Blm 6 ALGILAMA VE BREYSEL KARAR ALMA rgtsel
Bölüm 6 ALGILAMA VE BİREYSEL KARAR ALMA Örgütsel Davranış, Stephen P. Robbins ve Timothy A. Judge, Çeviri Editörü: Prof. Dr. İnci Erdem Düzenleyen: Şemi Bora, İşletme Bölümü, İşletme ve Ekonomi Fakültesi, DAÜ 6 -1
ALGILAMA SÜRECİ Algı Nedir? Bireylerin çevrelerini anlamlandırabilmek adına, duyumsal izlenimlerini düzenleme ve yorumlama süreçlerine verilen isim Davranışlarımız, gerçekliğin kendisine göre değil, neyin gerçek olduğunu algıladığımıza göre şekillenir . 6 -2
Algıyı Etkileyen Faktörler • Üç başlık altında incelenebilir: 1. Algılayanın nitelikleri: algılayan bireyin kişiliği, tecrübeleri, inançları, beklentileri 2. Algılananın (hedefin) özellikleri: algılanan nesneyle (canlı cansız tüm varlıklar) ilgili faktörler – ses, boyut, benzerlik vb. 3. Algılama sürecinin gerçekleştiği ortam: fiziksel, sosyal ve örgütsel çevre koşulları, zaman • Bu faktörler algılamanın bireyden bireye farklı biçimlerde gerçekleşmesi üzerinde etken olmaktadır. Algısal çarpıtma ve yanılgılara da sebep olur. 6 -3
Algılayanla ilgili faktörler n Bir hedefe baktığınız ve gördüğünüz şeyi algılamaya çalıştığınızda bu hedefle ilgili yorumunuz büyük oranda kişisel özelliklerinizden etkilenecektir. Örnek: tutumlar, kişilik, amaçlar, ilgi alanları, geçmiş deneyimler, beklentiler n Örnek: polisleri otoriter, gençleri tembel veya memurları ahlaksız olarak düşünüyorsanız bu insanları, gerçek kişiliklerinden bağımsız olarak, onları öyle algılarsınız. . 6 -4
Hedefle ilgili Faktörler • Hedefin özellikleri bizim o hedefi nasıl algıladığımızı etkileyebilir. • Hedeflere tekil olarak bakmadığımızdan dolayı yakın veya benzer nesneleri gruplama eğilimimiz, hedefin geri planla ilişkisi, algımızı etkiler • Örnek: gürültücü insanlar, sessiz olanlara göre toplumda daha çabuk fark edilirler. İnsanları farklı özellikleri olsa da diğer gruplara oranla daha net görürüz. örneğin; kadın ve erkekler gibi. 6 -5
Durumla ilgili Faktörler • Mekan, aydınlatma, sıcaklık ve duruma bağlı etmenler gibi nesneyi gördüğümüz ana ilişkin uyaranlar, nesneyi nasıl algıladığımız etkiler. • Örnek: gece kıyafeti giymiş bir kızı, bir düğün salonunda fark etmeyebilirsiniz ama o kız aynı kıyafetle derse gelirse hepimizin dikkatini çeker. . 6 -6
Algılayan kişinin nitelikleri Algılanan kişi, nesne veya olayların özellikleri Algılama sürecinin gerçekleştiği ortam Algısal sürecin evreleri 1. Dikkat ve Seçim 2. Bilgilerin Organizasyonu 3. Bilgilerin Yorumu 4. Tekrar Hatırlama Algılama Süreci Algılayan kişinin davranışsal cevabı İnanç, duygu, kanaat, değer oluşumu, davranış ve tavırların belirlenmesi
İNSANLARI ALGILAMA DİĞERLERİ HAKKINDA YARGIYA VARMA Atıf Teorisi n Atıf teorisi: belirli bir davranışa atfettiğimiz anlama dayanarak insanları nasıl farklı şekillerde yargıladığımızı açıklamaya çalışır. n Bu teori bir insanın davranışını gözlemlerken davranışın içsel nedenlerden mi yoksa dışsal nedenlerden mi kaynaklandığını belirlemeye çalıştığımızı anlatır. Bunu belirleyebilmek için ise 3 temel faktöre ihtiyacımız vardır : n 1 - Farklılık n 2 - Mutabakat (görüş birliği) n 3 - Tutarlılık. : 6 -8
