Dikkat Eksiklii Hiperaktivite Bozukluu Dr Esra GNEY Dikkat
Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu Dr. Esra GÜNEY
Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB) erken çocukluk döneminde başlayan ve işlevselliği birçok yönden olumsuz etkileyen nörodavranışsal bir bozukluktur. Bozukluğun dünya çapında sıklığı çocuklarda %510 ve yetişkinlerde %4. 4 kadardır. Erkeklerde görülme sıklığı kızlardan yaklaşık 3 -5 kat fazladır.
DEHB’nin temel özelliği bireyin gelişimsel düzeyiyle uyumsuz biçimde, belirgin ve şiddetli hiperaktivite-dürtüsellik ve/veya dikkatsizlik belirtilerinin olmasıdır. Tanı için belirtilerin en az iki ortamda (ev, okul ya da işyeri gibi) ortaya çıkması, işlevsellikte bozukluk oluşturması ve belirtilerden en azından bazılarının 7 yaşından önce başlaması gerekmektedir.
DEHB’de ana belirtiler hiperaktivite, dikkat eksikliği ve dürtüselliktir. Hiperaktivite bileşeninde, niteliği daha çok bozucu ve amaçsız olan aşırı hareketlilik söz konusudur. Hiperaktivite; yerinde duramama, çok konuşma ve huzursuzluk şeklinde ortaya çıkarken;
Dikkat eksikliği bileşeninde ise belirtiler; konsantrasyon sorunları, dağınıklık, unutkanlık, hayalcilik, görevleri bitirmekte zorluk ve eşya kaybetme şeklinde ortaya çıkar. DEHB olan çocuklar sıklıkla işleri bitirmeden bırakan ve görevleri erken terk eden çocuklardır.
Dikkat sorunları yeni ve ilgi çekici uyaranlarla karşılaşan çocuklarda belirgin olmayabilirken, ilgi çekmeyen ya da isteksiz olunan ortamlarda daha da artabilmektedir. Dışarıdan denetim sağlandığında ve uygun davranışları ödüllendirildiğinde belirtiler önemli derecede azalır ya da ortadan kalkar.
Hiperaktivite gibi daha göze çarpan belirtiler hayatın erken dönemlerinde azalma eğiliminde iken, özellikle bilişsel dürtüsellik ve dikkatsizlikle ilişkili yakınmalar genellikle süreğen bir seyir göstermektedir.
Dürtüsellik bileşeni farklı şekillerde ortaya çıkabilir. Sınıfta konuşma, fiziksel olarak tehlikeli aktivitelere girişme, sırasını bekleyememe, diğerlerinin sözünü kesme ya da oyunlarının arasına girme, sık-sık tartışmaya girme gibi davranışlar dışında dürtüsel bilişsel bir tarz da görülebilir.
DEHB olan çocuklarda duygulanımın düzenlenmesinde görülen bozukluklara bağlı olarak tepkisellik, ani öfke patlamaları ve duygulanımda nedensiz ani değişiklikler olabilir. Sosyal ipuçlarını anlamada yaşanan zorluklar nedeniyle yanlış yorumlanan sosyal yanıtlara uygunsuz tepkiler verilebilir. Sosyal ve akademik sorunlar uzun dönemde benlik saygısını olumsuz yönde etkileyebilir
DEHB’li çocukların büyük bir kısmının eşlik eden diğer bir tanıya sahip oldukları bildirilmektedir. Karşıt olma-karşı gelme bozukluğunun (KGB) %30 -60, davranım bozukluğunun %30 -50, major depresyonun %3 -75, anksiyete bozukluklarının %25 -33, gelişimsel koordinasyon bozukluğunun %50, öğrenme bozukluklarının %5 -70, tik bozukluklarının %3 -34, bipolar bozukluğun %0 -27 oranlarında DEHB’ye eşlik ettiği bildirilmiştir.
DEHB’de Seyir, Ergenlik ve Erişkinlikte Klinik Görünüm Geçmişte DEHB’nin zaman içinde azalarak ergenlikte geçtiğine inanılırdı. Ancak izlem çalışmalarında bu düşüncenin doğru olmadığı görülmüştür. DSM-IV tanı kriterleri doğrultusunda DEHB oranlarının ergenlerde %9, 5 gibi yüksek oranlarda olduğu bildirilmektedir.
