DOSTLUK ZERNE MURAT ZENGN MALATYA TABP ODASI ARAMBA
DOSTLUK ÜZERİNE MURAT ZENGİN MALATYA TABİP ODASI ÇARŞAMBA AKŞAM SOHBETLERİ 25 OCAK 2017/ MALATYA
DOSTLUK ÜZERİNE • Nedir ki hayat? • Bir insan nasıl ölür? • Neden bu konuya gerek duyuyorum? • Kaybettiklerimiz… • İyi bir medeniyet nasıl oluşur? • Özgürlük ve Güven sorunu • Neler konuşmaya çalışacağız…
Ne arıyoruz?
Geçiş Çok yıllar önce, Geçmiştim bu sulardan; İşte, günbatımında parıldayan o kale, İşte, su bendi, her şey yerli yerinde. O zaman sandalda benimle, İki arkadaşım daha vardı; Birini severdim babam gibi, Umut dolu ve gencecikti diğeri. İlkinin dingin bir yaşamı vardı, Öylece de ölüp gitti sonra. Diğeri, Yerinde duramaz, hep öne atılırdı; O da, bir savaşta yitirdi canını. Dostları bir araya getiren ve Dostlukları yaşatan, Ortak coşkulardır aslında; ben de hala, Aynı coşkuyla bağlıyım dostlarıma. Al öyleyse kaptan, al geçiş ücretini, Üç kişilik olsun, ödüyorum mutlulukla; Say diğer ikisini, Ölmüş dostlarının ruhlarına. Johann Ludwig Uhland
Tanım: • Sevilen, güvenilen, yakın arkadaş, gönüldaş, iyi görüşülen kimse, düşman karşıtı: “Dostlar beni hatırlasın. ” –. Veysel. • 2. Erkek veya kadının evlilik dışı ilişki kurduğu kimse: “Bir dostu vardı, belalı, çapkın bir delikanlı. ” -H. R. Gürpınar. • 3. Sahibine sevgi gösteren hayvan: Köpek insan dostudur. • 4. Bir şeye aşırı ilgi duyan, koruyan kimse: Kitap dostu. • 5. sf. İyi geçinen, aralarında iyi ilişki bulunan: “Yüzleri tatlı, dilleri tatlı, dost insanlardı bunlar. ” -T. Buğra. • -luk: 1. Dost olma durumu. 2. Dostça davranış: • “Kayınpederinden gördüğü dostluğa karşı kendisine bir yazlık takım ısmarladı. ” -R. H. Karay. • Güncel Türkçe Sözlük TDK
Kavram olarak; • İki ve ya daha fazla insan arasında gelişen, ileri boyutlu arkadaşlık ilişkisi • Sırlara ortak olunacak kadar ileri arkadaşlık ilişkisi • Tam anlamıyla güven esasına dayanan ilişki durumu • Özel ve öznelleşmiş arkadaşlık • Anlama, tahammül etme, birlikte yürüme, güvenme gibi birçok fıtri özelliğin gelişebilmesini sağlayan temel insan ilişkisi
Dostluğun şekilleri… • İnsan-İnsan • İnsan-Hayvan • İnsan-Bitki • İnsan-Allah • İnsan-Toprak • İnsan-Eşya • İnsan. Alet/Makine • İnsan-Diğer
Dostluğun kardeşleri Arkadaşlık Komşuluk Ahretlik Misafirlik Ortaklık Yoldaşlık Takımdaşlık İlke/ülküdaşlık Okuldaşlık Baba oğul, anne kız, baba kız, anne oğul • Diğer… • • •
