MEDENIYETIMI ZIN EITIM ANLAYIINI YANSITAN TEMEL ESRELER VE

  • Slides: 13
Download presentation
MEDENIYETIMI ZIN EĞITIM ANLAYIŞINI YANSITAN TEMEL ESRELER VE KLASIK METINLERIN DAYANAKLARI

MEDENIYETIMI ZIN EĞITIM ANLAYIŞINI YANSITAN TEMEL ESRELER VE KLASIK METINLERIN DAYANAKLARI

Medeniyet ve kültürler, bir bütün teşkil ederler. Her medeniyet kendine has bir kültür ve

Medeniyet ve kültürler, bir bütün teşkil ederler. Her medeniyet kendine has bir kültür ve sanat yaratır. Medeniyet, kültür yaratan düzendir. Bir benzetme yapılacak olursa, medeniyet bir fabrika, kültür ise imâl edilen şeylerdir. Medeniyetin başlıca niteliği yaratıcılığı, kültürün ise yaratılmış olmasıdır. Hiçbir medeniyet saf değildir. Hepsi birer sentezdir. Bugünkü Avrupa Medeniyeti Grek ve Latin medeniyetinin terkibidir. Yunan ve Latin kültürü ile Hıristiyanlık felsefesi işlenerek, reform ve Rönesans gibi büyük uyanışlardan geçerek Bugünkü Batı uygarlığı doğmuştur Batı medeniyetinin esas unsurları; ilim, onun hayata uygulanmasından ibaret olan teknik, insan haklarını teminat altına alan hukuk ve hürriyettir.

Akl-ı Selim İSLAM KÜLTÜR VE MEDENIYETININ KAYNAKLARI Kur’an Sünnet Havassı Selime Örf ve Adetler

Akl-ı Selim İSLAM KÜLTÜR VE MEDENIYETININ KAYNAKLARI Kur’an Sünnet Havassı Selime Örf ve Adetler Diğer Kültür ve Medeniyetler

AKL-I SELIM İnsanı ilahî emirler karşısında muhatap kılan akıl, “akl-ı selim”dir. Akl-ı selimin Türkçe’de

AKL-I SELIM İnsanı ilahî emirler karşısında muhatap kılan akıl, “akl-ı selim”dir. Akl-ı selimin Türkçe’de kazandığı anlamlardan ilki, hüküm ve kararlarında doğruyu yanlıştan, iyiyi kötüden ayırma yetisidir. Bu anlamda akl-ı selim yargılama yetisi işlevini yürütmektedir. Diğer anlamı ise insanın doğru karar vermesini sağ- layan, herhangi bir olumsuzluktan veya ortamın kötülüğünden etkilenmeyen, yaratılışındaki temizliği koruyan akıldır ki, bu da Allah’ın (c. c. ) insanın özüne yerleştirdiği fıtratı çağrıştırmaktadır

KUR’ N VE SÜNNET İslam kültür ve medeniyetinin ana kaynağı Kur’ân ve sünnettir. Toplumun

KUR’ N VE SÜNNET İslam kültür ve medeniyetinin ana kaynağı Kur’ân ve sünnettir. Toplumun uyması gereken kanun ve nizamlar Kur’ân’da mevcuttur. Kur’an ve sünnet öğretisinin merkezinde mutlak, tek, üstün, yaratıcı, her şeyin sebebi ve her şeyin hakimi olan Allah (c. c. ) yer alır. Bu akide, insanın varlık içerisindeki yerini, aklın önemini ve işlevini, toplumun tabiatını ve hayatı yaşamak için dünya ve hayatın kazanılması gereken bir imtihan olduğunu öğretmektedir. 25 Bu ilkeler sayesinde Müslümanlar, diğer dinlerde bulunan ifrat ve tefrit sorununu yaşamamış, her şeyi belli bir ölçü içerisinde değerlendirebilmişlerdir.

 BEŞ DUYU (HAVASSI SELIME) İslam kültür ve medeniyetinin kaynaklarından biri de beş duyudur.

BEŞ DUYU (HAVASSI SELIME) İslam kültür ve medeniyetinin kaynaklarından biri de beş duyudur. Havâs, kelimesi beş duyu anlamına gelen hiss’in çoğuludur. İnsanların sahip olduğu hisler, görme, işitme, tatma, koklama ve dokunma olmak üzere beş duyudan oluşur. Bu duyu organları vasıtasıyla elde edilen bilgiler İslam kültür ve medeniyetinin şekillendiren bilim ve sanatın oluşmasında önemli katkı sağlamıştır. İslam bilimlerine ait çeşitli kaynaklarda beş duyular bilgi elde etme yollarından biri olarak kabul edilmiştir.

