GELENEKSEL SPORLARDA SELM KONULAR 14 HAFTA GENEL TEKRAR

  • Slides: 58
Download presentation
GELENEKSEL SPORLARDA SEÇİLMİŞ KONULAR 14. HAFTA GENEL TEKRAR Prof. Dr. Rasim Kale İstanbul Gelişim

GELENEKSEL SPORLARDA SEÇİLMİŞ KONULAR 14. HAFTA GENEL TEKRAR Prof. Dr. Rasim Kale İstanbul Gelişim Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu

Tanımlar Gelenek: Bir toplumda, bir toplulukta eskiden kalmış olmaları dolayısıyla saygın tutulup kuşaktan kuşağa

Tanımlar Gelenek: Bir toplumda, bir toplulukta eskiden kalmış olmaları dolayısıyla saygın tutulup kuşaktan kuşağa iletilen kültürel kalıntılar, alışkanlıklar, bilgi, töre ve davranışlar, anane, yinelenerek benimsenen olgu. Öteden beri yapılagelen şeyler, alışkanlıklar. Geçmişle olan bağlantı.

Kültür: eş anlamlısı: ekin, ekinç Toplumun ve insanların, biyolojik olarak değil de, sosyal olarak

Kültür: eş anlamlısı: ekin, ekinç Toplumun ve insanların, biyolojik olarak değil de, sosyal olarak kuşaktan kuşağa ak tardığı maddi ve maddi olmayan ürünler bü tünü, sembolik ve öğrenilmiş ürünler ya da özellikler toplamı Bir toplumun duyuş ve düşünüş birliğini oluşturan, gelenek durumundaki her türlü yaşayış, düşünce ve sanat varlıklarının topu. Tarihsel ve toplumsal gelişme süreci içinde yaratılan her türlü değerlerle bunları kullanmada, sonraki kuşaklara iletmede kullanılan, insanın doğal ve toplumsal çevresine egemenliğinin ölçüsünü gösteren araçların tümü.

Örf: [Alm. Sitte, Fr. Moeurs, İng. More]: Toplumlara göre, kanun ve ahlak yerine geçebilen,

Örf: [Alm. Sitte, Fr. Moeurs, İng. More]: Toplumlara göre, kanun ve ahlak yerine geçebilen, fakat gerçekte kanun olmayan davranış kalıbı. Örf, âdet’e bakarak daha güçlüdür. det: [Alm. Brauch, Fr. Coutume, İng. Custom]: Bir topluluğun yapmaya ve uymaya alışageldiği ve topluluk tarafından yapılması gerekli görünen davranış kalıbı. det, örf’e bakarak daha yumuşaktır.

 Teamül: Bir yerde öteden beri olagelen davranış: � Ekseriya gelen ecnebiler ve Hristiyanlar

Teamül: Bir yerde öteden beri olagelen davranış: � Ekseriya gelen ecnebiler ve Hristiyanlar teamül olarak ayrı bir yerde ve hürmeten ayakta durup ayini seyrederlerdi. � 1. Tepkime. 2. İş, davranış. 3. Yapılageliş (Übung, coutume). 4. Olagelen iş.

 Teamül hukuku: Bir yerde, grupta, kültürde eskiden beri yapılagelen şeyler, alışılagelmiş şeyler, öteden

Teamül hukuku: Bir yerde, grupta, kültürde eskiden beri yapılagelen şeyler, alışılagelmiş şeyler, öteden beri olagelen davranışlar, tutumlar bütünüdür. Osmanlıdan beri gelen, günümüzde bağlayıcı unsuru olmayan, adet hukuk'u denebilir.

Gelenek, âdet ve örf arasındaki farklar Gelenek, âdet ve örf arasındaki sınırlar çok belirgin

Gelenek, âdet ve örf arasındaki farklar Gelenek, âdet ve örf arasındaki sınırlar çok belirgin değildir. detler, uzun bir zaman boyunca tekrar edilen, kurumsallaşmış toplumsal alışkanlıklar olarak tanımlanabilir. det, geleneğe benzer biçimde süreğenlik duygusu oluşturmakta ve geçmişi şimdiki zamana taşımaktadır. Fakat âdetler daha az değer yüklüdür, göreli olarak daha az önemli toplumsal pratiklerdir. Bu açıdan da gelenekler kadar etkin bir benimseme ve aktarım sürecini geçirmezler. Örf ise toplumsal norm olarak tanımlanabilir. Örfler, bir toplumdaki ahlak ve terbiye standartlarını belirleyen temel kuralları oluşturmaktadır. Bu nedenle toplum tarafından bir yandan benimsenirken bir yandan da ihmal edilir. Dolayısıyla da değişmeyi ifade ederler. Örfer, bir toplumdaki ahlak ve terbiye standartlarını belirleyen temel kuralları oluşturmaktadır. Ayrıca gelenek kavramı, antropolojide kimi kez kültürle eşanlamlı

 Sosyal norm ve roller: Uzun bir zaman aralığında yer alan, denenmiş, onanmış ve

Sosyal norm ve roller: Uzun bir zaman aralığında yer alan, denenmiş, onanmış ve kabullenmiş geçerliliği olan, kullanılan ve yaptırım gücü olan uygulamalardır.

 Hareket: Zaman ve mekanda yer değiştirme Oyun: Latincede Ludus. Gerimi olan heyecan verici

Hareket: Zaman ve mekanda yer değiştirme Oyun: Latincede Ludus. Gerimi olan heyecan verici yarışmalarla bütünleşmiş davranışlar. Oyun bir sanattır. Oyun Olarak Sanat Nedir? Bu yaklaşıma göre sanat ile oyun arasında bir takım benzerlikler vardır. Her iki etkinlik yarar amacı güdülmeden yapılır. Her ikisi de insanı gündelik yaşamın sıkıntılarından, kaygılarından uzaklaştırarak, insanın adeta kendisini unutmasını sağlar. Her ikisinde de dış dünyaya yani hayal dünyasına yönelme olur. Bu dünya içinde, insan mutlak özgür olur.