Dostluğun illetleri • Allah için dostluk • Kendi için sevmek (dostluk) • Korku ile dostluk • Çıkar/Makam için dostluk • Baskı ile dostluk • Fıtraten dostluk
Dostluğun alametleri Özlemek Beklemek Yanında özgür hissetmek Olmadığı yerde tasdik etmek • Merhamet etmek • Güvenmek, güven vermek • … • • «Neyi bastırdıysan göğsüne, göğsünü soludukça büyüyen o’dur. » İsmet Özel
Dostluğun geleceği/hedefleri • Allah’ın kitabında anılmak • Destan • Efsane • Yitik hikayeler • Anı • Küllenmiş duygular • Hiç…
Dostluğun zamanları • İyi günlerde/kötü günlerde dostluk • İyi makamlarda/hiç kimse iken dostluk • Başarıda/vasıfsızken (neye göre) dostluk • Yükselirken/düşerken dostluk • Kazanırken/kaybederk en dostluk • Zor zamanda/her zamanda dostluk
Dostluğun gerekleri 1 • İnsan • Zaman • Mekan • Şehir • Ülke • İnanç • İlkeler • Sebepsiz
Dostluğun gerekleri 2 • Kabul edebilme erdemi • Sabır • Verebilme erdemi • Fedakarlık • Zaman • Paylaşım • Diğerkâmlık, gamküsarlık • Ortaklıklar, ortak noktalar…
Dostluğun şartları/adabı • • • DOST SEN OLMADIĞIN YERDE DE SENİ TASDİK EDENDİR VEFA DİNLEMEK UNUTMAMAK NEZAKETLE DAVRANMAK KENDİNDEN ÖNCE TUTMAK/… KENDİNDEN SONRA TUTMAK/… YOLDA BERABER OLMAK BEKLEMEK KALPLE KONUŞMAK RAZI OLMAK/GELMEK ÖRTMEK/GİZLEMEK
Dostluğun bedelleri • Kişisel olarak • Maddi olarak • Zaman olarak • Toplum olarak • Medeniyet olarak • İnsanlık olarak
Ne yapın/mayın? • Unutmayın! • Yok saymayın! • Haklarını verin! • Dinleyin! • Anlayın! • Nezaketle davranın! • Yardım edin! • Gözyaşını silin! • «dostlarınıza • karşı zekânızı değil, • kalbinizi kullanınız»
Ne yapın/mayın? • MASUMİYET/MERHAMET • KAYBETMEYİN!!! • HATIR GÖNÜL BİLİN! • İYİLİĞİ ÇOĞALTIN! • GÜLÜN/GÜLDÜRÜN! • CANI GÖNÜLDEN KUCAKLAŞIN! • İÇİNİZDEKİ «DOSTLUK SAATİNİ « ÇALIŞTIRIN!!! • ASLA BAŞA KALKMAYIN!!! • MEDENİYET
Ne yapın/mayın? • Dostlarınızı önemseyin! Hayattaki en sahih başarının 'insan biriktirmek' olduğunu bir an olsun aklından çıkarma. Güçlükle, emek vererek, ter dökerek oluşturduğun dostluklarını çarçabuk yele verme. • Dostluğun fedakârlıkla, iyi niyetle, güvenle ilerlediğini aklından çıkarma. Sırtını yaslayabileceğin dağ gibi dostlarını çok ufak pahalar karşısında gözden çıkarma. Dostuna yakın, düşmanına uzak ol.
