GR Okul ocua akademik beceriler kazandrmasnn yan sra
GİRİŞ �Okul, çocuğa akademik beceriler kazandırmasının yanı sıra çocuğun kimlik ve kişilik gelişiminde, özgüven gelişiminde ve sosyalleşmesinde oldukça büyük öneme sahiptir. Okula yeni başlayan çocukların okul ortamındaki ilk deneyimleri, başarı ya da başarısızlıkları; eğitim yaşantılarının sonraki aşamalarına yön vermesi açısından oldukça önemlidir.
�Öğrenme güçlüğü, bireyin temel öğrenme becerilerini olumsuz olarak etkileyen durumları genel olarak tanımlamak için kullanılan bir kavram olarak kabul edilebilir. Bu genel kavramın altında dinleme, konuşma, okuma‐yazma, akıl yürütme, planlama ve matematik becerilerinin bir ya da birkaçında yaşanılan sorunlar yer almaktadır.
�Her çocuğun okula başladığında görsel, işitsel, zihinsel, sosyal, duygusal ve davranışsal bir problemi yoksa eğitim alabilecek zihinsel gelişim düzeyine geldikleri düşünülür. Ancak bazı çocuklarda bu hazırlık henüz tamamlanmamıştır. Öğrenmeye yardım eden zihinsel organizasyon bazı bakımlardan yeterli değildir. Okumada, yazmada ve matematikte zorluklar yaşayabilirler.
�Böyle bir durumda genellikle ilk akla gelen çocuğun gelişim aşamalarıyla ilgili bir sorun olabileceğidir yani ilk önce zeka düzeylerinden kuşku duyulur. Başarısızlık ya da düşük başarı durumunda çocuk, aile ve öğretmen bu durumdan olumsuz olarak etkilenir; aileler paniğe kapılır, öğretmen öğretememenin sıkıntısını duyar ve giderek büyüyen bir sorunlar yumağıyla herkes çocuğa yüklenmeye başlar.
�Sonuçta bu çocuklar, farklı durumlarına ilişkin pek bir şey bilinmediği için evde ve okulda “anlaşılamama” sorunu yaşarlar. Okulda öğrenmeye ilişkin yaşanan sorunların ve ders başarısızlığının altında pek çok neden bulunmaktadır. Bu nedenler ailesel, çevresel ve kültürel etkenlere, okula ve geçmiş yaşantılara bağlı olabileceği gibi çocuğun yapısal özellikleriyle de ilgili olabilmektedir.
TANIMI �Öğrenme güçlüğü; çocuğun okuma‐yazma, matematik ‐aritmetik beceriler, konuşma dinleme, akıl yürütme yeteneğini kazanma ve kullanabilmesinde yaşadığı zorluk olarak tanımlanır. 1975 yılında Amerika Birleşik Devletlerinde yapılan ilk tanımına göre özgül öğrenme güçlüğü “yazılı ve sözlü dili anlama ve kullanmada temel olan bir veya daha fazla psikolojik sürecin etkilenmesiyle ortaya çıkan dinleme, düşünme, konuşma, okuma, yazma ve matematiksel hesaplamalar yapmadaki güçlüklerdir”
� Özel öğrenme güçlüğü; zekası normal ya da normalin üstünde olan bireylerin, standart testlerde, yaş, zeka düzeyi ve aldığı eğitim göz önünde bulundurulduğunda, okuma, matematik ve yazılı anlatımının beklenenin önemli ölçüde altında olmasıyla tanısı konulan bir bozukluktur. Bu bozukluğun bireyin yapısıyla ilgili olduğu ve merkezi sinir sistemindeki işleyiş bozukluğuna bağlı olduğu varsayılıyor.
�Ayrıca kendini idare etme, sosyal algılama ve sosyal etkileşim sorunları da birlikte görülebilir. Öğrenme güçlüğü olan çocukların sayısı azımsanmayacak sayıdadır ve genellikle okula başlama yaşı geldiğinde kendinden beklenen akademik başarıyı gösteremediğinde fark edilirler.
