BLM 4 SOSYAL YAPININ SULULUA ETKLER GR New
BÖLÜM 4 SOSYAL YAPININ SUÇLULUĞA ETKİLERİ
GİRİŞ • New York Şehir Polisi, 2012 yılında Queens’li 12 yaşındaki bir kız çocuğunu esrar ve taş/kokain satmaktan tutukladı. • Bu tutuklama, şehri uyuşturucu satıcılarından arındırma hareketinin bir parçasıydı. • Bir gençlik programı koordinatörü olan Rahiem Newkirk, TV muhabirlerine kızı şahsen tanıdığını söyledi ve “aslında çok tatlı, iyi bir genç kız”. • “Böyle bir durumda yer aldığına gerçekten çok ama çok şaşırdım. ” dedi. • Fakat mahalle sakinleri çok farklı bir hikaye anlatıyordu. • Çetelerin o mahallede her şeyi ellerinde tuttuğunu ve 7– 8 yaşlarındaki çocukların uyuşturucu satmaya, abi ve ablaları için silah taşımaya başladığını söylüyorlardı.
SOSYAL DÜZENSİZLİK TEORİSİ • Sosyal düzensizlik bir topluluğun, üyelerinin ortak değerlerini anlamayı ve etkili bir sosyal düzen sağlamayı başaramaması olarak tanımlanabilir. • Sosyal düzensizlik teorisi, makrososyal güçlerin (ör. ; göç, ırk ayrımı, ekonominin yapısal dönüşümü, konut ayrımcılığı gibi büyük çaplı etkilerin) topluluk düzeyindeki faktörlerle (ör. ; bölgesel fakirlik, ailenin parçalanması, yerleşim değişiklikleri) etkileşip, etkin bir sosyal organizasyona engel olduğunu öne sürmektedir.
SHAW VE MCKAY • Sosyal düzensizlik teorisi, yirminci yüzyılın ilk yarısında Clifford R. Shaw ve Henry D. Mc. Kay tarafından geliştirilmiştir. • Çalışmaları ile Chicago Sosyoloji Okulu’nun kurulmasına yardımcı olan Shaw ve Mc. Kay, suçluluğun nedeni olarak özellikle sosyal yapının niteliklerine odaklanmıştır. • Çığır açan araştırmaları, suçluluğun şehir merkezine uzaklık ve sosyoekonomik statüyle ters orantılı olduğunu ve suçluluğun kökleşmiş olduğu yerleşim yerlerinde de suçun ırk ve etnik kökene bağlı olmaksızın arttığını göstermiştir.
SOSYAL DÜZENSİZLİK VE TOPLUM • Shaw ve Mckay çocuk suçluluğunun, toplumdaki sosyal düzensizliğin bir sonucu olarak aile ve mahalle gibi geleneksel birincil grupların sosyal kontrolünün bozulması sebebiyle ortaya çıktığını savunmaktadır. • Hızlı sanayileşme, kentleşme ve göçler toplumun düzensizleşmesine katkıda bulunmuştur. • Daha sonra suç davranışı, düzensiz toplumların bir parçası olan gençlere, cezbedici sıra dışı yaşam biçimi olması nedeniyle alternatif bir sosyalleşme yöntemi olmuştur. • Geleneksel adetlerin yerini alan yasa dışı değerler ve adetler nesilden nesile aktarılmıştır.
FIRSAT YAPISI VE SUÇLULUK • Shaw ve Mc. Kay analizlerini en sonunda sosyal düzensizliğin topluluk üzerindeki etkisinden, ekonominin yüksek oranlarda görülen suçluluk üzerindeki önemine odaklamıştır. • Suçluluğun artmasında yerel topluluğun sosyal yaşantısından ziyade geniş toplumun ekonomik ve mesleki yapılarının daha etkili olduğunu bulmuşlardır. • Düşük gelirli kesimin şehir merkezinde kalmasının sebebinin, yeni gelmiş olmaları ve Amerika’daki kurumlara uyum sağlamada zorluk çekmelerinden çok toplumdaki sınıfsal pozisyonlarının bir fonksiyonu olduğu sonucuna varmışlardır.
