BLMSEL MAKALE YAZIM TEKNKLER Yaynsz bilim ldr v
BİLİMSEL MAKALE YAZIM TEKNİKLERİ Yayınsız bilim ölüdür
v Bir bilgiyi, olayı, haberi veya bir gözlem, inceleme veya araştırma bulgularını bir başkasına aktarmak? v ilk bakışta basit ve özel bir eğitim gerektirmeden yapılabilecek bir iş gibi gözükebilir; v Ancak, bilgi aktarımı çoğu zaman sanıldığından daha zor ve karmaşıktır
v Aslında her bilgi aktarımı, genel anlamda, bilgi aktaran ile bilgi alacaklar arasındaki iletişimden başka bir şey değildir v İletişim; bilginin, bir vasıta aracılığı ile, bir kaynaktan alıcıya aktarılması sürecidir ve tüm tarafların bilgi alışverişi yapılacak ortak bir dili anlamalarına ihtiyaç duyar. v Etkin bir iletişimin olmazsa olmazları bilgi aktarımı için de geçerlidir; açıklık, sadelik, basitlik, anlaşılabilirlik vb gibi
v Bilgi aktarımındaki güçlük hayatın çok çeşitli alanlarında görülebilir v Örneğin, lise ve fakültelerdeki yazılı sınavlarda, pek çok öğrenci bildiklerini anlaşılabilir şekilde sınav kâğıdına aktarma konusunda ciddi sorunlar yaşamaktadır. v Öğrenci aslında sorunun cevabını bilmektedir ancak bildiklerini ifade etmeyi beceremez; etkin bilgi aktarımı yapamaz ve hak ettiği notu alamaz
v Pek çok bilim insanının ortak sorunu da sözlü ve özellikle yazılı şekilde bilgi aktarımında yetersiz olmalarıdır v Konusunda uluslararası düzeyde araştırmalar yapan pek çok bilim adamı ne yazık ki makale yazma konusunda yetersizdir v Oysa, Bilimsel araştırmanın gayesi yayındır; yayınlanmayan bir bilimsel araştırma eksik kalmış demektir; yayınsız bilim yapılamaz
Bilimsel bilgi aktarımı • 1) Bilimsel bilgi aktarımında yapılması gereken ilk iş, söz konusu bilginin bilim camiasına sunulmağa değer olup, olmadığını belirlemektir • Bu aslında, bütün bilgi aktarımlarında çok önemlidir; aktarılacak bilginin başkasına sunulmaya değer olması gerekir • Özellikle, gazetecilikte bu durum çok belirgin olarak karşımıza çıkmaktadır; gazetecilikte her bilgi haber değeri taşımaz
• Bilim adamları araştırma sonuçlarını yayınlanmadan önce, yayın yapılacak konuyu çok dikkatli bir şekilde gözden geçirmeli, bilim camiasına duyurmak istedikleri bulgunun duyurulmağa değer olup olmadığına karar vermelidir • Bunun için bilim adamlarının bilimsel gelişmeleri yeterince izlemesi ve yayın yapılacak konunun o günkü uluslararası düzeyinden detaylı bir şekilde haberdar olması gerekir; çok makale okumak…
• 2) Bilimsel bir çalışmadan elde edilen bulgu duyurulmağa değer bulunursa, bunun belirli esaslara göre ve belirli bir düzende yapılması gerekir • Bu düzeni bilebilmek ise tecrübe, daha genel bir terimle "görgü" gerektirir • Elde edilen yeni bulgu, aynı konuda daha önceki çalışmaların ortaya koymuş olduğu bulgulardan, yani bilinenlerden oluşan bir bütün içine yerleştirilmelidir
• Diğer bir ifade ile her yeni bulgu, o güne kadarki bilinenlerin oluşturduğu bilgi kümesi içine yerleştirilmeli, o bütünün tamamlayıcı bir unsuru olmalıdır • Böylece, sadece konu uzmanı olanlara değil, konu dışındaki bilimcilere de yeterli bilgi verebilecek bilgi aktarımı gerçekleşmiş olur
