DNYA SYASETNDE YEN GLER TALYA talyan Birlii Fransz
DÜNYA SİYASETİNDE YENİ GÜÇLER: İTALYA İtalyan Birliği, Fransız İhtilali gibi fikirsel, Napolyon Bonaparte gibi fiziksel etkilerin yanı sıra Carbonari Örgütü'nün, Mazzini, Garibaldi ve nihai olarak Cavour ile II. Vittorio Emanuele gibi kişilerin ve Fransa ile Prusya gibi müttefiklerin destekleriyle sağlanmıştır. 1
2
BİRLİĞİN KARŞISINDAKİ ENGELLER n n n n 1815'ten sonraki durumda İtalya, birliğin kurulması sürecinde dört büyük engel ile mücadele etmek zorunda kalmıştır. Bu engellerden birincisi Avusturya idi. Bu devlet, Kuzey İtalya'nın büyük bölümünü doğrudan doğruya elinde bulunduruyordu. Ayrıca İtalya'nın birçok yeri, Avusturya hükümdar soyundan gelenler tarafından yönetildiğinden, İtalya üzerinde büyük bir etkiye sahipti. İkinci engel ise, Papalık idi. Papalık, kilise yolu ile bütün İtalya'ya, devlet olarak da politik yolla Orta İtalya'ya egemendi. Üçüncü engel, Sicilya Krallığı'nı elinde tutmasından dolayı İspanyollar idi. Dördüncü Engel ise, ülke üzerinde nüfuz sahibi olan Fransa idi. 3
BİRLİĞİN SAĞLANMASINDAKİ GÖRÜŞ FARKLILIKLARI n n n Ulusal birliğin sağlanmasında izlenecek yol hakkında, ulusçular arasında bazı görüş farkları vardı. Bunlardan bir kısmı, merkezi Roma olan bir İtalyan Cumhuriyeti'nin kurulmasını istiyordu. Bir kısmı da Papa'nın başkanlığında federal bir İtalya kurulmasından yanaydı. Diğer taraftan özellikle orta sınıf halk, İtalyan devletleri içinde en güçlüsü olan Piyemonte'nin liderliğinde meşruti bir İtalya Krallığı'nın kurulmasını istiyordu. Ancak hangi düşünce etrafında bulunursa bulunsun, bütün İtalyanların birleştiği ortak nokta, önce yabancı etkisini ülkeden kaldırmak ve ulusal birliği sağlamaktı. 4
İLK ETKİLER VE HAREKETLER n n n Fransız İhtilalı'nın Etkisi 1792'de Fransız İhtilaliyle kazanılan özgürlüklerin kıtalar arası yayılması fikriyle yola çıkan Napolyon orduları, İtalya'nın batı sınırında görünmüşlerdir. Bu sınır, esas olarak Venedik Cumhuriyetine, Sardinya Cumhuriyetine denk gelmekteydi. Roma, Papalığın egemenliği altındaydı. İtalya'nın bu dönemki nüfusunun üçte biri birleştirilmiş olan Napoli ve Sicilya Krallığına, altıda biri Venedik Cumhuriyetine, onda biri Papalığa ve aynı oranda Toscano ve Milano Dükalıklarına aitti. Geriye kalan iki milyon dolaylarındaki halk, Genova ve Lucca oligarşik cumhuriyetleri, Modena ve Parma Dükalıkları ve San Marino ve Monaco mini devletlerine aitti. 5
n n n İlerleyen yıllarda daha da değişen İtalya sınırları, İngiliz koruması altındaki Sicilya Krallığı ve San Marino dışında tamamen Fransa işgali altına girdi. Napolyon, Fransız İhtilali‟nin özgürlüklerini yaymaktan çok bu özgürlüğü kullanarak kendi hegomanyasınırların dışına çıkardı. İtalya’da bu hegamonik baskıdan etkilendi. Aslında Napolyon, özgürlükler için başlatılan 1789 Fransız İhtilalini tersine döndürmüş özgürlüklerden ziyade kendi monarşisini getirmiştir. Ancak yine de Fransız İhtilali, İtalya’da Papalığın kuvvetli etkisi azaltılmıştır. Fakat 1814'te Napolyon durdurulması, ardından da 1815 Viyana Kongresi kararları, İtalya'da da eski parçalı düzen hemen aynı şekilde yeniden kuruldu. 6
