KELME TRLER TDE 1000 Trk Dil BilgisiII ANLAMLARI
KELİME TÜRLERİ Ø TDE 1000 Türk Dil Bilgisi-II ANLAMLARI VE GÖREVLERİ BAKIMINDAN KELİMELER • İsim • Zarf • Zamir • Fiil • Edat • Bağlaç • Ünlem Prof. Dr. A. Mevhibe COŞAR Arş. Gör. Aysun KANMAZ Edebiyat Fakültesi Trabzon 2020
KELİME TÜRLERİ Ø KELİME Ø Tanımı Ø Türleri Ø Yapı ve işlevleri
KELİME NEDİR? Ergin, kelimeyi «manası veya gramer vazifesi bulunan ve tek başına kullanılan ses veya sesler topluluğu» şeklinde tanımlar ve manalı derken isim ve fiile, vazifeli derken de edatlara vurgu yapar. «Kelime, hem anlam hem şekil yönünden zihinde belirli bir kavramı karşılayan ve bir bağlam içerisinde kullanılmaya hazır birimdir. »
KELİME TÜRLERİ Kelimeler, dil biliminde farklı kategorilerde incelenmektedir. Kelime türlerinin kaç gruba ayrılacağı, bir kelimenin hangi gruba dâhil olacağı, hangi alanın ölçütlerinin kullanıldığına göre değişir. Kelime türleri hakkındaki Türkçe yayınlarda, dilbilimin bu alanları birbirinden ayrılmaz. Sınıflandırma denemelerinde; kelimenin anlamlı olup olmaması, anlamlı ise nasıl bir anlam taşıdığı ve nasıl bir sözdizimsel işlevi yerine getirdiği önemlidir. Biçim bilgisi ölçütleri daha az kullanılsa da kelime türlerinin biçim bilgisi içinde ele alınması yaygındır. Kelime türleri konusu, biçim bilgisi içinde ele alınırken diğer alanlara ait ölçütler de kullanılır. Oysa her alanın sunduğu ölçütler ve bu ölçütlere göre kelime türlerinin belirlenmesi de farklılık göstermektedir.
Anlam Bilimi ve Sözlükçülük Açısından Kelime Türleri Bir dilin kelimeleri genel olarak iki gruba ayrılır: Bir bağlam olmadan sözlükte tanımlanabilecek anlama sahip olan, bu nedenle anlamlı kelimeler. Bu tür kelimelerin sözlüksel anlamları vardır. güzel: sıfat “Göze ve kulağa hoş gelen, hayranlık uyandıran, çirkin karşıtı”. Bir bağlam olmadan tanımlanabilecek bir anlam taşımayan, sözlüklerde görevi belirtilen; ancak cümle içinde belli ilişkileri gösteren görevli kelimeler. ve: bağlaç “İki kelime veya iki cümle arasına girerek aralarında bir bağ olduğunu anlatan söz”.
Söz Dizimi Açısından Kelime Türleri Sözlüklerde anlamlı veya işlevli ögeler olarak yer alan kelimeler; cümlede, işlevlerine ve bu işlevleri yerine getirirken bulunabildikleri pozisyonlara göre belli gruplara ayrılır. Bu kıyafet çok güzel. Söz diziminde bir kelime isim, sıfat ve zarf olarak kullanılabilmektedir. Örnek olarak güzel kelimesinin farklı kelime türünde kullanılabildiğini hatırlayalım: Güzel bir ev aldık. Hükümet sözcüsü, güzel konuştu.
Biçim Bilgisi ve Söz Dizimi Açısından Kelime Türleri Kelimeler; türetme ve çekim imkânlarıyla cümlede söz dizimsel işlevleri yerine getirirken alabildikleri ekler göz önünde bulundurularak dokuz türe ayrılır. NOT: Sayıları bir kelime türü olarak ayrı bir kategori şeklinde birçok kaynakta görmezsiniz. Bunlar daha çok isim sayı ismi olarak geçer. Ancak Demir ve Ceylan, tür olarak ele almıştır. 1. İsimler: ev, okul, iş, sevgi 2. Sayılar: bir, iki, üç, otuz, yüz 3. Sıfatlar: çalışkan (öğrenci) 4. Zarflar: hızlı (yürü ) 5. Zamirler: ben, onlar, bu 6. Fiiller: al , de , sor , sev 7. Bağlaçlar: ama, ve, hem … hem 8. Edatlar: ile, doğru, rağmen 9. Ünlemler: ah, aman tanrım
IZ! N I Y A L TIR A H İsimler, sayılar, zamirler ve fiiller çekimlenebilen Sadece biçim bilgisi ölçütlerine göre incelendiğinde kelimeler, anlam değiştirmeyen çekim ekleriyle çekimlenebilenler ve çekimlenemeyenler olarak iki gruba ayrılır. Sayılar kapalı bir grup olup türetmede sınırlı birimlerdir: Üleştirme ve sıralama eklerini almaları ile sıfat olarak kullanıma çıkarlar. Sıfat tamlaması kurarken istisnalar dışında çokluk eklerini almazlar. Fiiller, isim soylu kelimelerden tamamen ayrı çekim eklerine sahiptir. sıfatlar, zarfar, bağlaçlar, edatlar ve ünlemler çekimlenemeyen
Türetmeye Uygun Olup Olmamalarına Göre Kelime Türleri İsimler, sıfatlar, zarflar ve fiiller, «açık kelime» türü olarak da adlandırılır. Bunlar hem sayıca fazladır hem de yapım ekleri veya birleşiklerle yeni kelimelerin türetilmesinde kullanılabilirler. Sayılar, zamirler, ünlemler, bağlaçlar ve edatlar «kapalı kelime» olarak adlandırılır. Bunlar, isim soylu kelimelerdir. Fillere oranla sayıca az olup yeni kelime türetmeye elverişli değildirler.
Yapıları Bakımından Kelimeler Basit, türemiş ve birleşik olarak üç gruba ayrılırlar. Herhangi bir yapım eki almamış, sadece kökten ibaret olanları basit kelimelerdir: • ev, akıl, aş, iş, yıl Yapım eki ile genişleyen kelimeler türemiş kelimelerdir: • evli, akılcı, aşlık, işçi, yıllık Yeni bir kavramı karşılamak üzere en az iki kelimenin birleşmesiyle oluşan kelimeler birleşik kelimedir. • kırkayak, atlıkarınca, yorgun düşmek, şıpsevdi Kelimelerin ilk harflerinin veya belli hecelerinin seçilmesi ile oluşturulan kelimelere kısaltma [akronim]denir. Dilde en az emek yasasının bir sonucu olarak günümüzde yaygın biçimde kullanılmaktadırlar. • KTÜ, TBMM , TÜBİTAK, TÖMER
İSİM Varlığı ifade eden sözcüklerdir. Deny (1941) ismi, «âlem» terimiyle karşılamış ve «müşahhas (somut) ve mücerret (soyut) varlıkları belli etmeye, bildirmeye mahsus kelime» şeklinde tanımlamıştır. Evrendeki canlı ve cansız bütün varlıkları, insan zihnindeki soyut ve somut bütün kavramları, tek ya da tür olarak karşılayan kelimelerdir. İsimler, canlı ve cansız varlıkların, soyut ve somut kavramların adları; İsimler fiiller ise, bu isimlerin hareketlerine bağlı oluş, kılış ve durumlardır. fiiller FİİL Hareket ifade eden, anlamlı ve görevli sözcüklerdir. Karşıladıkları hareket ile zaman ve mekan kapsamı içinde soyut ve somut kavramlarla ilgili her türlü oluş, kılış ve durumu bildirirler.
İSİM FİİL • Yalnızca varlıkları değil, onlara ilişkin durumları da belirten sözcüklerdir (güzel, öfke, sevinç…) • Hareket ifade eden anlamlı ve görevli sözcüklerdir. • Tek başına anlamları vardır. • Tek başlarını kullanılamazlar, somut varlıklar değillerdir. • Bağımsız söz türleridir. • Bağımlı söz türleridir. • Cümle içerisinde mecaz, çağrışım ve benzetme yoluyla çeşitli anlamlarda kullanılabilirler. • Cümle kurarak kesin bir yargı ifade eden kelimelerdir. • Çekim eklerini alarak cümlede farklı görevler (nesne, tümleç vs. ) üstlenirler. • Çeşitli yapım eklerini alarak yapı bakımından türemiş adları oluştururlar. • Aynı anda hem yapım hem çekim eki alabilirler (ağaç+lık+lar, gönül+süz+ce…) • Kök ve gövde durumdayken isimle ilişkilendirilemezler. Bu durum çekime girmeleriyle gerçekleşir. • Fiil kök ve gövdeleri çeşitli eklerle genişletilerek cümle içerisinde isim, sıfat, zarf görevi yüklenirler. • Kişi ve zaman eklerini alarak eylemi gerçekleştiren kişi ve eylemin gerçekleştiği zaman hakkında bilgi verir. • Anlam ve biçim yönünden birbirini tamamlayarak tamlama oluştururlar (gözlerinin derinlikleri, apartman kapısı…) • Çeşitli yapım ekleriyle genişleyerek özne ve nesneye hükmederler. • • • Sahip oldukları özelliklere göre Yapı (basit- türemiş- birleşik) Oluş (soyut - somut) Veriliş (özel - cins) Sayı (tekil - çoğul- topluluk) şeklinde sınıflandırılır. Sahip oldukları özelliklere göre Yapı (basit – türemiş - birleşik) İçerik (oluş - kılış - durum) Anlam (asıl – yardımcı) Çatı şeklinde sınıflandırılır.