Dost Bir adın kalmış Bir de tabakan Ceketin öylece asılı duvarda Bir eğri çivi tutuyor Hem ceketi Hem beni Bulunacak elbet kaybolan bir gün Dosta kavuşmak en güzel düğün Ne zincirler ruhumda bir bilsen kalabalık ne caddeler geçtim de rastlamadım insana en güzeliyse aşk ölümüne dek dost gülmez asla sen gülene dek yosunlu eller dili uzun bilmece kadar ne kadar da uzun geliyor hayat Dostluğun şiirleri dostu gülmeyene nerede rahat çırpındıkça batılan sarıldıkça yaklaştıkça kovulan anılan unuttukça. . . bütün kazançların en değerlisi dostlardır ancak dostlarının delisi işte bu hayat ölüm işte bu duvarda çivi üstünde ceket kalabalık caddede dili uzun bilmece ne kalacak sana hayırdan yana dostun yoksa nen var dünya adına. . . 2003
Dostluk şiirleri 2 Bir dervişin gönül yaraları 2 Düşman ağsa da bana Acı çekmez bu yürek Beni öldürecek ok Ancak dost elindendir Atılsam ta yabana Ne gam ruhum kelebek Beni öldürecek ok Ancak dost dilindendir… 2002
İleri okumalar için … Cevdet’e Mektuplar 3 Aziz dostum! Dost diye nicesine sarılmasına rağmen sadık dost olarak kara toprakta karar kılan aşığın neydi dostta aradığı? Ve neydi içinde geometrinin hemen her şekline uyabilen insanların bulunduğu bir dergaha eğri odun sokmamaya çalışan dervişin ağaçlar dolusu ormanda bulmaya çalıştığı? Dahası kendine çölü, kızgın kumları ve vahşi hayvanları dost edinen mecnun bir aşığın uğruna canını vermeye hazır olduğu maşukunu gördüğünde onu bir kenara iterek ötesinde bulmaya çalıştığı? Ve neydi her yer karanlıkken şairin pür-nur olarak gördüğü mevkide saklanan?
İleri okumalar için … Ya acılarını dindirmeye çalışıp gözyaşlarını silmeye çalışan kızına «Üzülme kızım, baban bir daha acı çekmeyecek» diyen Resulün gittiği yerde bulmayı umduğu şifa? Ve kendisine bir tepeden bakıldıktan sonra sadece bir semtinin sevilmesinin bile bin ömre değeceği şehirde saklı olan? Günü geldiğinde meçhule bile gidecek olsa bir gemide saklanan? Etleri kurtlarca parçalanmasına, her bir yanı liğme dökülmesine rağmen gözü secdede dosta kavuşmak için bekleyen nebinin kavuştuğunda dostunda bulacağı?
İleri okumalar için … En güzel ve soylu bir kadın kendisine davet ettiğinde dostun hangi özelliğiydi nebiyi kurtaran? Ya neydi akşam olduğunda sadece bir dost bulamadığına yana ozanın dostta bulacağı? Ah azizim ah! Ve neydi seherleri demlediğinde zamanı nokta kılan? Toprak bizden ne kadar uzaklaşmış? Ya biz topraktan? Toprak senin neyin? Hangi ormanlarda arıyorsun en düzgün ağaçları? Senin doğruluk ormanın nerde? Ve hangi dergahlarında mest oluyorsun hayatın?
İleri okumalar için … Senin leylan kim? Makber senin nerene düşer? Cennet ne kadarlık acılarını dindirecek bir arzu? Söyle bana bileyim, ruhundaki başkent nerde? Meçhullerine hangi gemiyle gidiyorsun? Kılavuzun ne? Kaptanı kim geminin? Sabır sana ne vakt lazım?
İleri okumalar için … Nefsine meylettiğinde seni uyaracak dostunu aklında tutmak için ne yapıyorsun? Yaz bana! Gene hava karardığında ne kazanamadığına üzülüyorsun? Seherleri, evet gözün ve gönlün en açık olduğu o en güzel zamanları nasıl demliyorsun gönlünde? Muhabbetle kucaklarım…
İleri dostluk «Allah dostlarına hiçbir korku yoktur ve onlar mahzun da olmazlar…» Yunus Süresi 62.
İLERİ DOSTLUK! • ALLAH VE HZ. İBRAHİM • ASHAB-I KEHF DOSTLUĞU EFSANESİ
DOST; Her şeye rağmen ve her zaman orada olduğunu bildiğiniz kişidir. … SON SÖZ YERİNE
SON SÖZ YERİNE SİZ Kim SİZ için öylesiniz?