7
8
Carbonari Örgütü ve İlk Ayaklanmalar n n n Carbonari Örgütü, ismini Bons Carbonari olarak bilinen ve doğu sıra dağlarında kömür yakıcılığı yapan kuzenlerden almışlardır. Bu kuzenler başta Fransız Cumhuriyetinin gönüllüsü iken, sonradan görevli konumuna gelmişlerdi. Fransız Cumhuriyetinin feshedilip yerine Napolyon diktatörlüğünün kurulmasını akıl dışı bulmuşlardır. Bu nedenle el altından, cumhuriyetçi özgürlükler için çalışmaya başlamışlardır. Onlar gibi birçok İtalyan liberal de 1796 -1800 yılları arasında Napolyonik diktatörlüğe giden Fransız hareketini yadırgamışlar ve onlar da bu örgüte katılmışlardır. 1807'de Güney İtalya'da grubun ilk üyeleri, Carbonari “vendite” (şube) adı altında ilk buluşma noktasını kurmuşlar, sonradan ülkenin tüm bölgelerine yayılmışlardır. 9
n n n n Despotizme karşı olan Carbonari Örgütü'nün istekleri, halkın egemenliği, dini baskının azaltılması, İtalyan Anayasal Devletinin bağımsızlığıydı. Salvodari'nin de belirttiği gibi örgüt mensupları, bu amaçların gerçekleştirilmesi için Masonlar tarafından da desteklenmekteydi. 1815 ve 1831 yılları arasında yüzbinlerce İtalyan Carbonari örgütüne kayıt oldu. 1820 yılında İki Sicilya Krallığında 100. 000'in üstünde üyesi olduğu tahmin ediliyor. 1831'e kadar Carbonari örgütünün merkezi İtalya'ydı. Bu seneden sonra Paris'e taşındı. İlk olarak Haziran 1820'de Carbonari mensubu iki astsubay, alayları ile iki Sicilya Cumhuriyeti'nin başkenti olan Napoli'ye yürüdüler. Diğer alayların da katılmasıyla Kral I. Ferdinant Anayasa'yı kabul ederek seçilmiş meclisi yürürlüğe koydu. 10
n n n n n Halk, liberal bir devrime hazır olmadığı, hazmedilemediği için Avusturya’ya mağlup olup Anayasal hükümet düştü. Napoli ayaklanması bastırılır bastırılmaz, bu kez de 1821 Martında, Piyemonte'de (Sardunya) ayaklanma çıktı. Bu ayaklanma denemesi, esasen Carbonari üyesi bir Sardinya ordusu mensubu tarafından başlatıldı. Kitleleri etrafına toplayan ayaklanma, anayasa istiyordu. Piyemonte Kralı I. Victor Emmanuel, anayasa vermeye razı olmayınca, yerine bir vekil bırakarak ülkesinden kaçtı. Bu sırada Modena'da bulunan veliaht Charles-Felix, anayasayı reddetti. Bunun üzerine ihtilalcılar, Lombardiya'yı da Avusturya egemenliğinden kurtarmak için harekete geçtiler. Fakat Avusturya orduları, ihtilalcıları hezimete uğratarak hepsini dağıttı. Sonuç olarak halk, Carbonari örgütünün sağlamaya çalıştığı özgür ve birleşik topluma halk hazır değildi. Bu nedenle halkın büyük bir kısmı, bu ayaklanmaları desteklemediği için İtalya'daki durum 1848'e kadar devam etti. . 11