İSİM Canlı ve cansız varlıkları, soyut ve somut kavramları karşılayan kelimelerdir. İsimler, dilde yalın halde kullanıldıkları gibi çekim eki alarak da teklik, çokluk, iyelik, hâl ve soru ifadeleriyle kullanılırlar. İsim + çokluk eki + iyelik + hâl eki + soru eki Bunlara çekim ekleri denir. Eşitlik hâli Uzaklaşma hâli Çokluk eki Vasıta hâli İyelik eki İSİM Hâl ekleri Yön hâli Bulunma hâli Yükleme hâli İlgi hâli Soru eki
H L EKLERİ Teklik, çokluk ve iyelik şeklindeki isimlere her türlü işlevi yükleyen eklerdir. İsimleri diğer kelimelerle olan ilişkisine göre çeşitli hallere sokarlar. Yükleme (belirtme, akuzatif) hâli eki (+ı/+i, +u/+ü) yüklendiği ismi kendisinden sonra oda+(y)ı temizle-, kitab+ı gelen fiilin nesnesi yırt-, kalem+i kır- vb. olarak bağlar: İlgi (genitif, tamlayan) hâli eki: (+In/+Un/+n. In/+n. Un) iki isim arasındaki sahiplik ve ilgi bağını kurar. Bu ekin diğer eklerden farkı ismi fiile değil, ismi isme bağlamasıdır. Söz konusu ekle kelime grubu olarak isim tamlaması oluşturulur: Yaklaşma (yönelme, datif) hâli eki: (+A) İsmi isme, fiile ya da edata bağlayan ektir: balık+ın yüzgeçleri, ağaç+ın dalları, defter sayfası vb. ev+e git-, okul+a kadar, baş+a bela b. Bulunma (lokatif) hâli eki: (+DA) ismi isme veya fiile bağlayan ektir: dört+te bir, araba+da kal-, İzmir’+de görüş-, beşik+te uyut- vb.
H L EKLERİ Yön hâli eki: (+GAr. U, +r. A, +r. U) yer yön bildiren ektir, dilimizde artık adlaşmış olarak kullanılmaktadır: iç+gerü (içeri), taş+garı (dışarı), Uzaklaşma (ayrılma, çıkma) hâli eki: (+DAn) yaklaşma halinde olduğu gibi isme, fiile ya da edata bağlar, yapılan iş, oluş ya da hareketin cam+dan düş-, elin+den al-, kitap+tan kendisinden uzaklaştığını oku-, eşik+ten atla- vb. belirtir: Vasıta (instrumental) hâli eki: Eşitlik (ekvatif) hâli eki: (+CA) eklendiği isme eşitlik, benzerlik, gibilik anlamı katan ektir. İsmi fiile bağlar ve kelime gruplarından zarf görevini üstlenir: (+l. A) ismin belirttiği varlık ya da nesnenin fiilde gerçekleşen oluş ve kılışa vasıta olarak kullandığı isme yüklenen ektir: güzel+ce uyu-, çocuk+ça davran- vb. sevgi+(y)le büyü-, uçak+la git-, kalem+le çiz- vb.
Çokluk Eki • Aynı türden varlıkların teklik ya da çokluk durumlarını belirtir: ev-ler, araba-lar, kitap-lar vb. Çokluk eki almadan topluluk kavramı olarak kullanılan isimler de mevcuttur: insanlık, halk, millet, ordu, kafile, sürü vb. Türkçede isimler sayı ve çokluk belirten belirtme sıfatlarından sonra çokluk eki almaz: iki adam, beş gün, birçok insan vb. Özel isimler, aynı adı taşıyan birden çok kişiyi ifade etmek için çokluk eki alabilirler: Mehmetler, Ayşeler vb.
Çokluk Eki • Tarihte benzer özellikler gösteren simge şahsiyetler için Kanuniler, Yahya Kemaller vb. Ortak özellikleri barındıran cins isimler için sürüngenler, yırtıcılar, iki ayaklılar vb. Bazı durumlarda çokluk eki anlamı kuvvetlendirmek için kullanılır. yerler, gökler, ovalar, dağlar vb.
(benim) elbise+m (senin) elbise+n • İyelik Eki (onun) elbise+si (bizim) elbise+miz (sizin) elbise+niz (onların) elbise+leri İyelik ekleri ismi, kendisinden önce gelen ve ilgi halinde kullanılan bir isme veya şahıs zamirine bağlarlar: komşunun araba(sı), Ayşe’nin kitab(ı) vb
Soru Eki • (m. I) isimlere soru ifadesi katar ve ayrı yazılır. Kendisinden sonra çekim eki almaz. Ayşe mi geldi? Hem isme hem de fiile gelen istisnai bir ektir. Ayşe geldi mi?
Görev ve anlamları bakımından isimler, özel isim ve cins isim olmak üzere ikiye ayrılır. Özel isimler, Tek bir kişiyi, bir varlığı ya da topluluğu ifade eden isimlerdir. Özel isimleri ayırt etmek için cümle içerisinde büyük harfle başlarlar ve belli başlı kullanım alanları vardır: Kurum ve kuruluş adları: Yer adları: • Ankara, Trabzon, Dil, din, mezhep, tarikat adları: Millet, kavim, boy adları: • Türkler, • Karadeniz Teknik Üniversitesi, Türkiye Cumhuriyeti… Kitap, dergi, gazete vb. adlar: Olay adları: • Malazgirt Savaşı, Milli
Cins İsimler: Varlıkları ve kavramları işaret eden isimlerdir. Soyut isim: Özel isimler gibi sonradan verilmiş adlar değil varlıkların dildeki gerçek adlarıdır. Zihinde belirli bir görüntü canlandırmayan, beş duyu organımızla algılayamadığımız fakat düşüncemizde var olan duygulara karşılık kullanılan isimlerdir: • sevgi, hoşgörü, gönül, bilgi vb. Somut isim: Soyut, somut ve iş/oluş bildiren isimler olmak üzere üçe ayrılır. Soyutun tersine beş duyu organımızla algıladığımız varlıklara verilen isimlerdir: • insan, köpek, ayakkabı, kalem vb. İş ve oluş bildiren isimler: İş, oluş ve hareket isimleridir. +m. Ak/+m. A/+Iş/+Uş fiilden isim yapma ekleriyle türetilen isimlerdir: • yemek, gelmek, kavrama, yaşayış, gidiş vb.
İsimler yapıları bakımından; basit, türemiş ve birleşik olmak üzere üçe ayrılır: Basit isim Hiçbir ek almamış, kök halinde bulunan isimlerdir: güzel, kitap, gün vb. Türemiş isim Gövde halinde bulunan, isimden isim ya da fiilden isim yapım ekleriyle türetilen kelimelerdir: güzellik, kitaplık, günlük vb. Birleşik isim Tek başlarına farklı ismi karşılayan bir araya geldiklerinde ise kendi anlamları dışında yeni varlığın ismi olan kelimelerdir. Yeni bir anlam ifade etmek için birden fazla kelimenin bir araya gelmesiyle oluşur. : Akdeniz, gecekondu, kuşburnu, hanımeli, adamakıllı, ayakkabı vb.
Birleşik İsimler Türkçe söz dizimi kurallarına göre oluşturulan birleşik isimlerin büyük çoğunluğu yapılış bakımından belirtisiz isim tamlaması, sıfat tamlaması, eş anlamlı veya zıt anlamlı ikilemelerden oluşur. • • Belirtisiz isim tamlaması: pazartesi, yurt içi İyelik eki düşmüş yapılar: şişkebap, otoyol, bilimkurgu Sıfat + isim: kırkayak, yeşil kart, İyelik ekli isim+sıfat: karnıyarık, başıbozuk İsim + sıfatfiil: cankurtaran, kuşkonmaz Cümle biçiminde olanlar: gecekondu, şıpsevdi İkilemeler: elalem, okuryazar, az çok, er geç -l. X ekli sıfat tamlaması: delikanlı, ağırbaşlı. • Bu örneklerde –l. X eki, son kelimeye değil öbeğe eklenmiştir. • -l. X eki düşmüş sıfat tamlaması: açıkgöz, kırkayak, kılkuyruk • Zarf öbeği: peki / pek iyi, pekala, ilk önce
Sabah ezanı okundu. Kalk yavrum, işe geç kalacaksın. Ali nihayet iş bulmuştu. Bir haftadır fabrikaya gidiyordu. Anası memnundu. Namazını kılmış, duasını yapmıştı. İçindeki Cenabı Hak'la beraber oğlunun odasına girince uzun boyu, geniş vücudu ve çok genç çehresi ile rüyasında makineler, elektrik pilleri, ampuller gören, makine yağları sürünen ve bir dizel motoru homurtusu işiten oğlunu evvelâ uyandırmaya kıyamadı. Ali işten çıkmış gibi terli ve pembe idi. sabah: tekil, somut, cins ezan: tekil, somut, cins yavrum: tekil, somut, cins iş: tekil, somut, cins Ali: tekil, somut, özel fabrika: tekil, somut, cins anası: tekil, somut, cins namaz: tekil, somut, cins dua: tekil, somut, cins Cenab ı Hak: tekil, soyut, özel rüya: tekil, soyut, cins oğlunun: tekil, somut , cins piller: çoğul, somut, cins ampuller: çoğul, somut, cins
Uzaklarda, şosenin ötesinde bozkır uzanıyordu. Yükseklerde kül renkli bulutlar usul dolaşmaktaydı. Ovada hafif bir yel esiyor, kurumuş otları önüne katarak ırmağa doğru akıp gidiyordu. Sabahleyin kırağıyla ıslanmış otlar nemli bir koku yayıyor, hasat sonrasında toprak, sessizce dinleniyordu. Mevsim değişecek, yağmurlar başlayacaktı neredeyse. Toprak beyaz kürküne sarınacak, fırtınalar uğuldamaya başlayacaktı. Şimdi derin bir sessizlik çökmüştü tarlalara.
SIFATLAR Varlıkları nicelik ve nitelik bakımından tamamlayan kelimelerdir. Daima bir ismin önünde ve yalın hâlde bulunurlar. İsimler, sıfat görevi görürken hiçbir çekim eki almazlar. Görevleri bakımından niteleme ve belirtme sıfatları olmak üzere ikiye ayrılırlar.
Niteleme Sıfatları: Varlık ve kavramları durum, biçim, renk, yapı vb. bakımdan niteleyen sıfatlardır. Niteleme sıfatları, isimlerin kendi kalıcı özellikleri olabileceği gibi nesnenin hareketine bağlı olarak geçici de olabilirler Adların önünde renk bildirirler. Varlıkların iyi, kötü, güzel gibi soyut niteliklerini belirtirler. Varlıkların dış görünüş özelliklerini (zayıf, ince, uzun vb. ) nitelerler. Mekanda ve zamanda mesafe niteliği (dar, geniş, uzak, yakın gibi) bildirirler. ak (yüz), uzun (sakal), tutacak (el), çürük (diş), süzme (bal), soğuk Varlıkların duyu organımızla algıladığımız özelliklerini (acı, tatlı, ekşi, soğuk, sıcak gibi) gösterirler (çorba), zayıf (çocuk), dar (yol) vb.