İçsel ve Dışsal Nedensellik Birey davranışları içsel veya dışsal nedenlere atfedilir: nİçsel kaynaklı davranışlar: Kişinin kontrol edebileceğini düşündüğümüz davranışlardır. Örnek: bir çalışanınız işe geç kaldığında bunun nedenini gece geç saatlere kadar eğlenmiş olmasına bağlamanız içe atıftır. n. Dışsal kaynaklı davranışlar: İnsanların durumlar tarafından belirli bir şekilde yapmaya zorlandığını düşündüğümüz davranışlardır. Eğer çalışanın işe geç kalışını trafiği tıkayan bir kazaya bağlıyorsanız bu dışa atıftır. . 6 -9
İçsel ve Dışsal Nedenselliği Belirleyici Faktörler 1. Farklılık 2. Mutabakat (Görüş Birliği) 3. Tutarlılık . 6 -10
1. Farklılık: Bireyin farklı koşullarda farklı davranışlar sergileyip sergilemediğini ortaya koyar. Davranışın alışıldık olup olmadığına bakılır. n Örnek: İşe geç kalan çalışan bu durumu sürekli olarak tekrarlıyorsa bunun sebebini içe atfederiz. Eğer durum alışılmadık ise işe geç kalma sebebini dışsal nedene atfederiz. 2. Mutabakat: Eğer, herhangi bir durumla karşıya kalan herkes, bu durum karşısında aynı tepkiyi veriyorsa bu durumda davranış üzerinde mutabakat (görüş birliği) olduğunu söyleriz. n Örnek: İşe geç gelen çalışanla, aynı yolu kullanan diğer çalışanlar da işe geç kaldıysa (atfetme açısından mutabakat yüksek) çalışanın geç kalmasını dışsal nedenlere, tam tersi durumda ise içsel nedenlere bağlarız.
. 3. Tutarlılık: Bir davranışın zaman içinde benzer durumlarda, tekrar ortaya çıkmamasına tutarlılık adı verilir. Gözlemci kişinin davranışlarında tutarlılık arar. Kişi sürekli aynı şekilde mi davranmaktadır? n Örnek: Bir çalışan aylar boyunca işe hiç gelmemişse sadece 1 gün 10 dakika geç gelmesi ; haftada birkaç kez işe geç gelene göre farklı algılanır. Davranış ne kadar tutarlı ise onu içsel nedenlere atfetmemiz o kadar olasıdır. . 6 -13
Atfetme Hataları n Yanılgılar ve önyargılar atıflarımızı çarptırabilir. İki kısımda incelenebilir: 1. Temel Atfetme Hatası 2. Kendine Hizmet Eğilimi 1. Temel Atfetme Hatası: Diğerlerinin davranışları hakkında yargıda bulunurken içsel nedenleri abartma, dışsal nedenleri ise küçümseme eğilimi. Örnek: satış müdürünün satış elemanlarının gösterdiği düşük performansı rakibinin yeni piyasaya çıkardığı yenilikçi bir ürüne değil de elemanlarının çalışmamasına bağlaması. 6 -14
. 2. Kendine Hizmet Eğilimi: Bireylerin kendi başarılarını içsel faktörlere, başarısızlıklarını ise dış faktörlere atfetme eğilimi. Örnek: kişiler veya örgütler başarılarını kendi yetenek ve gayretleri gibi içsel faktörlere başarısızlıklarını kötü şans veya iş arkadaşları gibi dışsal faktörlere bağlaması . 6 -15
İnsanları Yargılarken Yaygın Olarak Kullanılan Kısayollar • İnsanları yargılarken birçok kısa yola başvururuz. Bu teknikler, tahminde bulunabilmemiz için geçerli veri ve hızlı sonuca ulaşmaya yardım ederler. Ancak, kusursuz olmayıp aynı zamanda algılama sürecinde yanılgılar ve çarpıtmalara da sebep olurlar: 1234 - Algıda Seçicilik Hale Etkisi Kontrast (Zıtlık) Etkisi Kalıplaştırma (Stereotyping). 6 -16