�Öğrenme Güçlüğü kavramı ilk olarak 1963 yılında Samuel A. Kirk tarafından kullanılmış ve bu tarihten itibaren okulda öğrenme sorunları yaşayan çocukları tanımlamak için yaygın bir şekilde kullanılmaya başlanmıştır. Öğrenme güçlüklerinin en ayrıntılı tanımı 1981 yılında A. B. D'deki National Joint Committee for Learning Disabilities tarafından yapılmıştır.
�Bu tanıma göre "Öğrenme güçlükleri, dinleme, konuşma, okuma, yazma, usa vurma ya da matematik yeteneklerinin kazanımında ve kullanımında önemli ölçüde güçlüklerle kendini gösteren heterojen bir grup bozukluğu içeren genel bir terimdir.
�Bu bozukluklar bireyin içsel özelliği olup, merkezi sinir sistemindeki aksaklıklardan kaynaklandığı varsayılmakta ve yaşam boyu sürebilmektedir. Kendini‐düzenleyebilme, toplumsal yaşamı algılama ve sosyal etkileşim davranışlarındaki sorunlar öğrenme güçlükleri ile birlikte ortaya çıkabilir fakat bu sorunlar kendi başlarına bir öğrenme güçlüğü kategorisi oluşturmazlar.
�Öğrenme güçlüğü, diğer özür gruplarıyla (örneğin, duyusal özür, zihinsel özür, sosyal ve duygusal özür) ya da çevresel etkilerle (örneğin, kültürel farklılıklar, yetersiz ya da uygun olmayan öğretim) bir arada olabilmekle birlikte, bu koşulların ya da etkilerin doğrudan sonucu değildir.
ÖZEL ÖĞRENME GÜÇLÜĞÜ EN İYİ NASIL AÇIKLANABİLİR? � Herkes farklıdır. Örneğin iki kişinin boylarının uzunluğu aynı olsa bile, ayakkabı numaraları aynı olmayabilir. Aynı şekilde herkesin beyin işleyişide aynı olmak zorunda değildir. Çünkü beyindeki sinirler arasındaki bağlantılar herkeste farklıdır. Kişinin bir beceride iyi olması diğer tüm becerilerde de iyi olacağı anlamına gelmemektedir. Okuma ve yazma gibi etkinliklerde bu becerilere dahildir.
�Etkili ve verimli okuma‐yazma için, birbirinden farklı birçok beceriye ihtiyaç duyarız. Doğru sesleri çıkartabilme, sesleri ayırt edebilme ve iyi bir hafıza bu becerilerden bazılarıdır. Verimli okuma‐yazma için gerekli olan becerilerden herhangibir tanesinin olması gerektiği seviyede olmaması, özel öğrenme güçlüğü olan bireydeki asıl sorunu oluşturmaktadır.
�Öğrenme Güçlüğü kavramı ilk olarak 1963 yılında Samuel A. Kirk tarafından kullanılmış ve bu tarihten itibaren okulda öğrenme sorunları yaşayan çocukları tanımlamak için yaygın bir şekilde kullanılmaya başlanmıştır. Öğrenme güçlüklerinin en ayrıntılı tanımı 1981 yılında A. B. D'deki National Joint Committee for Learning Disabilities tarafından yapılmıştır. Bu tanıma göre "Öğrenme güçlükleri, dinleme, konuşma, okuma, yazma, usa vurma ya da matematik yeteneklerinin kazanımında ve kullanımında önemli ölçüde güçlüklerle kendini gösteren heterojen bir grup bozukluğu içeren genel bir terimdir.
Öğrenme Güçlüğünün Çeşitleri �Özel öğrenme güçlüğü, genel kapsamlı bir terim; çünkü, çok sayıda sorunu içermektedir. Okuma sorunları için disleksi (dyslexia), yazı sorunları için disgrafi (disgraphia), matematik sorunları için diskalkuli (dyscalculia) terimleri kullanılıyor ve özel öğrenme güçlüğü bu sorunların tümünü içeriyor.
