DENEME DENEME Deneme herhangi bir konuda yazarn kendi
DENEME
DENEME Deneme, herhangi bir konuda yazarın kendi duygu ve düşüncelerini kurallara uymadan, kesin sonuçlara varmadan açıkladığı yazı türüdür. Bir yazarın, herhangi bir konu üzerindeki kesin sonuçlara gitmeden, iddiasız ve ispatsız kişisel görüş ve düşünüşlerini, içtenlikle belirttiği yazılardır. Bir tür “kalem tecrübesi”dir. Kayasandık
DENEME Batı edebiyatında essai adı verilen deneme türünün sınırlarını çizmek zordur. Çok yerde tenkit ve sohbet ile karışır. Öğretici olmadan öğretmeye, kesin sonuçlara varmadan tenkit etmeye, ispata kalkışmaksızın sonuçlar bulmaya çalışır. Kayasandık
DENEME Deneme kimi zaman öteki yazı türleriyle karıştırılır. Ama konuyu işleyişi, üslubu, ispata gitmeyişi, kesin sonuçlar vermeyişi, bilgiçlik taslamayışı ile diğer türlerden ayrılır. Kayasandık
DENEME Konuları genellikle edebiyat, sanat, bilim, felsefe olan denemeler bir fikir yazısıdır ama ne makale, ne fıkra, ne de sohbet özelliği taşır. Belli kuralları olmadığı gibi iddiacı ve ispatlayıcı bir havası da yoktur. Denemelerde sıkı kayıtlara bağlı olmayan, serbest bir kompozisyon örgüsü vardır. Kayasandık
DENEME Çoğunlukla yazar, denemeyi kendine konuşuyormuş gibi kaleme alır. Bir okuyucu kitlesine hitap ettiğini hesaba katmaz görünür. Konusunu dilediği gibi seçer, dilediği gibi işler. Ancak okuyucunun karşısına öğretici bir tavırla çıkmaz. Kayasandık
DENEME Bazen doğruyu o kadar isabetle tespit eder ki ister istemez öğretici bir havaya bürünür. Bunu sert bir üslupla değil, aksine yumuşak bir dille, sohbet havası içinde verir. Deneme, bu yönüyle sohbete benzer, ancak olayları birden açıklayışı ve çözümlemeye gidişi ile sohbetten ayrılır. Kayasandık
DENEME Özellikleri: Denemelerde öznel bir dil ve anlatım görülür, fıkrada olduğu gibi günlük bir dil kullanımı söz konusu değildir. Deneme yazarı bir dil ustasıdır. Kullandığı üslup durudur, gereksiz bir tek kelimeye bile yer vermez. Kayasandık
DENEME Planda ve anlatımda olduğu gibi üslupta da serbest davranan denemeci, samimi bir şekilde kaleme aldığı yazısında gözlemlerinden ve tecrübelerinden yararlanır. Kendisiyle konuşur gibi hatta yanında biri var da duygu ve düşüncelerini onunla paylaşıyormuş gibi yazar. Kayasandık
DENEME Bunları yaparken konuşur gibi, senli-benli, içten bir anlatımı tercih eder. Yazarın, sağlam bir bilgisi, geniş bir dünya görüşü, açık, yalın ve içtenlik dolu bir anlatışı olmalıdır. Kayasandık
DENEME Deneme Çeşitleri Klasik Deneme: Yazarın kişiliğini yansıtan, hoşça vakit geçirmek için yazılmış ve düşüncelerin hafif bir biçimde verildiği denemedir. Kayasandık
DENEME Edebî Deneme: Edebî bir konuya yeni görüşler getirmek, değişik kaynakların yardımıyla yeni bir bakış açısı kazandırmak maksadıyla yazılır. Felsefi Deneme: Çok değişik ve farklı bakış açıları kullanılarak yazılan denemelerdir. Kayasandık
