MAUN SURES SUNUSU TABER SEYYD KUTUB MER NASUH
MAUN SURESİ SUNUSU TABERİ SEYYİD KUTUB ÖMER NASUHİ BİLMEN TEFSİRLERİ Hazırlayan: Hülya TOSUN Necmettin Erbakan Üniversitesi İlahiyat Fakültesi İlköğretim DKAB Öğretmenliği 2/B Öğrencisi
Sure ilgili Genel Bilgiler üSure nüzul sırasına göre 17. sıradadır. üMushaflarda ise 107. sırada yer alır. üCumhur, surenin mekkî olduğu görüşündedir. İbn Abbâs ve Katâde’den rivayete göre ise sure medenîdir. üAtâ’ ve Câbir, İbn Abbas (r. a. )dan da yapılan bir rivayete göre: Mekke’de; Katade’ye ve diğer bir rivayette İbn Abbas’a göre: Medine’de inmiştir.
Sure ilgili Genel Bilgiler(devamı) üMüfessir Hibetullah İbn Selâme de surenin ilk yarısının (ilk üç âyetinin) Mekke’de el-As İbn Vâil es-Sehmî hakkında, üikinci yarısının da Medine-i Münevvere’ de münafık Abdullah İbn Übeyy hakkında nazil olduğunu söylemiştir.
Sure ilgili Genel Bilgiler(devamı) üSurede gösteriş için namaz kılan ikiyüzlü münafıklardan söz edildiğine bakılınca, surenin Medenî olduğu; üAhiret, hesap ve cezayı yalanlayanların daha çok Mekke döneminde oradaki müşrikler arasında yaygın olduğuna bakınca, surenin Mekkî olduğu anlaşılıyor.
Sure ilgili Genel Bilgiler(devamı) q. Böylece surenin yarısının Mekke’de, yarısının da Medine’de indiği söylenebilir. Nitekim Müfessir Alâeddin Ali bu inceliği naklederek diyor ki: “Bazısına göre surenin yarısı Mekke’de s b. Vâil hakkında ve diğer yarısı Medine’de Abdullah b. Ubey b. Selûl hakkında inmiştir. ”
SURENİN NÜZUL SEBEBİ v Ebu Süfyan b. Harb her hafta iki semiz koyun keser ve ziyafet verirdi. Bir gün bir yetim geldi ve biraz et istemişti. O da elindeki asası ile onu iterek yere düşürmüş ve kovmuştur. v Surenin ilk üç ayeti bu ve benzeri olaylar üzerine nazil olmuştur. Son dört ayet ise Medine münafıkları hakkında nazil olmuştur ki, onlar gösteriş olsun diye namaza gelirlerdi, yalnız başına oldukları zaman ise namazı terk ederlerdi. (Suyutî, Esbab-ı Nüzul, 122)
SURENİN NÜZUL SEBEBİ(devam) v. Bu sure s b. Vâil, Velid b. Muğîre, Ömer b. Hişam (Ebu Cehil) hakkında nazil olmuştur. Yetimin biri malını istemek üzere Ebu Cehil’e gider. O ise hiç aldırmaz ve yanından kovar. Kureyş ileri gelenleri “Muhammed’e git o malını alır ve sana verir” derler. O da peygamberimize (sav) gider. Peygamberimiz (sav) de onu yanına alır ve Ebu Cehil’e gider ve malını alır yetime verir. Kaynak (F. Razi, Mefatihu’l-Gayb, 23: 439)
RAHMAN VE RAHİM OLAN ALLAH’IN ADIYLA
ﺍﻱ ﺍﻟ ﻳ Gördün mü, o (hesap ve ceza gününü) dini yalanlayanı!