12
Giuseppe Mazzini ve Etkisi n n n n Daha sonra İtalya siyasetine yön verecek olan Giuseppe Mazzini, doktor bir baba ve ev hanımı bir ailenin çocuğuydu. Mazzini, aristokratik Sardinya Krallığı'nın müdahaleci yönetimine karşıydı ve 1827'de Carbonari örgütüne katıldı. Hayatını İtalyan halkını tümüyle kapsayacak İtalyan Birliğinin kurulmasına adadı. 1837'de İsviçre'ye giden Mazzini, belli aralıklarla İngiltere'de kaldı. Mazzini, 1831'de Paris'te diğer sürgüne gönderilen kişilerle birlikte “Genç İtalya” hareketini kurmuştu. Bu örgüt daha sonra Carbonari'nin yerini alacak ve çeyrek yüzyıl etkisi devam edecektir. Mazzi'nin ve Genç İtalya'nın bütün eylemleri, başarısız olmuştur, fakat bunlar, daha sonra İtalya'nın birleşmesi sırasında halkın bilinçaltına kazınmıştır. 13
Garibaldi ve Etkisi Garibaldi, Nice’de bir kaptanın oğluyken 1833'te Genç İtalya hareketine katıldı. Eylemlerde etkili olabilmek için Savoy Krallığının donanmasına asker olarak yazıldı. Amacı gemiciler arasından el altından hareketi yaymaktı. 1834'te yakalandıktan sonra tutuklanmamak için Amerika'ya Mazzini'nin yanına gidecektir. GUISEPPE GARIBALDI 14
1848 HAREKETİNDE İTALYA n n n n n İtalyanlar, Fransız İhtilalı’nın getirmiş olduğu heyecan ve 1848 İhtilalının etkisiyle yeniden ayaklandılar. Özellikle Metternich, Avusturya Başbakanlığı'ndan düşürüldükten sonra olaylar hızla gelişme gösterdi. Avusturya, 1848 yılı başlarından itibaren kendi egemenliğinde bulunan Lombardiya ve Venedik'te ayaklanmalarla karşılaştı. Bu olay İtalya'nın diğer bölgelerinde de etkisini gösterdi. Bu arada "Birlikçiler" gözünde iyi bir şöhrete sahip bulunan Papa IX. Pie, siyasi suçluları affetti. Ardından ulusal askeri birliklerin kurulmasına izin verdi. Bütün bunlar İtalya'da büyük bir heyecan doğurdu. İki Sicilya Krallığı'nda ve Parma'da da halk silaha sarıldı. Bunların sonucunda Piyemonte Kralı Şarl Alberto, 4 Mart 1848'de halka bir Anayasa verdi. Bu anayasa, sonradan, İtalya Krallığı Anayasası'nın esasını teşkil etti. . Ardından diğer İtalyan devletleri de anayasalı yönetime geçtiler. 15
AVUSTURYA İLE MÜCADELE- 1848 n n n Avusturya, bu tarihlerde çeşitli iç ayaklanmalar yaşamaktaydı. Bunun üzerine Kuzey İtalya'daki İtalyanlar, Avusturyalıları ülkelerinden çıkarmak için çarpışmalara giriştiler. Piyemonte Kralı da, Avusturya'ya karşı savaş açmaya karar verdi. Toskana, Papa, Napoli orduları da Piyemonte ordularına katıldılar. Bunun üzerine Kral Şarl Alberto, ordularını Lombardiya'ya soktu. Ancak biraz sonra İtalyanlar arasında anlaşmazlık çıktı. Papa askerlerini geri çekti. Napoli Kralı, Millet Meclisi'ni dağıttı ve ordusunu ülkesine geri çağırdı. Piyemonte ordusu, önceleri Avusturya ordularının ilerlemesini durdurdu. Bunun üzerine Piyemonte Kralı, İtalya Kralı olarak ilan edildi. Lombardiya ve Venedik'in de Piyemonte'ye katıldığı açıklandı. Fakat biraz sonra, takviye alan Avusturya orduları, yeniden hücuma geçtiler ve Piyemonte kuvvetlerini yendiler. Bunun üzerine 8 Ağustos 1848'de Avusturya ile Piyemonte arasında bir barış yapıldı ve savaştan önceki durum yeniden kuruldu. 16
