EKM NBET HASTALIK VE ZARARLI VE YABANCI OTLAR
EKİM NÖBETİ- HASTALIK VE ZARARLI VE YABANCI OTLAR Entegre mücadelenin temeli ekim nöbetine dayanmaktadır. Ekim nöbeti zararlıları (hastalıklar, zararlı böcekler ve yabancı otlar) birkaç yolla etkiler. Ekim nöbetinde yer alan bitkiler arasındaki farklılıklar, zararlıların kültürel önlemlerle kontrol edilmesinin en iyi yoludur (Francis ve Leg, 1990). Ekim nöbeti zararlı etmenlerin etkisini azaltmasının yanı sıra, bunların zararları en alt düzeydeyken bile, zararlılar üzerindeki etkisini sürdürür
Ekim nöbeti belirli zararlı etmenlere karşı etkili bir araçtır, ancak tüm zararlılar ekim nöbeti yoluyla kontrol edilemeyebilir (Bullock, 1992). Ekim nöbeti yoluyla kontrol edilebilen zararlılar, aşağıdaki özellikleri taşırlar (Flint ve Roberts, 1988). Birincisi zararlı etmenin kaynağı o tarla olmalıdır. Bitişik tarlalardan veya diğer alanlardan gelerek zarar yapabilen, hareket yeteneği yüksek zararlılar, ekim nöbeti yoluyla kontrol edilemez. Toprakta veya bitki köklerinde yaşayan nematodlar, eğer havada yayılan sporlar üretmiyorlarsa toprak kökenli hastalık etmenleri (patojenler) Cyperus sp. gibi vejetatif yolla yayılan yabancı otlar, ekim nöbeti yoluyla kontrol edilebilir. İkincisi zararlıların konukçusu oldukça dar bir alanda bulunmalı veya en azından zararın görüldüğü kültür bitkisi de dahil, tüm konukçular geniş bir alanda yaygın olmamalıdır. Üçüncüsü, zararlı canlı bir konukçusu olmadan, uzun dönem yaşayabilme yeteneğinde olmamalıdır. Diğer bir deyişle, canlı konukçu bitki ortadan kalktıktan sonra, zararlı populasyonu 1 -2 yıl içinde büyük ölçüde azalmalıdır.
Yabancı Otlar Yabancı otlar, yoğunlukları belirli bir biyolojik eşiğe ulaştığında, kültür bitkilerinin verimlerini azaltırlar. Çoğu araştırma, biyolojik eşiğin sıfırın üzerinde bir değer olduğunu göstermesine karşın (Aldrich, 1987), seyrek de olsa biyolojik eşiğin sıfır olduğuna ilişkin literatürlere de rastlanmaktadır (Cousens, 1985).
Yabancı otları kontrol etmek için 2, 4 - D gibi yapay herbisitler uygulanmadan önce, ekim nöbeti, boğucu bitkiler ve mekanik savaşım yöntemleri denenmelidir. Yabancı otları kontrol etmek için ekim nöbeti tek başına yeterli değildir. Yabancı otların çoğalmasını önlemek amacıyla, üç yöntem entegre bir program kapsamında uygulanmalıdır (Regnier ve Janke, 1990).
Yabancı otlar kendileri ile aynı koşullar içerisinde büyüyüp gelişebilen ürünlerin içerisinde çoğaldıkları için, ekim nöbeti uygulaması yabancı otların kontrol edilmesine yardımcı olur. Örneğin geniş yapraklı yabancı otlar monokültür soya alanlarında yaygınken, buğdaygil türü yabancı otlar monokültür mısır alanlarında daha çok görülür. Benzer şekilde, sürekli mısır yetiştirilen alanlara göre, mısır-pamuk ekim nöbetinde gelişen Halep otu (Sorghum halepense L. ) daha iyi kontrol edilebilir. Çünkü, ekim nöbetinde pamuğun yer aldığı devrede, buğdaygillere özel herbisitler kullanılabilmektedir (Dale ve Chandler, 1979).
