ObsesifKompulsif Bozukluk OKB ve likili Bozukluklar OKB ve
Obsesif-Kompulsif Bozukluk (OKB) ve İlişkili Bozukluklar
OKB ve İlişkili Bozukluklar • • OKB (Takıntı-Zorlantı Bozukluğu) Beden Algısı Bozukluğu (Vücut Dismorfik Bozukluk) Biriktiricilik Bozukluğu Trikotillomani (Saç Yolma Bozukluğu) Deri Yolma Bozukluğu Madde ve İlacın Yol Açtığı OKB ve İlişkili Boz. Başka Bir Sağlık Durumuna Bağlı OKB ve İlişkili Bozukluk • Tanımlanmış Diğer Bir OKB ve İlişkili Bozukluk • Tanımlanmamış OKB ve İlişkili Bozukluk
Obsesif-Kompulsif Bozukluk (Takıntı-Zorlantı) Bozukluğu
Obsesif-Kompulsif Bozukluk; • DSM-IV tanı kriterlerine benzerlik göstermekle birlikte içgörü ve tikle ilişkili ek vurgular varsa bildirilmesi istenmektedir. • İçörünün düzeyine göre hastaları birbirinden ayırt etme olanağı sunmakta ve • İçgörü; “iyi veya oldıukça iyi içgörü”, “zayıf (kötü) içgörü” ve ”içgörü yoksunluğu” şeklinde üç grup halinde ele alınmaktadır. • Aynı analog, Beden dismorfik bozukluk ve biriktirme bozukluğu için de kullanılmıştır. • Tik ile ilişkilendirilme de şimdi ve geçmişte hastanın tik geliştirmiş olmasının klinik değerlendirmeler de geçerli ve kullanışlı bulunmuştur.
• OBSESYON VE KOMPULSİYONLARLA SEYREDEN BİR BOZUKLUKTUR.
OBSESYON • Kişinin aslında mantıksız olduğunu bilmesine ve kabullenmesine rağmen, inatçı, tekrarlayıcı biçimde aklına gelen, sıkıntı yarattığı halde tüm çabalarına rağmen aklına gelmesini ve düşünmesini engelleyemediği; çok rahatsız eden endişelendiren hatta korkutabilen düşünceler, kuşkular, dürtüler ve gerçekleşebileceğini düşündüğü hayali olaylar, görüntüler ya da kafasında canlanan sahnelerdir.
Ayrıca: • Bedensel düşünceler • Şiddet düşünceleri • Dinsel ve cinsel konularda rahatsız edici düşünceler de Obsesyon olarak ortaya çıkabilir.
• Belli bir hareketin yapılmaması halinde kötü bir sonuç olacağı düşüncesi de obsesif bir düşünce olarak sık görülür.
KOMPULSİYON • Genellikle kişinin aklına gelen takıntılı (obsesif) düşüncelerin yarattığı sıkıntıyı giderme amacıyla yapılan ya da kişinin yapmak zorunda hissettiği ve gereksiz olduğunu bilmesine rağmen yapmaktan ve tekrarlamaktan kendisini alamadığı hareket ve davranışlardır.
Bazen de kaçınma olarak görülür • Çizgilere basmadan yürüme • Belli kelime veya sayıları söylememe • Belli yerlere dokunmama
Bazen de; • Tekrarlayıcı • Tik benzeri • Sıralayıcı hareketler şeklinde de görülür
Sıkıntı verici düşünceleri, tekrarlayan davranışları olan her birey obsesif kompulsif bozukluk mu yaşıyor demektir?
• Obsesif kişilikteki kişilerle OKB’ yi ayırmak gerekir. OKB hastalarının hastalık öncesi dönemlerinde genelde kompulsif davranışlara rastlanmaz. • OKB hastalarının %15 -35’inde hastalık öncesi dönemde obsesif uğraşlara rastlanır.
TARİHÇE • Şeytan çıkarma ayinleri: Din karşıtı ya da cinsel içerikli tekrarlayıcı düşüncelere sahip olanlara uygulandı. • Macbeth: 17. Yüzyılda Shakespeare ele aldı. • Psikiyatri literatüründe ilk kez: 1838 yılında Esquirol tarafından tanımlandı.
DSM V Takıntı-Zorlantı Bozukluğu (Obsesif-Kompulsif Bozukluk) A. Takıntıların (obsesyonların), zorlantıların (kompulsiyonların) ya da her ikisinin birlikte varlığı Takıntılar (obsesyonlar) (1) ve (2) ile tanımlanır: 1. Kimi zaman zorla ve istenmeden geliyor gibi yaşanan, çoğu kişide belirgin bir kaygı ya da sıkıntıya neden olan, yineleyici ve sürekli düşünceler, itkiler ya da imgeler. 2. Kişi, bu düşüncelere, itkilere ya da imgelere aldırmamaya ya da bunları baskılamaya çalışır ya da bunları başka bir düşünce ya da eylemle yüksüzleştirme (bir zorlantı yerine getirerek) girişimlerinde bulunur.