Ergenlikte dikkat eksikliği belirtileri, aktiviteleri organize etmekte güçlük, dış uyaranlarla dikkatin kolayca dağılması, erteleme eğilimi, işlere başlama ya da tamamlamakta güçlük, dikkati kaydıramama, zamanı kullanamama şeklinde ortaya çıkar.
Hiperaktivite belirtileri; sabırsızlık, içsel huzursuzluk hissi, aktivite gerektiren iş seçimi ve hareketsiz/sessiz kalınması gereken ortamlardan kaçınma gibi adaptif davranışlarda artış, sık iş değişikliği şeklinde görülür. Semptomlar aşikar şekilde ortaya çıkmak yerine sıklıkla bireyin kendisi tarafından hissedilir.
Dürtüsellik ise; düşük engellenme eşiği, çabuk karar verme, hızlı araba kullanma ve sık motorlu araç kazaları, ilişkilerde güçlükler ve sık partner değişikliği, söz kesme, öfke kontrol güçlüğü gibi belirtiler şeklinde ortaya çıkar.
Dikkat eksikliğinin, hiperaktiviteden daha baskın belirti olması durumunda DEHB ergenliğe kadar tanımlanamayabilir. Ergenlik döneminde dikkatsizlik ve bilişsel sorunlar nedeniyle okul başarılarında olumsuz yönde etkilenme ve akademik becerilerde bozulma görülebilir.
Cantwell (1985), bozuklukla ilişkili üç tip seyirden söz etmiştir: 1. Gelişimsel gecikme (developmental delay) Olguların %30’unda görülen genç erişkinliğin erken dönemlerinde belirtilerin kaybolduğu grup,
2. Belirtilerin sürmesi (continual display) Olguların %40’ında belirtilerin çeşitli duygusal ve sosyal güçlüklerle erişkin dönemde de sürdüğü grup, 3. Gelişimsel bozulma (developmental decay) Olguların %30’unda belirtilere alkolizm, madde kullanımı ve antisosyal kişilik bozukluğu gibi psikopatolojilerin de eklendiği gruptur.
Hurtig ve arkadaşları (2007) tarafından yapılan bir çalışmada DEHB’de en yaygın alt tipin çocuklarda kombine, ergenlerde dikkat eksikliği alt tipi olduğu; Hiperaktif/impulsif çocuklarda diğer alt tiplerle karşılaştırıldığında belirtilerin ergenlik döneminde daha büyük oranda kaybolma eğilimi gösterdiği bildirilmiştir.
DEHB’li ergenlerde ortaokula geçişin DEHB’nin gelişimsel seyrinde değişikliğe yol açtığı ve azalma eğiliminde olan DEHB belirtilerinde ortaokula geçiş ile birlikte geçici bozulmaların olabileceğini gösteren izlem çalışmaları bulunmaktadır. Ancak, DEHB belirtilerinin devamı (kalıcı olması) her zaman olumsuz sonlanıma yol açmaz.
DEHB belirtilerinin devam ettiği ergenlerde duygusal, eğitimle ilgili ve sosyal uyumun belirleyici olarak kullanıldığı normalize edilmiş bir işlevsellik çalışmasında, olguların %20’si her üç alanda zayıf işlevselliğe sahipken, %20’sinin üç alanda iyi işlevselliğe, %60’ının orta düzeyde işlevselliğe sahip olduğu ortaya konulmuştur.
DEHB belirtilerinin devam etmesinin her zaman tek tip sonlanıma neden olmadığı, duygusal, eğitimsel ve sosyal uyumla ilgili sonlanımın geniş bir aralıkta bireye özgü farklılıklar gösterebildiği bildirilmiştir.
Karışan klinik durumlar Üç yaşından küçük çocuklarda aşırı hareketlilik ve dikkatsizlik gibi temel belirtilerin DEHB’de sıklıkla gözlenen görsel-motor ve algı ile ilgili yetersizliğe mi, yoksa normalde tam olarak gelişmemiş sinir sisteminin klinik görünümüne mi bağlı olduğunun ayrımı oldukça güçtür. Ayırıcı tanıda gelişim dönemine uygun bu aşırı hareketliliğin göz önüne alınması gerekir.