ÖRF VE ADETLER Müslümanlar hakim oldukları coğrafyalar farklı düşüncelerle ve uygulamalarla karşılaşmıştır. Bunları hem

ÖRF VE ADETLER Müslümanlar hakim oldukları coğrafyalar farklı düşüncelerle ve uygulamalarla karşılaşmıştır. Bunları hem etkilemiş hem de onların birikiminden etkilenmiştir. Mesela, İslamiyet’ten önce başka halklarda olduğu gibi, Arapların hukuki uygulamalarının çoğu örf ve âdete göre düzenleniyordu. İslam gelince, bu uygulamaların zararlılarını kaldırmış, faydalılarına olduğu gibi sahip çıkmıştır. Diğer bazılarını da ıslah ederek, varlıklarını devam ettirmelerinde sakınca görmemiştir.

DIĞER KÜLTÜR VE MEDENIYETLER Her toplumun yapısı bir inanca ve ona bağlı bir ahlak

DIĞER KÜLTÜR VE MEDENIYETLER Her toplumun yapısı bir inanca ve ona bağlı bir ahlak nizamına dayanır. Medeniyetin ruhsal temeli bir inanç, toplumsal temeli o inanca bağlı bir ahlak nizamıdır. Bu ahlak nizamına ve inanca güven duyan insanlar, o inancı ve ahlak nizamını yaşatacak devlet teşkilatını ve iktisadi yapıyı kurarak büyük kültür eserleri meydana getirirler.

KÜLTÜR VE MEDENIYETIMIZIN ÖZELLIKLERI VE ÖZGÜNLÜĞÜ Kültür ve medeniyetleri birini diğerinden ayırmaya yarayan unsurlar

KÜLTÜR VE MEDENIYETIMIZIN ÖZELLIKLERI VE ÖZGÜNLÜĞÜ Kültür ve medeniyetleri birini diğerinden ayırmaya yarayan unsurlar vardır. Her toplum kendi bünyesinde bir medeniyete sahiptir ve bu medeniyet onu kendisi yapan bileşenleri bünyesinde taşır. Bir toplum medeniyeti ile ayakta durur. Medeniyeti ve geleneği olmayan bir toplumun varlığını sürdürmesi imkânsızdır. Bunlar kültür ve medeniyetin esaslarını oluşturur. İslam kültür ve medeniyetini diğerlerinden ayıran inanç, ibadet, ilim, sosyal hayat, teknik vb. alanlarda meydana getirdiği müşterek unsurları/esasları vardır. Hürriyet; İslam kültür ve medeniyet tarihinde hürriyet konusu, filozoflar, dilbilimciler, kelamcılar, fakihler ve mutasavvıflar tarafından farklı açılardan tartışma konusu yapılmıştır. Örneğin Müslüman filozoflardan Fârâbî’ye göre kişinin, iyi olanı seçip yapabilmek için hem sağlıklı düşünme yeteneğine hem de irade gücüne sahip olması gerekir. Fârâbî’ye göre buna sahip insanlar “hür”dür. Aksi takdirde insan, köle tabiatlılardan olur. İlim; İslamiyet, yeryüzünde insanlığı ilme sevk eden ve ilim tahsilini ibadet sayan yegâne dindir. İslamiyet, “İlim dini” olarak da sıfatlandırılabilir. İslam, insanı, ilim öğrenmeye teşvik etmiştir. “Oku, yaratan Rabbinin adıyla, O insanı embriyodan yarattı. Oku. Rabbin nihayetsiz kerem sahibidir. Ki O, kalemle öğretendir. İnsana bilmediğini O öğretmiştir. ”İlk emir, İslam davasının ilk adımı atılır atılmaz peygamberi Allah’ın (c. c. ) adıyla okumaya yöneltmektedir. Ardından “Kalemle öğretendir. ” ifadesiyle; bilginin yegâne kaynağının Allah (c. c. ) olduğu, insanın bildiği her şeyi o kaynaktan aldığı, varlıklar âleminde ve kendi hayatında tecelli eden her sırrın onun eseri olduğu ifade edilmiştir. Evrensellik; İslam kültür ve medeniyeti hem kaynağı hem içeriği ve mahiyeti itibarıyla evrenseldir. İslam medeniyetinin kaynağı, insanları, yeri ve gökleri, kısaca evreni yaratan Yüce Allah’tır (c. c. ). O, dışlayıcı değil, birleştiricidir ve her şeyi kuşatıcıdır. Dolayısıyla O’nun gönderdiği son din İslam’ın ürettiği medeniyet evrenseldir. Barış; Tevhid mücadelesi veren peygamberlerin hayatları incelendiğinde hepsinin bozgunculuğa son vermek ve şirki sonlandırıp Allah’a (c. c. ) inanılmasını sağlamak için çaba sarf ettikleri, kendilerine yapılan her türlü şiddete karşı sulh/barış ile karşılık verdikleri görülür.

