ESK TRK EDEBYATI VIII DERS BEYT ERH DEV
ESKİ TÜRK EDEBİYATI VIII DERSİ BEYİT ŞERHİ ÖDEVİ
NEDîM Asıl adı Ahmed olan Nedîm, birçok kaynağın belirttiğine göre 1681 - 1730 yılları arasında yaşamıştır. Doğma büyüme İstanbullu olan Nedîm, anne baba tarafından soylu ailelere mensuptur. Düzenli bir eğitim gören şair, bir komisyon önünde girdiği müderrislik imtihanını kazanarak müderris olmuş ve kalan ömrü boyunca müderrislik yapmıştır. Hayatı, Sultân III. Ahmed dönemine rastlayan Nedîm, dönemin paşalarıyla sağlam bir iletişim kurmuştur. 1714 yılında sunduğu kasidelerle tanıştığı Damat Ali Paşa, şairin hayatında bir dönüm noktası olmuştur. Paşa'nın himayesiyle saraya kolayca giren şair, şöhret bulma fırsatını da yakalamıştır.
§Lâle Devri diye bildiğimiz bir döneme de adını veren 1718– 1730 yılları, İbrahim Paşa'nın sadrazamlık yaptığı ve Nedîm ‟in de asıl şöhretini yakaladığı dönemdir. Paşasından her türlü iyilik ve yakınlığı, kolaylık ve yardımı bulan şair, âdeta kendini bularak şöhretin doruğuna ulaşır. §Eserleriyle sevilen Nedîm, aynı zamanda güzel sohbeti, mizah yeteneği ve şen tavırlarıyla da döneminde büyük ilgi görüyordu. Kendileri de birer şair olan dönemin padişahı ve sadrazamları, Nedîm ‟in şiirlerini beğeniyor ve yazdığı övgülerden ayrıca hoşlanıyorlardı. §Sınırlarda bozgunlar, ayaklanmalar; Anadolu ‟da Celâli ayaklanması, İstanbul halkında fakirleşme gibi önemli hâdiseler olurken saray eğlenceleri bitmek bilmiyor, Sadâbâd, Çırağan tüm eğlencesini ve renkliliğini koruyor, helva sohbetleri düzenleniyordu.
Şair Nedîm, “Patrona Halil İsyanı” sonucunda ölmüştür. Belki şaşkınlık, belki geçici bir cinnet, belki amansız bir kanama, belki titreme hastalığı, belki korku, belki de âsilerden kaçarken Beşiktaş'taki evinin damından atlarken veya kendini atmak suretiyle ölmüştür. Yani şairin bu karmaşadan sonra öldüğü kesindir fakat ne şekilde öldüğü konusunda net bir bilgi mevcut değildir. Kabri, Karacaahmed Mezarlığı'ndadır.
NEDÎM’İN SANATI §XVIII. yüzyılın başında gazelde hikemî tarzın büyük temsilcisi Nabi'nin, kasidede Nefi'nin etkisinin revaçta olduğu şiir ortamına ilk adımını atan Nedîm, çok geçmeden “Nedimene” denilen yeni bir tarz geliştirmiştir. Bu tarzın esasını; söyleyiş mükemmelliği, yerlilik arzusu ve Nedim'e özgü eda oluşturur. §Nedîm, şiir lügati zengin olmayan şairlerdendir. Bulduğu bir imajı veya hoşuna giden benzetme unsurlarını tekrar kullanır. Onun asıl kudreti dili kullanmadaki ustalığında saklıdır. Konuşma dilinden gelen söyleyişleri kullanmadaki dehası ve ahengi sağlamadaki titiz işçiliği onu çağdaşlarından ayırır. Kafiye, redif ve vezin kullanımındaki başarısı, şiirlerinde ritmik akışkanlığın sağlanmasında etkili olmuştur. §Nedîm aruzun musikisini yakalayan ve şiirinde âdeta bir ahenk unsuru olarak kullanan divan şairlerinden biridir. Şiirlerinin bestelenmeye elverişli bir yapısı vardır. Onun için şairin yaşadığı dönemden başlayarak musammatları ve gazelleri bestelenmiştir.