• 3) Bilimsel araştırma bulgularının aktarımında, önemli konulardan birisi makale yazım dilidir; İlgili konuda çalışanların geliştirdikleri kendine has terim ve cümleciklerden oluşan özel dil • Bu yazım dili, geçmişten günümüze yeni kavramların gelişmesiyle oluşmuştur, bilgi aktarımının çok daha kısa, kolay, basit ve anlaşılır bir yazımla yapılmasını sağlar • Ayrıca yazarın, ilgili konuda çalışanların oluşturduğu bilim camiasının üyesi olup olmadığını da ortaya koyan bir göstergedir
• Makaleyi inceleyerek yayınlanması konusunda karar verecek olan editörler ve hakemler, kullanılan dilden hareketle, camia dışı makaleleri daha ince bir süzgeçten geçirirler • Bazen bir makale, önemli bulgular içermesine rağmen, sırf kullanılan dil uygun olmadığı için, bazı ciddi uluslar arası dergiler tarafından reddedilmektedir • Yani, aslında iyi olan bir makale, yazım dili nedeniyle kötü olarak sınıflanabilmektedir
• Ancak, gerçekten henüz konu ile ilgili bilim camiasının üyesi olmadan ve kullanılan yazım dilini anlamadan, gösteriş mahiyetinde, birkaç terimini veya söylem parçacıklarını kullanmaya kalkmak fayda yerine zarar getirir • Böyle bir yazım, yazarın acemiliği hakkında en sağlam ipuçlarını verir ve bulguları iyi olan makaleye baştan kötü gözle bakılmasına neden olabilir
• 4) Makale yazmak, bilimsel tebliğ vermek, poster hazırlamak gibi ilk bakışta basit görünen işler aslında çok sayıda küçük detaylardan oluşmaktadır • Tecrübesiz bilimci, önemsiz sandığı bu çok sayıdaki küçük detayları genellikle acı bir şekilde öğrenir; makalesi reddedilir • Çoğu zaman, kolay zannedilen ve önemsenmeyen detaylar yüzünden, ilk denemesi başarısızlıkla sonuçlanır; makale yayına kabul edilmez
• 5) Makale yazma belli bir "terbiye" ve "görgü" gerektirir; bu terbiyeyi almadan, onun gerektirdiği eğitimden geçmeden, bir araştırıcının bilimsel makale yazması zordur • Makale yazarken bilinmesi gerekenler: genel bir mantık silsilesi içindeki bilgi takdim kalıbına ilâveten, • Uluslararası bilim camiası tarafından oluşturulmuş ve bir çoğu yazılmamış, alışkanlık ve kurallardan oluşur
• 6. Uluslararası bilim camiasının üyesi olmak Türkiye’deki bir kısım bilimcinin en büyük sıkıntısı her şeyden önce uluslararası bilim camiası içine dahil olamamaktır • Evrensel bilim diline yabancılık, uluslararası bilim topluluğuna uzaklık, sorgulayıcı ve eleştirel düşünme eksikliği vb gibi sebepler makale yazmanın gerektirdiği bilgi ve disipline ulaşmamızı zorlaştırmaktadır • Özellikle de, bilim insanlarının pek çoğunun okuma ve yazma özürlü olması. . .
• Bazı bilim adamları aslında bu eksikliğin farkında bile değildir, ya da bilimsel makale yazma konusunda da bir eğitimin gerekli olduğunu düşünmez • Yetersiz imkanlardan dolayı yurt dışı bilimsel toplantılara katılamayan, iyi bir yabancı dil bilgisine sahip olmayan, uluslar arası yayınları takip edemeyen ve mevcut yayınları okumayan bilim adamları nasıl iyi makale yazabilir ki? • İnsanın yazma yeteneği ve görgüsü ancak okudukça ve yazdıkça gelişir
• 7. Bilimsel araştırmanın gayesi yayındır; üretilen her bilgi yayınlanmalıdır • Bilim adamı bir araştırma yapmaya karar verirse, araştırma sonuçlarını yazmaya ve yayınlamaya da karar vermiş demektir • Bilim adamları esas olarak, ne laboratuvar işlerindeki akıl ve çabukluklarıyla ne bilimsel konulardaki yetenekleri ne de sempatiklikleri veya zekâlarıyla ölçülürler. • Bilim adamları, yayınlarıyla değerlendirilir ve bilinirler veya bilinmeden kalırlar.
