EVRESEL ETKLEMLER Yabanc otevre etkileiminde 3 faktr mevcuttur
ÇEVRESEL ETKİLEŞİMLER Yabancı ot-çevre etkileşiminde 3 faktör mevcuttur. Bunlar; 1. İklim, 2. Toprak ve 3. Biyotop veya canlı organizmalardır.
Yabancı ot ekolojisini etkileyen en önemli iklim faktörleri ışık, sıcaklık, su, rüzgar, rutubet (nem) ve bunların mevsimsel ortaya çıkışları yani, iklimdir. Cyperus esculentus yarı nemli tropiklerde, ılık ve sıcak bölgelerde iyi gelişir. Bu bitki uzun soğuk periyotlu ılıman alanlarda iyi gelişmez. Cyperus rotundus nemli tropiklerde, yarı nemli tropik bölgelerdeki bazı gelişigüzel subtropiklerde iyi gelişir.
Yabancı otlar tercih ettikleri çevrelerde bulunurlar, yabancı ot kontrolünde veya yabancı ot yönetiminde, çevreyi değiştirmek suretiyle genellikle başarılı olunabilir. Sulama ve toprak işleme, yabancı ot türlerinde değişmeye neden olan en önemli çevresel değişikliklerdir.
Tek yıllık yabancı otlar fırsatçı olduklarından dolayı çevre stresinden kurtulurlar. Işık yoğunluğu, kalitesi ve süresi onların mevcudiyetini ve hayatta kalmalarını etkiler. Fotoperiyodik tepkiler çiçeklenmeyi yönetir ve tohumun olgunlaşma zamanını belirler. Şayet ışık aşırı yoğunlukta veya gün çok uzun ya da çok kısa ise bitki çiçek açmayacak ve tür buna tahammül edemeyecektir.
üIşık ve sıcaklık istekleri türlerin bölgesel sınırlarını belirler. Çoğu yabancı ot gölgelenmeye iyi bir şekilde tölere edebildiğinden, bir kültür bitkisi örtüsü altında gelişme yeteneğine sahiptirler.
üDonlu periyotların uzunluğu veya toprağın donlu zamanı yabancı ot ekolojisini etkiler. Toprak sıcaklığı, özellikle toprağın donduğu yerlerde tohumun çimlenmesi ve canlı kalmasının başlıca belirleyicisidir. Don olayı vejetatif üreme organlarının kışın canlı kalmasını da etkiler. Hava ve toprak sıcaklığı türlerin yayılması ve ekolojik ilişkilerde önemli belirleyicilerdir. Stellaria media (kuş otu) soğuk iklimlerde canlılığını muhafaza eder, çünkü bu bitki kışın zarar görmeksizin gelişmesini devam ettirir. Donma sıcaklığı altında bu bitki genellikle dik kalır ve çiçeklenmeye devam eder. Çiçekleri kapalı olduğundan (petalsız ve kapalı), tohumlar kendiliğinden tozlanır ve fertildir.
!!!!Ortam sıcaklığı yabancı otların dağılışını tayinde geniş ölçüde etkili olmaktadır. Bunun en tipik örneğini serada sorun oluşturan yabancı otlarla aynı yörede açık arazide aynı kültür bitkisinde sorun oluşturan yabancı otların birbirinden farklı oluşunda görmekteyiz. Diğer taraftan ülkemizde serin bölgelerde yabani yulaf türü Avena fatua yoğun olarak bulunmasına karşın, sıcak bölgelerde Avena sterilis türü hakimdir. Echinochloa crus-galli (darıcan) ise sadece sıcak bölgelerin, ılıman kısımlarında yaygın olup, subtropik iklimin yabancı ot türüdür. Tropik bölgelerde ise Echinochloa crusgalli yerini Echinochloa colonum (benekli darıcan)’a bırakmıştır.
