DNN CEMAATLER BUGNN MEZHEPLERdir Turul smail Kurt ADA
DÜNÜN CEMAATLERİ BUGÜNÜN MEZHEPLERİdir Tuğrul İsmail Kurt ÇAĞDAŞ İSLAMÎ AKIMLARI Mezhepler tarihi? Mezheplerin oluşumu İlk fıkhî ve itikadî tartışmalar ve mezhepleşmeler Ekolleşme ve kutuplaşmalar Günümüzde durum Tefrika? Çağdaş akımlar 1
İMT’nin diğer disiplinlerle münasebeti • Kelam: İMT’nin Kelam gibi savunma amacı yoktur • İslam Tarihi: Kaynaklarından faydalanır. İMT daha çok siyasî-itikadî gelişmelerle ilhilenir. İslam Tarihi ise tarihi boyutu ele alır • Dinler Tarihi: karşılıklı etkileşim. İslam alemindeki diğer dinler ve islamın onlarla münasebeti ve bu münasebetten doğan itikadî fikirlerle ilgilenir İMT. Sonradan müslüman olanlar eski din, kültür ve medeniyetlerini de birlikte getirir • Din fenomenolojisi: Din’in görünür alanıyla ilgilenir. İMT DF’nin metodolojisinden faydalanır • Din Sosyolojisi: Söz konusu grupların nasıl ele alınması ve değerlendirilmesi gerektiği hakkında veriler verir. İMT’ye kaynak ve metod sunar • Din Psikolojisi: Liderlerin mezhep kurucusu olan önderlerin psikolojisi ve grup mensupları için ehemmiyeti Tuğrul İsmail Kurt 2
Mezheplerin Doğuşunda Etkili Olan Hususlar: a. İnsanî unsur b. Sosyolojik unsur c. Siyasî unsur • Mesela İslam’ın ilk dönemlerinde yeni Müslüman olanlar dini kendi donanımlarıyla, psikolojik yapıları ve tecrübeleriyle algılar. • Sosyal ve psikolojik arka planı önemlidir (dini algılamada • İnsan= Ego, tanrısallaşma, ekonomi, güç ve şehvet Toplumun değerler bütünü, toplumun genel fikre ve hayat tarzına etkisi Sosyal doku ve grup dinamizmi Toplumsal dinamikler Medeniyet…kültür… gelenek… (eğitim) Nesiller çatışması Savaşlar, karmaşalar, Hz. Peygamber hayattayken Müslümanlar arasında kargaşa çıkıyor, vahiy kapısının kapanmasıyla siyasî ortamlar zuhur eder. İlk tartışma konusu Halife kim olacak Güç ve kontrol mekanizmaları ele geçirmek= dinî söylemler… Tuğrul İsmail Kurt d. Diğer din ve medeniyetler Eski ve köklü birikim • Ehl-i kitap • Sıfır noktası yoktur, karşılıklı etkileşim söz konusudur… (boşluk yoktur) e. Dinî metinler Ehl-i sünnetin kabul ettiğini, bazı gruplar müteşabih kabul eder. Muhkem-müteşabih ayetler mezheplerin teşekküllerinde önemli konum ihtiva eder • Dini kendi tekeline alma (tanrılık taslama) 3
Mezhepler Tarihi (dersin tanımı) • GEÇMİŞTE VE GÜNÜMÜZDE SİYASÎ VE İTİKADÎ GAYELERLE ORTAYA ÇIKMIŞ • “İSLAM DÜŞÜNCE EKOLLERİ” DİYEBİLECEĞİMİZ BEŞERÎ VE TOPLUMSAL OLUŞUMLARIN • DOĞURDUKLARI ORTAMI, DOĞUŞ SEBEPLERİNİ, TEŞEKKÜL SÜREÇLERİNİ, FİKİRLERİNİ, MENSUPLARINI, EDEBİYATINI, YAYILDIKLARI BÖLGELERİ, ALT FIRKALARINI, İSLAM DÜŞÜNCESİNE KATKILARINI; • KAYNAKLARDAN HAREKETLE, ZAMAN VE MEKAN BAĞLAMINDA VE FİKİR-HADİSE İRTİBATI ÇERÇEVESİNDE BETİMLEYİCİ BİR TARZDA İNCELEYEN BİLİM DALIDIR: Alanı, Sınırları, Konusu, Metodu Tuğrul İsmail Kurt 4
Kavramlar- İslam= Müslüman? Hangi İslam? • Siyasal İslam (political islam) • İlerici İslam (progressiv islam) Kurancılar İlahitaçılar Akademisyenler Tarihselciler Mealciler Modernistler Ehl-i Sünnet Medreseliler Gelenekselciler Şii- Sünni- Alevi • Devrimci İslam (revolutionary islam) • Halk İslamı (popular islam) • Resmî İslam (official islam) • Geleneksel İslam (traditional islam) • Modernist İslam • Euro İslam • Liberal İslam Tuğrul İsmail Kurt 5
Kavramlar • İslamist= kendi kafasında islamî devlet olgusu olan ve bunu gerçekleştirmek için siyaset ve güç kullanmaya kadar gidebilen? Aslında= İslam’la ilgilenen (akademik anlamda) İslam bilimci Bu açıdan çok enteresandır ki: İşid ile «İslamkritiker» ların yöntemleri aynı- cızbımlama… • - Fundamentalis muslims= müslüman kökenciler - Batıda protestanlığın oluşturduğu kavram, dinin özüne dönmeye yönelik • - Radical muslim= köktenci müslümanlar Radical= asla, öze dönme • Zamanla bu kavramlar birbiri yerine kullanılıyor • Dinî aşırılık yeni çıkmış bir mesele değil. İslamın başlarından beri var. Abdullah b. Habbab b. Errett= Hariciler tarafından hamile eşiyle birlikte katlediliyor, sadece Hz Ali yanlısı olduğu için. . . • İslamî uyanışi sosyal huzursuzluk, kötü yönetim, KİMLİK KRİZİ, bunalım= bunlar batılılaşmalara karşı bir tepkidir. Hülefa-i Raşidin dönemine bir hasret var • İran devrimi, 1967 Mısır’ın İsraile yenilmesi, Enver Sedat’ın İsrail’le barış anlayışı, arap ülkelerinde petrol konusu = İSLAMî UYANIŞ TETİKLEĞEN UNSURLARDIR • Ancak söz konusu islamî uyanışların müslümanların sorunlarına gerçek manada bir çözümü yoktur. Fundamentalizm, İngilizce Selefiyye kavramının tercümesi olarak kullanılmıştır, daha sonra Fundamentalizm arapçaya usuliyye olarak geri çevriliyor! (bu aslında çok vahim bir durumdur!!!-yanlış aktarma, - anlam değişme sözkonusudur Tuğrul İsmail Kurt 6
Kavramlar… • Fırka: • Mille-Milel: • Fırka-i Naciye: • • 73 hadisini temel alırlar ve kendilerinin kurtuluşa erecek olan tek fırka olarak görürler Mükellefin doğru veya yanlış inandığı bütün inançlar bütünü (ilahî dinler) • Nihle-Nihal: • Mezhep: • Nebisi ve kitabı olan dine inanma • Gidilen yol, benimsenen yol. Din anlayışı sonucunda oluşan gruplaşma faaliyeti • 73 Fırka Hadisi: • Makale: • • Görüş, düşünce hakkında bir risale yazıyor. Ana bünyeden ayrılan grupların neden ayrıldıklarını ifade eden orta hacimli eserler. Örnek: Hasan bin Muhammed el Hanefiyye İRCA adlı bir eser yazmıştır Babası: Muhammed b. El Hanefiyye: Hz. Ali’Nin Fatıma’dan olmayan oğlu. Annesinin soyunun ismi verildi, Fatıma’nın soyu ile karışmaması için • Ashabu’l Makalât: • Bu makaleleri inceleyenlere verilen isim. Yani Mezhepler tarihçileri Tuğrul İsmail Kurt 7