 Imagination is more powerfull than knowledge Albert Einstein (14 Mart 1879 18 Nisan

Imagination is more powerfull than knowledge Albert Einstein (14 Mart 1879 18 Nisan 1955), Yahudi asıllı Alman teorik fizikçi. Albert Einstein, 14 Mart 1879 yılında Almanya'da Württemberg'de doğdu. 1880 yılının Haziran ayında ailesi München'e taşındı. . Einstein'nın beyninin normal insanlardan %73 daha kıvrımlı olduğu gözlemlendi. Friedrich Schiller (1759 1805): Ona göre, “İnsan oynadığı sürece insandır. ” Schiller’e göre insan, gerçek özgürlüğe ancak sanat yoluyla ulaşabilir. İnsan sanatla uğraşırken, kendini zamandan koparılmış gibi

 “Orandum est ut sit mens sana in corpore sano” (Juvenal) Decimo Giunio Giovenale

“Orandum est ut sit mens sana in corpore sano” (Juvenal) Decimo Giunio Giovenale “Ben sporcunun zeki, çevik ve aynı zamanda ahlaklısını severim” (Mustafa Kemal ATATÜRK 1881 - 1938) Spor: Orta çağ Latincesinde disportare deportare, Fransızca da disport deport kelimelerinden türemiş hareket etmek, eyleme geçmek, aktif olmak, fiilde bulunmak anlamına gelir. Spor bir araçtır Beden eğitimi: Bir amaçtır. Olimpizm: Dostluk, kardeşlik, dayanışma vb. Fair-Play: Sporda erdemlik.

Beden Eğitimi ve Sporun Başlangıcı Beden eğitimi ve sporun başlangıcı konusunda şimdiye kadar yapılan

Beden Eğitimi ve Sporun Başlangıcı Beden eğitimi ve sporun başlangıcı konusunda şimdiye kadar yapılan çalışmalarda farklı yaklaşımlar ele alınmıştır. Farklı yazarlara göre beden eğitiminin başlangıcı farklı şekillerde ifade edilmiştir. Kimi yazarlar, beden eğitiminin başlangıcını ilk insanların avlanma ya da beslenme için ortaya koydukları davranışlar olarak özellikle atma, koşma ve atlama hareketleri şeklinde ifade ederken, bir kısım yazarlar, beden eğitimini eğitimin temelinde ele alarak onun okullara ders olarak girdiği yıllar şeklinde ifade etmişlerdir (14 15. yy. Özellikle de 17. yy. Philantropistler dönemi). Bazıları, beden eğitimi ve sporu antik olimpiyatların başlangıcına kadar götürürken bir kısım insanlar, endüstrileşme dönemi ile özdeşleştirmektedirler.

 İnsan ve yeni doğan bebeğin hareketleri İnsan yavrusu (Başlangıç) Amaçsız hareketler (Beden eğitimi)

İnsan ve yeni doğan bebeğin hareketleri İnsan yavrusu (Başlangıç) Amaçsız hareketler (Beden eğitimi) Elementar hareketler (Spora hazırlık) Yarışma duygusu (Spor)

Uzun Koşuların Tarihsel Görünümü Uzun koşularda kısa tarihsel görünüm şu şekildedir: Prehistorik döneme ait

Uzun Koşuların Tarihsel Görünümü Uzun koşularda kısa tarihsel görünüm şu şekildedir: Prehistorik döneme ait mağara figürlerinden avcılıkla uğraşan insanların uzun koşucu olduklarını anlamaktayız. Bir yandan o dönemlerde insanlar av peşinde uzun müddet koşarken, diğer yandan vahşi hayvanlar ve diğer kabilelerden kaçarak kendi mağaralarına sığınmak için farkında olmadan dayanıklılık koşucusu olmakta idiler. Bu nedenle koşu çok eskidir (KALE 1993, 18). Tarahumara Kuzey Meksika da yaşayan bir yerli halktır. Kendilerinden "hızlı koşanlar" anlamına gelen Rarámuri adıyla diye sözederler. Koşmak kültürlerinin önemli bir parçasıdır. 48 saat içinde çoluk çocuk, genci yaşlısı 300 400 mil koşabiliyorlar( 700 km iki günde katediliyor) İnsanoğlu, geçmişte uzun mesafe koşucusu ya da elçi ulak olarak inanılmaz performansları bünyesinde toplamıştır. Eski İNKA Medeniyetinde kralın bir habercisi 960 km’yi 5 günde kat etmiştir. O çağlarda bu habercinin bu tür zor ve uzun bir mesafeyi nasıl dilimlere ayırarak koştuğu akıllara sığmamıştır (SAURBIER 1976). Yine İnka Medeniyetinde Kuzeyden Güneye Risa Mauleye olan 4000 km’lik bir mesafede stafet koşuları da yapılmakta idi (VAN DALLEW, 1985). 1960 yıllarında İngiliz Buruce TULLOH, Kuzey Amerika topraklarını doğudan batıya yaklaşık 3975 mil, 6400 km çıplak ayakla 64 gün 22 saatte geçti (LENNARZT, 1977). Alman asıllı 35 yaşındaki Yeni Zelandalı Siegfried Bauer, 1169 km’lik bir mesafeyi 9 günde koşarak, 2100 km’lik bir mesafe için sadece 18 gün 8 saate ihtiyaç duymuş ve yapılan tıbbi muayenelerde ortaya konulduğu gibi zamanın en sağlıklı insanı olmaya hak kazanmıştır. Yine bu olayda araştırma bazında başlangıçta 110 Bayan– Bay atletin katıldığı ve bitişte 55 atletin ancak bitişe ulaşmayı başarabildiği 1000 km Almanya Koşusu, yakın tarihte gerçekleştirilmiş ve üzerinde sayısız lisans ve lisansüstü tezlerin yazıldığı en geniş kapsamlı ekstrem uzun

Spor ve Antik Olimpiyatlar Gerçekte "geleneksel" denilenin aslında kendinde olanı üreterek "modern"i doğurduğu ve

Spor ve Antik Olimpiyatlar Gerçekte "geleneksel" denilenin aslında kendinde olanı üreterek "modern"i doğurduğu ve modern olanın da sürekli olarak kendini ürettiği açıktır. Kısacası, "modern" "geleneksel"in ona çok benzemeyen bir "çocuğu"dur.

