HAYRYE ERBA KRESELLEME VE G G SONRASI AAMA
HAYRİYE ERBAŞ KÜRESELLEŞME VE GÖÇ
GÖÇ SONRASI AŞAMA: GÖÇMENLER VE UYUM
Amaç-1 ØErbaş’ın «Kimlik Açmazı: Toplumsal Cinsiyet ve Aidiyet ya Yabancılaşma» başlıklı makalede, İngiltere’ye göç eden Türklerin; yeni çevrelerindeki gündelik pratiklerinde, kadın ve erkeklerin aidiyet duygusu yaratma ve oluşturma süreçleri ile kimlik inşası sürecinde kadınların rolünün incelenmesi amaçlanmıştır. ØGöçmenlerin yeni gündelik yaşam pratikleri; çevreleriyle ilişkileri, yaşadıkları ülkenin siyasal sistem bilgisi, kendilerini yurttaş ya da yabancı hissetmeleri ve yabancı arkadaş edinme gönüllülüğü bağlamında çözümlenmiştir. ØAidiyet ya da yabancılaşma duygusu, çevre ile etkileşim ve siyasi katılım düzeyi sorgulanarak araştırılmıştır
Amaç-2 ØÇevre ile etkileşim düzeyi; kentteki eğlence, dinlenme, kültürel etkinlik mekan ve alanlarının kullanımı üzerinden sorgulanırken siyasi katılım düzeyi; ülkenin iktidar partisi, başbakanı ve genel seçim tarihi gibi konularda bilgi sahibi olup olmama üzerinden değerlendirilmiştir. ØAraştırmanın hipotezi, göçmenlerin kolayca aidiyet duygusu edinemeyeceği ve gündelik pratiklerin bazılarına yabancı bırakıldığıdır. ØAlt hipotezi ise, kadın ve erkekler arasında yeni bir toplumun üyesi olmaya isteklilik konusunda, aidiyet ve yabancılaşma duyguları açısından, bazı farklılıklar olduğudur.
Göç Süreci Nasıl Ele Alınmalı? ØGöç ve sonuçları bağlamında iki temel yaklaşım vardır. ØBunlardan ilki, kapitalizmin gelişimi ve nüfus hareketleri arasındaki karşılıklı ilişkiyi vurgulayan Marksist yaklaşımdır. Bu yaklaşıma göre göç ve göçün sonuçları, toplumsal sınıf ve sınıf mücadelesi ile açıklanmalıdır. Marksist yaklaşım göçün politik, kültürel ve bireysel boyutlarını göz ardı eder. ØBir diğer yaklaşım ise, dinsel ve etnik farklılıklara önem veren ve sınıfı inkar eden Marksist olmayan yaklaşımdır. Bireysel ve kültürel faktörlerle göç olgusunu ele alan bu yaklaşım yapısal etkenleri ihmal eder. ØGöç olgusu ele alınırken hem yapısal hem de bireysel faktörleri kapsayan bu iki karşıt görüşün sentezi yapılmalıdır. Göçün ırkçılık ve etnisite gibi sonuçları hem mikro düzeyde sosyal psikolojik açıdan ele alınmalı hem de makro düzeyde yapısal analizler ile kuramsallaştırılmalıdır.
Türkiye’den İngiltere’ye Göç-1 Türkiye’den İngiltere’ye giden 2 temel göç dalgası bulunmaktadır. 1. Bunlardan ilki, emek ya da işçi göçü olarak adlandırdığımız, 1960’lı yıllarda başlayan göç hareketidir. Bu hareketin başlarında göç eden işçilerin birçoğu, Sünni-Müslüman Türklerden oluşmaktadır.
Türkiye’den İngiltere’ye Göç-2 Ø 2. Diğer göç dalgası ise, mülteci ve sığınmacı göçüdür. İngiltere’ye giden ilk mülteci göçü, 1971 Askeri Müdahalesinden sonra siyasi nedenlerle kaçan 68 kuşağı öğrenciler ve politik aktivistlerden oluşmaktadır. Øİkinci mülteci göçü, 1980 Askeri Darbesi sonrasında göç eden siyasi mültecilerden oluşurken; son mülteci ve sığınmacı göç dalgası, 1980’lerin ortasında Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde ortaya çıkan politik sorunlar ve artan baskılar nedeniyle göç eden Sünni ve Alevi Kürtlerden oluşmaktadır. ØBu çalışmada, nicel veri örneklemi, 1984 sonrası Türkiye’deki ekonomik ve siyasi baskıdan dolayı mülteci olarak göç eden kişilerle sınırlandırılmıştır.