DENEME Eleştirel Deneme: Bir konuyu ele alırken onun hem iyi hem kötü yanlarını ifade eden denemelerdir. Kayasandık
DENEME Kesin olmamakla birlikte ilk örneklerine Batı edebiyatından önce Japonya, Çin ve Hindistan’da rastlandığı söylenen denemenin bağımsız bir tür olarak kabul edilişi XVI. yüzyıla kadar uzanır. Kayasandık
DENEME Başta Montaigne olmak üzere Bacon, T. S. Eliot, A. Huxley denemeleriyle ün kazanmışlardır. Türk edebiyatında ilk örnekleri Tanzimat’tan sonra görülen ve daha sonraları gelişme gösteren denemenin en yetkin örnekleri Cumhuriyet döneminde verilmiştir. Bugünkü anlamıyla deneme türünde ilk yazılar ancak XX. yüzyılın başlarında görülür. Kayasandık
DENEME Bu alanda öncülük edenlerin başında Ahmet Haşim’in Bize Göre (1928) ve Guraba hane-i Laklaka n (1920) adlı eserlerindeki parçalar birer deneme yazısıdır. Refik Halit’in Bir Avuç Saçma, Üç Nesil Üç Hayat, Bir İçim Su gibi eserleri, Falih Rıfkı’nın Eski Saat, Çile, Pazar Konuşmaları deneme niteliğindeki yazılardan oluşur. Kayasandık
DENEME Eserleriyle deneme türünü gelişmesinin büyük katkılarda bulunan yazarlar arasında Suut Kemal Yetkin‘i, Ahmet Hamdi Tanpınar’ı, Nurullah Ataç’ı, Selahattin Batu’yu, Vedat Günyol’u, Orhan Burian’ı, Sabahattin Eyüpoğlu’nu, Azra Erhat’ı, Oktay Akbal’ı, Salah Birsel’i, Adnan Binyazır’ı, Nermi Uygur’u, Mehmet Kaplan’ı ve Cemil Meriç’i saymak mümkündür. Kayasandık
DENEME ÖRNEKLERİ GÖRGÜ Bir dalkavuk nezaketi vardır ki güzel değildir. Ama zaten o nezaket de değildir. Bana öyle geliyor ki bile yapılan şeylerin hepsi nezaketin dışında kalır. Meselâ gerçekten nazik bir adam, kötü ve huysuz bir insana kötü davranarak -hatta şiddet de gösterebilir- bu nezaketsizlik değildir. Düşünerek yapılan iyi muamele de nezaket değildir, hesaplı övmeler nezaket değildir. Kayasandık
DENEME ÖRNEKLERİ Düşünerek yapılan iyi muamele de nezaket değildir, hesaplı övmeler nezaket değildir. Nezaket, sadece düşünmeden yapılan ve bizim ifade etmeyi düşünmediğimiz bir takım şeyler ifade eden hareketlere denir. Aklına geleni yapan, aklına geleni söyleyen, hemen ilk hissine kendini kaptıran, daha ne hissettiğini bile anlamadan hayret, iğrenme, haz hislerini ifade eden adam, nezaketsiz bir adamdır. Kayasandık
DENEME ÖRNEKLERİ Böyle biri, daima özür dilemek zorunda kalır, çünkü hasta olmadan başkalarını rahatsız eder, üzer. Farkında olmadan anlattığı şeylerle birini gücendirmek, hoş bir şey değildir. Nazik adam, iş işten geçmeden rahatsız ettiğini fark edip derhal yolunu değiştirir, ama neler söyleyeceğini ve neler söylememek gerektiğini önceden tahmin etmek, daha büyük bir nezakettir. Kayasandık
DENEME ÖRNEKLERİ Bütün bunlar, istemeden kötülük etmemek içindir, çünkü maksadı, tehlikeli bir insanı bam telinden yakalamaksa, bunu yapmakta serbesttir, o zaman hareketi nezaketten çok ahlâk konusunu ilgilendirir. Nezaketsizlik daima beceriksizliktir. Birine yaşını hissettirmek kötü bir şeydir, ama bunu istemeden; işaretle yüz ifadesiyle ya da düşünülmemiş bir sözle yapmış olan, nezaketsizlik etmiş demektir. Kayasandık