Eldeki verilere göre, Olimpiyat oyunları ile ilgili ilk kesin kayıt M. Ö. 776 yılına

Eldeki verilere göre, Olimpiyat oyunları ile ilgili ilk kesin kayıt M. Ö. 776 yılına ait olunduğundan Olimpia’da yapılan bu oyunlar başlangıç kabul edilir. Nitekim Yunanlar olimpiyat takvimini bu yıldan sonra benimsemişler bu nedenle oyunlar tarihine ancak bundan sonra girilmiştir. Hâlbuki M. Ö. 1200 yıllarında yaşadığı sanılan 1 Homeros İlyada ve Odessa adlı eserinin birçok yerinde, Yunanların çok önceden beri Olimpiya’da spor etkinlikleri organize ettiklerini belirtmiştir (Scanlon, 2006). Öte yandan, arkeolojik bulgulardan faydalanan bazı tarihçiler daha da geriye götürerek, bu sporların M. Ö. 1500 yılından beri yörede yapılmakta olduğunu ileri sürmüşlerdir (Kyrieleis, 2003). Dolayısıyla Olimpiya’da yapılan yarışmaların olimpiyatların ilk organizasyonu olduğunu söylemek doğru bir tespit olmayacaktır (TMOK, 2013).

 M. Ö. 776 yılında Yunanistan’ın Mora (Pelopenez) yarım adasının Batı sahilindeki Elit (Elide)

M. Ö. 776 yılında Yunanistan’ın Mora (Pelopenez) yarım adasının Batı sahilindeki Elit (Elide) eyaletinin kutsal şehri olan Olempte ilk antik olimpiyat düzenlenmiştir. Zeus (Jüpiter) adına düzenlenen bu oyunlar, Filozof Likurg’un Kral İfites (İphites)’ e yaptığı önerinin kral tarafından kabul edilmesi ile her dört yılda bir Haziran ayının sonunda yapılmasına başlanmıştır. Yarışmaya katılanların Yunanlı ve fikren, bedenen ve ruhen her türlü ahlaksızlıktan uzak olması gerekirdi. Bu yarışmayı seyirci olarak erkeklerin dışında sadece Demeterin (bolluk ve bereket tanrısı) rahibeleri izleyebilirdi. Onların dışında kadınlar

 1. Gün dini törenler yapılır ve yemin edilir, 2. 4. günlerde Yunanistan’ın dört

1. Gün dini törenler yapılır ve yemin edilir, 2. 4. günlerde Yunanistan’ın dört bir yanından gelen erkek atletler koşu, atma atlama, yumruk (Pujila, Pgymike), pankreas adı verilen dövüşle karışık güreş, Şar (iki ya da dört atla çekilen iki tekerlekli araba yarışları, Pentatlon ( koşu, atlama, disk atma, cirit ve güreş) müsabakalarına katılırlardı. 5. gün kazananlara ödüller verilir ve ikliller giydirilirdi. Bu yarışmalar sırasında siyasetçiler aralarındaki anlaşmazlıkları çözerlerdi. Romalıların Yunanistan’ı işgali ile oyunlar, Olemp’ten Atina’ya taşındı ve M. S. 392 yılına kadar sürdü.

 Antik Çağlarda Grek kökenli filozoflardan Aristoteles sporu “Hangi hareketlerin vücuda yararlı olduğunu, doğanın

Antik Çağlarda Grek kökenli filozoflardan Aristoteles sporu “Hangi hareketlerin vücuda yararlı olduğunu, doğanın insan vücuduna ölçülü olarak bağışladığı niteliklere göre bunların hangilerinin iyi ve uygun düşeceğini araştıran bir bilim” olarak tanımlarken Sokrates; “Vücuda güzellik ve güç kazandırmak üzere yerine getirilmesi gereken ahlaki bir ödev” olarak tanımlamaktadır. Solon ise beden eğitimine verdiği önemi “Gençlerin beden eğitimi ve spor ile ilgili alıştırmalarının sonunda kendileri ve vatanları için büyük değer taşıyan erdemler kazanmaları” şeklinde ifade etmiştir (İnal 2015, 5).

 Antik çağlarda gerçek sporculuk ve olimpizm felsefesinin bir amacı da; antik eğiticilerin ideali

Antik çağlarda gerçek sporculuk ve olimpizm felsefesinin bir amacı da; antik eğiticilerin ideali olan “Kalos kagatos” yani erdemli insan tipleri üretmek idi. Bu sosyal davranışa en güzel örnek Lukianos’ un “Anacharsis” adlı yapıtındaki yasa kurucu Solon ile yakın dostu Anacharsis arasında geçen karşılıklı konuşmadır. Bu konuşmada, M. Ö. 589 tarihinde Solon’u Atina’ da ziyarete gelen İskit’li Filozof Anacharsis’ in Atina Sitesi’ nde; Atinalıların beden eğitimi ve spora verdikleri aşırı değeri yadırgadığını ifade etmesi üzerine, Solon’un Anacharsis’e verdiği cevap, hala günümüzde bazı disiplinlerin analiz etmede zorlukları bulunduğu kadar günceldir.