üGenel olarak kış periyotlarının sıcaklığı yabancı otların hayat devreleri üzerine etkili olmaktadır. Örneğin, kışı ılıman olan bir iklimde kışlık yıllık olan bir yabancı ot, kışı sert geçen iklimlerde yazlık olabilmektedir. Diğer taraftan atmosfer sıcaklığı haliyle toprak sıcaklığına etki etmektedir. Kışı çok soğuk geçen bölgelerde genellikle çok yıllık yabancı otların toprak üstü organları yanında toprak altı organlarının da zarar görmesiyle bu yabancı otlar fazla yoğunluk oluşturamazlar. Yabancı otlar iklim değişikliklerine kültür bitkisinden çok daha iyi adapte olmuşlardır. Çünkü bunlar var oluşlarından beri doğal seleksiyonuna maruz kalmış ve iklim değişikliklerine dayanıklı biyotipler oluşturarak zamanımıza kadar hayatlarını sürdürebilmişlerdir.
üSu, tarımsal üretimi sınırlayan ve bitkilerin gelişmesinde önemli rol oynayan temel ihtiyaçlardan birisidir. üSulamanın olmadığı alanlarda ise yıllık yağış miktarı ürünlerin coğrafi dağılımını etkileyen önemli faktördür. üSuyun mevsimsel dağılışı ve toplam miktarı türlerin ayakta kalmasını belirler. ü Kritik dönemlerdeki su kıtlığı yeniden üreme (çoğalma) için genellikle başarısızlıkla, ölümle veya her ikisi ile sonuçlanabilir. üDünyanın kurak bölgelerinde sulama ile suyun mevcut miktarı ve suyun mevsimsel dağılışı etkilenmedikçe çok az ürün elde edilir.
üRüzgar hızı, esiş sıklığı ve hakim olarak esiş yönü bitkilerin ve bu arada yabancı otların gelişmesine etki etmektedir. üRüzgarın direkt fiziksel etkisi ve ayrıca toprak rutubeti ve sıcaklığı üzerine etkisi bitkilerde bir çok modifikasyonlar meydana getirir. üRüzgarın bitkiler üzerinde bu tip etkileri de arazinin rakımı, su birikintisine yakınlığı gibi bir çok topoğrafik özelliklerine bağlı olarak değişmektedir. üAyrıca rüzgar, evaporasyonla su miktarını etkileyebilir ve transpirasyon kayıplarının artmasına neden olabilir. ü Rüzgar, bitki örtüsü içindeki mikroklimayı, karbondioksit ile oksijenin nispi konsantrasyonunu da etkiler.
Yabancı ot türleri, ışık gereksinimi yönünden birbirinden farklılık arz ederler. Bu durum bunlarla savaşta önemli bir yere sahiptir. Bazı türler kısa gün ışıklanmadan, bazıları ise uzun gün ışıklanmadan hoşlandıkları gibi, ışık yoğunluğu gereksinimi bazılarında az, bazı türler de ise daha fazladır. Bazı kültürlerde yılın büyük bir kısmında bitkilerdeki gölgeleme yetersiz olduğundan güneş ışınları toprağa kadar ulaşır. Böylece ışığa gereksinimi fazla olan yabancı ot türleri de rahatlıkla gelişmelerine devam edebilirler.
Bu şekildeki pancar, mısır, meyve bahçesi ve bağ tarımında uygun bir toprak işleme ve herbisit uygulaması ile bu durum önemli olmayabilir. Ancak ışık gereksinimi olan, kök sürgünleriyle çoğalabilen çok yıllık türler ise örneğin Convolvulus arvensis rahatlıkla kısa bir zamanda tehlikeli bir artış gösterebilirler. !!!İşte uygun ekim sıklığı, gölgelendirme özelliği olan kültür türleri kullanımı, ışık gereksinimi fazla olan bu türlerle savaşta en önemli silahlardan biridir.
Edafik (Toprak) Faktörler Edafik, Yunanca “edaphos” kelimesinden gelir ve toprak ya da yer anlamındadır. Toprağın suyu, havalanması, sıcaklığı, p. H’ı ve verimliliği yabancı ot rekabetini ve yabancı otların ayakta kalmalarını belirleyen toprak üzerine etkide bulunurlar. Yabancı otlar gelişebilmeleri için farklı tipte topraklara ihtiyaç duymaktadırlar. Örneğin bazıları asidik topraklarda daha iyi geliştikleri halde bazıları bazik toprakları tercih ederler. Diğer taraftan bazı bitkiler bol miktarda su içeren topraklarda hayatiyetlerini devam ettirdikleri halde bazıları kurak toprakları tercih ederler.