Zorlantılar (kompulsiyonlar) (1) ve (2) ile tanımlanır: 1. Kişinin takıntısına tepki olarak ya da katı bir biçimde uyulması gereken kurallara göre yapmaya zorlanmış gibi hissettiği yinelemeli davranışlar (örn. el yıkama, düzenleme, denetleyip durma) ya da zihinsel eylemler (örn. dinsel değeri olan sözler söyleme, sayı sayma, sözcükleri sessiz bir biçimde yineleme). 2. Bu davranışlar ya da zihinsel eylemler, yaşanan kaygı ya da sıkıntıdan korunma ya da bunları azaltma ya da korkulan bir olay ya da durumdan sakınma amacıyla yapılır; ancak bu davranışlar ya da zihinsel eylemler, yüksüzleştireceği ya da korunulacağı tasarlanan durumlarla gerçekçi bir biçimde ilişkili değildir ya da açıkça aşırı bir düzeydedir. Not: Küçük çocuklar bu davranışlarının ya da zihinsel eylemlerinin amaçlarını dile getiremeyebilirler.
B. Takıntılar ya da zorlantılar kişinin zamanını alır (örn. günde bir saatten çok zamanını alır) ya da klinik açıdan belirgin bir sıkıntıya ya da toplumsal, işle ilgili alanlarda ya da önemli diğer bir işlevsellik alanlarında işlevsellikte düşmeye neden olur. C. Takıntı-zorlantı belirtileri, bir maddenin (kötüye kullanılabilen bir madde, bir ilaç) ya da başka bir sağlık durumunun fizyolojiyle ilgili etkilerine bağlanamaz.
D. Bu bozukluk, başka bir ruhsal bozukluğun belirtileriyle daha iyi açıklanamaz (örn. yaygın kaygı bozukluğunda olduğu gibi aşırı kuruntular; beden algısı bozukluğunda olduğu gibi dış görünümle aşırı uğraşma; biriktiricilik bozukluğunda olduğu gibi sahip olduklarını elden çıkartmakta ya da onlarla ilişkisini kesmekte güçlük çekme; trikotillomanide [saç yolma bozukluğu] olduğu saçını yolma; deri yolma bozukluğunda olduğu gibi derisini yolma; basmakalıp davranış bozukluğunda olduğu gibi basmakalıp davranışlar; yeme bozukluklarında olduğu gibi törensel yeme davranışı; madde ilişkili ve bağımlılık bozukluklarında olduğu gibi maddeleri ya da kumar oynamayı düşünüp durma; hastalık kaygısı bozukluğunda olduğu gibi bir hastalığının olduğunu düşünüp durma;
cinsel sapkınlık bozukluklarında olduğu gibi cinsel itkiler ya da düşlemler; yıkıcı bozukluklarda, dürtü denetimi ve davranım bozukluklarında olduğu gibi dürtüler; yeğin depresyon bozukluğunda olduğu gibi suçlulukla ilgili düşünsel uğraşlar; şizofreni açılımı kapsamında ve psikozla giden diğer bozukluklarda olduğu gibi düşünce sokulması ya da sanrısal uğraşlar ya da otizm açılımı kapsamında bozuklukta olduğu gibi yinelemeli davranış örüntüleri).
Varsa belirtiniz: İçgörüsü iyi ya da oldukça iyi: Kişi, takıntı-zorlantı bozukluğu inanışlarının kesinlikle ya da olasılıkla gerçek olmadığının ya da gerçek olabileceğinin ya da olmayabileceğinin ayrımındadır. İçgörüsü kötü: Kişi, takıntı-zorlantı bozukluğu inanışlarının olasılıkla gerçek olduğunu düşünür. İçgörüsü yok/sanrısal inanışlar: Kişi, takıntı-zorlantı bozukluğu inanışlarının gerçek olduğuna kesin olarak inanmaktadır. Varsa belirtiniz: Tikle ilişkili: Kişinin o sırada ya da geçmişte bir tik bozukluğu öyküsü vardır.
Epidemiyolojisi • Prevalansı %2. 5 civarındadır. • Başlangıç yaşı ortalama 20 yaş • Hastaların yaklaşık üçte ikisi 25 yaşın altında hastalığa yakalanırken, %15 kadarı da 35 yaş sonrasında hastalığa yakalanmakta • Erkeklerde görülme yaşı kadınlara göre daha küçüktür. • Erkeklerde 6 - 15 yaş arası sıklıkla görülürken, kadınlarda 20 - 29 yaş arasında daha sık görülmektedir.
~~KLİNİK GÖRÜNÜM~~
OBSESYONEL DÜŞÜNCELER Temizlikle ilgili düşünceler
Düzen ve simetriyle ilgili düşünceler
Yaptığından emin olamamayla ilgili düşünceler
Dini konularla ilgili düşünceler
Cinsel konularla ilgili düşünceler
OBSESYONEL İMAJLAR:
OBSESYONEL KORKULAR
OBSESYONEL RUMİNASYONLAR
OBSESYONEL RİTÜELLER
KOMPULSİYONLAR • Genellikle kişide obsesif düşüncenin yarattığı kaygıyı giderme amacıyla gerçekleştirilen, tekrarlayıcı, bir amaca yönelik ya da yönelikmiş gibi görünen ve çoğu kez kişinin yapmaktan alıkoyamadığı gereksiz bazı hareket ve davranışlardır. • En sık rastlananlar sırayla; yıkama, kontrol etme ve zihinsel kompulsiyonlardır.