Ekim nöbeti ile belirli bir yabancı ot türüne uygun olmayan koşullar sağlanır, önleyici uygulamalar yapılır ve böylece o türün gelişmesi ve çoğalması engellenir. Örneğin, Forcelle ve Lindstrom, (1988), mısır-soya ekim nöbeti uygulanan alanlarda m 2’de yalnızca 4 yabancı ot tohumu bulunmasına karşın, sürekli mısır yetiştirilen alanlarda bu sayının 25’e çıktığını belirlemişlerdir. Tüm kültür bitkilerinin yabancı otlara karşı rekabet güçleri eşit değildir.
Ancak, iklim ve çevre koşulları, yabancı ot türleri ve yoğunluğu, uygulanan kültürel işlemler gibi birçok faktörün, bitkilerin rekabet yeteneklerini etkileyeceği unutulmamalıdır. Kültür bitkisinin büyüme hızı ve uzunluğu, bitkiler arası uzaklık ve yaşam döngüsü gibi faktörler de, bitkilerin rekabet yeteneğini etkiler (Regnier ve Janke, 1990). Aynı türün farklı varyetelerinin yabancı otlara karşı rekabet güçleri de farklı olabilir.
Ekim nöbeti yabancı ot kontrolünde yapay herbisitlerin önemini azaltmaktadır. Bununla birlikte, ekim nöbeti yapay herbisitlerle birlikte uygulandığında, yabancı ot kontrolünün daha iyi yapılabildiğine ilişkin bol miktarda örnek vardır (Bullock, 1992). Örneğin 7 -9 yıl boyunca standart kimyasal ve mekanik yabancı ot savaşım yöntemlerinin uygulandığı, sürekli mısır yetiştirilen alanlarda m 2’deki yabancı ot tohumu sayısı 15003000 arasında bulunurken, mısır-soya ekim nöbetinin uygulandığı alanlarda bu sayının 200 -700 arasında olduğu tespit edilmiştir (Forcelle ve Lindstrom, 1988). Bir yıl herbisit uygulanmadığında, sürekli mısır yetiştirilen alanlarda mısır verimi % 10 -27 arasında azalırken, mısır-soya ekim nöbetinde herhangi bir verim azalmasının olmadığı belirlenmiştir.
Yetiştiricilik, ekonomiklik ve çevresel etkiler göz önüne alındığında, sürdürülebilir tarım açısından entegre yabancı ot yönetimi ve ürün sıralaması çok önemlidir. Ekim nöbetinde iyi bir ürün sıralaması, kültür bitkisinin çimlenme ve çıkışı sırasında yabancı ot yoğunluğunu azaltır ve böylece verim kaybını en aza indirir. Ayrıca uzun dönemde kontrol edilmesi zor olan yabancı ot türlerinin çoğalmasını engeller.
Entegre Yabancı Ot Yönetimi Entegre yabancı ot yönetimi, yabancı otları kontrol edebilmek için farklı yetiştiricilik uygulamalarından oluşan bir program uygulanarak yapılır. Böylece, herhangi bir yabancı ot savaşım yöntemine bağımlılık ve riskler azaltılır. Entegre yabancı ot yönetiminin amacı, yabancı ot populasyonunun savaşımı daha zor şekle (tür, çeşit, çoğalma ve yoğunluk açısından) dönüşmesini önlemek ve yabancı ot yoğunluğunun yönetilebilir bir düzeyde kalmasını sağlamaktır.
Yabancı otlara karşı bir veya iki yöntemle savaşıldığında, zamanla yabancı otlar bu yöntemlere uyum sağlayabilir. Örneğin yıllarca aynı etken madde içeren herbisitler kullanılırsa, yabancı otlar bu herbisitlere karşı direnç kazanırlar. Aynı arazide sürekli aynı tip ürünlerin yetiştirilmesi, yabancı otlara o koşullara uyum sağlama şansı verir. Örneğin, Samsun’da sürekli tahıl yetiştirilen alanlarda yabani yulaf, tilki kuyruğu, yabani hardal, düğün çiçeği, papatya, sürekli mısır yetiştirilen alanlarda da halep otu, yalancı pamuk, horoz ibiği, sirken, kuzu kulağı (Rumex sp. ) gibi yabancı otların aşırı çoğaldığı gözlenmektedir.