Göç, Aidiyet ve Yabancılaşma ØKimlikler; tarihsel, siyasi ve sosyal koşullara bağlı olarak değişim gösteren bir yapıya sahiptir. Bu doğrultuda, uluslararası göç ile birlikte yaşanan değerler çatışması kimlik çatışmasına da neden olur. Geleneksel, sabit ve bütüncül bir kimliğe sahip olan insanlar, uluslararası göç ile birlikte yeni bir kimlik inşası sürecine girerler (Aşkın, 2007, s. 215). Ø Aidiyet olgusu; temel bir insan güdüsü olarak tanımlanmasının yanı sıra, insanlar arası ilişkilerin inşa edilmesinde, geliştirilmesinde ve sürdürülebilir bir hale gelmesinde işlevsel bir istek olarak tanımlanmaktadır. Bu doğrultuda, aidiyet kavramı, kimi zaman ortak paydalarda buluşmayı sağlarken kimi zaman da bir turnusol kağıdı görevi yaparak bizi ötekilerden ayırır (Sözer, 2019, s. 423). Yabancılaşma ise; anlamsızlığı, kuralsızlığı, sosyal tecridi ve kültürel uzaklaşmayı ifade eden bir kavramdır.
Göçmenler, Ayrımlaşmalar, Kimlik ve Aidiyet-1 ØGöçmenler, gittikleri ülkelerdeki yapısal olan ve olmayan koşullar ile geldikleri ülkedeki yapısal olan ve olmayan koşullar arasındaki ilişki üzerinden, kendi yaşam alanlarını kurmaya çalışırlar. ØGöçmenlerin göç ettikleri ülkelere kültürlerini ve kimliklerini götürmesiyle, yakın bölgelerde yaşayan insanlar kültürel gettolar oluşturur (Erbaş, 2004, s. 224). ØEtnik kuruluşlar göçmenlerin göç ettikleri ülkelerle entegrasyonunu sağlayabilir ya da ayrımlaşmasına neden olabilir.
Göçmenler, Ayrımlaşmalar, Kimlik ve Aidiyet-2 ØGöçmen ayrımcılığı genellikle kentlerin belirli bölgelerinde mekânsal ayrımlaşma ve ekonominin belirli sektörlerinde ekonomik ayrımlaşma olarak ortaya çıkarken; göç sonrası aşamada göç alan ülkenin düzenlemeleri ve göç politikaları, göçmenlerin ayrımlaşma ve marjinalleşme düzeyini önemli ölçüde etkilemektedir (Erbaş, 2004, s. 226). ØBu nedenle aidiyet siyaseti göçmenlerin kendilerini toplumun bir parçası olarak hissedebilmesi için önemli bir faktördür.
Bulgular: Göç ve Toplumsal Cinsiyet-1 ØToplumsal bir yaratı olan toplumsal cinsiyet; iktidar ve güç ilişkilerini, ekonomik, siyasi ve sosyal hayatı ve buna bağlı olarak kadın ve erkeklerin ihtiyaç ve sorumluluklarını etkilemekte ve yönetmektedir. ØBu toplumsal cinsiyet rolleri sabit ve değişmez değildir; ekonomik, sosyal ve kültürel değişime paralel olarak, süreç içerisinde yeniden inşa edilir. ØToplumsal cinsiyet rollerini dönüştüren bir unsur da uluslararası göç olgusudur. 1950’li yıllarda, Almanya başta olmak üzere, Avrupa ülkelerine yapılan göçler kadının ev içindeki konumunun sorgulanmasına neden olmuştur.
Bulgular: Göç ve Toplumsal Cinsiyet-2 Ø 1960’lı yılların öncesinde, göç araştırmalarında, cinsiyet farklılıkları göz ardı edilirken; o dönemde ortaya çıkan ikinci dalga feminist hareketleriyle birlikte toplumsal değişimin, toplumsal cinsiyet rollerine özgü ve farklı etkilerine dikkat çekilmeye başlanmıştır (Şeker, 2016, s. 32). Ø 1970’li yıllarda, Avrupa ülkelerinde kadın işçilere ihtiyaç duyulması; toplumsal cinsiyet rollerinde değişimlere, kadının ev dışında hane ekonomisine katkıda bulunmasına ve buna bağlı olarak, ev içindeki rollerde kadın ve erkek arasında işbölümü yapılmasına neden olmuştur (Şeker, 2016, s. 22). ØAtaerkil bir toplum yapısına sahip olan Türkiye’de; Avrupa ülkelerine göç eden kadınların çalışma hayatına geçmesi ve emek gücünün karşılığını almalarıyla birlikte toplumsal cinsiyet rolleri değişime uğramıştır.
Bulgular: Göç ve Toplumsal Cinsiyet-3 Göç olgusu, bu zamana kadar literatürde erkek tarafından alınan karar ile başlayan ve evlilik, aile bağı gibi nedenlerle kadın ve çocukları da etkileyen; kısaca asıl aktörün, aileyi kamusal alanda temsil eden erkeğin olduğu bir süreç olarak ele alınmıştır. Bu araştırmalarda; erkek özne, kadın ise edilgen ve erkeğe eklemlenmiş bir şekilde ele alınır. Aynı şekilde bu dönemde yapılan çalışmalarda, kadınlar geleneksel değerlerin taşıyıcısı olması nedeniyle kültürel uyum sürecini geciktiren stereotipler olarak ele alınmıştır.
