ONDOKUZ MAYIS NVERSTES FENEDEBYAT FAKLTES CORAFYA BLM SANAY
ONDOKUZ MAYIS ÜNİVERSİTESİ FEN-EDEBİYAT FAKÜLTESİ COĞRAFYA BÖLÜMÜ SANAYİ COĞRAFYASI Dr. Öğr. Üyesi Fatih ALTUĞ
SANAYİ COĞRAFYASI Industrial Geography Bu derste kullanılan her türlü belge, bilgi, fotoğraf, harita vb. , dokümanlar sadece eğitim amaçlı olarak kullanılmaktadır.
SANAYİ COĞRAFYASI 6. Hafta
Sanayi Devriminin Osmanlıya Etkisi
Osmanlıya Etkisi • 1838’de serbest dış ticaret antlaşmasını imzalayan Osmanlı Devleti, yeni üretim tarzına ayak uyduramamıştır. • Serbest dış ticaret antlaşması ile elde edilen ve Kapitülasyon olarak bilinen ayrıcalıklar, Osmanlı’yı açık pazar haline getirmiştir. • Yerli sanayi rekabete dayanamamış ve çoğu üretim tezgahı kapanmıştır. • Önceden ihraç edilen bir çok ürün ithal edilmeye başlanmıştır. • SONUÇ: Dış ticaret açığı…
• Toprak kayıpları ile birlikte, dış ticaret açığının finansmanı imkansız hale gelmiş, dış borç almak kaçınılmaz olmuştur. • 1854’de ilk dış borç alınmıştır. • Borcun ana para ve faiz ödemeleri, zaten açık pazar konumuna düşen Osmanlı’yı, mali açıdan da batıya bağımlı hale getirmiştir. • Borcun borçla ödenmesi gündeme gelmiştir. • Çünkü üretim zaten düşmüştür… SONUÇ: Düyun-u Umumiye İdaresi (II. Mahmut) • Damga, alkollü içki, balık avı, tuz ve tütünden • alınan vergi gelirlerini 10 yıl boyunca iç borçlar • karşılığı olarak alacaklılara bıraktı.
• Ancak Avrupa devletleri buna tepki gösterdi ve 1881'de damga, alkollü içki, balık avı, tuz, tütün ve ipekten alınan vergilerin tüm geliri iç ve dış borçlara ayrıldı. • Türkiye Düyun-u Umumiye'ye olan borcunun son taksitini, ilk dış borcun alınmasından tam bir yüzyıl sonra, 1954'te ödedi.
• Osmanlı’da sadece geleneksel bir üretim anlayışı değil, aynı zamanda etnik bir işbölümü de söz konusu idi. • Türkler; çiftçi, asker, memur ve esnaf • Gayri müslimler ise tüccardı. • Serbest Dış Ticaret Antlaşması, gayrimüslimleri daha da zenginleştirirken, Türkleri de iyice fakirleştirmiştir. • Birinci Dünya Savaşı sonunda, sadece Anadolu, yani fakir Türkler yeni Cumhuriyet’e miras kalmıştır…
Osmanlı ve sanayi devrimi • » Osmanlı İmparatorluğu’nun bugünkü Türkiye sınırlarına baktığımızda Batı Avrupa ve Kuzey Amerika ile aramızdaki asıl farkın 19’uncu yüzyılda arttığını, 20’nci yüzyılda ise farkın kapatılamadığını görüyoruz. • Farkın açılmasının ana nedeninin Sanayi Devrimi olduğunu biliyoruz. Fakat Türkiye sonraki dönemlerde açılan farkı niçin kapatamadı?
