LANGUAGE UNIVERSALS Esin Dilan Glder Roman yk iir
- Slides: 91
LANGUAGE UNIVERSALS Esin Dilan Gülder
Roman, öykü, şiir gibi sanat ürünlerinden okul kitaplarına ve resmi yazışmalara bir ülke içerisinde genelleşmesi o ülkenin yazın dilini (literary language) oluşturur. Ölçünlü dil(Standard language) ise yazın dili, söyleyiş, biçimleri, yapı, söyleyiş ve söz varlığı olarak kabul edilir.
Türkiye’de yalnızca bir lehçe( Türkiye Türkçesi) ancak pek çok ağız bulunur. Dilbiliminde ağız terimi aynı lehçe içinde ufak farklarla ayrılan konuşma biçimidir. Türkiye’de yazın dili uzun yüzyıllar sanat, yönetim ve bilim merkezi olan İstanbul Türkçe’sine dayanır. Buna İstanbul ağzı da denebilir. Bu ağzın dayandığı halk kesimi gittikçe azalan gerçek İstanbullulardır.
Anadolu ağzı ile ilgili örnekleri inceleyecek olursak; Buğday olarak söylenen ölçünlü dildeki bu sözcük /buyda/, /buyday/, /buydey/, /buydiy/, /boğda/ biçimlerinde sesletilebilir. Aynı şekilde Geliyorum /geliyom/, /geliyon/, /geli: m/, /geliyim/… Domates /domat/, /domata/, /domate/, /domas/, /tomat/… gibi farklı sesletimlerle karşılabilir.
Ağızlarda çok eski öğelerin hiç değişmeden yada çok az değişime uğrayarak kullanıldığı pek çok sözcük vardır. Örneğin “yigirmi” şeklinde gördüğümüz 20 sayısı(Tonyukuk yazıtı) birçok ağızda aynı biçimde söylenir. “barmak” eylemi varmak biçimde “ulaşmak, erişmek” anlamında kullanılırken, Anadolu ağzında “gitmek” olarak kullanılır. “Dün kaymakama vardım. ”
TÜRKIYE TÜRKÇESI SESBILIM BAKIMINDAN ÖZELLIKLERI Sesbilimciler sesbilimi iki ayrı alanda değerlendirirler. Phonetics; seslerin ve ses bileşimlerinin akustik nitelikleri, söyleyiş, sesletim nitelikleri ve ses gelişmelerini inceleyen çalışmalardır. Phonology; seslerin ve ses bileşimlerinin anlamlı birimler oluşturup oluşturmadıkları, anlam ayırıcı nitelikler bulunup bulunmadığı açısından yapılan çalışmalardır.
A 1) TÜRKÇE ÜNLÜLERI BOL BIR DILDIR. Türkiye Türkçesi’nde 8 temel ünlü vardır ve bunların tümü berrak ağız ünlüleridir. Bu ünlüler(vowel) sözcükte ünsüzlerle(consonant) etkileşim içinde olan eşseslik’leriyle(allaphone) birliktedir. Örneğin; /a/ ünlüsü iki farklı yerden (dilardı-postdosal ya da dilönü-predorsal) sesletilebilir.
Ölçünlü dilde, önde sesletilen /a/, kimi Anadolu ağızlarında, laf, lâzım, plan gibi sözcüklerde dilardı /a/sıyla söylenmektedir. Kimi ağızlarda /e/nin açık ve kapalı niteliklerde eşseslikleri görülür. Sevgi, bencil, gençlik sözcüklerinde /e/ açıkken, kimi ağızşarda /i/ye yakın kapalı /e/ sesi vardır.
Bunun yanı sıra, yabancı kaynaklı sözcüklerde bulunan uzun /a/ ünlüsü sözcüklere farklı anlamlar kazandırabilir. Adet ‘sayı’ iken /a: det/ ‘gelenek’ Katil ‘öldürme’ iken /ka: til/ ‘öldüren’ anlamı taşır. Sesçizer’de sesletilmediği “görülen yumuşak g” sesinde sözcüklerde /a/ sesi uzatılmaktadır. Ağır /a: r/ kağnı /ka: nı/ ağrı /a: rı/
TÜRKÇEDE ÜNLÜ UYUMLARı İlknur Ertürk
1. TÜRKÇEDE ÜNLÜ UYUMLARI EGEMENDİR BÜYÜK ÜNLÜ UYUMU Ø o o o 2. Ø Sözcük ya da eylemin ilk hecesinde art ünlü varsa , sonra ki hecelerde de art ünlü yer alır. ka-pı-cı-lık o-dun-cu-lar o-tur-mak-ta-yım İlk hecede ön ( ince ) ünlü bulunuyorsa , devamında ki hecelerde de ön ünlü olmalıdır. İç-len-mek Dile giren bir çok öğe bu kurala uydurulur. Arapça = kãlib ka-lıp İtalyanca = brillante pır-lan-ta Farsça = hâste has-ta KÜÇÜK ÜNLÜ UYUMU Kelimelerin ilk hecelerinde /i/, /e/, /ı/, /a/ gibi düz ünlüler varsa sonraki hecelerde de düz ünlüler olmalıdır.