KÜLTÜREL AKTARIM TEORİSİ • Shaw ve Mc. Kay suç davranışlarının, olağan dışı yaşam tarzının benimsendiği toplulukların üyesi olan gençler arasında alternatif bir sosyalleşme yöntemi olduğunu iddia ederek sosyal düzensizlik teorisini detaylandırdılar. • Bu düşünce biçimi, sosyal düzensizlik teorisinin kültürel sapma bileşeni olarak kabul edilmiştir.
SHAW VE MCKAY’İN DÜZENSİZLİK TEORİSİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ • Sosyal düzensizlik teorisi, 1960 ve 70’lerin sonunda kriminoloji perspektifi açısından öne çıkan canlılığını önemli ölçüde yitirmiştir. • Bunun en büyük sebebi, o dönemdeki araştırmaların grup ve topluluk özellikleri yerine bireysel özelliklere odaklanmasıydı. • Eleştirilere rağmen sosyal düzensizlik teorisi, 1980 ve sonrasında “sessiz fakat önemli” bir canlanma yaşamıştır.
KÜLTÜREL SAPMA TEORİSİ VE SUÇLULUK • Sosyal düzensizlik teorisi kentsel toplulukların yapısal bozulmalarına odaklanmıştır, fakat bir sonraki teori olan kültürel sapma teorisi onun yerine bazı alt sınıf kültürlerin suça yönelik değerlerine odaklanır. • Bununla beraber her iki perspektif de “kültürel aktarım teorileri” terimi ile anılabilir. • Çünkü sosyal düzensizlik teorisinde görülen çevresel düzensizlik, kültürel sapmaya yol açar.
MİLLER’İN ALT SINIF KÜLTÜRÜ VE SUÇ DEĞERLERİ • Walter B. Miller’in alt sınıf kültürü ve suça yönelik değerler teorisi, suç davranışını açıklamada yararlı olan kültürel sapma yaklaşımını getirmiştir. Kültürel sapma teorisinin Miller versiyonunda suçlu davranışlarda bulunma motivasyonu düşük sınıf kültürüne özgüdür.
GERİLİM TEORİSİ VE SUÇLULUK • Gerilim teorisi, suçluluğun kişinin arzuladığı hedeflere ulaşamadığı zaman hissettiği hayal kırıklığından kaynaklandığını öne sürer. Robert K. Merton en önemli gerilim teorisyenlerindendir.
MERTON’UN KURALSIZLIK TEORİSİ • Yirminci yüzyılın en etkili sosyologlarından olan Robert K. Merton, farklı sosyal yapılarda suç davranışlarının nasıl oluştuğunu anlamamıza önemli katkılarda bulunmuştur. Güncel-klasik çalışması “Sosyal Teori ve Sosyal Yapı”da Merton şunları yazmıştır; • “Sosyal olarak normalden sapan davranışlar, uyumlu davranışlar kadar sosyal yapının bir ürünüdür… Bizim asıl amacımız, sosyal yapının toplumdaki bireylerin neden uyumlu davranış yerine uyumsuz davranışlara ittiğini araştırmaktır. ’’
UYUMLULUK • Eğer toplum iyi bütünleşmişse ve kuralsızlık yoksa kültürel hedeflere ve kurumsallaşmış araçlara uyumluluk çoğu insan tarafından ortak bir adaptasyon formu olarak benimsenir. • Uyumluluğu seçen gençler toplumun kültürel hedefleri ve onları elde edebilmek için kurumsallaşmış araçları kabul ederek, başarılı olmak için meşru yollarla çaba harcarlar.
YENİLİKÇİLİK • Gençler kültürel hedefleri kabullenirken, bunları elde etmek için kurumsallaşmış araçları reddederlerse, çoğunlukla kültürel değerlere uymayan ve meşru olmayan yollara girebilirler. • Bu uygunsuz yenilikçi davranışlara biz genellikle suç davranışları diyoruz.
ŞEKİLCİLİK • Onaylanan kültürel hedeflere ulaşma çabasından uzaklaşmış olsalar da, bazı gençler bu hedeflere ulaşmak için uygun yollara başvurabilirler. • “Şekilcilik, temel kültürel hedeflere ulaşma yolunda var olan tehlikelerden ve engellenmelerden bireysel bir kaçış yolu aramadır. Bu temel hedefleri bırakmakla beraber, yine de güvenli rutinler ve kurumsal normlara sarılmaktır. ”
GERİ ÇEKİLME • Bazı insanlar hem kültürel olarak onaylanmış hedeflerden hem de bunlara ulaştıracak araçlardan vazgeçerler. • Evsizler, yaşam mücadelesi verenler, uyuşturucu bağımlıları ve akli dengesi yerinde olmayan insanlar geri çekilenler olarak sayılır.
