Duyu btnlemeterapi yntemi zellikleri Prof Dr Mdriye YILDIZ
Duyu bütünleme/terapi yöntemi, özellikleri Prof. Dr. Müdriye YILDIZ BIÇAKÇI
Duyu bütünleme Beyin ve omurilik, merkezi sinir sistemi olarak bilinmektedir. Merkezi sinir sistemi vücudun içinden ya da dışından duyumlar almaktan ve bu duyumların organize edilip işlendiği beyne sinyaller göndermekten sorumlu olarak görev yapmaktadır. Dokunma, koku, tat, işitme ve görme duyuları ile taktil, vestibüler ve proprioseptif duyular bu görevin yapılmasını sağlamaktadır. Bu duyular etkili şekilde çalışmazlar ise bebeğin çevresindekilerle etkileşim yeteneği doğrudan olumsuz olarak etkilenmektedir (Emmons ve Anderson, 2006).
Duyular, bireye vücudun fiziksel durumu ve çevre hakkında bilgi vermektedirler. Duyular bir göle akan dereler gibi beyne akmakta ve her an sayısız birimdeki bilgi beyne girmektedir. Tıpkı bir trafik polisinin arabaların hareketini yönlendirmesi gibi beyin bu duyumları, yerleştirir, sıralar ve depolar. Duyumlar algı şeklinde iyi organize edildiği ya da bütünleştirildiği zaman beyin bunları davranış ve öğrenmelerde kullanmaktadır. Duyumların akışında dağınıklık olduğu zaman hayat trafik karmaşası gibi olabilir (Emmons ve Anderson, 2006). Bu karmaşa duyu bütünleme bozukluğu olarak ifade edilmektedir. Jean Ayres duyu bütünlemeyi, duyusal uyaranların merkezi sinir sistemi tarafından alınması, organize edilmesi ve uyarlanabilir tepkiye çevrilmesi olarak tanımlamaktadır (Brozaitis, 2007).
Duyusal bütünleme bozukluğunda günlük hayattaki bilgilerin görme, işitme, dokunma, tatma, koklama, denge ve vücut farkındalığı duyuları aracılığı ile toplanmasında zorluklar yaşanmaktadır. Duyusal bütünleme sorunlarının sonucu olarak bebeklerin ve çocukların motor gelişiminde, davranışlarında, öğrenmelerinde pek çok sorunlar gözlenmektedir.
Duyusal bütünleme sorunları olan bir çocuk aşağıdaki özellikleri gösterir: • Zayıf dikkate sahiptir ya da görevlere odaklanmada zorluk yaşar. • Kötü el yazısı ve makasla kesmede zorluk gibi okulla ilişkili sorunları vardır. • Ayakkabı bağlama, fermuar çekme, düğme ilikleme ve beslenme gibi öz bakım becerilerinde problemler yaşar. • Dokunmaya, ışığa ya da sese karşı aşırı hassasiyet veya alışılmadık şekilde düşük ya da yüksek tepki seviyesi gösterir (Isbell ve Isbell, 2007). • Hareket koordinasyonu ile ilgili sorunlar söz konusudur. • Denge sorunları yaşar • Yeni hareketler planlamalarında zorluklar vardır. • Farklı pozisyonlara adaptasyonda yavaşlık gözlenir. • Bedenin uzayda kapladığı yerle ilgili farkındalık eksikliği vardır. • Dokunduğu nesnelerin dokusunu ve doğasını anlamak için yetersizlik yaşamaktadır (Brozaitis, 2007).
Duyu bütünleme bozukluğu Özellikle görsel sistem bozukluğu, işitsel sistem bozukluğu, dokunsal (taktil) sistem bozukluğu, vestibüler (denge) sistem bozukluğu ve proprioseptif (derin duyu) sistem bozukluğu olarak kendisini göstermektedir.
Görsel sistem bozukluğu Güneş ışığından ya da diğer parlak ışıklardan kaçınırlar ya da bu ışıklara sabit şekilde bakabilirler. Çok sayıda çocuğun katıldığı etkinliklerde yer almak istemezler, akranları ya da yetişkinlerle göz teması kurmaktan kaçınırlar, gözlerini ovalarlar, nesnelere onları yüzlerine çok yakınlaştırarak bakarlar.
İşitsel sistem bozukluğu Bu sistemdeki bozukluklar çocukların yüksek sesli konuşmasına, gürültülü sesler çıkarmasına (alkış, bağırma ya da yüksek sesle şarkı söyleme gibi), gürültülü seslerden hoşlanmasına (düdük, çan sesi, matkap gibi) neden olabilir. Ya da tam tersi şekilde bu tarz seslere karşı aşırı derecede hassasiyet gösterebilirler (Isbell ve Isbell, 2007).
