HALK EDEBYATI ANONM HALK EDEBYATI AIK EDEBYATI TASAVVUF


HALK EDEBİYATI ANONİM HALK EDEBİYATI AŞIK EDEBİYATI TASAVVUF EDEBİYATI www. edebiyatogretmeni. net

ÖNEMLİ ÖZELLİKLERİ 1. Dil sade ve özentisizdir. 2. Nazım birimi dörtlük, ölçü hece ölçüsüdür. 3. Çoğunlukla yarım uyak ve redif kullanılır. 4. Halk şairleri okur-yazar değildir. Şiirler meraklılar 5. 6. 7. 8. fından yazıya geçirilmiştir. Bunlara “cönk” denir. tara- Şiirler saz eşliğinde doğaçlama söylenir. Yaşamla iç içedir. Hayalden çok gözlem vardır. Aşk, özlem, gurbet, ölüm, doğa, yurt güzellikleri, yiğitlik, din, özgürlük konuları işlenir. Şiirlerin son dörtlüğünde şairin adı geçer. 18. yy’dan sonra aruzu ve dolayısıyla Arapça, Farsça sözcükleri kullananlarda olmuştur. (Dertli, Erzurumlu Emrah, Zihni)

v Yaratıcısı bilinmeyen edebiyattır. v Anonim şekilde oluşan ürünler: Destanlar, Masallar, Maniler, Türküler, Ninniler, Bilmeceler, Halk öyküleri(Dede Korkut), Karagöz, Orta oyunu… gibi halkın ortak malı haline gelmiş ürünlerdir.

MANİ TÜRKÜ Ø 4 mısradan oluşur. Ø 7’li hece ölçüsüyle yazılır. Ø Kafiye düzeni: a, a, x, a Ø Asıl anlatılmak istenen duygu/düşünce genellikle son iki mısradadır. Ø Hemen her konuda yazılır. Ø Cinaslı (Ayaklı) manilerde mısra sayısı fazla olabilir. Ø İki kişinin karşılıklı söyledikleri manilere “deyiş” denir. Ø Doğu Anadolu’da “Bayatı”, Urfa’da “Hoyrat” denir. Ø Genellikle; aşk, doğa, güzellik, kahramanlık, sosyal olayları konu alır. Ø Kendine özgü bir ezgiyle söylenir. (Bozlak, Barak) Ø Yapı bakımından iki bölümden oluşur; 1. BÖLÜM; Türkünün asıl sözlerinin söylendiği bölümdür. Bu bölüme “bent” denir. 2. BÖLÜM; Bentlerin sonunda tekrarlanan nakarat bölümüdür. Bu bölüme “kavuştak” denir. Ø Türküler bazı özelliklerine göre 3 gruba ayrılır; a) Ezgilerine göre: 1) Usullü Ezgiler: Oyun Havaları 2) Usulsüz Ezgiler: Uzun Hava b) Konularına göre: Aşk türküsü, kahramanlık türküsü c) Yapılarına göre: Manilerden kurulanlar, dörtlüklerden kurulanlar. Ø Türküler kavuştaklarına göre kafiyelenir

AĞIT NİNNİ ATASÖZÜ BİLMECE FIKRA Ø Sevilen bir kişinin ölümünden duyulan acıyı dile getiren ve her zaman ezgiyle söylenen şiirlerdir. Ø Aslında bir türkü çeşididir. Ø Küçük çocukları uyutmak için özel bir ezgiyle söylenen şiirdir. Ø Aslında türkünün bir çeşididir. Ø Uzun deneyim ve gözlem ürünü olan, topluma öğüt vererek doğru yolu göstermeye çalışan kısa özlü sözlerdir. Ø Bir varlık ya da nesnenin adını anmadan niteliklerini üstü kapalı bir biçimde o varlığı buldurmayı amaçlayan sözlerdir. Ø Güldürürken düşündürmeyi amaçlayan kısa, nükteli sözler.