İBRAHİM TENEKECİ • Ö. N. Bilmen''in B. İ. İlmihali''ni okurken, şu hadis-i şerifle karşılaştım: ''Eski dostluğu devam ettirmek, imandandır. '‘ • İnancıma göre, dostluk, bir nasip meselesidir ve insanın dışında gelişir. Şununla dost olayım deyip olamazsınız. Dostluk, Lütfi Bergen''in o güzel ifadesiyle söylersek, yürürken belirginleşen bir şeydir. Bir de hatırlatma: ''Katlandığımız değil, razı olduğumuz insanlar dostlarımızdır. '‘ • ''Önce refik, sonra tarik'' denilerek, yola çıkacağımız insanları dikkatli ve rikkatli seçmemiz tembihlenir. İlk olarak şunu söyleyelim: ''İnsanı, yol değil, yol arkadaşları yorar. '' Yola çıkacağımız insanları yüzde yüz isabetle seçme şansımız ise maalesef yoktur. Çünkü bu seçimi veya elemeyi, esas itibariyle yapacak olan bizler değilizdir; yoldur, yolculuktur. Yanımızdakinin dostumuz olup olmadığı, yolculuk esnasında ortaya çıkar. Özellikle siyasette ve ticarette, hatta edebiyatta, bu yürüyüşlerin büyük bir kısmı hüsranla sonuçlanır. Tanıdığımızı sandığımız insanları tanıyamamış olmanın üzüntüsü ve şaşkınlığı, bizi, yolculuktan daha fazla yorar.
İBRAHİM TENEKECİ • Rakamlar maddiyatı, harfler ise maneviyatı temsil eder. Dolayısıyla, rakamlar (ve hesaplar) üzerinden sahici bir dostluk oluşmaz, sadece ortaklık kurulur. Taraflar, ancak bir harfin (anlamın) ucundan tutarlarsa, dost olabilir veya kalabilirler. Rakam ile harfi toplamaya kalkışırsanız eğer, bu işlem, sizi Nurettin Topçu''nun şu sözüne götürür: ''Menfaat yaşamak, ahlak ise yaşatmak ister. Bir arada barınamazlar. ''Madem sahici dostluklar harfler ve anlamlar vasıtasıyla kuruluyor, o halde, edebiyatçılar arasındaki bu çekişme de nedir? Böyle sorabilirsiniz. • Ne kadar ulvi amaçlarla yazarsak yazalım, sonunda, iş gelip benlik meselesine dayanıyor. Edebiyat dünyasında beş-altı senelik birlikteliklerin bile uzun sayılması, bundandır. • Peki, birçok insanın ''hesap uzmanı''na yahut ''madde bağımlısı''na dönüştüğü bir devirde, çevremizdeki insanların dost olup olmadığını nereden anlayacağız? Galiba, serinlik veriyor mu, vermiyor mu, ona bakmak gerekiyor. Said Yavuz''un da dediği gibi: Yüzler vardır, ruhun susamasını dindirir.
İBRAHİM TENEKECİ • ''dost, her zaman taze olandır'' diye yazmıştım. Bu tazeliği, ancak şöyle izah edebiliriz: ''Eski, hiç eskimeyendir. '' • Kadim bir dostluğun oluşabilmesi için zorluklara, yokluklara ve imtihanlara ihtiyaç vardır. Bütün bunlardan alnının akıyla çıkan münasebete ise ''sınanmış dostluk'' diyoruz. Şöyle ki; Asıl marifet, bahar aylarında veya yaz mevsiminde değil, kışın açabilmektir. Yani iyi gün dostu olmak kolaydır, en mühimi, kötü gün dostu olabilmektir. • Siyasi ikbal ve buna benzer dünyevi şeyler için ''kırk yıllık dostların'' birbirini yok saydığı günlerden geçiyoruz. Hesap yapmaktan iş yapmaya veya dostluk kurmaya vakit bulamayanların