Ayetle ilgili tefsirler v. TABERİ: Ey Muhammed, Allah’ın sevap vereceği ve cezalandıracağını yalanlayan kişiyi gördün mü? v. O kişi bu sebeple Allah’ın emrini tutup yasağından kaçınmaz. v. Ayette geçen DİN kelimesinden maksat, Abdullah b. Abbas’a göre ‘’Allah’ın hükmü’’İbn-Cüreyc’e göre ise ‘’Hesaba çekilme’’demektir.
q. SEYYİD KUTUB: Sürenin ‘Dini yalan sayanı gördün mü? ’ diyerek bir istifhamla başlamasının önemi üzerinde duruyor. q. Bu soru ile Kur’an-ı Kerimin dini yalanladığını söyleyenin kim olduğunu araştırıyor ve bir sonraki ayette de bu kişi hakkında bilgi verdiğini belirtiyor. Ø ÖMER N. BİLMEN: Ey Peygamber!. . Veya ey akıllı, düşünen insan: “Gördün mü’’ haline vakıf olabildin mi (o kimse ki: Dini yalanlar) islamı tasdik etmez küfür içinde yaşar…
ØYine ayetin soru ile başlamasının, açıklanacak şeylere dikkat çekmek ve onları düşündürmeye yönelik bir gerekçe saymaktadır. ØMutlak dinden maksatın ise islam dini Olduğunu , diğer dinlere atfetseydi mutlak surette din denilmezdi görüşündedir. Yine Bilmen’e göre de bir sonraki ayette dini inkar eden kişinin halinden haber verilmektedir.
ﺍﻱ ﺍﻳ İşte o, yetimi itip kakan,
ﺍ ﻯ ﺍ ﺍﻳ Yoksulu doyurmayı özendirmeyen işte O’dur.
v. TABERİ: Abdullah b. Abbas ve Mücahid tarafından yetime hakkını vermeyen, onu doyurmayan şeklinde, Katade ve Dehhak tarafından ise yetimi ezen şeklinde Süfyan es-sevri ise kovalayan diye izah etmiştir. v. Dolayısıyla bu kimse hesaba çekilmeyeceğini düşündüğünden , kendisi bizzat hayır ve hasenat yapmadığı gibi başkalarını da bu hususta teşvik etmediğini beyan etmektedir. q. SEYYİD KUTUB: Dinin sadece sözle tasdik edilmesi yeterli değil, onun kalbe yerleşmesi gerekir.
ØÖMER N. BİLMEN: Seyyid Kutub ile aynı şekilde tefsir etmiş bunun yanında şu ilavelerde bulunmuştur. ØBu ayetin işaret ettiği kimseden maksadın ayetin nüzulüne sebep olan Ebu cehil’ in yahut münafıklardan bir şahsın olduğu görüşündedir. ØAyrıca ilahi beyanın bu şekilde davranan, hayırdan , bir hayra vesile olmaktan kaçan, cimri kimseleri de kapsadığı görüşündedir.
q. Allah insanların söz söylemelerinden ziyade söyledikleriyle amel etmelerini ister. q. Sözler fiillerle buluşunca anlam kazanır , aksi halde boş ve değersizdir. q. Dini yalanlayan kimse , yetimi şiddetle iten ve onu horlayıp işkence çektirendir. q. O kişi miskinleri doyurmayı teşvik etmediği gibi korunmalarına dikkat etmez. q. Bu kişi dini doğrulasa ve gerçek manada din kalbinde yer edecek olsaydı bu davranışları sergilemezdi.
ﻳ Vay o namaz kılanların haline,
ﺍﻳ ﻥ ﺍ ﺍﻭ Ki onlar , kıldıkları namazdan habersizdirler.
v. TABERİ: Abdullah b. Abbas, Mesruk, Ebudduha , Sa’d b. Ebi Vakkas’ın görüşü ‘’vay haline o namaz kılanların ki onlar namazlarını vaktinde kılmazlar. Namazı vakti geçtikten sonra kılarlar. v. Abdullah b. Abbas ve Mücahidin bir başka rivayetinde ise vay o namaz kılanların haline ki devamlı namaz kılmazlar. Kıldıklarında ise bunu gösteriş için yaparlar kimse görmediğinde ise namazı terk ederler şeklinde rivayet etmişlerdir. v. TABERİ ise başka şeylerle meşgul olarak bazan namazı terk ederler, bazen de vaktini geçirirler şeklinde iki görüşü de kapsadığını belirtmiştir.