Entegre yabancı ot yönetiminde, yabancı otları kontrol altında tutmak için çeşitli savaşım yöntemlerinden oluşan bir program uygulanır. Entegre sistemde farklı savaşım yöntemleri kullanıldığı için, yabancı otlar değişen sistemlere karşı daha az uyum sağlama yeteneği kazanırlar. Geliştirilen entegre yabancı ot yönetim programında, yetiştiricilik uygulamaları 3 şekilde gerçekleştirilebilir. 1. Yabancı otların çıkışı ve yayılmasını engelleyen uygulamalar (yabancı ot sorunu başlamadan önlenir) 2. Kültür bitkilerinin yabancı otlara karşı rekabet gücünü artıran uygulamalar (kültür bitkilerinin yabancı otları bastırmasına yardım edilir) 3. Yabancı otları dengeden uzak tutan uygulamalar (yabancı otların ortama uyum sağlaması zorlaştırılır).
Yabancı Ot Sorununu Başlamadan Önlemek Yabancı otlarla savaşmanın en iyi yolu, onları tarladan uzak tutmaktır. Tarla temizliği (sanitasyon) yabancı otların gelmesini ya da yayılmasını engelleyen uygulamalarla gerçekleştirilir. Bu uygulamaların en önemlileri, temiz tohum (sertifikalı), temiz alet – ekipman kullanmaktır. Böylece yeni yabancı ot tohumlarının tarlaya girmesi önlenir ve yabancı ot yoğunluğu azaltılır. Hendekler, tarla kenarları ve çukurların çevresindeki yabancı otların yok edilmesi, bazı dikenler, kokusuz papatya gibi yabancı otların yayılmasınırlandıran en önemli uygulamadır.
Kültür Bitkisine Rekabet Üstünlüğü Kazandırmak Gübrenin ve suyun uygulandığı yer, kültür bitkisinin yabancı otlara karşı rekabet yeteneğini etkiler. Kültür bitkisinin alabileceği, yabancı otların yararlanamayacağı yere verilen gübre ve su kültür bitkisinin yabancı otlara karşı daha rekabetçi olmasını sağlar. Örneğin, ardışık 4 yıl boyunca azotlu gübre banda verildiğinde, toprak işlemesiz koşullarda herbisit uygulanmadan tek yıllık tilki kuyruğu yoğunluğunun % 95’ten fazla azaldığı belirlenmiştir (Green ve ark. , 1997). Normal toprak işleme koşullarında da benzer eğilim gözlenmiştir. Suyun kültür bitkisinin kök bölgesine kontrollü olarak verildiği damla sulama yönteminin uygulandığı alanlarda, diğer sulama yöntemlerine göre çok daha az yabancı ot sorunu ile karşılaşılmaktadır.
Ekim oranının (tohum miktarı) yüksek tutulması, kültür bitkisinin yabancı otlara üstünlük sağlamasına yardımcı olur. Yüksek ekim oranı nedeniyle fazla olan kültür bitkileri, yabancı otları gölgeler ve besin maddeleri ve su almalarını zorlaştırır. Dar sıra aralığı da kültür bitkisinin yabancı otlara karşı daha rekabetçi olmasını sağlar. Yüzlek (2 – 2. 5 cm veya daha az) ve tek düze (üniform) ekim, bitkinin çabuk gelişmesi ve iyi bir bitki örtüsü oluşması için çok önemlidir. Hızlı şekilde toprak yüzeyini kapatan tek düze bir bitki örtüsü, kültür bitkisini yabancı otlara karşı daha rekabetçi yapar. Toprak yüzeyine yakın nemli bir ortama bırakılan tohum, daha çabuk çimlenir ve çıkış sağlar. Kültür bitkisinden sonra çimlenen yabancı ot tohumlarından gelişen bitkiler, daha az verim kaybına neden olurlar. Yüksek kaliteli tohum daha güçlü fide, iyi bitki gelişimi ve yüksek verim sağlar.
Toprak ve tohum yatağı hazırlamak için yapılan işlemler, kültür bitkisi ve yabancı otların gelişimini etkiler. Tohum yatağı kültür bitkisi için en uygun, fakat yabancı otlar için uygun olmayan koşulları sağlayacak şekilde hazırlanmalı ve buraya uygun derinlik ve sıklıkta ekim yapılmalı, böylece kültür bitkisine rekabet üstünlüğü sağlanmalıdır. Toprak işlemesiz tarımda bitki artıkları sıra aralarına bırakılır. Böylece toprak üzeri gölgelenir ve serin kalır. Toprak işlemesiz tarımda toprak çok az karıştırıldığı için daha az sayıda yabancı ot gelişir.