BELİRTME SIFATLARI Varlık ve kavramları işaret, sayı, belirsizlik ve soru bakımından belirten sıfatlardır. • Belirtme sıfatları, varlığı belirtme şekillerine göre çeşitlenir: İşaret Sıfatları: İsimleri işaret etmek suretiyle belirten sıfatlardır. Tek başlarına işaret zamirleridir, bir ismin önüne gelince o ismi işaret eden sıfat görevi yüklenirler: o (adam), bu (defter), şu (çocuk) vb. Belirsizlik Sıfatları: İsimleri belirsiz bir şekilde belirten sıfatlardır. Bütün, birçok, birkaç, az, fazla, çok, çoğu, her, bazı, hiç, kimi, başka, falan vb. kelimeler bir ismin önüne geldiklerinde onları tam olarak belli olmayan şekilde ifade ederler: bütün (gün), birçok (ev), birkaç (kalem), bazı (insanlar), az (çorba) gibi.
BELİRTME SIFATLARI Soru Sıfatları: İsimleri soru yönünden belirten sıfatlardır: kaç (çocuk), hangi (araba), kaçar (elma), neredeki (çanta) vb. Sayı Sıfatları: Nesnelerin ve kavramların sayısını bildirmek için kullanılan kelimelerdir. Bu kelimeler ismin önüne geldiklerinde sayı sıfatlarını oluştururlar ve tek başlarını sayı isimleridir. Beş grupta incelenir: Asıl Sayı Sıfatları: Sıra Sayı Sıfatları: §İsimlerin sayısını belirten sıfatlardır: İsimlerin derecelerinin sayısını belirten isimlerdir. Sıra sayı sıfatları isme getirilen +Inc. I/+Unc. U ekiyle yapılır: bir (elma), beş (gün), on (kuruş), yüz elli bin (yıl) vb. beşinci (sınıflar), üçüncü (kişiler) vb birinci (kat), altıncı (sıra), onuncu (adam), üçüncü (yüzyıl) vb. Sıra sayı sıfatlarından sonra gelen isimler gerektiği zaman çokluk eki de alabilirler:
SAYI SIFATLARI Üleştirme Sayı Sıfatları Kesir Sayı Sıfatları İsimleri sayı bakından bölme, ayırma, İsimlerin parçalarını belirten sayı paylaştırma ve dağıtma biçimlerinde sıfatlarıdır. İsme getirilen bulunma hâl ekiyle yapılır. belirten sıfatlardır. İsme getirilen +Ar/+şAr isimden isim Kesir sayı sıfatlarını oluşturan kelimelerin sadece sıfat halleri değil yapım eki ile oluşturulur: isim halleri de tercih edilir: birer (gün), üçer (gömlek), altışar elmanın (dörtte ikisi), kazancın (sayfa), yedişer (lira) vb. . (yüzde yirmi beşi) ya da dörtte bir elma, yüzde yirmi beş kazanç gibi. Topluluk Sayı Sıfatları Bir nesne topluluğunu ifade eden sayı sıfatlarıdır. Belirttikleri nesneler arasında bir yakınlık ya da birlik olduğunu ifade ederler: ikiz (bebek), üçüz (oğlan) vb.
YAPILARI BAKIMINDAN SIFATLAR Basit Sıfatlar Hiçbir ek almamış, kök halinde bulunan sıfatlardır: az (insan), çok (para), kırmızı (çanta), beyaz (sayfa) gibi. Türemiş Sıfatlar Birleşik Sıfatlar • İsimden isim ya da fiilden isim yapan Sıfat tamlaması isnat grubu ya da eklerle oluşturulmuş sıfatlardır: farklı bir kelime grubundan oluşan sönmüş (ateş), mavimsi (gömlek), sıfatlardır: gelen (adam), ürkek (kedi), ağaçlı ağır başlı (çocuk), iki yüzlü (insan), (yol) vb. başı boş (köpek), dörtte bir (su), ağzı bozuk (adam), elden düşme (eşya) vb.
SIFATLARI BULALIM Mümkün olsaydı da balolara canlı balık sırtlarının yanar döner renkleriyle gidebilselerdi bayanlar; balıkçılar milyon, balıklar şan ü şeref kazanırdı. Ne yazık ki soluverir ölür ölmez, öyle ki büzülmüş böceklere döner balık sırtının pırıltıları. Benim size ölümünü hikâye edeceğim balığın öyle parıltılı, yanar döner pulları yoktur. Pulu da yoktur ya zavallının. Hafifçe, belirsiz bir yeşil renkle esmerdir. Balıkların en çirkinidir. Kocaman, dişsiz, ak ve şeffaf naylondan bir ağzı vardır. Sudan çıkar çıkmaz bir karış açılır. Açılır da bir daha kapanmaz. Rum balıkçıların Hristos balığı dedikleri bu balık, vaktiyle korkunç bir deniz canavarı imiş. İsa doğmadan evvel, Akdeniz’de dehşet salmış. Bir Finikeli denize düşmeye görsün! Keser, biçer; doğrar, mahmuzlar; takar, yırtar; koparır atar; çeker, parçalarmış. Akdeniz’in en gözü pek; insandan, hayvandan, fırtınadan, yıldırımdan, belâdan, işkenceden yılmaz korsanı, dülger balığının adından bembeyaz kesilirmiş.
Koyunlar yağlı kuyruklarını sallaya, tozlar içinde, ayaklarını dolu yağar gibi yere vurarak geçip giderlerdi. Yanık yüzlü, yorgun çobanlar sürülerin ardından bitkin yürürlerdi. Sonra zengin köylerin, tulum yüklü develeri dizi geçer; ipek fistanlı kızlar, gelinler, yeşil çayırlar, duru dereler üstüne türkü yakarlardı. Heyecandan yerimde duramazdım, koşar bakardım arkalarından. «Benim de böyle ipekli fistanım, püsküllü yemenim olacak mı acaba? » diye düşündüm. Ben kimdim ki o zaman? Yalın ayak bir ırgat kızı…
ZARF (BELİRTEÇ) Fiillerden, sıfatlardan, sıfat-fiillerden ve zarf niteliğindeki sözlerden önce gelerek onları yer-yön, durum, zaman, miktar ve soru gibi yönlerden etkileyip değiştirerek anlamını daha belirgin duruma getiren kelimelerdir. Asıl bulundukları yer fiillerin önüdür. Bir isme ya da sıfata zarf özelliği kazandıran, onların dildeki kullanılış biçimleri ve yüklendikleri görevdir. Zarflar, isim soylu sözcüklerdir fakat isim çekim eklerini, iyelik ya da çokluk eklerini almazlar. Önüne geldikleri kelimelere yalın olarak eklenirler. Soyut isimler ve özel adlar genellikle edatlarla birleşip bir edat grubu oluşturarak ya da zarf yapan bir ek alarak zarf görevinde kullanılabilirler: tatlılıkla söyle-, suyunca davran-, aklınca yorumla-, Ali gibi konuş- vb.
Adları zarfa dönüştüren bazı çekim ekleri ise artık canlı-işlek çekim eki olma özelliğini yitirerek birleştiği adla bütünleşip onu zarfa dönüştürmüşlerdir. Yön gösterme eki olan +r. A, +g. Ar. U «il+gerü (ileri), son+ra (sonra), taş+karu (dışarı)» Eşitlik eki olan +ÇA «ön+ce (önce), güzel+ce (güzelce)» Vasıta durum eki olan +In, +Un «yaz+ın (yazın), kış+ın (kışın), güz+ün (güzün)» Benzer durum çıkma (+DAn), bulunma (+DA) ve yönelme (+(y)A) hâl ekleri için de geçerlidir. Baştan anlattık, birden yıkıldı, candan kutlarım, birlikte geldiler, ayakta uyuyacak, alabildiğine çalışıyor, ölesiye sevmişti… Bu ekler artık birleştikleri kelimelere özel birer anlam kazandırdıkları için onları zarfa dönüştürmüştür ve bu durum zarfların isim çekim eki almama özelliği ile karıştırılmamalıdır.
Görev ve anlamları bakımından; Yer-yön Zarfları • Fiildeki oluş ve kılışın yerini-yönünü belirleyen zarflardır. • Bu tür zarfların çoğu ya yön ekiyle zarf yapılmış ya da yön bildiren kelimelerin kullanılmasıyla oluşturulmuştur. ileri, geri, içeri, dışarı, aşağı, baştan aşağı, boydan boya, dışarıda, • ileri (atla-), geri (çekil-), aşağı (düş-), yukarı (bak-), dışarıya doğru, geri, öbür tarafta, içeri (gir-), dışarı (çık-), uzaktan uzağa (sev-) vb. yana, uzaktan uzağa vb.
Görev ve anlamları bakımından; Zaman Zarfları • Fiildeki oluş ve kılışın gerçekleştiği zaman dilimini gösterirler. Zarf olarak kullanılan çeşitli zaman isimleridir. dün, -e kadar, geçen ay, geçen yıl, bu sene, • dün (geldi), akşam (konuştu), gündüz (uyudu), öğleye doğru, sabaha karşı, saatlerce, günlerce, sabahleyin (uğradı) vb. fiilin zamanını bildiren haftalarca, şimdiye dek, sonrasında, yıllar yılı isimlerdir. vb. Azlık çokluk (karşılaştırma miktar) Zarfları: • Bir sıfatın, bir zarfın ya da bir fiildeki oluş ve kılışın miktarını, ölçüsünü ve derecesini ifade eden zarflardır. • Biraz daha çalışsam sınavı geçebilirdim. en, daha, pek, çok, az, biraz, sık, seyrek, defalarca, • Bugünlerde fazlasıyla yorgun görünüyorsun. epeyce, fazlasıyla, oldukça vb.