sayısı da her geçen gün artıyor. Bazı dost bildiklerimiz ise kırıcı, kıyıcı ve ifşa edici. Oysa dostluk, açmayı değil, kapatmayı gerektirir. Sözgelimi dostunun sırrını herkesten saklamak, ayıplarını örtmek, sözüne müdahale etmemek, iyiliğini istemek, onun hüznüyle mahzun olmak; bütün bunlar, ''dostluğun adapları'' arasındadır. (Marifetname''den) Çünkü dostluk ve kardeşlik, öldükten sonra da devam eden kıymetlerimizden biridir. ''Ahiret kardeşliği'' diye boşuna denilmiyor. 15. 02. 2014
FETHİ GEMUHLUOĞLU (1922 -1977)
FETHİ GEMUHLUOĞLU (1922 -1977) • 13 yaşında N. Fazıl’ın Bir Adam Yaratmak piyesini çatı katında tek başına oynamaya kalkar. • Tek parti döneminde gençlik faaliyetleri, resmî organizasyonların başında gelen Halkevleri dışında faaliyetlere girişirler. Özellikle öğrenci yurtlarında biraraya gelirler. Eminönü Halkevi'nde Kopenhag'da ki Dünya Devleti Fikri Konferansı'nı anlatan A. E. Yalman ve H. S. Tanrıöver'e F. Gemuhluoğlu heyecanla ve ellerini savurarak, «…Bir hafta önce milliyetçiliği şu şekilde tarif ediyordunuz. Din diyordunuz, dil diyordunuz, tarih diyordunuz, ülkü diyordunuz, vatan diyordunuz" diyerek, Kopenhag konferansı sonrası Dünya devleti fikrini anlatan H. Suphi’yi terslemiştir. Bu gençlerinin bir araya geldiği yurt ve kahvehaneler, mektepleşir. Gençler Beyazıt’taki Küllük Kahvehanesi'nde toplanır. • 1946’da , Türk Kültür Ocağı derneği kurulur. Derneğin kuruluşunda askere gitmiştir. Döndüğünde ocak faaliyetlerinde aktif görevler alır. Bilahare Türk Kültür Ocağı ve üç derneğin birleşmesiyle Milliyetçiler Derneği kurulur. Dönemin bütün gençlik faaliyetlerinde mitinglerde başı çeker. Moskova Radyosu ve Bizim Radyo onu hedef gösterir.
FETHİ GEMUHLUOĞLU (1922 -1977) Muharrem Ergin, Fethi Gemuhluoğlu'nun yetiştiği çevreyi şöyle tanımlar: “ Fethi’yi Fethi yapan nokta, Fethi’nin ailesi ve yetiştiği çevredir. . . Göztepe’deki ev Fethi’yi Fethi yapan unsurlardan biridir. Öyle ki duvarı yola, doğrudan doğruya yola bitişiktir. Arada en küçük bir mesafe yoktur. Duvarın bir tarafında bir kalabalık, gürültü fakat öte tarafında inanılmaz bir sükun var idi. Bu Fethi’nin hayat aynasıdır, mekân olarak Fethi’de rolü olan bir unsurdur.
FETHİ GEMUHLUOĞLU (1922 -1977) • "Fikir ve çile birliği kökünde yekpâreleştiğimiz büyük ve sevgili dostum F. Gemuhluoğlu" (Necip Fazıl Kısakürek) • "İnsanın elinden tutuyor, adetâ çağa çıkartarak yürüyüşe alıştırıyordu. İnsan; arttığını, çoğaldığını duyumsuyordu O’nun yanında…" (Nuri Pakdil) • "Tek başına adetâ bir okuldu. " (Cahit Zarifoğlu) • "Bize kendi kuşağı içinde en sağlam çizgiyi aktarabilenlerden biriydi. " (İsmet Özel) • "Görünen hizmetlerin değil, görünmeyen himmetlerin adamı idi. " (Ahmet Kabaklı) • "Fethi Gemuhluoğlu; aynı çağrılar içindeyiz. " (Özdemir Asaf) • "Kelamın en zarifini, edebin en kâmilini, siyasetin en ferasetlisini, edebiyatın en muhtevalısının onun aziz varlığında erimiş bulurduk. O, bir uygarlığın temsilcisiydi. " (Akif İnan) • "Sürgünde kurulmuş bir Osmanlı divânı gibiydi. " (Nabi Avcı)
