DOAL KAYNAKLAR ZERNDE BASKI OLUTURAN UNSURLAR 1 1
DOĞAL KAYNAKLAR ÜZERİNDE BASKI OLUŞTURAN UNSURLAR
1. 1. Nüfus • Doğal kaynaklar üzerinde baskı oluşturan temel sebeplerden birisi insan nüfusundaki artıştır. – Nüfusun hızlı artışına karşılık, doğal kaynakların sınırlı kalması ve bu nedenle artan nüfusun ihtiyaçlarını karşılamak için çevre üzerinde sömürü ve baskı artmaktadır. • Nüfus ile kaynaklar arasındaki ilişkinin sorunsallaştırılması: MALTHUS – nüfus geometrik artarken, besin maddeler aritmetik olarak artmakta ve makas açılmaktadır. • Makasın sürekli açılması, insan nüfusu için önemli bir sorundur ve dolayısıyla kapanması gerekir. • Makasın kapanabilmesi için de ya insan nüfusunun artışının kontrol altına alınarak yavaş bir hızda artması sağlanmalıdır ya da gıda artışını sağlayacak yeni yöntemler ve arayışlar ortaya konulmalıdır. – doğum kontrol – doğadan daha fazla yaralanma yönünde teknolojiler ve buluşlar – gıda artışını sağlayacak teknolojiler
• Nüfus artışı özellikle azgelişmiş ülkelerde ve bölgelerde ortaya çıkmaktadır. • Refah ülkelerinde ise düşük nüfus artışına karşılık, fazla oranlarda gıda ve doğal kaynak olanakları mevcuttur. • Dünyada kaynak dağılımı konusunda büyük adaletsizlik vardır. • Azgelişmiş ülkelerde hızlı nüfus artışı, kaynakların yetersiz ve sınırlı olması, kıtlık, salgın hastalıklar, yoğun çocuk ölümleri, yaygın savaşlar ve sağlıksız besin ve su tüketimi gibi olumsuzluklar, doğrudan çevre sorunlarına yol açmaktadır. • Öte yandan söz konusu olumsuzluklar, yaşanılan coğrafyadaki doğal varlıkların hızlı ve sürdürülemez biçimde tüketilmesine yol açarak, dolaylı biçimde de çevre sorunlarına yol açmaktadır.
• Nüfus artışının ülkeler arasında adaletsiz kaynak dağılımına bağlı çevresel sonuçları dışında genel olarak her ülkede görülebilecek olumsuz sonuçları da vardır. • Özellikle kırdan kente göç olgusunun baş göstermesi ve nüfusun kentlerde yoğunlaşması çevre sorunlarına yol açmıştır. – kırsal kaynakların atıl kalmakta – Daha fazla toprak işgali, su ve gıda gereksinimi, daha fazla sıvı ve katı atık oluşumu, kirletici sanayilerin kurulması, trafik, hava kirliliği vs. gibi sonuçlar.
1. 2. Sanayileşme • 19. yüzyılın başından günümüze sanayileşme ve teknoloji sayesinde gerçekleştirilen kitlesel üretim, her alanda ciddi tahribata sebep olmuştur. • Tarihsel uygulamalar, insanın makinenin gücüne kendisini kaptırmasına paralel olarak, kurumsal tekniklerle otoriter yönetim ve toplum biçimlerinin ortaya çıktığını göstermektedir. • Diğer yandan bilimin endüstriyel bir nitelik kazanmasıyla, tabiatın sırlarını keşfetme sürecinden, doğaya hâkim olma ve onu dönüştürme sürecine geçilmiştir. • Bu süreçte sanayileşme ideolojisinin tamamlayıcıları olan merkezi devletler ile sanayi kapitalizmi ortaya çıkmış ve doğanın sömürüsü hızlanmıştır
• Sanayileşmenin doğal kaynaklar üzerinde baskı yaratması çeşitli şekillerde kendini gösterir. – Bunlardan ilki, sanayileşme sonrasında mekanik enerjinin kullanımına bağlı olarak, doğadan hammadde elde etme süreçlerinin kolaylaşması ve aynı zamanda bunların hacim olarak büyük boyutlara ulaşmasıdır. – Böylece, petrol, madenler, su gibi yer altı kaynakları ile bitki, hayvan, toprak, hava, su gibi yer üstü kaynakları hızlı biçimde tüketilmeye ve kirlenmeye başlamıştır. – Bu süreçte, nesli tükenen hayvanlar, çoraklaşan ya da zehirlenen topraklar ya da sömürülen/yoksullaşan halklar ortaya çıkmıştır
– Ayrıca sanayileşme, üretim sırasında ve sonrasındaki etkileriyle çevre sorunlarına yol açmaktadır. – Moderniteyle yaratılan tüketim toplumunda tüketimi sürekli kılmak adına kitlesel üretim hedefi, üretim süreçlerinde büyük ölçekli oluşu, sürekliliği ve yoğunlaşmayı gerektirmiştir. – Bu ise bir yandan geniş alanların sanayi tesisleriyle kaplanmasını, bir yandan yoğun ve kirli teknolojilerle havanın, suyun ve toprağın kirletilmesini, bir yandan da mamul malların kullanımdan sonra dönüştüğü artıklarla çevrenin kirlenmesine yol açmıştır. – Sürekli tüketim nedeniyle sorunlar birikmiş, 20. yüzyılın sonlarına doğru daha önceden öngörülemeyen ozon tabakasının incelmesi, küresel ısınma gibi sorunlara yol açmıştır.