Osmanlı’da Dış Ticaret Politikası • Osmanlı Devleti son yıllarında, hammadde ve tarım ürünleri satan bunun yanında mamul mallar satın alan bir ülke durumundaydı. • Bu haliyle Osmanlı Devleti, Batı ekonomileri için uygun bir pazar oluşturuyordu. • Bu durum Osmanlı sanayi yapısının süreç içinde daha da bozulmasına neden olmuştur. • Batılı ülkeler, Osmanlı Devleti’nin zayıflamasından yararlanarak her zaman yeni imtiyazlar elde etme peşinde olmuşlardır. 10
Osmanlı’da Dış Ticaret Politikası • 1800’lerde Batılı devletlerin siyasi ve askeri güçlerinin gittikçe artması, aksine Osmanlı Devletinin zayıf yapısı sonucu 1838 yılında İngiltere ile bir ticari anlaşma imzalamak zorunda kalınmıştır. • “ 1838 Ticaret Sözleşmesi-Baltalimanı” olarak adlandırılan bu Anlaşma ile Osmanlı ekonomisi o dönemde, hem ucuz hammadde temin edilecek, hem de mamul maddelerin kolayca satılabileceği bir pazar haline gelmiştir. • Osmanlı Devleti, gümrükler üzerindeki egemenliğini neredeyse kaldırarak, serbest bir dış ticaret politikası uygulamıştır. 11
Osmanlı’da Dış Ticaret Politikası • Bu sözleşmeyle ithal malların İmparatorluk içinde hiçbir vergiye tabi olmadan serbestçe dolaşabilmesi, buna karşılık yerli malların Osmanlı Eyaletleri arasındaki dolaşımından çeşitli vergi ve resimlerin alınması, yerli ve yabancı mal fiyatları arasında, yabancı mallar lehine fark yaratmıştır. • Bu durum Osmanlı sanayinin rekabet gücünü azaltarak gelişmesini engelleyen en önemli faktörlerdendir. 12
Osmanlı’da Dış Ticaret Politikası • Osmanlı Devletinin Avrupa ülkeleri ile ticaretinde hammadde ve tarım ürünleri pazarı haline gelmesi, dış ticaret hadlerinin aleyhte gelişmesine neden olmuş ve demir yollarının da yabancı sermayenin elinde olması Osmanlı ekonomisine dışa bağımlı bir yapı kazandırmıştır. • Osmanlı Devletinin son döneminde bağımsız bir ticaret politikası izlemenin önünde en önemli engel olarak görülen 1838 Ticaret Sözleşmesi I. Dünya Savaşı fırsat bilinerek, 1916 yılında tek taraflı olarak kaldırılmıştır. 13
Osmanlı ekonomisin özellikleri • Ekonomi toprağa ve tarımsal üretime dayanıyordu. • Tarım aile tüketimi ve yerel Pazar için üretim yapıyordu. • Sanayi küçük atölyelerde insan ve hayvan gücüyle üretim yapıyordu. • Her bölge, her vilayet ayrı bir ekonomik birim niteliği gösteriyordu. • Nüfusun % 8 -10 okur -yazardı. • Elektrik, havagazı, tramvay ve su sadece İstanbul ve İzmir’de vardı. • İmparatorluğun son döneminde ulaştırma, bankacılık, dış ticaret gayrimüslimlerin elinde Osmanlı ekonomisinden çok kapitalist batı Avrupa ekonomisiyle bütünleşmişti.
Osmanlı Sanayi • 1750’lere kadar Osmanlı ekonomisi otarşik yani kendine yeterli. • İthalat az ve ihracat başta tekstil olmak üzere çeşitli ürünlerde hem doğu hem de batıya yapılıyor • Daha sonraları sanayi ihracatı azalırken, tarımsal ürün ve hammadde ihracatı özellikle pamuk gibi ürünler tümüyle batıya satılmaya başlamıştır • Osmanlı sanayi giderek artan bir hızla gelişen Avrupa Sanayi üretiminin ezici rekabetle karşılaşmıştır. • 19. yüzyıla kadar esnaf loncaları kent ve kasabalarda üretimin kontolü ve orgütlenmesinde rol oynuyorlar • Kentsel girişimcilik kadar kırsal düzeydeki üretimde
Osmanlı Sanayi • Sanayi üretimi 1800’e kadar hem iç hem dış piyasa için üretim yapıyordu ancak sözkonsu tarih sonrası iç talep arttı ve içe yönelik üretim arttı. • Teksil, deri ve yiyecek üç en büyük sektör. • İlk defa İngilizlere 1838 yılında verilen ticaret imtiyazı çok geçmeden diğer Avrupa ülkelerine de verilmiştir. Böylece ülke Sanayi , modern Avrupa sanayi üretimi karşısında, korumasız kalmış ve bu durumdan bütün sanayi kolları etkilenmiş olmakla birlikte, en çok dokuma sanayi zarar görmüştür. • Bir zamanlar halkının ihtiyaçlarını karşılayan sanayi tesisleri birer kapanırken, ülkenin tarım dışı ekonomik gelişmesi büyük bir darbe yemiştir. ? ? ?