Dikkat eksikliği dışında okuma yazma ya da matematik beceriksizliğine bağlı olarak ortaya çıkabilen değişik tipteki öğrenme bozuklukları da DEHB’den ayırt edilmelidir. Öğrenme yetersizliği olan çocuklar okulda sıkılmakta, hevesleri kırılmakta ve yeterli yardımı alamadıklarında huzursuzluk ve dikkatsizlik ortaya çıkmaktadır.
Bu durum zeka geriliği olan çocuklar için de geçerlidir. Zeka geriliği olan çocuklarda DEHB tanısı, ancak dikkatsizlik ve hiperaktivite belirtileri o zeka yaşından beklenenden çok daha fazla ise konulmaktadır.
Davranım bozukluğuna çeşitli derecelerde huzursuzluk ve dikkatsizlik eşlik edebilmektedir. Genellikle DEHB belirtileri ayrı bir tanı konamayacak kadar hafiftir. DEHB’den ayrılması gereken diğer bir durum uyum bozukluğudur. Uyum bozukluğunda süre altı aydan kısadır ve ortaya çıkış zamanı daha geç dönemlerdedir.
Anksiyete bozukluğu Depresyon Epilepsi Tiroid bezi hastalıkları Diğer hormonal bozukluklar (diyabet, cushing) Anemi (kansızlık) İlaç tedaviler (astım için steroid kullanımı)
Bunun yanı sıra ergenlik döneminde dikkat eksikliği veya hareketlilik yakınmalarıyla başvuran olgular farklı tanılar da alabilmektedir. Ergenlik tanı yönünden güçlüklerin sık yaşandığı bir süreçtir. Ergenlerin ebeveynleriyle geçirdiği sürenin daha sınırlı olması ve öğretmen sayısındaki artışla birlikte, öğretmenlerin ders süresindeki azalma nedeniyle potansiyel gözlemcilerden alınan bilgi kısıtlanmaktadır.
Yapılan çalışmalarda dikkat eksikliği ve/veya hareketlilik yakınmasıyla başvuran ergenlerde en sık saptanan tanılar arasında; 1. Davranım bozuklukları, 2. Mental retardasyon, 3. Anksiyete bozukluğu 4. Duygudurum bozukluğu yer almaktadır.
DEHB’li ergenlerde ek tanılar; Akademik bozulmanın %20 -60, Major depresyonun %9 -32 (ortalama %25), Anksiyete bozukluklarının %10 -40 (ortalama %25), DB’nin %20 -56, KGB’nin %20 -67 (ortalama %35), Bipolar bozukluğun %6 -10 arasında değişen oranlarda eşlik edebileceği bildirilmektedir.
Tanı ve Tedavi DEHB klinik bir tanıdır, tanıyı kesinleştirmeye yönelik herhangi bir laboratuar ya da özgün bir tanı testi yoktur. Tanıda; Aileden belirtilere yönelik öykü ve gelişimsel ve akademik öykünün alınması Çocukla yapılacak görüşme ile belirti ve bulguların ve kaygı-depresyon gibi uygunsuz düşüncelerin belirlenmesi
Bilişsel değerlendirme, Zamanının büyük bir kısmını geçirdiği okuldaki öğretmeninden bilgi alınması, Gerekli ise görme-işitme değerlendirmesi ve nörolojik değerlendirmenin yapılması önem taşımaktadır.
TEDAVİ Bozukluğun tedavisinde psikososyal ve tıbbi girişimleri içeren çok yönlü tedavi yaklaşımı gerekmektedir. Bireysel psikoterapi Davranışları düzenlemeye yönelik bilişseldavranışçı tedaviler Aile danışmanlığı ve eğitim Eşlik eden öğrenme güçlüklerinin ele alınması Okul ve öğretmen işbirliği
Medikal tedavi: Metilfenidat (ritalin, concerta) Atomoksetin (strattera) İmipramin (tofranil) Diğer seçenekler (klonidin, guanfazin, modafinil, antipsikotikler)
Çok yönlü yaklaşım Bu çocuklara yönergeler tek verilmelidir (üç yönergeyi akıllarında tutamazlar) Kısa ve öz konuşulmalıdır-yalvararak veya defalarca rica ederek değil ne yapması gerektiği açık ve net bildirilerek iletişim kurulmalıdır Basit, kısa ve net konuşulmalıdır.