 Solon, Anacharsis’ e şöyle demiştir: Gençliğe beden eğitimi ve sporu, yalnızca tertip edilen

Solon, Anacharsis’ e şöyle demiştir: Gençliğe beden eğitimi ve sporu, yalnızca tertip edilen yarışmaların hatırı için öğütlemiyoruz. Ayrıca gençleri sadece yarışmalara katılsınlar diye de bu işe zorlamıyoruz. Gençler, bu çalışmaların sonunda kendileri ve vatanları için büyük değer taşıyan “erdem” ler kazanıyorlar. Yaptıkları iş bütün iyi vatandaşların uğrunda uğraştıkları bir ortak dava ile ilgilidir. Gençler görünüşte zeytin ve defne dallarından yapılan, fakat anlamında insanların bütün mutluluklarını taşıyan, başlarına giymeyi umut ettikleri ikliller, çelenkler uğruna yarışıyorlar. İşte bütün bu güzel şeyler; uğrunda mücadele verilen ikliller ve çelenklerin örgülerinde saklıdır (ALPMAN,

 Bizans İmparatoru II. Teodos, olimpiyatların yapıldığı bütün stadyum ve tapınakların yıkılmasını emrederek, olimpiyat

Bizans İmparatoru II. Teodos, olimpiyatların yapıldığı bütün stadyum ve tapınakların yıkılmasını emrederek, olimpiyat oyunlarını yasaklamıştır. 522 ve 551 yıllarında meydana gelen iki büyük depremle de bütün bu tesisler harap olarak 1200 yıl boyunca eski antik olimpiyatlar tarihe gömülmüştür. Taki 6 15 Nisan 1896 Atina Olimpiyatlarına kadar. Bu oyunlarda o yıllarda tahminen yaklaşık 13 ülkeden 310 erkek sporcu 43 farklı yarışma disiplininde katılmıştır. Modern olimpiyat oyunları Fransız yazar, edebiyatçı Baron de Coubertin tarafından ortaya atılan fikirle ilk kez o tarihte Atina’da yapıldı. Coubertin'in yakın bir arkadaşı olan Rahip Didon, öğretmenlik yaptığı okulun kulüp bayrağına "CITIUS, ALTIUS, FORTIUS" (Daha süratli, daha yükseğe, daha kuvvetli) ibaresini

Spor Bilimleri Sistematiği Spor bilim sistematiğinde en üstte hareket, devamında ise oyun ve spor

Spor Bilimleri Sistematiği Spor bilim sistematiğinde en üstte hareket, devamında ise oyun ve spor gelmektedir. Son ürün Olimpizm’ dir

 Başlangıç/İnsan Hareket Üst kavram Spor Rekor Oyun Yarışma Beden eğitimi Amaç Olimpizm Son

Başlangıç/İnsan Hareket Üst kavram Spor Rekor Oyun Yarışma Beden eğitimi Amaç Olimpizm Son ürün (KALE 2007, 5 -14)

 Bu Sistematikteki temel amaç; olgunlaşan insanın tüm hayat evrelerinde ya da tüm yaş

Bu Sistematikteki temel amaç; olgunlaşan insanın tüm hayat evrelerinde ya da tüm yaş basamaklarında harekete katılmadaki sevinç ve neşeye sahip olabilme olarak ifade edilmektedir. Harekete sevinçli ve istekli katılım özellikle ilkokul evresi çocuklarda önemli yer tutmaktadır. Beden eğitimi ve spor hareket yoluyla yapılan bir eğitimdir. Ancak her bireyin kendisinin hareket etmesi, eğitim açısından değer ifade etmez. Bir hareketin anlam ifade edebilmesi için o hareketin görünebilir, hissedilebilir, kabul edilebilir ve yaşanabilir olması gerekmektedir.

 PASCHEN (1973)’ a göre; elementar hareketlerin anlamlı olması için bünyesinde yarışmayı, oyunu ve

PASCHEN (1973)’ a göre; elementar hareketlerin anlamlı olması için bünyesinde yarışmayı, oyunu ve dansı bulundurması gerektiği ifade edilmiştir. Çocuk, beden eğitimi denildiğinde bu üç kavramı algılamalıdır. Uygulanan egzersiz biçimi içinde yarışma ve sportif egzersiz biçimi, cimnastik ve dans ve oyun türü egzersiz biçimlerinin bulunması gerekmektedir.

Diğer taraftan tarihçiler, bu olimpiyatlarda yer alan sporların M. Ö. 776’dan yüzyıllar önce yapılmaya

Diğer taraftan tarihçiler, bu olimpiyatlarda yer alan sporların M. Ö. 776’dan yüzyıllar önce yapılmaya başlandığını, Yunanlar tarafından keşfedilmediğini hassasiyetle vurgulamaktadırlar (Sipahi, 2001). Mısır’da M. Ö. 3000’lerde günümüz sporlarına benzeyen fiziksel aktivitelerin yapıldığı bilinmektedir. Antik Yunan’da oldukça önem verilen güreş sporunun, Mısır’da daha önce yapıldığı ve sonraki dönemlere aktarıldığı, Beni Hasan adı verilen antik mezarlık alanında bulunan M. Ö. 3. yüzyılın ilk zamanlarına ait göz alıcı duvar ve lahit resimleriyle ortaya konmuştur (Decker, 1992). Mısır’da güreşin yanı sıra boks, yarışma amaçlı sopa dövüşü, koşu sporları ile rekreasyonel yüzme, avcılık ve atlı araba yarışları yapılmıştır (Decker, 1992).

Öte yandan, M. Ö. 3000’li yılların başlarında Mezopotamya uygarlıklarından Sümer’de koşu yarışları, güreş, boks

Öte yandan, M. Ö. 3000’li yılların başlarında Mezopotamya uygarlıklarından Sümer’de koşu yarışları, güreş, boks ve kemer güreşi oldukça ilgi çekmiştir (Rollinger, 1994).