1. Algıda Seçicilik n Etrafımızda olan biten her şeyi algılayamayız, bu yüzden algıda seçicilik yöntemine başvururuz. n Bireyin gördüğü şeyleri; ilgi alanlarına, altyapısına, deneyimlerine ve tavırlarına göre seçici olarak yorumlaması. n Örnek: Bir firmanın tepe yöneticisi olan genel müdür, pazarlama bölümünden yükselerek bu üst makama gelmiş ise satışlar ve reklam ile ilgili konulara daha ağırlık vererek üretim finansman, araştırma ve geliştirme, insan kaynaklarına vb. işletmecilik sorunlarını ihmal edebilir. n Örnek: Öğrenci derste çok sayıda uyarıcı varken, seçim hakkını (dikkatini) ders için kullanmıştır. n Örnek: Seçim kampanyalarında seçmenler kendi partilerinin adaylarının iyi yönlerini dikkate alırlar, diğer partilerin çok değerli adaylarını düşünmeme eğilimine yönelirler. 6 -17
2. Hale Etkisi n Bir birey hakkındaki genel görüşün, o bireyin tek bir özelliğine bağlı olarak belirlenme durumu n Bilge, esprili, popüler, hayal gücü yüksek, sıcak gibi n Aynı listedeki ‘sıcak’ özelliği ‘soğuk’ ile değiştirildiğinde tamamen başka bir tablo ortaya çıkar . 6 -18
3. Kontrast (Zıtlık) Etkisi n Bir bireyin özelliklerini yakın zamanda ilişki kurulan ve aynı özelliklerde daha iyi veya daha kötü olan insanlarla karşılaştırarak değerlendirmektir n Örnek: Orta derecede bir öğrenci, tembel bir sınıfta çok çalışkan gözükebildiği gibi çok çalışkan bir sınıfta da tembel gözükebilir. n Örnek: Bir seri iş görüşmesi esnasında adayın mülakat sırasına göre, görüşmeyi yapanların aday hakkındaki değerlendirmeleri farklılık gösterebilir. Eğer bir adaydan önceki adaylar ortalama derecedeyse, aday daha iyi olarak; önceki adaylar daha güçlüyse aday daha zayıf olarak değerlendirilir. 6 -19
4. Kalıplaştırma (stereotyping) n Bir insanı ait olduğu gruba bağlı olarak algılama eğilimidir. Çabuk karar verebilmek için genellemeler yapmak bize yardımcı olur. n Belirli bir grubun ya da sınıfın tüm üyelerinin benzer özellikleri göstereceğine ve benzer davranışlar sergileyeceğine inanırız. Fakat bu yanıltıcı olabilir! n Örnek: Mühendisler içedönüktür, sadece teknik çözümden anlarlar; dişçiler can yakarlar, korkunçturlar. . 6 -20
ALGI ve BİREYSEL KARAR ALMA İLİŞKİSİ n Örgüt içinde insanlar 2 veya daha fazla alternatif arasında seçim yaparak kararlar alırlar. n Karar alma bir probleme tepki olarak ortaya çıkar. Bu terim, içinde bulunduğumuz durumla içinde bulunmak istediğimiz durum arasındaki farkı ve bu duruma ulaşmak için yapılması gereken eylemi işaret eder n Son yıllarda, eskiden sadece yöneticilere tanınan bir hak olan karar alma yetkisi, artık yönetici olmayan çalışanlara da verilerek, bu çalışanlar da yetkilendirilmektedir. Bu bağlamda bireysel karar alma süreci örgütsel davranış açısından önemlidir. . 6 -21
. n Bir problemin varlığı ve bu problem karşısında bir kararın alınıp alınmamasının gerekip gerekmediği algısal bir sorundur. n Örneğin, bir yönetici kendi bölgesinin yıllık satışlarındaki %2’lik düşüşü önemli bir sorun olarak kabul edip, bu probleme karşı hemen eyleme geçmesi gerektiğini düşünürken; başka bir yönetici kendi bölgesindeki 2%’lik düşüşün kabul edilebilir olduğuna inanabilir n Kişinin bireysel algı süreci çıktıyı etkiler. 6 -22