Diğer bazıları ise toprak istekleri yönünden seçici değildirler. Fakat genel olarak yabancı otların, kültür bitkisinden çok daha fazla değişik özellikte topraklara adapte oldukları görülmektedir. Bu da yabancı otların kültür bitkisine karşı üstünlüğünü ortaya koymaktadır. Zira yabancı otlar, kültür bitkilerinde olduğu gibi adapte oldukları iklim ve topraklardan ayrılıp başka iklim ve topraklarda yetiştirilmeğe zorlanmamaktadırlar.
Toprak reaksiyonu ile üzerinde yetişen bitki florası arasında çok yakın ilişki bulunmaktadır. Birçok bitki ve bu arada yabancı otlar belirli p. H derecelerinde yetişmektedirler. Bu nedenle bazı bitkilere toprak asiditesi yönünden göstergeci nazarıyla bakılabilmektedir. Böylece bu tip bitkilerin yoğunluklarına göre toprak p. H’sı hakkında yaklaşık olarak tahminde bulunulabilmektedir.
Fazla işlenmiş tarım alanlarındaki topraklarda ve kurak bölgelerde, yağışlı olan bölgelere göre p. H yüksek (bazik) olduğu için tuzlulaşma sorun olabileceği gibi, aşırı yağış alan bölgelerdeki topraklarda ise asitlik sorun olabilir. Bazı yabancı otlar asidik toprakların göstergecisidir. Bunlara örnek olarak Rumex acetosalli (kuzu kılağı) ve Spergula arvensis (tarla kişnişi) verilebilir. Diğer taraftan Matricaria inodora (kokusuz yalancı papatya) ve Raphanus raphanistrum (yabani turp) gibi bazı yabancı otlar da asidik toprakları tercih etmektedirler.
Caucalis latifolia (geniş pıtrak) ve Melilotus officinalis (taş yoncası) alkali toprakları göstergecisi, Sinapis arvensis (yabani hardal) ve Papaver rhoeas (gelincik) gibi bazı yabancı otlar da alkali toprakları tercih etmektedirler. Polygonum aviculare (çoban değneği) ve Chenopodium album (ak kazayağı) gibi yabancı otlar toprak asiditesi yönünden seçici olmayıp alkali ve asidik topraklarda aynı derecede gelişirler.
Bazı yabancı otların belirli derecelerde asidik veya alkali topraklarda yetişmesinin bilinmesi bu otlarla mücadelede önemli ölçüde yol gösterici olmaktadır. Nitekim yabancı otların isteğinin aksi yönde toprak reaksiyonunu değiştirebilecek bir gübreleme ile mücadele yapılabilir. Örneğin, toprağın asiditesi yükseltildiğinde Taraxacum officinale (adi aslan dişi) ve Plantago spp. (sinir otu) ile etkili bir şekilde mücadele edilir.
Equisetum arvense (kırk boğum, at kuyruğu), Tussilago farfara (deve tabanı, öksürük otu), Juncus spp. (hasır otu), Carex spp. (ayak otu), Ranunculus repens (sürünücü düğün çiçeği) ve Phragmites communis (kamış) gibi yabancı otlardan bazıları fazla miktarda su içeren topraklarda veya taban suyu yüksek yerlerde yetişirler. Bu tip yabancı otlarla mücadelede drenaj kanallarının açılmasıyla suyun tahliyesi gerekmektedir.
Yabancı otlardan bir kısmı toprağın hava kapasitesinin azalmasına karşı hassastır. Bu nedenle toprak zerreleri arasının su ile dolu veya taban suyunun yüksek oluşu gelişmelerini önlemektedir. Bu tip yabancı otların mücadelesinde toprak belirli sürelerde su altında bırakılabilmektedir. Böylece gerek toprak altı ve gerekse toprak üstü organları havanın serbest oksijeninden faydalanamayarak ölmektedir. Aşırı su toprağın ekolojisini değiştirerek asırlarca çeltikte olduğu gibi yabancı otları kontrol edebilir. Su altında kalmaya uyum sağlamış birkaç yabancı ot türü çeltik tarlalarında bulunmaktadır. Birkaç yabancı ot uzun zaman sulu kalan topraklarda veya fakir havalandırmalı sıkı topraklarda iyi gelişir.