o o Ka-la-ba-lık Ba-rış-mış-lar Ge-tir-mek i-ler-le-mek o /u/, /ü/, /o/, /ö/ gibi yuvarlak ünlüler varsa ilk hecede, sonraki hecelerde de düz ünlüler olmalıdır. dar yuvarlak : to-run tuz-luk kö-mür-lük geniş düz ünlüler : o-rak yu-mur-cak gü-reş ö-bek ü-şen-mek 3. AZ ÇABA YASASI Ø Türkçe konuşulurken belirli bir ses düzeni oluşur. Birbirine uyumlu ünlüler art arda getirilir ve uyumlu ses bileşimleriyle kulağa hoş gelir. Bu daha kolay sesletim eğilimlerini de içine alan olayın Türkçede rol almasından kaynaklıdır. Türkçe kökenli sözcüklerde Arapça, Farsça da olduğu gibi uzun ve duyulabilirliği yüksek bir ünlüyü, kısa ve duyulabilirliği düşük bir ünlünün izlemesi ( ya da tam tersi ) gibi bir durumun olmaması seste iniş çıkışı önlemektedir. Ø o Ø Ø Ø
4. GÖREVSEL SES BİLİM BAKIMINDAN ÜNLÜLER Ø Görevsel ses bilim, dilin ses yönünü ele alarak ayırıcı özelliklerini belirler. Ø Anlam ayırıcı özelliklere ses birim denir. Ø Aynı kuruluşta olup tek bir sesin değişmesiyle farklı anlamlar meydan getiren iki biçimbirim ya da sözcüğe en küçük çiftler denir. o bal bol /a/ ve /o/ seslerinin düz ve yuvarlak oluşu farklı anlamlar meydana getirdi. Dolayısıyla /a/ ve /o/ ünlülerinde ki anlam ayırıcı özellik düzlük yuvarlaklıktır. o çam cam /ç/ ve /c/ seslerini birbirinden ayıran özellik ötümlülüktür. Böylece iki ayrı anlam ortaya çıkmıştır. Ø Türkiye Türkçesinde ki ayırıcı özellikler: 1. Ağız açıklığı : (dar ünlüler) /ı/, /i/, /u/, /ü/ (geniş ünlüler): /a/, /e/, /o/, /ö/ 2. Dudakların durumu : (düz ünlüler) /ı/, /i/, /a/ /e/ (yuvarlak ünlüler) /u/ , /ü/, /o/, /ö/ 3. Dilin durumu : ( ön ünlüler ) /i/, /ı/, /ü/, /e/, /ö/ (art ünlüler ) /ı/, /a/, /u/, /o/ 4. Sesletim süresi: yabancı sözcüklerde ki uzun ünlüler │a: det – adet , alem – a: lem│ve söyleyişte çıkarılmayan yumuşak /g/ nedeniyle uzayan ünlüler │çağrı-/ça: rı/ , ağrı-a: rı│
ÖNSESTE ÜNSÜZ YIĞILAŞMASI YOKTUR 5. Ø Türkçenin en önemli özelliklerinden biri , sözcük başında birden çok ünsüz hiçbir zaman bir araya gelmez. o Strateji, sprey, klima, tramplen, prospektüs Ø Ünsüz yığılaşması örneklerde ki gibi yabancı sözcüklerde görülür. Ø Dile giren yabancı sözcüklerde bazı değişimler meydana gelir. o station – istasyon prason - pırasa Ø Sözcük sonu gruplaşmlarda /rk/ , /rt/, /nç/ g, b, seslerle sınırlıdır. /ln/, /sl/, gibi sonses yığılaşmalara rastlanmaz. ÜNSÜZ BENZEŞMESİ YAPIYI ETKİLER 6. Ø Ünsüz benzeşmesi bir ekin değişik biçimlerini ortaya çıkaran bir özelliktir. o │-Dİ │ görülen geçmiş zaman sekiz farklı sesbirim /di/ , /dı/, /du/, /dü/, /tı/, /ti/, /tu/, /tü/ o Kaç-tı al-dı ver-di kayık-çı yol-cu
GÖREVSEL SESBİLİM AÇISINDAN ÜNSÜZLERİN DURUMU 6. Ünsüzlerin ayırıcı özellikleri: 1. Çıkış yerleri 2. Çıkış birimleri 3. Ötümlü-ötümsüz karşıtlığı /t/ ve /d/ ünsüzleri • Patlamalı seslerdir. • Ses tellerinde ki titreşim, ötümlülük-ötümsüzlük açısından ayrıdır. Bu ayırıcı özellikler onları ayrı birer ses birim yapar. /t/ ötümsüz /d/ ötümlü o adım ve atım o kas ve kaz VURGU AÇISINDAN ÖZELLİKLER 7. Ø Türkiye Türkçesinde sözcük vurgusunun yeri her zaman aynı değildir. Ø Vurgu anlam ayırıcı bir sesbirimdir.
‘yazmak’ kelimesi • • Eylemlik ( mastar ) : yaz. MAK Olumsuz : YAZmamak Buyrum 2. tekil : YAZma İsim, kitap, kumaş : yaz. MA Türemiş sözcükler : yazma. CI, yazmacıLIK, yazmacılık. TAN Ø Tümcede vurgu ise özellikle belirtilmek istenen sözcükte yapılır. ÖRNEK: ‘Kadın , çocuğunu doyurdu. ’ • Üç ayrı vurgu yapılabilir. ka. DIN , çocuğunu doyurdu. (özne) kadın , çocuğu. NU doyurdu. (nesne) kadın , çocuğunu doyur. DU. (fiil) • • • 1. 2. 3.
TÜRKİYE TÜRKÇESİNİN BİÇİMBİLİM (MORPHOLOGY) BAKIMINDAN ÖZELLİKLERİ
a)Bağlantılı Dil yapısı Bütün Türk lehçe ve dillerinde olduğu gibi, Türkiye Türkçesinde de en önemli yapı özelliği çekim ve türetmenin yalnızca soneklerle gerçekleşmesidir. Ad ve eylem kökleri değişmeksizin kendilerine eklenen eklere sıkıca bağlanmakta ve bağlantılı dillerin tipik bir türü bu şekilde oluşmaktadır. Ancak bu ekler yalnızca sonek niteliği taşımakta, ön ya da iç ek diye bir kavram bulunmamaktadır. ara- eylem kökü ara-ş-tır-ıl-a-bil-se-(y)di baş sözcüğü baş-la-t-a-ma-mış-lar
Bu eğilim, yabancı kökenli sözcüklerde de kendini göstermektedir. Örneğin; Karar (Arapça kökenli bir ad) Kararlılık gibi bir ad veya Karar-laş-tır-ıl-mış gibi bir eylem çekiminde karşımıza çıkabilir.