Nedîm’in yerlilik merakının en dikkate değer tarafı ise şiirlerinde İstanbul hayatından sahneler sunmuş olmasıdır. 18. yüzyılın başında özellikle İbrahim Paşa’nın gayretleriyle oluşturulan barış ve istikrar döneminde imar faaliyetleriyle birlikte eğlence hayatıyla ilgili mekânların ve mesire yerlerinin de yeniden düzenlendiği bilinmektedir. Düzenlenen helva gecelerine, Sadâbâd eğlencelerine devlet ricalinin yanı sıra şairlerin de katıldığı eserlerinden anlaşılmaktadır. İstanbul’un eğlence ve mesire yerlerinin şiirlere konu olması 18. yüzyılda başlamaz. Fakat, Nedîm devraldığı bir geleneği daha canlı, değişik sahneler ve tipleri öne çıkararak devam ettirir.
§Nedîm, Osmanlı şairleri arasında devriyle birlikte anılan, hatta özdeşleşen müstesna şairlerdendir. Lâle Devri'nde Nedim'le aynı muhitte yaşayan ve devrin havasını onunla birlikte teneffüs eden pek çok şair olmasına rağmen devrinin ruhunu onun kadar eserine yansıtan olmamıştır. §Nedîm, yaşadığı hayatı hiç çekinmeden samimi bir dille şiirlerine yansıtır. isteklerini, sevgiliye olan özlemlerini, sevgili ile olan münasebetlerini ve sevgiliyle ilgili hayalini kurduğu düşünce ve arzularını serbestçe ifade eder. §Nedîm, şiir lügatini konuşturmaktan zevk alan ender şairlerdendir. Bulduğu bir imajı veya hoşuna giden benzetme unsurlarını tekrar kullanır. §Nedîm, eğlence tutkunluğu gibi ten arzularını, erotik ve içli duygularını çekinmeden ama hiçbir zaman bayağıya düşmeden söyler. Nedîm ‟in açık seçik sahneleri hiç müstehcen olmaksızın gayet zarif ve edepli şekilde ifade etmesi, ondaki büyük sanatçılığın belgesidir. Nedîm ‟in en sıcak aşk sözlerini böyle üstün bir şiir atmosferinden söyleme kudreti, sanatta müstehcenlik denen şeyin asla konuda değil fakat üslupta olabileceğini gösterir.
§Nedîm ‟in şiirlerinde İstanbul halkının konuştuğu Türkçe kelimelere sık rastlarız. §Nedîm, her yönüyle devrinin adamıdır. Ne yazık ki Patrona İsyanı ile sadece Lâle Devri değil, Nedîm’in hayatı da trajik bir biçimde son bulmuştur. Şairin mütebessim çehresini bu trajik olayın ruhumuza gerdiği sisli perdenin arkasından, ama sadece şiirlerine yansıdığı kadarıyla görürüz. Onun şiirlerinde Türkçenin nabız atışlarını duyar, Osmanlı zevk ve yaşama üslubunun nahif çizgilerini buluruz. §Nedîm, yaşadığı dönemden itibaren etrafında takipçiler toplayabilen, etkisi birkaç nesle intikal eden müstesna ustalardandır. Bunda divan şiirini yerli bir havaya sokmasının etkisi vardır.
ESERLERİ 1. Divan: Nedim'e asıl şöhretini kazandıran eseri, Divan'ıdır. şairin hayattayken divan tertip edip etmediği bilinmemektedir. Nedîm Divanı'nın bilinen en eski tarihli nüshası, 1149 yılında istinsah edildiği tahmin edilen ve Türk Tarih Kurumu Kütüphanesi Y. 13 numarada kayıtlı olan nüshadır.
2. Sahîfü’l- Ahbâr: Lâle Devri'nde teşekkül ettirilen tercüme heyetlerinde görev alan Nedîm, Müneccimbaşı Ahmet şıkî’nin “Camiü‟d-Düvel” adlı Arapça eserini Türkçe ‟ye çevirerek “Sahâifü‟l-Ahbâr” adını vermiştir. Nedîm ‟in on yılda tamamlayarak İbrahim Paşa ‘ya sunduğu bu çeviri, 1285 yılında İstanbul" da basılmıştır. 3. Aynî Tarihi: Bedrettin Mahmut bin Ahmet tarafından yazılan “Ikdu‟l. Cümân fi-Tarihi Ehli‟z-Zamân” adlı yirmi dört ciltlik islâm tarihi, Nedîm ‟in de içinde bulunduğu tercüme heyetince çevrilmiştir. ØNedîm’in bunlardan başka Şehid Ali Paşa’ya mülemma tarzında bir dilekçesi, İzzet Paşa’nın şaka yollu mektubuna mensur cevabı, Safâyî’nin Tezkire’sine takrizi ve Münşeât-ı Aziziye'de yer alan kime yazıldığı tespit edilemeyen bir mektubu bilinmektedir.