Tutarlı ve yapılandırılmış bir ortam sunulmalıdır, bu ortam çocuğun davranışlarını kontrol etmesini kolaylaştırabilir. Olumlu davranışları desteklenmelidir. Özgüveni desteklenmelidir.
Spor aktiviteleri Davranışsal değişiklikte Ödül ve ceza yöntemi Mola zamanı
Okul Ortamı Sıkı ve yapılandırılmış bir ortamın tutarlı bir biçimde her gün korunabilmesi ve aynı zamanda esnek bir tutum Kuralların her gün aynı kalması Övgülerle, olumlu davranışların pekiştirilmesi
Dikkat dağıtan uyaranların azaltılması ön sırada ve kapı-pencere kenarından uzakta ya da gürültücü çocuklardan uzakta oturtmak Sık ara vermesini sağlamak Uyarı ile dikkatini çekmek Özgüvenini pekiştirmek Parçalara bölerek yönerge vermek-görevlerin azaltılması-her seferinde yalnız bir görev verilmesi
Ödev verirken sınıf düzeyinin göz önünde bulundurulması Örn. her sınıf için onar dk. artacak şekilde ödevin yazılı verilmesi ve yazdığının öğretmen tarafından kontrol edilmesi Yapılmış ödevleri denetlemek için ailenin yardımını istemek Ödevleri denetlemek
DAVRANIM BOZUKLUĞU DB oldukça sık görülen bir bozukluk olup, görülme sıklığı %1 -16 arasında değişmektedir. E/K oranı 4 -12/1 olarak belirmektedir.
DB belirtileri fiziksel saldırganlık, mala zarar verme, yalancılık ya da hırsızlık ve yaşa uygun kuralların ciddi biçimde ihlali olarak 4 kategoride toplanmaktadır. Çocuklukta başlayan tipi (10 yaş altı) daha kalıcı olma eğilimindedir.
Tipik olarak başlangıcı ilköğretim dönemidir. Genellikle 3 -4 yaş öncesinde görülmesi beklenmez. Çoğunluğunun daha öncesinde KGB belirtileri gösterdiği bildirilmiştir.
DSM-IV Belirtileri 1. 2. 3. 4. 5. 6. 7. İnsanlara ve hayvanlara karşı gösterilen saldırganlık Çoğu zaman başkalarına kabadayılık eder, gözdağı verir ya da gözünü korkutur. Çoğu zaman kavga-dövüş başlatır. Başkalarını ciddi bir biçimde fiziksel olarak yaralayacak bir silah kullanmıştır (değnek, taş, bıçak, tabanca) İnsanlara karşı fiziksel olarak acımasız davranmıştır. Hayvanlara karşı fiziksel olarak acımasız davranmıştır Başkasının gözü önünde çalmıştır. Birisini cinsel etkinlikte bulunması için zorlamıştır.
DSM-IV Belirtileri 1. 2. 3. Eşyalara zarar verme Ciddi hasar vermek amacıyla isteyerek yangın çıkarmıştır İsteyerek başkalarının malına mülküne zarar vermiştir (yangın çıkarma dışında) Dolandırıcılık ya da hırsızlık Bir başkasının evine, binasına ya da arabasına zorla girmiştir Bir şey elde etmek, bir çıkar sağlamak ya da yükümlülüklerinden kaçınmak için çoğu zaman yalan söyler Hiç kimse görmeden değerli şeyler çalmıştır.
DSM-IV Belirtileri 1. 2. 3. Kurallara aykırı davranma 13 yaşından önce başlayarak, ailenin yasaklarına karşın çoğu zaman geceyi dışarıda geçirmektedir. En az iki kez geceleyin evden kaçmıştır (uzun süre geri dönmemişse bir kez) 13 yaşından önce başlayarak çoğu zaman okuldan kaçmıştır.