ÖRGÜTLERDE KARAR ALMA A) Rasyonel Model, Sınırlı Rasyonellik ve Sezgi Rasyonel Karar Alma Modeli: Çıktıyı maksimize etmek için bireylerin nasıl davranması gerektiğini anlatan bir karar alma modelidir. . 6 -23
. n b) Sınırlı Rasyonellik: Problemlerin bütün karmaşasını kapsamayan önemli özelliklerini dikkate alan basitleştirilmiş modeller oluşturarak karar verme süreci. n Çoğu insan karmaşık problemleri, anlayabilecekleri seviyeye indirerek çözme eğilimindedir. Aynı zamanda birçok problem, rasyonel karar alma modeli uyarınca basit parametrelere ayrılmak için fazla karmaşık olduğundan bu problemlerin optimum bir çözümü yoktur. n Bu yüzden insanlar optimize etmek yerine yeterli ve tatmin edici (kabul edilebilir) çözüm bulurlar n Örnek: Hangi üniversiteye gideceğimiz kararını verirken tüm üniversitelere bakmayız. Optimum çözüm yerine, tatmin edici çözüm buluruz. 6 -24
. n c) Sezgisel Karar Alma: Karar almanın en az rasyonel olan yoludur. Deneyimlerimizin dağıtılmasıyla yaratılan bilinçdışı bir süreçtir ve duygu yüklüdür. n Püf nokta, ne sezgilerimizden vazgeçmek, ne de sadece kanıtlar ve iyi yargılama olmadan sezgilere bel bağlamaktır . 6 -25
Karar Almada Sıkça Rastlanan Önyargılar ve Yanılgılar Karar vericiler genellikle sınırlı rasyonelliği kullanırlar; ancak yine de önyargıların, yanılgıların ağına düşebilirler: 1. Aşırı güven yanılgısı 2. Çıpalama yanılgısı 3. Doğrulama yanılgısı 4. Bulunabilirlik yanılgısı 5. Bağlılık gösterme 6. Tesadüf yanılgısı 7. Riskten kaçınma 8. Ben demiştim yanılgısı. 6 -26
1. Aşırı güven yanılgısı n “Yargı ve karar verme konusundaki problemlerin hiçbiri aşırı güven kadar yaygın değildir ve onun kadar felaket sonuçlara yol açma olasılığı taşımaz” denilmektedir. n Düşünsel ve kişiler arası yetenekleri en zayıf olan bireyler, performans ve yeteneklerinin sahip olduklarından daha yüksek düzeyde olduğuna inanmaya en eğilimli gruptur. n Yöneticiler ve çalışanlar bir konu hakkında bilgilendikçe aşırı güven gösterme eğilimleri de o derece azalmaktadır. 6 -27
2. Çıpalama Yanılgısı (Anchoring Bias) n Çıpalama yanılgısı, ilk gelen bilgiye takılı kalarak, sonrasında gelen bilgilere yeterli derecede uyum sağlayamama eğilimidir. n Bu durum, beynimizin ilk aldığı bilgiye orantısız derecede fazla önem vermesinden kaynaklanır. n Reklamcılar, yöneticiler, politikacılar, emlakçılar ve avukatlar gibi, ikna yeteneklerinin önemli olduğu mesleklerde yaygın olarak kullanılır. n Örnek: Derin ve Su isimli pilotların işlerinden atıldıklarını düşünün. Bir iş arama döneminden sonra ikisi de en iyi teklifi X havayollarından alırlar. İkisi de yıllık ortalama maaş olan 126, 000 dolar alacaktır. Önceden Derin 82, 000; Su 200, 000 dolar almaktaydı. Sizce hangisinin işi kabul etme ve daha mutlu olma olasılığı yüksektir? . 6 -28
3. Doğrulama Yanılgısı n Geçmiş seçimlerimizi doğrulayan bilgiyi arama ve seçimimizle çelişen bilgiyi görmezden gelme eğilimi. Bilgiyi seçici olarak toplarız. Algıda seçiciliğin bir türüdür n Örnek: öngördüğümüz görüşü doğrulayan veriyi kabul ederken; bu görüşün karşısındaki veriye şüpheci ve eleştirel yaklaşım sergileriz . 6 -29
