Eitim Bilimine Giri Eitimin Toplumsal Temelleri Yrd Do
Eğitim Bilimine Giriş Eğitimin Toplumsal Temelleri Yrd. Doç. Dr. Hüseyin SERÇE
Eğitim ve Toplum İlişkisi - Eğitim, insanların içinde yaşadıkları toplumun değerlerini, bilgilerini, becerilerini öğrenip kendilerinden sonra gelen nesillere aktarmalarıdır. Bu tanıma göre eğitim, toplumsallaşmayla eş anlamlıdır. -Belirli bir toplumda yaşamak, o toplumun değerlerini, inançlarını, alışkanlıklarını kısaca yaşam tarzını öğrenmeyi kaçınılmaz hâle getirmektedir. Bu aşamada devreye eğitim girmekte ve toplum eğitim aracılığıyla biçimlenip gelişmektedir. -Toplum çocuğu sosyalleştirme görevini informal ve formal olarak eğitim yoluyla gerçekleştirmektedir.
- Çocuğun toplumsallaşmasında ilk ve en önemli öğe ailedir. Anadilini, gerekli alışkanlıkları, becerileri, kısaca insani özelliklerin pek çoğunu ailesinden öğrenmektedir. - Ailenin yaygın, düzensiz ve örgütsüz eğitimini, çocuğun toplumsallaşmasındaki ikinci önemli öğe olan okul tamamlamaktadır. Toplumun özelliklerine, beklentilerine ve ihtiyaçlarına uygun bir eğitim ile buna katkı sağlar. - Çocuğun toplumsallaşmadaki üçüncü öğe, bir toplumun genel yaşama biçimini ifade eden kültürdür. Her insan, yaşadığı toplumun kültürel bir ürünüdür. - Aile, okul ve kültür toplumsallaşma sürecine birlikte etki yapmaktadır. Birinin diğerinden üstünlüğü olmadığı gibi, bunlar birbirlerinin tamamlayıcısı ve vazgeçilmezidir.
Toplumsallaşma * bireyin kişilik kazanarak belli bir toplumsal çevreye hazırlanması, toplumla bütünleşmesi süreci, sosyalleşmesidir. * bir süreç olarak, bireyin doğumundan itibaren, yaşadığı toplumun üyeliğini kazanmasında geçirdiği aşamalardır. * “insanın içinde yaşadığı topluma uyum sağlaması, toplumla bütünleşmesi ya da özdeşleşmesidir”. -Toplumsallaşma kişinin kendi kümesi ya da kültürü içinde yaşayanlar gibi davranmayı öğrenmesi, kısaca insan olma süreci olarak nitelendirilebilir. Bu yönüyle genel anlamda toplumsallaşma süreci bir eğitimdir.
Toplumsallaşma : • Bireylere toplumdaki temel kuralları ve davranış kalıplarını öğreterek onların toplumsal bir varlık hâline gelmesini sağlar. • Bireyin kişiliğinin oluşmasını sağlar. • Bireylere içinde yaşadıkları toplumun kültürünü maddi ve manevi yönleriyle birlikte öğretir ve benimsetir. • Bireyin toplum içindeki yerlerini bilmesini ve buna uygun hareket etmesini sağlar. • Toplumsallaşma, toplumun göreli sürekliliğini sağlar.
- Her kuşağın toplumsallaşması, topluma en az üç yoldan katkı sağlamaktadır: • Bireyin davranışlarının düzene konulması ve istenmeyen ya da toplum karşıtı içtepkilerin denetim altına alınması. • Bireyin kişisel gelişiminin güçlendirilmesi, kendi kültürünün diğer üyeleri ile etkileşime girmesine ve çevresine uyum sağlamasına yardımcı olacak bilgi ve becerilerin kazandırılması. • Toplumsal düzenin devamlılığının sağlanması.
Toplumsallaşma Ortamları - İnsanlar, sosyal gruplar içinde doğmakta ve toplumda yaşamak için gerekli olan bilgilere, değerlere, davranış kalıplarına ve toplumsal düşünme tarzlarına, bu sosyal gruplar aracılığıyla sahip olmaktadır. Bunları benimsedikleri ölçüde toplumun bir üyesi olmaktadırlar. - Çocuğun toplumsallaşmasında aile, okul, arkadaş grupları, sokak, kitle iletişim araçları, teknoloji, dini ortamlar, mesleki kuruluşlar ve buna benzer birçok öğe görev almaktadır. - Ancak burada, bireylerin toplumsallaşmasında en etkili kurumlardan ikisini oluşturan aile ve okul üzerinde durulmaktadır.
