KktrklerGktrkler Orta Asyada Hunlardan sonraki en byk imparatorluklarndan

Köktürkler/Göktürkler Orta Asya’da Hunlardan sonraki en büyük imparatorluklarından birini kuran Göktürkler, tarihte kendisini Türk olarak niteleyen ilk devlettir. 42 yılında tarih sahnesine çıkışlarından önceki dönemlerine ait bilgilerimiz daha çok efsane ve rivayetlere dayanır. 542 yılında Çin’e saldırabilecek bir güce ulaşan Göktürklerin, Avarlara bağlı olarak Altay dağlarının güney eteklerinde yaşadıkları bilinmektedir.

Türk Adı Tevrat’a dayanan rivayetlere göre Türk, Hz. Yusuf’un neslindendir. Bazı kaynaklarda Türk, Nuh’un üç oğlundan Yâfes’in oğlu olarak gösterilir. Ancak yapılan araştırmalarda bu rivayetlerin doğru olmadığı sonucuna varılmıştır. İran rivayetlerine göre Cemşid’den (Nuh tufanı ile özdeşleştirilir) sonra hükümdar olan Feridun geniş ülkesini üç oğlu Salm, İrac ve Turac arasında bölüştürmüştür. Çin ve Türk ülkeleri Turac’a düşmüştür. Gelişen olaylar sonucu İran ve Türk ülkesi arasındaki sınır ok atılmasıyla belirlenmiş, Taberistan’dan atılan ok Ceyhun üzerine düşmüş, böylece Ceyhun’un doğusu Türk veya Turan, batısı ise İran olarak adlandırılmıştır. Şahname yazarı Firdevsi tarafında da ayrıntılı olarak anlatılmıştır. Destanın devamında İran ve Turan arasındaki mücadelelerde öne çıkan Afrasyab isimli bir kahramanın Türklerin önem verdiği Alp Er. Tunga ile aynı kişi olma olasılığı üzerinde durulmaktadır.

Arap kaynaklarında Türk adının ilk defa 6. yüzyılda cahiliye döneminin tanınmış şairi Al-Nabiga al-Zuybani’nin divanında geçer. Bizans kaynaklarında ise Türk adı ilk defa Aghatias tarafından zikredilmiştir. Çin kaynakları Göktürkleri T’u-küe adıyla kaydetmişlerdir. Bu kelimenin kökeninde tekil “Türk” veya çoğul “Türük”-“Törük” kelimesinin olduğu anlaşılmaktadır. Türk kelimesinin anlamı üzerinde çeşitli görüşler vardır. Türk kelimesi Divanü Lügat-it Türk de “olgunluk çağı” olarak açıklanmıştır. Türk kelimesinin “kanunla düzenlenmiş”, “birlik kazanmış halk” şeklinde açıklayanlar bulunduğu gibi “türemek”ten geldiğini ileri süren araştırmacılar da vardır. Bazı araştırmacılar ise “güçlü”, “kuvvetli” manasına geldiğini belirtmişlerdir. Anlamı tartışmalı olsa da bu kelime Müslümanlar tarafından Türkçe konuşan bütün halkları ifade için kullanılmış ve bu şekilde yaygınlaşarak kabul edilmiştir.

Çin yıllıklarına göre ise Göktürkler, Hunların A-shih-na soydan gelmektedir. Shi-Shu Sülalesi Yıllıklarında (628 -636) Türkler hakkında şu bilgiler verdır. “Türklerin ataları Batı Denizi’nin batısında otururlardı. Onlar bağımsız bir kabile oluştururlar. Şüphesiz onlar Hsiung-nu’lardan gelen bir koldur. Onlar A-shih-na uruğuna aittir. Daha sonra, onlar, boylarını tamamen ortadan kaldıran komşu bir ülke tarafından yenildiler. On yaşında bir oğlan çocuk kalmıştı. Askerlerin, onun gençliğine bakıp, onu öldürmek ellerinden gelmemişti. Onun ayaklarını ve ellerini kesmişler ve bir bataklığın içindeki otlar arasına bırakmışlardı. Orada çocuğu etle besleyen bir dişi kurt peyda oldu. Oğlan büyüyünce kurtla karı-koca hayatı yaşadı, onu gebe bıraktı. (Daha önce çocuğun uruğunu yenen ve hepsini öldüren devletin) kralı oğlanın hayatta olduğunu duydu ve birini onu öldürmesi için gönderdi.

Bununla görevlendirilen oğlanla dişi-kurdu birlikte gördü, onu da öldürmek istedi. O anda sanki bir ruh gibi birdenbire kurt Batı Denizinin doğusuna taşındı. O Kao-Ch’ang’ın kuzeybatısında bir dağda (Turfan Havzası) yerleşti. Dada bir mağara vardı, mağaranın içinde bereketli otlarla kaplı, yaylımı bir baştan bir başa birkaç yüz li’nin üstünde ve dört tarafı dağlarla çevrili bir ova vardı. Kurt onun içine sığındı ve daha sonra on oğlan doğurdu. A-Shişh-na aile adı bu çocuklardan birinin soyundan gelir. Aralarında en sekisi o idi ve onların yöneticisi oldu. Kökenlerini unutmamış olduklarını göstermek için (Türklerin) ordugahının kapısı önünde, tepesinde kurdun başının olduğu bir bayrak konurdu. Belli bir A-hsien-shih boya başkanlık etti ve mağaradan çıktılar ve Juan’lara bağlandılar.