Türkçenin bu niteliği Hint-Avrupa ya da Hami-Sami dilleri gibi ayrı yapılardaki dilleri konuşan yabancılar için bir güçlük doğurmakta ve genellikle konuşma sırasında her bir ekin ayrı algılanmasındaki zorluk, Türkçeyi kolay öğrenebilecek bir dil olmaktan çıkarmaktadır.
b) Yapım Eklerinin Çeşitliliği Yapılan araştırmalar gösteriyor ki Türkiye Türkçesinde türetmede görev alan biçimbirimlerin sayısı 100’ü geçmektedir. Almancada bu sayı, yabancı kökenli ekler bir yana bırakılacak olursa ancak 60’ı bulmaktadır. Türkçenin bu özelliği ona her yeni kavramı karşılayabilme olanağı sağlamaktadır. Sür- kökünden 100, Gör- kökünden 70, Tut- kökünden 65 sözcük bulunmaktadır.
c) Soneklerin Değişik Görevleri Sonek durumundaki biçimbirimler kimi zaman değişik işlevleri yerine getirebilmeleri, kimi zaman da hem çekimde hem türetmede görev alabilmeleridir. Örneğin, görülmeyen geçmiş zaman çekiminde görev alan (kazanmış, gelmiş gibi) -m. Iş eki , dolmuş gibi bir taşıma aracının adı olmakta, yanmış kağıt, bozulmuş yemek tamlamalarında ise sıfat görevinde kullanılmaktadır.
Türetmede görev alan, sonek niteliğindeki bir biçimbirim değişik anlamlarda sözcüklerde türetebilmektedir. Doğru sıfatından doğruluk gibi soyut bir ad türeten (-lİk) eki ayakkabılık, kitaplık, odunluk gibi bir nesnenin bulunduğu yeri gösteren sözcükler, kulaklık başlık gibi organ adlarıyla ilgili bir aracın adı olan öğeler, ayrıca aylık, günlük, bayramlık gibi sıfatlar türetebilmektedir.
d)Birleştirme Türkçenin yeni kavramları karşılayabilmesini, söz varlığını zenginleştirebilmesini sağlayan bir başka yapısal niteliği, ayrı sözcükleri birleştirme yoluyla bileşik adlar oluşturmasıdır. Delikanlı, demirbaş, kırkayak, külhanbeyi, dedikodu, cumartesi, kılıbık, beşibiryerde… gibi birleşik sözcüklerde, yer adlarında, kişi adlarında ve bilirkişi, içbükey, bilgisayar, ışıkölçer, eşzamanlı… gibi pek çok terimde de bu eğilim görülmektedir.
e) Cins (Genus) Kavramının Olmayışı Genel Türkçede olduğu gibi, Türkiye Türkçesinde de önemli bir yapısal özellik, cins kavramının bulunmayışıdır. Türkçede dişi kedi, erkek kedi gibi cinsiyeti ayrıca belirten adlar kullanılmasına karşılık Fransızcada dişi için la chatte, erkek için ise le chat sözcüklerinden yararlanılır. Almancada aynı kavramları die Katze ve der Kater biçiminde buluruz. Temelde, sözcüklerin biçim özelliklerine dayanan bu ayrım bulunmadığı için Türkçede belirtme öğesi (article) de yoktur.
f) Sözcük Türlerindeki Esneklik Geleneksel dilbilgisinde sıfat olarak nitelenen bir sözcük kimi zaman ad, kimi zaman da belirteç olarak kullanılabilir; böylece sözcük türleri açısında görev verdiğimiz örnekler, aslında sıfat oolan öğelerin ad ve belirteç görevlerini de yüklenebildiklerini göstermektedir. Büyük oda (Sıfat görevinde) Büyüklere saygı gerekir. (Ad görevinde) Büyük oynuyor. (Belirteç görevinde)
g) Çoğul Yapmada Kolaylık Genel olarak Türk lehçe ve dillerinde çoğul yapımı başka dillerde, örneğin Arapça ve Almancada görülenin tersine, sözcüğün yapısında bir değişikliğe neden olmaz. Bunun için ayrı kurallar da yoktur. Her ad çoğullanırken bir (-l. Er) eki alır; tümcedeki başka öğeler de biçim bakımından bu çoğullanmadan etkilenmez.
h) Ad durumu özellikleri Türkiye Türkçesi ad durumu açısından incelenecek olursa başlıca 7 durumla karşılaşılır. Yalın Durum- göz Belirtme Durumu- gözü Yönelme Durumu- göze Kalma Durumu- gözde Çıkma Durumu- gözden Tamlayan Durumu- gözün Bunlara ek olarak bir de eşitlik durumu bulunmaktadır. Bugünkü Türkiye Türkçesinde kullanımı eskiye oranla azalan bu durum ekinin değişik işlevleri vardır:
Paraca, boyca, yaşça, akılca ‘bakımından, açısından’ anlamında bir karşılaştırma anlatır. Yıllarca, saatlerce, kolayca, böylece örneklerinde adı bir belirtece dönüştürür. Ailece, sınıfça, evce biçimlerinde ise bir bütünlük dile getirir. Kadınca, çocukça örneklerinde ise bir yakınlığın, eşliğin anlatımı söz konusudur.
ı) Biçimbirimlerin (Morpheme) Görünümü Biçimbilimde, bir dilin sözvarlığındaki sözcük ve ekler üzerinde durulurken bunların tek başlarına belli bir anlamı yansıtmaları ya da ancak başka bir öğeyle birlikte kullanılarak kendi başlarına kesin bir anlamı aktarmamaları bakımından ikiye ayrıldığını, Amerikan dilbilimcisi Bloomfield’den beri bağımlı (bound) ve bağımsız (free) biçimbirimler (morpheme anlamına geldiğini görüyoruz. Türkçeden örnek verecek olursak, kulak, deniz, acı gibi sözcüklerin bağımsız, kulaklık, denizci, acılı gibi sözcüklerdeki (lİk), (Cİ), (-lİ) gibi eklerin ise bağımlı biçimbirimler sayıldığını görüyoruz.