Donald Quataert farklı düşünüyor • Quataert bu araştırmasıyla, bugüne dek doğruluğu tartışılmayan, Sanayi Devrimi sonrasında gelişen koşullara ayak uyduramayan Osmanlı sanayiinin çöktüğü tezini çürütüyor. • Sözkonusu dönemde Osmanlı imalat sektörünün büyük bir canlılık ve gelişme gösterdiğini, • Küçük imalathane ve evlerdeki üretimin önemli bir yer tuttuğunu, • Bu sayede Osmanlı'nın değişen koşullara uyum sağladığını, imalat faaliyetlerinde buldukları yaratıcı yöntemlerle rekabet gücünü korumaya çalıştığını ileri sürüyor.
Osmanlı’nın sanayileşme anlayışı • Osmanlı’nın sanayileşememesinin nedenini, sadece serbest dış ticaret antlaşmasına ve açık pazar oluşuna bağlamak, işin kolayına kaçmak olur. • Osmanlı aydınlarındaki genel görüş, Osmanlının karşılaştırmalı üstünlüğünün tarım ve ticaret alanında olduğu ve bu nedenle sanayileşmemesi gerektiği yönündeydi • Onlara göre sanayileşme çabaları, kaynak israfı demekti, çünkü o alanda karşılaştırmalı üstünlüğümüz yoktu. • 19. yy’ın sonlarında, geleneksel üretim anlayışına dayalı yerli sanayinin çökmesiyle birlikte bu düşüncenin yanlış olduğu anlaşıldı ve sanayileşmek gerektiği fikri ortaya atıldı. • Bu çaba ilk olarak II. Meşrutiyet (1908 -1922) sonrasına rastlar…
Tanzimat (1839) Sonrası Osmanlı’nın sanayileşme çabaları • 1866 Islahı sanayi komisyonu kurulmuş. • Ülkede büyük sanayi tesislerinin kurulasını teşvik etmek • Avrupa sanayi devrimi sonucu büyük fabrikalar karşısında Osmanlı’da el emeğine dayanan küçük tesislerin yaşamasının imkansız olduğu düşüncesi • Sanayi mektepleri açılması • Şirketleşmeye gidilmesi • Yerli malının teşviki • Gümrük vergilerinin artırılması • Osmanlının yerli sanayiyi yönelik tüm gayretlere rağmen, 18831913 arasında; • 46 yerli sanayi tesisi -110 milyon kuruş sermaye yatırımı • 39 yabancı sanayi tesisi – 1 milyar kuruş sermaye yatırımı
II. Meşrutiyet (1908 -1922) Sonrası Sanayileşme Çabaları • Gelişen milliyetçilik akımları ile birlikte, İttihat ve Terakki hükümeti, sanayi alanında da millileşmek gerektiğini savunmaya başladı. • Milli İktisat Politikası: Yerli burjuvazi yaratmak ve sanayii desteklemek • Bu bağlamda, Aralık 1913’te Teşvik-i Sanayi Kanunu Muvakkat’ını, • Özel sektörü sınai faaliyet alanına çekmek için sübvansiyon niteliğinde birçok tedbir getirmiştir • 1914’te Teşvik-i Sanayi Kanunu Talimatnamesini, • Ve 1917’de ise, bu kanunun uygulama yönetmeliğini çıkardı. • Bir işyerinin kanun kapsamına girebilmesi için; 1. En az 5 beygir gücü bir enerji ile, ham ve yarı mamul maddelerin şeklini değiştirebilmesi, 2. En az 1000 liralık bina, araç ve gerece sahip olması, 3. Yılda toplam 750 işçi çalıştırmış olması gerekliydi.
• Teşvik-i Sanayi Kanunu yürürlüğe girdikten kısa bir süre sonra I. Dünya Savaşı başladı. • Savaş döneminde yabancı kuruluşlar kanun kapsamından çıkarıldı, • Kapitülasyonlar tek taraflı olarak kaldırıldı, • Gümrük duvarları yükseltildi. • Ancak bu çabalar yeterince başarılı olmadı. 1. 2. 3. Sermaye ve girişimci yetersizliği, Savaşın giderek ağırlaşan şartları ve Geç kalınmış olması bunun en önemli nedenleri arasında sayılabilir.