Köktürk Devletinin kuruluşuyla ilgili de bir rivayet mevcuttur. Buna göre, Göktürk kağanı Bumin, Avar/Juan kağanının kızlarından biriyle evlenmek istemiş, Avar kağanı bu isteği “Siz Altay’da demir döverek bize silah yapan kölelerimiz değil misiniz” şeklinde Bumin Kağanı rencide ederek reddetmiştir. Bunun üzerine bir Çin prensesiyle evlenen Bumin 552 yılında Avarları yenerek ortadan kaldırmış ve I. Köktürk Devletini kurmuştur. Türk adının ilk defa devlet ismi olarak Göktürkler tarafından kullanıldığı kabul edilmektedir. Köktürkler Avarları yendikten sonra Ötüken bölgesine yerleşmişler ve başkent yapmışlardır. Bumin’in 552’te ölümünden sonra yerine oğlu Kara (553), onun ölümü üzerine kardeşi Mukan (553) kağan olmuştur. Mukan Kağan dönemi Köktürk devletinin topraklarının genişlediği Töles ve diğer Türk boylarının Köktürklere bağlandığı, Kore’den Karadeniz sahillerine kadar uzanan büyük bir imparatorluğun ortaya çıktığı dönemdir. 557 yılında Sasanilerle anlaşılarak Eftalitler ortadan kaldırılmış, Eftalit idaresindeki Batı Türkistan bölgesi Köktürk egemenliğine geçmiştir.

İmparatorluk sınırlarının büyümesi nedeni ile doğu ve batı olarak iki idari bölgeye ayrılan imparatorlukta kağan doğu bölgesini, kağana bağlı olan yağbu ise batı bölgelerini idare etmeye başlamıştır. Mukan Kağan batı bölgelerin idaresini amcası İstemi Yağbu’ya verilmiştir. 572 yılında Mukan Kağan’ın ölümünden sonra yerine kardeşi Taspar kağan olmuştur. Taspar Kağan, imparatorluğu bölgelere ayırarak oğul ve yeğenlerini kağan olarak atamış, kendisi de Buyük Kağan unvanı almıştır. Taspar döneminde Göktürkler arasında Budizm yayılmaya başlamış, Budizm’i kabul eden Taspar başkentleri Ötüken’de bir Budist mabedi inşa ettirmiştir. Kendisine varis olarak ağabeyi Mukan’ın oğlu Ta-lo-pien’i seçen Taspar 581 yılında ölmüştür. Annesinin Türk olmaması nedeniyle halkın kabul etmediği Ta-lo-pien devlet meclisi tarafından görevden alınarak yerine oğlu İşbora kağan olarak atanmış ve böylece Göktürk yöneticiler arasında görüş ayrılıkları başlamıştır.

Bu yıllarda imparatorluğun batı bölümünü idare eden İstemi ölmüş ve yerine oğlu Tardu geçmiştir. Tardu’nun görüş ayrılıkları ve Çin’in teşviki ile 582 yılında imparatorluktan ayrılması üzerine Göktürkler Batı ve Doğu olarak ikiye bölünmüş ve I. Köktürk Devleti resmen sona ermiştir. Ayrılan beylikler kısa zaman sonra Çin saldırıları sonucu zayıflayarak eski güçlerini ve diğer boylar üzerindeki kontrollerini kaybetmişlerdir. Batı Göktürk Devleti Çin’e bağlı birçok beyliğe dönüşmüş, Doğu Göktürk Devleti ise Çin hâkimiyetini kabul ederek 630 yılına kadar varlığını devam ettirmiştir. 650 yılından itibaren ise Göktürk toprakları Çin’den atanan valiler tarafından idare edilmeye başlanmıştır. Bu dönemde Çin hâkimiyetine kaşı bazı direnişler olsa da bunlar bastırılmış ve isyan eden boyların beyleri cezalandırılmıştır.

Bu beylerden Kutluğ ile daha sonra vezir olacak olan Tonyukuk 680 yılında Çin’le mücadeleye başlamışlardır. Bu mücadele 681 yılında başarıya ulaşmış, 682 yılında Oğuzların da katılması ile Kutluğ Bey İlteriş unvanı ile kağan ilan edilerek II. Göktürk Devleti kurulmuştur. II. Göktürk Devleti 710 yılında Göktürklere bağlı boyların isyanı ile sarsılmış, 742 yılındaki Basmil ve Uygur isyanları sonucu 745 yılında yıkılmış ve yerine Uygur Devleti kurulmuştur.
- Slides: 9