TEMİZLİK KOMPULSİYONLARI
KONTROL KOMPULSİYONLARI
DİNİ KOMPULSİYONLAR
CİNSEL KOMPULSİYONLAR
KONTROL KAYBETMEYLE İLGİLİ KOMPULSİYONLAR
TEKRARLA İLGİLİ KOMPULSİYONLAR
SİMETRİ KOMPULSİYONLARI
OBSESYON VE KOMPULSİYONLARIN BİRLİKTELİĞİ
ETİYOLOJİ KURAMSAL ETİYOLOJİ
PSİKODAMİK YAKLAŞIMLAR: S. Freud: • Obsesyonları ortaya çıkaran, bilinç dışı dürtülerdir. • Obsesif- kompulsif nevrozlu hasta libidinal regresyonla öncelikle fallik- ödipal döneme gerilemiş ve kişinin savunması bu döneme özgü fallik-ödipal komplekslerle ilgili (kastrasyon) duygulara yönelmiştir. • OKB’deki anal döneme regresyona örnek olarak, kirletme dürtüsüne karşı savunma olarak geliştirilen aşırı temizlik uğraşları verilebilir.
ÖĞRENME KURAMI • OKB = Hastalıklı şartlanma!! • Pavlov ve Masseman: bazı dış uyaranlara gelişen tepkilerdeki fiksasyonlar ve bunların yinelemeleriyle OKB gelişir.
VAROLUŞÇU YAKLAŞIM • Obsesif bir kişinin kendisine rağmen, düşünmek, hissetmek, kendisini korkutmak ve sürekli olarak da “majik” bir korkuya boyun eğmesinin zorunlu olduğu ileri sürülmüştür.
GENETİK ETKENLER • Tek yumurta ikizlerinde OKB konkordansı %90’lara yaklaşan yüksek oranlarda bulunurken, dizigotlarda bu oran %47 olarak bildirilmiştir. • 1. derece akraba: % 35 • 19 yaştan küçük başlayanların 1. dereceleri daha risk altında bulunmuş
BİRLİKTELİK (KOMORBİDİTE) DURUMLARI: • OKB kastalarında %80’e varan oranlarda yineleyen majör depresyon gelişimi gözlenmektedir. • Ayrıca başta panik bozukluk olmak üzere, yaygın anksiyete, sosyal ve özgül fobi ve travma sonrası stres bozukluğu da sık birliktelik göstermektedir.
AYIRICI TANI
PANİK BOZUKLUĞU: • Panik bozukluğu hastaları kimi zaman Obsesif düşünceler şeklinde hastalanabilecekleri konusunda düşünsel aşırı uğraşlar göstermektedir. Bunun devamında sağlık durumlarını kompulsif bir biçimde kontrol etme davranışı sergilenir. Fark: • Panik bozukluğunda hastanın korkusu, panik ataklarıyla sınırlanan ve kişinin hissettiği bedensel değişimlerle ilgili yaşadığı bir duygudur. • OKB’de ise korku objesi bedensel olmayıp, kirlenme ve hastalanma gibi bilişsel düzeydedir.
MAJÖR DEPRESYON: • Obsesif ruminasyonlarla (ölüme ve intihara ilişkin) giden majör depresif bozukluk ayırıcı tanıda düşünülmelidir. Fark: Depresyonla ilgili Obsesif düşünceler, hastalık tedavi edilip depresyon ortadan kalktığında kaybolmaktadır.
PSİKOTİK BOZUKLUKLAR: • Psikotik belirtilerin varlığında bu durumu komorbid bağımsız bir psikotik bozukluğa mı yoksa içgörüsü az OKB’ye mi bağlı olduğunun ayrımını yapmak, verilecek ek tedavi ve hastalığın prognozunun kötü olacağının bilinmesi açısından önemlidir. • İçgörü azlığı şeklinde görülen tek psikotik belirti OKB hastasında ise, tedaviye daha iyi bir yanıt öngörülebilecektir.
ŞİZOFRENİ • Özellikle gençlik döneminde başlayan şizofrenide Obsesif kompulsif belirtiler sık gözlenmektedir. Kimi durumda hastalar OKB tanısı alabilmektedir. • Kimi hastalarda ise OKB’nin seyri yıkım belirtileri, sosyal ve mesleki işlevsellikte azalmayla gitmekte ve nevrotik bir bozukluktan çok şizofreniye benzeyebilmektedir. Fark: Ayırıcı tanıda düşünülmesi gereken bulgu, OKB’de içeriğin ne kadar garip olursa olsun kişinin kendi düşüncesi olması, şizofrenide ise düşüncelerin sanrı halinde olması ve dış güçlere yüklenmekte olmasıdır.