Etyoloji Genetik faktörler Düşük sosyoekonomik düzey Parçalanmış ya da bozuk işleyişe sahip aileden gelme Ailede alkol-madde bağımlılığı ve antisosyal kişilik bozukluğu olan bireylerin bulunması Düşük IQ
Büyütülme sırasında aşırı cezalandırılma ya da hiçbir engellemeyle karşılaşmama DB belirtilerinin onaylandığı bazı alt kültürler ve çetelerin yaygın olduğu ortamlarda yetişme Antisosyal akranlar Nörobiyolojik etkenler (düşük serotonin düzeyi, düşük dopamin-beta-hidroksilaz düşüklüğü)
TEDAVİ Özgül bir psikofarmakolojik tedavi bulunmamaktadır. Öfke patlamaları ve saldırgan davranışlara yönelik olarak antipsikotikler antidepresanlar beta blokörler benzodiazepinler duygudurum düzenleyicileri ve lityum
Davranışçı tedaviler ve dürtü-öfke kontrolüne yönelik müdahaleler DEHB olan çocuklara uygulanan zaman verme /mola teknikleri bu çocuklarda yanlış bir strateji olabilir. DB olmayan çocuklara tepkisel tartışmaları azaltmak için verilen zaman sonunda daha sakinleşmiş olmaları beklenirken, DB’lu çocuklarda öfkede azalma yerine artış görülebilir.
Ahlaki kurallara bilerek karşı geldikleri için, karşıdaki kişinin üzülmesini zafer gibi algılayabilirler Bu nedenle “bu davranışın beni çok üzüyor” ya da “ arkadaşına zarar verdin, bu davranış onu çok üzdü” gibi yaklaşımlar bu davranışları pekiştirebilir.
DEHB olan çocuklarda uygulanan “ceza yöntemleri bu çocuklarda işe yaramayabilir. “Şunu yapmazsan TV seyretmeyeceksin” gibi bir ceza yerine, “şunu yaparsan TV seyretmen konusunda düşünebiliriz” gibi bir yaklaşım etkili olabilir.
DB olan çocuklara her şeyin çevredeki erişkinlerin denetiminde olmadığı, bir şeyler elde etmek için davranışlarını değiştirebileceği şeklinde verilecek mesajlar etkili olabilir. “görevini yaparak bunu sen kazandın”
Davranışlarına yönelik eleştirisel tutumlar ya da çevresindekileri korumaya veya haklı çıkarmaya yönelik tutumlar bu çocuklarda işe yaramaz. DB olan çocuklar yaşamlarını olumsuz yönde etkileyen faktörlerin uyumsuz davranışları ve yaşadıkları olumsuz duygular olduğunun farkında değillerdir.
Davranışlarının kısa ve uzun vadeli sonuçlarını tartışmak, kendi çıkarları için bu davranışların işe yaramadığını göstermek ve “birlikte istediklerini elde etmek için ne yapabilirsin ona bakalım” şeklindeki bir yaklaşım daha etkili olabilir.
-yaptıklarını kendi iyiliği için yaptığı- ve – şartları kendi çıkarları için en iyi şekilde nasıl değerlendirebileceğine-yönelik mesaj etkili olabilir. …. konusunda sıkıntı yaşadığını biliyorum, arkadaşlarının ya da ebeveynlerinin bu tutumu sen ne yaparsan değişebilir”
Bu çocuklarla iletişimde esnek ve anlayışlı olmak önemlidir. Araştırma raporları, DB tanısı konulanların yaklaşık %40’ının antisosyal kişilik bozukluğu göstermeye devam ettiğini, göstermeyenlerin de pek çoğunun işte ve ilişkilerinde belirgin işlev bozuklukları bildirdiklerini ortaya koymaktadır.
Ergenlik Dönemi Puberte biyolojik bir gelişim basamağı iken, ergenlik bu gelişime psikososyal uyum sağlama sürecidir. Döneme özgü beceriler: beden imgesini kabullenme cinsel kimlik ve rolünü belirleme ebeveynlerden bağımsızlık kazanma yetişkin kimliği kazanma Mesleki kimliğe hazırlanma
Ergenlikte asli görevin kimlik kazanılması olduğu bildirilmektedir. Cinsel kimlik, toplumsal rol ve meslek açısından bir belirsizliğin olduğu ve değerler karmaşası deneyimlendiği bu dönemde kimlik bunalımının yaşandığı öne sürülmektedir.
Ergenliğe giriş ile birlikte sevgi, barınma, giyim gibi bir çok bağımlı kılıcı gereksinim önemini korurken, ergen bir yandan da bağımsızlaşma çabası içine girer.