Toprağın fiziksel özelliklerine göre yabancı otlar killi, kumlu, tınlı ve organik topraklara adapte olmuşlardır. Örneğin Elymus repens (ayrık), Alopecurus myosuroides (tilki kuyruğu), Tussilago farfara ve Ranunculus acris (acı düğün çiçeği) killi topraklarda çok daha iyi geliştikleri halde, Galeopsis segetum (diş otu), Chrysanthemum segetum (margaret) kumlu toprakları tercih ederler.
üBazı yabancı otlar N’ca, diğer bazıları P ve K’ca zengin topraklarda yetişirler. Bu tip yabancı otlarla isteklerinin aksi yönde yapılan gübreleme ile mücadele yapılabilmektedir. Mineral besin maddelerinden azotun yabancı otların gelişmesinde belli bir yeri bulunmaktadır. Bitkisel üretimde 10. yüzyıldan beri mineral gübreleme yapıldığından, bu dönem içerisinde azottan hoşlanmayan yabancı ot türleri kültür alanlarından kendiliklerinden kaybolmuşlardır. Gübreleme her zaman olduğu gibi kültür bitkilerine ne kadar faydalı olmuşsa, hakim yabancı ot türlerine de o kadar yararlı olmuştur. Örnek verilecek olursa, Avena fatua (yabani yulaf) ile yapılan bir gübreleme denemesinde, yabani yulafın yazlık arpada verime olan negatif etkisi, fazla gübrelemede daha çok olmuştur.
üToprak sıcaklığının ve rutubetinin mevsimsel olarak değişmesi bazı yabancı otlar üzerinde önemli derecede etkili olmaktadır. Bu grup otlar hayatiyetlerini sürdürebilmeleri için bazı kritik devrelerinde belirli derecelerde sıcaklık ve rutubet istemektedirler. Örneğin, toprak altı organlarının sürmesi ve tohumlarının çimlenmesi için gerekli olan sıcaklık ve rutubeti bulamadığında tohumlar dormant hale geçer, toprak altı organları ise canlılıklarını kaybederler. Yabancı otların bu yöndeki isteklerinin bilinmesi mücadeleyi kolaylaştırmaktadır.
Örneğin, Convolvulus arvensis (tarla sarmaşığı) rizomları – 10 o. C de 12 saat tutulduklarında canlılıklarını kaybetmektedirler. Erzurum yöresinde toprak sıcaklığı – 10 o. C’nin çok altına düşmekte, bu nedenle bölgede adı geçen yabancı ota karşı yapılacak toprak işlemenin sonbaharda yapılması gerekmektedir. Böylece sonbaharda parçalanan rizomlar kışın ölmekte ve yabancı otların bir kısmı ortadan kalkmaktadır.
Ayrıca yabancı otların toprak altı organlarının sürdüğü toprak rutubeti derecesinin bilinmesiyle, vejetasyon devresinde yapılacak çapalama ve toprak işleme zamanı tayin edilebilmektedir. Zira çapalama ve toprak işleme, topraktaki rutubet seviyesinin yabancı otun toprak altı organlarının sürebildiği asgari rutubet seviyesinden aşağıda bulunduğu devrelerde yapılması gerekmektedir. Yukarıda verilen örneklerde olduğu gibi yabancı otların ekoloji ve biyolojilerinde saptanan bazı kritik noktalar mücadelelerinde yardımcı olmaktadır.
üYabancı ot gelişimi, toprağın fiziksel ve kimyasal özelliklerine ilaveten insan faktörü tarafından belirlenir. Bu, tarla üretim sistemi tarihini, bulaşma kaynağının yakınlığını, tarlada mevcut yabancı ot tohum populasyonunu veya dışarıdan girenleri, suyla gelenleri ve gelişme mevsiminin şartlarını içerir. üToprak strüktürü, üsu tutma kapasitesi ve übesin maddesi seviyesinin etkileri toprak tipinden daha önemlidir.