Sümerlerin ayrıca ok ve yay kullanmada oldukça becerikli oldukları, Mezopotamya’da kurulan diğer kavimlerden Akadlar

Sümerlerin ayrıca ok ve yay kullanmada oldukça becerikli oldukları, Mezopotamya’da kurulan diğer kavimlerden Akadlar ve Asurlularda ok müsabakaları ve koşu yarışlarının düzenlendiği, Asurluların aynı zamanda, yüzme sporu ile ilgilendikleri ifade edilmiştir (İşcan, 1988).

Ayrıca, Anadolu’da M. Ö. 2000’de kurulan ilk uygarlık olan Hititler sporu bir savaş aracı

Ayrıca, Anadolu’da M. Ö. 2000’de kurulan ilk uygarlık olan Hititler sporu bir savaş aracı gibi görmüşler; ok, yay, mızrak gibi aletleri kullanma becerilerini geliştirmek için spor çalışması yapmışlardır. Böylece spor, halk ve yöneticiler arasında yaygınlaşmıştır (İşcan, 1988). Hititlerdeki “amaç kazanmaktır” prensibi de Antik olimpiyatların temel öğretisi olmuş, eldeki belgelerde sadece yarışmaları kazananların isimleri kaydedilmiştir. Hitit’te yapılan spor türlerinin tamamı Homer’in eserlerinde fiilen bulunmakta (Scanlon, 2006) ve bu sporların sosyal işlevleri Antik Yunan’dakiyle benzeşmektedir (Puhvel, 1988). Hititlerden sonra Anadolu’da kurulan devletlerde (Frigyalılar, Lidyalılar ve Persler) de spor faaliyetleri devam ettirilmiştir (İşcan,

Bütün bu verilerden hareketle, Antik Dönem Yunan sporlarının ve Antik olimpiyat oyunlarında yer alan

Bütün bu verilerden hareketle, Antik Dönem Yunan sporlarının ve Antik olimpiyat oyunlarında yer alan spor türlerinin temellerinin erken dönem Mısır, Mezopotamya ve Anadolu spor kültürlerine dayandığını ve buralardan yayıldığını söyleyebiliriz.

 İlkçağdaki oyunlara evli kadınların yarışmacı ya da seyirci olarak katılmaları hatta oyunlar sırasında

İlkçağdaki oyunlara evli kadınların yarışmacı ya da seyirci olarak katılmaları hatta oyunlar sırasında Olimpiya’ya yaklaşmaları bile yasaklanmıştı. Gizlice oyunları izlerken yakalanan kadınlar yüksek kayalardan atılarak öldürülürlerdi. Oyunları kadın olarak sadece Demeter Rahibesi izleyebilirdi. Tarihçiler bunu, Pelops’un babasının öldürülmesi sırasında olaya şahit olduğu düşünülen yöre rahibesinin temsil edilmesine bağlarlar.

Diğer taraftan Aristo, Rhetoric adlı eserinde, çeşitli spor dallarında başarılı olabilmek için gerekli olan

Diğer taraftan Aristo, Rhetoric adlı eserinde, çeşitli spor dallarında başarılı olabilmek için gerekli olan fiziksel becerileri tasvir etmiştir (Ross, 1999): “Sporda fiziki mükemmeliyet büyüklük, kuvvet ve ayak çabukluğundan oluşur; hızlı olmak güçlü olmaktır. Kim bacaklarını belli bir düzende, uzun adımlarla hızlı hareket ettirirse iyi bir koşucu; sarılıp boğuşabilen iyi bir güreşçi; yumruk atabilen iyi bir boksör; boksta ve güreşte üstün olan iyi pankration sporcusu, tüm bunlarda iyi olan pentatlonda başarılı olur. ”

Savaşçıların ve genç sporcuların çalıştığı iki alan vardı: dövüş sporları (güreş, boks ve pankration)

Savaşçıların ve genç sporcuların çalıştığı iki alan vardı: dövüş sporları (güreş, boks ve pankration) çalışılan “palaistra”, koşu ve atma antrenmanlarının yapıldığı “gymnasium” (Harris, 1972). “Antik Yunan mimarisinin önemli tesislerini gymnasiumlar ve stadyumlar oluşturmaktadır. Çoğunlukla stadyumlarla bağlantılı olan gymnasiumların en önemli elemanları ise palaistralardır. Palaistralar dört tarafı kolonatlarla çevrili, üstü örtülü, kare veya dikdörtgen şeklindeki yapılardır ve bir anlamda günümüzün antrenman sahalarıdır. Stadyumlar, kutsallığın bir ifadesi olarak spor yarışmaların yapıldığı, açık yarış yolu ile yarış yerini çevreleyen tesisler olarak tanımlanabilir. Stadyumlar tribün yapımına uygun yamaçlarda, vadi kenarları veya benzeri arazilerde toprak yığmak sureti ile inşa edilmişlerdir. ” (Şentürk, 2003).

 Antik dönemlerde sporcuların ödüllendirilmesi günümüzdekinden çok farklıydı. Sporcular için sponsorluk anlaşmalarına, astronomik transfer

Antik dönemlerde sporcuların ödüllendirilmesi günümüzdekinden çok farklıydı. Sporcular için sponsorluk anlaşmalarına, astronomik transfer ve bonservis ücretlerine rastlanmazdı. Sporcular daha çok gurur, milliyetçilik ve dini onur için yarışırlardı. Nadir de olsa, bazı popüler sporculara yaşadıkları yere yakın merkezlerde yapılan, olimpiyatlara göre çok daha küçük nitelikli spor yarışmaları için bir askerin yıllık maaşının on katı civarında oldukça büyük sayılabilecek miktarda paralar ödendiği belirtilmiştir (Kyle, 1996).