Ayrıca başka bir ayrımla biçimbirimler öncül ve ardıl olarak da nitelenmektedir. Bu açıdan bakılınca Türkiye Türkçesinde kulak, deniz, acı örnekleri gibi gün, emek, iç… sözcüklerinin de öncül sayıldığı, bunlara eklenen ve gün-de-lik-çi , emek-li-ler, iç-tenlik örneklerinde görülen eklerin ise ardıl olarak kabul edildiği görülmektedir.
DİNLEDİĞİNİZ İÇİN TEŞEKKÜR EDERİM. . Büşra MENEKŞE
İKİLEMELERİN DİLE GETİRDİĞİ İNCELİKLER VE GÜÇ İPEK ÇELİKOĞLU
İKİLEMELERİN DİLE GETİRDİĞİ İNCELİKLER VE GÜÇ Türkçenin en yaygın, en tipik ve tarihinin her döneminde, her lehçesinde görülen bir özelliği, ikilemelerin çok bol kullanılmasıdır.
Değişik türleriyle ikilemelerden yararlanılması çok özgün bir anlatım inceliği ve gücü kazandırmaktadır. Daha Köktürkçe döneminde Orhun Yazıtlarında: § İş küç ( iş güç ) § Eb bark ( ev bark ) § Ögirmen sebinmek (sevinmek ) Uygur döneminde ise: § Tatıglıg süçiglig / tatlılık hoşluk § Aş içgü / yiyecek içecek § Ucuz yinig / değersiz
İkilemeleri genellikle anlatmak istediğimiz sözü daha etkili kılmak için kullanırız. Beni yordu, dükkan dolaştırdı. İki sevgili sarmaş dolaş oturuyorlardı. Sürmüş sürüştürmüş, takmış takıştırmış , çıkıp gelmiş.
Türkiye Türkçesinde ikilemelerin değişik sözcük türlerinden, başka görevleri olan sözcüklerle kurulmuş 2000 dolayında örneği vardır.
Satır satır, ev ev ( aynı adın yinelenmesiyle oluşan ) Sıcak sıcak, acı ( sıfatların birlikte kullanılmasıyla oluşan ) Çabuk çabuk, hızlı ( belirteçlerin birlikte kullanılmasıyla oluşan) Ağlaya ağlaya, durup ( ulaçların birlikte kullanılmasıyla oluşan ) İçti içti, gider ( eylemlerin birlikte kullanılmasıyla oluşan ) Vay vay , oh oh ( ünlemlerin birlikte kullanılmasıyla oluşan )
Değişik sözcük türlerinden eşanlamlılar da ikileme kurmaktadır. Ev bark, ar namus (ad ) Doğru dürüst, gizli saklı (sıfat) Köşe bucak, sarmaş dolaş (belirteç) Ezile büzüle, evirip çevirip (ulaç) Yenir yutulur, bitmiş tükenmiş (ortaç) Ağladı ağladı, sorup soruşturmuş (eylem)
Ters anlamların oluşturduğu ikilemeler de değişik sözcük türlerinden ögeleri içermektedir. �En boy �İrili ufaklı �Sabah akşam �Bata çıka �Olur olmaz �Gitti geldi
İkilemeler içinde doğadaki sesleri betimleyerek yansıtan yansımalı ikilemeler bulunmaktadır. A. Çevreki sesleri betimlerken bir dereceleme gösteren ikilemeler: Fıkır fıkır / fokur Çıtır çıtır / çatır çutur Kıtır kıtır / katır kutur Şıkır şıkır / şakır şukur Tıngır tıngır / tangır tungur
Kıpır kıpırdamak Mırıl mırıldanmak Homur homurdanmak Çatır çatlamak Patır patlamak Bu yansımalar kullanılarak çevredeki ses daha abartılı bir şekilde aktarılmaktadır.
B. Belli bir durumu ya da insanların bir özelliğini betimlemek için kullanılan yansımalı ikilemeler: Çocuk bıcır konuşuyor. Fosur fosur ( sigara, tütün ) içmek Hüngür hüngür ağlamak Kıkır kıkır gülmek Lıkır lıkır içmek Horul horul uyumak Hapır hupur yemek
C. Birden fazla eylemi betimlemek için kullanılan yansımalı ikilemeler: Torba delinince cevizler patır döküldü. Ev yanarken camlar patır patladı.
Ç. Doğadaki nesneleri ve olayları ayrıntılı bir biçimde anlamak için kullanılan yansımalı ikilemeler: Küfür küfür / Püfür püfür Efil efil / İfil ifil Şırıl şırıl Şıpır şıpır Şarıl şarıl Gürül gürül Çağıl çağıl
BAĞLAÇLARLA KURULAN İKİLEMELER Dün bize geldi, ne durdu ne durmadı, gitti. Ne gecesi gece, ne gündüzü gündüz. Adam konuştu da konuştu. Kadın yeni manto da yeni manto diye tutturmuş.
TÜRKİYE TÜRKÇESİ SÖZDİZİMİNİN (SYNTAX) GENEL NİTELİKLERİ 12 -132 -057 Zeliha ÇALIŞKAN
TÜMCE KURULUŞU Türkçe’de söz dizimi S-V-O biçimindedir. Örnek: “Kedi çocuğu tırmaladı. ” cümlesi
SÖZDIZIMIN ESNEKLIĞI Türkiye Türkçesinin birçok dilden farklı özelliği özne, nesne ve yüklemin kolayca yer değiştirebilmesi ve, bu yolla, her seferinde kabul edilebilir tümcelerin ortaya çıkması, ve her birinde belli öğelerin anlam bakımından öne çıkarılabilmesidir. Örneğin, 4 öğeli bir tümcenin 12 değişkesi meydana getirilebilir:
1. 2. 3. 4. 5. 6. 7. 8. 9. 10. 11. 12. Ayşe çocuğu babasına verdi. Ayşe çocuğu verdi babasına. Ayşe babasına verdi çocuğu. Verdi Ayşe babasına çocuğu. Verdi babasına çocuğu Ayşe. Verdi çocuğu babasına Ayşe. Babasına çocuğu Ayşe verdi. Babasına verdi çocuğu Ayşe Babasına Ayşe çocuğu verdi. Çocuğu Ayşe babasına verdi. Çocuğu babasına Ayşe verdi. Çocuğu verdi babasına Ayşe.