YENİLGİLER VE HAREKETTE DEĞİŞİM n n n n İtalyanlar, 1848 yenilgisinden bir süre sonra, 1849’da yeniden savaş hazırlıklarına giriştiler. İtalyanlar, yine yenilince Şarl Alberto, tahtı oğlu II. Vittorio Emmanuel (1849 -1878)’e bıraktı ve Avusturya ile barış yapıldı. Bu gelişmelerden anlaşılacağı üzere, İtalya'da gerek mutlak yönetimlere karşı gerekse İtalyan birliğinin kurulması için yapılan çalışmalar, bütünüyle İtalyanlar tarafından yürütülmüştü. Ancak 1848 ile 1849 denemelerinin başarısızlıkla sonuçlanması, İtalyanlara Avusturya'yı yenmek için diğer Avrupa büyük devletlerinin yardımlarının gerekli olduğunun anlaşılmasına yol açmıştır. Nitekim bundan sonra izlenecek politika bu esasa göre ayarlanmıştır. Yeni politikanın uygulanmasında ve İtalyan birliğinin gerçekleşmesinde ise, esas itibariyle iki lider rol oynamıştı. Bunlardan en önemlisi, Piyemonte Başbakanı Kont Cavour idi. İkinci olarak da, ilk etken ile bağlantılı olan Fransa İmparatoru III. Napolyon idi. 17
İTALYA KRALI II. VITTORIO EMANUELLE 18
İTALYA BAŞBAKANI COUNT CAMILLE CAVOUR 19
KONT CAVOUR n n n n Yarı soylu bir ailenin oğlu olan Camillo Benso Kont Cavour, Sardinya Krallığında iki dil konuşulması nedeniyle hem Fransızca hem de İtalyanca biliyordu. Sardinya Krallığı Fransız Savoy Hanedanının devamıydı. Daha sonra devlet düzeninin kuruluşunda göreceğimiz Fransız etkisi de yine Savoy hanedanın Fransız soyundan gelmesi nedeniyle ortaya çıkmıştır. Fransız etkisine rağmen liderliğin Sardinya Krallığı'nda olması, Sardinya'nın anayasal bir cumhuriyet olmasıyla alakalıydı. Piyemonte Başbakanı Kont Cavour, iktidara geldikten sonra, Avusturya ile savaşmak zorunda kalınacağını biliyordu. Bu yüzden bir yandan ülkesini ekonomik ve askeri yönlerden güçlendirmeye çalıştı. Diğer yandan da, diplomasiyi kullanarak İtalyan birliğinin kurulmasına yardımcı olacak dış destekler aramaya başladı. 20
n n n Zira Cavour, birliğin sağlanabilmesi için 1848 ve 1849 yılları olaylarının tecrübeleri ışığında her şeyden önce Avusturya'yı ülkeden çıkarmanın bir zorunluluk olduğunu görmüştü. Ona göre bunun için de başta Fransa olmak üzere diğer Avrupalı büyük devletlerinin yardımı gerekliydi. Bu nedenle Cavour, özellikle III. Napolyon'un dış politikasından yararlanma yollarını aramaya ve Fransa'ya yaklaşmaya başlamıştır. 21
III. NAPOLYON n n n III. Napolyon, 1848 yılında Fransa'nın cumhurbaşkanı ve 1852'de de imparatoru olmuştu. "Fransızların İmparatoru" III. Napolyon, Avrupa'da meydana gelen her olaya karışarak, adeta Avrupa'nın "hakemi" olmak istemiştir. III. Napolyon, aslen bir İtalyan aileden geliyordu. Gençliğinin büyük kısmını da İtalya'da geçirmişti. İtalyan davasını daha o zaman benimsemiş ve milliyetçi bir kuruluş olan Carbonari örgütüne girmişti. Hatta 1831’de Papa'ya karşı yapılan bir ayaklanmaya bizzat katılmıştı. 22