İlk ayrılıklar, mezhepler • Hz Peygamber döneminde mezheplere ihtiyaç yoktu, zira dini konularda herhangi bir ihtilaf bulunmamaktaydı. • Ancak Hz. Peygamber’in vefatı sonrası birtakım siyasî olaylar vukuu bulduğundan artık farklı görüşler ve mezhepler ortaya çıkmaya başlamıştır. • Mezhepler eğer sırf dini daha iyi açıklamak için var iseler ve öyle algılanıyorsa, mutlaklık iddia etmiyor ise, o zaman fayfdalı olabilir, ancak DİN gibi mutlaklık ifade ediyorsa, bu muhakkak tepkilere ve karşı görüşlü olanların zuhur etmesine sebep olur. • Kısır döngü gibi sürekli farklı fırkalar zuhur. Nitekim tarih’de de böyle olmuştır. • Haricilik kendisinden olmayanı tekfir etmiş, bu zihniyete karşı Mürciilik ortaya çıkmış, sonra Mu’tezile, sonra Şia vs vs… Tahkim. Sıffın Tuğrul İsmail Kurt Mürcie Haricilik Şia Mu'tezile . . . 8
Haricilik Dürzilik? Yezidilik? Mu’tezile Modernistler Tarihselciler Gelenekselciler Selefiler İslam(? ) ŞİA Mürcie Tuğrul İsmail Kurt İbn Teymiyye Fazlur Rahman Abduh (ve Afgani) Mevdudi Nakşi cemaatler Ahmediler 9
Dinî cemaatlerin oluşumu. NEDEN? Din hem insanın hemde grupların (toplumun) kimliğini oluşturmada yardımcı olur ( ve bunu tetikler): mezhepler, tarikatlar, dinî ve siyasî partiler, örgüt, hizb, sır grupları vs. . . bireyleri ortak bir irade çevresinde nuluşturur • Grupla birlikte hareket etme duygusu • Güçsüzlüğün telafisi için • Kalabılığın, çokluğun içinde bir fert olma, ait olma (AİDİYET) + Kimlik+ belirli rol ve konum • İnsan sosyaldir- toplumsal dinamikler • Sosyo-psikolojik faktörler • Grubun menfaati çoğu kez bireryin isteğinin önüne geçer. Birey grubun emellerini kendi emelleri gibi benimser ve savunur. Böylece dayanışma ve kardeşlik oluşur. Kardeşlik ruhu gelişir • Belirli ilkeler, kurallar ve kaideler çerçevesinde grupta disiplin sağlanır • Tuğrul İsmail Kurt 10
YENIDEN İHYA HAREKETLERI ÇAĞDAŞ İSLAM AKIMLARININ ORTAYA ÇIKIŞLARI NEDEN? NE ZAMAN KIM … Osmanlı devletinin çöküşüyle birlikte, yani Batı’ya karşı yenilgiyle birlikte (Küçük Kaynarca antlaşması vs) İslamî Hareketler teşekküle der. Yenilginin sebepleri araitırılır. Çeşitli yöntemler izlenilir. Bu dönemde en çok tartışılan konular: Tuğrul İsmail Kurt 11
Çağdaş İslamî Akımlarının Ortaya çıkış sebepleri (8) 1. İSLAMI YENİDEN HAKIM KILMA: • Adeta bir kompleks haline gelmiş. Alimlerce TECDİT ile tekrar başarıya ulaşılabilinir • Ana kaynaklara dönmeyle olur bu tecdit. (bu aslında Selefîliktir) • Selefîler lafzî manaya bakarlar ve aklî yaklaşımları kabul etmez uzak dururlar. BİLAKEYF DOKTRİNİ derler buna • İslamcı akımlar ise aklı önplana çıkarırlar (Abduh ve Afgani gibileri) • Her ne kadar ana kaynaklara dönenler için “Yeni Selefilik ve Islahatcı Selefilik” kavramları kullanılsada, İslamcı akımları tanıtmaya kâfî gelmez. Tuğrul İsmail Kurt 2. İSLAM’DA YÖNETİM NASIL OLMALIDIR? • İslam’da sınırları belli bir yönetim tarzı yok, belirli ilkeleri vardır • Cumhuriyet’in de İslam’a uygun bir yönetim tarzı olduğu bazıları tarafınca dile getirlir 12
Çağdaş İslamî Akımlarının ortaya çıkışları 3. İSLAMİYET ÇAĞDAŞ HAYATIN İHTİYAÇLARINI KARŞILAYACAK EVRENSEL BİR (sıyasî) MUHTEVAYA SAHİPTİR • 4. MÜSLÜMANLAR, BATIYI ÜSTÜN KILAN TEKNOLOJİYİ ALMALI • Nasıl onlar bizim Endelüsteki gibi medeniyetimizden bilgilerimizi aldıysa, bizde onların teknoloji bilgilerinden yararlanarak ilerleme katetmemiz lazım- diyenler var • Batı müslüman icatlarından faydalanmıştır. O bilgileri almış daha sonraları geliştirmiştir. . . • Ancak teknolojiyi alırken, onunla birlikte kültürde geliyor. . . Dadalet, şuura, işi ehline verme Halifelik Peygambere Vekil Halka Vekil Tuğrul İsmail Kurt 13
İcatlar Tuğrul İsmail Kurt • KAHVE, GÖZ(Antik Yunan'da insanlar gözümüzden ışınların çıktığını ve bu sayede görebildiğimizi düşünürdü. • Dünyada ilk kez ışığın göz içine girerek kırılması sonucunda dünyayı gördüğünü keşfeden 10. yüzyılda yaşamış bir Müslüman alim olan İbni Haytam'dı. Karanlık odayı ve ışık oyunlarıyla görüntü elde etmeyi ilk olarak İbni Haytam keşfetmişti), SANTRANÇ, UÇMAK • (Wright Kardeşlerin ilk uçma denemesinden 1000 yıl kadar önce 852 yılında Abbas İbn Firnas adlı bir Arap Cordoba'daki Ulucaminin minaresinden tahtadan kanatlarla atladı. • Uçmayı umuyordu, tabii uçamadı. Ama tahta kanatların yarattığı paraşüt etkisi sayesinde hafif bir şekilde yere düştü. 875 yılında 70 yaşındayken bu kez ipek ve kartal tüylerinden yaptığı kanatlarla bir uçurumdan atladı. 10 dakika kadar havada kalmayı başardı. ), SABUN , SIVILAR(Sıvıları dağişik kaynama noktalarına göre birbirinden ayırma da ilk kez Müslüman bilim insanı Jabir ibni Hayyan tarafından bulundu. Yaptığı deneylerle de modern kimyanın kurucusu sayıldı), MİL SİSTEMİ( Düz hareketi döner harekete çeviren mil sistemi de ilk kez bir İslam bilgili olan El Ciziri tarafından geliştirilmiş ve içten ateşli motorun icadına kadar tüm dünyadaki mekanik cihazların temel presibini oluşturmuştu) , ELBİSE, KUBBE VE KEMER, CERRAHİ ALETLER (Dünyada bugün kullanılan cerrahi aletlerin tümünün nihai dizaynları Endülüs Emevilerinden El Zehravi'ye aittir. Neşter, kemik testereleri, göz ameliyatı makaslarının da aralarında bulunduğu 200 cerrahi alet modern tıpta da kullanılır. Hayvan bağırsaklarından yaptığı iplikle attığı dikişlerin kendine kaybolduğunu da Zehravi keşfetmiş ve yine hayvan bağırsaklarından ilk kapsülü yapmıştır. 13. yüzyılda İbn Nafis de dolaşım sistemini tanımlamıştır. ) , RÜZGAR DEĞİRMENİ, AŞI, DOLMAKALEM, ALOGRATMA, HALI, DÜNYA VE GÜNEŞ (Dokuzuncu yüzyılda çok sayıda İslam alimi dünyanın güneş etrafında döndüğünü söylüyordu. • Yani Galileo'dan tam 500 sene önce. O zaman yapılan ölçümlere göre dünyanın çapı 40 bin 253 kilometreydi. (gerçek ölçüden 200 kilometre daha az) , BARUT, BAHÇE KÜLTÜRÜ 14
