BLM FELSEFE S Bilim Felsefesi Nedir Bilim felsefesi
BİLİM FELSEFE Sİ
Bilim Felsefesi Nedir? Bilim felsefesi genel anlamda; bilimin ne olduğu, bilimsel düşüncenin yapısı, bilimsel yöntemlerin işlevsizliği. Bilimsel sonuçların özellikleri, bilimin değeri gibi konuları sorgulayan disiplindir. Kısaca bilim felsefesi bilimle ilgili sorular sorarak bilim üzerine felsefe yapar.
Bilim felsefesi; Bilimin yapısını, v Bilimin doğasını, v Bilimsel kuramlarla gerçeklik arasındaki ilişkiyi, v Bilimde yöntem problemini inceleyen disiplindir. NOT: Bilim felsefesi; insanların bilimle doğayı ve dünyayı açıklamasına rağmen, bilimin kendisinin de açıklanmaya muhtaç olduğu kabulünün bir sonucu olarak ortaya atılmıştır. v
Bilim Felsefesinin Temel Soruları Bilim nedir ? Bilim, evrenin ya da olayların bir bölümünü konu olarak seçen, deneysel yöntemlere ve gerçekliğe dayanarak yasalar çıkarmaya çalışan yöntemli bir araştırma sürecidir.
Bilimsel yaklaşım nedir ? Bilimsel yaklaşım, herhangi bir konuyu, bilimin kriterlerine uygun olarak, bilimsel yöntemle ele alma, inceleme ve o konunun üzerine düşünmedir. Bilimsel yöntem nedir? Bilim insanlarının bilimin konusuna giren olgulara ilişkin bilimsel bilgi üretmek ve bu olguları açıklamak amacıyla yaptıkları işlemlerin tümüne bilimsel yöntem denir. o
Bilimsel sonuç nedir ? Bilimsel yöntem kullanılarak, kesin, nesnel ve sistemli bilgilere ulaşmaktır. Bilimsel düşüncenin işlevi nedir ? Doğa olaylarını ve toplumsal yaşamla ilgili olguları açıklamak, yordamak ve denetim altına almaktır. Olgu yada olgusal durumları açıklamak bilimsel düşüncenin en temel işlevidir. Bilimi diğer insani etkinliklerden ayıran özellikler nelerdir? Bilimsel bilgi objektif, sistemli ve düzenli olması yönüyle gündelik bilgiden; durağan olmaması bakımından dini bilgiden; gerçeğe dayanması bakımından da mitolojik bilgiden farklıdır.
Felsefe Bilim İlişkisi Felsefe ile Bilimin Benzerlikleri Ø Felsefe de bilim de eleştirel ve sorgulayıcı bir tavırla doğru bilgiye ulaşmayı amaçlar. Ø Hem bilim hem de felsefe akıl ve mantık ilkelerine dayanmaktadır. Ø Hem felsefe hem de bilim evrendeki düzeni, insanı ve hayatı anlamak istemektedir. Ø Gerçeği akla dayanan gerekçelerle açıklamak isterler.
Felsefe ve Bilimin Farklılıkları BİLİM FELSEFE Varlığı parçalara ayırarak inceler. Varlığı bir bütün olarak ele alır. Varlığa bilimsel yöntemlerle yaklaşır. Akıl ve mantık kuralları ile düşünceleri temellendirmeye çalışır. Objektiftir. Subjektifitr. Sadece olgularla ilgilenmektedir. Hem olguları hem değerleri konu alır. Bilimsel sonuçlar kesindir. Kesinlik yoktur. İnsan hayatını kolaylaştırmaya çalışan faydalı bilgiler elde etmek ister. Fayda ve çıkar arama isteği yoktur. Bilim olanı inceler. Bilimin sonuçları olgusal olarak doğrulanabilir. Olması gerekeni inceler. Olgusal bir doğrulama söz konusu değildir……….
Bilimin Felsefenin Konusu Olması v İlk çağlarda felsefe ve bilim iç içe geçmiştir. Daha sonraki dönemlerde ise bilimler hızla bağımsız birer bilim dalı haline gelmeye başlamışlardır. v Özellikle 19. yüzyılın başı ile 20. yüzyılda bütün bilim dallarının büyük bir gelişme göstermesi ve felsefeden ayrılarak bağımsız bir alan halini alması karşısında düşünürler bilim hakkında yeni görüşler öne sürmüşlerdir. v Böylece ‘neyin bilim olduğunu, neyin de bilim olmadığını sorgulayan’ bilimi ve bilimsel yöntemi konu edinen felsefe alt dalı yani ‘bilim felsefesi’ ortaya çıkmıştır.
