NEDMN EY GNL REDFL GAZELNN BENC BEYTNN ERH
NEDÎM’İN ‘’EY GÖNÜL’’ REDİFLİ GAZELİNİN BEŞİNCİ BEYİTİNİN ŞERHİ
NEDÎM HAKKINDA BİLGİ • Asıl adı Ahmet’tir. İstanbulludur. Evinin Beşiktaş’ta olduğuna dair şiirlerinde kendisinin verdiği bilgiyi, belgeler de destekler. • Nedim’in 17. yüzyılın sonlarına doğru Doğduğu, şairle ilgili yapılan çalışmalarda genel doğru olarak kabul edilir. Fakat tam tarih hakkında kesin bir bilgi yoktur. Ebüziyya Tevfik, Nümûne-i Edebiyât-ı Osmâniyye’de Nedim’in 1092 (1681)’de doğduğunu yazmışsa da bu tarihi nereden aldığını bildirmediği için Nedim’in 1681’de doğmuş olduğunu kesin olarak söylenemiyor.
• Nedîm iyi bir eğitim görmüş, döneminin klasik ilimlerini, Arapça ve Farsçayı bu dillerde şiir yazacak kadar öğrenmiştir. Tahsilini tamamladıktan sonra Şeyhülislam Ebezâde Abdullah Efendi’nin de bulunduğu bir jüri tarafından yapılan sınavda başarılı olarak müderris olmuştur. • Nedîm’e asıl şöhretini kazandıran eseri, divanıdır. (Nedîm Divanı). Nedîm Divanı kullanılan nazım şekilleri bakımından klasik divan tertibine uymaktadır. • Nedîm, ayrıca şiirde karşısında bulunduğunu varsaydığı güzele seslenmekte, onunla konuşmaktadır. Duygularını samimi şekilde yansıtarak- burada şiiri yazan birey olarak- Nedim olarak varlığını okuyucuya, dinleyiciye kanıtlamaktadır.
• Lâle Devri, sanata karşı ilginin oldukça yoğun olduğu bir dönemdir. O dönemde Nedîm ile aynı muhitte yaşayan ve devrin havasını onunla birlikte teneffüs eden pek çok şair olmasına rağmen devrinin ruhunu onun kadar eserine yansıtan olmamıştır. Nedîm’in eserlerinde Lale Devri’nin bütün özelliklerini görürüz. • Şiirlerinde Türkçenin nabız atışlarını duyar, Osmanlı zevk ve yaşama üslubunun nahif çizgilerini buluruz. • Nedîm Divanı’nda 43 kaside, 89 kıta, 3 mesnevi, 1 terkib-bent, 1 terci-bent, 2 mütekerrir müseddes, 1 tardiyye, 5 tahmis, 1 muhammes, 33 murabba, 2 koşma, 166 gazel, 2 müstezad, 11 rubai ve 23 müfred ve matla vardır. • Ayrıca Nedîm Divanı’nda 5 Arapça, 39 Farsça şiir yer almaktadır. Sahaifü’l-Ahbar , Aynî Tarihi adlı eserleri de vardır.
• Nedîm’in bunlardan başka, Şehit Ali Paşa’ya yazdığı bir dilekçesi, İzzet Ali Paşa’nın şaka yollu mektubuna mensur cevabı, kime yazıldığı belli olmayan bir mektubu vardır. • Ölümü hakkında ise çeşitli iddialar vardır. Kaynaklarda şairin, Patrona Halil isyanı patlak verdiğinde “ illet-i vehimeden “ veya içkiye düşkünlüğü nedeniyle titreme hastalığından öldüğüne dair bilgiler verilmektedir. • Güvenilir biyografi müelliflerinden Süleyman Sadettin, Nedîm’in ihtilal esnasında korkudan evinin damına çıktığını ve oradan düşerek öldüğünü söylemektedir. Bu acı akıbet, şairin belki de son bir kurtuluş ümidiyle evinin damına çıktığını veya linç edilerek öldürülen dedesi Mülakkab Mustafa Efendi’nin yaşadığı tecrübenin tekrar edilmesine imkân vermemek için ölümü tercih ettiğini akla getirmektedir. Ancak kesin olan bir şey vardır; o da şairin ihtilal sırasında öldüğüdür.
Şair’in “Nedimâne” Yönü • 18. yüzyılın ilk yarısına şiirleriyle damgasını vurduğunu söyleyebiliriz. Nedim’le ilgili kaynaklarda onun hep yenilikçi, diğerlerinden farklı bir şair olduğuna dikkat çekilir. Buradaki ‘yenilik’ ve ‘farklılık’ onun hangi özelliklerinden kaynaklanmaktadır, bu özellikleri şu başlıklar altında toplamak mümkündür. • 1)Bireysellik • 2)Aşk ve Şehvet • 3)Mimari ve doğa tasvirlerindeki ustalık • 4)Şiirlerindeki duru Türkçe • 5)Gerçekçilik
İKİNCİ AŞAMA: SÖZLÜKSEL ANLAM Bīgānedir mu‘āmeleniz ‘āḳl ü hūş ile Ø Bîgâne: (sıf. ) Yabancı, âşinâ olmayan , kayıtsız, ilgisiz-alâkasız, lâkayt. Ø Mu’âmele: (i. ) Davranma, davranış , yol-yöntem, işlem. Ø Akl: (i. ) Akıl, us, fikir- düşünce. Ø Ü: Farsça kökenli bağlaç. Ø Hûş: (i) Akıl, fikir, şuur, us. Ø İle: Edat : Kelimenin sonuna geldiğinde birliktelik, beraberlik, araç, neden veya durum anlatan cümleler yapmaya yarayan bir söz.