İSYAN • İsyan bir kültürün amaç ve değerlerini redderek, kendine ait amaç ve değerler oluşturmaktan gelir. • Çarpıcı bir şekilde alternatif hayatı seçen her birey bu kategoriye girse de, anarşistler ve devrimciler Amerikan toplumundaki isyankârların simgelerindendir.
KURUMSAL KURALSIZLIK TEORİSİ • Yirmi yıl önce Steven Messner ve Rihard Rosenfeld Suç ve Amerikan Rüyası adlı bir kitap yazdılar. • Yazarlar bu kitapta kurumsal kuralsızlık teorisini geliştirdiler. • Başarı hedefinin toplumda yaygın olduğu konusunda Merton ile hemfikirdiler ve hem bir amaç hem de bir süreç olarak gördükleri ve “Amerikan Rüyası” adını verdikleri kavramı tanımladılar.
MERTON’UN TEORİSİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ • Merton’un kuralsızlık teorisinin “çocuk suçluluğu sosyolojisindeki en etkileyici formülasyon ve muhtemelen modern sosyoloji yazılarında en çok bahsedilen yazı olduğu” söylenmektedir. • Merton’un teorisinin ana vurgularından biri –büyük ölçüde görmezden gelinen vurgu– bunun bireysel gerginlik hissi değil toplumsal kuralsızlık teorisi olduğudur. • Bu teori daha sonra Richard Cloward ve Lloyd E. Ohlin ve Albert K. Cohen gibi teorisyenlere suçluluk teorisinin önemi konusunda katkıda bulunmuştur.
GERİLİM TEORİSİ VE ANALİZİN BİREYSEL DÜZEYİ • Gerilim teorisi, özellikle kuralsızlık formunda, 1960’ların sonu ve 1970’lerin başında etiketleme teorisi kabul görene dek, kriminolojinin öncü teorilerindendi. • Gerilim teorisinin bu kadar yaygın olarak kabul edilmesinin en büyük sebebi, merkezindeki engellenmiş fırsat tezinin, Amerika’nın büyüyen endişesi eşit fırsat ortamı ve en büyük kaygısı olan sosyal adaletsizliğin derin kültürel kökenleri ile yankı bulmuş olmasıydı.
GENEL GERİLİM TEORİSİ Agnew suçluluğu açıklayan genel gerilim teorisinde üç farklı gerilme kaynağı belirlemiştir: • “(1) olumlu kabul edilen hedeflere ulaşmada başarısızlık, (2) bireyden olumlu uyarıcıların çıkarılması ve (3) olumsuz uyarıcıların oluşması. ” • Öfke ve hayal kırıklığı bu tip bir gerilmeden ortaya çıkan duygulardır ve gençler bu gerginlikle başa çıkma yolu olarak suç işleyebilirler.
COHEN’İN SUÇLU ALT KÜLTÜRLER TEORİSİ Ünlü sosyolog Albert K. Cohen, 1955 yılında Suçlu Erkek Çocuklar: • Çete Kültürü isimli kitabını yayımlamıştır. • Cohen kitabında alt sınıftaki gençlerin orta sınıfın hedeflerini tam olarak içselleştirdiklerini ancak bu hedefleri elde edemedikleri için statü tıkanıklığı yaşadıklarını öne sürmüştür. • Sonuç olarak, bu hayal kırıklığı gençlerin suç çetelerine üye olmasını ve bu çetelerin faydasız, kötü niyetli ve olumsuz davranışlarını açıklamaktadır.
SUÇLU ALT KÜLTÜRÜ • Cohen’e göre Amerikan kültüründeki sosyal yapının vatandaşlar üzerinde önemli bir etkisi vardır ve 12 -13 yaşındaki çocuklar bile sosyoekonomik statünün gerçeklerini bilmektedir. • Cohen, Amerikan sınıf sisteminin, çocukların da belirlenen orta sınıf değer ve normları benimsemelerini ve bunlara ulaşmalarını beklediğini belirtmektedir.