1. 3. Kentleşme • Kentleşme de doğal kaynaklar üzerinde baskı oluşturan unsurlardan biridir. • Günümüzdeki kent yapısı, sanayileşme ve teknolojik gelişmeye dayanır. • Nüfusu 10 milyonun üzerinde olan kentlerin ekolojik yaşama ve sürdürülebilirliğe uygun olmadığı konusunda yaygın bir görüş vardır: – yoğun nüfusuyla doğa ve kaynaklar üzerinde bir baskı – merkezi devletin, sanayi kapitalizminin, kitlesel üretimin ve dağıtımın merkezleri olarak çevre sorunları
1. 4. Turizm • Turizm, özellikle 20. yüzyılın ikinci yarısından itibaren tüm dünyada yükselen bir sektör haline gelmiş ve “bacasız sanayi” olarak adlandırılmıştır. • Ülkemizde de 1980’lerden sonra gelişmeye başlayan turizm, ekonomik bakımdan önemli bir sektör olmasının yanısıra ekolojik bakımdan çeşitli sorunların da kaynağı olabilmektedir. – Kentlerde, doğal güzelliklerin bulunduğu yerlerde oteller, pansiyonlar, gazino ve lokantalar, plajlar, kamplar, eğlence yerleri, kaplıcalar, dinlenme ve tedavi yerleri, spor ve avcılık tesisleri gibi altyapı tesisleri kurulurken, buradaki çevre ve doğa üzerinde tahribatlar yaratılır. – Özellikle bakir doğa köşelerinin dinlenme amaçlı tesislere tahsis edildiği durumlarda hem doğa tahrip olmakta hem de o bölgenin ekolojik yapısı zarar görmektedir
• Ülkelerde turizmi geliştirmeye yönelik kurumsal teşkilatlar, turizme olan ilgiyi artırmak üzere müzeler, tarihi eserler, festivaller ve şenlikler, konserler, spor gösterileri gibi konularda faaliyet gösterirler. • Ayrıca turizmin gelişmesi adına arazi tahsis etme, teşvik sağlama ve çeşitli vergisel muafiyetler de sağlarlar. • Özellikle doğal ortamların turizme açılmasıyla, buralardaki doğal yaşam öğeleri ve çevre olumsuz etkilenmekte ve bir müddet sonra mevcut doğal yaşam unsurları kaybolabilmektedir. • Turizmin çevre üzerinde yarattığı diğer tahribatlar/olumsuzluklar; – deniz ve göl kıyıları ile yeşil alanların tahribi, su kaynaklarının kirlenmesi, doğal yaşamın tehdidi, yığılma ve aşırı kalabalıklaşma, tarım arazisi ve ormanların tahribi, yerel kültürlerin tahribi olarak sıralanabilir
• Turizmin çevre üzerinde yol açtığı tahribatların çoğalması nedeniyle son yıllarda alternatif turizm arayışları başlamış ve “sürdürülebilir turizm” ya da “eko turizm” denilen anlayışlar ortaya çıkmıştır. • Sürdürülebilir turizm, insanın etkileşim içinde bulunduğu ya da bulunmadığı çevrenin bozulmadan veya değiştirilmeden korunarak, kültürel bütünlüğün, ekolojik süreçlerin, biyolojik çeşitliliğin ve yaşamı sürdüren sistemlerin idame ettirildiği ve aynı zamanda tüm kaynakların ziyaret edilen bölgedeki insanların ve turistlerin ekonomik, sosyal ve estetik ihtiyaçlarını doyuracak şekilde ve gelecek nesillerin de aynı ihtiyaçlarını karşılayabilecekleri biçimde yönetildiği bir kalkınma şekli" olarak tarif edilmektedir. • Ekoturizm de yeryüzünün doğal kaynaklarının sürdürülebilirliğini güvence altına alan, bunun yanısıra yerel halkların ekonomik kalkınmasına destek olurken, sosyal ve kültürel bütünlüklerini koruyup gözeten bir yaklaşım olarak belirlenmiştir.
- Slides: 11