OBSESYONEL YAVAŞLIK
GİDİŞ VE PROGNOZ • Uzun dönem takip çalışmalarında, bu hastalığın çoğu hasta için kronik bir gidişin olduğu görülmüştür. • Kimi yazarlar belki de yalnızca %2 gibi bir orandaki hastanın epizodik ve remisyonlarla seyrettiğini belirtmektedir.
• OKB’nin sabit ve ağır bir seyrinin yanı sıra dalgalı bir seyir gösteren biçimleri de görülebilmektedir. • Kimi hastalar hastalığın seyrinde zaman iyilik ve yeniden kötüleşme dönemleri gösterebilirken, kimi hastalarda obsesyon ve kompulsiyonlarda yıllar boyunca farklılıklar ve yeni kompulsif oluşumlar gözlenebilmektedir. • Kimi hastalarda majör depresyon gibi araya giren ek bozukluklar tedavi ve yaşam kalitesi açısından zorlayıcı olabilmektedir.
TEDAVİ • Ağır seyirli ve kronik gidiş gösteren bir çok bozukluk gibi OKB’de de olası etiyoloji göz önüne alınarak çok çeşitli tedavi seçenekleri denenmektedir ancak bugüne kadar çok etkenli bozukluğun kesin ve net tedavisi açıklığa kavuşmuş gözükmemektedir. • Bu nedenle tedaviyi sürdüren uzmanların, hastayı tedavi konusunda bilgilendirirken, belli bir iyimserlik içinde ancak aşırı beklentilere de yol açmayacak şekilde yaklaşması gerekmektedir.
BİLİŞSEL PSİKOTERAPİ • Faydasını net gösterebilen bir yöntemdir. • Amaç: yanlış bilişlere odaklanarak, bozukluğu oluşturan düşünceler, duygular ve davranışlarda farklılıklar yaratmaktır. • Bozuk bilişlerin, hatalı risk değerlendirmesi ve abartılı sorumluluk duygularında yoğunlaştığı bildirilmektedir. • Tedavide, öncelikle hastanın Obsesif düşünceleriyle ilgili geniş bir bilgilendirmenin ardından, hastanın bunlarla ilgili objektif tanımlamaları tespit edilmelidir.
• Sonra mevcut obsesyonları oluşturan mantıksız ve sıkıntı ortaya çıkaran düşünce ile temel ve ara inançlar belirlenmelidir. • Hatalı bilişler ortaya konuktan sonra yapılması gereken, hatalı bilişlerden kaynaklanan duygusal sonuçları ve bu bilişlerin gerçeğe uygunluğunu/uygunsuzluğunu hastayla yüze görüşmek ve hastayla beraber yapılan değerlendirmelerle tartışılmalıdır. • Sonuçta sağlıklı düşünce ve inançların sağlıksızlarla yer değiştirmesi sağlanmaya çalışılır.
DAVRANIŞÇI TEDAVİ TEKNİKLERİ • a-Öykünün detaylı, empatik bir biçimde (hastanın alay edilir, garip karşılanır, ayıplanır endişesine yönelik) alınır. • b-Yakınmaların süresi, iyilik dönemleri olup olmadığı, şikayeti kötüleştiren veya rahatlama sağlayan yaşam olayları ve durumlar belirlenir. • c-Eşlik eden olası bir depresyon ya da diğer ruhsal rahatsızlıkların, bunun yanı sıra OKB belirtilerine benzer belirtilere yol açabilecek beden rahatsızlıklarının ayırıcı tanısı yapılır. • d-Tedavinin ana ilkeleri hastaya açıklanır ve ne düzeyde anladığının belirlenmesi için, anlatılanların hasta tarafından yazıya dökülmesi istenir. • e-Hastadan, sıkıntı ve kaçınma oluşturan durumları listeleyip yarattığı kaygı açısından puanlaması istenir.
• h-Kimi zaman hastadan istenen yaklaşım öncelikle terapist tarafından uygulanarak örnek olunabilir. • i-Tüm bu alıştırmaların yanı sıra hastanın iş çevresi, yakın çevre ve sosyal hayatta yaşadığı çatışma ve sorunları da ele alınıp desteklenerek, gerek bu sorunların hastalığa ve gerekse hastaların bu sorunların yaşandığı alanlara etkileri anlaşılıp çözüm yolları üretilir.
İLAÇ TEDAVİSİ YAKLAŞIMLARI: • • BENZİODİAZEPİNLER ANTİDEPRESANLAR SSRI’LAR SNRI’LAR MAO İNHİBİTÖRLERİ AZAPİRON GRUBU İLAÇLARI ANTİPSİKOTİKLER
BEDEN ALGISI BOZUKLUĞU (Vücut Dismorfik Bozukluğu)
• Daha önceki Somatizasyon Bozukluğu kümesinde ele alınan bu bozukluk, DSM-5 ile birlikte bu gruba alınmıştır. • Önceki belirtilere ek olarak burada “kas algısı bozukluğu” belirgin bir özellik olarak ele alınmış ve bunun da klinik gerekliliği belirtilmiştir. • Bunlara ek olarak içgörü; “iyi veya oldukça iyi içgörü”, “zayıf (kötü) içgörü” ve “içgörü yoksunluğu” şeklinde ele alınmaktadır
Tanım • Kişinin görünümündeki hayali bir kusur ya da çirkinlik ile aşırı şekilde uğraşmasıdır. • Kırışıklıklar • Yüzde kıllanma • Burun büyüklüğü vs.