Ø Oğuz Türklerinin geleneklerini, göreneklerini, tarihi ve HALK coğrafi konumlarını, savaşlarını Oğuz Türkçesiyle anlatır. HİKAYELERİ Ø 12 öykü ve bir önsözden oluşur. (DEDE KORKUT) Ø Bunlar destan geleneğinden halk hikayeciliğine geçiş döØ Ø Ø HALK TİYATROSU neminin ürünleridir. Nazım nesir karışıktır. İslamiyet’in izlerini taşır. Tabiat ve hayvanlar ön planda tutulmuş, canlı bir şekilde işlenmiştir. Aliterasyonlara yer verilmiş. Yazma nüshaları “DRESTEN VE VATİKAN” dadır Ø Karagöz, ortaoyunu ve meddah gibi seyirlik oyunlardır. Ø Geleneksel sözlü tiyatronun örneğidir. Ø Hem göze hem kulağa seslenir. Ø Ø Şive taklidinden yararlanır. Ø Oyunlar doğaçlama oynanır.

Ø Bir kukla oyunudur, eğlendirme amacı taşır. KARAGÖZ Ø Oyunun bel kemiğini Karagöz adlı cahil biriyle , Hacivat adlı bilgili geçinen biri arasındaki diyaloga dayanır. Ø Klişeleşmiş bölümleri vardır. Ø Kuklayı oynatan kişi , konuşmaları tek başına yapar. ORTAOYUNU Ø Şehir meydanlarında ya da kendileri için hazırlanan yerlerde Pişekar , Kavuklu , Zenne gibi sabit tiplerle oynanan güldürü amaçlı seyirlik oyundur. Ø Oyunun bel kemiğini şive taklitleri oluşturur. Ø Metinsiz , suflörsüz bir oyundur. MEDDAH Ø Tek kişilik bir oyundur. yüksekçe bir yere çıkan meddah, değişik şivelerle konuşarak anlattığı bir olayla güldürü oluşturur.

Ø Aşık, Ozan denilen saz şairlerinin; gurbet, aşk, ayrılık, sevgili, doğa, yiğitlik, eleştiri gibi konularda saz eşliğinde söyledikleri ürünlerdir. Ø Dil sadedir, hece ölçüsü kullanılmıştır. (Aruzu kullananlar da olmuştur. ) Ø Aşıklar, usta-çırak ilişkisiyle yetişen gezginlerdir. Ø Yarım uyak ve cinaslara yer verilmiş. Ø Şiirlerin son dörtlüğünde şairin adı geçer. Ø Şiirler doğaçlama yazılır. Ø Bu şiirler “CÖNK” adı verilen defterlere yazılır.

AŞIK EDEBİYATI NAZIM ŞEKİLLERİ K O Ş M A Ø 11’li hece ölçüsüyle oluşturulur. Ø Dörtlüklerden oluşur, dörtlük sayısı üç ile beş arasında değişir. Ø Halk ve Aşık edebiyatının en çok kullanılan nazım biçimidir. Ø Divan edebiyatındaki gazele benzer. Ø Dili sade , anlatımı yalın ve içtendir. Ø Son dörtlükte ozanın adı geçer. (Tapşırma)

Konuları Bakımından Şöyle İncelenir: TAŞLAMA ü Kişilerin ve toplumun kötü yanlarını ü ü yeren eleştiren şiirlerdir. Divan edebiyatı; Hicviye Batı edebiyatı; Satir Günümüz edebiyatı; Yergi Dertli, Seyrani, Kazak Abdal, Aşık Veysel bu türde eser veren en ünlü ozanlardır. GÜZELLEME KOÇAKLAMA ü Yiğit anlamına gelen “koçak” sözcüğünden türetilmiştir. ü Bu türde yiğitlik, kahramanlık ve savaş konuları işlenir. ü Köroğlu ve Dadaloğlu bu türde en güzel örnekleri vermiştir. AĞIT ü Sevgilinin ve doğanın güzelliklerini konu edinen şiir türüdür. ü Sevilen bir kişinin ölümünden duyulan üzüntüyü dile getirmek için söylenir. ü Bu türün en önemli şairleri: Karacaoğlan ve Noksani’ dir. ü İslamiyet önceki Türk Edb. -Sagu ü Divan Edebiyatında-Mersiye ü En önemli şairleri: Kağızmanlı Hıfzı Bayburtlu Zihni’dir.