COHEN’İN TEORİSİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ • Cohen’in Suçlu Erkek Çocuklar adlı eseri, suç literatürüne ufuk açan katkılar yapmıştır. • Cohen’in teorisi suçluluğu, Merton’ın teorisinde olduğu gibi gerginlik ve kuralsızlığın ani ve birdenbire ortaya çıkması sonucu oluşması olarak değil, suçlu genç ve diğerleri arasındaki ilişkinin bir süreci olarak değerlendirdiği için önemlidir. • Cohen; suçluluğun, birey ve diğerleri arasındaki sürekli etkileşim sonucu oluşan değişimlerden ortaya çıktığını iddia etmiştir.
CLOWARD VE OHLİN’İN TEORİSİ • Sosyolog Richard A. Cloward ve Loyd E. Ohlin, Merton ve Cohen’in teorisi ile Edwin H. Sutherland’ın fikirlerini birleştirmeye çalışmışlardır. • Merton, alt sınıf gençlerin parasal başarı için çaba gösterdiklerini, Cohen ise bu gençlerin statü için çaba harcadıklarını belirtse de, Cloward ve Ohlin, başarı ve statünün birbirlerinden bağımsız olarak işlediklerini ve farklı mücadeleler olduklarını belirtmiştir. Cloward ve Ohlin, fırsat teorisini ortaya atarken, bazı suçluların orta sınıfa dahil olma amaçlı statülerini yükseltmeye, diğer suçlu gençlerin ise sınıfsal pozisyonlarını değiştirmeden ekonomik pozisyonlarını değiştirmeye çalıştıklarını belirtmişlerdir.
SUÇLU ALT KÜLTÜRÜ • Suçlu alt kültürü öncelikle suç değerleri üzerine kurulmuştur. • Bu alt kültür içinde, gasp, dolandırıcılık ve hırsızlık gibi yasa dışı eylemler ekonomik başarıya ulaşmak için amaç olarak kabul edilir. • Bu alt kültür; yeni üyelerine, deneyimli ve eski suçlulara hayran olma ve saygı gösterme, onların yaşam tarzlarını ve davranışlarını benimseme yoluyla sosyalleşme sağlar. • Yeni üyeler tekniklerde ustalaşıp suç dünyasının değerlerini benimsedikçe, genel toplumsal sembollere ve kişilere mümkün oldukça sömürebilecekleri “enayi”ler gözüyle bakmaya başlamakta ve onlara karşı düşmanca ve güvensiz olmaktadırlar.
ÇATIŞMACI ALT KÜLTÜR • Şiddet, çatışmacı alt kültürde temel bileşendir, bu alt kültürün üyeleri, statülerini güç ya da güç tehdidiyle yürütürler. • Savaşçı gençlik çeteleri bu alt kültürün örneğidir. • Temel rol model olan “gangester hayranlığı” diğer çetelerden hayranlık ve yetişkinler dünyasından saygı görmek için savaşır. • Kendi alt kültüründeki rolü nedeniyle, kendisini tehdit eden durumlarda büyük cesaret göstermesi ve her zaman kişisel bütünlüğünü ve çete şerefini savunması beklenmektedir.
GERİ ÇEKİLMECİ ALT KÜLTÜR • Uyuşturucu kullanımı geri çekilmeci alt kültürün temel etkinliklerinden biridir. • İş dünyası ve ailedeki geleneksel rollerden kurtulma hissiyle, bu alt kültürün üyeleri kendi bölgelerine çekilirler. • Bu bölgede alkol, marihuana, ağır uyuşturucular, cinsel deneyimler, farklı müzikler ya da bunlardan herhangi bir kaçının kombinasyonuyla birlikte “zevk” temel hedefleridir. • Hangi yolla olursa olsun, geri çekilenler yaşama dair yoğun bir farkındalık ve “bu dünyadan olmayan” zevkleri hissetmek peşindedirler.
CLOWARD VE OHLİN’İN TEORİSİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ • Cloward ve Ohlin’in fırsat teorisi, kamu politikasının ve diğer kriminoloji teorilerinin gelişimindeki etkisinden dolayı önemlidir. • Ancak, birçok çalışmanın sonuçları Cloward ve Ohlin’in fırsat teorisinin varsayımlarıyla ters düşmektedir. • Ruth Kornhauser, 1978 tarihli suçluların istek ve beklentilerini inceleyen deneysel çalışmasından sonra, suçluluğun düşük istek ve beklentiyle ilişkili olduğunu, bu yüzden suçluların çok fazla şey elde etmeyi beklemediklerini, zaten çok fazla şey istemediklerini de belirtmiştir.