Dokunsal (taktil) sistem bozukluğu Dokunmaya az tepki gösteren çocuklar, sevgi dolu bir kucaklama ya da ayağının altındaki iskemleye olan basıncı gayet zorlukla hissedebilirler. Aynı zamanda, ağrıya da duyarsızdırlar. Dokunmaya çok tepki veren çocuklar, en ufak bir dokunmada acı hissedebilirler. Gayet hafif ve ince dokunmuş bir kumaş parçası, ciltlerinde sinirlendirici bir uyaran olarak algılanabilmektedirler (Greenspan, Wieder, Simons, 2004).
Vestibular sistem bozukluğu Vestibüler sistemdeki bir problem ya da yetersizlik denge, koordinasyon, motor planlama zorluklarına neden olabilir. Bu çocuklar beceriksiz ya da koordinasyonsuz olarak tanımlanabilirler.
Proprioseptif sistem bozukluğu Proprioseptif sistemindeki eksiklik çocuğun hem okulda hem de evde zorluklar yaşamasına neden olur. Bu sistem kas ve eklemlerden geribildirim vermektedir, kalemi doğru tutmayı desteklemektedir, sandalye de düzgün oturmayı sağlar, bir kucaklamadaki doğru basınç miktarını ayarlamaya yardımcı olur. Bu sistem yürümeyi öğrenmek, kavanozları ya da kapıları açmak, araçları kullanarak oyun oynamak gibi pek çok beceriyi desteklemektedir (Emmons ve Anderson, 2006).
Duyu Bütünleme ve Özel Gereksinimli Çocuklar Duyu bütünleme problemleri bazı özel gereksinim durumlarda yoğun olarak görülebilir. Bu durumlar; otizm, dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu, öğrenme güçlükleri, işitme ve dil problemleri artikülasyon bozuklukları, görsel problemler, beslenme problemleri, uyku problemleri, alerjilerdir (Fazlıoğlu, 2004).
Duyu bütünleme sorunlarını ortadan kaldırmak için duyu bütünleme terapisi uygulanmaktadır. Temel (1992)’ye göre bu terapi de temel amaç, çocuğun duyusal uyarıları, özellikle de iç kulak denge sistemi (vestibular), kaslar, eklemler ve deriden gelen uyarıları çocuğun kontrol etmesini, böylece kendiliğinden bu duyuları bütünleştiren uygun tepkilerle şekillendirmesini sağlamaktır. İleri düzeyde yetersizliği olan çocuklar, özellikle otizmli çocuklar, daha fazla yönlendirmeye ihtiyaç duymaktadırlar. Bu çocuklarla çalışmalar yürütüldüğünde çocuğun ihtiyacı olan duyusal uyaran verilmeli, aynı zamanda çocuğun duygularının farkına varması üzerinde de çalışılmalıdır. Bu terapide amaç, çocuğa motor etkinlikleri öğretmek değildir. Çocuğa motor beceriler, akademik beceriler ve yaşamda gerek duyacağı olumlu davranışları kazanması için yardımcı olmaktır.
Duyu bütünleme yetersizliklerinde, tedaviye başlamadan önce çocuk değerlendirilmelidir. Bu değerlendirmede, duyu algı fonksiyonlarındaki yetersizlikler, duyu algı bozukluklarının motor becerilere olan etkileri ve duyusal bütünlemenin hangi gelişim seviyesinde olduğu test edilmelidir. Bu değerlendirme çocuk hakkında bilgi verir. Çocuğun böyle bir tedaviye ihtiyacı olup olmadığı ve hangi alanlarda yoğun terapiye ihtiyaç duyduğu hakkında bilgilendirir. Değerlendirmeler ince ve kaba motor gelişimsel seviye, görsel motor entegrasyon (puzzle yapma, şekil kopya etme gibi), görsel algı, nöromuscular kontrol (denge ve postür), duyusal uyarana cevap (taktil, vestibular, proprioseptif), bilateral koordinasyon, motor planlama şeklinde olmalıdır (Fazlıoğlu, 2004).
Ülkemizde özel eğitimle ilgili olarak hizmet veren kuruluşlarda duyu bütünleme sorunları olan çocukların ya da özel gereksinimli çocukların duyu gelişimlerini desteklemeye yönelik terapi çalışmaları yürütülmektedir. Fakat bu çalışmalar özel gereksinimli çocukların ihtiyaçlarını karşılamak için yeterli düzeyde değildir. Duyu gelişimini desteklemek için hizmet veren kurumların, hem nitelik hem de nicelik olarak yeterliliklerinin artırılması gerekmektedir. Aynı zamanda özel gereksinimli çocuğa sahip ailelerde çocuklarının duyu gelişimini desteklemek için verilecek eğitimlerle daha bilinçli ve donanımlı hale getirilmelidir.
Kaynak • Bilbay, A. , (2015). Özel Gereksinimli Bebeklerde ve Çocuklarda Duyu Gelişimi. Bebeklik ve İlk Çocukluk Döneminde (0 -36 ay) Gelişim. Duyuların Gelişimi ve Desteklenmesi (pp. 249 -281), Ankara: Eğiten Kitap.
- Slides: 16