Hâl (durum-tarz) Zarfları • Bir oluş ve kılışın niteliğini, nasıl yapıldığını ve ne durumda olduğunu bildiren zarflardır. Hâl zarfları, eğer bir ismi nitelerse niteleme sıfatı olurlar, zarf olabilmeleri için bir fiilin önüne gelmesi gerekir. Kısacası fiilin nasıl gerçekleştiğini gösteren zarftır. birden (atla-), çığlık çığlığa (konuş-) kardeşçe (oyna-), güzelce (uyar-), öylece (dur-), aniden (konuş-), gürül (ak-), gelişigüzel (topla-), kibarca (uyar-) vb. • Tüm bu yolu onu görmek için yürüdüm. • Yarın sabah mutlaka görüşmeliyiz. • Aldırma, bu dünya böyle gelmiş, böyle gider. Soru Zarfları • Fiillerin ya da fiilimsilerin, oluş biçimlerini, yer yönlerini, belirttikleri kavramın miktarını vs. soran kelimelerdir. nasıl, niçin, neden, niye, ne zaman, ne biçim, ne kadar, ne diye, ne sebeple gibi sorular fiile • Nasıl gideceksiniz? , neden konuşmadın? , niçin kızıyorlar? yöneltilir ve alınan cevap zarf tümleci olarak işaretlenir.
Yapıları bakımından zarflar; yalın, türemiş, birleşik ve gruplaşmış zarflar olmak üzere dörde ayrılırlar. Yalın Zarflar Türemiş Zarflar Birleşik Zarflar • Herhangi bir ek almamış zarflardır: • dün, akşam, sabah, yarın, daha, az, pek, çok vb. • Kelimelere yapım eki ya da yapım eki işlevindeki çekim ekleri getirilerek oluşturulmuş zarflardır: • sabahleyin, yıllarca, güzellikle, ölürcesine, güzelce, okumadan, bilmeden, aptalca, mosmor vb. • Zarf görevinde kullanılan birleşik kelimelerdir: • bugün, ilk önce, en son, şöyle, birdenbire, olağanüstü, alabildiğine vb. • Zarf görevinde kullanılan kelime gruplarıdır: Gruplaşmış • ikide bir (bak-), koşar adım (uzaklaş-), bebekler gibi (ağla-), aşağı yukarı (yaklaş-), ileri geri (konuş-), az çok (öbekleşmiş) (çalış-), güzel (uyu-), bata çıka (gel-) vb. Zarflar
METİN İÇERİSİNDEKİ ZARFLARI BULALIM İçi rahat etti; odunlar yanındaydı. Elini kürkünün içine sokarak tekrar etrafı dinlemeye koyuldu. İşittiği seslerden çıkardığına göre reisin geyik derisi çadırı sökülmüş ve sıra ötekilere gelmişti. Güçlü, kuvvetli, kabilenin en cesur avcısı olan reis kendi oğluydu. Eşyaları toparlayan kadınların şamatası arasında reisin gür sesi duyuldu. İhtiyar, bu sese kulak verdi. Oğlunun konuşmasını son defa işitiyordu. İşte reisin çadırı söküldü, arkasından diğerlerininki. Herhalde sökülmedik bir tek büyücü Şaman’ın çadırı kalmıştı. Sonunda onu da devirdiler. Bir çocuk ağlıyordu, ardından onu susturmaya çalışan annesinin sesi işitildi. Her yere adeta ölüm sessizliği çökmüştü. Nasıl olur da yurtlarını terk ederlerdi? Eşyalar hızlıca yüklendi kızaklara. Köpekler koşuldu. Kızaklar birbirinin ardı sıra hareket ediyordu. Kabile hareket ettikten sonra herkes geriye dönüp hüzünlü bir şekilde boş çayırlara baktı…
İçi rahat etti; odunlar yanındaydı. Elini kürkünün içine sokarak(durum) tekrar etrafı dinlemeye koyuldu. İşittiği seslerden çıkardığına göre reisin geyik derisi çadırı sökülmüş ve sıra ötekilere gelmişti. Güçlü, kuvvetli, kabilenin en(miktar) cesur avcısı olan reis kendi oğluydu. Eşyaları toparlayan kadınların şamatası arasında reisin gür sesi duyuldu. İhtiyar, bu sese kulak verdi. Oğlunun konuşmasını son defa (zaman) işitiyordu. İşte reisin çadırı söküldü, arkasından(zaman) diğerlerininki. Herhalde sökülmedik bir tek büyücü Şaman’ın çadırı kalmıştı. Sonunda(zaman) onu da devirdiler. Bir çocuk ağlıyordu, ardından(zaman) onu susturmaya çalışan annesinin sesi işitildi. Her yere adeta ölüm sessizliği çökmüştü. Nasıl(soru) olur da yurtlarını terk ederlerdi? Eşyalar hızlıca(durum) yüklendi kızaklara. Köpekler koşuldu. Kızaklar birbirinin ardı sıra(durum) hareket ediyordu. Kabile hareket ettikten sonra(zaman) herkes geriye dönüp hüzünlü bir şekilde(durum) boş çayırlara baktı…
METİN İÇERİSİNDEKİ ZARFLARI BULALIM Sarışın kadın üşümüş olacak ki, birden kalktı, rüzgardan uçan eteklerini tuta içeri kamaraya doğru yürüdü. Fakat içeri girmesiyle başının dönmesi bir oldu. Burası yanık benzinle karışık kızgın demir kokuyordu. Kadın hemen bir pencere açıp önüne oturdu. Sonra yine bir sigara yakıp dışarı üfürdü. Çamlıca sırtlarında iki uçaksavar ışıldağı karanlık gökyüzünü tarıyorlardı. Işıldakların biri sağdan sola kayarken öbürü soldan sağa doru iniyor ve ikisi ortada bir yerde birleşince husule gelen göz alıcı ışığı seyretmek, doğrusu pek ömür oluyordu.
ZAMİR (ADIL) Adların yerini tutan, kişi ve nesneleri temsil veya işaret eden kelimelerdir. Tek başlarına bir anlam ifade etmezler. Bu nedenle zamirin neyin ya da hangi nesnenin karşılığı olarak kullanıldığını bilmek gerekir. Kelime yapımına elverişli değillerdir. Fakat ben-lik, ben-cil, sen-li, ben-li gibi yapım eki almış istisnai örnekler mevcuttur. Bazı zamirler ek aldıklarında kökte de değişme görülür: bana, sana gibi. Bu değişim bazı ağızlarda görülmeyebilir: bene, sene (Erz. Ağzı) gibi.
ZAMİR (ADIL) Zamirler edatlara bağlanabilirler Görev ve anlamları bakımından çeşitlenirler • benimle, seninle, onunla, bizim gibi, onun için, senin gibi vb. • Şahıs, dönüşlülük, işaret, soru, belirsizlik, bağlama ve aitlik zamirleri olmak üzere yediye ayrılır.
Şahıs Zamirleri Teklik şahıs zamirleri ben, sen, o; çokluk şahıs zamirleri biz, siz, onlar’dır. Şahıs isimlerinin yerini tutan zamirlerdir. Şahıs zamirleri isim çekim eklerinden hâl, çokluk ve soru eklerini alırlar:
Dönüşlülük Zamirleri Cümle içerisinde yapılan işin yapan tarafından gerçekleştiğini vurgulayan, anlam bakımından ise asıl şahıs zamirini pekiştiren zamirdir. Dönüşlülük zamiri denilmesinin nedeni ise. . . nedeni Zamirin cümle içinde geçen belli bir unsura tekrar dönmesidir. Dönüşlülük zamiri kendi’dir ve öz anlamına gelir. İyelik eklerini alarak bütün şahıslarda kullanılır.
İşaret Zamirleri Nesneleri ve kavramları işaret etmek ya da göstermek için kullanılan zamirlerdir. Nesnenin yakınlık ve uzaklık durumuna göre bu, şu, o işaret zamirleri kullanılır. Bana bunları hatırlatmamalısınız. Çokluk eki almış şekilleri de mevcuttur: bunlar, şunlar, onlar. Şunları bize de oku, dedi.
İşaret zamirlerinin hâl eklerine göre çekimi: İlgi hâli: bunun, şunun, onun; Yükleme hâli: bunu, şunu, onu; bunların, şunların, onların. bunları, şunları, onları. Yönelme hâli: buna, şuna, ona, bunlara, şunlara, onlara. Yaklaşma hâli: buna, şuna, ona; bunlara, şunlara, onlara.
İşaret zamirlerinin hâl eklerine göre çekimi: Uzaklaşma hâli: bundan, şundan, ondan; bunlardan, şunlardan, onlardan. Vasıta hâli: bununla, şununla, onunla, / bunlarla, şunlarla, onlarla.
Soru Zamirleri Nesneleri ve kavramları soru yoluyla karşılayan kelimelerdir. İnsanlar ve nesneler için kullanılan şekli olmak üzere iki türdür. «kim» sadece insanlar için kullanılan ve onları soru yoluyla temsil eden bir zamirdir. • Kim geldi? Kime verdin? Kimler sormuş? • Bu soruya kimler cevap verebilir? • Sen bunları kimin getirdiğini biliyor musun? vb. «ne» İnsan dışında kalan canlı ve cansız varlık ve kavramları soru yoluyla karşılayan zamirdir. • Ne vermiş? Neyi yedin? Neleri kaldırdın? Neyin var çok mu yorgunsun? vb. İyelik ekleriyle genişletilmiş soru sıfatları da soru zamiri olarak kullanılır: • Hangisi sormuş? Kaçı gelecek? Hangilerini almıştın? vb.
Belgisiz (Belirsizlik) Zamirler(i) Belirsiz bir ismi ya da nesneyi karşılayan zamirlerdir. Asıl belirsizlik zamirleri kimse ve herkes’tir. Diğer belirsizlik zamirleri ise belirsizlik sıfatlarının iyelik eki almış şeklidir: kimisi, bazısı, birkaçı, birçoğu, her biri, hiç biri, hiç kimse, başkası, çoğu, hepsi, öbürü, öbürleri vb. Hepsi itina ile giyinmişti. Seninle herkes anlaşabilmeli. Ayşe gidince başkası gelecek.
İlgi Zamiri Şahıs veya işaret zamiriyle kurulan ad tamlamalarında tamlanan ögesinin kaldırılarak yerine +ki aitlik ekinin getirilmesiyle oluşan zamirlerdir. Diğer zamirler gibi iyelik, çokluk ve isim çekim eklerini alabilirler. Benim kitabım «benimki» , senin araban «seninki» , şunun penceresi «şununki» gibi. Benim elbisem seninkinden güzel [senin elbisenden]. Sizinkiler buralara gelmiyor mu?