7. İTTİHAD-İ İSLAM: 5. GELENEKLE HESAPLAŞMA- TASAVVUFA OLUMSUZ YAKLAŞIM Geleneği düşmanca görmek değil (böyle düşünenler olsa da hakim görüş bu değil), eleştirel süzgeçten geçirmek ve o çerçevede doğruları alıp hata ve yanlışları bir kenara atma Bu çerçevede tarikatlar olumsuz görülmüştür 6. EĞİTİM-ÖĞRETİM ISLAHI Medreselerde verilen derslerde islamî ilimleri haricindeki derslere pek yer verilmemiştir (ehemmiyet verilmemiştir) Sir Seyyid Ahmet Han gibiler bu medreselerdeki eğitim sisteminin ıslahını isterler. Onlar Batı’da gördükleri eğitim sistemini uygulamak isterler (kendisi İngilterede eğitim görmüştür) • Afgani bunun önemli temsilcilerindendir • II. Abdülhamid’de bunu istemiştir ama Cemaleddin Afgani biraz daha farklı boyutta ister. • Afgani: Dini bağ, Hac, Hilafet için İslam Birliği görüşlerini savunur. Hacc’ın müslümanların genel kongresi olması gerekitğini savunur. Halife islam ümmetinin vekili olmalı, Hz Peygamber’in vekili değil 8. TEMEL İNSAN HAKLARI, ORYANTELİSTLERE CEVAPLAR • Kadın hakları ve temel insan hakları tartışılıyor • Hz. Peygambere saldırı (bilimsel çalışmalarla) • Kur’an’a, Hadise ve Fıkha ithamlar (iktibas teorileri) Tuğrul İsmail Kurt 15
ÇAĞDAŞ İSLAMÎ AKIMLAR İslamcılık Akımı revaçtayken Osmanlı’nın çöküşüyle dağılıyor, bitmiyor ama değişik şekilde devam ediyor. İttihad-i Terakki cemiyeti İslamcılık yerine milliyetciliği getiriyor bu gelişmeler çerçevesinde kimi alim geri çekiliyor, Mustafa Sabri efendi gibileri, kimisi de muhalefet ediyor. Tuğrul İsmail Kurt 16
I. Geleneksilci Akımlar: ● ● ● Bir arka planı olan (Background) + devamlılığı olan ve geçmişten gelenleri sorgulamadan alma (bu bir nevi Handicap’tır) Oysa bu tutum doğru değildir. Hz Peygamber harici herkes hata yapabilir. O yüzden geçmişten gelenleri salt almak, hatasız görmek doğru olmaz. Atalardan gelenleri tek doğru ve masum olarak görme arapların bir özelliğidir. Bu yüzden değişmeye de kapalılardır. Bu değişmezlik ve gelenekten (atalardan) gelenleri salt, eleştiri szügecinden geçirmeden alma, hem bir olgu hem de bir ideal olarak kabulü, muhtemelen Arapların göçebe hayatına ilişkin tecrübelerine kadar varmakta. Atalarının izinde yürümek onların en başta gelen düstürlarındandı. Bu düşünceye sahip olmalarının sebepleri coğrafî sebeplerden dolayı ve (veya) iklimle alakalı sebeplerden dolayı olabilir (Montgomery Watt’ın düşüncesi): Çölde seyahat etmek isteyen o yoldan geçen öncekilerin ayak izlerinden gider, bu daha güvenilirdir! ﺫﺍ ﺍﻧﺎ ﻫﺎ ﻳﻘﻮﻝ ﻣﻦ ﺍﻟﻔﺘﻰ ﻟﻜﻦ ﻭ ﺍﺑﻲ ﻛﺎﻥ ﻳﻘﻮﻝ ﻣﻦ ﺍﻟﻔﺘﻰ ﻟﻴﺲ Bu arapların atalarının dini ve geleneği üzerine olduklarını eleştiren bir şiirden alıntıdır. Kur’anı kerimde onların bu tutumlarını eleştirmekte Tuğrul İsmail Kurt 17
I. 1. Selefî Düşünce ve Vehhabilik: i. Temel kaynaklara dönüş (Kur’an ve Sünnet) ii. Bu akım 18 yy’dan sonra gelen akım, Selef/Selef-i Salihin ise ashabın zamanına, asr-ı saadete kadar dayandırılır iii. Akla mahal vermeyip Kur’an ve Hadisleri lafzî yorumlama iv. Arka planı ehl-i hadise dayanır v. Metin literal anlamıyla kabül edilir (Allah’ın eli-yüzü var. . . ) vi. Mezhepler kabul edilmez vii. 18. yy’da Muhammed b. Abdilvehhab başlatmıştır Tuğrul İsmail Kurt 18
Tevhide vurgu… Şefaati, tevessülü, istimdadı kabul etmezler Kendilerini fırka-i nâciye olarak görürler. Bid’at kavramını çokca kullanırlar Tevhid Uluhiyyette Rububiyyette Allah'ın birliğini tehdit edici, büyüklüğü ifade eden hertürlü şeyden, minare ve türbanlardan uzak dururlar ve hatta yasaklarlar. Amelde imanla amel ayrı düşünülemez Tuğrul İsmail Kurt 19
Abdulvehhab: • Babası Hanbeli kadısıdır, o yüzden arka planı ehl, - hadistir. Özellikle İbn Teymiyye ekolünden etkilenme söz konusudur • 1744’de Suud ailesiyle antlaşma yapar: DİRİYYE SÖZLEŞMESİ. Bu antlaşmaya göre Abdulvehhab Muhammed b. Suud’a siyasî güç olarak itaat ediyor. Karşılığında fikirlerini yayma yetkisi ve desteğini alıyor • 1980 yılında (birtakım siyasî gelişmelerden dolayı) bir takım sorunlar yaşıyor, sorgulamaya başlanıyor. Ciddi bir ikilem yer alıyor. Bir kısmı iktidarı desteklerden, diğer kısım hükümetten ayrı görmek istiyor kendilerini, karşı çıkıyorlar. • İNGİLİZLERİN ETKİSİ… • 20 kasım 1979 günü Cüheyman el-Uteybi liderliğinde bir gurup suudi vatandaşının hac sırasında kabeyi ele geçirmesi ve hacıları rehin alması olayı. Kendilerinin amacı Amerika’ya petrol ihracatının durması ve Suudi hanedanının devrilmesiydi. Suudiler 2 hafta süren olayı kendileri halledemediler ve Fransız özel birliklerini çağırarak Müslüman olmayanların girmesinin yasak olduğu kabe ye soktular. Kabenin etrafında baskıncıların saklandıkları tünellere su basıldı ve elektrik verildi. Olaylar kontrol altına alındığında yüzlerce kişi ölmüştü. Suudi tarihi için kara bir leke olan olaydır. Tuğrul İsmail Kurt 20