Belirti ve Bulgular • Vücut kusurlarına dair yoğun kaygılar • En çok yüzdeki kısımlarla uğraşma • Türk hastalarda en çok cilt, saç, genital bölge, vücut hacmi yakınmaları • Sosyal ortamda kaygılar arttığı için içe kapanma • Sık sık estetik cerrahlara başvurma
DSM V A. Dış görünümünde, başkalarınca gözlenebilir olmayan ya da başkalarınca önemsenmeyecek, bir ya da birden çok kusur ya da özür algılama düşünceleri ile uğraşıp durma. B. Kişi, bu bozukluğun gidişi sırasında bir zaman, dış görünümüyle ilgili kaygılardan ötürü yinelemeli davranışlarda (örn. aynaya bakıp durma, aşırı boyanma, derisini yolma, güvence arayışı) ya da zihinsel eylemlerde (örn. dış görünümünü başkalarıyla karşılaştırma) bulunur.
C. Bu düşünsel uğraşlar, klinik açıdan belirgin bir sıkıntıya ya da toplumsal, işle ilgili alanlarda ya da önemli diğer işlevsellik alanlarında işlevsellikte düşmeye neden olur. D. Dış görünümle ilgili bu düşünsel uğraşlar, bir yeme bozukluğu için tanı ölçütlerini karşılayan belirtileri olan bir kişide, vücut yağı ya da ağırlığı ile ilgili kaygılarla daha iyi açıklanamaz.
Varsa belirtiniz: Kas algısı bozukluğu ile giden: Kişi, vücut yapısının çok küçük ya da kaslı olmadığı düşüncesi ile uğraşıp durmaktadır. Kişinin, çoğu zaman olduğu gibi, diğer vücut bölgeleriyle ilgili düşünsel uğraşları da olsa bu belirleyici kullanılır. Varsa belirtiniz: Beden algısı bozukluğu inanışlarıyla ilgili içgörü derecesini belirtin (örn. “Çirkin görünüyorum” ya da “Biçimsiz görünüyorum”).
İçgörüsü iyi ya da oldukça iyi: Kişi beden algısı bozukluğu inanışlarının kesinlikle ya da olasılıkla gerçek olmadığının ya da gerçek olabileceğinin ya da olmayabileceğinin ayrımındadır. İçgörüsü kötü: Kişi, beden algısı inanışlarının olasılıkla kötü olduğunu düşünür. İçgörüsü yok/sanrısal inanışlar: Kişi, beden algısı bozukluğu inanışlarının gerçek olduğuna kesin olarak inanmaktadır.
Ayırıcı Tanı • • • Somatik tipte sanrısal bozukluk Anoreksiya nervoza Cinsel kimlik bozukluğu Somatik zihinsel uğraşları içeren OKB Sosyal fobi, OKB ve depresyon ilişkilidir.
Epidemiyoloji • Genelde ergenlikte başlar. • Türkiye’de hekime başvuranlar çoğunlukla kadın (erkeklerin 2, 5 katı)
Etiyoloji • Biyolojik görüş – Seratonin ilaçlarına cevap alınması seratonerjik işlev bozukluğu düşündürmüş. • Psikoanalitik görüş – İçe dönük, pasif kişilik yapısı ve çocuklukta dış görünüşle ilgili alaycı sözlere maruz kalma • OKB’nin somatik bir dışa vurumu • Kültürel değerler
Prognoz • Düzelme ve alevlenme dönemleri • Kronik seyirli • Bir hasta ortalama 4 organa ilişkin endişe taşır.
Tedavi • Esnek olunmalı • Hastanın ihtiyacı temele alınmalı • Temeldeki psikiyatrik algılara dikkat edilmeli
BİRİKTİRİCİLİK BOZUKLUĞU
• Bu bozukluk DSM-5’de yeni bir tanıdır. • Daha önceki sürümde bu özellikler Obsesif Kompulsif Kişilik Bozukluğu’nun bir özelliği ve OKB’de aşırı biriktirme davranışları olabilir şeklinde ele alınmıştı. • Yine de şua n elde edilen bulgular, bu bozukluğun OKB veya farklı bir ruhsal bozukluğun değişik bir biçimi olduğunu göstermemektedir. • Bu yüzden ayrı bir rahatsızlık olarak ele alınmıştır. • Bu hastalıkta da içgörü bileşeni varsa belirtilmektedir.