Toplumsal Bir Eğitim Ortamı Olarak Aile - Aile, aynı çatı altında yaşayan, ekonomik beraberliği ve işbirliği bulunan, çocuk yetiştirme hak ve sorumluluğuna sahip en temel ve en küçük toplumsal kurumdur. - Çocuğun sosyalleşmesinde ilk ve en etkili araç ailedir. Çocuk, iyi-kötü, güzel-çirkin gibi ahlaki normların, değer yargılarının, gelenek ve göreneklerin ilk bilgisini aile ortamında almaktadır. İnsanın en ilkel ve sürekli duyguları diyebileceğimiz zevk, hoşlanma, acı, kin çocukluk çağlarında oluşmaktadır. - 0 -12 yaş, insan hayatının en önemli dönemidir. Toplum tarafından onaylanmayan davranışlar ve alışkanlıklar da yine bu dönemde öğrenilmektedir.
- Sanayi öncesi toplumlarda çocuklar büyüklerince eğitilmekteydi. Erkek çocuğunun baba mesleğini ve davranışlarını; kız çocuğunun ise, annenin rol davranışlarını benimseyip davranışa dönüştürmesi beklenirdi. Toplum, beklentilerini gerçekleştirecek işlevleri bireylere değil de ailelere yüklemişti. - Sanayileşme sürecinde ailenin görevlerinde de değişmeler oldu. Yetişmiş işgücüne duyulan ihtiyaç artmaya, geleneksel bileşik aile yerini çekirdek aile olarak tanımlanan modern aileye bırakmaya, ailenin geleneğe özgü eğitim işlevi değişmeye başladı. Bu şekilde aile, eğitim ortamı olma işlevini fabrika, sokak, mahalle ve kent kültürü ile paylaşmaya başladı.
- Aile yapısı, her ne kadar sanayileşme devriminden bu yana değişiklik göstermiş olsa da bugün hâlâ toplumsal yapının temelidir. Aile, çocuğa kişiliğini kazandıran tartışmasız en etkili toplumsal kurumdur. Aile yapı olarak zamanla değişmeye uğramış olmasına rağmen, toplum hayatında vazgeçilemeyen, alternatifsiz bir kurumdur. - Toplum yapısında ve sosyal sistemin işleyişinde ailenin bir toplumsal kurum olarak önemli bir yeri olduğu, Anayasamızın 41. Maddesinde de ifade edilmektedir: “Aile Türk toplumun temelidir. ” Aile bir vasıta olduğu için değil, tabii ve gaye olduğu için ferdin mutluluğunun, üzüntülerinin ilk paylaşıldığı birim olduğu için temeldir.
Toplumsallaşma Ortamı Olarak Eğitim - Sanayileşme öncesi toplumlarda okula gitme, yalnızca bunu gerçekleştirebilecek zaman ve parası olan çok az sayıda kişi için söz konusuydu. Çoğunlukla büyümek; yaşlıları örnek alarak, aynı toplumsal alışkanlıkları ve çalışma becerilerini öğrenme anlamına geliyordu. Çocuklar çok küçük yaşlarda ev içindeki veya çiftlikteki zanaat işlerine yardımcı olmaya başlıyorlardı. - Sanayileşme süreci ile kentlerin genişlemesi, okullara duyulan gereksinimi arttırmış, insanlar artık birbirinden farklı pek çok işte çalışmaya başlamıştı. Becerilerin artık doğrudan, anne babalardan çocuklara aktarılması güçleşmekteydi.
- Bugün, modern bir toplumda bireyin bir takım bilgi ve becerilere sahip olabilmesi için ailenin sağladığı düzensiz ve örgütsüz, informal eğitim yeterli değildir. Bu noktada eğitimi planlı, düzenli, örgütlü ve amaçlı olarak gerçekleştiren okullar devreye girmektedir. - Okullar, çocuğun formal eğitim gereksinimlerini karşılamaktan sorumludur. Eğitimin temel amaçlarından birinin bireyin yaşama uyumunu sağlamak olduğu düşünüldüğünde, ailenin önemli bir eğitim hizmetini yerine getirdiği açıktır. Ancak, toplumların giderek daha karmaşık bir yapıya bürünmesiyle eğitim hizmetleri çeşitlenmiş ve değişik mesleklere eleman yetiştiren yaygın ve örgün eğitim programları ortaya çıkmıştır.
Toplum ve Okul İlişkilerinin Düzenlenmesi - Okula atfedilen başlıca toplumsal görevler şunlardır: • Öğrencileri yetenekleri doğrultusunda geliştirmek, • Genel ve mesleki bilgi vermek, • Öğrencilerin topluma uyumunu sağlamak ve onları hayata hazırlamak, • Toplumsal farklılıkları en aza indirerek, herkese eşit şartlarda gelişme ve öğretim olanakları hazırlamaktır.