Yabancı Otları Dengeden Uzak Tutmak (Uyum Sağlamalarına İzin Vermemek) Yetiştirilecek bitkinin ekim tarihi yıldan yıla değişebilir. Yazlık bitkiler için geç ekimlerde gelişen yabancı ot fideleri herbisitle veya sürümle yokedilirken, erken ekimlerde kültür bitkisi yabancı otlara karşı rekabet üstünlüğü kazanır. Ekim tarihi yıldan yıla değiştirilerek, bazı yabancı otların uyum sağlamaları ve çoğalmaları önlenebilir.
Yabancı otları dengeden uzak tutmak için, uygulanan herbisitlerin değiştirilmesi önemlidir. Farklı grup herbisitlerin dönüşümlü olarak uygulanması, yabancı otların herbisitlere direnç geliştirmesini geciktirir. Rekabet yeteneği yönünden bitkiler arasında farklılık vardır. Buğday, arpa ve kanola, keten ve yemeklik baklagillere göre daha rekabetçidir. Kışlık tahıllar, yazlıklara göre daha rekabetçidir. Rekabet yeteneği farklı bitkilerin yetiştirilmesi, yabancı otları dengeden uzak tutmak için önemli bir yöntemdir.
Yaşam döngüsü ve yetiştirilme amacı farklı bitkilerin yetiştirilmesi, yabancı otların o koşullara uyum sağlamasını önlemeye yardımcı olur. Tek yıllık yabancı otlar çoğunlukla tek yıllık kültür bitkileri (mısırın içinde yalancı pamuk), kışlık tek yıllık yabancı otlar, kışlık tek yıllık ürünler (buğdayın içinde yabani yulaf), çok yıllık yabancı otlar, çok yıllık kültür bitkileri (yoncanın içinde kuzu kulağı) içinde gelişme şansı bulurlar. Farklı yaşam döngüsüne sahip ve değişik amaçlarla (ot, tane, silaj vb amaçlar için) yetiştirilen bitkiler ekim nöbetinde kullanıldığında, belirli bir yabancı otun o koşullara uyum sağlaması ve yerleşmesi zorlaşır. İyi planlanmış bir ekim nöbeti yabancı otların dengeye ulaşmalarını engelleyebilir. Az sayıda ürünün yer aldığı, kısa süreli ekim nöbetlerinde, farklı ekim tarihleri, dönüşümlü herbisit veya farklı rekabet yeteneği ve yaşam döngüsüne sahip ürün kullanımı açısından yeterli esnekliği taşımadığından, yabancı ot savaşında istenen başarı sağlanamayabilir. Daha çok ürünün yer aldığı uzun süreli ekim nöbetlerinde, yabancı otları kontrol etme olanağı artmaktadır.
Zararlı Böcekler Belirli bir türde zarar yapan veya en azından konukçu sayısı az ve hareket yeteneği sınırlı olan zararlı böceklere karşı savaşımda, ekim nöbeti uygulamak etkili bir yöntemdir (Wane, 1980). Amerika’nın orta kesimlerinde mısır kök kurdu bu yöntemle kontrol edilmektedir. Monokültür mısır üretim sisteminde, yetişme döneminde geçen sürenin % 30’unda mısır kök kurdu ekonomik zarar eşiğine ulaşırken, 2 yıllık mısır-soya ekim nöbetinde ekonomik zarar eşiğine ulaşılan zaman % 1’den daha azdır.
Bazı böcek türleri için ekim nöbeti etkin bir kontrol yöntemi değildir. Örneğin, Johnson ve ark. (1984), sürekli mısır yetiştirmek yerine, mısır, soya ve buğday ile ekim nöbetine girdiğinde, siyah kesici kurtlar (Agrotis ipsilon)’ın daha çok sorun olduğunu bildirmişlerdir. Yumurta bırakmak için, siyah kesici kurt erginlerine soya ve buğday artıklarının mısır artıklarından daha çekici olduğu anlaşılmaktadır (Busching ve Turpin, 1976).