1913 Teşviki Sanayi Kanun kapsamına giren kuruluşların yararlanacağı teşvik ve muafiyetler 1. 2. 3. 4. 5. 6. 7. Fabrika kurmak için 5 dönüm arazi bedava verilecek, Fabrika kurulan araziler, fabrika tesisatı, emlak ve temettü vergileri ile, belediye harç ve resimlerinden muaf olacak, Fabrika tesisi ve geliştirilmesi için gerekli olan malzeme ülkede üretilinceye kadar, gümrük resimlerinden muaf olacak, Fabrikaların imalatta kullanacakları hammaddeler, yerlisi yoksa gümrük resminden muaf olacak, Fabrikaların dışarıya yapacağı satışlardan gümrük resmi alınmayacak, Hükümet kamu harcaması yaparken mümkün olduğu kadar yerli ürünleri tercih edecek. Bu teşvik ve muafiyetler 15 yıl süre ile geçerli olacaktır.
• 1. 2. 3. • • • Bu kanuna 2 eleştiri yapılmıştır: Kanun, kredi kolaylığı sağlama konusunda herhangi bir içeriğe sahip değildir ve Dış rekabete karşı yerli sanayiyi korumakta yetersiz önlemler almıştır. Kanun yeterince duyurulamamıştır. Savaş döneminde kapitülasyonların kaldırıldığı ve gümrüklerin yükseltildiği hatırlanırsa, ikinci eleştiriye cevap verilmiştir denilebilir… Tüm eksikliklerine rağmen bu kanun yatırımları artırmıştır: Kanundan 117 kuruluş faydalanmıştır. 18’i yeni sanayi tesisi kurulmuştur. Bunlardan 65 tanesi İstanbul’da 15 tanesi İzmirde idi. Kanun etkisini göstermiş ve Müslüman-Türk sermayeli kuruluşların sayısında gözle görülür bir artış olmuştur.
1913 Teşviki Sanayi Muvakkatı ve 1927 Teşviki Sanayi Kanunu • 1927 yılında çıkarılan Teşviki Sanayi Kanunu 1913 yılındaki Teşviki Sanayi Muvakkatı’nın devamı niteliğindedir. • Her ikisinde de amaç özel sektörü geliştirmek ve ‘Milli Ekonomi’ yaratmaktır. • Her ikisi de tam anlamıyla uygulanamamıştır (sermaye birikimindeki eksiklik ve dünya ekonomisinin genel durumundaki sıkıntılar nedeniyle-savaşlar vb. ). ayrıca bkz. KASALAK, Kadir (2012) Teşvik-i Sanayi Kanunları ve Tu rkiye’de Sanayileşmeye Etkileri, SDÜ Fen Edebiyat Faku ltesi Sosyal Bilimler Dergisi, s. 65 -79.
Dönemin Diğer Çabaları • 10 bin Türk genci Almanya’daki fabrikalara staj için gönderildi, • Sanayi ve Ticaret odaları Almanya’ya burslu öğrenci gönderdi, • Teknisyen yetiştirmek için kurslar açıldı, • Girişimci yetiştirmek ve desteklemek için dernekler kuruldu, • Şirketleşme ve banka kurma çabaları hızlandı.