DENEME ÖRNEKLERİ Birinin ayağına basmak, kasten yapılmışsa bir terbiyesizliktir. İstemeyerek yapılmışsa nezaketsizliktir. Nezaketsizlikler beklenmedik olaylardır, nazik adam bunlardan sakınır ve ancak dokunmak istediği şeye dokunur, onun için de iyi dokunur. Nazik, muhakkak dalkavuk demek değildir. Demek oluyor ki nezaket bir itiyat işidir. Kayasandık
DENEME ÖRNEKLERİ Nezaketsiz adam, yapmak istediğinden başka türlü şeyler yapan insandır, söylemek istediğinden başka şeyler söyleyen ya da kaba, tonu gereksiz yere yükseltilmiş sesi ile tereddüt veya kekelemeyle kastettiğinden başka anlamlar hissettiren insandır. Onun için, nezaket de eskrim gibi öğrenilebilir. Atak bir adam, kasıtlı taşkınlıklarla ne dediğini bilmeden bir şeyler diyen adamdır. Kayasandık
DENEME ÖRNEKLERİ Bir sıkılgansa, atak olmak istemeyen, fakat hareket ve sözlerin önemini hissettiği için, ne yapacağını da bilmeyen adamdır; o yüzden de bir şey söylememek, bir şey yapmamak için ezilip büzüldüğünü görürsünüz. Kendi üzerinde harcadığı bu büyük çaba; onu titreyen, terleyen, kıpkırmızı kesilen ve tabiî hâlinden daha beceriksizleşen bir insan hâline koyar. Hiç kimseyi gücendirmeyen bir hareket ve söz rahatlığı, mutlu olmak için çok önemli bir meziyettir. Kayasandık
DENEME ÖRNEKLERİ Bir yaşama sanatı, bunu hiçbir zaman ihmal etmemelidir. Alain Montaigne, Alain (Çev. Yaşar Nabi Nayır), Mutlu Olma Sanatı, Varlık Yay. , İstanbul, 1985. Kayasandık
DENEME ÖRNEKLERİ BİLGİ VE DÜŞÜNCELER Öğrenilen kazancımız daha iyi ve daha akıllı olmaktır. Epiharmus der ki insan düşünce ile görür ve duyar; her şeyden faydalanan, her şeyi düzene sokan, başa geçip yöneten düşüncedir; geri kalan her şey kör, sağır ve cansızdır. Şu muhakkak ki çocuğa kendiliğinden bir şey yapmak özgürlüğünü vermemekle onu korkak bir köle hâline sokuyoruz. Kayasandık
DENEME ÖRNEKLERİ Retorik ve gramer üstüne, Cicero’nun şu veya bu cümlesi üstüne öğrencisinin ne düşündüğünü kim sormuştur? Bunları Tanrı sözü gibi belleğimize basmakalıp yapıştırırlar; harfler ve kelimeler, anlatılan şeyin kendisi hâline gelir. Ezber, bilmek değildir; hafızamıza emanet edilen bir şeyi saklamaktır. İnsan kendiliğinden bildiği her şeyi ustasına bakmadan, kitaptaki yerini aramadan istediği gibi kullanır. Kayasandık
DENEME ÖRNEKLERİ Tamamıyla kitaptan bir bilgi ne sıkıcı bir bilgidir; böyle bir bilgi bir süs olarak kullanılsın; ama temel olarak değil. Nitekim Platon, gerçek felsefenin sağlam irade, inanç, dürüstlük, amaçları başka olan öteki bilimlerinse sadece süs olduğunu söyler. Montaigne, Alain (Çev. Yaşar Nabi Nayır), Mutlu Olma Sanatı, Varlık Yay. , İstanbul, 1985. Kayasandık
- Slides: 28