Emosyonel anlamda ayrılma çabasının getirdiği çatışmalar, depresif epizotlarla giden duygudurum dalgalanmalarına, çocukluk dönemine ait davranışlara gerilemeye, ılımlı antisosyal davranışlara ve okul başarısında düşmeye yol açabilir. Bu dönemde bu davranışlar normal “pseudopatolojiyi” tanımlar.
Ergenin bu dönemdeki agresif tutumları uyum sağlamaya yönelik sağlıklı davranışlardır. Güçlü akran grubu bağlarının geliştiği bu dönemde, ılımlı antisosyal davranışlar ve kısmen aykırı yaşam tarzı denemeleri normal sayılabilir. Eğer bu durum uygun ele alınmazsa agresyonu yıkıcı bir nitelik kazanabilir.
Bu dönemde okul fobisi, beklenmedik okul başarısızlığı, okulu bırakma, madde kullanımı denemesi gibi patolojiler saptanırsa anormal uyum çabasından bahsedilebilir.
Bağımsızlığı amaçlayan bu dönemin sağlıklı geçmesi, bu dönemdeki anne-baba tutumunun destekleyici ve anlayışlı olmasıyla yakından ilişkilidir. Sağlıksız aile ortamı, cezalandırıcı, onur kırıcı, aşırı katı anne baba tutumları ergenlerde uyumsuzluk ve davranış bozukluklarına yol açabilir.
Ergen gelişimini olumlu etkileyen aile tutumları: esneklik gösteren, daha az cezalandırıcı, daha destekleyici, özerkliği engellemeyen, ergenin farklı birey olduğunu kabul ederek buna saygı gösteren davranışlardır.
Kimlik edinme sürecinde yeni özdeşim figürleri (öğretmenler, arkadaşlar. . ) ile ilişki önem taşımaktadır. Ergenin yapılandırılmış bir çevre içinde otorite sınırları hakkında daha fazla şey öğrenmesini sağlayan okul ortamında öğretmenlerle yaşadığı etkileşim geleceğinin şekillenmesinde büyük önem taşır. Winnicot’a göre “ergenliğin tedavisi yoktur, iyileşmesi ise ancak olgunlaşma ile olur.
ÖZGÜL ÖĞRENME GÜÇLÜĞÜ Zekası normal ya da normalin üstünde olan bireylerin, standart testlerde, yaş, zeka düzeyi ve aldığı eğitim göz önünde bulundurulduğunda, okuma, matematik ve yazılı anlatımının beklenenin önemli ölçüde altında olmasıyla tanısı konulan bir bozukluktur. Okuma bozukluğu- %5 -17, 5 Matematik bozukluğu- %1 Yazılı anlatım bozukluğu-%4
DSM-IV’e göre duyu kusurları, zihinsel gerilik ya da yaygın gelişimsel bozukluğu olan çocukların ek olarak öğrenme bozukluğu tanısı alabileceği, bireyin akademik başarı düzeyinin, duyu kusuru ve zihinsel geriliği ile açıklanamayacak kadar düşük olması durumunda bu ek tanının konulabileceği belirtilmiştir.
Öğrenme bozukluğunda işitsel ve görsel algı becerileri, bilgi işleme hızı, organizasyon (bilginin doğru yer ve düzen içinde işlenmesi), bellek, ince ve kaba motor beceriler, dikkat, soyutlama, sosyal yeterlilik alanlarında güçlükler yaşanmaktadır.