v. Dayanak olarak şu hadisten yola çıkmıştır v. Sa’d b. Ebi Vakkas(r. a): ’’Ben Resulullahtan, namazlarına karşı gaflet içinde olanlardan sordum. Buyurdu ki: onlar namazlarının vakitlerini geçirenlerdir, hadisidir. v. Ebu Berze el-Eslemi ise bu rivayeti şöyle anlatır. ’’Onlar o kimselerdir ki namazlarına karşı gafildirler ayeti nazil olunca Rasülullah şöyle buyurdu: …namaza karşı gafil olan kimse kıldığı namazdan hayır ümit etmeyen ve kılmamaktan dolayı Rabbinden korkmayan kimsedir.
q. Seyyid Kutub tefsirin de; q Gafil olmayı namazın hareketlerini tekrar eden, ruhsuz, kalblariyle huşusuna varamayan, namazı hareket sahasının dışına çıkaramayanın durumu olarak anlatır. q. Namazda aslolan Allah’ın hakikatine ulaşmak ve Allah’a yaklaşma aracı olarak görmektir. q. Oysa kıldığı namazdan gafil olan kimse okuduğu duaların ve tesbihlerin hakikatine erişemeyeceğinden vay o şekilde namaz kılanların haline şeklinde görüş bildirmiştir.
ØÖmer N. Bilmen ise, namazdan gafil olmayı, namaza gereken önemi vermeme, namazdan manevi havayı alamama, unutma, hatalı kılma, niçin namaz kıldıklarından bihaber olma diye belirtir. ØBunun yanında namaz vakitlerini geçirme, şartlarını gözetmeme ve umursamazlık olarak anlatmaktadır.
ﺍﻳ ﺍﻭ Onlar gösteriş yaparlar.
v. TABERİ: Gösteriş yapanlardan kasıt Rasulullah döneminde kafirliklerini gizleyen münafıklardır. vÇünkü bu kimseler Allah’a inanmadıklarından ceza-mükafat beklemediklerinden sadece mümin görünüp böylece can ve mallarını koruma altına alırlar. q. S. Kutub ve Ömer N. Bilmen ise, hakikate erememiş kimselerin, yaptıklarında da içselleşemeyeceğini , yüzeysellikten öteye gidemediğini , sadece riya için ibadet ettiklerini ve bunun da kötü bir cezayı gerektiren hareket olarak değerlendirir.
ﻭ ﺍﺍﻭ Onlar, başkasına en ufak yardımı esirgerler.
v. Taberi: Maun kelimesinin anlamı hakkında en ufak yardım, zekat, komşulukta bulunma, emanet eşya , iyilikte bulunma, mal olarak farklı şekillerde rivayetlerden yola çıkarak ‘’insanların faydalanacağı herşey’’olarak izah etmiştir. q. Seyyid Kutub ruhunda namaz tesiri olmayan kimse zekatı da men eder. Kardeşlerine yardım etmeyi, iyilik etmeyi önlerler. ØÖmer N. Bilmen en ufak şeyleri mesela, bir içim su, bir parça tuz, bir ateş parçası, bir balta, bir keseri dahi vermekten acizdirler. bu basit şeylere MAUN denir, demektedir.
KAYNAKLAR § KUR’AN -ı KERİM § Ebu Cafer Muhammed b. Cerir et TABERİ § Eserin Adı: Taberi Tefsiri / Tercüme: Kerim AYTEKİN, Hasan KARAKAYA 9. cilt Hisar yayınevi 1996 § Seyyid KUTUB-Eser Fîzilâl –il Kur’an /Tercüme: M. Emin SARAÇ, İ. Hakkı ŞENGÜLER, Bekir KARLIĞA, 16. Cilt Hikmet Yayınları, 1986 § Ömer Nasuhi BİLMEN/ Eserin Adı: sadeleştirmeler: Doç. Dr. Sadrettin GÜMÜŞ, Yar. Doç. Dr. Muhsin DEMİRCİ 8. cilt ipek yayın dağıtım. § F. RAZİ, Mefatihu’l-Gayb, 23: 439 § SUYUTİ, Esbab-ı Nüzul, 122 § Görseller için internet
- Slides: 28