Yabancı Otlar ve Biyotop Bitkilerin gelişmesini ve yayılmasını etkileyen en önemli ekolojik etkenlerden birisi de civardaki canlılardır. Bitkiler ve hayvanlar daima aynı ortam içerisinde bulunurlar. Bunlar birbirlerini karşılıklı olarak etkilerler. Hayvanlar bitkileri yemek suretiyle etkili oldukları gibi, bitkilerin yaşamaları üzerinde böceklerin, toprak faunasının ve insanların etkileri de olabilmektedir. Bazı böcekler yabancı otlar üzerinde beslenmek suretiyle, onların gelişme ve yayılmaları üzerinde etkili olmaktadırlar. İnsanların etkisi ise bunlarla mücadele etmek veya yaymak suretiyle olmaktadır. Diğer taraftan toprak faunasını oluşturan bir çok canlı topraktaki organik maddeleri parçalamak, bitkileri bizzat yemek ve bazı toksik maddeler çıkarmak suretiyle yabancı otlar üzerinde etkili olmaktadırlar.
Yabancı otların gelişme ve yayılmaları üzerine olan en önemli canlı faktörlerden birisi de kültür bitkisi veya yabancı otların karşılıklı olarak etkileridir. Yabancı otlar devamlı olarak kültür bitkileriyle rekabet halindedirler. Bu rekabet daha çok ışık, su ve besin maddeleri yönündendir. Her kültür bitkisi kendine özgü yabancı ot topluluğuna sahiptir. Örneğin bir grup yabancı ot hububat içerisinde yoğun olarak bulunduğu halde diğer bir grup yem bitkileri veya çapa bitkileri içerisinde sorun oluşturmaktadır. Kültür bitkileri ile yabancı otlar arasındaki bu paralellik çeşitli faktörlerin etkisi altındadır.
1. Yabancı otun tohum hacmi veya ağırlığıyla, kültür bitkisi tohumlarının birbirine yakın oluşu, 2. Kültür bitkisiyle yabancı ot tohumlarının çimlenme zamanının birbirine yakın oluşu, 3. Toprak işleme zamanının kültür bitkisi ve yabancı ot için uygun oluşu, 4. Kültür bitkisi ve yabancı otların karşılıklı rekabetinde dengesizliğin olmaması, 5. Kültür bitkisi ve yabancı otların olgunlaşmasının aynı zamana rastlaması, 6. Kültür bitkisi ve yabancı otların toprak ve iklim istekleri arasında geniş ölçüde benzerliğin olması ve 7. Kültür bitkisi ve yabancı otların karşılıklı olarak salgıladıkları toksinlerin birbirleri üzerine öldürücü etki yapmaması gibi etkenler sayılabilir.
Kültür bitkileri ile yabancı otlar arasındaki bu paralelliğe örnek olarak ülkemizde hububat, mera, çayır ve sebze yabancı otları verilebilir. Ülkemizde bölgelere bağlı olmakla birlikte ; Hububatta Sinapis arvensis, Agrostemma githago (karamuk), Cephalaria syriaca (pelemir), Boreava orientalis (sarı ot), Centaurea cyanus (peygamber çiçeği), Chenopodium album ve Galium tricorne (yapışkan otu);
Meralarda Astragallus spp. (geven), Asphodelus albus (çiriş otu), Glycyrrhiza glabra (meyan), Hypericum perforatum (sert ot) ve Verbascum spp. (sığır kuyruğu); çayırlarda Ranunculus repens, Pedicularis spp. (bit otu), Conium maculatum (lekeli baldıran) ve Ononis spinosa (dikenli öküz çanı)
Sebzeliklerde ise Amaranthus spp. (horoz ibiği), Chenopodium album ve Convolvulus arvensis yoğun olarak bulunmaktadır.
Bazı yabancı ot türleri birkaç kültür bitkisi içerisinde aynı derecede yoğunluk arz edebilmektedir. Genel olarak değişik kültür bitkilerinin çeşitli yabancı ot türlerine sahip oluşu, bu otlarla mücadelede münavebenin ve rekabet gücü üstün kültür bitkisi yetiştirmenin önemini ortaya koymaktadır. Diğer taraftan farklı türe sahip olan bitkiler karşılıklı olarak birbirlerini etkileyecek bazı salgılar çıkarmaktadırlar. Yüksek bitkilerin çıkardıkları salgılarla birbirlerini etkilemelerine “Allelopati” denir. Örneğin Elymus repens (ayrık) çıkardığı salgılarla yoncanın gelişmesini önemli ölçüde engellemektedir.