Okul öncesi belirtiler Dil Alanı Konuşmanın gecikmesi Sözcük dağarcığının yaşa uygun olmaması Sözcük bulmakta, bilinen objeleri isimlendirmekte (masa, bardak. . ) güçlük Nesne isimlerini (sakal-bıyık), eylem sözcüklerini (almak-vermek) karıştırma Ses ya da hecelerin ardışıklığını (şeftali-feştali, kitap-kipat. . ) öğrenmekte zorluk
Sözcükleri doğru telaffuz edememe Öykü anlatmaya ve anlatılmasına ilgi duymama Algısal Kavramsal Alan Renk, sayı ve geometrik şekilleri öğrenmekte ve ayırt etmekte güçlük Eşleştirme (benzerlik, farklılık), sınıflandırma (boyut, renk, şekillere göre) ve sıralama güçlükleri
Zaman (dün-bugün-yarın, sabah-akşam. . ), mekan (içeri-dışarı, altında-üstünde. . ), yön (aşağı-yukarı, ön-arka. . ) kavramlarına ilişkin güçlükler Ayakkabısını ters giyme Motor Koordinasyon El tercihinde gecikme Düğme ilikleme, kesme-boyama faaliyetlerinde beceriksizlik Geometrik şekillerin çiziminde güçlük
Kaba motor becerilerde sorunlar (merdiven inipçıkmak, zıplamak, top atmak, bisiklet sürmek. . ) Sakarlık (sendelemek, düşürmek. . ) Bellek Alanı Şiirleri, şarkıları, öyküleri ezberlemekte zorluk
Dikkat-Hareket Alanı Dikkatini bir noktaya odaklamakta-sürdürmekte zorluk Hareketsiz oturmakta güçlük çekme Organizasyon Alanı Bir işe başlamakta ve bitirmekte zorlanır Giyinirken giysilerin sırasını karıştırma (yelek üzerine gömlek giyme)
Duygusal-Sosyal Alan Yaşından daha çocuksu davranma Jest ve mimikleri anlamakta güçlük Duyguların denetiminde güçlük İletişimde zorlanma
7 -11 yaş belirtileri Dil Alanı Ses ve harfler arasındaki bağlantıları öğrenmede zorluk Sözcükleri doğru telaffuz etmekte güçlük (özellikle r, ş, j) Sözcüklerdeki benzeşen sesleri karıştırma (kızkıs, mal-nal. . ) Bir sözcüğü harflerine- hecelerine doğru ayıramama (kel-i-me) Kısa bir süre önce öğrendiği sözcüğü tanıyamama
Düşük okuma hızı Okurken satır, hece atlama Okurken ve yazarken bazı sesleri ve harfleri karıştırma (b-d-p, m-n, f-v. . ) Gördüğü sayı, sözcükleri ters okuyup-yazma (1551, 6 -9, ve-ev, ne-en. . ) Yeni sözcükleri öğrenmekte güçlük Ödevlerini tamamlamak için daha çok zaman ayırma
Algısal-Kavramsal Alan Yaşına uygun oyunları anlamakta zorluk Saat öğrenmekte, zamana ilişkin kavramları ve fiillerin zamanlarını anlamakta zorluk Basit işlemleri yaparken kağıt-kaleme ya da parmak hesabına gereksinim duyma Matematik sembollerini, çarpım tablosunu öğrenmekte güçlük
Motor-Koordinasyon Alanı Çirkin el yazısı Harfleri-şekilleri yanlış yönden başlayarak çizme Şekilleri kopya etmekte güçlük Sağ-sol karıştırma Sakarlık- beceriksizlik
Bellek Alanı Günler, aylar, sayılar ve alfabenin ardışıklığını hatırlamakta güçlük Okul gereçlerini kaybetme Sürekli tekrarlanan ve ardışıklık gerektiren işlerde bellek zayıflığı Dikkat-Hareket Dikkat süresinin kısalığı Aşırı Hareketlilik
Organizasyon Alanı Ödev ve projelerini planlamakta güçlük Düşüncelerini düzenlemekte ve düzgün bir sıra ile ifade etmekte güçlük Duygusal- Sosyal Alan Arkadaş edinmekte güçlük Kolay yönlendirilme Düşük benlik saygısı
12 yaş-yetişkin belirtileri Dil Alanı Düşüncelerini sözlü ve yazılı olarak ifade etmekte güçlük Konuşurken ve yazarken dilbilgisi kurallarına uymakta güçlük Doğru ve hızlı not alamama Doğru ve hızlı okuyamama (eskisi kadar sorun olmasa da devam eder) Okuduğunu anlamakta-yorumlamakta zorlanır