VA RS AĞ I SE M Ø Toroslar’daki Varsak boyu ozanlarınca söylenmiş. Ø Çok yaygın değildir. Ø 8’li hece ölçüsüyle, abab/cccb/dddb uyak düzeninde yazılmıştır. Ø Özel bir ezgiyle söylenir. Ø “bre, hey, behey” gibi ünlemler kullanılarak yiğitçe söylenir. Ø Konu bakımından “Koşma”ya benzer. Aİ Ø Bütün özellikleriyle koşmaya benzer. Ø 8’li hece ölçüsüyle yazılır. (Bu yönüyle koşmadan ayrılır. DE ST A N Ø Aşık edebiyatının en uzun nazım biçimidir. Ø 11’li hece ölçüsüyle yazılır. Nazım birimi dörtlüktür. Ø Savaş, kahramanlık, ayaklanma, kıtlık, hastalık, doğal afet gibi konular işlenir. Ø Bu türün en önemli şairleri: Kayıkçı Kul Mustafa, Selimi, Seyrani

AŞIK EDEBİYATI SANATÇILARI KARACAOĞLAN § Osmanlı topraklarını karış gezmiş gördüğü her güzeli şiirleştirmi § Şiirlerinde aşk güzellik başta olmak üzere; ayrılık, yoksulluk, yiğitlik, g ölüm temalarını işlemiştir. § Sevgili onun şiirlerinde sevgili somuttur hatta bazen vuslat mümkündür. § Bölge dilini başarıyla kullanmıştır, eserlerinde benzetme ve canlı tasvirlere yer her şeyiyle eserlerine girmiştir. § Halk şiiri geleneğine oldukça bağlıdır. Şiirlerini 11’li hece ölçüsüyle yazmış, sem larıyla şöhret kazanmıştır. § İrticalen şiir söylemesi, eserlerinde daha çok yarım ve tam kafiyeye yer vermes § Bütün aşık edebiyatı şairlerini etkilemiştir. Karac’oğlan söyler sözün başar Aşkın deryasını boydan aşırır Seni bir mecliste hacil düşürür Kötülerle konup göçücü olma

KÖROĞLU § Geleneği iyi bilen bir şairdir. § Şiirleri arasında yiğitçe, coşkun bir seslenişle söylenmiş koçaklamalar tutar. § Aruzun tesirinde kalmamış, şiirlerini hece vezni ile yazmıştır. § Tabiata dayanan benzetmeleri ve sade bir dili vardır. § Aşk, tabiat gibi konuları işlediği şiirleri de vardır. § Bolu Bey’i ile yaptığı mücadele ile tanınan “Köroğlu” ile karıştırılmamalı. Köroğlu der ki n’olacak Takdir yerini bulacak Mavilim kaldı alacak İlle mavilim

ÖKSÜZ DEDE § III. Murat zamanında yaşadığı şiirlerinden anlaşılmaktadır. § 8’li ve 11’li hece ölçüsüyle yazdığı şiirleri vardır. Acem’i yutmakta kasdı § Biçim bakımından ilk Türkü metnini 16. yy’da Öksüz. Abdalların Dede giyer postu vermiştir. Öksüz Dede der Hak dost Allah’tan korktun mu geld § Şiirlerine bakarak canlı tasvir ve benzetmeleriyle devrinin önde gelen şairlerinden olduğunu söyleyebiliriz. AŞIK ÖMER § Asıl adı Ömer olup bir ara Adli mahlasını da kullanmıştır. § Saz şairleri arasında üstat bilinen şık Ömer Klasik şairler arasında da tanınmaktadır. § Asıl şöhretini halk zevkine uygun olarak hece vezni ile söylediği şiirleriyle kazanmıştır. § Şiirini bilgi dağarcığını aldığı medrese eğitimiyle zengin. Aşık Ömer geldi ise leştirmiştir. Hak inayet kıldı ise § En çok bilinen şiiri; 38 dörtlükten oluşan ve içinde 105 Ferhat dağı deldi ise şairin adı geçen Şairnamesidir. Ben koyam dağı dağ üzre § şık maşuk ilişkisini diyalog yoluyla şiirine katmıştır. “Dedim dedi” şiiri bunun en güzel örneğidir.

