemesi) • Postyapısalcılık belirlenemezciliği ve karşılıklı etkileşimi vurgulamakta, • Coğrafya kültürü keşfediyor: Cultural Turn (Kültürel Dönüşüm) • Kültürel dönüşüm postmodernizim yükselmesiyle yakından ilişkilidir. 76
• Postmodernizm: modernizmin sonrası ve ötesi, modern düşünceye ve kültüre ait temel kavram ve perspektiflerin sorunsallaştırılması ve hatta bunların yadsınması; akla, bilime ve uygarlığa güvensizlik. • genel geçerlik iddiası taşıyan önermelerin reddedilmesi, çoğulculuğun ve parçalanmanın kabul edilmesi, farklılığın ve çeşitliliğin vurgulanıp, benimsenmesi; gerçeklik; hakikat, doğruluk anlayışlarının tartışılmasına yol açan dilsel dönüşümün yaşama geçirilmesi, mutlak değerler anlayışı yerine yoruma açık seçeneklerle karşıya gelmekten çekinmemek; korkmamak; gerçeği olabildiğince (sonsuz) yorumlamak, belli bir zaman ve mekânın sözcüklerini kullanmak yerine gerçekliği kendi bütünlüğü, özerkliği içinde anlamaya çalışmak, insanı ruh-beden olarak ikiye bölen anlayışlarla hesaplaşmak, tek ve mutlak doğrunun egemenliğine karşı çıkmak. . . 77
- Slides: 77