Görüşleri • … İMAN: tasdik, ikrar ve ameldir; artar ve eksilir • … Kur’an’ı lafzî anlamak gerekir, te’vil caiz değildir. Allah’ın zatına ve sıfatlarına nasslar çerçevesinde inanmak lazım • … şefaat sadece Allah’a mahustur, kimsede şefaat yetkisi yoktur • … duada vesile olmaz- bu Arapların dualarda putları vesile kılması gibidir • … türbe ve mezar ziyaretlerini şirk olarak görüyor • … rabıta şirk ve uluhiyyete aykırıdır • Bid’at önemli bir kavramdır. Doğrudan Kur’an ve hadis’de yazmayan uygulamalarının hepsi bid’at olarak görülmekte. Bu çerçevede siyasî, itikadî mezhepler, tarikatlar, kelam ve felsefeyle meşguliyet bid’at olarak telakki edilir • Kur’an’ı teğanni ile okumak, kandilleri kutlamak, Kur’an’da olmayan zikirleri tekrarlamak bid’at olarak görülür • Tütün ve kahve müskirat cinsinde sayıldığından haramdır • İyiliği emretme, kötülükten nehyetmek temel prensiptir (bid’at’lardan kurtulmak için). Bunun için Müslümanların başında güçlü, adıl, otoriter ve dindar yönetici olması lazım • Muhammed b. Abdulvehhab Dir’iye kasabasına gitti ve oranın reisi olan Muhammed b. Suud ‘un himayesine girdi. Bu iki insan arasında 1744 yılında siyasî bir sözleşme yapıldı. Buna göre İbn Abdulvehhab Muhammd b. Suud’a siyasî otoriter olarak biat etmeyi, karşılığında kendisinin dini davetine tam destek almayı sözünü almıştır. Karşılıklı antlaşma (WİN&WİN) • Vehhabi Suudi kuvvetler Kerbela’da Hz. Hüseynin türbesini yağmaladılar, çokça Şiiyi kılıçtan geçirdiler Tuğrul İsmail Kurt 21
I. Gelenekselci akımlar 2. Medrese içinde: • Ders proğramında akla vurgu yapan dalları da vardır, Mantık, Matematik gibi, ancak ağırlık olarak görğlmğyor • DİYOBEND EKOLÜ: • Kuruluşu 1866 • Sir Seyyid Ahmet Han gibilerin girişimleri, yozlaşma olarak görülür ve buna karşı çıkılarak geleneksel eğitime değer verilir. Hanefi anlayışı hakimdir. Hiçbir şekilde devletten vs maddi yardım almaz, “kendi insanın’dan alır”. Ayrıca Hindistan’ın bağımsızlığını için mücadele ederler. • Hem medrese geleneği hem de tasavvufî yapı hakimdir (buradaki Tasavvuf, yaşama biçimi olarak kabul edilen Tasavvuf kastedilmiştir) • Osmanlıya karşı ciddi bir bağlılık vardır • Batı’ya karşı direniş söz konusudur • Diyobend medresesi çerçevesinde TEBLİĞ CEMAATİ zuhur ediyor. Tebliğ cemaat, ne göre kişi yılda 40 gününü ayırıp sırf tebliğ yapacak, müslümanlara tebliğ edecek. Buna TEFRİĞ-İ VAKİT denir. • Taliban’da bu medreselerden çıkarak, önce Rusya’ya karşı gelir, sonra Afghanistana daha sonra Pakistana müdahele eder ve etkisi altına alır Tuğrul İsmail Kurt 22
I. 3. Tasavvuf içinde: gelenekselci akımlar • Erkek egemenliği söz konusudur • Hint-Alt Kıtasında BİRELVİYE hareketi mevcuttur. Tasavvuf ile medreseyi meczetmeye çalışmıştır • Burada Tasavvuf daha hakim durumda • Faaliyetleri yönünde Hint- Alt Kıtasında en başarılı ekollerdendir • Ahmed Rıza Han Birelvi kurcudur Tuğrul İsmail Kurt 23
I. Erken Dönem 800 -1250 II. Dönem III. Dönem 1250 -1500 -1800 Moğol İstilası Safevilere kariı Osmanlı‘da Halvetilerin güçlenmesi III. Selim (1789 -1807) Nizam-ı cedid Ordusu M. 14. YY‘da yüzyılda Şeyh Ebu Abdullah Siraceddin Ömer b. Ekmelüddin Lahici kurmuştur. II. Mahmut (1808 -1839) Yeni Çeri ocağının kaldırılması a. ZÜHD DÖNEMI: Sahabe ve Tabiin. Hicrî 2. -3. yy‘a kadar IV. Batılılaşma Dönemi 1800 -1915 Tekke ve Zaviyelerin kapatılması Travmalar b. TASAVVUF DÖNEMI Bahâeddin Nakşibend (ö. 791/1389) C. Tarıkat Dönemi: 1250’e kadar (Arabî gıbı buyuk temsılcılerın yetıstıgı donem). “zâhirde halk, bâtında Hak ile olmak” (halvet der encümen) Pîr Ömer Lahici'nin bir ağaç kovuğunda uzun süre halvet çıkarması ve ardından gelen müridlerin de tenhada kalmayı tercih etmeleri nden dolayı tarikat bu isim V. Cumhuriyet Dönemi 1923 -1980 . . . II. Abdülhamid (18761909) Pan İslamizm
Bahauddin Nakşibend 13181389 Orta Asya Yesevi Nakşiliği Süleyman Hilmi Tuna Siraceddin Muhammed 19. yy) İskenderpaşa Nakşibendilik İsmailağa Ahmed Gümüşhanevi 19. yy Erenköy Hint Revizyonu İmam Rabbani (17. yy) Halidi Nakşilik Iiıkçılık Menzilciler Kürt(cü) Nakşiliği Said Nursi Nurcular
Nakşilik ve Siyaset • Batılılaşma ve Cumhuriyet'e en çok direnen tarikat olarak tanınıyor. . . Nakşiler politikayı seviyor, parti kuruyor, siyaseti yönlendiriyor. . . Turgut Özal dahil pek çok tanınmış Nakşibendi politikacı var. Nakşiliğe girenlerin 11 ilkeye sıkıya uyması gerekiyor. Nakşibendilik , Türk siyasi hayatının en etkin tarikatlerinden birisidir. . . • Türkistan çıkışlı olan Nakşilik, Türkiye'de özellikle 1980 sonrası "meşruiyet" kazandı ve yakın dönemde Türk siyasi hayatını derinden etkileyen tarikat oldu Cumhuriyet'in ilk yıllarında Menemen isyanı ile yeni yönetimle çatışan Nakşilik, süreç içinde MSP, RP, ANAP ve AKP ile siyaseti yönlendirmeye çalıştı
1960 SONRASI • Nakşibendi tarikatının sosyal hayattaki ve politikadaki ağırlığının artması 1960 sonrasına denk gelir. • Özellikle Milli Nizam Partisi ve Milli Selamet Partisi hareketlerinde Nakşilik'in gücü önemli ölçüde siyasi hayatta kullanıldı. • Ancak bu partilerin "dince kutsal sayılan şeyleri" bile politik malzeme konusu yapması sonradan tarikat içinde de büyük eleştiri aldı. • Ama asıl olarak yakın dönemde bu konuda büyük bir fatura ödeyen dini çevreler rahatsızlıklarını yüksek sesle dile getirdi. • Buna rağmen siyasetçiler her dönemde bu tarikatla ilişkilerini siyasi malzeme olarak kullanmayı sürdürdü. • Nakşilik'in son dönemde yaygınlaşıp güçlenmesi Şeyh Bursalı Mehmet Zahid Kotku sayesinde oldu. 12 Eylül 1980 darbesi sonrasında Necmettin Erbakan yeni partinin çekirdek kadrosunu yine Nakşilerden oluşturdu. • O günlerde Kotku, Erbakan'a yakınlık gösterdi ve büyük destek verdi.