4. Bulunabilirlik Yanılgısı n Yargılarımızı bulunabilen bilgilere göre vermemizdir. Duyguları harekete geçiren olaylar daha canlıdır veya hafızamızda daha kolay bulunabilirler. n Örnek: Yöneticinin çalışan performanslarını değerlerken, çalışanı 6 - 9 ay önceki durumuna göre değil de bugünkü performansına göre değerlendirmesi. n Örnek: Araba kullanmaktan çok uçağa binmekten korkarız. . 6 -30
5. Bağlılık Gösterme n Aksinin doğruluğunu gösteren kanıtlar olmasına rağmen bir konuda ısrar etmektir. n Örnek: İnsanlar bir başarısızlıktan kendilerini sorumlu tuttukları zaman yanlış bir tepki almak pahasına olsa bile bağlılıklarını abartırlar. Başlangıçtaki kararlarının yanlış olmadığını ispatlamak ve aslında hata yaptıklarını itiraf etmemek için kendilerini ateşe atarlar n Örnek: Sevgilisiyle uzun süredir birlikte olan bir arkadaşınızı düşünün. İşlerin iyi gitmediğini kabul etmesine rağmen yine de ilişkisini sürdürmeye devam eder. Savunması: bu ilişki için çok emek verdim. 6 -31
6. Tesadüf Yanılgısı n İnsanların tesadüfi olarak gerçekleşen olayların sonuçlarını tahmin edebileceklerini düşünme eğilimleri. n Tesadüfi olaylara anlam vermeye ve hayali durumlardan batıl inanışlar yaratmaya başlarsak tesadüf yanılgısına düşeriz. n Örnek: Ayın 13’üne denk gelen cumaları önemli kararlar almamak n Örnek: Turnuvada kırmızı tişört giymek çünkü önceden de kırmızı tişört giydiği çoğu turnuvayı kazanmış olmak. 6 -32
7. Riskten Kaçınma n Kesin olanı, riskli olana tercih etme eğilimidir. n Örnek: Riskli bir yatırım stratejisi firma için çok kazançlı olacak olsa bile, işten çıkarılma riski olan yöneticiler özellikle riskten kaçınırlar. . 6 -33
8. Ben Demiştim Yanılgısı n Olay sonuçlandıktan sonra sonucu önceden bildiğimize dair yanlış inanç n Ben demiştim yanılgısı geçmişten ders alabilme yetimizi zayıflatır. Kendimizi olduğundan daha iyi bir tahminci olarak görmemize ve böylece sahte bir güven duymamıza neden olur. . 6 -34
KARAR ALMA SÜRECİNDE ETİK n. Etik konusu bütün örgütsel karar alma süreçleri açısından önemlidir. Karar almada 3 etik kriter: 1. 2. 3. Faydacılık İnsan haklarına odaklanma Adalet. 6 -35
Faydacılık Çoğunluk için en iyi olanı yapmayı hedefleyen yöntemdir. Verimlilik ve etkinlik getirir; ancak azınlık grupların haklarının çiğnenmesine neden olabilir . 6 -36
İnsan Hak ve Özgürlüklerini İhlal Etmeden Karar Almak Haklara atfedilen önem, mahremiyet hakkı, ifade özgürlüğü ve kanuni haklar gibi temel insan haklarına saygı duymak ve bunları korumak anlamına gelir. Özgürlük ve mahremiyeti korur; ancak verimlilik ve etkinliği düşüren kuralcı bir ortam yaratır . 6 -37
Adalet Adil olarak veya en azından belirli bir oranda adaletin uygulanması veya kazançlarla maliyetlerin eşit şekilde dağıtılmasıdır. Azınlık ve güçsüzlerin de haklarını korur ancak verimlilik ve yenilikçilik üzerinde olumsuz etki yaratabilir . 6 -38
. nÖzellikle kar amacı güden örgütlerdeki karar alıcılar genellikle faydacılık görüşünü kullanırlar. n. Fiyatları yükseltmek, insan sağlığı üzerinde şüpheli etkileri olan ürünler satmak, verimsiz fabrikaları kapatmak, çok sayıda işçiyi işten çıkarmak vb. kararlar faydacı görüşle açıklanabilir. 6 -39
- Slides: 39