Gūyā derūn-ı sīnede mihmānsın ey gönül Ø Gūyā : (z. ) Sanki, diyelim ki. Ø Derūn: (i. ) İç, iç taraf, dâhil, kalp, yürek, iç, bâtın. Ø Sīne: (i. ) Göğüs, bağır, gönül, kalp, yürek. Ø Mihmān: (i. ) Misafir, konuk. Ø Ey: (ünl. ) Hitap edilen kimsenin dikkatini çekmek veya anlamı güçlendirmek için kullanılır. Ø Gönül: (i. ) İnsanın hissiyat merkezi, yüreğin manevî ciheti. Sevgi, istek, düşünüş, anma, hatır vb. kalpte oluşan duyguların kaynağı
DÖRDÜNCÜ AŞAMA: DÜZYAZI (DİL İÇİ ÇEVİRİ) • Beyitin özgün kelimelerle düzyazıya çevirilişi: (Ey gönül! ‘āḳl ü hūş ile bīgānedir mu‘āmeleniz Gūyā derūn-ı sīnede mihmānsın. ) • Beyitin güncel kelimelerle düzyazıya çevirilişi: (Ey gönül! Akılla birbirinize yabancı gibisiniz. Sanki içimde misafir gibisin. )
BEŞİNCİ AŞAMA: ŞİİRSEL ANLAM 1. Katman: Gönül, aşk duygusunun ve neticelerinin ortaya çıktığı bir merkez olarak kabul edilir. şığın ayrılmaz bir parçası olduğu gibi, sevgilinin âşığa karşı takındığı olumsuz tavrın neticelerinin görüldüğü bir mekan olarak da dikkati çeker. Çoğu zaman akıl ve gönül birbirine zıttır. Başından beri bu işin sırrının çözülemediği bilinmektedir. 2. Katman: Divan şiirinde; akıl ve gönlün çatışması renkli hayaller etrafında sıklıkla dile getirilmiştir. Bu zıtlığın temelinde şüphesiz “aşk” vardır. Gönlün akılla uyuşmaması, onun en önemli özelliklerinden biridir. Çünkü gönül, söz dinlemeyen bir çocuk, özgürce uçmak isteyen bir kuştur. Özgür olma isteğine rağmen sevgilinin saçının esiri olmaktan da kurtulamaz. Çile çekmekten usanmadığı için bî-pervâdır (korkusuz). Gönlün önemli bir vasfı da deli ve divane oluşudur. Bu yüzden gönül, havaîliği, serseriliği, hercaîliği ile âşığı temsil etmektedir.
3. Katman: Gönül ile akıl birbirine zıttır. Her birinin maksada (sevgiliye) ulaşmak için kendi yöntemleri vardır. Aklın âşığın bedenini terk etmek istememesine karşın, gönlün sinede misafir gibi davranması burayı terk etmek istemesinden dolayıdır. Çünkü akıl, âşığın bedenini temsil etmektedir. Akıl dünya işlerini düzene koymak içindir. Dünya nimetlerine bağlılık akılla olur. Gönül ise sevgiliden başka her şeyi reddetmektedir. Aşk, sevgili dışındaki her şeyi yakar. şık candan[beden] soyunmadıkça sevgiliye vuslat edemez. Gerçek idrak merkezi olan gönülden canın istekleri çıkarılınca, âşık mâsivâdan arınır (Allah’ın zâtı dışındaki bütün varlıklar). Böylece ancak sevgiliye ulaşılabilinir.
BEŞİNCİ AŞAMA: ŞİİRSEL ANLAM Bīgānedir mu‘āmeleniz ‘āḳl ü hūş ile Gūyā derūn-ı sīnede mihmānsın ey gönül • Nidâ: Ey ! • Tecrid: Şairin gönlü vasıtasıyla kendisine hitap etmesi. • Teşhis: Gönül (misafir) • Tenasüp: āḳl, hūş /derūn, sīne, gönül /bīgāne, mihmān • Ulama: Mihmānsın ey / mu‘āmeleniz āḳl /hūş ile/ derūn-ı sīnede • Telmih: Gönül ve aklın uyuşmaması rint ile zahidin, tarikat ehli ile şeriat ehlinin çatışma ve mücadelesini hatırlattığı için telmih sanatı vardır. (Fuzuli'nin, kısaca Zahid adında Allah'tan korkan ve çekinen bir baba ve onun Rind adındaki oğlu ile olan konuşmalarının yer aldığı kıt'a, rubai, beyitlerle de desteklenen bir eseridir. )
KAYNAKÇA MACİT, M. (. 2016). Nedîm Divânı. Atatürk Kültür Merkezi Yayınları. Bulut, H. (2001). Yeniliklerle dolu yüzyıldan iki'yeni'isim: Nedim. Levni ve eserlerindeki sevgili figürleri (Doctoral dissertation, Bilkent University). MORKOÇ, Y. E. (Winter 2010). Nedim’in “Ey Gönül”Redifli Gazeline Yapısalcı Yöntemin Uygulanışı 1.
- Slides: 14