KÜLTÜR VE MEDENİYETİMİZDEN EĞİTİME YANSIMALAR Türk eğitim tarihi, Türklerin eğitim anlayış ve uygulamalarını inceleyerek

KÜLTÜR VE MEDENİYETİMİZDEN EĞİTİME YANSIMALAR Türk eğitim tarihi, Türklerin eğitim anlayış ve uygulamalarını inceleyerek dönemsel özellikleri ve zaman içinde ortaya çıkan farklılıkları belgelerle ortaya koyar. Türk toplumunu derinden etkilemiş olan iki olay, İslamiyet’in Türklerce kabulü ve cumhuriyetin ilanı, Türk eğitim tarihi açısından da dönüm noktası olarak kabul edilmiştir. Buna göre Türk eğitim tarihi, üç ana döneme ayrılır: (1) İlk Türk Devletlerinde Eğitim, (2) İslamiyet’in Kabulünden Sonra Türklerde Eğitim, (3) Cumhuriyet Döneminde Eğitim. İslamiyet öncesi dönemde Türk devletlerinden üçü ön plana çıkar: Hun, Göktürk ve Uygur devletleri. Din ve inanış, kültür ve uygarlığın oluşmasında rol oynayan temel unsurlardandır. Nitekim İslamiyet’in kabulünden önceki Türk toplumlarının siyasi, sosyal, ekonomik ve kültürel yapılarının şekillenmesinde de din ve inanışın önemli bir rolü vardır. Yeni bir dini benimsemek, o dinin etrafında gelişen uygarlığın üyesi olmak anlamına gelir. Örneğin Türkler, İslamiyet’i kabul ettikten sonra İslam uygarlığının etkisi altına girmiş ve zaman içerisinde onun gelişmesinde önemli roller üstlenmişlerdir.

İslamiyet’i kabul eden Karahanlılar döneminde Türklerin toplum yapısında önemli değişiklikler olmuş; eski Türk kültürü

İslamiyet’i kabul eden Karahanlılar döneminde Türklerin toplum yapısında önemli değişiklikler olmuş; eski Türk kültürü ile İslam kültürünün kaynaşması sonucunda Türk-İslam kültürü ortaya çıkmıştır. İslamiyet’in kabülünden sonra sosyal, siyasi ve ekonomik alanlardaki önemli değişimlerin doğal bir sonucu olarak eğitim anlayışı ve uygulamaları da değişmiştir. Eski Türklerdeki töreye dayalı eğitim anlayışı Karahanlılar döneminde değişime uğramış, İslam dini ve kültürünün öğretilmesi amacıyla dönemin en önemli örgün eğitim kurumları olan medreseler açılmıştır. Devlet adamları, bilgin ve sanatçıları koruyup desteklemişlerdir Karahanlılar döneminde olduğu gibi Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde de bilimsel eserlerin hükümdarlara ithaf (adına sunma) edilmesi, bunun delili olarak gösterilebilir. Karahanlılar döneminde örgün eğitim kadar yaygın eğitime de önem verilmiş, meslek eğitiminin çocuk yaşlarda başlamasına dikkat edilmiştir. Devlet teşkilatlanmasında Karahanlılardan etkilenen Büyük Selçuklu Devleti (Anadolu Selçuklu Devleti dâhil), eğitim kurumlarını da onlardan örnek almıştır. Selçuklular, bu kurumları daha da geliştirerek sonraki Türk devletlerine örnek olmuştur. Selçuklular döneminde Nizamiye Medreseleri açılmış; birçok şehir, bilim ve kültür merkezi hâline gelmiştir. İlk dönemlerinde eski Türk geleneklerini sürdüren Selçuklular üzerinde zamanla Arap ve Fars kültürünün etkisi artmıştır. Selçuklu dönemi eğitim kurumları içinde medreseler, ahilik ve atabeylik ön plana çıkmaktadır.

Geleneksel Osmanlı eğitim sistemi, dinî temele dayanır ve âlim (bilgin) sözcüğünden din bilgini anlaşılır.

Geleneksel Osmanlı eğitim sistemi, dinî temele dayanır ve âlim (bilgin) sözcüğünden din bilgini anlaşılır. Devletin, sivil eğitim kurumları üzerinde herhangi bir denetim ve kontrolü yoktur. Eğitim yöntemi esas olarak nakilci ve ezbercidir. Tanzimat Dönemine kadar, eğitim her düzeyde ücretsizdir. Osmanlıca adı verilen Türkçe, Arapça ve Farsça karışımı yapay bir dil geliştirilmiştir. Böylece aydınlarla halk arasındaki uçurum derinleşmiştir. Eğitim ve bilginin toplumda yaygınlaşması güçleşmiştir. XVIII. yy. dan sonra, eğitim sisteminde yenileşme başlamıştır. Osmanlı Devleti, kuruluşundan itibaren eğitim ve bilime büyük önem vermiştir. Bu uygun ortamda, daha önceki Türk devletlerinden örnek alınan medreseler, Osmanlılarda da gelişerek varlığını sürdürmüştür. Osmanlı Devleti’nde ilk medrese Orhan Gazi tarafından İznik’te Orhaniye Medresesi adıyla kurulmuştur.

DINLEDIĞINI Z IÇIN TEŞEKKÜRL ER. Hazırlayan: Merve Şişman

DINLEDIĞINI Z IÇIN TEŞEKKÜRL ER. Hazırlayan: Merve Şişman