Algısal Kavramsal Alan Soyut kavramları anlamakta, sonuç çıkarmakta, özetlemekte güçlük Sağ-sol karıştırma Harita okumakta, yolunu-yönünü bulmakta güçlük Yer-zaman-günleri karıştırma Matematik işlemlerinde kağıt-kalem kullanma ihtiyacı
Motor-Koordinasyon Alanı Koordinasyon alanındaki zayıflıkların sürmesi Bellek Alanı Telefon numaraları, yönergeler gibi yeni bilgileri unutma ve tekrarlatma gereksinimi Okuduğunu hatırlamakta güçlük Ödev ya da işinin son teslim tarihini unutma
Dikkat Hareket Alanı Kısa dikkat süresi Hareketsiz kalamama Organizasyon Alanı İşlerini yavaş tamamlama Randevulara gecikme Plan yapamama Dağınıklık Parayı idare etmekte güçlük
Duygusal Sosyal Alan Yüz ifadesini, kişisel mesafeyi doğru yorumlamakta, ince şakaları anlamakta güçlük Düşük benlik saygısı Başarısızlık, eleştirilme, reddedilme korkusu
Tanı Çocuğun öğrenme bozukluğu olup olmadığını belirlemek: şimdiki başarısı ile öğrenme potansiyeli arasında fark var mı? Neden öğrenemediğini belirlemek
Zeka testleri (WISC-R’ın aritmetik, şifre ya da sözcük dağarcığı, genel bilgi ve sayı dizisi alt testlerinin toplamından oluşan ACID/AVID profilleri değerlendirmede önemli bilgiler sağlar) Akademik başarı testleri (okuma, yazma, matematik testleri) Diğer özel yetenek testleri (Bender-Gestalt Görsel algı motor testi, Peabody Resim Kelime Testi, Harris Lateralleştirme Testi)
Tedavinin Temel İlkeleri Öğretmenin ve rehber öğretmenin işbirliğini sağlamak Çok duyuya dayalı eğitimle güçlü algının öğrenmede yoğun bir şekilde kullanılmasını ve zayıf algının desteklenmesini sağlamak Ailenin kısa süreli gerçekçi hedefler belirlemesini sağlamak
Çocuğun gereksinimlerine uygun ve gerçekçi bir eğitim programı düzenlemek Geri bildirim, pekiştirme ve tekrarlama ile çocuğun sorununa ilişkin farkındalığını artırmak Bireysel eğitim programı düzenlemek
Öğrenme bozukluğu olan çocuğa okulda verilmesi gereken destekler Normal sınıf eğitimine ek olarak, desteklenmesi gereken alanlarda bireysel ya da benzer güçlüğü olan çocuklardan oluşturulan küçük bir grupta kaynak oda desteği vermek Sınıfta uygun oturma düzeni (ön sırada, öğretmene yakın, az uyaranlı) ile çocuğa daha fazla dikkat yöneltmek
Sınav yöntemini çocuğun özelliklerine göre (sözlü, yazılı, çoktan seçmeli, boşluk doldurma, doğru-yanlış. . ) belirlemek, soru miktarını azaltmak ya da ek zaman vermek Ödevlerin çocuğa uygunluğunu dikkate almak ve gerekirse ödev miktarını azaltmak Bilgisayar, teyp, hesap ve fotokopi makinesi gibi teknolojik destek araçlarının kullanımına izin vermek
Mümkün olduğunca yüreklendirmek ve ödüllendirmek Yetenekli olduğu alanları ön plana çıkarmak Destekleyici sistemler (akran, sportif-sosyalkültürel etkinlikler vb. . )içinde olmasına yardımcı olmak Çocuğun ailesi ile sürekli iletişim halinde olmak
Öğrenme güçlüğü olan bireylerin bazılarında zamanla güçlüklerin tümünün çözüldüğü, bazılarında ise belli oranda devam ettiği bildirilmektedir. Sonlanımı en tutarlı biçimde yordayan öğeler, genel zeka düzeyi ve öğrenme bozukluğunun şiddetidir
Araştırmalarda en olumlu sonuçların, evde desteklenen, yüreklendirilen, okulda özel ilgi gösterilen çocuklar ile güçlü yanları ve sınırlılıklarına uygun seçilmiş çevrelerde yaşayan yetişkinlerden alındığı ortaya konmuştur.
Çocuğun akademik sosyal ve duygusal açıdan desteklenmesi ilerlemesine önemli bir katkı sağlayarak, başarısı kadar güven duygusunu da artırıcı bir rol oynayacaktır
- Slides: 95