DSM V A. Gerçek değeri ne olursa olsun, sahip olduklarını elden çıkartmakta ya da onlarla ilişkisini kesmekte sürekli olarak bir güçlük çekme. B. Bu güçlük, söz konusu nesneleri saklamanın gerekliliği algısından ve onları elden çıkartmanın yarattığı sıkıntıdan kaynaklanır. C. Sahip olduklarını elden çıkarma güçlüğü, bu nesnelerin birikmesi ile sonuçlanır, dolayısıyla bunlar yaşam alanlarını kaplar, ortalığa yığılır ve büyük ölçüde kullanım amaçlarından uzaklaşır. Yaşam alanlarında bir yığıntı yoksa, bu ancak üçüncü kişilerin (örn. aile bireyleri, temizlikçiler, yetkili kişiler) girişimleriyle sağlanmıştır.
D. Birikticilik, klinik açıdan belirgin bir sıkıntıya ya da toplumsal, işle ilgili ya da önemli diğer işlevsellik alanlarında (kendisi ve başkaları için güvenli bir çevreyi sürdürmeyi de kapsar) işlevsellikte düşmeye neden olur. E. Biriktiricilik, başka bir sağlık durumuna bağlanamaz (örn. beyin yaralanması, serebrovasküler hastalık, Prader-Willi sendromu).
F. Biriktiricilik, başka bir ruhsal bozukluğun belirtileriyle daha iyi açıklanamaz (örn. takıntızorlantı bozukluğundaki takıntılar, yeğin depresyon bozukluğundaki içsel gücün azalması, şizofreni ya da psikozla giden diğer bozukluklarda sanrılar, yeğin nörobilişsel bozuklukta bilişsel eksiklikler, otizm açılımı kapsamında bozuklukta kısıtlı ilgi alanları) Varsa belirtiniz: Aşırı edinme ile giden: Sahip olduklarını elden çıkarmakta güçlüğe, gereksinilmeyen nesneleri aşırı edinme ya da artık yaşanacak bir boşlukta kalmaması eşlik ediyorsa.
Varsa belirtiniz: İçgörüsü iyi ya da oldukça iyi: Kişi, biriktiricilikle ilgili inanışlarının ve davranışlarının (nesneleri elden çıkartmakta güçlük çekme, yığma ya da aşırı edinmeyle ilgili olarak) sorunlu olduğunun ayrımındadır. İçgörüsü kötü: Tersi kanıtlar olmasına karşın, genelde kişi biriktiricilikle ilgili inanışlarının ve davranışlarının (nesneleri elden çıkartmakta güçlük çekme, yığma ya da aşırı edinmeyle ilgili olarak) sorunlu olmadığına inanır.
Varsa belirtiniz: İçgörüsü yok/sanrısal inanışlar: Tersi kanıtlar olmasına karşın, kişi biriktiricilikle ilgili inanışlarının ve davranışlarının (nesneleri elden çıkartmakta güçlük çekme, yığma ya da aşır edinmeyle ilgili olarak) sorunlu olmadığına tam olarak inanır.
Trikotillomani (Saç Yolma Bozukluğu)
• DSM-IV’te Başka Türlü Yerde Sınıflandırılmamış Dürtü Kontrol Bozuklukları grubunda yer almaktaydı. • Burada ise sadece parantez içinde Saç yolma hastalığı olarak eklenmiş bulunmaktadır.
DSM V A. Saç yitimi ile sonuçlanacak biçimde kişinin yineleyici olarak saçını yolması. B. Yineleyici olarak saç yolmayı azaltma ya da durdurma girişimleri. C. Saç yolma klinik açıdan belirgin bir sıkıntıya ya da toplumsal, işle ilgili alanlarda ya da önemli diğer işlevsellik alanlarında işlevsellikte düşmeye neden olur. D. Saç yolma ya da saç yitimi başka bir sağlık durumuna (örn. dermatolojiyle ilgili bir durum) bağlanamaz. E. Saç yolma başka bir ruhsal bozukluğun belirtileriyle daha iyi açıklanamaz (örn. beden algısı bozukluğunda dış görünümle ilgili algılanan kusur ya da özürü düzeltme girişimleri)
Deri Yolma Bozukluğu
• Klinik uygulamada ve tanısal geçerliliğine yönelik güçlü kanıtlarla birlikte DSM-5’te yeni bir tanıdır.
DSM V A. Deride berelenme (lezyon) ile sonuçlanan yineleyici deri yolma. B. Yineleyici olarak deri yolmayı azaltma ya da durdurma girişimleri. C. Deri yolma klinik açıdan belirgin bir sıkıntıya ya da toplumsal, işle ilgili alanlarda ya da önemli diğer işlevsellik alanlarında işlevsellikte düşmeye neden olur. D. Deri yolma bir maddenin (örn. kokain) ya da başka bir sağlık durumunun (örn. uyuz hastalığı) fizyolojiyle ilgili etkilerine bağlanamaz. E. Deri yolma, başka bir ruhsal bozukluğun belitileriyle daha iyi açıklanamaz (örn. psikozla giden bir bozuklukta sanrılar ya da dokunsal varsanılar, beden algısı bozukluğunda dış görünümle ilgili algılanan kusur ya da özürü düzeltme girişimleri, basmakalıp davranış bozukluğunda, basmakalıp davranışlar ya da intihar amaçlı olmayan kendini yaralamada kendine zarar verme amacı).