Mehmet Zahit Kotku Esat Coşan Nurettin Coşan: İskenderpaşa Cemaati Mahmut Ustaosmanoğlu: İsmailağa Cemaati Osman Nuri Topbaş: Erenköy Cemaati Abdülkadir Erol: Adıyaman- Menzil
II. Islahatcı Oluşumlar DİA ISLAHAT ﺇﺻﻼﺣﺎﺕ yıl: 1999, cilt: 19, sayfa: 170 -174 Özellikle Osmanlılar’da çeşitli alanlarda yeniden yapılanma, bozulan kurumları çağdaş ihtiyaçlara göre eski haline getirme ve yenileme faaliyet ve düşüncelerini ifade eden terim. Islahat genel olarak herhangi bir kurumda, usulde ya da devlet düzeninde eskimiş, bozulmuş ya da aksayan yanları düzeltmek, onarmak, iyileştirmek, eksikliklerini tamamlamak manasına gelir. Düzelmeyecek durumdaysa radikal bir tavır sergileyerek yıkıp doğrusunu inşa eder 1. Kültürel Islahatcılık Nurculuk 2. Siyasal Islahatcılık a) İhvan-ı müslim (HAsan el Benna 1928) Temel kaynak ve referanslarda nakil-akıl dengesi gözetilir. Sürekli bir dinamizm hakimdir. Teşkilatçı bir mantık hakimdir. Kadınlar daha aktif faaliyet alanınandadır başlangıçta ılımlı başlamıştır ancak daha sonra ayrıma düşmüştür Bu gruba katılanlardan Seyyid Kutub önemli bir şahisyettir SÖZ VE YAZI YERİNE İŞ, EYLEM ve HAREKET ÖN PLANDADIR Kültürel Islahatçılık: TABANDAN TAVANA doğru ıslahat Siyasal Islahatçılık: Siyasal ıslahatçılık, kültürel ıslahatçılığın aksine, TAVANDAN TABANA ıslahat (sendikalar, siyasal partiler…) Yasal yollarla + uzun süreli bir siyasî mücadeleyle bir süreç. Şiddete başvurmaksızın b) Cemaat-ı İslam (Mevdudî 1941 yılında) Tuğrul İsmail Kurt c) Aktivist gruplar: Tekfir ve Hicre Akademi ve Cihad Grubu 29
Siyasal Islahatçılık: Siyasal ıslahatçılık, kültürel ıslahatçılığın aksine, TAVANDAN TABANA ıslahat (sendikalar, siyasal partiler…) Yasal yollarla + uzun süreli bir siyasî mücadeleyle bir süreç. Şiddete başvurmaksızın İhvan-ı Müslimîn: • Hasan el Benna 1928’de kurdu • Seyyid Kutub (1906 -1966) • Filistin sorunuyla ilgilenmiştir • Radikal siyasal İslamcılığın sembol ismi olarak hatırlanmaktadır • Hasan el Benna, İslam alemin içinde bulunduğu kötü durumun aşılması için Hilafet’in yeniden kurulmasını savunur • Eğitim araştırma yapmak için ABD’ye gitmiştir ve orada tam ters etki olarak Batı’ya karşı tepkiyle geri gelmiştir • Hasan el Benna suikaste kurban gittikten sonra cemaat ikiye ayrılır: bir kısmı ılımlı, diğer kısmı daha etkin • 1953’de İhvan-ı Müslümîn’e katıldı • 1954’de hapise girdi, Mısır devlet başkanı Abdünnasr’a karşı suikast girişiminden sonra. Orada FİZİLAL adlı eserini kaleme almıştır • Toplumlar, Kutub’a göre Müslüman (Allah’a yönelik hayat) ve cahili (onlara cihadla, tebliğle islam yayılmalı) olmak üzere ikiye ayrılır) • Mücadeleyi yönetecek öncü bir cemaat lazım. Küfür ve şirkten uzak dindar, tevhid inancına uygun. RABBANÎ yöntem ile= tüm peygamberlerin Kur’an’da anlatılan mücadele yöntemini izleyerek gerçekleşir. Sırf Allah rızası için yapılan faaliyet Cemaat-i İslâmî: • Ebu’l A’la Mevdudî 1941’de kurdu • Hint alt kıtasında İhvân-ı Müslim’in’in muadili sayılabilir • İslam devleti kurma hedefi var: “İslamÎ temellere dayanan bir toplum oluşturmayı ve mevcut bütün kanunları Kur’an ve Sünnet ışığında düzenlemeyi” hedefler • Kutub’un kastetmedikleride uygulanmış, bazıları suikastçi olmuş… • Dini düzenin kurulması için 4 aşamalı proğram: • Not: 1979 İran devrimi ve 1979 -1988 Sovyetlere karşı başarılı mücadele Müslümanlara özgüven vermiştir! • İnsanların düşüncelerini ilahî değerler ışığında şekillendirmek • Hakiki Müslüman şahisyeti haline getirilmeli bunlar, günahlardan arındırılmalı • Toplumda kurumlarla şahıslar arasında ilişkileri islama göre düzenlemek (eğitim ve öğretimde) • Ülkenin siyaseti İslamÎ ilkeler olmalıdır Tuğrul İsmail Kurt 30
III. MODERNIST OLUŞUMLAR: Temel Kaynak: KUR’AN Geleneksel Birikimin eleştiri: 14. asırda oluşturulan islamî anlayışı müslümanların başarısızlığının sebebidir Kur’an, Hadis/Sünnet, İcma, Kıyas = bunlar geleneksel kaynaklar, modernistler sırf Kur’an’ı kaynak olarak kabul ederler Tuğrul İsmail Kurt 31
Modernist? İtiihadi İslami temel hedef? Efgani’ye göre İtiihadi İslami Modernistler/Modernizm Din bağı belirli çerçevede milliyet faktörüde önemlidir der Hac yıllık haç, müslümanların bir araya gelip önemli konuları tartıştığı konferans olmalıdır der Hilafet bu birliğin yegane otorite merkezi Metinselci Modernizm (ayetlerin tarihsel ortamını ihmal ediyorlar) Tarihselci Modernizm Muhammed Abduh (Ebrehe ile ordusunun anlatıldığı kıssayı modern zaman uygular ve kuşların mikroplar olduğunu söyler. . . ) Encüsi Fazlurrahman (İslam adlı eseri kaleme almıştır) Sir Seyyid Ahmet Han Tuğrul İsmail Kurt 32