KAYIKÇI KUL MUSTAFA § Yeniçeri şairlerinin en tanınmışıdır. § Halk zevkine bağlı doğal bir söyleyişi vardır. § Genç Osman için yazdığı destan önemlidir. Kul Mustafa’m daim söyler özünd Gaziler de cenk eylemiş yolunda Koyverin Türk’ü bilek demirinden Boyuna küffarı ururun demiş ERCİŞLİ EMRAH § Hem bir halk hikâyesi kahramanı (Emrah ile Selvihan) hem de güçlü bir saz şairidir. § Dilinin mahalli kelimelerle örtülü olması belirli bir tahsilinin olmadığını ortaya koymaktadır. § Hece vezni ile yazmış, tasavvuf konularına şiirlerinde yer vermemiştir. Bu da onu Erzurumlu Emrah’tan ayırır. § Şiirlerinde benzetme ve tabiat güzelliklerinden yararlanmıştır. § Aşıklık geleneğini sürdürmüştür. Bugün men bir güzel gördüm Bahar cennet sarayınnan Kamaştı gözümün nuru Onun hüsn-i cemalınnan

GEVHERİ § Şiirlerinde yabancı kelimelere ve divan edebiyatı mazmun. Ela gözlü nazlı dilber larına yer vermiştir. Seni kandan sakınurum Kandan değil hey efendim § Şiirlerinden Şam’a, Arabistan’a gittiğini bir kaynaktan. Seni da candan sakınurum Rumeli de bulunduğunu ve bir paşanın yanında kâtiplik yaptığını öğreniyoruz. § Şiirlerinde divan edebiyatının etkisi vardır. Aruz veznini kullanmıştır. Fakat hece ile yazdığı şiirlerinde daha başarılıdır. § “Aşk, gurbet, firkat” üçlemesi ile Türkçenin öğretiminde önemli adımlar atmıştır. BAYBURTLU ZİHNİ Semgütlü Gafur’a gider hırla § Şiirlerinin incelenmesinden, onun iyi bir tahsil gördüğü Kapısında eşek gibi zırlarım anlaşılmaktadır. Hakim efendiye varır zorlarım § Sürgünlerle geçen memuriyet hayatı ölümüne kadar. Yıkarım sürer. başına halk-ı cihanı İnatçı mizacı, isyankâr ruhu, mısralarında yer aldıkça huzuru kaçacaktır. § Hece vezni ile yazdığı şiirleri ve asıl şöhretini sağlayan destanları Sergüzeştname’sinin sonunda yer almaktadır.

DADALOĞLU (Ferman Padişahın, Dağlar Bizimdir) §Toroslar’daki göçebe Türkmenlerin Avşar boyundan olan Dadaloğlu’ hakkında fazla bilgimiz yoktur. § Şiirlerinde yiğitçe bir sesleniş olduğu gibi içli söyleyiş de vardır. §İçinde bulunduğu tarih ve toplum olaylarını şiirlerine yansıtmıştır. §Tipik bir aşiret aşığıdır. Aşiretine duyduğu hayranlığı dile getirmiştir. §Yayla hayatı, Avşar güzelleri ve iskân şiirlerinin konusunu oluşturmuştur. §Koşma , türkü, varsağı, Semai ve destanları kudretli bir sanat ifadesi taşır. DERTLİ § İlk mahlası Lütfi’ dir. Yaşamının güçlüklerinden dolayı Dertli mahlasını almıştır. § Hem aruz hem hece ölçülerini kullanmıştır. Pek çok klasik şairimizin tesiri altınd Divan’ı vardır. § Asıl şöhretini hece ile yazdığı şiirlerden kazanır. § Dini konulara rahat bir üslupla yaklaştığı için din adamlarıyla arası iyi değildir. Dut ağacından teknesi Kirişten bağlı perdesi Behey insanın teresi Şeytan bunun neresinde