Herodotus The Histories adlı eserinde Olimpiyat şampiyonlarının taçla ödüllendirildiğini belirtmiştir (Godley, 1920). Bu taçlar,

Herodotus The Histories adlı eserinde Olimpiyat şampiyonlarının taçla ödüllendirildiğini belirtmiştir (Godley, 1920). Bu taçlar, Zeus Tapınağı’nın arka bahçesinde yetişen, sözde Hercules tarafından ekilen ve kutsal kabul edilen yabani zeytin ağaçlardan kesilmiş dallardan yapılırdı. Taçların sporculara nerede sunulduğu ve törenin nerede yapıldığı tam olarak bilinmemektedir. Bazı kaynaklarda sporcuların modern oyunlardakine benzer bir madalya töreni ile hemen yarışmadan sonra ödüllendirildiği bazılarında ise yarışmadan hemen sonra kazanan sporcunun başının etrafına geçici olarak bir şerit bağlandığı, oyunların bitimiyle tüm kazananların Zeus Tapınağı’nda yapılan törenle ödüllendirildiği söylenmektedir (Swaddling, (2008).

Antik Olimpiyatların çöküşü aslında Romalıların Yunanistan’ı işgal etmesinden önce başlamıştır. Kitaplara ve sanata olan

Antik Olimpiyatların çöküşü aslında Romalıların Yunanistan’ı işgal etmesinden önce başlamıştır. Kitaplara ve sanata olan ilginin tüm Yunanistan’da hızla artması gençlerin spora olan ilgisinin azalmasına neden olmuştur. Paleologos’a (1976) göre, özellikle, ünlü filozof Socrates’in eserlerinde ortaya koyduğu öğretilerin gençleri oldukça etkileyerek spor yapmaktan uzaklaştırmıştır. Romalılar Yunanistan’ı fethettikten sonra stadyumları amfi tiyatrolara ve sporcuları vahşi hayvanlarla mücadele etmeye zorlanan kölelere dönüştürmüşlerdir.

 Roma İmparatorluğu, 4. yüzyılda Hıristiyanlığı resmi din olarak kabul ettikten sonra, ilk Hiristiyanlar

Roma İmparatorluğu, 4. yüzyılda Hıristiyanlığı resmi din olarak kabul ettikten sonra, ilk Hiristiyanlar Olimpiyatlara karşı çıkmışlardır. Çünkü oyunlar çok tanrılı eski Yunan dininin izlerini taşıyan pagan adetleri olarak kabul ediliyordu. Roma’nın ilk Hiristiyan imparatorlarından Büyük Theodosius, 320 Olimpiyat ve yaklaşık 1200 yıl sonra M. S. 393 394 yılında tanrıların onuruna yapılan bu oyunlara süresiz olarak ara verdirmiştir (Henry ve Yeomans, 1984).

Delphi, Corinth ve Nemea’da düzenlenen diğer panhelenik oyunlar da aynı dönemde ortadan kalkmıştır. Olimpia

Delphi, Corinth ve Nemea’da düzenlenen diğer panhelenik oyunlar da aynı dönemde ortadan kalkmıştır. Olimpia kenti, oyunlar sona erince vandalizm, sel ve depremlerin etkisiyle yavaş ortadan kalkmış ve unutulmaya yüz tutmuştur. Kent 1766’da İngiliz Richard Chandler tarafından yeniden keşfedilmiş, Yunan Antik Yunan Dönemi: Spor ve Antik Olimpiyat Oyunları otoritelerinin onayıyla Almanlar tarafından ancak 1875’de yapılan arkeolojik kazılar Olimpia’nın kalıntılarının yeniden ortaya çıkmasını sağlamıştır. Bu keşifler, Pierre de Coubertin’e Modern Olimpiyatların yeniden başlatılması için ilham vermiştir (IOC, 2012).

Sonuç Öncelikle ifade etmek gerekirse genel algının ve kanaatin aksine, sporun ve olimpiyat oyunlarının

Sonuç Öncelikle ifade etmek gerekirse genel algının ve kanaatin aksine, sporun ve olimpiyat oyunlarının başlangıcı Antik Yunan dönemi değildir. Antik Yunan döneminden çok daha önce Mısır, Anadolu Mezopotamya hatta Yunan’da yaşamış uygarlıklarda sporun farklı dallarının fiziksel ve ussal olarak güçlü, her an savaşa hazır olmak gayesiyle yapılıyor olduğunu gösteren bulgular, spor kültürünün Antik Yunan öncesindeki varlığının işaretleridir.

 Günümüz spor karşılaşmalarının kurallara bağlanmış olması ve bir cezalandırma sisteminin varlığı, kuvvetle muhtemel

Günümüz spor karşılaşmalarının kurallara bağlanmış olması ve bir cezalandırma sisteminin varlığı, kuvvetle muhtemel olarak Antik Yunan ve öncesinden günümüz spor dünyasına miras kalmıştır. Her ne kadar maddiyattan uzak kalınsa da nadiren de olsa sporcuların masraflarının varlıklı asiller tarafından karşılanması ve belli miktarlarda ödüllendirilmesi günümüz profesyonel spor sektörünün lokomotifi olan sponsorluk sisteminin ilk temelleri olarak kabul edilebilir.

 1) Modern oyunlar, kurumsal bir çerçevede, sportif disipline bağlı kalarak insanların bazı yönlerinin

1) Modern oyunlar, kurumsal bir çerçevede, sportif disipline bağlı kalarak insanların bazı yönlerinin terbiye edilip geliştirilmesi amacıyla başlatılmıştır. 2) Bunun yanında, bütün ülkelerin sporcularının bir araya gelmeleriyle dünya barışına hizmet de hedef alınmaktadır. 3)Ayrıca milletler bu oyunları propaganda vasıtası olarak geniş çapta kullanabilmektedir. Olimpiyat Oyunları dünyanın en büyük spor organizasyonu haline gelerek dünya spor olaylarının temelini oluşturmuştur.