• Eskileri terk ederek çağdaş değerlere uygun yeni bir kültür ve anlayışın hakim olmasını savunurlar İSLAM ÇAĞDAŞLIĞI • Modernizm, felsefeden ticarete herşeyin sorgulanmasından yana. • Gelenekçiler, Islahatçılar islam medeniyetin çöküşünü islamdan kaynaklana bir sorun olarak değil Müslümanların sorunu olarak görmektedirler. Modernistlere göre çöküşün asıl sebebi, ne dış güçler ne de Müslümanlar, asıl sorun “bugüne İslam diye gelen din” olgusu – dini geleneği derinlemesine sorgulama. Bugüne İslam diye gelen” şeyi sorgulama Modernist Oluşumlar A. Metinselci Modernizm: • Kur’an’a dönüşcülük, Kur’aniyye (KURANİZM) diye adlandırılır • Sir Seyiid Ahmet Han, Muhammed Abduh desteklemiştir • İslam modernizm’de , craat yerine söz önemlidir (masabaşı işler) • • Kaynakları sırf Kur’andır, ne Hadis, ne fıkhî, ne kelamî ne de herhangi islamÎ ilimlerin gelenekleri ve usulleri… Ayetleri güncelleştirme yoluyla çözüme ulaşma. Sünnet yerine “çağdaş maslahatlar” belirleyici update işleminde! • Hadisleri “akla yahut tabiata arz” ilkesine göre değerlendirirler • • İslamiyetin yeni zamana damgasını vurması ancak bu metodlarla olur Kur’an’ı zamana göre uyarlamaya çalışırlar (kendilerince sırf Kur’an’a bakmakla olurmuş: Kur’an herkesin anlayacağı seviyede, başka birşeye ihtiyaç yok derler) Tuğrul İsmail Kurt B. Tarihselci Modernizm: • “Kur’an’ın indiği tarihsel şartları” görmezden gelirler • Fazlurrahman en meşhur temsilcilerindendir 33
İlk İhyacılar/ İslamcılar: Seyyid Ahmed Han (1817 -1898) Cemaleddin Efganî • Afganistanlı meşhur alim • Seyyid olduğu söylenir. 1857’deki Sipahi Ayaklanmasında İngilizlere bağlı kaldığı için SİR unvanını almıştır • Bazen uzun süreler kaldığı her ülkede milli ve dinî şuur uyandırmak, birliği sağlamak için ilmî ve kültürel faaliyetlerde bulunmuştur • 1869’da İngiltere’ye gider, eğitim sistemini araştırmak için. Geri dönüşünde “Tezhîbü’l. Ahlak” adlı bir gazete çıkarır- Müslümanları Batı’ya ısındırmak için • Urvetü’l-Vüska dergisini yayımlamıştır (Abduh’la beraber) • Ahmed Han’a göre İslamiyet akılla uzlaşır. Kainat tamamen sebep-sonuç ilişkisiyle yürür • Abdulhamid’in İslamcı politikasında etkisi büyüktür • Mucize ve kerametleri kabul etmez; Hadisleri ve Hükümleri anlamada aklı ön planda tutar • Islahat fikrinin temeli islamî birliktir. Öncelikli olarak siyasî alanda değişim olmalı. Yani tavandan başlayıp taban doğru • Kendisi Reformcudur. Din ile siyasetin ayrılması gerektiğini söyler • “Modern hayata yönelik özgün İslamî bakış ve duruş geliştirmek yerine, İslam’ı modern hayata uydurmaya çalışmak” (ithamdır aslında) Muhammed Abduh (1849 -1905) Efgani’nin talebesidir. Onunla birlikte Urvetü’l-Vüska dergisini yayılamıştır. El-Ezher’de hocalık yapmıştır. Dergi kapatılınca İslam dünyasının kısa vadeli düzeltilemeyeceğini anlamış ve farklı yönteme geçmiştir. Böylece Efgani ile ayrı düşer Dinler arası diyaloğa önem vermiştir Amacı: İlk kaynaklardan hareketle dinin anlaşılmasını sağlamak, itikadı asr-ı saadet’teki saflığına kavuşturup onun akıl ve ilimle ilişkisini güçlendirmek. Modernite ile din ilişkilerini tekrar gözden geçirip yeni islamî düşünce ortaya koymak Bilimsel tefsiri dikkat çekicidir. Kur’an ile bilimi birleştirmeye çalışır, daha doğrusu Kur’anı bu şekilde anlatmaya çalışır İçtihadı savunur maslahat prensibine önem verir (ehl-i kitabın kestiği yenir) Tuğrul İsmail Kurt 34
Osmanlı İslamcılığı ve Sonrası: Türkiye? Mustafa Sabri Efendi: • 1870 yıllarında Osmanlıda bir İslamcılık Harekatı olan “İttihad-i islamî” hakim olmuştur • İttihad ve Terakki devletin başına geçti ve milliyetçilik siyaseti hakim oldu • Türkiye Cumhuriyetinin kurulması ve beraberindeki Laik devrimlerle İslamcılar farklı tutumlar benimsemiştir. Bazıları sürgüne gitmiştir- Mustafa Sabri Efendi gibi, bazıları da zaman aktif, zaman pasif üzere ülkede çeşitli cemaatlenmelere gittiler- Said Nursi ve Süleyman Hilmi gibi • Süleymaniye medreselerinde hadis müderrisliği yapmıştır • Damad Ferid hükümetinde Şeyhu’l İslamlık vazifesine getirilmiştir • Kurucu olduğu “Telâ^ş-i İslam” cemiyetinde İskilipli tıf Efendi ve Said Nursi ile çalışmıştır • • Efgani ve Abduh’u dini batı düşüncesine göre değerlendirdiklerini söyleyerek şiddetli bir şekilde eleştirir. Tecdid hareketlerinde ölçünün kaçtığını söyler 1925 -1950 yılları arasında İslamcı aydınlar fikri mesailerini daha çok İslam’ın iman, ibadet, ahlak konularına harcadılar • 1950’den sonra demokratik gelişmeler zuhur etmiştir. İslamcılık artık siyasileşmiştir • Aklı ön plana alan ve mucizelere farklı yorum katanlara reddiyeler yazmıştır. Kadınların tesettürüne gösterdikleri gevşekliklere karşı yazılar yazmıştır • Abduh’un etkisiyle modern motifler taşıyan İslamcı ekolün karşısında yer alır ve muhafazakar bir İslamcı ekolünü kurar. Zahid el Kevseri ve Abdulfettah Ebu Gudde onun talebelerindendir Ahmed Davudoğlu bu ekolü Türkiye’ye taşır Tuğrul İsmail Kurt 35
Fazlurrahman (1919 -1988) • İslam adlı eserinde İslam düşünce tarihiyle adeta hesaplaşıyor • Fikir sistemi, değişimin bir zorunluluk olduğu ilkesine dayanır • Müslümanların geri kalması değişim gerçeğinin anlaşılmasından kaynaklanmıştır • Günümüz Müslümanlar o zamandaki nüzul ortamından çok daha farklı ortamda yaşamakta • Ayet ve hadisleri bugüne taşımak lazım! • Kur’anın tarihselliğini savunur Tuğrul İsmail Kurt 36