KIRIM SAVAŞI VE İTALYAN BİRLİĞİNE DIŞ DESTEK n n n n Cavour, ilk diplomatik manevrasını Kırım Harbi’ne katılarak yaptı. Piyemonte, Fransa ve İngiltere'yi kazanmak, savaşın sonucunda yapılacak barış görüşmelerinde sorununu açıklayabilmek ve ordusunun gücünü göstermek amacıyla savaşa katılmaya karar verdi. 1855 yılında da Fransa, İngiltere ve Osmanlı Devleti'yle anlaşma yaptı. 15 Nisan 1855'te de 15. 000 kişilik bir kuvveti, Müttefiklerin yanında çarpışmak üzere Kırım'a gönderdi. Piyemonte Kralı II. Victor Emmanuel, 1855 yılı Kasım ayı sonunda Paris'i ve Londra'yı ziyaret etti. Paris Kongresi'ne İtalya için önemli sayılabilecek bir karar çıkmadı. Fakat Kırım Savaşı, Kont Cavour’a İtalyan birliğinin kurulması sorununu Avrupa'nın politik sahnesinde tanıtma fırsatını verdi. 23
n n n Cavour da, konu ile ilgili şöyle yazmıştır: "Perde, bizim için maddeten yararlı bir sonuç getirmeden kapanmaktadır. Bu sonuç üzüntü vericidir; lakin cesaret kırıcı değildir. İtalya hakkındaki genel kanı şimdi çok değişmiştir. ” Kont Cavour, savaşın sonunda toplanan 1856 Paris Kongresi'nde ise büyük bir başarı sağlayarak İtalyan birliği sorununu Avrupa siyasetine soktu. Cavour, hem Avusturya dışındaki büyük devletlerin hem de İtalya içindeki ayrı krallıkların sempatisini kazandı. Böylece Mazzini ve Garibaldi gibi, cumhuriyet taraftarlarının önde gelenleri, İtalyan birliğinin ancak Piyemonte Krallığı'nın liderliğinde gerçekleştirilebileceğini gördü. Rejim sorununu da bir tarafa bırakarak, Cavour'un emrine girdiler. 24
Casus Belli: Fransa ve Piyemonte Taktiği n n n n İtalya, Fransa’nın desteğini sağlayarak Avusturya’ya karşı savaşıp milli birliğini sağlamak istiyordu. Fakat karşısındaki en önemli engel, Avrupa’nın dört büyük devletinin bu tür bir ayaklanmaları bastırmak için kendi aralarında anlaşarak Kutsal İttifak ve Dörtlü İttifak’ı kurmalarıydı. Bu yüzden diplomasi çok iyi bir şekilde kullanılarak ilk saldıran tarafın Avusturya olması sağlanmalıydı. Mesela Cavour, Kongre'den döndükten sonra, 1856 Mayısında Parlamento'da yaptığı konuşmada, İtalyan milleti için "kutsal savaş"ın uzak olmadığını söylüyordu. Avusturya, Cavour'un bu konuşmasını protesto etti. Fakat bu protesto'nun Cavour üzerinde hiç bir etkisi olmadı. İşte bu atmosfer içinde, İtalyan milliyetçileri, "İtalyan Milli Derneği"ni kuruyorlardı. Derneğin amacı, Avusturya'ya karşı savaş için bütün İtalya'yı harekete geçirmekti. 25