İlgi zamiri ile belirsizlik -ki sıfat ve zamir yapan ek (aitlik eki) ve vasıta eki ile yapılan kelimeler belirsizlik zamiri olarak kullanılırlar: öteki, beriki, alttaki, benimki, seninki, yoldaki, dağdaki, evlerdeki vb. Sen alttakileri gördün mü? Bu aralar seninkiyle anlaşamıyoruz. Muharrem Ergin, ki sıfat ve zamir yapma eki ile oluşturulan öteki, beriki, deminki, alttaki, dağdaki gibi sözcüklerin belirsizlik zamiri (belgisiz zamir) olduğunu belirtir.
Dikkat!!! -Ki/ ki * İlgi zamirleri, Türkçede aitlik eki ki ile oluşturulur. [ben + im+ ki, o + nun + ki vb. ] * Bu sebeple aitlik eki ve ilgi zamiri kavramları eş anlamlı olarak kullanılır. * İlgi zamiri, tekrar eden iyelik gruplarında ikinci kısmın yerine geçer: Senin sunumun benimkinden [benim sunumumdan] çok daha güzel oldu. • İlgi zamiri eki, isimden sıfat türeten -ki eki ile karıştırılmamalıdır. İlgi zamiri eki olan ki'den önce -im, - in gibi aidiyet bildiren ilgi ekleri gelir. Sıfat türeten ki eki ise doğrudan isme veya ismin hâllerinden birine eklenir: Evdeki hesap çarşıya uymaz. [sıfat] Evimizinki mavi. [Evimizin boyası mavi/ ilgi belirsizlik zamiri] * İlgi zamiri eki olan –ki ile bağlaç olan ki ile karıştırılmamalıdır. Bağlaç olan ki ayrı yazılır ve kaldırıldığında cümlenin anlamı pek değişmez. İlgi zamiri eki ki kaldırıldığında cümle ya anlamsız hale gelir ya da bir anlamı değişir: Çalışacaksın ki başarasın. [bağlaç] Senin yazın da güzel ama Ayşe'ninki daha okunaklı. [ilgi zamiri]
Yapılarına göre zamirler Basit Zamirler Ek almamış, kök halinde tek kelimeden oluşan zamirlerdir. ben, sen, bu, şu, o, kim, ne, ki, kendi, biz, siz vs. Türemiş Zamirler Bazı isim, sıfat ve zarflara iyelik, aitlik ekleri getirilerek oluşturulan zamirlerdir. başkası, bazısı, birisi, birileri, büyüğü, çoğu, gerisi, benimki, evdekini vs. Birleşik Zamirler Birden fazla kelimenin bir araya gelmesiyle oluşan zamirlerdir. birçoğu, her biri, hiçbiri, falan filan, şu bu, birkaçı, birazı vs.
METİN İÇERİSİNDEKİ ZAMİRLERİ BULALIM Büyük bir ormanın içerisinde ben ve arkadaşlarım yolumuzu bulmaya çalışıyorduk. Arkadaşlardan biri «Buraya gelmek kimin fikriydi? » diye sordu. Ben gidelim demiştim ama hepimizin ortak kararıydı aslında. Mert, «şurada bir yol gözüküyor. » dedi. Güvenli olup olmadığını kim kontrol edecekti? Hiçbirimiz cesaret edip de gidemiyorduk. Sonunda aramızda kararlaştırıp birkaçımız beraber bakmaya karar verdik. Evet, gerçekten de bizi bu karanlık ormandan kurtaracak yol buydu. Sessizce buradan yürümeye başladık. Kimse konuşmuyor ve birbirini takip ediyordu. Hiç kimse bu karanlık yolda tek başına kalmak istemiyordu. Bazıları için zaman çok yavaş ilerliyor ve gittikçe orman daha da kararıyordu. Sonunda ağaçların arasından sıyrılarak yol kenarına ulaştık. Ben, kendi adıma bir daha orman yürüyüşüne çıkmamaya karar verdim.
Büyük bir ormanın içerisinde ben(şahıs) ve arkadaşlarım yolumuzu bulmaya çalışıyorduk. Arkadaşlardan biri(belgisiz) «Buraya(işaret) gelmek kimin(soru) fikriydi? » diye sordu. Ben(şahıs) gidelim demiştim ama hepimizin(belgisiz) ortak kararıydı aslında. Mert, «şurada(işaret) bir yol gözüküyor. » dedi. Güvenli olup olmadığını kim(soru) kontrol edecekti? Hiçbirimiz(belgisiz) cesaret edip de gidemiyorduk. Sonunda aramızda kararlaştırıp birkaçımız(belgisiz) beraber bakmaya karar verdik. Evet, gerçekten de bizi(şahıs) bu karanlık ormandan kurtaracak yol buydu(işaret). Sessizce buradan(işaret) yürümeye başladık. Kimse(belgisiz) konuşmuyor ve birbirini(karşılıklılık) takip ediyordu. Hiç kimse(belgisiz) bu karanlık yolda tek başına kalmak istemiyordu. Bazıları(belgisiz) için zaman çok yavaş ilerliyor ve gittikçe orman daha da kararıyordu. Sonunda ağaçların arasından sıyrılarak yol kenarına ulaştık. Ben(şahıs), kendi(dönüşlülük) adıma bir daha orman yürüyüşüne çıkmamaya karar verdim.
METİN İÇERİSİNDEKİ ZAMİRLERİ BULALIM Hepimizin talih ve talihsizlik dediği şeyler birbirine o kadar karışıktır ki bunları kendimiz bile birbirinden ayırt edemeyiz. Kader bize aynı kayıtsız ellerle, yemekle zehri beraber verir. Bazen hayatımızda en büyük zarara girmemizle hayatımızı kurtarmamız aynı saate isabet eder. En mühim menfaatimizin bozulmasıyla yeise düşer, «Ne talihsizmişim!» diye söyleniriz. Lakin yarım saat geçmez, yanımızdakileri yaralayan ve öldüren bir kazadan biz sağ salim kurtuluruz, «Ne talihim varmış!» deriz. Aslında talih nedir, talihsizlik nedir? Pek de bilmeyiz.
FİİLLER Fiiller, hareketleri karşılayan kelimelerdir. Hareket, varlıkların zaman veya mekana göre yer değiştirmeleridir. Olumlu veya olumsuz bir durumu, iş, oluş, hareketi bildirirler. Kısacası nesnelerin hareket anlamında her türlü faaliyetleridir. yapmak, uyumak, gezmek, koşmak, vermek, ölmek, oturmak gibi.
Tek başlarını kullanılamazlar, somut varlıklar değillerdir. Cümle kurarak kesin bir yargı ifade eden kelimelerdir. Kök ve gövde durumdayken isimle ilişkilendirilemezler. Bu durum çekime girmeleriyle gerçekleşir. Bağımlı söz türleridir. FİİL
Fiil kök ve gövdeleri çeşitli eklerle genişletilerek cümle içerisinde isim, sıfat, zarf görevi yüklenirler. Çeşitli yapım ekleriyle genişleyerek özne ve nesneye hükmederler. Kişi ve zaman eklerini alarak eylemi gerçekleştiren kişi ve eylemin gerçekleştiği zaman hakkında bilgi verirler. Sahip oldukları özelliklere göre • Yapı (basit – türemiş birleşik) • İçerik (oluş kılış durum) • Anlam (asıl – yardımcı) • Çatışarı bakımından sınıflandırılırlar. L Fİİ
Oluş, kılış ve durum fiilleri? ? ? Oluş bildiren fiiller, cümlede yüklemin belirttiği işin olma niteliği taşıdığını, oluşun yapana yöneldiğini gösteren, dolayısıyla herhangi bir nesneye ihtiyaç duymayan fiillerdir. Kılış, kılınış bildiren fiiller, cümlede yüklemin gösterdiği işi yapma niteliği taşıdığını, yapanın dışında bir nesneye yöneldiğini, dolayısıyla nesne gerektiren fiillerdir. Durum-tasvir bildiren fiiller, yalnızca hareket hâlinde olmayan, bir durumu veya takınılan bir tavrı gösteren fiillerdir. • ak-, art-, ballan-, büyü-, paslan-, piş-, huylan-, ıslan-, soğu-, sol- gibi. • besle-, büyüt-, boya-, böl-, kapa-, kaşı-, giyin-, sula-, tara- gibi. • alış-, bağdaş-, beğen-, bekle-, bez-, bık- gibi.
Fiiller yazıda; yap- (yapmak), uyu- (uyumak), oku- (okumak) şeklinde sonuna çizgi eklenerek gösterilir, kullanım sahasında ise çekim eki alarak karşımıza çıkarlar. • yatıyor, baktım, göreceksin, uyumuş, dinlemeyiniz vb.
Asıl Fiiller: Hareket bildirmek suretiyle tek başlarına kullanılan fiillerdir: Görevleri bakımından fiiller bil-, de-, ağla-, uyu-, gör -, tut-, işit- vb. i-, et-, eyle-, ol-, kıl -, bulun. Yardımcı Fiiller: İsim soylu kelimeleri fiilleştiren ya da asıl fiile yeterlik, tezlik, devamlılık gibi çeşitli fonksiyonlar yükleyen fiillerdir. İsimlerle kullanılan yardımcı fiiller: Mücadele etti. Yardımda bulunduk. Yemekler güzeldi.
Kullanılışları Bakımından Fiiller Çekimli Fiiller Şekil, zaman ve şahıs ifadesi taşıyan fiillerdir. Cümle içerisinde yüklem görevinde bulunurlar: geliyorum, baktınız, bilirsiniz, verecekti gibi.
Kullanılışları Bakımından Fiiller İsim-fiiller Fiilin ortaya koyduğu hareketi isim olarak karşılayan kelimelerdir. İsim fiil ekleri fiile gelerek onları isim yapar: -m. A, -Iş, -m. Ak. anlaş-ma, işle-(y)iş, ye-mek, ver-mek, duy-ma, konuş-ma gibi.