ERZURAMLU EMRAH § Şiirlerine bakarak medrese eğitimi gördüğünü söyleyebiliriz. § Aruz vezniyle olan şiirleri Divan-ı Emrah adıyla yayımlanmış tır. Dedim Emrah gibi var mı aşığ § Her iki vezinde de yazdığı şiirlerinde klasik şiirin kokusu bu. Dedi elbet benim senin layığı lunmaktadır. Dedim halinde bil bağrı yanığ § Şiirlerinde hem dini tasavvufi konuları işler, hem Dedi bilmez idim anca inandı de “ şıklık geleneğini” devam ettirir. § Kastamonu’ da evlenip oturmuştur. SEYRANİ § Türk saz şiiri vadisinin en önde gelen hiciv ustasıdır. § Sarayın önde gelenlerini hicvetmesi yüzünden İstanbul’dan kaçırılmıştır. Seyrani bilmem mert midir § Dini tasavvufi konularda da pek çok şiirler söylemiştir. Yoksa cana cömert midir Eyyub’ün derdi dert midir § Dilinin ağır olması şöhrete kavuşmasını engellemiştir. Ben ondan besbeter çektim

AŞIK VEYSEL ŞATIROĞLU § Sivas’ın Şarkışla ilçesinin Sivri alan köyünde doğmuştur. § Çocukluğunda geçirdiği çiçek hastalığı yüzünden gözlerini kaybetmişt § İçli bir saz şairidir. § Şiirlerinde insan, yurt, tabiat sevgisi sade bir dille dile getirmiştir. § Ankara ve İstanbul radyolarında program yapmıştır. § Pek çok şiiri bestelenmiş, plak ve kaset olarak geniş kitlelere ulaştırılmıştır. § Ahmet Kutsi Tecer tarafından edebiyatımıza kazandırılmıştır. § DEĞİŞLER, SAZIMDAN SESLER, DOSTLAR BENİ HATIRLASIN Gün ikindi akşam olur Gör ki başa neler gelir Veysel gider adı kalır Dostlar beni hatırlasın

ERZURUMLU YAŞAR REYHANİ § Aşık tarzı şiirin bütün türlerinde şiirler söylemiştir. § Ülkemizi yurt dışında da temsil etmiştir. § Şiirlerinde halk öykülerinden de yararlanmıştır. KARSLI MURAT ÇOBANOĞLU § Doğaçlama, atışma, türkü ve halk hikaye rında oldukça başarılıdır. § Şiirleriyle öğütler vererek insanları güzel ve vatansever olmasını ister. ŞEREF TAŞLIOVA § Doğaçlama şiir söylemede ve saz çalmada üstün bir yeteneği vardır. § Avrupa’ daki Türklere konserler vermiştir.

Ø Tasavvuf felsefesine bağlı, dini içerikli bir edebiyattır. Ø Tasavvufa göre: Tek varlık Allah’tır. Bütün evren Tanrı’nın görüntü sünden başka bir şey değildir. İnsan Tanrı’nın özelliklerini taşır. İn sanda iki özellik bulunur: varlık ve yokluk. İnsan yokluk öğesini o tadan kaldırıp Tanrı’ya yönelmelidir. Tanrı’ya aşk ile ulaşılır. Bu de ğerlere ulaşmak için tekke şairleri bir tarikata girip, şeyhe bağlanmalıdır. Ø Divan edebiyatı ile halk edebiyatını birleştiren bir “edebiyat köprüs vazifesi görür. www. edebiyatogretmeni. net