Bilimin Tarihsel Gelişimi Bilim, doğanın yapısı ve işleyişini ortaya çıkarma yönündeki düşünsel merakın sonucunda ortaya çıkmıştır. Bilimin önemi de, ortaya çıktığından bu yana artarak devam etmektedir. Bilimlerin nasıl ortaya çıktığını ve hangi aşamalardan geçerek günümüze ulaştıklarını anlamak için yapılan çalışmalara bilim tarihi denilmektedir.
İlk Uygarlıklarda Bilim: ü İlk bilimsel çalışmalar Çin’de ve Hindistan’da başlamış, daha sonra Mısır ve Mezopotamya’da devam etmiştir. ü Bu uygarlıklarda bilimin mitoloji, din ve büyü ile iç içe olduğu görülür. ü Burada astronomi, tıp, matematik, geometri gibi bilimlerin temelleri atılmıştır.
İlkçağ ( MÖ 4000 -500): İlk Çağda, özellikle Aristoteles ve diğer filozofların görüşleri doğrultusunda bütün felsefe bütün bilimleri kapsamaktadır. Bilimler daha sonraki dönemlerde felsefeden ayrılmaya başlamıştır. Felsefeden ayrılan bilimler Thales ve Pisagor’un bağımsız bir alan haline getirdiği ‘matematik’ ve Öklid’in sistemleştirdiği ‘geometri’ bilimidir. Arşimet ise ‘mekanik’ bilimine bağımsız bir kimlik kazandırmıştır. Batlamyus ‘astronomi’ alanında büyük çalışmalar gerçekleştirdi. ‘Mantık’ bilimibi kuran Aristoteles ‘fizik’ ve evren hakkında uzun yüzyıllat kabul edilen görüşler ortaya koydu.
Ortaçağ (500 -1450) Batı dünyası Ortaçağa geçer geçmez, İlkçağda oluşturulan bilimsel yolu terk etmiştir. Bu dönemde Avrupa’da her türlü, bilimsel çalışma ve gelişme yasaklanmıştır. Tüm ortaçağ süresince Batı dünyasında ‘skolastik düşünce’ hakim olmuştur. Ortaçağda İslam dünyasında ise büyük bilimsel gelişmeler yaşanmaktadır. İbn-ül Heysem ‘optik’ bilimini kurmuştur. İbn-i Sina ‘Fizyoloji’, ’Tıp’ biliminde önemli çalışmalar gerçekleştirmiştir. Uzun süre en büyük tıp otoritesi kabul edilmiştir.
Cabir bin Muhammes el Harezmi ‘cebir’ bilimini kurmuş ve kullanışsız roma rakamları yerine yeni bir rakam sistemi geliştirmiştir. Cabir bin Hayyam element anlayışının oluşmasını sağlamış ‘kimya’ bilimini kurmuştur. Biruni ‘trigonometri’ ile ilgili yeni teoremler bulmuş, ‘astronomi’, ’coğrafya’, ’tarih’, ’eczacılık’ üzerine çalışmıştır. Battani, yeni ‘astronomi’ tabloları hazırlamıştır. İbn-i Nefis ‘tıp’ alanında küçük kan dolaşımını bulmuştur. Cezeri, ‘mekanik’te kendiliğinden işleyen düzenekler oluşturmuştur.
Skolastik Düşünce; Latince okul kelimesinden türetilip, anlamca okul felsefesi anlamına gelmektedir. Bu felsefenin temeli teolojiye dayanmaktadır. Bu felsefe daha çok kilise okullarında yapılmaktadır. Skolastik felsefeyi yapan Ortaçağ filozofları kendilerini araştırıcı değil, hoca olarak kabul etmektedir. Çünkü Ortaçağ filozofları gerçeğe; ‘zaten’, sahip olmadıklarına inanmaktadır. Bunun için de ayrıca gerçeği aramaya gerek görmemişlerdir. Skolastik felsefe yeni düşüncelere ve gelişmelere karşı kapalı olduğu için ‘dogmatık’ bir yapıya sahiptir. Bu dönemde ortaya çıkan Leonardo Da Vinci, G. Bruno, Galile gibi düşünürler farklı fikirlerinden dolayı kilise tarafından yargılanmış hatta cezalandırılmıştır.