Tuğrul İsmail Kurt MODERNIZM KARŞITI ÇAĞDAŞ BIR SÖYLEM OLARAK GELENEKSELCILIK: Gelenekselcilere göre, toplumun tüm hücrelerinde mevcut olan gelenek, vahiyle başlar ve toplumun en alt katmanındaki folklorik bir malzemeye kadar siyaset eder Modernleşen ve sekürleşen toplumlar dini değerlerden uzaklaşmışlardır. O yüzden insanları tekrar dine yönelemeye çağırırlar. Ancak belirli bir dine ve mezhebe çağırmak yerine adına ezelÎ hikmet denilen ortak ilahî geleneğe ve değerlere çağrı yaparlar Kendilerini Hıristiyan, Protestan, Müslüman ya da Hanefî şeklinde ifade etmek yerine, daha üst kimlik olan, ALLAH’ inanıyoruz (bir ilaha) (EZELÎ HİKMET). Ne olduğun tam olarak farketmez Rene Guenon, Martin Lings, Frithjof Schuon bu görüşlere sahip olanlardır 37
EHL-I SÜNNET QUO VADİMUS? Tuğrul İsmail Kurt 38
SONUÇ? Özet? Tuğrul İsmail Kurt 39
EXKURS Sosyolojik analizler Psikolojik analizler Öz eleştiri? Tuğrul İsmail Kurt 40
GRUP İÇERISINDE DININ DOĞRU ANLAŞILMASI VE TEMSILINI ENGELLEYECEK SOSYO-PSIKOLOJIK FAKTÖRLER Dinî Grup Yapılarında Dine İlişkin Muhtemel Anlama ve Temsil Sorunları – Mehmet Ali Büyükkara (bir kısmı bu kaynaktan alıntıdır) Tuğrul İsmail Kurt 41
1. Grup Olmanın Doğal Niteliğinde Kaynaklanan Problemler: • Aidiyet duygusu, insanın kendisini grupla bir hissetmesi ve benimsemesi herzaman olumlu sonuçlar doğurmaz. İnsan üzerinde egemenlik ve istibdad kurar ve onun KİŞİLİĞNİN öne çıkmasını engeller (engelleme potansiyeline sahip) • Bölücülük, bölgecilik, izolasyon gibi olumsuzluklarda beraberinde getirebilir • Bir dini gruba aday olanın bilincini pekiştirmek için propaganda yapılır. Bu propagandaya dini gruplar “TEBLİĞ” der. Bu tebliğde hedef öncelikle adayın dikkatini çekmek • Daha sonra karar aşamasına gelir aday. Burada köprüler yıkılır, itiraflarda bulunulur! Selefiler buna tevella (iyilere yakınlaşma) ve teberra (kötülerden uzaklaşma) derler • Grup üyelerine onların toplumun önemli kişileri ve büyük vazifeleri olan birer fertler oldukları aşılanır. Bazı Selefiler gruplarda “gureba= yalnız terimi yalıtılmış gruplar için özgüvenlerini pekiştirecek bir sebep olmuş. Zira bunu hadisle delillendirmeye çalışırlar: “İslam garib olarak başladı ve başladığı gibi garib olarak sona ereceki ne mutlu bu gariplere” (böylelikle az kışı olmalarını, yalnız kalmalarını bir marifet ve doğru yolmuş gibi gösterirler) • Grubu bir arada tutan, başkalarını dışlayan tarzda olan bir unsurda “Ortak Nefrettir”. “Ortak nefret, en birbirine uymaz elemanları bile birleştirir. ” • Dini gruplar kendileri ve dış dünya ile bazı psikolojik barikatler kurar ve sınırlar oluştururlar. : Kendisini merkeze alır, BİZ ve ÖTEKİLER diye ayırır. Genelde kendisinin tek doğru ve kurtuluşa erecek olan grup “el-fırkatu’n-nâciye) olduğunu ve diğerlerin yanlış yolda olan grup (el -fırkatu’d-dâlle – sapkın grup) olduklarını iddia ederler • Bazı gruplarda dış dünyaya karşı sadece psikoljik barikatlarla yetinmiyor, fiziki barikatlar de oluşturuyor: cemaatle namaza katılmama, Cuma namazına “orası Allah’ın mescidi değil” diyerek gitmeme Tuğrul İsmail Kurt 42
• Bazen HİCRET edilir. Hicretin önemli bir konumu vardır dini gruplarda • Amish gibi aşırı gruplar hiçbir şekilde teknoloji aletleri, ulaşım araçları ve moderniteye ait modern eşyaları kullanmazlar • Toplumun genelinde önemsiz gibi görününen detayların dinî gruplarda önemi çoktur. Böyle teferruatlı şeylerden zamanla gruplara has ritüeller ve hareketler oluşmuştur: DÜNÜN CEMAATLERİ BUGÜNÜN MEZHEPLERİdir. Detaylardan daha sonra mezhep farklılıkları oluşmuştur Mesela: • namazda ellerini bağlamak/ bağlamamak, kıyamda ayakların ne kadar açıldığı, secdenin neyin üzerine yapıldığı, çıplak ayağa mı yoksa mest üzerine mi mesh, teravih namazının rekatı, seferilik namazı • Bazen de kılık kıyafet barikat oluşturur: • Sakal, bıyık, Cübbe, şalvar , sarık (sarığında türleri, uzunluğu, rengi ve bağlanış türü) • Gruplarda üstten aşağa emir gelir. Lider ve üst konumdaki kişiler eleştiriye kapalıdır, eleştirilmez. Hierarşik yapı hakimdir • Güçlü liderin etrafından toplanırlar. Onun emirleri ve tavsiyeleri yanında ödül ve müeyyideleriyle grup idare edilir • Taklitcilik birleştirici etkendir. Hayatta olan liderin veya ölmüş olan liderin hayatı örnek alınır ve ona göre yaşanmaya bakılır (başkalarına göre ayarlar kendini. . . ) • Grupta mantığı kavranılmayan şeylerde “ bir hikmet vardır” diyerek yine uygulanır. Sorgulanmaz (birey hiçbir şekilde kendi benliğini ve şahsi görüşünü ortaya koyamaz) • Grup içinde fedakarlık çok önemlidir. Grupiçi evlilik + maddi bağış, hatta grup üyesi hangi mesleği alacak, bu bile grup çerçevesinde karar alınır. • Yezidilerde balıketi haramdır: ilk başta hz. Yunus’a hürmeten yemiyorlardı ve böylece kendilerine diğerlerinden ayırmış oluyorlardı • GRUBA BAĞLILIK BAĞIMLILIĞA DÖNÜŞÜYOR • Tasvir edilen, sevilen üyenin gruptan kopması sorunlu hale gelir + belirli müeyyideler. . . gruptan kopmaya sevkedebilir. “dava boşmuş” gibi sözler sarf edilir Tuğrul İsmail Kurt 43