TASAVVUF EDEBİYATI NAZIM ŞEKİLLERİ İ L A H İ § Allah aşkıyla insan sevgisini bütünleştiren lirik şiirdir. § 7’li, 8’li, 11’li hece ölçüleriyle yazılır. § Özel ezgiyle söylenir. N U Ne varlığa sevinirim Ne yokluğa yerinirim Aşkın ile avunurum Bana seni gerek seni T U K § Tekke önderlerinin (mürşid) tarikata yeni giren dervişleri aydınlatmak, onlara bilgi vermek için söyledikleri şiirdir. § Didaktiktir. Edebdür Hakka yakın Bilür isan Hakkın Edebsüz olma sakın Var edeb öğren edeb

Ş A T H İ Y E § İnançlardan alaycı bir dille söz ediyormuş gibi söylenen şiirlerdir. § Görünüşte saçma olan bu şiirlerin yorumlandığında tasavvufla ilgili çeşitli kavramlara değindiği görülür. D E V R İ Y E İnip Beytullah’tan kendün dinlersün Cibril’e perde altunda söylersün Bu ateş-i Cehennemi neylersün Hamamın mı var ya külhancı mısun § Tasavvufa göre, evrenin ve insanın Allah’tan gelip tekrar Allah’a dönmesi düşüncesini işler. § Tekke edebiyatının en karmaşık ve izahı en zor türlerinden biridir. Ak süt iken kızıl kana karışıp Emr-i Hak’la coşup cevlana geldim Ma’i cari ile akıp, yarışıp Katre-i na-çizden ummana geldim Dokuz ay on gün batn-ı maderde Kudretten gözüne çekildi perde Çıkıp ten donundan cihana geldim

TASAVVUF EDEBİYATI SANATÇILARI MEVLANA § 13. yy Anadolu’nun en büyük tasavvuf şairidir. İslam dinine tam bir ihl § Doğu’da ve Batı’da büyük bir sanat, bir duyuş, düşünüş ve inanış cere kaynağıdır. § 1244’te Konya’ya gelmiş Şems-i Tebrizi ile tanıştıktan sonra tasavvufa gönül ve § Eserlerini Farsça yazmasına rağmen hem Türk mutasavvıf ve şairleri hem de di irler üzerinde etkili olmuştur. § Mevlana’nın ölümünden sonra çeşitli şehirlerde Mevlevi dergâhları açılmış, Ana liğinin sağlanmasında bu tarikatın büyük etkisi olmuştur. § Mevlana için ölüm bir son değil başlangıçtır. Vahdet-i Vücut (Allah’ın Birliği) naz nur. § Her dinden, her mezhepten, her milletten her insanı; insan olduğu ve büyük bir nur taşıdığı için sevmek inanışındaki İslam panteizmi onun eserlerinde mevcutt § Mesnevi, Divan-ı Kebir, Fihi Mafih, Mektubat, Mecalis-i Seb’a

HACI BEKTAŞ VELİ § Bektaşilik tarikatının kurucusudur. § 13. yy’da yaşamıştır, Türkistan’ın Nişabur şehrinde doğmuştur. A isteğiyle Anadolu’ya gelmiştir. § Bilinen en önemli eseri ‘’Makalat’’tır. Sohbetler sözler anlamına g Hz dem’in yaratılışı, Şeytan ve Şeytani işler, Allah’ın birliği gibi ele almıştır. § Kitabu’l-Feva’id, Fatiha Suresi Tefsiri, Şathiyye, Hacı Bektaş’ın Nasiha Şerhi, Hadis-i Erbain’in Şerhi, Makalat-ı Gaybiyye ve Kemalat-ı Ayniye

YUNUS EMRE § Eskişehir’de doğup öldüğü söylenir. § Hayatı efsanelerle örülmüştür. § Dili sadedir. § Allah inancını ve insan sevgisini işler. § Şiirlerinde coşkun bir lirizm vardır. Lirik bir şairdir. § Şiirlerinde hem aruz hem de hece vezni kullanılmıştır. § İşlediği konular yönüyle evrenseldir. § Bir gönül adamıdır. Halka beraberliği, doğruluğu, gönül kazanmayı, dostluğu öğ § Dünyaca tanınmıştır. § Divan, Risaletü’n-Nushiyye www. edebiyatogretmeni. net