Maddenin/İlacın Yol Açtığı Takıntı-Zorlantı Bozukluğu ve İlişkili Bozukluk A. Klinik görünüme takıntılar, zorlantılar, deri yolma, saç yolma, bedene odaklı diğer yinelemeli davranışlar ya da takıntı-zorlantı bozukluğu ve ilişkili bozukluklara özgü diğer belirtiler egemendir. B. Öykü, fizik muayene ya da laboratuvar bulgularından elde edilen kanıtlar (1) ve (2)’nin varlığını gösterir 1. A tanı ölçütlerindeki belirtiler, mader esrikliği (entoksikasyonu) ya da yoksunluğu sırasında ya da az bir zaman sonrasında ya da bir ilaç aldıktan sonra gelişmiştir. 2. Söz konusu madde/ilaç, A tanı ölçütündeki belirtileri ortaya çıkartabilir.
C. Bu bozukluk, maddenin/ilacın yol açmadığı bir takıntı-zorlantı ve ilişkili bozuklukla daha iyi açıklanmaz. Ayrı bir takıntı-zorlantı bozukluğu ve ilişkili bozukluk olduğunun kanıtları şunlar olabilir: Belirtiler, madde/ilaç kullanımından önce de vardır; belirtiler, akut yoksunluğun ya da ağır esrikliğin bitmesinden sonra önemli bir süre (örn. yaklaşık bir ay) kalıcı olmuştur ya da ayrı bir maddenin/ilacın yol açmadığı takıntı-zorlantı bozukluğu ve ilişkili bozukluğun başka kanıtları vardır (örn. maddenin/ilacın yol açmadığı yineleyici dönemlerin olduğuna ilişkin bir öykü)
D. Bu bozukluk yalnızca deliryumun gidişi sırasında ortaya çıkmamaktadır. E. Bu bozukluk, klinik açıdan belirgin bir sıkıntıya ya da toplumsal, işle ilgili alanlarda ya da önemli diğer işlevsellik alanlarında işlevsellikte düşmeye neden olur. Not: Madde esrikliği ya da madde yoksunluğu yerine bu tanının konabilmesi için klinik görünümde A tanı ölçütündeki belirtilerin daha baskın olması ve bunların klinik açıdan ele almayı gerektirecek denli ağır olması gerekir.
• Başka Bir Sağlık Sorununa Bağlı TakıntıZorlantı Bozukluğu ve İlişkili Bozukluk A. Klinik görünüme takıntılar, zorlantılar, dış görünümle ilgili düşünsel uğraşlar, biriktiricilik, deri yolma, saç yolma, bedene odaklı diğer yinelemeli davranışlar ya da takıntı-zorlantı bozukluğu ve ilişkili bozukluklara özgü diğer belirtiler egemendir. B. Öykü, fizik muayene ya da laboratuvar bulgularında, bu bozukluğun, başka bir sağlık durumunun doğrudan patofizyoloji ile ilgili sonucu olduğuna ilişkin kanıtlar vardır. C. Bu bozukluk, başka bir ruhsal bozuklukla daha iyi açıklanmaz.
D. Bu bozukluk yalnızca deliryumun gidişi sırasında ortaya çıkmamaktadır. E. Bu bozukluk, klinik açıdan belirgin bir sıkıntıya ya da toplumsal, işle ilgili alanlarda ya da önemli diğer işlevsellik alanlarında işlevsellikte düşmeye neden olru. Varsa belirtiniz: Takıntı-zorlantı bozukluğu benzeri belirtilerle giden: Klinik görünüme takıntı-zorlantı bozukluğu benzeri belirtiler egemense. Dış görünümle ilgili düşünsel uğraşlarla giden: Klinik görünüme, dış görünümle ilgili algılanan kusur ya da özürlerle ilişkili düşünsel uğraşlar egemense.
Biriktiricilik belirtileriyle giden: Klinik görünüme biriktiricilik egemense. Saç yolma belirtileriyle giden: Klinik görünüme saç yolma egemense. Deri yolma belirtileriyle giden: Klinik görünüme deri yolma egemense.