- Eğitim, insanı toplumsal hayata hazırlamaktadır. Okul da bunun için önemli bir araçtır. Ancak bu aracın işlevsel hale gelebilmesi için toplumun çok iyi tanınması gerekmektedir. Toplumun ihtiyaçlarına cevap verebilmek için okulun ait olduğu toplumu, sosyo-kültürel çevreyi çok iyi tanıması gerekmektedir. Toplumdan ve hayattan kopuk bir okul programı, işlevsel olamaz. - Bugün okul-toplum ilişkisi denildiğinde akla ilk gelen, okul ile arasındaki ilişkilerdir. Bu ilişkiler, ülkemizde okul aile birlikleriyle sağlanmaktadır. Bu birliklerin amacı, okul ve aile arasındaki ilişkileri güçlendirmek ve velilerle öğretmenler arasında, çocukları daha iyi bir şekilde eğitmek ve yetiştirmek konusunda işbirliği sağlamaktır.
Eğitim ve Kültür İlişkisi - Genel anlamda, kültür bir toplumda insan aklının ve emeğinin ürettiği maddi ve manevi tüm değerlerdir. Kısaca, “bir halkın yaşam tarzıdır”. - Toplum, ortak kültürü paylaşan ve birbiriyle etkileşimde bulunan insanların oluşturduğu sosyal yapıdır. - Toplum, kültür olmadan var olamaz. Kültür de kendini koruyan ve geliştiren toplum olmadan varlığını devam ettiremez.
- Eğitim ile kültür arasındaki ilişkiye baktığımızda, eğitimin toplumu ayakta tutan, bütünlüğünü, sürekliliğini sağlayan ve evrimi sürecinde gelişip yeni biçimler, yeni buluşlar, yeni zenginliklerle gelişim göstermesini sağlayan bir özelliği olduğunu görüyoruz. - Eğitim, geçmişle geleceği uyumlu bir tarzda birbirine bağlayarak insan ve toplum arasındaki ilişkiyi düzenlemektedir. Toplum, kültür mirasını biriktirme, koruma, aktarma ve değiştirme işlevlerini eğitim aracılığıyla gerçekleştirmektedir.
- Okul, ailenin ve sosyal çevrenin düzensiz ve rastgele yaptığı kültürü aktarma işini, düzenli, programlı, amaçlı ve bilimsel bir şekilde yapmaya çalışır. - Örgün ve yaygın eğitimle, yani okul yoluyla verilen kültür aklın, mantığın, deneyin ve gözlemin süzgeçlerinden geçirilerek genç kuşaklara sunulur. - Böylece okul, bir yandan toplumun yüzyılların deneyim ve birikimi ile zenginleşmiş kültür hâzinesini genç kuşaklara aktarmakta, bir yandan da onları toplum hayatına, iş ve meslek hayatına hazırlamaktadır.
- Birbirine çok sıkı bağlarla bağlı bulunan kültür ve eğitim karşılıklı olarak birbirine etki etmektedir. - Kültür, bir toplumun bütün maddi ve manevi güçlerinin, zenginliklerinin bir toplamı olduğuna göre; okul da çocukları ve gençleri eğiterek onlara bu güçleri ve zenginlikleri kazandıran ve böylece toplumun bütün kültürel değerlerini genç kuşaklara aktaran bir konumdadır. - Ancak, eğitimin görevi, yalnızca kültürel değerleri aktarmak değil; öğrencileri bu amaç için harekete geçirerek onları yeni değerler oluşturmaya yöneltmektir.
Kültürler Arası Etkileşim - Kültürler arası etkileşim, öğrencilerin kendi kültürlerini ve diğer toplumsal ve ulusal kültürleri öğrenirken tutumlarını, bilgilerini ve becerilerini geliştirmelerini amaçlamakta, öğrencileri olaylara ve durumlara farklı bakış açılarından yaklaşmaya teşvik ederek hoşgörüyü ve saygıyı artırmaktadır. - Toplumların giderek daha açık toplumlara dönüşmesi, dışarıdan gelen kültürel değerlerin topluma yararlı ve yararsız etkilerini çoğaltmaktadır. Eğitim sistemi, toplumun karşıya kaldığı bu durumda kendine düşen görevleri yerine getirmek için kendini de yenilemek zorundadır.
Teşekkürler Ders sunuları için: https: //huseyinserce. wordpress. com
- Slides: 20