Türk Kültüründe Beden Eğitimi ve Spor 1. İslamiyetten önce § Hunlardan önce § Hun

Türk Kültüründe Beden Eğitimi ve Spor 1. İslamiyetten önce § Hunlardan önce § Hun devleti § Batı hunlar § İran dönemi § Avarlar § Göktürkler § Uygurlar § Kırgızlar § Hazarlar § Peçenekler § Macarlar § Kıpçak ve Kumanlar

2. İslamiyetten sonra Karahanlılar Gazneliler Harzemşahlar Selçuklular Osmanlılar (Tanzimata kadar, Tanzimat[1839 1876] ve Meşrutiyet

2. İslamiyetten sonra Karahanlılar Gazneliler Harzemşahlar Selçuklular Osmanlılar (Tanzimata kadar, Tanzimat[1839 1876] ve Meşrutiyet Dönemi[ 1876 1878; 1908 1920] § Türkiye Cumhuriyeti [ 1923: Modern Sporlar] § § §

Günümüze ulaşabilmiş ilk Türk destanı Oğuz Kağan’da avcılık, dağcılık, binicilik, okçuluk, güreş, vb. sporlar

Günümüze ulaşabilmiş ilk Türk destanı Oğuz Kağan’da avcılık, dağcılık, binicilik, okçuluk, güreş, vb. sporlar olağan mücadeleler ve bir yaşam biçimi olarak gösterilmektedir. Manas, Ergenekon, Dede Korkut ve Gılgamış destanları ve Divan ı Lugatit Türk de bu konulardan bahsedilmektedir. Yenisey mezar kitabeleri ve Orhun abidelerinde de Türklerin yaptıkları sporlara yer verilmiştir. Mezar taşlarındaki süvari motifleri Türklerde atın Türk Medeniyetinin temelini oluşturduğunu ortaya koymaktadır. İlk tarihsel belgemiz olan Göktürk Yazıtlarında (8. Yüzyıl) bu mücadeleci ve korkusuz insanların hayatlarının genelde at, ok ve yayla geçtiği anlaşılmaktadır.

Özellikle Hunlar, Göktürkler, Harzemşahlar, Samanoğulları, Seçuklular, Osmanlı Devleti ve diğer Türk devletlerinde; güreş, avcılık,

Özellikle Hunlar, Göktürkler, Harzemşahlar, Samanoğulları, Seçuklular, Osmanlı Devleti ve diğer Türk devletlerinde; güreş, avcılık, atıcılık, okçuluk, binicilik, kılıç yaya koşuları, atlama, ağırlık kaldırma, labut atma, gürz ve topuz kullanma, cirit, çöğen/ polo, gökboru, tepük, tomak, matrak, kayak vb. sporlar büyük aşama göstermişlerdir. Bunlardan güreş, binicilik, cirit ve okçuluk gelenekselleştirilmiş ve ata sporuna dönüştürülmüştür. İslamiyet öncesinde Orta Asya’daki zor hayat tarzı, Alplik geleneğinin yerleşmesinde etkili olmuştur. Bu Alplik geleneği Osmanlı döneminde de devam etmiştir.

Süleymaniye Camii yapıldıktan sonra tayin edilecek İmam da iyi ata binmek, idman yapmak, sporcu

Süleymaniye Camii yapıldıktan sonra tayin edilecek İmam da iyi ata binmek, idman yapmak, sporcu olmak, sihhatli ve yakışıklı olmak gibi özellikler aranmıştır (GÜVEN 1999, 1 19). Oğuz Kaan Destanının sonunda şöyle demektedir: Ey oğullar! Ben çok yaşadım. Çok savaşlar gördüm. Çok ok attım. Çok ata bindim. Çok düşman gördüm. Düşmanlarımı ağlattım. Dostlarımı güldürdüm.

Divan-ı Lugatit Türk de Çevgen Oyunu: Yazılı kaynaklarımızda bu oyundan şöyle bahsedilmektedir: "Bugün hemen

Divan-ı Lugatit Türk de Çevgen Oyunu: Yazılı kaynaklarımızda bu oyundan şöyle bahsedilmektedir: "Bugün hemen bütün dünyaya yayılmış olan polo oyunun ismi çevgan oyununun Tibetçe'deki karşılığı olan "pulu" kelimesinden gelmiştir. Karşılıklı iki takım arasında oynanan çevgan oyununda gaye, oyuncuların at sırtında oldukları halde ellerindeki değneklerle sürdükler ile sürdükleri topu takımlarının hedeflerine ulaştırmalarıdır. Galibiyet, belli zamanda kazanılan isabet sayısı veya belli sayıyı daha evvel tamamlamak yolu ile elde edilir. "

Ok atma Yarışları: Ok, Türklerin en önemli savaş aletlerinden birisidir. Çok iyi ata binen

Ok atma Yarışları: Ok, Türklerin en önemli savaş aletlerinden birisidir. Çok iyi ata binen ve ok atabilen Türkler, ok atma işini zamanla bir yarış haline de getirmişlerdir. "Eski Türklerde seremonik ok atışları yapıldığı, bunun bir gelenek haline geldiği, Han zamanı Çin kaynaklarından anlaşılmaktadır. İlk baharda açık havada yapılan ve dini anlam taşıyan bu sporla erkekler kendilerini ispatlarlardı. Hedef köşeli olup hayvanların derilerinden teşekkül ederdi. Böylece de ok atıcısının hedefi vuruş başarısı kolayca anlaşılabiliyordu. "

At Yarışı: Divanü Lügati't Türk'te atın Türkler için önemini Kaşgarlı şu atasözüyle belirtmektedir: "Kuş

At Yarışı: Divanü Lügati't Türk'te atın Türkler için önemini Kaşgarlı şu atasözüyle belirtmektedir: "Kuş kanatın er atın"18 Yani kuş için kanat ne kadar önemliyse er için de at o kadar önemlidir demektir. Kaşgarlı yine eserinin başka bir yerinde "at, Türkün kanadıdır"19 demektedir. Eserin birçok yerinde de görüldüğü gibi at, Türkler için hem binek hem savaş, hem de taşıma aracı olarak vazgeçilmez ve kutsal bir hayvan olmuştur.