Ekim nöbeti yoluyla tümden veya kısmen kontrol edilebilen zararlı böceklerin listesi Çizelge 2’dedir. Sürekli bir veya iki ürünün yetiştirildiği bölgelerde, ekim nöbeti yoluyla daha çok ürünün yetiştirildiği yerlerle kıyaslanınca, zararlı böcek populasyonu artmaktadır. Uzak tarlalar arasında kolayca hareket edebilen böcekler, ekim nöbeti yoluyla kısmen kontrol edilebilir. Bir önceki yıl aynı ürünün yetiştirildiği tarlalar arasındaki izolasyon mesafesinin artması, zararlı böceğe karşı savaşımda ekim nöbetinin etkinliğini artırmaktadır.
Çizelge 2. Ekim nöbeti yoluyla kısmen veya tümüyle kontrol edilebilen bazı zararlı böcekler. Konukçuları (zarar verdiği ürünler) Zararlı Buğday sap arısı Buğday, çavdar Buğday sap sineği Buğday ur sineği Buğday Yonca hortumlu böceği Yonca Taşyoncası hortumlu böceği Taşyoncası Güve, bozkurt, sap kurdu, sinek ve yaprak böceği Ayçiçeği Mısır kök kurdu Mısır Şeker pancarı sineği ve kök afidi Şeker pancarı Peel, 1998
Nematodlar Tütün ve soyada zarar yapan Meloidogyne ve Heterodera glycines türü bitki paraziti nematodlar North Corolina’da 1950 -1960’lardan beri ekim nöbeti yoluyla kontrol edilmektedir (Barker, 1991). Ülkemizde de şeker pancarında zarar yapan nematodlar 3 -4 yıllık ekim nöbeti uygulamaları ile kontrol edilmektedir. Pancardan sonra tarlaya 2 -3 yıl şeker pancarı nematodunun konukçusu olmayan Çavdar, mısır, yonca, buğday, arpa, patates, fiğ, korunga, nohut ve keten gibi bitkiler ekilmektedir. Nematodların verim ve üretim üzerine olan olumsuz etkileri, ekim nöbeti yoluyla azaltılmaktadır. Çünkü, değişen nematodların yoğunluğunu azaltmaktadır. bitki türleri bitki paraziti
ABD’nin güneyinde soyada zarar yapan cist nematodları (Heterodera glycines Inchinohye)’nın yoğunluğunun, ekim nöbeti ile önemli ölçüde azaltılabildiği belirlendikten sonra, bu nematodlar genellikle ekim nöbeti yoluyla kontrol edilmektedir (Dabney ve ark. , 1988). Kök ur nematodları açısından da benzer sonuçlara ulaşılmıştır (Bailey ve ark. , 1978). Sanser ve Uzzell (1991), ekim nöbetinde nematodun konukçusu olmayan bitkilerin yetiştirildikleri süre (yıl) arttıkça, soyanın veriminin de paralel olarak arttığını saptamışlardır. Arpa ile bir yıl ekim nöbeti (Carter ve Nieto, 1975), temiz bir nadas (King ve Hope, 1934) veya dayanıklı bir domates çeşidinin dikilmesi (Flint ve Roberts, 1988) gibi yöntemler, pamuk kök ur nematodu (Meloidogyne incognite)’nun kontrol edilmesinde etkilidir.
Ekim nöbeti araştırmalarının yanısıra, 1960’lardan sonra, önceliği dayanıklı çeşit ıslahı ve nematosit grubu ilaçların geliştirilmesi almıştır (Schmitt, 1991). Başlangıçta nematoda dayanıklı çeşitler çok yüksek verim sağlamışlar ve çoğunlukla monokültür olarak geniş alanlarda yetiştirilmeye başlanmıştır. Ancak, bir süre sonra dayanıklı çeşitlerde zarar yapan yeni nematod ırkları gelişmeye başladığından, günümüzde ekim nöbeti uygulanmadan, monokültür olarak dayanıklı çeşitlerin yetiştirilmesinin, nematod zararını engelleyemediği ortaya çıkmıştır. İki yıl veya daha uzun süre nematodun konukçusu olmayan bitkiler yetiştirildiğinde, nematod yoğunluğunun ihmal edilebilecek kadar düşük düzeylere indiği ve soya veriminin etkilenmediği saptanmıştır (Schmitt, 1991).