Yazılı bir metinde ancak virgülle anlamı berraklaştırılan bu tümcelerin sesletimi, söylenişi sırasında bürün (prosody) adını verdiğimiz vurgu, durak, ezgi gibi ses özellikleri, sesbirimler aracılığıyla belirginleştirilmektedir. Çocuğu babasına AyŞE verdi (11) tümcesindeki Ayşe adı daha vurgulu söylenmekte, bu addaki ŞE hecesi daha yüksek tonla sesletilmektedir. Böylece çocuğu verenin bir başkası değil Ayşe olduğu vurgulanmaktadır.
ÖZNE-YÜKLEM İLIŞKISININ ÖZELLIKLERI Türkiye Türkçesinde özne-yüklem ilişkisi bakımından kendine özgü bir nitelik bulunduğu görülür; genellikle yüklemin tekil olmasına yönelik bir eğilim belirir. Öznenin cansız varlık olması durumunda yüklem, tekil durumundaki bir eylem görünümündedir. Binalar yapıldı Yollar kapandı Otobüsler işlemiyor gibi cümleler yerine *Binalar yapıldılar, *Yollar kapandılar, *Otobüsler işlemiyorlar gibileri kurulmamaktadır.
Bunun tersine, eğer özne canlı varlıksa yüklem çoğul kullanılabilir. İşçiler fabrikadan çıktılar. Çocuklar bahçenin dört bir yanına dağıldılar. Fakat bu tümcelerde de yüklemin tekil kullanılması daha olası ve yaygındır. İşçiler fabrikadan çıktı. Çocuklar bahçenin dört bir yanına dağıldı. Gibi.
NESNE YÜKLEM İLIŞKISI Türkçe’de sözdizim esnek olmasına karşın, belirtisiz nesne yükleme yakın olmalıdır. Adam tilki avladı. Kabul edilebilir bir tümceyken Tilki adam avladı. Gibi bir tümce kurulacak olursa anlam ve mantık bakımından yanlış bir tümce ortaya çıkacaktır. Ama tümcede belirtili nesne kullanılmışsa Tilkiyi adam avladı tümcesi de kabul edilebilir olacaktır.
BIRLEŞIK TÜMCELERIN KURULUŞUNDAKI EĞILIM Hint-Avrupa dillerinde görülenin tersine, Tğrkçe’de çok eskiden beri yan tümcelerin temel tümceye bağlanışı ilgi adıllarıyla (relative pronouns) değil, ortaç (participle) ve ulaçlarla (gerund) sağlanmakta ve bu yolla daha kısa ve kıvrak bir anlatıma ulaşılmaktadır. Adlaştırma (nominalization): Paranın bankaya yatırıldıkı. Sıfatlaştırma (adjectivalization): Kalkan otobüs Belirteçleştirme (adverbalization): Öğren-ince Hazırlan-ıp Sokağa çık-arak
Aynı tümce Hint-Avrupa dillerinden herhangi birinde kurulduğunda yan tümceler için genellikle ilgi adıllarının ve bağlaçların kullanılması gerekecekti. Bu yüzden Türkçe’ye bu dillerden yapılan çevirilerde birçok bağlacın yer aldığı görülür.
SıFATLARıN KULLANıŞ ÖZELLIĞI Bu açıdan Türkçe’nin yine belirtilmesi gereken birtakım özellikleri vardır. Bir saıfat her zaman nitelediği adın önüne gelir. Örnek: sarı çiçek, durgun deniz, yıkık duvar… Sayı sıfatları çoğul ise ad tekil olur. Örnek: on elma, yedi kişi… Nitelenen adın önüne birden çok sıfat gelebilir. Örnek: O güzel, akıllı, terbiyeli, çalışkan çocuk
TÜRKIYE TÜRKÇESININ ANLAMBILIM BAKıMıNDAN BAŞLıCA ÖZELLIKLERI Ege DABANSIZ
ANLAMLAMA NEDIR? Anlambilimde bir nesneyi, bir olay yada bir eylemi zihinde bir ses bileşimine, bir ‘‘gösterge’’ye bağlayarak dile getirmeye anlamlama adı verilir. Başka başka kökenlerden, farklı dil ailelerinden gelen diller, anlamlamayı değişik ses bileşimleriyle gerçekleştirirler. Örneğin Türkçede insanın birşeyler tutmasını sağlayan kısmı, ‘‘el’’ ses bileşimiyle adlandırılırken, Hint-Avrupa dil ailesinden İspanyolcada ‘‘mano’’, Ural dillerinden biri olan Macarcada ‘‘kéz’’, Japonca da ise ‘‘te’’ sözcükleriyle anlatılır.
ANLAMLAMA NEDIR? Not: Bu durum, soyut kavramlarda da ayrı ses bileşimlerinden yararlanma yoluyla kendini gösterir. Ancak, nesnelere bağlı olan somut kavramlarda, genellikle, zihinde bir görüntü oluşurken sevgi, amaç, kıskançlık gibi soyut kavramların dile bağlı ve ancak dilde var olduğu görülmektedir
ANLAMLAMA NEDIR? Türkçe bir bütün olarak incelenince, onun yapısal niteliklerinin somut ve soyut kavramların dile getirilmesinde kendine özgü bir durum olduğu görülür. Bağlantılı (sondan eklemeli) bir dil olan Türkçede hiç değişmeyen bir köke, birbiri ardına birçok ek sıkıca, bağlantı yerleri belli olmayacak biçimde eklenmekte, bunun yanı sıra birden çok sözcük birleştirilmekte, bileşik sözcüğe dönüştürülmektedir. Türkçe böylece, her türlü kavramın kolayca anlatılmasına elverişli bir nitelik taşımaktadır.
