Eski Trk Edebiyat VII Beyit erhi Nedimin Olmu
Eski Türk Edebiyatı VII Beyit Şerhi Nedim’in “ Olmuş sana “ Redifli Gazeli
NEDİM’İN HAYATI ➨ On sekizinci yüzyılın ve tüm divan şiirinin en büyük şairlerinden olan “lâle devri şairi” Nedim, İstanbul doğumludur. Asıl adı Ahmet’tir. Ünlü, soylu bir ailedendir (Karaçelebizadeler). Dedesi Muslihuddin Efendi kazasker, babası Mehmet Efendi de kadı olarak görev yapmıştır. Çok iyi bir tahsil hayatı geçirmiş olan Nedim bir süre müderrislik yaptıktan sonra, genç yaşta kadı olmuştur. Aslında kadılığı da müderrisliği de bir arada götürmüştür.
➨ Klasik şiirimizin bülbül-i şeydâsı Nedim, trajik bir vefat yaşamıştır. Sultan Üçüncü Ahmet’in tahtından alaşağı edildiği ve Nedim’in bir numaralı koruyucusu sadrazam Nevşehirli İbrahim Paşa’nın paramparça edilmiş cesedinin sokaklarda sürüklendiği Patrona Halil Ayaklanması, Nedim’i çok derinden etkilemiş ve nihayet ölümüne sebep olmuştur. Mezarının nerede olduğu bile uzun süre tartışılmıştır. Onun çok ünlü bir beyiti, yaşadığı bu kâbusu önceden haber verir niteliktedir. Ey Nedîm ey bülbül-i şeydâ niçin hâmûşsun Sende evvel çok nevâlar güft ü gûlar var idi. [Ey bağrı yanık bülbül (Nedim)! Evvelden ne güzel şakırdın! Şimdi, neden suskunsun? !] de
➨ Şiirlerinden hareketle zannedilenin aksine Nedim hayatını zevk ve eğlencelerle geçirmiş değildir. Dini- akademik her türlü toplantıya katılan, okuyup araştıran, dönemin ciddi ve entellektüel ilim adamlarındandır. Bu külliyatı, sade ve anlaşılır dille anlatan Nedim, İstanbul Türkçesini kullanmıştır. ➨ Edebi çevrelerce asıl değeri zamanında bilinmeyen Nedim’in kıymeti Tanzimat döneminde gerçek değeri anlaşılmıştır. ➨ Şiirleri lâdinidir. Dini-tasavvufî, felsefi derinlikten uzaktır.
“Olmuş sana” Redifli Gazel Haddeden geçmiş nezâket yâl ü bâl olmuş sana Mey süzülmüş şîşeden ruhsâr-ı âl olmuş sana Bûy-i gül taktîr olunmuş nâzın işlenmiş ucı Biri olmuş hoy birisi destmâl olmuş sana Sihr ü efsûn ile dolmuştur derûnun ey kalem Zülfi Hârût’un demek mümkün ki nâl olmuş sana Şöyle gird olmuş Firengistân birikmiş bir yere Sonra gelmiş kûşe-i ebrûda hâl olmuş sana
Ol büt-i tersâ sana mey nûş eder misin demiş El-amân ey dil ne müşkilter su’âl olmuş sana Sen ne câmın mestisin âyâ kimin hayrânısın Kendin aldırdın gönül noldun ne hâl olmuş sana Leblerin mecrûh olur dendân-ı sîn-i bûseden La’lin öpdürmek bu hâletle muhâl olmuş sana Yok bu şehr içre senin vasf etdigin dilber Nedîm Bir perîsûret görünmüş bir hayâl olmuş sana
SÖZLÜKSEL ANLAM Ol büt-i tersâ sana mey nûş eder misin demiş El-amân ey dil ne müşkilter su'āl olmuş sanā Ol (Eski): Üçüncü tekil şahıs zamiri ve işâret sıfatı, “o”nun eski şekli. Büt (Fars. ): 1. Put. 2. Güzel, sevgili. -İ (izafet kesresi): Osmanlı Türkçesinde tamlama yapar. Tersâ (Fars. ): Hıristiyan. Sana: Sen zamirinin yönelme hali. Mey (Fars. ): 1. Şarap, bâde. 2. İlâhî aşk.
Ol büt-i tersâ sana mey nûş eder misin demiş El-amân ey dil ne müşkilter su'āl olmuş sañā Nûş (Fars): 1. İçme, içiş. 2. Tatlı şey. 3. Tatlı. Et- (Eski): Türkce’de birçok kelimenin sonuna gelerek birleşik fiiller teşkil eden, sonuna geldiği kelimeye göre değişik fonksiyonları olan, geçişli veya geçişsiz fiiller, ayrıca çeşitli deyimler yapan fiil. -Mi-sin: Soru eki- ikinci tekil şahıs eki. De- miş (Eski): Duygu ve düşüncelerini sözle anlatmak, söylemek. -mış, görülen geçmiş zaman eki.
