Celal BYK TANRININ VARLIINA YNELK DELLLER 1 2
Celal BÜYÜK TANRI’NIN VARLIĞINA YÖNELİK DELİLLER 1
2 AHLAK DELİLİ İnançtan ahlaka: Teolojik Ahlak dinden kaynaklanır ve tanrı emreder. Tanrısız bir ahlak anlayışı mümkün değildir. Ahlak ilkelerinin kaynağı olarak Tanrı belirlenmezse o ilkeler eksiktir.
3 Teistik düşünceye göre, mutlak bir ahlaki emir sahibi olmazsa mutlak ahlaki buyruklar nasıl olacaktır. Tanrı inancının olmadığı bir dünyada insanın eylem ve davranışları ilkesiz, kayıtsız ve hiçbir standardı olamayan kaotik bir durum sergiler ki «Tanrı yoksa her şey mübahtır» anlayışı bunu ifadelendirir.
4 Ahlaktan Tanrıya: Ahlak Teolojisi Ahlaki kanıt, kişinin ahlaki deneyiminden ve bu deneyim ile ilgili her çeşit veriden yola çıkarak Tanrı’nın varlığını ispat etmektir. Bu tarz bir kanıtı 18. yy. sonlarında geliştiren Kanttır.
5 Ahlak delili kozmolojik ve teleolojik delillerden farklı olarak objektif geçerlilik iddiasında olan bir delil değildir. Kant, Tanrının varlığını bir bilgi meselesi olarak değil, iman meselesi olarak alır. Kant’a göre inanç alanında bilgi söz konusu olsaydı, imandan söz etmek anlamsız olurdu.
6 Aslında Ahlak yoluyla Tanrının varlığı inancını temellendirmeye çalışırken Kant, büyük bir zorlukla karşıya kaldığının farkındadır. Bir yandan ahlakın otonomluğunu korumak, öte yandan da inanç ile ahlak arasında makul bir bağın var olduğunu göstermek zorundadır.
7 Kant, insanın ahlak tecrübesinden Tanrıya ulaşılacaksa önce insanın ahlaki bir varlık olduğu temellendirilmeli, sonrada ahlakilik bizi zorunlu olarak Tanrıya götürmelidir. Kant’a göre İnsan ahlaklı olmaya “mecbur” bir varlıktır. Onu mutluluğa layık kılan da yine ahlaklılıktır. Ahlakın kaynağı önceden akılda vardır.
8 İnsandaki ahlaki kavramdan hareketle üç esas kavrama ulaşır: 1 -Özgürlük 2 -Ruhun ölümsüzlüğü 3 -Tanrının varlığı
9 Özgürlük, akıl sahibi varlıkların istemesinin bir özelliğidir. Sadece özgürlük idesi altında bulunan varlık pratik açıdan özgür olabilir. Yargılarında başka bir şeyden yönetilmeyi kabul eden bir akıl düşünülemez.
10 Kant insanın mutlu olması gereken bir varlık olduğunu, bunun da ahlâklı olmakla elde edilebileceğini söylemiştir. Kant'a göre böyle olduğu takdirde insanoğlu ulaşabildiği en yüksek iyiyi de elde etmiş olacaktır. Ancak Kant'a göre mevcut şartlarda (maddi dünyada) ahlâkla mutluluğun bir araya gelmesi çok zordur. İçerisinde yaşadığımız dünya ve fizikî çevrede pek çok engeller bulunmaktadır. Dolayısıyla bunun mevcut dünyamızda gerçekleşmesi imkânsızdır.
11 Kant'a göre insanın ahlâklı olarak mutluluğu yakalayabilmesi ve mükemmel bir varlık olması için iki unsur gerekmektedir. Birincisi onun ölümsüz olması lâzımdır. Çünkü insanın şu anki yaşamı çok kısadır ve sorunlarla doludur. Sonuçta insan sonsuz bir yaşama sahip olmalıdır. İkincisi ve en önemlisi ise bunları kendine sağlayacak yüce bir gücün varlığı gerekmektedir. Bütün bunları düşünmenin yolu da evreni ahlâk kanunlarına göre idare eden mutlak bir varlığın tasavvurundan geçecektir.
12 Sonuçta Kant'a göre ahlâkî ilkeler sadece ilke olarak kalmamalıdır. Ahlaki inanç ilkelerine göre davranmak zorunludur. Bu ilkeler yaşama geçirildiği takdirde anlamlı olacaklardır. Bunun garantisi de ölümsüzlüğü bize kazandıracak olan Tanrı'nın varlığıdır.
13 Bu noktadan hareketle Kant’a göre ahlaki bir varlık olan Yaratıcı’nın varlığının kabul edilmesi gerekmektedir.
14 Bir an için Tanrının olmadığı düşünülsün o zaman; 1 - En yüksek iyinin gerçekleşmesi düşünülemez. 2 -Bu takdirde mümkün olmayan bir şeyi gerçekleştirmek ahlaki bir vazife olmaz. 3 - Fakat en yüksek iyiden vazgeçildiği takdirde de ahlak kanununa göre davranmak tehlikeye düşer. 4 - Oysa bu ahlak kanununa uyulmadığı takdirde insan kendisi karşısında kötü olur. 5 - Öyleyse Tanrının varlığı inkar edilmemelidir.
15 A. E. Taylor’un Tanrı var mıdır? isimli eserinde: “Deneyimlerimize göre ahlaki talepler zorlayıcı ve bağlayıcıdır. Onların bu özelliği, kendi düşünce ve kararlarımızdan değil, daha yüce ve evrensel bir varlıktan gelmektedir. Vicdanımızın sesi, yaşayan bir Tanrı’nın faaliyetinin açık işaretidir” demektedir. Yani bir anlamda Ahlaki ideal, objektif olup herkes için geçerlidir.
16 Kesin bir olgu-değer ayrımından söz edilemez. Sürekli bir ahlaki ilerleyiş içinde bulunan insan, bir takım taleplerle karşılaşmakta ve ilahi insiyatif onu daima ileriye doğru çekmektedir. Bu taleplerin son kaynağı insan olamaz. Yine uğruna her şeyimizi feda etmeye hazır olduğumuz bir gaye, dünyevi bir gaye olamaz.
17 İşte böyle bir gaye, varlığında bütün iyilikleri toplayan, varlığın da değerin de asıl kaynağı olan Tanrı’dır. O halde, ahlaki şuur ve ahlaki ilerleme, bizi bir Tanrının var olduğu inancına götürür.
18 Görüldüğü gibi Ahlak delili, mantıki bir kesinlik iddiasıyla ortaya çıkmamaktadır. İnsanın ahlaki deneyimi hareket noktası olarak seçtiğimiz takdirde, nasıl bir düşünce içine girebileceğimizi göstermektedir.
- Slides: 18