Yabancı ot ile kültür bitkisinin birliğini büyük ölçüde rekabetin derecesi belirler. Birliğe katkıda bulunan faktörler şunlardır; 1. Tohum Büyüklüğünün Benzerliği 2. Tohumun Çimlenme ve Oluşma Zamanı 3. Toprak İşleme, Rotasyon ve Hasat Uygulamaları
1. Tohum Büyüklüğünün Benzerliği: Şayet bir yabancı ot tohumunun büyüklüğü kültür bitkisi tohumuna benzer ise (genel bir durumdur), ekim esnasında gözden kaçar. Bu durumda, yabancı ot tohumlarını ürün tohumlarından temizlemek veya ayırmak da zor olacaktır. Yabancı otlar tarımsal uygulamalara uyumun uzun bir siciline sahiptirler. Tohum büyüklük mimikrisinin (taklitçilik, benzeme) dikkat çekici bir örneği mercimek (Lens culinaris Medik. ) tohumu ile fiğ (Vicia sativa L. ) tohumları arasındaki benzerliktir. Mercimek tohumu mercek şeklinde, fiğ tohumu ise genellikle daha yuvarlaktır. Avrupa’da fiğ tohumları mercimek tohumunun şeklini taklit etmek için değişikliğe uğramış ve ayrımını neredeyse imkansız kılmıştır.
2. Tohumun Çimlenme ve Oluşma Zamanı: Şayet yabancı ot tohumu kültür bitkisi tohumundan hemen önce veya biraz sonra çimlenirse, bu bitkinin rekabet şansını artırır. Kültür bitkisinden önce çiçek açar, tohum oluşturursa hasat edilir ve bu şekilde gelecek ürüne kendisini garanti eder. Bunlar başarılı rekabetin garantisi değildir ancak, engelleyici de değildir. Bir yabancı otun hayat devresi kültür bitkisinin hayat devresine benzer ise, hayat devri kültür bitkisininkinden daha uzun veya daha kısa olanlara göre daha iyi rekabetçidir ve bu durum birlikteliği ortaya çıkarır.
3. Toprak İşleme, Rotasyon ve Hasat Uygulamaları: Çimenliklerin yaygın yabancı otlarından olan Stellaria media ve Euphorbia spp. ve Taraxacum officinale kültürel uygulamalara ve biçime dayanmaya uyum sağlamışlardır. Çok yıllık bir kültür bitkisi olan yonca içerisinde yine çok yıllık bir çimensi bitki olan Eltrygia repens iyi gelişmektedir. Hububat bitkileri ile Avena fatua’nın birliği aşağıdaki faktörlerin hepsi ile ilişkilidir. Onlar aynı büyüklükteki tohumlara sahiptirler, çimlenme ve olgunlaşma zamanları hemen aynıdır ve hububatın toprak işleme ve hasat uygulamalarına kolayca dayanabilirler. İşlenen topraklarda canlı kalmaya uyum sağlamış bir yabancı ot, hiç işlenmemiş veya minimum işlenmiş tarlada iyi bir şekilde gelişmesi mümkün değildir.
Kültür bitkisi ekiminden sonra (son toprak işleme yapıldıktan sonra) çimlenen bazı yabancı otlar mevcuttur. Bunlar; Sorghum halepense, Setaria spp. ve Echinochloa crus-galli’dır. Bunlar genellikle geniş yapraklı türlerden daha sonra çimlenirler ve sıraya ekim yapılan kültür bitkileri ile rekabet etmek için hızlı bir şekilde uzarlar. Bromus tectorum kışlık buğday ile etkili bir şekilde rekabet eder çünkü, bu bitki buğday ekildikten sonra çimlenir, bütün kış boyunca canlı kalır, gelişir ve buğday hayat devrini tamamlamadan önce gelecek ilkbaharda tohum döker. Bu bitki buğday-nadas rotasyonunun nadas yılı boyunca da etkili bir rekabetçidir çünkü, yüzeysel köklüdür, çoğu kültürel işlemlerden etkilenmezler ve kültür bitkisi ekiminden önce su için rekabet ederler.