Ol büt-i tersâ sana mey nûş eder misin demiş El-amân ey dil ne müşkilter su'āl olmuş sañā El-amân (Ar. ): 1. “Bıktım, yeter artık, illallah” anlamında şikâyet sözü. 2. Aman, imdat, medet. Ey: 1. Hitap edilen kimsenin dikkatini çekmek veya anlamı güçlendirmek için kullanılır. 2. Usanç ve bıkkınlık anlatır. 3. “Öyle ise, o halde” vb. anlamlarda soru sözü olarak kullanılır. Dil: Gönül. Ne: Bâzı kelimelerle kullanıldığında bunlara aşırılık kavramı katar ve kelimenin anlamına göre şaşma, yakınma, memnûniyet, beğenme, takdir vb. ifâde eder
Ol büt-i tersâ sana mey nûş eder misin demiş El-amân ey dil ne müşkilter su'āl olmuş sañā Müşkilter (Fars): Çok zor, çetin. Su’âl (Ar. ): 1. Sorulan şey soru. 2. Sorma, soruşturma. 3. Dilenme dilencilik. Ol- : 1. Meydana gelmek, vukû bulmak. 2. Gerçekleşmek, tahakkuk etmek. 3. Bulunmak, var olmak. -m. Uş : Duyulan geçmiş zaman eki.
Ol büt-i tersâ sana mey nûş eder misin demiş El-amân ey dil ne müşkilter su'āl olmuş sañā Özgün Kelimelerle Düzyazıya Çevirme: [Ey (dil)! Ol büt-i tersâ sana mey nûş eder misin demiş; el-amân, ne müşkilter su’âl olmuş sana. ] Güncel Kelimelerle Düzyazıya Çevirme: [ Ey gönül (Ey Nedim)! O Hıristiyan güzeli sana ‘şarap içer misin’ demiş! Aman… Sana ne zorlu sormuş böyle!]
Şiirsel Anlam Ol büt-i tersâ sana mey nûş eder misin demiş El-amân ey dil ne müşkilter su'āl olmuş sañā Beyitte ilk göze çarpan, birbirine zıt iki anlam vardır. 1. Meyhanedeki büt-i tersa (şarap dağıtıcısı) ile Nedim arasında bir diyalog geçer bu diyaloğa göre meyhanede soru soran kişi Hıristiyandır, meyhanedeki sakidir. Şair meyhanenin özelliklerini bilerek gelir (yani meyhanede sunulan şarabın Müslüman olana haram olduğunu bilir). Meyhanede içki sunan Hıristiyanın “mey nûş eder misin? ” sorusu zordur. Şair, “İçerim” demekten çekinir. Çünkü şair müslümandır, buraya gelip şarap içmenin günah olduğunun farkındadır. O yüzden cevap veremez. Suçunun farkındadır.
Ol büt-i tersâ sana mey nûş eder misin demiş El-amân ey dil ne müşkilter su'āl olmuş sañā 2. Sakînin sorduğu bu soru “ çok içtin, daha içecek misin? ” şeklinde de algılanabilir. Bu durumda şair birinci anlamın tam tersi olarak “ Bu da soru mu? Doldur!” demektedir. Şair zaten meyhaneye bunun için gelmiştir. 3. Nedim ile sevgili arasında geçen diyalogda şair soruyu anlamsız bulmuştur. Alaya alır gibi “ Ne kadar da zor soru. ” demektedir. Cevap tabiyki evettir. Sevgilinin güzelliğinin etkisiyle şair her şeye evet demek durumundadır.
Ol büt-i tersâ sana mey nûş eder misin demiş El-amân ey dil ne müşkilter su'āl olmuş sañā 4. Şairle Hıristiyan güzeli arasında geçen diyalog meyhanede değil de tenha bir yerde geçmiştir. Şairin kendisinden hoşlandığını fark eden güzel lafı ilerletmek için bir bakıma içkiyle arasının olup olmadığını yoklamıştır. Burada aslında beyitin tamamı göz önüne alınarak Zühre’nin Harut ve Marut’un görüşme isteği üzerine sunduğu 3 şart akla gelir. Bu şartlar “ 1. Tanrınızı bırakıp benim taptığım puta tapacaksınız. 2. Şarap içeceksiniz. 3. Haksız yere kan dökeceksiniz. ” şeklindedir. Nedim bu soru karşısında Harut ve Marut’un düştüğü tuzağı hatırlayarak sevgiliyi de kırmadan her iki tarafa çekilebilecek bu cevabı verir.
Söz Sanatları İstifam: “ mey nûş eder misin? ” Nida: Ey!
Kaynakça: 1. Prof. Dr. Çoşkun Menderes- Prof. Dr. Ali İhsan Öbek- Doç. Dr. Yavuz Bayram, Gazel Şerhleri, İstanbul, 2016. 2. http: //lugatim. com/ 3. Sedat Kardaş, Nedim’in “Olmuş sana” Redifli Gazelinde Renklerin Kullanımı. 4. https: //islamansiklopedisi. org. tr/nedim--divan-sairi
- Slides: 17