A) DOĞAYA DAYALı ANLATıM Türkçenin anlambilim açısından en önemli özelliklerinden biri doğaya dayalı anlatımdır. Bunun nedeni ise bu dilin genellikle ‘‘somut anlatım’’a yönelmesi veyüksek bir betimleme gücüne sahip olmasıdır.
DOĞAYA DAYALı ANLATıM Bu yargının en belirgin kanıtları arasında , onun, hemen hiçbir dilde rastlanmadık ölçüde doğaya dayalı, geniş ve ayrıntılı bir renk dünyasına sahip olması, dildeki deyimlerin büyük bir bölümünün aktarmalı (metaphorical) anlatıma yönelmesi, hayvan ve bitki adlarından, insanların bedensel ve ruhsal yapılarından davranışlarına kadar pek çok kavramın bu yolla adlandırılması gösterilebilir.
DOĞAYA DAYALı ANLATıM Bugünkü Türkiye Türkçesi, Batı grubu içindeki yakın lehçeleri ve özellikle Anadolu ağızlarıyla aynı özelliği göstermektedir. Bu özellik mesela renk tonlarında görülebilir. Örnek: camgöbeği, vişneçürüğü, yavruağızı, kavuniçi, vb. Birçok dilde, ana renklerin birkaçının aynı kökten türediği Hint-Avrupa dillerinde bu özellik görülmez.
DOĞAYA DAYALı ANLATıM Deyimlere bakılacak olursa gene durum aynıdır. Örnek: öküz altında buzağı aramak, içine kurt düşmek, attan inip eşeğe binmek, dal budak salmak, vb. Yukardaki gibi deyimlere, yani somutlaştırma adı verilen deyim aktarması (metaphor) sonucu oluşan deyimlere, Türkçede bol miktarda bulabilmek mümkündür.
DOĞAYA DAYALı ANLATıM Türkçenin yazın dilinde, insanlara özgü huyların, karakter ve davranışların belirlenmesinde yine somutlaştırmadan yararlanılır. Örnek: sinir küpü, deli fişek, çanak yalayıcı, sulu, pişkin, vb. Aynı zamanda insanların fiziksel yapılarını anlatan ‘‘kepçekulak, çamyarması, fındıkkurdu, pişmiş kelle, vb. ’’ gibi yapılar da somutlaştırma örneklerine eklenebilir.
B) AYRıNTıLı ANLATıM, KAVRAMLAŞTıRMA Türkçe yine bir bütün olarak ele alındığında, başta, doğa ile ilgili kavramlar olmak üzere, öteki somut kavramlarda da ayrıntılı anlatıma yönelen bir dil olarak karşımıza çıkar.
AYRıNTıLı ANLATıM, KAVRAMLAŞTıRMA Örnek 1: Türkçede ‘‘baldız’’, ‘‘elti’’, ‘’görümce’’ ve ‘‘yenge’’ kavramları ayrı göstergelerle anlatılırken, Hint-Avrupa dillerinden Almancada (Schwägerin), Fransızcada (bellesoeur) ve İngilizcede (sister-in-law), olmak üzere bütün bu kavramlar tek bir gösterge ile anlatılır. Örnek 2: yukardaki örnekte olduğu gibi ‘‘kayın birader’’, ‘‘bacanak’’, ‘‘enişte’’ kavramları Türkçede ayrı göstergelerle anlatılırken, Hint-Avrupa dillerinden Almancada (Schwager), Fransızcada (beau-frére) ve İngilizcede (brother-in-law), olmak üzere bütün bu kavramlar tek bir gösterge ile anlatılır.
AYRıNTıLı ANLATıM, KAVRAMLAŞTıRMA Ayrıntılı anlatımın en belirgin örneklerini, doğayla iç içe yaşayan Anadolu halkının söz varlığında bulmak mümkün. Yetiştirilen hayvanların, bitkilerin , doğa olaylarının ve insan davranışlarının anlatımında birbirinden çok az farlılaşmaların herbirine ayrı karşılıkların dile getirilmesi sonucu Türkçenin yazı dilinde olmayan seksen ile yüzbin civarında bir söz varlığı bulunmaktadır.
B) 1) EŞANLAMLı ÖĞELER Ayrıntılı anlatım ve kavramlaştırma bakımından eşanlamlı öğeler büyük önem taşmaktadır. Eşanlamlı öğelerin varlığı, bir dilin sözcük çeşitliliğini ölçmesi, o dilin kökeni hakkında bilgi edinmek için önemlidir. Örnek olarak Eski Türkçe döneminde bazıları birbiriyle ‘‘tameşanlamlı’’ nitelikte olan gece anlamına gelen ‘‘öğmek’’, ‘’alkamak’’, ve ‘‘tünkiçe’’ gibi sözcükleri gösterebiliriz. Bu tip sözcüklerin varlığı ve onların Eski Türkçede kullanılması Türkçenin hem zengin hem de köklü bir dil olduğunu kanıtlar.
EŞANLAMLı ÖĞELER Dilbilimde aynı dildeki iki ayrı göstergenin hiçbir zaman, bütünüyle aynı anlama gelemeyeceği ilkesi benimsenmişken, buna aykırı nitelik taşıyan bu türden sözcüklerin uzun bir gelişme sürecinin sonucu olarak bu özelliği kazanmaları, Türkçenin eskiliğini göstermesi bakımından önemlidir. Bugünkü Türkiye Türkçesinin sözvarlığına bu açıdan bakılırsa, bir bölümü doğrudan kendi sözcüklerinden olan, bir bölümü de yabancı kökenli olan aynı anlamlı öğelerin eşanlamlılığıyla karşılaşılır.