Osmanlıda devlet sanayisi • Büyük sanayi tesisleridir. • Askeri amaçlarla kurulmuşlardır • Bazen sarayın ihtiyaçlarını üretmek için kurulmuş • Ticari gaye hiçbir zaman güdülmemiş • Devlete ait sanayi tesisleri; • Harp endüstrisi (Tophane, Zeytinburnu silah fabrikası, Bakırköy Barut Fabrikası, Karaağaç Tapa Fabrikası, Hendek ve Biga Hızar Fabrikası, Fişekhane, Tersane), • Dokuma ve deri endüstrisi (Beykoz Deri Fab. , muhtelif tarihlerde Feshane Fab. , İzmit fab. , Basmahane-Bez Fab. , Hereke fab. , Karamürsel, Zeytinburnu fabrikaları ile Bursa Ham İpek Fab. kurulmuştur), • Deniz endüstrisi (Beykoz Fabrikası), • Diğer sanayiler (Yıldız Çini Fab. , ) • Devlete ait sanayi tesislerinde 1913’de 5000 işci ve 120 milyon kuruş değerinde üretim yapılmıştır
Osmanlıda Özel sanayi • 1880 sonrası özel sektörün yabancı yatırımları artmış • 1900 sonrası yerli özel sektör yatırımları başlamış • El sanatlarından fabrika tipi üretime geçiş artmış • Meşrutiyetle birlikte sanayileşme hız kazanmıştır. • Osmanlı özel sanayisi için çok ileri gitmiş dallar • • • İpekli dokuma sanayi Pamuklu dokuma sanayi Tütün sanayi Deri sanayi İçki sanayi Un sanayi
Osmanlıda büyük imalat sanayisinin sektörel dağılımı (1915) Sanayi kolu Tesis sayısı % İstihdam % Beygir gücü Üretim % değeri Tesis sayısı başına % istihdam Gıda 75 28, 4 3. 916 27, 9 7. 893 37, 6 532 70, 3 52 Dokuma 73 27, 7 6. 763 48, 1 6. 247 29, 8 91 12, 0 93 Deri 13 4, 9 1. 270 9, 0 961 4, 6 63 8, 3 98 Kırtasiye 51 19, 3 1. 267 9, 0 705 3, 4 46 6, 1 25 Kimya 11 4, 2 131 0, 9 821 3, 9 17 2, 2 12 Ağaç 24 9, 1 377 2, 7 513 2, 4 6 0, 8 16 Toprak 17 6, 4 336 2, 4 3. 837 18, 3 2 0, 3 20 14. 060 100, 0 20. 977 100, 0 757 100, 0 53 Toplam 264 100, 0 Not: 1913 -1915 yılları sanayi sayımı itici güç kullanan en az 10, itici güç kullanmayan fakat en az 20 işçi çalıştıran işyerleri ile yirmi dört saatte 100 kental un öğüten değirmenlerle devamlı 10 işçi çalıştıran sabun fabrikalarının sayımı yapılmıştır. Kaynak: Ökçün, Gündüz, 1970, Osmanlı Sanayi, Ankara SBF, s. 15 -22
Osmanlı imalat sanayisinin sektörel dağılımı (1915) Kimya 4% Ağaç 9% Toprak 6% Gıda 28% Kırtasiye 19% Dokuma 28% Deri 5%
Osmanlı imalat sanayisinin sektörel göre illere dağılımı (1915) Sanayi kolu Gıda Dokuma Deri Kırtasiye Kimya Ağaç Toprak Toplam İstanbul 43 11 11 41 5 15 16 142 İzmir 23 8 2 10 6 9 1 59 Bursa 2 48 Uşak 2 3 50 5 Manisa İzmit 3 1 1 1 4 2 Bandırma 1 1 2 Diğer kentlerde yalnızca birkaç un, debagat fabrikası ile Adana’da 4 pamuk ipliği fabrikası bulunmaktaydı. Sektör Toplamı 75 73 13 51 11 24 17 264
Anadolu’da imalat sanayisinin sektörel dağılımı (1921) Sanayi kolu Tesis sayısı başına % istihdam Tesis sayısı % İstihdam 1273 4, 1 4493 6, 4 3, 5 20057 64, 7 35316 50, 3 1, 8 Deri 5347 17, 3 17964 25, 6 3, 4 Madeni Eşya 3273 10, 6 8021 11, 4 2, 5 Kimya 337 1, 1 802 1, 1 2, 4 Ağaç 704 2, 3 3612 5, 1 70208 100, 0 2, 3 Gıda Dokuma Toplam 30991 100, 0 Kaynak: Vedat Eldem, 1994 b, Harp ve Mütareke Yıllarında Osmanlı İmparatorluğu'nun Ekonomisi, s. 173 * İşgal nedeniyle İstanbul, İzmir, Adana, Bursa ve Balıkesir illerini kapsamamaktadır. *Büyük ve küçük tüm sanayi tesislerini kapsamaktadır.