� 1 -Disleksi (Okuma Güçlüğü): Okuma bozukluğu tanısı bir çocuğun okuma başarısı zekasından belirgin olarak yetersizse konur. Dil ve sözlü ifade anlamında güçlük çekmektedirler. İşitsel kavrama becerileri zayıftır. Sözcüklerin fonetik ayrımını yapamazlar. Okuma bozukluğu olan çocuklar sözel okumalarında birçok hatalar yaparlar. Hatalar atlamalar, eklemeler ve kelimelerin çarpıtılması ile karakterizedir.
�En belirgin özelliği harfler ve kelimelerin karıştırılması �ve tersten algılanmasıdır. Sözcükleri tanıyabilmelerine rağmen sesleri birleştirmekte güçlük �yaşarlar. Okuma ve konuşmada zorluk yaşarlar. Okuma da yaşıtlarına göre daha geriden �takip ederler. Bu yüzden sıklıkla ilkokula başladıktan sonra fark edilirler.
Çocuğun okuma hızı yavaş ve okuduğunu anlama zayıftır. Okuma bozukluğu olan birçok çocuk okumaktan ve yazmaktan hoşlanmaz ve kaçınır Disleksi, Özel Öğrenme Güçlüğü (ÖÖG)‟nün bir çeşidi olmasına rağmen, yaygın olarak Özel Öğrenme Güçlüğü yerine kullanılır. Çünkü Özel Öğrenme Güçlüğü yaşayan bireylerin çoğunda okuma bozukluğu ( Disleksi) görülmektedir.
� 2 -Disgrafi (Yazma Güçlüğü): Bir kişinin yaşından, zeka kapasitesinden ve eğitim düzeyinden beklenenden daha düşük yazma yeteneğine sahip olma durumudur. Bakarak yazabilmelerine karşın, dikte ederek yazmada zorluk yaşarlar. Heceleme, dil bilgisi ve işaretleme hataları, kötü paragraf düzeni ve çirkin el yazısıdır. Kelime seçimleri hatalı ve uygunsuz, paragrafları düzensiz, hecelemeleri daha zor ve sözcük dağarcığı daha dar olur.
�Sınıftaki yaşıtlarına göre yazması yavaştır, harf, hece, �noktalama, gramer yanlışları yapar. Yazı yazarken boşluk bırakmaz veya bir kelimeyi birkaç �parçaya bölerek yazar. Çoğunlukla ünlü harfleri atlarlar, ünsüzleri tersine çevirirler. �Düzensiz bir yazıları vardır.
� 3 -Diskalküli (Matematik Güçlüğü): Matematik bozukluğunda dört yetenek grubunda bozuklukların olduğu belirlenmiştir. Dil yetenekleri (matematik terimlerini anlama ve yazılı problemleri matematik sembollerine çevirme), algısal yetenek (sembolleri tanıma ve anlama ve sayıları kümeleştirme yeteneği), matematik yetenekleri (toplama, çıkarma, çarpma, bölme ve temel işlemlerin sırasını izleme) ve dikkat yetenekleri (rakamları doğru yazma ve işlem sembollerini doğru gözleme). � �
�Dört işlemi yapmakta zorlanır, �problemin çözümüne gitmekte sıkıntı çekerler. Yavaştırlar, parmakla sayarlar. Aritmetikte �kullanılan bazı sembol, işaret, terimleri anlamakta güçlük çeker veya karıştırırlar. Çarpım �tablosunu ezberlemekte de zorluk yaşarlar.
� Öğrenme güçlüğü çeken çocuklar bütün bunların yanı sıra; ev ödevi yapma alışkanlığı, �yön kavramları, zamana ilişkin kavramlar, sıraya dizme, sözel ifade, motor beceriler dediğimiz top oynama, kaşık‐çatal kullanma, makas kullanma gibi becerilerde de yaşıtlarına göre geri kalmaktadırlar. Öğrenme güçlüğünü zihinsel yetersizlikle karıştırmamak gerekir, öğrenme güçlüğünde sorun zihinsel kapasitede değil onu kullanabilme becerisindedir. �Zekâları normal ya da normalin üstündedir
- Slides: 25