FETHİ GEMUHLUOĞLU (1922 -1977) • "Sözle semâ yapıyordu. " (Hilmi Yavuz ) • "Onun sohbetlerinde, hem fikirlerle donanır, hem ermiş bir adam halini yaşar, hem dava bilincinizin keskinleştiğini hissederdiniz. " (Rasim Özdenören) • "O, insan mühendisi idi. " (Ergun Göze) • "Bir nesle ağabey olan Fethi Gemuhluoğlu, en bunalımlı anlarda yanı başımızda. " (Erdem Bayazıt) • "Onun kitabında sağ-sol, inkılâp-irtica diye kavramlar yoktu. O, bu kutuplaşmanın üzerinde insanlara bakmasını bilirdi. " (Cahit Tanyol) • "Fethi ağabeyin iki hasleti: vefâ ve bağlılık… Şuur ve iman…" (Mustafa Miyasoğlu)
ÇELİK ERENGEZGİN, Mimar, 1946 «Bedelsiz bilgi, Koşulsuz sevgi» diyen adam. Sevgili dostlar, Sitemizdeki tüm bilgiler, izinsiz olarak çoğaltılabilir, her yerde kullanılabilir. Kaynak gösterme mecburiyetiniz de yoktur. . Hatta, çok sevdiğiniz bir makalemin altına kendi isminizi yazıp yayınlayabilirsiniz. . Düşünceleri benimsediğinizin daha muhteşem işareti ne olabilir ki ? . . Bu durum bana üzüntü değil, sadece mutluluk verir. Bilgi ve sevgi, insanlığın ortak malıdır. Yani, sahiplenilemez. İkisi de ancak, paylaştıkça çoğalır !. . Özetle; “izin isteyene vermiyoruz, çünkü istemeyene serbest !…”Aklınızda olsun
«MURAT ZENGİN» DÜNYA DOSTLUK GÜNÜ • 26 MART 2013 DEN BERİ KUTLANIYOR. “Sevgiler günü var, evlilik yıldönümleri, Kaplumbağaları anma günü var Ya da filbahrileri Bu yaşlı ve yorgun dünyanın bir " DOSTLUK GÜNÜ" olmalı! Herkesin kendi derininde saklı "eski", "eskimeyen", "yeni" ve "gelecek" dostlarıyla kucaklaştığı. . . Bugün benim için (26 Mart) çok uygun. . . DÜNYA DOSTLUK GÜNÜNÜZ KUTLU OLSUN. . . Murat ZENGİN”
DOSTLUĞA DAİR /Dr. Cevdet Kesen Eylül… Mazi yanımız, dosta ve dostluğa dair hatıralarımız, hazan mevsimi. . . Her gün bir yaprak daha düşer ömrümüzden. Hüzün dolu ve nemli… Büyüdükçe birer kaybederiz kahramanlarımızı. Kirlenir üstüne titrediğimiz tertemiz sayfalar. Eksiliriz, tanıdıkça insanları. . . Her kayıp olgunlaştırır bizi. Yaşamak yalnızlaşmaya doğru akan kaçınılmaz bir süreç sanki… Yavaş yavaş azalır dostlarımız… Azaldıkça anlarız dostluğun kadri-kıymetini. Başımıza ne gelirse gelsin, her şeye rağmen, hala orada olduğunu bildiğimiz kişidir, dost. . . İnsanı dostsuz bıraktı, modern dünya. Önce dostluğu ve dostu çekip çıkardı hayatımızdan. Yalnızlaştıkça kendimizden ve değerlerimizden kopmak daha kolaylaştı. Yerdeki karıncaların telaşını, sabahları yaprakların üstüne düşmüş çiğ tanesini, sabahın nefesini, gecenin dinginliğini göremeyince; yanı başımızda bize karşılıksız ve riyasız olarak sohbetlerini, ellerini ve gönüllerini açmış dostlarımızı da göremez olduk.