1913 -1915 Sanayi Sayımı Sonuçlarına Göre, 1915 yılında İstanbul ve Batı Anadolu’da Sanayinin Durumu
• Bu tabloda şu noktalar dikkat çekmektedir. 1. Tüketim malları üretimi, toplam üretimin büyük kısmını oluşturmaktadır. Sadece gıda ve dokuma (tekstilin) toplam içindeki payı %82. 3’tür. Osmanlı sanayisi tarımsal girdi kullanan bir sanayi idi. Aşırı derecede bölgesel yoğunlaşma vardır. Sanayinin etnik gruplara göre mülkiyet dağılımı dikkate alınmamıştır. Başka kaynaklardan alınan bilgilere göre, sanayinin %15’i Türklere, geri kalan kısmı gayri müslimlere aittir. Yabancı sermayenin payı çok yüksektir. 1914’e kadar yapılan 81. 7 milyon Osmanlı Lirası tutarındaki yatırımın, %50’si Fransızlara, %28’i Almanlara, %15’i İngilizlere aittir. Büyük sanayi kuruluşları devlet tarafından kurulmuştur. 2. 3. 4. 5. 6.
Osmanlıda büyük sanayinin mülkiyet ve Sermaye Yapısı • • Sanayideki mülkiyetin payı: 22’si devlete 28’i anonim şirketlere 214’ü de özel mülkiyete aittir. Sanayideki Sermayenin payı: Türkler %15, Rumlar %50 -60 Ermeniler %15 -20 Museviler %5
Osmanlıda küçük (Ev ve el sanatları) sanayi • Küçük atölyelerde ve/veya evlerde üretim yapılıyordu. • Genellikle sipariş üzerine üretim • Halıcılık • Şark halı şirketi ve Anadolu’daki faaliyetleri • %80’i ihraç ediliyor. • Ege ve İç Anadolu bölgelerinde dokunuyor • El dokumacılığı • Bakırcılık • Günlük ev ihtiyaçları karşılamakta • İstanbul, Diyarbakır ve Mardin’de yoğunlaşmakta • Saraçcılık • Ayakkabı ve terlik imalatı • İstanbul, Bursa ve Aydın’da yoğunlaşmış • Silah ve bıçak sanayi • Merkezi Erzurum ve Bursa’dır.
Osmanlı’nın son döneminde, sanayinin (tarım dışı üretim) dört farklı aşamada olduğu görülmektedir: • Üretimin büyük bir çoğunluğu hala küçük üretim adı verilen zanaatkarlık aşamasındadır. • Üreticiler bizzat çalışarak, basit aletlerle, yakın Pazar için üretim yapmaktadırlar. Dokumacılık, halıcılık, dikiş işleri ve turşuculuk gibi alanlarda görülen ev sanayi de küçük üretim aşamasında olup, yanlarında işgücü kullanmamaktadır. • Ticaret sermayesinin küçük üreticileri etkisi altına aldığı ve üretimi kontrol etmeye başladığı ve bunu da sanayi sermayesine dönüştürdüğü putting-out (Eve iş verme sistemi) üretim biçimi. • Bu üretim sisteminde tüccar üreteceği ürünün ham maddelerini ve parça başına üretim bedelini bir aracı kişiye vermekte, bu aracı da genellikle evlerde çalışan işçilere malzemeyi dağıtmaktaydı. Üretim gerçekleştikten sonra toplanan mallar tüccara teslim edilmekteydi. Bu üretim sistemi gerek İstanbul’da, gerekse halı dokumacılığı şeklinde Ege bölgesinde oldukça yaygındı.
Osmanlı’nın son döneminde, sanayinin (tarım dışı üretim) dört farklı aşamada olduğu görülmektedir: • Osmanlı İmparatorluğundan imalathane (manufactura) üretim sistemi de bulunmaktaydı. • İstanbul’da bazı ticarethanelerin atölyeleri vardı. Bu atölyeler dönemin büyük işyerleri olup gömlek, kravat, pijama, şemsiye ve kundura üretiyorlardı. • Osmanlı İmparatorluğundan küçük bir kısım da olsa motor beygir gücü kullanan ve yanlarında işçi çalıştıran fabrikalar da bulunmaktaydı.