Ülkemizde özellikle sera alanlarında nematod zararı çok ciddi bir sorundur. Seralarda çoğunlukla hep aynı grup bitkiler yetiştirildiği için, nematod yoğunluğu sürekli artmaktadır. Toprağın buharlanması, etkili nematositlerin toprağa enjekte edilmesi gibi pahalı yöntemlerle, nematod yoğunluğu kontrol edilmeye çalışılmaktadır.
Hastalıklar Ekim nöbeti, toprak kökenli veya toprakta kalan bitki artıklarından kaynaklanan, bitkilerde hastalık yapıcı organizmaların populasyon yoğunluklarının kontrol edilmesinde kullanılan etkili bir araçtır. Hastalıkların kontrol edilmesinde ekim nöbetinin önemi, hastalık yapıcı patojenlerin yoğunluğunu, bitki yeniden ekildiğinde çok az veya hiç ekonomik zarar yapmayacak düzeyde azaltan bir araç olmasından kaynaklanmaktadır.
Bitkilerde hastalık yapıcı tüm patojenler yalnızca ekim nöbeti yoluyla, ekonomik olarak zarar yapamayacak düzeyde tutulamayabilir. Aşağıdaki durumlarda ekim nöbetinin etkisi sınırlı kalmaktadır. 1. Hastalık etmeni (patojen) tohum kökenli olduğunda. Örneğin, tahıl hastalıklarında olduğu gibi. 2. Tahıl paslarında olduğu gibi, hastalık etmeni uzun mesafelere hava sporları aracılığıyla taşınabildiğinde. 3. Hastalık etmeni uzun mesafelere gidebilen böcekler aracılığıyla taşındığında ve yayıldığında. Örneğin, kanola’da etkili olan aster sarılık virüsü yaprak çekirgeleri tarafından taşınmaktadır. 4. Hastalık etmeninin çok fazla konukçusu olduğunda. Örneğin, çürüklük etmeni olan Sclerotinia, çoğu tek yıllık geniş yapraklı ürünler olmak üzere, 400’den fazla türde zarar yapabilmektedir.
5. Hastalık etmeninin konukçusunun olmadığı topraklarda bulunabildiği durumlarda. Mercimekte etkili olan kurşuni küf buna örnektir. 6. Hastalık etmeni uzun süre uyku halinde canlı kalabilen sporlara sahip olduğunda. Örneğin, ketende solgunluğa neden olan mantarlar, keten yetiştirilmese bile, yıllarca toprakta canlılığını koruyabilmektedir. Ekim nöbeti, belirli bitki hastalıklarını sınırlı düzeyde kontrol edebilse bile, hastalık etmenlerinin yoğunluğunu azaltarak olumlu katkı yapmaktadır. Daha da önemlisi, belirli hastalık etmenlerinin yoğunluklarının azaltılmasında, ekim nöbeti diğer yöntemlerden çok daha etkilidir.
Çizelge 3. Ekim nöbeti uygulanarak tümüyle veya kısmen kontrol edilebilen bazı hastalıklar Zarar verdiği ana ürünler En iyi kontrol yöntemi Kök çürüklüğü buğday, arpa, buğdaygil otları ekim nöbeti, tohum ilaçlaması Çavdar mahmuzu çavdar, buğdaygil otları ekim nöbeti, toprak işleme Bakteriyel yanıklıklar buğday, arpa, çavdar, buğdaygil otları ekim nöbeti Başak yanıklığı (uyuz) buğday, arpa, mısır, çavdar ekim nöbeti Tan spot buğday ekim nöbeti, fungusit Ağ beneklilik arpa ekim nöbeti, fungusit Septoria yaprak lekesi buğday, arpa ekim nöbeti, fungusit Pasmo keten ekim nöbeti, çeşit değişimi Solgunluk keten ekim nöbeti, çeşit değişimi Pas keten dayanıklı çeşit, ekim nöbeti Fide yanıklığı buğday, arpa, mısır, yulaf, çavdar tohum ilaçlaması Rastık mısır ekim nöbeti, Bakteriyel solgunluk yonca dayanıklı çeşit Kökboğazı çürüklüğü yonca dayanıklı çeşit Verticillium solgunluğu patates, ayçiçeği, aspir ekim nöbeti, çeşit değişimi Pas ayçiçeği çeşit değişimi, ekim nöbeti Beyaz çürüklük ayçiçeği, kuru fasulye, aspir, soya, patates, kanola 4 -5 yıl ekim nöbeti Phoma çürüklüğü ayçiçeği ekim nöbeti Hastalık Peel, 1998.