Echinochloa crus-galli (Darıcan)
Setaria italica (Kirpi darısı) Sorghum halepense
Diğer bitkiler ve hayvanlar çevreyi değiştirir. Otlayan hayvanlar meralarda canlı kalan yabancı otları belirlerler. Daha iyi kontrol teknikleri ve yönetim stratejisi geliştirmek için kültür bitkisi rekabeti, yabancı otlar ve biyotopla olan ilişkilerinin bilinmesi gerekir. Bitki çevresi ve özellikle tarım yapılan alanlar oldukça heterojendir. Bir tarla sulandığında, gübrelediğinde veya işlendiğinde bir tekdüzelik hissedilir ancak, geniş bir alanda ve hatta küçük bir alanda yabancı ot tohumları tek düze olmayan bir çevreye maruz kalırlar. Topraktaki tek düze olmayan tohum karışımı bir kural olup, istisnai bir durum değildir. Yönetim teknikleri, özellikle de herbisitler homojen bir şekilde uygulanmamaktadır.
Toprağın gölgelenmesi veya döküntülerin az bir miktarı ile örtülmesi toprak sıcaklığında önemli farklılıklara neden olur. Gölgeleme ve döküntülerle belirlenen toprak yüzeyinin hemen üstündeki havanın toprak rutubeti ve nispi nem üzerine büyük etkisi bulunmaktadır. Bu küçük çevresel farklılıklar niçin bir kaç farklı bitki türünün tek bir çevreyi işgal ettiklerini kısmen açıklamaktadır.
Büyüme şeklindeki farklılıklar genellikle gözlenmemiş ekolojik etkileşimlerdir. Bunlar, bitkinin çevresine uyma yeteneğinin dış görünüşüdür. Bu farklılıklar, bitkilerin farklı ekolojik nişlere doldurmalarına imkan verir. Yabancı otlar bu gibi nişler yaratır ve buraları doldururlar, onların çimlenmesi, büyümesi ve ölmesi suretiyle çevreyi değiştirirler. Bunlar topraktaki rutubeti, sıcaklığı, besin maddesi miktarını ve sonuçta organik materyali etkilerler. Yabancı otlar tarımsal çevredeki uygulamalara pasif değil, aktiftirler.
TEMEL EKOLOJİK KAVRAMLAR A. Tür; Yeni gen havuzları yaratan genetik düzenleme ve doğal seçimin ürünüdür. Neden olmuştur, fakat daha önemli ve en ilginç soru niçin olmuştur?
Yabancı otlar sürekli olarak onların özelleşmesini teşvik eden şartlara maruz kalırlar. Coğrafi olarak geniş aralıklarla ayrılmış bitkilerin ferdi veya grupları gibi bir türün bölünmesi ile zıt özelleşme ortaya çıkar. Bu, insanların ve bitkilerin kıtadan kıtaya veya bir kıta içinde farklı bölgelere sürekli taşınması ile ortaya çıkar. Yabancı otlar kıtadan kıtaya geçtiğinde türün gelişmesi uzun bir süreçtir.
Uyumlu (sympatrik) özelleşme lokaldir ve kısa süreçtir. üArazinin sürekli bozulması üdeğişik tarımsal uygulamalar ühibridazisasyon, üseleksiyon, üzorlama ve değişik çevre şartlarına cevap vermek için çok fazla fırsat sağlar. Tür gelişimi durmaz ve bir kültür bitkisindeki yabancı otlar bugün birkaç yıl öncesindekinden farklıdır ve inkişaf etme devam edecektir.
Ekotipler, Taraxacum officinale ve diğer bir çok cinsin üyelerinden çıkar. Onların gelişmesi yabancı ot kontrolü ve vejetasyon yönetimi için bir anlama sahiptir. Bir yerde uygulanan kontrol teknikleri başka bir yerde aynı yabancı ot için kullanılmayabilir çünkü, o aynı yabancı ot değil, onun bir ekotipidir. Ekotip gelişimi, lokal olarak uyum sağlamış populasyonlardaki değişme gibi uyumlu özelleşmedir.