İKİNCİ AŞAMA: SÖZLÜKSEL ANLAM Müdâm ey lâle- i ḫâṭır – güşâ dûr olma gülşenden Seniñle neş’e taḥṣîl eylerim câm- ı şarâbımsıñ §Müdâm(Farsça, sıfat): Devamlı, sürekli, devamlı olarak, ara vermeden, daima, her zaman §Ey: 1)Hitap edilen kimsenin dikkatini çekmek veya anlamı güçlendirmek için kullanılır. 2)Usanç ve bıkkınlık anlatır. 3)Öyle ise, o halde vb. anlamlarında soru sözü olarak kullanılır.
Müdâm ey lâle- i ḫâṭır – güşâ dûr olma gülşenden Seniñle neş’e taḥṣîl eylerim câm- ı şarâbımsıñ §Lâle(Farsça): Zambakgiller familyasından, Asya menşeli olduğu sanılan, çok değişik türleri bulunan, mızrak biçiminde uzun yapraklı, çok yıllık soğanlı bitki 2)Bu bitkinin, yapraklarının ortasından çıkan bir sap üzerinde bir tâne açan kadeh biçimindeki çiçeği 3) Meyve toplamaya yarayan, ucuna dörtlü veya üçlü çatal geçirilmiş sırık. 4) Bir zincirle ağır suçluların boynuna takılan, iki ucu lâle biçiminde kıvrık demir halka, pranga, gul 5) Bir topun ağzına yakın olan bileziğinden ağzına kadar olan kısmı. §I/ i (izafet kesresi): Osmanlı ve eski Türkçe de Farsça isim ve sıfat tamlamalarında kullanılan dilbilgisi unsuruna izafet kesresi adı verilir.
Müdâm ey lâle- i ḫâṭır – güşâ dûr olma gülşenden Seniñle neş’e taḥṣîl eylerim câm- ı şarâbımsıñ §Hâtır(Arapça isim): Düşünme, akılda tutma yeteneği, zihin, hafıza 2) Gönül, duygu, his 3) Bir kimsenin biri üzerindeki saygılı etkisi, îtibar 4) Tasavvuf. İrâdesi olmadan kulun kalbine doğan mânevî hitap §Güşâ (Farsça sıfat): Sonuna geldiği kelimelere ‘açan, açıcı’ anlamı katarak Farsça usulüyle birleşik isimler yapar. §Hâtır – güşâ: Gönül açan §Lâle-i hâtır – güşâ: Gönül açan lale
Müdâm ey lâle- i ḫâṭır – güşâ dûr olma gülşenden Seniñle neş’e taḥṣîl eylerim câm- ı şarâbımsıñ §Dûr (Farsça): Uzak §Olma: ol(fiil) – ma(olumsuzluk eki) Ol; meydana gelmek, vukû bulmak, aynı zamanda ‘O’ gösterme sıfatı anlamı da vardır. Beyitimizde meydana gelme anlamı varken olumsuzluk eki alarak meydana gelememe, gerçekleşmeme kastedilmiştir. §Gülşenden: Gülşen(Farsça isim) + den(ayrılma durum eki) Gül bahçesi, gülistan, gülzar anlamlarına gelen gülşen kelimesine ayrılma durum eki eklenerek bulunulan yerden çıkma durumu kastedilmiştir. §Seninle: sen(tekil ikinci şahıs zamiri) + in(2. tekil iyelik eki) + le(vasıta durum eki) Eski Türkçe ’den beri kullanılan tekil ikinci şahıs ekini gösteren sen zamirine iyelik eki ve vasıta durum eki getirilerek bir işi birlikte yapma durumu kastedilmiştir.