Kullanılışları Bakımından Fiiller İsimlerin hareketine dayalı özelliklerini ifade eden kelimelerdir: Sıfatfiiller Fiilin kök veya gövdesine getirilen sıfat fiil ekleriyle türetilirler: An, (A)r, As. I, m. Az, DI, DU, DIk, DUk, Ac. Ak, m. Iş, m. Uş. Yaz-an (kalem), ol-ası (durum), gid-en (yolcu), gel-ecek (ay) Sıfat fiiller, zarf dışında ismin bütün fonksiyonlarını yani özne, nesne, sıfat, yer tamlayıcısı… yüklenebilirler ve isim çekim eklerini alabilirler. Gelen insanlar vardı. Gelenler vardı. Verilmiş sadakamız varmış.
Kullanılışları Bakımından Fiillerin zarf şekilleridir. Birleşik fiil grubunda ana fiili yardımcı fiile bağlarlar İkileme yaparlar: bata çıka, düşe kalka, yana yakıla, güle oynaya… Zarf-fiiller Zarf fiil eklerinden bazıları: -A, -I, -U, -Ar. Ak, -m. Ad. An, -Ip, -Up, -Inc. A, -alı, -eli, -d. IkçA, -d. UkçA, ken… koş-arak gitti, bak-ıp durdu, gel(i)verdi, oku-madan kapattı, dinle-meden gitti gibi.
ÇATILARI BAKIMINDAN FİİLLER Fiilin anlam değişikliği göstermeyen ancak cümledeki özne veya nesne ilişkisini gösteren şekil değişikliğidir. Bir özneye ve nesneye ihtiyacı olup olmadığını Özne ile nesnenin aynı varlıkta birleşip birleşmediğini ÇATI Bu şekil değişikliğini gerçekleştiren ekler fiilin cümlede; Yapılan işin birden fazla özne tarafından mı, özneler tarafından ortaklaşa ya da karşılıklı olarak mı yapıldığını gösteren eklerdir. Çatı ekleri fiil kök ve gövdelerinden sonra, fiil çekim eklerinden önce yer alır. Fiil+özne ve fiil+nesne bağlantısına göre sınıflandırılırlar.
ÇATILARI BAKIMINDAN FİİLLER Aç-, aktar-, at-, bağla-, beze-, biç-, boz-, böl-, postala-, sendele-, sergile-, ısıt-, süz-, besle-, kırp- vb. Fiil + Nesne Bağlantısı Açısından Geçişli Fiiller Anlam yapısı bakımından nesne alımına elverişli olan fiillerdir. Onunla arabaları yıkadık. Bu durumun sebebini sonra öğrenecekti. Gözlüğü dün akşam tamir etmişler.
ÇATILARI BAKIMINDAN FİİLLER dal-, piş-, ol-, yağ-, yat-, dol-, gecik-, es-, çık-, büyü- ağla-, otur- Fiil + Nesne Bağlantısı Açısından Geçişsiz Fiiller Anlam bakımından nesne alamayan fiillerdir. Araba yolun ortasında durdu. Öğrenciler fıkraya çok güldüler. Sıcak havadan fena hâlde bunaldık. Çocuk durmadan ağlıyordu.
ÇATILARI BAKIMINDAN FİİLLER Bir cümledeki yüklemin (fiilin) belirttiği işin özne tarafından doğruya yapıldığını gösteren eksiz, yalın çatılardır. ak-, aktar-, bak-, belir-, ağla-, git-, duy-, eski-, karşıla-, kısal-, kurtul-, sabahla- vb. Fiil + Özne Bağlantısı Açısından Etken Çatı (Yalın Çatı) Etken fiiller, geçişli ya da geçişsiz olabilirler. Bir fiilin geçişli geçişsiz oluşu o fiilin nesne alan bir fiil olup olmaması ile alakalıdır. Büyükbaban esrarlı şeyleri çok severdi. Yusuf’un yaralı olduğunu görmüştü. O hızlı yürüdü, ben koştum.
ÇATILARI BAKIMINDAN FİİLLER Fiil + Özne Bağlantısı Açısından Etken fiillerin (I)l, (U)l ve (I)n, (U)n ekleri ile kurulan fiiller edilgen fiillerdir ve oluşturdukları çatı da edilgen çatıdır. Edilgen fiil, fiilin gerçekleştirdiği işin kim tarafından yapıldığı belli olmayan, öznesi belirsiz fiillerdir. aç-ıl-, al-ın-, at-ıl-, başla-n-, biç-il-, bil-in-, getir-il-, duy-ul-, oku-n-, oyna-n-, yap-ıl-, yıka-n-, zorla-n-, koru-n- vb. Edilgen Çatı Elma yendi. Bu kitap, kaç kez okunmuş? Yollar tadilat için kapatıldı. Tahta güzelce silindi. Edilgen çatı ekleri, geçişli fiilleri geçişsiz fiile dönüştürür. Etken çatıdaki fiilin nesnesi edilgen çatıda fiilin öznesi durumuna düşer.
Pasif fiil ve Meçhul fiil? ? ? Pasif Fiil Camlar kırıldı. Eylemi gerçekleştirenin bilinmediği veya önemli olmadığı fiiller pasif fiillerdir. Pasif fiil kullanımında özne, yüklemden etkilenir. Duvar sarı renge boyandı. Kapı birdenbire açıldı. Meçhul Fiil Geçen pazar kıra gidildi. Edilgen fiillerin bir kısmı hiçbir şekilde özne almaz. Bu fiiller meçhul fiillerdir. Üç saatte Bolu’ya varılmıştı. Soğuktan caddelerde yaya yürünemiyor.
ÇATILARI BAKIMINDAN FİİLLER Yapma, etme bildiren geçişli fiiller ile olma bildiren geçişsiz fiilleri; yaptırma ve ettirme bildiren geçişli fiillere çeviren bir çatı türüdür. Fiili ettirgen çatıya dönüştürmek için kullanılan ekler: -Dır, -DUr, -(I)t, -(U)t, -(I)r, -(U)r, -Ar, -DAr, -(I)z, -(U)z Fiil + Özne Bağlantısı Açısından Ettirgen Çatı Cümlenin öznesi genellikle işi yapan değil yaptırandır. Cümle içerisinde iki önemli işlevi vardır: 1. Geçişsiz fiilleri geçişli fiil yapar. «dal-/dal-dır-t-, kır-/kır-dır-t-, piş-/piş-ir-t-» 2. Geçişli fiillerin gösterdiği eylemi özne dışındaki bir başka kişiye yaptırır. Misafirler için bir şeyler aldırmalısın. Çocuğuna en güzel elbiseleri giydirirdi. Pastayı doğum günü kızına kestirttiler.
ÇATILARI BAKIMINDAN FİİLLER Nesne alamayan bir fiilin –Dır, -(I)r, -t gibi yapım ekleriyle nesne alabilecek duruma gelmesiyle oldurgan fiil oluşur ve bu fiilin çatısına da oldurganlık çatısı denir. Fiil + Özne Bağlantısı Açısından Oldurgan Çatı Bu zehrin bir damlası bile insanı öldürür. Onun her şakası insanı güldürür. Ellerine geçen bütün fırsatları kaçırmışlar.
Ettirgen – Oldurgan Farkı Bu iki çatı da “-t, -ır, -dır” eklerini alarak oluştukları için birbirine karıştırılabilir. Ettirgen fiillerde işi yapan bir aracı bulunurken, oldurgan fiillerde böyle bir aracı bulunmaz, fiili doğrudan özne gerçekleştirir.
ÇATILARI BAKIMINDAN FİİLLER Bak, akıllı çocuklar tehlikeden korunuyor. Dönüşlü Çatı Yapılan işin yapana döndüğünü veya bir işin kendine yapıldığını gösteren çatı türüdür. Yapılan iş, yapana (özneye) döndüğü için cümlenin öznesi hem yapan hem de yapılan işten etkilenen (nesne) durumuna gelir. Derlendim, toplandım ve okula gittim. Aramama dönmediğin için çok kırıldım. Dönüşlülük çatısı aldıkları ekler itibariyle edilgenlik çatı ile karıştırılmamalıdır. Bir cümlede işin yapılışında «başkaları tarafından yapılma» ağır basıyorsa fiil ve çatı edilgen; yapılan işte «etkenlik» daha fazlaysa fiil ve çatı dönüşlüdür. Bayram dolayısıyla sokaklar süslendi. (Edilgen) Genellikle (I)n/ (U)n ekleri ile yapılır. Kardeşim süslendi ve düğüne gitti. (Dönüşlü. ) Dönüşlülük eki alan fiil artık geçişsizdir.
ÇATILARI BAKIMINDAN FİİLLER Fiil kök ve tabanına –ş, -(I)ş, -(U)ş ekleri getirilerek oluşturulan fiile işteş fiil, bu fiilin çatısına da işteş çatı denir. İşteş Çatı Şehzade ile bahçede karşılaştılar. Bir işin ya da eylemin birden fazla kişi tarafından karşılıklı ya da beraber yapıldığını gösterir. Dilimizdeki alış-, çalış-, değiş-, eriş-, geliş-, giriş-, kalkış-, kamaş-, sataş-, uğraş-, uyuş- gibi özel birer sözlük anlamı kazanmış olan fiiller her ne kadar şekilce birer işteş fiil gibi görünseler de bu ekler işteşlik eki değil, bu fiiller ise dönüşlü fiillerdir. Çocuklar birden gülüştüler. Başımızda kuşlar uçuşuyordu. Dönüşlü ve işteş fiiller aynı zamanda etken fiillerdir. Elmalar iki yılda bu kadar gelişti. Bütün gün bunun için uğraştık.
Yapıları Bakımından Fiiller Basit Fiiller Türemiş Fiiller Birleşik Fiiller • Hiçbir ek almamış, kök halindeki fiillerdir: • gör-, duy-, bil-, aç- gibi. • Fiilden fiil ya da isimden fiil yapan eklerle türetilen fiillerdir: • görüş-, duyur-, bildir-, anlaştır-, atıl- gibi. • Bir ana fiille ya da bir isimle bir yardımcı fiilin birleşimiyle oluşan fiillerdir: • gide dur-, başa çık-, yola gel-, yüz bul-, dil dök- gibi.