Bulgular: Göç ve Toplumsal Cinsiyet-4 ØLondra’daki göçmen Türkler ile yapılan çalışmada; göç eden kadınların toplumsal cinsiyet rollerine, göç edilen kültürün etkilerine karşı, ailenin değerlerini ve dilini koruma çabasının eklendiği gözlemlenmiştir. Aynı zamanda, çocuklarının çokkültürlü ortamlarda sosyalleşmesini sağlamak ve akrabalarla ilişkilerini sürdürmek gibi yeni sorumlulukları da üstlenirler. ØAraştırma sonuçlarına göre, kadınlar kendi alt-gruplarının oluşmasını sağlayan ana faillerdir. Göçmen erkekler etnik örgütlenmelerin oluşturulması ve yönetiminde kadınlardan, göçmen kadınlar ise ailenin ve alt-toplulukların etkinliği ve sürekliliğini sağlamada erkeklerden daha baskındır.
Bulgular: Göç ve Toplumsal Cinsiyet-5 ØAyrıca kadınların ana çevrelerinin ev ve evlerine yakın işyerleri arası ile sınırlıyken, erkeklerin ürettiği ve kullandığı alanların daha farklılaşmış olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Bu durum, kadınların yaşadıkları şehir ve etkileşim kurma becerilerini olumsuz etkilemekte ve kısıtlamaktadır. ØKadın göçmenleri erkek göçmenlerden ayıran en önemli konulardan biri, işgücü piyasasındaki konumlarıdır. Göçmen kadınların istihdamı, göçmen erkeklere göre, daha kolay olmaktadır. ØLondra’daki Türklerle yapılan araştırmada, o dönemde tekstil ve giyim sanayiinde gereken işgücü ve kadınlaşma süreci nedeniyle kadınların erkeklerden daha çok kazandığı saptanmıştır.
Bulgular: Göç ve Toplumsal Cinsiyet-6 Ø Kadınların erkeklerden daha çok çalışması ve gerektiğinde otoriteyi üstlenmesiyle birlikte erkeklerin -otoritelerini kaybetmenin bir sonucu olarak- daha yoğun bir kimlik bunalımı yaşadığı gözlemlenmiştir. ØAraştırma kapsamında yapılan görüşmelerde, kendisini ikinci sınıf vatandaş olarak hisseden göçmenlerin kadınlar için %60, erkekler için %57 olduğu görülmüştür. ØYapılan araştırmada, yerliler tarafından hoşlanılmadığı ve istenilmediği hissinin hem kadınlarda hem de erkeklerde yoğun olduğu sonucuna ulaşılmıştır. ØGenel olarak göç olgusunu ele aldığımızda, kadınları –her ne kadar göç sonrası süreçte değişime uğrasa da- toplumsal cinsiyet rolleri nedeniyle daha olumsuz etkilese de erkek göçmenlerin olumsuz koşullardan, kadınlardan daha fazla etkilendiği görülmektedir.
Kaynaklar Erbaş, Hayriye (2002) “Küresel Kriz ve Marjinalleşme Sürecinde Göç ve Göçmenler”, Doğu-Batı Düşünce Dergisi, Sayı. 18, ss. 173 -191. Erbaş, Hayriye (1999) “Metodoloji Tartışmaları Işığında Göç ve Etnisite”, A. Ü. DTCF, Sosyoloji Bölümü Dergisi, Sayı 2, ss. 17 -39. Erbaş, Hayriye (2008) “Identity Dilemma: Gender And A Sense of Belonging Or Of Alienization” DTCF Dergisi, Sayı 48, ss. 1 -26. Kimlik açmazı: toplumsal cinsiyet ve aidiyet ya da yabancılaşma, Gidişlerden Kaçışlara Göç ve Göçmenler: Kuram, Yöntem ve Alan Yazıları, (2019), ss. 209 -240. Çev. Özlem Alioğlu Türker Erbaş, Hayriye (2018) ÖÇMEN KRİZİ Mİ? KRİZLERİN GÖÇMENLERİ Mİ? : Göçler Çağında Göçmenlik Halleri, Çelişkiler ve Sorunlar, iç. Serap Durusoy & Işıl Şirin Selçuk (Der. ) Bugünkü Küreselleşmeyi Anlamak, Ankara: İmaj Yayınevi, ss. 123165. Şeker, D. (2016), Göç sürecinde 14(1), ss. 20 -39 kadın, CBÜ Sosyal Bilimler Dergisi,
- Slides: 17