Müdâm ey lâle- i ḫâṭır – güşâ dûr olma gülşenden Seniñle neş’e taḥṣîl eylerim câm- ı şarâbımsıñ §Neş’e (Arapça isim): Gönülde duyulan ve dışa vuran ferahlık hâli, üzüntüsü olmamaktan ileri gelen ve kendini çeşitli şekillerde belli eden iç ferahlığı, sevinç, neşe, sürur. 2) Hafif sarhoşluğun verdiği keyif, neşve 3) Bazı güzel durumların insanda uyandırdığı mânevî zevk, neşve 4) Yeniden doğma, yeniden meydana gelme §Tahsîl (Arapça isim): Toplama, alma 2) İlim öğrenmek için okuma, öğrenim 3) Ele geçirme, kazanma, hâsıl etme §Eylerim: Eyle (fiil) – r(geniş zaman eki) – im(1. tekil şahıs eki) Bir şeyi yapma, eyleme işini geniş zamanda çekimleyerek süreklilik anlamı katmış. Her zaman …. ’yı yaparım gibi bir anlam kazanmıştır.
Müdâm ey lâle- i ḫâṭır – güşâ dûr olma gülşenden Seniñle neş’e taḥṣîl eylerim câm- ı şarâbımsıñ §Câm(Farsça): Silisli kumun soda ve potas katılarak ateşte eritilmesiyle elde edilen şeffaf, sert ve çabuk kırılır madde, sırça 2) Bu maddenin pencere, kapı, dolap gibi yerlere takılan tabaka hâlindeki şekli 3) Pencere 4) Kadeh, içki §Şarâbımsın: Şarab(Arapça isim) + ım(1. tekil iyelik eki) + sın( (2. tekil geniş zamanın ek fiili) Şarap, meyve sularının ve özellikle üzüm suyunun belli usûllerde mayalandırılmasından elde edilen insanı sarhoş eden alkollü içki 2) Tasavvufta ilahi aşk manasına da gelmektedir. §Câm- ı şarâbımsıñ: Şarap kadehimsin
ÜÇÜNCÜ AŞAMA: DÜZYAZI (DİL İÇİ ÇEVİRİ) Müdâm ey lâle- i ḫâṭır – güşâ dûr olma gülşenden Seniñle neş’e taḥṣîl eylerim câm- ı şarâbımsıñ Beyitin Özgün Kelimeler ile Düzyazıya Çevrilişi: Ey lâle- i hâtır- güşâ müdâm gülşenden dûr olma; câm- ı şarâbımsın seninle neş’e tahsîl eylerim Beyitin Güncel Kelimeler ile Düzyazıya Çevrilişi (Dil İçi Çeviri ): Ey gönül açıcı lâle! Sürekli gül bahçesinden uzak olma; (Sen benim) şarap kadehimsin, seninle neşe toplarım (neşelenirim).
DÖRDÜNCÜ AŞAMA: ŞİİRSEL ANLAM Müdâm ey lâle- i ḫâṭır – güşâ dûr olma gülşenden Seniñle neş’e taḥṣîl eylerim câm- ı şarâbımsıñ §Lale, Türk kültüründe bir devre ad vererek, baş tacı olacak kadar sevilip benimsenmiş, geçmişte ve günümüzde zarafetin, inceliğin ve masumiyetin sembolü olmuş bir çiçektir. Zambakgiller ailesinin ilkbaharda açan bu özel çiçeğinin bir sap üzerinde bir tane yetişen çiçeğinin çok değişik ve göz alıcı renklerde altı adet yaprağı bulunur. Farsça lâ’l kelimesinin ‘kırmızı’ anlamıyla ilişkilendirilen bitki, lale ismiyle şöhret kazanmıştır. Bu dönemde lale ilgili çok sayıda eser kaleme alınmıştır. Bu eserlerin ortak muhtevası lale ve onun etrafında oluşan kültürün incelenmesidir.
Müdâm ey lâle- i ḫâṭır – güşâ dûr olma gülşenden Seniñle neş’e taḥṣîl eylerim câm- ı şarâbımsıñ Nevşehirli Damat İbrahim Paşa’nın sadrazam olmasıyla birlikte Osmanlı tarihinde eğlence, şenlik ve zevklerim hakim olacağı yeni bir dönem başlamıştır. Sultan III. Ahmet devrinde artan bir coşkuyla devam eden lale zevki, ismi Lale devri ile özdeşleşen bu sadrazamla birlikte özel bir modaya dönüşmüştür. Lale, şu an Hollanda’nın simgesi olsa da XVIII. yy’da İstanbul'un sembolüdür ve şehrin en değerli bitkisi sayılmaktadır. Lale devrinde artık bahçelerin rakipsiz tek çiçeği haline dönüşmüştür. Nedim'inde pek çok şiirinin vazgeçilmez unsurlarından biri olur. Şair III. Ahmet için yazdığı bahariyesinde de bu beyitiyle laleyi gül bahçesinin başlıca konuğu olarak tanımlar. §Bu beyitte; bahar mevsimi gelmiş, tabiat yeniden canlanmış ve tüm çiçekler açmıştır. Açan çiçekler gül bahçesinde toplanmıştır fakat bir tek dağ çiçeği olan lale orada yoktur. Şair de gönlünü açıp, ferahlatan bu çiçeğe hitap ederek; kendisinin de bu gül bahçesine teşrif etmesini, uzak kalmamasını tembihlemektedir.