Birleşik Fiiller Bir ad ile bir yardımcı fiilin, iki ayrı fiil şeklinin ya da ad soylu bir veya birden fazla kelimenin bir esas fiille birleşmesi sonucu oluşur. Birleşik fiil yapı ve anlam özelliklerine göre dört grupta incelenir: 1. Bir isim unsuru ile et , ol yardımcı fiillerinden biri ya da yardımcı fiil olarak kullanılabilecek bir esas fiilin birleşmesinden oluşan birleşik fiiller: yardım et-, akıllı ol-, hazır bulun-, emir buyur-, namaz kıl-, umut eyle- gibi.
2. Karmaşık fiil olarak da adlandırılan birleşik fiiller Bazı sıfat fiillerin ol fiili ile kalıplaşmasından oluşmuşlardır: Öncelik fiilleri ( mış ol ): Fiilin içinde bulunan zamandan önce gerçekleşmiş olduğunu gösterir. • anlamış ol-, duymuş ol-, gitmiş ol-, unutmuş ol- gibi. Alışkanlık fiilleri ( ır ol , maz ol ): Bir şeyin alışkanlık olarak sürdüğünü ya da süreceğini gösterir. • arar ol-, utanır ol-, okumaz ol-, aramaz ol- gibi. Niyet Fiilleri ( acak ol , ıcı ol , ası ol , ımsar ol ): Yapılacak işe niyetlenildiğini fakat gerçekleşmediğini gösterir. • gidecek ol-, kalıcı ol-, diyesi ol-, alımsar ol- gibi.
3. Tasvir Fiilleri İki fiilin birleşmesinden oluşan zarf fiil kuruluşundaki fiilin esas fiilin anlamını tasvir ettiği fiillerdir. bil-, ver-, dur-, yaz-, gel-, gör-, kal- fiilleri ile karşılanır. İşlevlerine göre beşe ayrılır.
Yeterlik Fiili • (esas fiil + zarf fiil [(y)A] + bil yardımcı fiili) • açabil-, gidebil-, konuşabil-, duyabil- gibi. Tezlik Fiili • (esas fiil + (y)I + ver yardımcı fiili) • çekiver-, bakıver-, kımıldayıver-, açıver- gibi. Süreklilik Fiili • (esas fiil + (y)A / (y)Ip + dur , gel , kal , gör , koy ) • gidedur-, alıkoy-, bakakal-, isteyegör-, yapagel- gibi. Yaklaşma Fiili • (esas fiil + (y)a + yaz ) • düşeyaz-, ağlayayaz-, kırılayaz- gibi. Uzaklaşma Fiili • git yardımcı fiil ile kurulur. • olup git-, geçip git-, koyup git-, bakıp git- gibi.
4. İkili Birleşik Fiiller Esas fiilin genellikle (y)ıp zarf fiil ekini aldığı eş ya da zıt anlamlı fiillerle kurulan birleşik fiillerdir. dolup taş-, sayıp dök-, alıp ver-, uçup git- gibi.
METİN İÇERİSİNDEKİ FİİLLERİ BULALIM 1. Yaramaz öğrencileri yola getirdi. 2. Delikanlılar el ele tutuşup barıştılar. 3. "Karneleri isteriz!" diye bağırıştılar. 4. Her gördüğüne selam veriyordu. 5. Kreş çocuklarını öğlen de uyuttular. 6. Bu akşam sizlere türkü söyleyeceğim. 7. Ders çalışmayan öğrencilerini uyardı. 8. Dört gözle annesinin yolunu bekliyordu. 9. Dikkatli dikkatli etrafına bakındı avcı. 10. Ayşe, sokağa çıkmadan önce saçını taradı. barış : basit, etken, işteş, geçişsiz getir-: basit, etken, geçişli bağırış : türemiş, etken, işteş, geçişsiz selam ver-: birleşik, etken, geçişsiz uyut : türemiş, etken, oldurgan, geçişli söyle-: basit, etken, geçişli uyar-: basit, etken, geçişli, bekle-: basit, etken, geçişli bakın- türemiş, etken, dönüşlü, geçişsiz tara-: basit, etken, geçişli
METİN İÇERİSİNDEKİ FİİLLERİ BULALIM 1. Mesleğine tutundu, karanlık duvarları aştı. 2. Onlar erkenden uyudular. 3. Bu akşam sizin doğum gününüz için geliyorlar. 4. Kapıyı çocuklarına açtırdı. 5. Uzun süre ardı sıra baktı. 6. Sorunu, bizim isteklerimizi göz önüne alarak çözecekler. 7. Parayı bozdurdu, borçlarını ödettirdi. 8. Okul rehberlik servisinde çalışıyor bu öğretmen. 9. Ortalık erkenden aydınlanmıştı. 10. Bu hediyemize babaannem çok sevindi.
EDAT (İLGEÇ) için, ile, gibi, kadar, göre, doğru, başka, dolayı, beri, ötürü, öte, yana, itibaren, nazaran vb. Edatların cümle içerisinde kurdukları anlam ilişkileri geçicidir. Tek başlarına anlamları olmayan, ad ve ad soylu kelime ve kelime gruplarından sonra gelerek bunlar arasında çeşitli anlam ilişkileri kuran görevli sözlerdir. benzerlik, beraberlik, başkalık, miktar, sebep, vasıta, zaman, mekân, yön gösterme vb. Ayrı kelime oldukları için isimlerden ayrı yazılırlar (ile, için gibi ekleşme eğilimi olanlar ise istisnadır). Çekime girmezler. Vurguyu kendilerinden önceki isme atarlar.
EDAT (İLGEÇ) İsimlerin yalın hâliyle birleşenler: Kullanılışlarına Göre Edatlar ara, üzere, sıra, diye. İsimlerin yalın, zamirlerin ilgi hâliyle birleşenler: ile, için, kadar, gibi. İsimlerin yaklaşma hâli ile birleşenler: kadar, göre, doğru, karşı, ait, taraf, dair, rağmen, değin, dek, nazaran. İsimlerin uzaklaşma hâli ile birleşenler: beri, evvel, önce, sonra, geri, dolayı, ötürü, böyle, yana, gayri, öte, taraf.
EDAT (İLGEÇ) İşlevlerine Göre Edatlar ile, ile beraber, ile birlikte. . . «ile» edatı ismi fiile bağlar. Vasıta ve Beraberlik Edatları Fiilin gösterdiği hareketin hangi araçla, ne ile yapıldığını gösteren edatlardır. İnsanı bir kaya veya bir kuş ile bir tutar. Ayşe’yle beraber büyüdük. Seninle her şeye varım ben
İşlevlerine Göre Edatlar EDAT (İLGEÇ) İlk insanlar için en üstün varlık güneştir. Sebep, Maksat, Gâye, Hedef Edatları Fiilin gösterdiği hareketin sebeplerini açıklamak için kullanılan edatlardır. için, diye, dolayı, ötürü, üzere, binaen, cihetle, dolayısıyla, hasebiyle gibi. Seni kartallara yem diye götürüyorum. Eski dostlarımı görmekten ötürü çok sevinçliyim.
EDAT (İLGEÇ) Benzerlik ilişkisi kuran edatlardır. Benzerlik Edatları gibi, denli, misali, üzere Başkalık ifadesi taşıyan edatlarla kurulur. Başkalık Edatları Altın yapraklı bir ağaç gibi duruyordu. Daha önce belirtildiği üzere bu konu ağır bir konudur. Yolcuyum, bir kuru yaprak misali. Kitabı ona uzatmaktan başka çarem kalmamıştı. başka, gayri, maada, özge Ellerinde, oturdukları evden gayri mal yokmuş.
EDAT (İLGEÇ) Miktar, derece ifadesi taşıyan edatlardır. Miktar Edatları Ağırlığı bir küçük çocuk kadardı. Aramızda bu derece iyi ilişkiler olması çok sevindirici. kadar, derece, denli, aşkın Seni bu denli özleyeceğimi düşünmüyordum. Üç bini aşkın asker vardı. Zaman bildiren edatlardır. Zaman Edatları önce, evvel, sonra, beri, itibaren, başlayarak, doğru, geçe, karşı, yakın Sabah saat beşten önce yola çıkmalıyız. Yarından başlayarak bütün notlara bakacakmış. Akşama doğru gelir.
EDAT (İLGEÇ) Yer ve yön belirten edatlardır. Yer yön Edatları Nispet aitlik Edatları İstanbul’a kadar ne zahmet buyurdunuz? aşağı, kadar, değin, doğru, karşı, taraf, sıra, yana Aitlik, nispet, ölçü, karşılaştırma gibi anlamları taşıyan edatlardır. ait, dair, ilişkin, üzerine. Yukarı doğru gidiyordu. Bu konuda bizden taraf olmanı beklerdik. Bu odayı kendine ait olan şeylerle doldurmuştu. Yazarın öz geçmişine ilişkin bilgi yoktu.
BAĞLAÇ Kelimeleri, kelime gruplarını, cümleleri ve kimi zaman da paragrafları şekil ve anlam bakımından birbirine bağlayan kelimelerdir. Kullanılışlarına göre Sıralama Bağlaçları • Sıralama, karşılaştırma, kuvvetlendirme ve cümle başı bağlaçları olmak üzere dörde ayrılırlar. Art arda gelen eş değerde veya eş görevdeki kelimeleri, kelime gruplarını ve cümleleri birbirine bağlayan bağlaçlardır. Başlıcaları: ile, ilâ, dahi, ve, da…da, gerek…gerek, hem…hem, ister…ister, ne…ne, olsun…olsun gibi bağlaçlardır. Hayat ile rüya birbirine karıştı. Bağırtıları kulağıyla duymuştu. Ankara’da üç ilâ beş gün kalabilirim. Bu başarında senin de öğretmeninin de payı vardır. Bu akşam hem sizleri görmeye hem emanetleri bırakmaya geleceğim.
BAĞLAÇ Karşılaştırma Bağlaçları Cümle içerisinde bulunan iki ögeyi karşılaştırma, denkleştirme, oranlama ve seçme gibi benzer işlevlerle birbirine bağlayan bağlaçlardır. ya, ya da, ya…ya da yahut, veyahut da… gibi Evde benden başka kimse yo demiştin, ya bu kadın kim? Ya bu deveyi güdersin ya bu diyardan gidersin. Ya otur bekle ya da yarın telefonla arayıp gel. Bu gelişi bekler gibiydi yahut bu gelişten habersizdi. Ben Ayşe’yle üç veya dört kez görüştüm.