AHMET FAKİH § Anadolu’da Türkçe tasavvuf şiirleri söyleyen sofi şairdir. § İran kültürünü bilen, medrese tahsili görmüş coşkun bir mutasavvıfdır. Anadolu’da Mevlana’dan önce Türkçe şiir söylemiştir. § Mevlana Celalettin Rumi’nin babası Baheddin Veled’den ders almış, geniş din bilgilerine sahip bir fakih olarak büyük şöhret kazanmıştır. § Çarhname GÜLŞEHRİ § Anadolu Türkçesi ve tasavvuf açısından önemlidir. § Türkçeyi bir sanat dili haline getirmeye çalışmış § Felekname, Aruz Risalesi, Mantıku’t Tayr § Matık’ut Tayr adlı eserinde Türkçeye bir kuş inceliği ve ahengi kazandırmaya çalışmış. Bu eserde kuşlar arasında geçen tasavvufi konular anlatılmış.

KAYGUSUZ ABDAL § Yunus tarzı söyleyişi vardır. § Anadolu’daki Alevi-Bektaşi edebiyatının ilk şairlerindendir. § XIV. yy erenlerinden Abdal Musa’ya mensuptur. § Şiirlerini samimi, lirik, derin bir heyecan, zekâ çizgileriyle ve bir inanış serbestliğiyle söyleyen kuvvetli bir halk tasavvuf şairidir. § Şiirlerinde dili sade, yer mertlik sahnelerini hatırlatan, gizli bir kahramanlık ve bir destan dili havası vardır. § Eserleri: Manzum eserleri: Divan, Gülistan, Mesneviler, Gevhername, Minbername, Dolabname, Salatname Mensur eserleri: Budalaname, Miglataname, Vücudname, Risale-i Kaygusuz Manzum + Mensur Eserleri: Dilguşa, Sarayname

HACI BAYRAMI VELİ § Kuvvetli bir medrese tahsili görmüş müderrisliğe kadar yükselmiştir. § Halvetiye ve Nakşibendiye Tarikatlarını birleştirerek “Bayramiyye Tarikatı”nı kurmuştur. § Anadolu’daki milli edebiyatın ve tasavvufi hayatın gelişip yayılmasında büyük rolü vardır. § Mevcut bir eseri olmamakla birlikte bugün elimizde aruzla iki, hece ile üç şiiri bulunmaktadır. PİR SULTAN ABDAL § 16. yy. da yaşamış bir Alevi-Bektaşi şairidir. Sivas’ın Banaz köyünde doğmuştur. Hızır Paşa tarafından Sivas'ta öldürülmüştür. § Tasavvuf, tabiat, aşk ve halkın gerçek yaşayışıyla ilgili konular işler. § Divan edebiyatından etkilenmemiştir. Dili sadedir. § Bazen isyancı bir ruhu, bazen de toplumun sosyal konularına rahatlıkla eğilen ve onları acımasızca tenkit edebilen yanları vardır.

NİYAZİ-İ MISRİ § Tahsil ve terbiyesini Mısırda tamamladığı için Mısri lakabını almıştır. § Arapça ve Türkçe çok sayıda manzum ve mensur eseri bulunan Niyazi-i Mısri aruzla yazdığı şiirlerde Nesimi ve Fuzuli; hece ile yazdıklarında ise Yunus Emre etkisinde kalmıştır. § Yunus Emre Şathiyesini açıklamıştır. § Divan, Risale-i vahdet-i Vücud, Sure-i Yusuf Tefsiri, Şerh-i Nutk-ı Yunus Emre, Şerh-i Esma-i Hüsna, Mektubat, Divan-ı İlahiyat, Risaletü’t-Tevhid, Es’ile ve Ecvibe, Risale-i Devriyye www. edebiyatogretmeni. net
- Slides: 31