EŞANLAMLı ÖĞELER Her öğesi Türkçe kökenli olan eşanlamlı öğelere örnek olarak; (darılmak-küsmek-gücenmek), (yollamak-göndermek), (çevirmek-döndürmek), (söylemek-demek), vb. Bir öğesi Türkçe, bir öğesi yabancı kökenli olan eşanlamlı öğelere örnek olarak; (vazife-görev), (asır -yüzyıl), (saadet, mutluluk), (hadise-olay), (tedbirönlem), vb.
C) ANLATıM YOLLARıNDAKI ÇEŞITLILIK Türkçede gerek kavramlaştırmada bulunan çeşitlilik, gerek eşanlamlı öğelerin çokluğu (darılmak-küsmek -gücenmek), (söylemek-demek), vb. gerek ikilemelerle (köşe bucak), (karış) vb. gerekse değişik türetme yollarıyla nasıl güçlü bir anlatımına sahip olduğu anlaşılabilir.
ANLATıM YOLLARıNDAKI ÇEŞITLILIK Eğer Türkçe, belli bir durumun, karşılan bir olayın, çeşitli bedensel ve ruhsal sıkıntıların veya sevinç, üzüntü gibi duyguların anlatımı açısından incelenirse, anlatımda bulunan çeşitililik ve zenginlik kolayca farkedilir.
ÖRNEK OLARAK SADECE GEREĞINDEN FAZLA YORULMA DURUMUNU ANLATMAK IÇIN AŞAĞıDAKI BÜTÜN ANLATıMLAR KULLANıLABILIR. Çok yoruldum (yorulmuşum) Öyle bir yoruldum ki… (yorulmuşum ki) Amma da yorulmuşum Bir yorulmuşum ki… Fena halde yorulmuşum (yoruldum) Ne de yorulmuşum, Bir yoruldum, bir yoruldum, Ne yoruldum Yorulmak ne kelime (ne demek), bittim (bitmişim).
BIR DE BUNLARA YORULMAK ILE ILGILI DEYIMLERIN DE BULUNDUĞU ANLATıMLAR DA EKLENILIRSE, ÇEŞITLILIK DAHA IYI FARK EDILEBILIR. Yorgunluktan canım çıktı. Yorgunluktan öldüm. Yorgunluktan canım burnumdan geldi. Yorgunluktan ayaklarıma karasular indi. Yorgunluktan adım atacak halim kalmadı.
BIR KIMSENIN YAPTıĞı RESMI KENDI GÖRÜŞÜNE GÖRE DEĞERLENDIREN BIR BAŞKASı RESIM IÇIN; Yaptığı resim iyi olmuş. Yaptığı resim fena olmamış. Yaptığı resim fena değil. Yaptığı resim pek fena olmamış. Yaptığı resim pek de fena olmamış. Not: Burada farkedilecek olunursa anlatımlarda resmin kötü olmadığı anlatıldığı halde aralarında ufak anlam ayrımları bulunmaktadır.
BIR KIMSENIN ARA VERMEDEN, SÜREKLI OLARAK AYNı HAREKETI TEKRARLAMASı DURUMU ŞU SÖZCELERLE DILE GETIRILEBILIR. İhtiyar (sık sık) aynı olayı anlatıyor. (daima) (boyuna) (sürekli) (durmadan) (hep) (devamlı) (ikide bir) (sabah akşam) (ha bire) (vb. )
D) DEYIMLERDEKI İNCEILKLER VE ANLATıM GÜCÜ Türkçede deyimlerin anlatımının ne kadar güçlü olduğu, belli durumlar için kullanılan deyimlerin çeşitliliğiyle ölçülebilir.
ÖRNEK OLARAK TELAŞ KAVRAMıNıN ANLATıLıŞıNA BAKALıM Etekleri zil çalmak: Bu deyim telaş ile sevincin aynı anda yaşanması ile ilgili olarak kullanılan bir deyimdir ve genelde ‘‘gerçekleşeceği öğrenilen sevindirici bir olaya telaşla hazırlanma’’ durumu için kullanılır. Etekleri tutuşmak: Bu deyimde ise sevinç söz konusu olmamakta, çoğunlukla, ‘’bir tehlikeyi önleme endişesiyle büyük bir telaşa kapılma’’ durumu için kullanılır. İki ayağını bir pabuca sokmak: Bu deyimde ise acele ile telaş etmek durumu söz konusu olmakta ve genellikle ‘‘ bir kimseyi bir işe sürüklemek ya da ondan yardım isteme’ üzerine acele içinde telaşla davranma’’ durumu için kullanılır.
NOT: TÜRKÇEDE DEYIMLER ANLAMBILIM AÇıSıNDAN ELE ALıNıRSA, ANLATıM GÜÇLERINI YÜKSELTEN VE HERBIRI BIRER ANLAM OLAYı OLAN ÖĞELERDEN GENIŞ BIÇIMDE FAYDANDıKLARı GÖRÜLÜR. Örneğin benzetme olayı için çok özgün ve canlı, adeta bir görüntüleme oluşturan pek çok deyim bulunur. Bunlardan bazıları; Yangından mal kaçırır gibi Çorap söküğü gibi gitmek/gelmek Tereyağından kıl çeker gibi Sudan çıkmış balığa dönmek Vb.
D) 1) DEYIM AKTARMASı Anlambilimde benzetmenin bir ileri aşaması sayılan deyim aktarması kullanımının değişik türleri de anlatımı güçlendirici bir etki olarak deyimlerde görülür. Örneğin somutlaştırma adı verilen türünde, soyut, anlatılması güç olan kavramlar, durumlar veya olaylar somut kavramlar kullanılarak anlatılması söz konusudur. Her dilde örnekleri bulunan bu türün Türkçede çok ilginç, çok canlı ve çok sayıda görülür.