• Tanımlanmış Diğer Bir Takıntı-Zorlantı Bozukluğu ve İlişkili Bozukluk Klinik açıdan belirgin bir sıkıntıya ya da toplumsal, işle ilgili alanlarda ya da önemli diğer işlevsellik alanlarında işlevsellikte düşmeye neden olan, takıntı-zorlantı bozukluğu ve ilişkili bozukluğun belirti özelliklerinin baskın olduğu, ancak bunların takıntı-zorlantı bozukluğu ve ilişkili bozukluklar tanı kümesindeki herhangi birinin tanısı için tanı ölçütlerini tam karşılamadığı durumlarda bu kategori kullanılır. Tanımlanmış diğer bir takıntı-zorlantı bozukluğu ve ilişkili bozukluk kategorisi, takıntı-zorlantı bozukluğu ve ilişkili bozukluklardan herhangi özgül biri için tanı ölçütlerini karşılamamanın özel nedeni klinisyenlerce tartışılmak istendiğinde kullanılır. Yazarken, “tanımlanmış diğer bir takıntı-zorlantı bozukluğu ve ilişkili bozukluk” diye yazmanın ardından özel neden yazılır (örn. “bedene odaklı yinelemeli davranış bozukluğu”)
“Tanımlanmış diğer” adı kullanılarak belirlenebilecek görünümler için örnekler şunlardır: 1. Gerçek özürlerle giden beden algısı bozukluğu: Dış görünümdeki özürler ya da kusurların açıkça görülebilir olması (“önemsiz” olmaktan daha ileridir) dışında beden algısı bozukluğuna benzer. Bu gibi durumlarda, bu kusurlarla uğraşma açıkça aşır bir düzeydedir ve işlevsellikte belirgin bir düşmeye ya da sıkıntıya neden olmaktadır. 2. Yinelemeli davranışlar olmayan beden algısı bozukluğu: Kişinin, dış görünümüyle ilgili kaygılarına tepki olarak yinelemeli davranışlarının ya da zihinsel eylemlerinin olmaması dışında beden algısı bozukluğuna benzer görünümler.
3. Bedene odaklı yinelemeli davranış bozukluğu: Bu durum, yineleyici bir biçimde, bedene odaklı yinelemeli davranışlarla (örn. tırnak yeme, dudak ısırma, yanak çiğneme) ve bu davranışları azaltmak ya da durdurmak için yineleyen girişimlerle belirlidir. Bu belirtiler, klinik açıdan belirgin sıkıntıya ya da toplumsal, işle ilgili alanlarda ya da önemli diğer işlevsellik alanlarında işlevsellikte düşmeye neden olur ve saç yolma bozukluğu, deri yolma bozukluğu, basmakalıp devinim bozukluğu ya da intihar amaçlı olmayan kendini yaralama davranışı ile daha iyi açıklanamaz. 4. Takıntısal kıskançlık: Bu durum, eşinin kendisini aldattığı algısıyla ilgili sanrısal olmayan düşünsel uğraşlarla belirlidir.
Söz konusu düşünsel uğraşlar, aldatılma kaygılarına tepki olarak yinelemeli davranışlara ya da zihinsel eylemlere yol açabilir. Bunlar, klinik açıdan belirgin sıkıntıya ya da toplumsal, işle ilgili alanlarda ya da önemli diğer işlevsellik alanlarında işlevsellikte düşmeye neden olur ve sanrılı bozukluk, kıskançlık türü gibi başka bir ruhsal bozuklukla ya da kuşkucu kişilik bozukluğu ile daha iyi açıklanamaz. 5. Shubo-kyofu: Beden algı bozukluğuna benzeyen taijin kyofushonun (bak. DSM-5’te yer alan “Ruhsal Bozukluklarla İlgili Kültürel Kavramlar Sözlükçesi”) değişik biri biçimidir ve bedensel biçim bozukluğu olmasından aşırı bir korku duyma ile belirlidir.
6. Koro: Dhat sendromu ile ilişkilidir (bak. DSM-5’te yer alan “Ruhsal Bozukluklarla İlgili Kültürel Kavramlar Sözlükçesi”), penisin (ya da kadınlarda vulva ve meme uçlarının), olasılıkla ölüme yol açabilecek biçimde, bedenin içine çekilebileceğine ilişkin, birden başlayan, yoğun bir kaygı duyma dönemidir. 7. Jikoshu-kyofu: Taijin kyofushonun değişik bir biçimidir (bak. DSM-5’te yer alan “Ruhsal Bozukluklarla İlgili Kültürel Kavramlar Sözlükçesi”), kötü bir vücut kokusunun olmasından korkma ile belirlidir (kokusal alınma sendromu olarak da adlandırılır)
• Tanımlanmamış Takıntı-Zorlantı Bozukluğu ve İlişkili Bozukluk Klinik açıdan belirgin bir sıkıntıya ya da toplumsal, işle ilgili alanlarda ya da önemli diğer işlevsellik alanlarında işlevsellikte düşmeye neden olan, takıntı-zorlantı bozukluğu ve ilişkili bozukluğun belirti özelliklerinin baskın olduğu, ancak bunların takıntı-zorlantı bozukluğu ve ilişkili bozukluklar tanı kümesindeki herhangi birinin tanısı için tanı ölçütlerini tam karşılamadığı durumlarda bu kategori kullanılır. Tanımlanmamış diğer bir takıntı-zorlantı bozukluğu ve ilişkili bozukluk kategorisi, takıntı-zorlantı bozukluğu ve ilişkili bozukluklardan herhangi özgül biri için tanı ölçütlerini karşılamamanın özel nedeni klinisyenlerce tartışılmak istenmediğinde ve daha özgül bir tanı koymak için yeterli bilgi olmadığı durumlarda (örn. acil servis koşullarında) kullanılır.
- Slides: 98