Yabancı otlar ve diğer bitkiler, bir populasyonun bozulmaya tepkisini belirleyen r ve K olarak isimlendirilen iki adet canlı kalma stratejisine sahiptirler. Bu iki terim lojistik büyüme denklemindeki aynı terimlerden alınmışlardır. K=çevresel dayanma kapasitesi r=populasyon artışının gerçek oranıdır. ü r stratejisi, tohumun çok fazla üretilmesi (veya vejetatif üretim birimlerinin çokluğu) ve yüksek yayılma yeteneği ile karakterize edilir. Bu, gelişme üzerine kaynak sıkıntısının ve hiçbir baskının olmadığı çevresel şartlarda bir populasyonun artışının potansiyel oranıdır. r stratejisi tek yıllık yabancı otlar arasında egemendir ve rekabet yeteneği, tohum çimlenmesi, tohum dormansisi ve tohumun uzun ömürlülüğü ile ifade edilir.
Bitkilerin K stratejisine uyumu sömürüye bağlıdır. Bunlar daha az yeni üreme birimlerine ve buna bağlı olarak daha düşük yayılma yeteneğine ve güçlü sömürme kabiliyetine sahiptirler. K parametresi, populasyonların gidemediği yerin bir üst büyüklük sınırı ile ölçülür. Bu sınır, populasyonun gelişmesi üzerine etkili olan mevcut kaynaklar ve diğer baskılarla belirlenir.
Bazı türler K ve r stratejilerini birleştirmişlerdir. Örneğin, C. arvense vejetatif gelişme için r’dir çünkü, bu bitki çok fazla sayıda vejetatif tomurcuk üretir ve sürünücü kökleri bitkiyi yayar. Aynı zamanda C. arvense tohum ürettiğinden dolayı K’dır. Bu bitki iki evciklidir, genellikle yüksek yayılma yeteneğine sahip az sayıda tohum üretir, ancak güçlü bir sömürücü değildir.
K ve r üremesi olarak ifade edilen canlı kalma stratejisinin diğer faktörler tarafından kontrol edilen rekabet yeteneğine denk olmadığı ve karıştırılmaması gerektiğini işaret etmek önemlidir.
Kültür bitkisi-yabancı ot birliği yabancı ot yönetimi için önemlidir çünkü, o değişiklik olan yerde organizasyonun düzeyini gösterir. Değişme, bir tür içindeki mutasyondan ve ekotip gelişmesiyle veya bir türün başka biriyle yer değiştirmesiyle vuku bulabilir. İki veya daha fazla türün niçin bir arada bulunduklarının en az 4 sebebi vardır Bunlar;
1. Farklı besin gereksinimleri olan Fabaceae ve Gramineae’nın mer’a ve yem bitkisi tarlalarındaki birlikte bulunmaları. 2. Hayvanların seçici otladıkları meralarda ortaya çıkan ölüm oranlarının farklı nedenleri. 3. Allelokimyasal ve herbisitleri içine alan toksinlere farklı duyarlılık. 4. Büyüme faktörlerini farklı zamanda ihtiyaç duymaları. !!!Çoğu bitki büyüme için aynı şeylere ihtiyaç gösterir fakat, bunlara aynı zamanda ihtiyaç duymazlar. Bu durum, türlerin bir arada bulunmaları için en genel sebep olabilir.
B. Ekolojik Sıralı Değişim Ekolojik sıralı değişim tabii, sistemli ve devamlı bir işleyiştir. Tarımda, sıralı değişim doğal birliklerin uzaklaştırıldığı sürekli olarak bozulan alanlarda meydana gelir. Çevresel değişiklik, sıralı değişimi yöneten bir güçtür ve tarım çevre değişime ve kontrolü ile idare edilir. Baskınlık tarımsal bitki birliklerinde ve genellikle modern tarımda kültür bitkisi yetiştirilen tarlalarda birkaç yabancı ot (nadiren sadece tek bir tane) baskın bulunmuştur. Onların uzaklaştırılması yeni uygun yer yaratır ve başka türler buraya taşınır ancak, bu hemen olmaz.
Bu nedenle yabancı ot kontrolü özellikle başarılı yabancı ot kontrolü asla son işlem değildir. Yabancı ot yönetimi, kontrol % 100’den daha az olduğunda iyi bir şekilde planlanmalıdır ve böylece niş açılması ve sıralı değişimin sonsuz işleyişinde başarı söz konusu olmaz. En iyi yabancı ot yönetim sistemleri, istenilen düzeyde kontrol sağlamak için tekniklerin birleştirilebilmesidir fakat, yeni yani daha zorlu yabancı ot türlerinin girişini teşvik eden tamamen açık kapı bırakmamak şartı ile.
- Slides: 55