• 8. Bilimsel bir deney, sonuçları ne kadar göz kamaştırıcı olursa olsun, bu sonuçlar yayımlanıncaya kadar tamamlanmış değildir • Aslında, bilim felsefesinin anahtar taşı, “özgün araştırma yayımlanmalıdır” varsayımıdır • Yeni bilgiler, sadece bu şekilde gerçeklik kazanır ve mevcut veri tabanına eklenerek bilimsel bilgi adını alır
• Start, finish, publish; • If you start the work, but you will not finish it, why do you start it? • Moreover, if you finish the work, but you will not publish it, why do you finish it? Michael Faraday
• Bilimsel araştırmada en önemli amaç yayın olmasına karşın, birçok bilim adamı bu konudaki sorumluluğunu ihmal etmektedir • Bir bilim adamı, çok yoğun çalışmalarıyla verileri elde etmek için aylar veya yıllar geçirecek, • fakat bilimsel yazım-yayın ile ilgisiz-bilgisizyetersiz olduğundan, elde ettiği bu çok değeri bilgileri kayboluşa bırakacak • Bu anlaşılması güç bir şey olsa gerek!
• 9. Bilimsel araştırma, belki de meslekler arasında tek olarak; • Planlı ve sistemli bir şekilde, ne yapıldığını, nasıl yapıldığını ve ondan neler öğrenildiğini gösteren yazılı bir belge temin eden bir özelliğe sahiptir • Anahtar kelime, yeniden üretilebilirliktir • Bilimsel yazımı tekil yapan işte budur
• Bilimsel araştırmacı sadece bilim yapmakla kalmamalı, aynı zamanda bilimi yazmalıdır • Kötü yazım, iyi bilimin yayımlanmasını engelleyebilir veya geciktirebilir ve çoğunlukla da böyle olur. • Maalesef, bilim adamları çoğu zaman bilimin teknik yönlerine öylesine ağırlık vermektedir ki, iletişim sanatı ihmal edilir veya görmezden gelinir
• 10. Yayınlanmamış veya reddedilmiş makalelerin, pek çok bilim adamı tarafından genellikle unutulan en önemli sebebi, doğru ve uygun olmayan yazım tarzıdır. • Bilim adamlarının çoğu, kendi görevinin verileri toplamak, analiz etmek ve sonuçları cümle dizileriyle rapor haline getirmek olduğunu; • Buna karşılık, iyi kalitede makale yazımının dergi editörleri ve bilimsel hakemlerin görevi olduğunu düşünür
• Az sayıda makale gelen ve daha yeni olan birkaç dergi için bu doğru olabilir; fakat yüzlerce yayın alan köklü bir dergi için asla geçerli değildir • Böyle dergilerin editör ve hakemleri, çoğu zaman metot ve bulguları bile incelemeye gerek görmeden, kötü yazılan bir makaleyi kolayca fark edeceklerdir • “sonra ne mi olacaktır? ” • Ağrı kesici ilacınızı içseniz iyi olur! Ya da, en iyisi başka bir dergi aramaya başlayın
• Kısaca, birçok iyi bilim adamı “kötü yazar“ dır • Hatta kesin bir şey vardır ki, bilim adamı yazmayı sevmez • "Doğa bilimcinin yaşamı, o sadece gözlemek zorunda olup asla yazmak zorunda kalmasaydı, mutlu bir yaşam olurdu“ Charles Darwin
• Bazı bilim adamları rutin aktiviteler ve günlük işleri bahane eder, bazıları ise, tuhaftır ama, iyi yazma yetenekleri olmadığını ileri sürerler • Oysa, zihinlerinde yüzlerce parlak fikir vardır fakat bu fikir ve düşünceleri kapsamlı bir makale haline çevirmeyi becer (e) mezler. • Aslında bu yeteneksizlik çoğu zaman sadece bir his ya da düşünceden kaynaklanır; • yazmaya hiç teşebbüs etmeden, yeteneksizlik düşüncesi oluşur
• Acemi yazarlar için temel kural şudur; • “Önce başla, sonra başarırsın”. • Ya da; “Başlamak, bitirmenin yarısıdır” • Yazmaya başlamadan, yazma konusunda yeteneksiz olduğumuzu nasıl bilebiliriz ki? ? • Unutmayınız ki, yazma yeteneği de diğer yeteneklerimiz gibidir; uyguladıkça gelişir • İyi makale yazmak istiyorsanız, bolca pratik yapın, • çok makale okuyun ve yazın.
- Slides: 28