Tahıllar tahıl olmayan ürünlerle ekim nöbetine girdiğinde, tahıllarda etkili olan hastalık etmenlerinin yoğunluğu azalır. Geleneksel toprak işleme sistemleri ile karşılaştırılınca, azaltılmış toprak işleme sistemlerinde, toprak yüzeyinde daha çok bitki artığı birikir. Bu durum bazı hastalıkların şiddetini arttırırken, bazılarınınkini azaltır. Sürekli aynı veya benzer ürünlerin yetiştirilmesi, toprak işleme sistemlerine bağlı olmaksızın, yaprak hastalıklarını ve şiddetini arttırır. Örneğin, tan spot ve septoria yanıklığına yol açan mantarlar, buğdaydan sonra en az iki yıl süreyle buğdayın bıraktığı kalıntılar üzerinde yaşayabilmektedir. Ancak, buğday yetiştiriciliğine bir yıl ara verildiğinde, hastalığın görülme sıklığı ve şiddeti azalmaktadır. Ekim nöbetine tahıl olmayan ve bu hastalıklara konukçuluk etmeyen bitkiler alındığında, bitki artıklarından kaynaklanan hastalık riski önemli düzeyde azalmaktadır.
Dayanıklı çeşitler kullanıldığında hastalık azalabilir ve ürün kaybı görülmeyebilir, ancak bazı durumlarda hastalık yapıcı organizma bitki üzerinde canlı kalabilir. Dayanıklı olmayan çeşitler yetiştirildiğinde, hastalığı engellemek veya şiddetini azaltmak için fungusit kullanılabilir. Dayanıklı çeşitler veya fungusit kullanılsa da, kullanılmasa da, hastalıkların bitki artıklarında çoğalmasını önlemek için, ekim nöbeti mutlaka gereklidir.
Hastalık Riskinin Değerlendirilmesi Bir tarlada hastalık etmeninin varlığı, kesin olarak hastalık yapacağı anlamına gelmez. Ancak, çevresel koşullar uygunsa, hastalık etmeni ve konukçusu da varsa, hastalığın şiddetlenmesi beklenmelidir. Hastalığın gelişmesine uygun çevresel koşullar, hastalık etmeninin biyolojisi ve hastalık etmenine karşı bitkilerin duyarlılık düzeyi bilindiğinde, ekim nöbetini de içine alan uygun bir planla hastalık ve verim kayıpları en aza indirilebilir. İklim koşulları kontrol edilemeyeceğine göre, alınacak kültürel önlemlerle bitkiler için mikro çevre koşulları yaratılıp hastalık riski en aza indirilebilir.
Örneğin, bitkiler geniş sıra aralığı ile ekildiğinde, daha iyi havalanma sağlanır ve bitki dokuları daha hızlı kuruyacağından hastalık olasılığı azalır. Varsa hastalığa dayanıklı çeşitler yetiştirildiğinde de, hastalıktan ileri gelen ürün kaybı azalır. Uygun bir konukçu veya bitki artığı olmadan uzun süre varlığını sürdüremeyen, toprak ve bitki artığı kaynaklı çoğu hastalık etmeninin populasyon düzeyi, ekim nöbeti yoluyla önemli ölçüde azaltılır. Önemli bazı hastalıklar, etkilediği kültür bitkileri ve önerilen ekim nöbeti süreleri Çizelge 4’de görülmektedir.
Çizelge 4. Bazı hastalıklar, etkilediği kültür bitkileri ve önerilen ekim nöbeti süreleri Hastalık Zarar verdiği bitkiler Önerilen ekim nöbeti süresi (yıl) Kök çürüklüğü Tahıllar 2 -3 Take-all Tahıllar 1 Yaprak lekeleri Tahıllar 2 -3 Sclerotinia çürüklüğü Çoğu geniş bitkiler Yanıklık (ascochyta) Mercimek, bezelye 3 -5 Karabacak Kanola 4 yapraklı 5<
- Slides: 36