Kalbimiz ile aklımız arasındaki mesafe arttıkça, müşteri ilişkisine dönüştü ilişkilerimiz. Hayata dair olan her şey kazanç noktasına indirgendi. Eskiden kendi nefsimizden önce gelirdi dostlarımız. Ya şimdi? Küçümsemezdi dostlarımız bizi, dışlamaz, karalamaz, kıyasıya haklı çıkmaya çalışmaz, kalp kırmaz, kusur aramazdı. Eleştirmek bizi güçlendirmek içindi. Bizi dik tutmak için vardı dostlarımız, sırtımızı yaslayacak bir çınar, fırtınada sığındığımız bir liman gibi. . . “Bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı vardır” derdi eskiler. Ayrı bir yeri vardı bu sözün hayatımızda. Her şey ne çok değişti. Ne çok mazeretimiz var şimdi. 'Evladı ayal hep varlıkta sever' misali göğsümü daraltıyor iyi gün dostlukları. Her şeyin bir karşılığının olduğunu bilen modern akıl, niçin dostlukların da emek istediğini, bir türlü anlayamadı? Bankalar, mesailer, bozuk paralar, maskelerle dolaşan insanlar… Şehirde her şeyin parasal bir değeri var. Nefesimi kesiyor şehir ve içimde üzgün ve kırgın bir şekilde terennüm ediyor İmam Şafii'nin divanındaki şu sözler: "Denedim insanını dünyanın Sabah sabah Cimrilikle dolu deriler yürüyordu Başka bir şey göremedim Sonra Kanaat kınından bir kılıç çektim. Keskin tarafıyla onlardan Ümitlerimi kestim. " Birer birer geçiyor dostlarım gözlerimin önünden. Bir hüzün kaplıyor içimi ve anlıyorum hüznün erdemini o vakit. Her hayra muhtaç olan ben, kavrıyorum dostluğun vazgeçilmez kıymetini.
Aklıma her düştüğünde hatıralarımız, bir sekinet kaplıyor tüm hücrelerimi. Orada olduğunu biliyorum aziz dostum, kapını her çaldığımda, yüreğini açacağını biliyorum. . . Ümitsizlik imansızlıktır, onu da biliyorum. Allah kimseyi ümitsiz bırakmaz. Dostluğun ümit veriyor bana aziz dostum. Dostluktan ümidimi kesmeme engel oluyor gülüşün. Düşündün mü hiç? Nedir acaba bizi birbirimize bağlayan? Hüzün, aziz dostum, hüzün. Biz hüznün dostlarıyız. İnsan insana hüzünden başka ne verir ki zaten? Biz hüzünlerimizi alırdık, birbirimizden. Sebepsiz yolculuklara çıkardık seninle, eşlerimizle bile paylaşmadığımız sırlarımız vardı. Dergahımıza eğri odun taşımazdık. Seherler demlerdik kalplerimizde. Zaman nokta olurdu biz sohbet ederken. Biz konuşurken susardı kuşlar. Biz susarken kalplerimiz konuşurdu birbiriyle, hem de taa içinden. Gizlimiz olmazdı birbirimizden, konuşulmadık hiçbir şey kalmazdı içimizde. Avucumda ne olursa olsun, günahlarım, hatalarım, acılarım, sevinçlerim, pişmanlıklarım, hepsi değerliydi senin için. Hepsi kabul görürdü yanında. Çünkü hepsi bendendi. Dostluk da bu değil midir zaten? Kınamadan, yargılamadan olduğu gibi kabul etmek. Vefakâr dostum, gamküsar kardeşim. Bak yine Eylül geldi, yine hüzün ayı ve dostluğumuza yazdığın şiir dilime dolandı: "Denk düşüyor kalbim bir hüthütün öldüğü yere ağırlıklar ellerimde taa eylülden kalan eylül yani mazi ve benim mazi olan yanım neyse ki sen varsın kelebek gibi düş gibi hem de. . . bulsam bile ne fayda artık ruhum tarumar neyse ki sen varsın gözlerimde eylül gibi düş gibi hem de. . . "
Dostlar ne yapar? Ne yapmaz? • • • Dinler Anlar Korur Verir Sever Arar Daha çok arar Daha çok sever Daha çok verir Daha çok korur Daha çok anlar Daha çok dinler
- Slides: 45