BAĞLAÇ Cümle içerisinde birbiri ile ilişkili iki ögeden birini ötekine anlamca güçlendirerek bağlayan bağlaçlardır. Bir kere de bugünkü İstanbul Türkçesiyle konuştu. Kuvvetlendirme Bağlaçları Bu sırrı kendisi dahi bilmiyordu. d. A, dahi, bile, m. I, m. U, ise, s. A… O akşam eve gitsem bile hiçbir iş yapamayacaktım. İşler kızıştı mı kızıştı. Artık ne zaman biteceği belli olmaz.
Cümle Başı Bağlaçları BAĞLAÇ Kullanıldıkları cümleyi kendisinden önce veya sonra gelen cümlelere bağlayan bağlaçlardır. Fakat ifadesi taşıyanlar; ama, fakat, lakin, ancak, yalnız… Eğer ifadesi taşıyanlar; eğer, gerçi, şayet… Çünkü ifadesi taşıyanlar; çünkü, zira… Gerçi ifadesi taşıyanlar; madem, madem ki, çünkü… fakat, eğer, gerçi, sebep, çünkü, madem ki, sonuç, açıklama, benzerlik gibi ilişkiler kurarlar. Sonuç, açıklama ifadesi taşıyanlar; ki, meğer, oysa ki, şöyle ki, nitekim, halbuki, kaldı ki, üstelik, yani, zaten, bari, belki, keza, ihtimal ki… Benzerlik ifadesi taşıyanlar; sanki, âdeta, nasıl ki, güya… Aksi hâlde ifadesi taşıyanlar; yoksa, aksi hâlde, aksi taktirde…
BAĞLAÇ Derecelendiren, şarta bağlayan bağlaçlar; yeter ki, illâ ki, tâ ki, ama… Herkes kedisini düşünüyordu. Ama unuttukları bir şeyler vardı… Ödevlerini bitir, aksi taktirde bizimle gelemezsin. Siz bunları biliyorsunuz, gerçi daha önce de anlatmıştık.
Yapılarına Göre Bağlaçlar Basit Bağlaçlar Hiçbir ek almamış, kök halindeki bağlaçlardır: şayet, lâkin, ama, bile, eğer, ile, yani… Birleşik Bağlaçlar İki bağlacın, bir zarf ile bir bağlacın ya da kısa cümlelerin anlam ya da ses kaymasıyla oluşan yeni bağlaçlardır: meğerki, mademki, veyahut, sanki, oysa, neyse, yoksa, kim bilir… Birlik Hâlinde Kullanılan Bağlaçlar İki ya da daha fazla kelimeden oluşmuş kalıplaşmış birlikler hâlinde kullanılan bağlaçlardır: ya da, hem de, her ne kadar, görünüşe göre, o hâlde, aksi taktirde. . .
METİN İÇERİSİNDEKİ EDAT VE BAĞLAÇLARI BULALIM Kitap, bizi avuttuğu gibi yükseltir de. Kısa hayatında insanın edindiği tecrübeler ne kadar azdır! Oy saki şiirler ve romanlar, yaratıcılarının türlü iç tecrübeleriyle kaynaşır. Onlarla zenginleşir, onlarla eksikliklerimizi gideririz. Bir şeyler öğrenmek için roman veya şiir okuduğunu sanmıyorum. Sanatçı bir şey ler öğretmek, bazı doğruları göstermek amacıyla yazmıştır ki okuyucu öğrenmek için okusun! Fikir eseriyle sanat eserinin ayrıldığı nokta işte burada!
METİN İÇERİSİNDEKİ EDAT VE BAĞLAÇLARI BULALIM Kitap, bizi avuttuğu gibi yükseltir de. Kısa hayatında insanın edindiği tecrübeler ne kadar azdır! Oysaki şiirler ve romanlar, yaratıcılarının türlü iç tecrübeleriyle kaynaşır. Onlarla zenginleşir, onlarla eksik liklerimizi gideririz. Bir şeyler öğrenmek için roman veya şiir okuduğunu sanmıyorum. Sanatçı bir şey ler öğretmek, bazı doğruları göstermek amacıyla yazmıştır ki okuyucu öğrenmek için okusun! Fikir eseriyle sanat eserinin ayrıldığı nokta işte burada!
METİN İÇERİSİNDEKİ EDAT VE BAĞLAÇLARI BULALIM Görüyorum ki, fikir ve tahayyül âleminden henüz yere inmiş değilim. Halbuki, ben İstanbul’dan çıkarken bütün ıstıraplarımın kaynağının kafamda olduğuna karar vermiştim. Ve onu orada bırakmak istemiştim. Burada hiçbir şey düşünmeyecek, metafiziğe tamamen veda edecek ve bir köylü nasıl yaşarsa öyle yaşayacaktım. Lâkin, işte görüyorum ki bir çanak suda bir damla zeytinyağı gibiyim. Ne karışıyorum ne de dibe çökebiliyorum. Bize, bunun için cemiyetin kaymağı diyorlar galiba.
ÜNLEMLER Söz içerisinde konuşanın acıma, beğenme, sevinç, korku, çaresizlik, şaşkınlık, üzüntü, hayret, pişmanlık, kıskançlık, özlem gibi çeşitli duygularını etkili ve kısa bir biçimde anlatmaya yarayan söz türüdür. aa, aferin, ee, ey, eh, peki, pekâla, pişt, sakın, şşt, tüh hay, yazık, vallahi, ulan, yuh, pöf, püf… Ünlemler söz içerisinde tek başlarına kullanıldıkları gibi bir ad ögesi ile birleşerek ünlem grubu da oluştururlar. Seslenme, sorma, cevap ve gösterme ünlemleri şeklinde sınıflandırılır.
ÜNLEMLER Seslenme ünlemleri Bir isim veya isim unsurunun önüne gelerek bunların işaret ettiği kavrama yönelik seslenmeyi kuvvetlendiren ünlemlerdir. Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş asker! ey, hey, yâhu, be, a, bre… Hey, sen buraya gelir misin? Bu iş çok uzadı yâhu.
ÜNLEMLER Sorma Ünlemleri Karşılıklı konuşmalarda soru sorma anlatımı taşıyan ünlemlerdir. Arkadaşınız bugün buraya gelebilir mi acaba? Hani, acep, acaba, niçin, ha, he, hı, hu, yoksa, eee… Acep beni merak ettiler mi? Eee, sonra ne oldu? Seni alt edeceklerdi hee?
Gösterme Ünlemleri ÜNLEMLER Bir kimseyi, bir şeyi, bir yeri veya düşünceyi işaret ederek göstermek için kullanılan ünlemlerdir. İşte şimdi Arnavutköy dediler. Senin istediğin kitap aha burada. İşte, hah, aha, daha… Hah, şimdi oldu.
ÜNLEMLER Cevap Ünlemleri Bir soruya onay, kabul, ret, inkâr, gizleme gibi benzer ifadelerle verilen cevap sözleridir. Be, eh, elbette, olur, baş üstüne, tabii, hay, hele, he ya, he, vah, hop, hmm, hu, peki, pekâlâ, olur, hayır, hiç, cık, yok… Bunu yürekten mi söylüyorsun? Elbette Bahçenizi gezebilir miyim? Hay hay efendim. Bu konuda ne düşünüyorsun? Hiç.
Yapılarına Göre Ünlemler Gerçek ünlemler ve ünlem olarak kullanılan kelimeler olmak üzere iki çeşittir. Doğrudan doğruya ünlem olarak kullanılırlar. Gerçek Ünlemler Ünlem Olarak Kullanılan Kelimeler A, e, ha, he, hah, eh, ay, ey, peh, pişt, hay, oo, aman, eyvah, haydi, yahu, sakın, yaşa, bre, tee, bravo… gibi. Ünlem olmadıkları hâlde yeri geldiğinde cümle içerisinde ünlem olarak kullanılan kelimelerdir. Allah, aman tanrım, hoppala, ayol, ulan, yuh, yuha, Yarabbi, yoo, hop, fevkalâde, dikkat… gibi.
kaynaklar * M. Kurudayıoğlu Ö. Karadağ, «Hazinesi Çalışmaları Açısından Kelime Kavramı Üzerine Bir Değerlendirme» , Gazi Eğitim Fakültesi Dergisi, Cilt 25, Sayı 2 (2005) 293 307. * Mustafa Levent Yener, «Türk Dilinde Sözcük Türleri Tasnifi Sorunu Üzerine» , Turkish Studies/Türkoloji Araştırmaları, Vol. 2/3 Summer, 2007, ss. 606 623. * Hüseyin Yıldız, «Arapça el Takısının Türkçedeki Kullanımı Üzerine Notlar» Ordu Üniversitesi Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi, 7(3), 2017, ss. 587 598. * Caner Kerimoğlu, «İngilizce Yazılmış Türkçe Gramerlerinde Tanımlık (Article) Kavramı» , (VI. Uluslararası Türk Dili Kurultayı, Ankara, Ekim 2008), Dilbilgisi ve Dilbilim Yazıları, Pegem Akademi Yay. Ankara 2017, ss. 45 56. * Fatma Erkman, Fulya Alıç, vd. , «Sıfat Tamlamalarında ‘Bir’ Kullanımı» XXI. Ulusal Dilbilim Kurultayı Bildirileri, 10 11 Mayıs 2007, s. 70 78. * Leyla Karahan “Tarihî ve Çağdaş Lehçelerde ‘Bir’ İşaretleyicisinin Sözdizimindeki Yeri Üzerine”, Orhun’dan Anadolu’ya Uluslararası Türkoloji Sempozyumu, 1 7 Haziran 2018 Ulanbator Moğolistan, Bildiriler Kitabı, 2. Cilt, s. 1012 1022. * Zeynep Korkmaz «Türkiye Türkçesinde Fiil Çatısı Üzerine Görüşler» , TDAY Belleten, 1996. * Funda Kara «Oldurganlık ve Ettirgenlik Çatı Eklerinin İşlevleri» Uluslararası Türkçe Edebiyat Kültür Eğitim Dergisi, 5(3), 2015, 1204 1215. * Tahir Balcı, «Edat Bağlamında Sözcük Türlerine Yeni Bir Yaklaşım» , Dil Dergisi, 2003, S. 122, s. 7 16.
- Slides: 110