AVUSTURYA’NIN PİYEMONTE ZİYARETİ n n n n İmparator François Joseph, 1856 Aralık ayında buralara bir gezi yaparak Avusturya’nın buralardaki varlığını hissettirmek istiyordu. İmparator, kuzey İtalya'ya yaptığı bu ziyaret sırasında, Piyemonte basınının Avusturya aleyhindeki yayınlarından şikayet etti. Cavour ise, buna soğuk bir cevap vererek, Piyemonte'de basının, Avusturya'daki gibi sansüre tabi olmadığını söyledi. Bunun üzerine Avusturya, Piyemonte ile diplomatik ilişkilerini kesti. Fakat 1857 yılı başında her iki taraf da bir savaşa cesaret edemedi. Bir defa, Fransa henüz Avusturya ile bir savaşa hazır değildi. Lakin 1857 yılı geldiğinde İtalya’nın her tarafında milliyetçi kaynaşmalar başlamış bulunmaktaydı. İşte tam bu sırada III. Naolyon'u harekete geçiren olay meydana geldi. 26
SUİKASTLAR n n n n III. Napolyon, “İkinci bir vatan gibi sevdiğim İtalya için bir şeyler yapmaya kararlıyım" diyordu. Fakat 1855 Nisanında Pianosi ve Felix Orsini isimli bir "Carbonaro”, III. Napolyon’u yeterli adımları atmamakla suçluyordu. Bunun için Orsini, diğer üç İtalyan milliyetçisi ile beraber, 14 Ocak 1858 akşamı, İmparatoriçe ile birlikte operaya gitmekte olan III. Napolyon'un arabasına üç bomba attılar. Bir tesadüf eseri, İmparator ile eşine bir şey olmadı. Fakat halktan 150 kadar yaralı ve 8 ölü vardı. Aslında III. Napolyon İtalyan davasını unutmuş değildi. Kırım Savaşından beri bu konuda ilgisini zaman belirtmekten geri kalmamıştı. Hatta 1857 Temmuzunda, Rus Çarı il. Aleksandr ile Stutgart şehrinde buluşmuş ve Fransa'nın İtalyan politikasına Rusya'nın muhalefet etmeyeceği vaadini almıştı. Fakat bu suikastlar, III. Napolyon'u İtalyan davası için doğrudan harekete geçirdi. 27
ORSİNİ’NİN MEKTUPLARI n n n Orsini ve arkadaşları çabuk yakalandı. Orsini ve bir arkadaşı idama mahkum edildi, diğerleri sömürgelere sürgüne gönderildi. Orsini, idam edilmeden önce III. Napolyon'a iki mektup yazdı. Birinci mektubunda, "İtalyanların Büyük Napolyon için kanlarını nasıl döktüklerini unutmayınız. Majesteleri, idam sehpasının ayakları arasında bulunan bir vatanperverin bu en büyük arzusunu reddetmemeli ve vatanımı kurtarmalıdır. 25 milyon vatandaşım kendisini ebediyen taziz edecektir. ” III. Napolyon Orsini'nin bu mektubunu, Fransa'nın resmi gazetesi olan Moniteur'de yayınlatarak Orsini'ye ve İtalyan milliyetçilerine bir işaret verdi. Bundan son derece memnun olan Orsini, III. Napolyon'a yazdığı ikinci bir mektubunda, "Ölüme yaklaştığım şu anda, Majestelerinin gerçek İtalyan duyguları ile dolu olduğunu görmek, benim için en büyük tesellidir. ” diyordu. 28
PLOMBİERES GÖRÜŞMELERİ n n n n III. Napolyon, Mayıs 1858 sonunda Cavour'a gizlice haber gönderip, kendisini Fransa'nın doğusundaki Plombieres kaplıcalarına davet etti. Cavour bu daveti alınca, "Dram artık çözüme yaklaşıyor" demiştir. Cavour, "Alplerin temiz havasını teneffüs etmek istiyorum" diyerek İsviçre'ye tatile gideceğini söyleyedi. III. Napolyon ise, Cavour'la buluşacağını kendi bakanlarına bile söylemedi. III. Napolyon ile Cavour arasında 21 ve 22 Temmuz 1858 günlerinde yapılan iki günlük görüşmelerden sonra şu esaslar tespit edildi. 1 ) Prens Napolyon, Piyemonte Kralı Victor Emmanuel'in kızı ile evlenecek. 2) Avusturya'ya karşı birlikte savaşılacak ve bunun için Fransa 200 bin ve Piyemonte de 100 bin kişilik bir ordu hazırlayacak. Ayrıca, Fransa, Piyemonte'ye silah ve savaş malzemesi verecek ve Piyemonte Fransa'dan borç alacak. 29