2. Grup Liderliğinden Kaynaklanabilecek Problemler: • En sağlam fikrin sahibi, vahyin en doğru yorumcusu, dinin en güzel ve hatasız temsilcisi, kararında yanılmaz Lider. . -Şiilerin masum imamları bu sıfatları sahip lider kabul edilir. • Liderin ölümünden sonra “lider sünnetti”ni ihya etmek gibi bir şey ortaya çıkar. LİDER SÜNNETİ= onun gibi yeme, içme, giyinme ve davranma. . . Menakıb tarzı biyografiler bunu kolaylaştırır. • Ahbarî/selefî cemaatçı kesim: Tıpkı Hz. Peygamberin vefatından sonra onun söz ve fiillerini lafzi manada doğrudan alıp uygulayan ve hiçbir şekilde yoruma gitmeyen yaklaşım. • Gerçek ilahi metine sahip olma iddiası • Büyüsel unsurları vardır • Kötümser tutum • Kendilerin hem kötülüğün kurbanı ve bunu tersine çevirmeye kadir tek grup olduklarını ileri sürerler • Usûlîler/reyciler: liderin söz ve hareketlerinden genel ilkeler çıkarır ve bugüne yansıtır • Grubun dışındakiler tehlike olarak görülür • Biz ve ötekiler diye ayırım. Dış dünyayla psikolojik ve fiziksel barikat • Cinsellik normlarında farklılık gösterirler • Liderleri biricik kutsal metin yorumcusudur. Lider hatasızdır • Sağlıklı/olumlu ve olumsuz liderler vardır. Olumsuz liderler: • Aşırı bencildirler • Hal ve hareketleri, konuşmaları vs normal değil • Hırslı, maddî zenginlik peşinde • Ceaamt içi evlilik yapar (çokca) • Megalomanik ve narsist semptomlar ve paranoid hareketler davranışlar sergiler (Mirza Gulam Ahmet gibi) • Her dini grupta, tarikatlarda liderden fazla onun çevresindekiler onu yüceltir ve bazende yökendirir. “ ŞEYH UÇMAZ, MÜRİT UÇURUR”. • Karizmatik liderin ölümüyle dini gruplar genellikle büyük şoklar yaşarlar. “büyük liderin yokluğuna tahammül edememe” psikolojisi etkili olur. Tuğrul İsmail Kurt 44
3. Grup İçi Eğitimin Yol Açabileceği Riskler: • Her grubun vazgeçilmez öncelikleri vardır: kimisi bid’atlar’dan, kimisi yaşanan ahlaksızlıklar’dan, kimisi de siyasi olumsuzluklardan bahseder. Kıyamet alametler, kerametler gibi konulardan bahsederler. • “KARİZMATİK İKNA”. Ateşli vaazlar ikna etme yollarındandır (porpaganda aracı). Mesela birey ateşli vaazı dinlerken geçmiş dinî yaşantılarını güncellemiş olur. İmam ağlar anlatırken, insan etkilenir kendisinde bir eksiklik arar • Muallim liderler, gösteren ve anlatan liderler vardır. Gruba yön veren ve gidişatı belirleyen onlardır. Liderin yaptıkları örnek olur ve nesilden nesile aktarılır • Örnek 1: Hasan bin Sabbah Alamut kalesinde büyük kıyameti ilan etmiştir. Batınî kıyameti Alamut’un en yüksek tepesinde heryerden gelenlere hutbe ilan etmiştir. ramazan ayında gün ortasında bayram namazı kıldıktan sonra yemek yemiştir! (kendi başına bayram ilan ediyor, ramazanın ortasında + kıyamet ilan ediyor) • Örnek 2: Bahâilik: Bedeşt toplantısında (1848) Babı cemaatin üst düzeydeki mensupları toplanmıştır. Bir kadın, CENAB-I T HİRE, ayet ve hadisler okuyarak başındaki örtüyü açmış, şeriatın yerine yeni nizam getirmek istemiştir. Bu Bâbîler ve Bahâiler için islamdan kppuş olmuştur. Tuğrul İsmail Kurt 45
4. Grup Gerilmesinin Olası Riskleri: • Regression: stres ve endişe durumunda bireyin ilk davranış özelliklerine geri dönemsini, içinde olduğu psikolojik duruma çocuksu davranışlarla karşı koymasını ifade etmektedir. Kolektif bir anksiyete geçiren gruplar gerileme gösterir • Gruba yönelik tehditte kitleleşme ve lidere gözü kapalı bağlanma daha da şiddetli bir şekilde olur • Stresli olan gruplarda MEHDİ inancı daha yaygındır. Sanki kurtarıcı gelip o grubu kurtaracakmış gibi hissederler. • Sihhatli lider stres anlarında grubu efsanelerden veya kurtarıcı fikrinden alıkoymalı. Tıpkı Hz Ömer’in Halid bin Velid’i görevden aldığı gibi. İnsanlar zaferin sadece onunla geldiğine inanmışlardı • Gruplarda önemli unsur: “YILDÖNÜMÜ TEPKİLER”= terihe geri gitme, geçmişteki acı veya tatlı olayları tekrar yaşama, hatırlama. Şiiler ve Alevilerde yaygındır. KERBELA Tuğrul İsmail Kurt 46
Sonuç: • Bu çalışma her dini oluşumun problerini ele almamıştır ve bir genellemede yapmamaktadır. Sadece belirgin sorunlara dikkat çekmeye çalışmıştır: • Grup düşüncesi, birlik şuuru • Sosyal ve ekonomik fedakarlıklar • Seçkin talebeler, normal talebeler, acemiler gibi grub içinde tasnif (hierarşik yapı) • Lider sünnetine uyma, lidere tam itaat • Gerileme anında liderin mutlak kimliğine sarılma, ondan yardım ve umut bekleme. Sıkıntı anında Mesianilik (mehdi inancı) • Din, grup ve cemaatlerin elinden kurtarılmalı mı? Evet demek okadarda kolay değil. Bu sonucu beklemek boş bir bekleyiş, bu yöndeki çaba boş bir çaba • Varoluşsal sorunların cevabı için insanlar daima gruplara/cemaatlere/ gruplaşmaya yönelir. Modernitenin ve sekülerizmin sebebiyle (dinin her alandan kaybedilme çabaları neticesinde) oluşan dinsel boşluk (manevî burhan) bir şekilde doldurulmalı. Dini gruplar bu boşluğu doldurmakta. Dini hareketler manevi boşluğu doldurmaya, insanları isteklerine göre bir oluşuma gitme kapasitesine sahiptir. Dini gruplaşmalar muhakkak olur. • Ayrıca dini gruplaşmaların olduğu yerde istismar da her zaman mevzubahisdir. • Grupları zemmetmek ve ağır dille eleştirmek bir işe yaramaz. Nasihat ederek düzeltmek ve ıslah etmek gerekiyor. Din nasihatten oluşur • Grupların önce gelenleri herşeyin bilincinde olup, bu makalede zikredilen tehlikelerden haberdar olmalıdır • Fıtrat yapısına ve cemiyet dokusuna zarar vermeyen gruplaşmalar dinin anlaşılması yönünde sorun teşkil etmeyeceki belki gidişatı olumlu etkileyecektir Tuğrul İsmail Kurt 47
- Slides: 47