ÖRNEK OLARAK AŞAĞıDAKI DEYIMLER VERILEBILIR; Baltayı taşa vurmak Dereyi görmeden paçayı sıvamak Aba altından sopa göstermek Akıntıya kürek çekmek Diken üstünde oturmak İnce eleyip sık dokumak Kendi yağıyla kavrulmak Tavşana kaç tazıya tut demek Bunlar Türkçedeki yüzlercesinden sadece birkaçıdır.
D) 2) DEYIMLERDE AD AKTARMASı Aktarmaların bir başka türü olan ad aktarması adını alan anlam olayı ve söz sanatının da Türkçede birçok örneği bulunmaktadır. Bu olayda bir kavram kullanılmadan, onunla ilişkili olan ya da olayı, durumu dolaylı yollardan dile getiren kavramların kullanılması söz konusudur.
ÖRNEK OLARAK ‘‘ÖLMEK ‘’SÖZCÜĞÜNÜ KULLANıLMADAN YAPıLAN AD AKTARMALARıNA BAKALıM. Vadesi dolmak Gözünü kapamak Rahmetli olmak Bu dünyadan göçüp gitmek Rabbine kavuşmak vb.
D) 3) DEYIMLERDE KARŞıT KAVRAMLARıN BIR ARADA KULLANıLMASı Birbirine zıt kavramları bir araya getiren anlatımlar, anlatımın daha canlı hale getirmek için kullanılır. Örneğin; Gökte ararken yerde bulmak Gece silahlı, gündüz külahlı Vb.
D) 4) DEYIMLERDE ABARTMA YOLUYLA ANLATıM Türkçede abartmaya dayana, bir durumu böylece etkileyici biçimde getiren deyimler de bulunmaktadır. Örneğin; Bir arpa boyu yol gitmek Pireyi gözünden vurmak İçtiği su ayrı gitmemek İncir çekirdeği doldurmaz Vb.
D) 5) DEYIMLERDE UYAKLı (KAFIYELI) ANLATıM Türkçede deyimlerin bir bölümü, şiir dilinin anlatımı güçlendiren, dinleyeni etkileyen öğelerden yararlanmaktadır. Örneğin; Saldım çayıra, Mevlam kayıra (5+5) Karaman’ın koyunu, sonra çıkar oyunu (7+7) Bacak kadar boyu var, türlü huyu var (7+7) Benim oğlum bina okur, döner yine okur (8+8) Vb.
D) 6) DEYIMLERDE SES YINELEMESI Türkçede bir sesin ya da ses öbeğinin aynı sözce içinde yinelenmesi olayına deyimlerde de rastlamak mümkündür. Örneğin; Çamura basıp çalıya asmak Lep demeden leblebiyi anlamak El elde, başta kalmak Karaca kuruca, gönlüme görece Vb.
SONUÇ Türkiye Türkçesi, yazı dilinde sekiz bin’e yakın deyim ve bir o kadar da Anadolu ağızlarında bulunmaktadır. Bu deyimler, dilde anlatımı güçlendirmekte, ve anlatımı canlı tutmaktadır. Bu anlatım türlerindeki çeştlilik türkçenin anlamsal olarak oldukça zengin olmasının bir sonucu olarak görülebilir.
EGE DABANSıZ Beni Dinlediğiniz İçin Teşekkür Ederim
- Do deep generative models know what they don’t know?
- Absolute universals
- Glder
- Greenberg universals
- Advantages and disadvantages of sapir-whorf hypothesis
- Geber
- Bilinear transformation formula
- Impulse invariant method iir filter design
- Ladder structure realization of iir filter
- Iir filter design by approximation of derivatives
- Iir filter design matlab
- Lattice structure of iir filter
- Spectral transformation of iir filters
- Informatica iir
- Filtr iir
- Esin kaymaz
- Mine esin ocaktan
- Tuy xi dít
- Esin hazard
- Iyonlaştırıcı radyasyon
- Mine esin eruyar
- Esin kaymaz
- Cultural universals
- Lxical
- Cultural universals
- Holism anthropology definition
- Hockett's linguistic universals
- What are particulars
- Typology and universals
- Politheistic
- Roman republic vs roman empire
- Roman jakobson language functions
- Roman achievements in language
- Roman empire achievements
- Learning vs acquisition
- Difference between second language and foreign language
- Strongly typed scripting language
- Definition of standard language
- Low level languages
- What is hardware description language
- Grant always turns in his homework.
- Difference between assembly language and machine language
- Difference between assembly language and machine language
- Assembly languages list
- Figurative language
- What is informal language
- Language acquisition and language learning
- Prolog is a declarative language
- Prolog is a declarative language.
- Phones blowing up figurative language
- 13)turing machine is language recognizer of language.
- Difference of first language and second language
- Language
- Literal language vs figurative language
- A level english language language change
- How is informal language different from formal language
- The lightweight fighter lost so much weight
- Language language
- Reactive language vs proactive language
- Figurative language vs literal language
- Is figurative language a language feature
- Informative signals example
- Social language vs academic language
- Proactive people make choices based on
- Proactive language vs reactive language
- Hera roman name and symbol
- Roman numerals i v x l c d m
- Clock with roman numerals
- Beliefs in roman catholic
- Who's who on mount olympus
- Led first roman army to britain
- Roman crucifixion records
- Facts about vesta the roman goddess
- Alexander the great territory
- Multiple cell battery
- Lcdm roman numerals
- What are the three periods of roman history
- Lesson 1 the roman way of life
- Plebeians rome
- What was the main idea of the twelve tables?
- Roman political structure
- Fauces roman house
- Pbs ancient rome
- Roman empire under justinian
- Gdp of roman empire
- Roman republic at its height
- Rome chapter 8
- 12 tables of roman law
- Hephaestus roman name
- First punic war summary
- Persepine
- Byzantine floral arrangements