n n n n 3) Savaşın çıkması için öyle bir taktik kullanılacak ki, ilk silahı Avusturya patlatacaktı. Yani, Avusturya'nın Piyemonte'ye saldırması beklenecekti. Avusturya saldırgan duruma düşeceğinden, diğer devletlerin Avusturya'ya yardım etmesi mümkün olmayacaktı. 4) Savaştan önce, Avusturya'nın diplomatik bakımdan izole edilmesi için Fransa gereken teşebbüsleri yapacaktı. Bu noktadan sonra oldukça yoğun bir diplomasi faaliyeti yürütülmüştür. Özellikle III. Napolyon, yaptırdığı aralştırmayla Orisini ve arkadaşlarının suikast planını Avusturya’nın bildiğini öğrenince, olayın sorumlusu olarak Avusturya’yı gördü. Ayrıca bu bombaların İngiltere’de yapıldığını öğrenerek bunu, İngiltere’nin tarafsızlığını sağlamak için koz olarak kullandı. Fakat İngiltere, barışı sağlamak için bir Kongre tertipleyerek taraflar arasında arabuluculuk yapmak istedi. Taraflar, bu teklifi kabul etmesine rağmen, Avusturya; Alman devletlerinin kendi yanında olduğu inancına kapılarak ordularına kuzey İtalya’ya soktu. Böylece ilk saldıran taraf da, Avusturya oldu. 30
YENİLGİLERDEN ZAFERE: İTALYA KRALLIĞI n n n n n İtalya, 1859’da, Kral Vittorio Emmanuel ve Cavour önderliğinde ve Fransa desteğiyle harekete geçerek, Avusturya’ya karşı ilk kapsamlı savaşını yaptı. Zürih Anlaşması ile sonuçlanan bu savaşın ardından kazanılan zaferler, halkın üzerinde olumlu etkiler yapmış ve kazanımların yanı sıra bazı bölgeler de kendiliğinden İtalyan birliğine katılmıştı. Böylece Venedik ve Roma hariç, Kuzey ve Orta İtalya, birliğe katıldı. Daha sonra Garibaldi, Kuzey İtalya'dan topladığı gönüllülerle Cenova'dan deniz yoluyla Mayıs 1860'da Sicilya'ya gitti. Kısa zamanda buradaki İspanyol egemenliğine son vererek, önce Sicilya'yı, sonra da Napoli'yi ele geçirdi. Böylece İki Sicilya Krallığı topraklarını, yani Güney İtalya'yı birliğe kattı. Bunun üzerine 18 Şubat 1861'de Torino'da ilk İtalyan Parlamentosu açıldı. Parlamentoda, 17 Mart 1861'de Vittorio Emmanuel İtalya Kralı ilan edildi. Biraz sonra da Kont Cavour, eserinin büyük ölçüde meydana çıktığını gördükten sonra, 6 Haziran 1861'de öldü. Böylece, İtalya Krallığı'nın kurulması ile İtalya'da yeni bir dönem başladı 31