Müdâm ey lâle- i ḫâṭır – güşâ dûr olma gülşenden Seniñle neş’e taḥṣîl eylerim câm- ı şarâbımsıñ Lale, klasik Türk edebiyatında görüntüsü itibari ile kadehe, rengi yönüyle ise şaraba benzetilir. Şarap, sarhoşluk veren bir içecektir. Burada laleye sen benim şarap kadehimsin diyerek onu kendinden geçirdiğini, sarhoş ettiğini ve onunla neşelenip mutlu olduğunu söylemektedir. §Eskiden yaz mevsimine lale mevsimi denilirdi. Yaz ayında eğlencelerin, meclislerin artacağını bilen şair lalenin içini ferahlattığını, açtığını bu yüzden gül bahçesine teşrif etmesini ister. Çünkü onunla kendinden geçip sarhoş olduğunu ve neşelendiğini ifade etmektedir. Şair lalenin açmasını yani yaz mevsiminin gelmesini ve eğlencelerin artmasını istemektedir.
Müdâm ey lâle- i ḫâṭır – güşâ dûr olma gülşenden Seniñle neş’e taḥṣîl eylerim câm- ı şarâbımsıñ §Beyite biraz daha derin manada bakacak olursak Nedîm burada lale diyerek dönemin hükümdarını kastetmektedir. III. Ahmet’in onun içini açtığını, ferahlattığını kendisini huzura ve rahata kavuşturduğunu söylemektedir. Çünkü III. Ahmet kendisi de şiir yazan ve dönemin şairlerini koruyup kollayan birisidir. Padişaha gel sohbetlerimize katıl uzak durma sen oranın baş konuğusun demektedir. Senin bize yakın olman, senin himayen beni mest ediyor, kendimden geçiriyor ve neşeleniyorum. Senin ve İbrahim Paşa’nın sayesinde sanatımızı bu denli rahat icra edebiliyoruz. Sohbet meclislerimizden uzak olma, üzerimizden himayeni eksik etme şeklinde yorumlanabilir.
BEŞİNCİ AŞAMA: SÖZ SANATLARI Müdâm ey lâle- i ḫâṭır – güşâ dûr olma gülşenden Seniñle neş’e taḥṣîl eylerim câm- ı şarâbımsıñ §NİDA: Ey §AÇIK İSTİARE: Lâle- i hâtır- güşâ §TENASÜP: Lâle – hâtır – gülşen câm – şarâb §TEŞBİH: Lâle- i hâtır- güşâ – câm- ı şarâbımsın
KAYNAKÇA §Nedîm - http: //teis. yesevi. edu. tr/madde-detay/nedim-ahmed §Nedîm - https: //islamansiklopedisi. org. tr/nedim--divan-sairi §Kubbealtı Lügatı Sözlük - http: //lugatim. com/ §İskender Pala – Ansiklopedik Divan Şiiri Sözlüğü §Klasik Türk Edebiyatında Lale ve Edebi Bir Tür Örneği Olarak Lale Şiirleri http: //turkoloji. cu. edu. tr/ESKI%20 TURK%20%20 EDEBIYATI/sevda_onal_lale_siirleri. pdf §Nedîm Divanında Lale Devri Sosyal Hayatının İncelenmesi https: //acikerisim. deu. edu. tr/xmlui/bitstream/handle/20. 500. 12397/7469/189812. pdf? sequence=1 &is. Allowed=y § Mehmet Sadık Özkan - Nedîm’in Divanında Kültür Unsurları §Işılay Pınar Yıldırım - Lale Devrinde Kültür ve Edebiyat
BENİ DİNLEDİĞİNİZ İÇİN TEŞEKKÜR EDERİM… KADER YILDIRIM 17020264
- Slides: 26