Osmanlı’nı sanayisinin genel özellikleri • Osmanlı devletinde temel sanayi kurulamamıştır. • Osmanlı sanayi yakın Pazar için tüketim malları üretimi yapacak şekilde örgütlenmiştir. • Sanayi için gerekli ham ve ara mallar büyük ölçüde ithalatla karşılanmıştır. • Osmanlı sanayi ülkedeki maden ve tarım üretimiyle sağlıklı bir bütünleşme göstermemiştir.
• Osmanlı Devletinin Çöküşünü hazırlayan ekonomik nedenler Osmanlı imparatorluğu gerileme süreci ile Avrupa ülkelerinde sanayi devrimi aynı döneme rastlar. • El emeğinde makineye, atölye üretiminden fabrika üretimine geçiş • Avrupa da sosyo-ekonomik değişiklik • İç talebin karşılanması • Hammadde talebinin artması • Sanayinin dışa açılma baskısı • Batı Avrupa ülkelerinin gümrüklerle korunması • Batı Avrupa ülkelerinin hızla İngiliz düzeyine çıkması • Osmanlının imtiyaz vermesi • Yerli sanayinin çöküşü • Ham ürün ihracı • Mamul ürün ithali • İhracat-ithalat dengesinin bozulması • İthalat-ihracat farkı 1850’ye kadar altın ve gümüş ihracıyla karşılanmış. • 1854’ten sonra ise Avrupa’dan alınan borç ile karşılanmıştır. • 1881 Duyun-u Umumiye İdaresi kurulmuş. • Osmanlı ekonomisine yabancı ve azınlıkların hâkimiyeti • Türkler: Çiftçi, devlet memuru, asker, esnaf • Gayri Müslimler: sanayi, ticaret ve hizmetler.
Madencilik • Azınlıklar ve yabancı sermaye • Türkler tarafından yapılan üretim zaman içinde azalmıştır. • Üretim özellikle ihracat odaklı gelişmiştir. • 270 maden işletmesinden • 102’si Türkler • 101 yabancılar • 67 azınlıklar tarafından işletilmiştir
Sermaye sahipliğine göre maden üretimin dağılımı (%) Yıllar Türk Azınlık Yabancı Toplam 1902 43 7 50 100 1905 33 2 65 100 1907 38 2 60 100 1909 23 5 72 100 1911 20 5 75 100 Kaynak: Ökçün, Gündüz, 1969, “XX. Yüzyıl Başlarında Osmanlı Maden Üretiminde Türk Azınlık ve Yabancı Payları”, Abadan’a Armağan içinde Ankara. SBF, ss. 803 -892.
Tarım Sektörü • Milli Hasılanın %55’i tarım sektörü tarafından üretiliyor. • Nüfusun %80’i tarım ile geçiniyor. • Tarımsal üretimin %80’i bitkisel, %20’si hayvansal üretimdir. • Bitkisel üretimin %74’ü tahıldır. • Serbest Dış Ticaret antlaşması ihracatı artırma gerekliliğini ortaya çıkarmıştır. • Bu da, sınai bitki üretimini artırmıştır…
1899 -1911 • Pamuk %472 • Fındık %217 • Tütün %191 • İpek Kozası %122 oranında artmış • Hububat ise sadece %51 artmıştır… • Bunun nedeni DUİ’nin alacaklarını tahsil etmek istemesi nedeniyle, sınai bitki üretimini teşvik etmesidir…
• Tarımsal ilerlemede devletin de rolü vardır. • Yeni teknikler teşvik edilmiş, • Tarımsal kredi sistemi yeniden düzenlenmiş, • Tarım okulları ve örnek çiftlikler kurulmuş, • Sulama için teşvikler verilmiştir… • Yeterli midir?
Osmanlı milli geliri • 1914 yılında cari fiyatlarla Osmanlı’da ulusal gelirin 241 milyon TL • %58’si Tarım • %12 Sanayi • %30 Hizmet
Sanayinin Yer Seçimi • Modern sanayinin yer seçimi bir tek faktöre bağlı değildir. • Ayrıca sanayinin yer seçimini etkileyen faktörler hem mekansal olarak hem de zamansal olarak değişebilmektedir. • Yer seçimi firmaların maliyetleri ile ilgilidir ve maliyetlerin en az karın en yüksek olduğu alanlar tercih sebebidir.
- Slides: 46