Güreş: İnsanoğlu hayvanlarla, kendi cinsinden olanlarla yakından mücadele etmek zorunda kalınca kendi vücut ağırlığı

Güreş: İnsanoğlu hayvanlarla, kendi cinsinden olanlarla yakından mücadele etmek zorunda kalınca kendi vücut ağırlığı kas gücünden faydalanma şeklini, yani güreş sanatını yaratmıştır. Güreş, iki canlı arasındaki mücadelenin en mükemmel şeklidir. Bugün ata sporlarımızdan biri sayılan güreş Türklerde oldukça köklü ve önemli bir yere sahiptir. Ancak Divan'da bu sporun adından direk olarak bir defa bahsedilmektedir. Kaşgarlı güreş kelimesine kısrak kelimesini açıklarken değinmektedir: "Kız birle küreşme, kısrak birle yarışma (Kızla güreşme, çünkü kızlar kuvvetli olur, seni alteder; kısrakla yarışma, kısrak attan daha çevik, daha sıçrayışlı olduğundan seni yener).

Yalngu (Salıncak Oyunu): Bu oyundan Divan'da sadece bir yerde ve şu şekilde bahsedilmektedir: "Yalngu:

Yalngu (Salıncak Oyunu): Bu oyundan Divan'da sadece bir yerde ve şu şekilde bahsedilmektedir: "Yalngu: Cariyelerin oynadığı bir oyundur. İpin ucu bir ağaca veya bir direğe bağlanır. Ortasına cariye oturur ve ayağıyla yeri teper. Böylelikle kah yükselir, kah alçalır"

ÇOCUKLARIN OYNADIKLARI OYUNLAR 1 Müngüz (Boynuz) Bu bir çeşit çocuk oyunudur. Çocuklar ırmağın kenarına

ÇOCUKLARIN OYNADIKLARI OYUNLAR 1 Müngüz (Boynuz) Bu bir çeşit çocuk oyunudur. Çocuklar ırmağın kenarına diz çökerek otururlar, sonra elleriyle kuma vururlar. Onlardan birisi (ebe) müngüz der ve çocuklar ne müngüz diye sorarlar. Birisi (ebe), boynuzlu hayvanları birer söylemeye başlar. Çocuklar da bunu tekrar ederler. Ebe bu arada deve ve eşek gibi boynuzsuz bir hayvanın da adını söyler. Çocuklardan birisi bu hayvanı veya başka boynuzsuz bir hayvanın adını söylerse çaya atılır

2 - Köçürme "Ondört adı dahi verilen bir oyun. Yerde kale gibi dört çizgi

2 - Köçürme "Ondört adı dahi verilen bir oyun. Yerde kale gibi dört çizgi çizilir, sonra on kapı yapılır. Fındık ve fındığa benzer şeylerle bu kapılar üzerinde oyun oynanır. " 3 - Çelik Çomak Divan'da bu oyundan direk olarak bahsedilmiyor. Başka bir oyunun içinde ismi geçtiğinden buraya almayı uygun gördük. Oyun şöyle geçmektedir: "Tuldı: Er topıknı adhn bile tuldı: Adam topu çatal deynekle vurdu. Bu, bir Türk oyunudur. Şöyle oynanır: Oynayanlardan birisi oyunun kendi tarafından başlamasını istedi ği zaman yukarı da anlatıldığı şekilde çatal değnekle topa vurur. Bu işte kuvvetli vuran oyuna ba şlamış olur. ; Çelik çomak oyununun vurmasında dahi böyle denir. "

4 - Ceviz Oyunu Divanda ceviz oyunundan iki yerde bahsedilmesine rağmen nasıl oynandığı konusunda

4 - Ceviz Oyunu Divanda ceviz oyunundan iki yerde bahsedilmesine rağmen nasıl oynandığı konusunda bilgi verilmemektedir. Sadece çocukların oynadığı bir oyun olduğu belirtilmektedir. Bu oyun da Divanda şöyle geçmektedir: "Atıç: Çocukların ceviz oynadığı çukur" "Eteçlik: Ceviz oynamak için çukur açılmış olan yer"

5 - Karagun "Akşamleyin çocukların oynadıkları bir oyundur. "Divanda bu oyun sadece bir yerde

5 - Karagun "Akşamleyin çocukların oynadıkları bir oyundur. "Divanda bu oyun sadece bir yerde geçmektedir. 6 - Çengli Mengli "Bir çocuk oyununun adıdır. « Divanü Lügati't Türk'te bu oyun sadece bir yerde ve bu kadar geçmektedir.

Netice olarak şunu söyleyebiliriz ki, " kurallarını ve kıyafetlerini dahi inanç ve törelerden alan

Netice olarak şunu söyleyebiliriz ki, " kurallarını ve kıyafetlerini dahi inanç ve törelerden alan geleneksel sporlar, - Türk milletinin gelenek, görenek ve hasletlerini ortaya koyan canlı ve uygulamalı örneklerden olup, kuşaktan kuşağa aktarılarak yaşatılan sportif, folklorik değerleridir. "4211. yüzyılda Türklerin oynamış olduğu oyunları bilmek, bu oyunlar dahilinde o dönem Türklerinin yaşayışlarını ve kültürlerini belirleyebilmek yönünden faydalı olacak; o dönemki oyunlarla şimdiki oyunları karşılaştırarak Türklerin kültürlerini ne kadar koruyabildiklerini öğrenmemiz açısından faydalı olacaktır. Gerçekten de Divanda geçen birçok oyunun günümüzde de aşağı yukarı aynen şekilde devam ettiğini görmek Türklerin geleneklerini hala koruyabilmiş olduklarını göstermesi bakımından sevindiricidir.

BAŞARILAR DİLERİM

BAŞARILAR DİLERİM