İTALYAN BİRLİĞİNDE VENEDİK SORUNU n n n n İtalya Krallığı kurulmuştu, fakat Venedik ve Roma hâlâ birliğe katılmamıştı. Yeni devletin ise; Venedik'i Avusturya'dan, Roma'yı Papa'dan alacak derecede gücü yoktu. Bu nedenle "Venedik ve Roma sorunu" uzun yıllar İtalyan politikasının en önemli konusu oldu. Bu sorun da, ancak yabancı devletlerin etkisi ile çözümlenebildi. Bilindiği gibi bu tarihlerde Prusyalılar, İtalyanlar gibi Avusturyalılar karşısında Alman birliğini kurmaya çalışıyorlardı. 1866’da Prusya, İtalya ile de ittifak kurarak Avusturya'ya karşı savaş açtı. Avusturya’nın Sadowa'da yenilmesi üzerine İtalya, bu savaşta etkili olamadığı halde Prusya’nın tarafında yer aldığı için kazançlı çıktı. Böylece İtalya, 3 Ekim 1866’da Avusturya ve Prusya arasında yapılan Viyana Anlaşması ile Venedik ve civarını topraklarına katmayı başardı. 32
İTALYAN BİRLİĞİNDE ROMA SORUNU n n n n Papa'nın savunduğu Roma, İtalya’nın birliğinin sağlanmasındaki son merhaleydi. Bütün İtalyanların en büyük isteği, Roma'nın da birliğe katılması ve başkent olmasıydı. Fakat Papa gibi buna karşı olan III. Napolyon Papa'ya yardım etmek üzere Roma'ya bir miktar asker gönderdi. Buna rağmen İtalyanlar, birkaç defa Roma'yı işgal etmeye teşebbüs ettiler, fakat başarı sağlayamadılar. Bu durum, 1870 yılında Fransa ile Prusya arasında yapılan Sedan Savaşı'na kadar sürdü. Fransa, bu savaş dolayısıyla askerlerini Roma'dan çekmiş ve savaşta da yenilmişti. Bunu fırsat olarak gören İtalyanlar, 20 Eylül 1870'de Roma'yı işgal ederek başkenti buraya taşıdılar. Böylece İtalyan Birliği, Roma'nın da katılmasıyla tamamlanmış oldu. 33
Papalık Sorunu n n n n Papa, Roma'nın birliğe katılmasını tanımadığı için İtalya ile arası açıldı. Bunun üzerine İtalyan Hükümeti, 1871'de çıkardığı "Garanti Kanunu" ile Papa'nın (Papalığın) İtalya içerisindeki durumunu saptadı. Buna göre Papa, yine devlet başkanı olarak protokolde yer alacak, Kral ile aynı haklara sahip olacak ve belli bir maaşı bulunacaktı. Böylece Papa, sadece dini bir lider olacaktı. Fakat Papa IX. Pie, bu kanunu ve getirdiklerini kabul etmedi. Bu tarihten itibaren Papalık ile İtalya arasında bu konudaki anlaşmazlık, 20. yüzyılın başlarına kadar sürdü. Sorun, 11 Şubat 1929’da Latran Anlaşması ile bir sonuca bağlanabildi. Sözü edilen Anlaşma, Papa XI. Pie (1922 -1939) ile Benito Mussolini arasında imzalandı. 34
LATRAN ANLAŞMASI n n n Bu anlaşma ile yüzölçümü 44 hektar olan ve kendine özgü yapısı bulunan Papalık Kilise devleti kuruldu. Bu devlet, “Vatikan, Vatikan Sitesi, Vatikan Kilise-Site Devleti” gibi adlarla anılmaktaydı. Anlaşmaya göre Vatikan Devleti’nin, uluslararası karakterli bayrağı ve parası olacaktı. “Tarafsız-dokunulmaz” özelliğiyle “Vatikan Site Devleti”, hassas özellikler üzerinde kurulmuştur. (Madde 3) Anlaşmadaki bu ifade, Vatikan’ı “hâmi devlet, aracı devlet” vasfıyla dünya siyasetinde bir başka örneği bulunmayan devlet haline getirmiştir. Bu nitelikleriyle Vatikan Site Devleti, “ebedi olmak kaydıyla statü almış dinî monarşik bir yapı” ile yeni bir döneme girmiştir. 35
GÜNÜMÜZ İTALYASI 36
- Slides: 36