Yeniçağ (1450 -1789) Rönesans: Rönesans, İlk çağ filozofları örnek alındığı için ‘yeniden doğuş’ anlamına gelmektedir. Bu dönemde; özgür düşünme ve araştırma önem kazanmış, doğa ve insan incelenmeye başlamıştır. Kopernik, Batlamyus’u eleştirerek güneş merkezli evren görüşünü geliştirmiştir. Kepler gezegenlerin dönüş hızlarını hesaplamış ve güneş etrafında elips yörünge çizdiklerini bulmuş ve kendi adıyla anılan üç yasa ortaya koymuştur. Descartes ‘analitik geometriyi’ kurmuştur.
Galileo ‘evrenin kitabı matematik dilde yazılmıştır. ’ görüşünden hareketle matematiği, astronomi ve fiziği uygulayarak evrendeki olayların matematik mekanik açıklamalarını yapmıştır. Doğa bilimlerindeki başarı ‘yöntem’ tartışmalarını ortaya çıkarmıştır. Francis Bacon, Aristo’nun ‘tümdengelim’i yeni bilgi vermez, doğaya egemenliği ‘tümevarım’la elde edilen bilgiler sağlar görüşündedir.
17. Ve 18. Yüzyıllar (Aydınlanma Felsefesi) Newton ‘evrensel yerçekimi’ yasalarını bulmuştur. v Matematik ve Öklid geometrisine dayanan Newton fiziğinin, doğaya uygulandığı ve bilimin daha da ilerlediği bir dönemdir. v Newton fiziği, evrende mutlak determinizm ‘belirlenimcilik) vardır düşüncesine dayanır. Buna göre doğa yasaları zorunlu olan yasalardır. v Newton’ın mekanik ve determinist dünya görüşü, Kant ve Laplace’ın mekanik anlayışını etkilemiştir. v Lavoisier ‘modern kimya’yı kurmuştur. v Galvani ve Volta ‘elektriği’ bulmuştur. v
Yakın Çağ (19. Yüzyıl -? ) Faraday, elektrik akımının mıknatısla üretilebileceğini ortaya çıkarmıştır. Darwin, ‘Türlerin Kökeni’ adlı kitabında ‘evrim teorisi’ni ortaya atmıştır. Pasteur, kuduz aşısını oluşturmuştur. Mendel, kalıtım bilimini kurmuştur. Einstein, ‘relativite’ (görecelik) kuramını sistematize etmiştir. Planck kuantum fiziğini oluşturmuştur. Bu gelişmelerin ardından 20. yy ‘Uzay Çağı’ olarak adlandırılmıştır. İnsanlar ilk defa Ay’a ayak basmışlardır.
Lobachewsky, geometride doğru çizgiyi reddedip iki nokta arasında bir eğrinin varlığını kabul etmiştir. Rieman, üçgenin iç açılarının toplamının 180 dereceden fazla olduğunu söylemiştir. Bohr, bugün de geçerli olan atom modelini ifade etmiştir. Broglie, dalgalar mekaniğini kurarak ışığın ve sesin dalga yayıldığını ortaya koyar. Determinizmden indeterminizme doğru gelişen bilim anlayışını ortaya çıkarmıştır. Claud Bernard’ın çalışmalarıya biyoloji bilim haline gelmiştir. Heisenberg, atomların iç dünyasında (mikrokozmos) kesinsizlik bulunduğunu öne sürerek ‘Heisenberg belirsizliği’ kuramını geliştirmiştir. Böylece Newton fiziği yanında ayrıca, kuantom fiziğinin ve göreceliğinin ilkeleriyle evren, yeniden açıklanmaya çalışılmıştır.
Son gelişmelerle siyantizm (bilimcilik) anlayışına karşı, indeterminizm (Neden-Sonuç) ilişkisini reddetme ve bilimin yapısını eleştirme) görüşünü ortaya atmıştır. Siyantizm: (Bilimin sağladığı bilgiyi mutlaklaştıran bilimcilik) Pozitivizmin bir kolunu ifade eder. Metafizik ve ahlaki problemler de dahil her sorunun madde ve hareketin araştırılmasından elde edilecek verilerle çözülebileceğini savunan görüştür.
- Slides: 21