SUÇLULUĞUN ÖNLENMESİ • Üçüncü Bölüm’de Amerika Birleşik Devletleri’ndeki suçluluğu önleme yöntemlerinin gelişiminin tartışılması, geçmişteki etkisiz önleme yöntemlerine genel bir bakış edinmemizi sağlamıştır. • Bu bölümde geçmişteki başka bir önleme girişimini, Chicago Bölge Projeleri’ni incelemek istiyoruz. • Sonrasında Beşinci Bölüm’de, olumlu tepkiler alan bir dizi çağdaş önleme çabasını inceleyeceğiz.
CHİCAGO BÖLGE PROJELERİ • Clifford Shaw ve Henry Mc. Kay, 1934 yılında Chicago Bölge Projeleri’ni (CBP) başlattılar. • Kendilerini sosyal sorunları yerel düzeyde çözmeyi hedef alan bir toplum bilinci yaratmaya adamışlardı. • İlk projeler üç alanda başlatıldı: Güney Chicago, Yakın Batı Yakası ve Yakın Kuzey Yakası. Her bir proje alanında, yerel bölge sakinleri tarafından seçilmiş bir yönetim kurulu rehberliğinde hareket eden bağımsız bir komisyon vardı.
YAŞAM SEYRİ BOYUNCA SUÇLULUK: SUÇLULUĞUN AÇIKLAMALARI • Suçluluğun sosyal yapı kaynaklı açıklamaları, suç davranışı ile Amerika Birleşik Devletleri’ndeki gençlerin yapısal ve kültürel karakterini ilişkilendirir. • Gördüğümüz üzere, sosyal yapı teorisyenleri bir gencin, düzensiz bir toplumda yaşamak, orta sınıf standartlarına ulaşamamak, statü farkından dolayı suçlu alt kültürün bir parçası hâline gelmek veya ait olduğu sosyal sınıfın sapkın alt kültürünce desteklenen değerleri sebebiyle suça sürüklenebileceğini iddia ederler.
KISITLI SOSYAL SERMAYE • James S. Coleman tarafından 1980’lerin sonunda geliştirilen sosyal sermaye teorisi, alt sınıftan bireylerin daha yüksek suç ve suçluluk oranlarının sebeplerinden birinin, sosyal sermayeden yoksunluk olduğunu ileri sürer. • Coleman sosyal sermayeyi, “sosyal yapının kendi içinde bulunan bir çocuğun büyümesine katkı sağlayan normlar, sosyal çevre ve kişilerarası ilişkiler gibi kaynaklar” olarak tanımlar.
DÜZENSİZ TOPLULUKLAR • Alt sınıftan çocuklar içinde yaşadıkları düzensiz toplulukların kişisel tutum ve dünya görüşleri üzerindeki etkileri ile başa çıkmak zorundadırlar. • Ergenler düzensiz bir topluma adapte olabilmek için suçluluğa yol açan kültürel şablonları kabul etmeyi öğrenebilirler. • Evlerinde ekonomik yoksunluk çeken çocuklar için sokaklar, ebeveynlerinin sağlayamadığı eşya ve hizmetleri sağlamayı vaat eder.
SOSYAL YAPI AÇIKLAMALARI ÜZERİNE SON DÜŞÜNCELER: İNSAN UNSURU • Sosyolojik teorisyenler arasında insan unsuru ve yapısı arasındaki ilişki üzerine yoğun bir ilgi süregelmektedir. • İngiliz sosyolog Margaret Archer “yapı ve unsur sorununun, modern sosyal teoride haklı olarak esas mesele olarak görülmeye başlandığını” ileri sürmüştür.
SUÇLULUK VE SOSYAL POLİTİKA: CBİGP VE LAFANS • Chicago Bölgesi İnsani Gelişme Projesi (CBİGP), ailelerin, okulların ve muhitin çocuk ve ergen gelişimini nasıl etkilediği üzerine disiplinlerarası bir çalışmadır. • 1990’lı yılların ortalarında Ulusal Adalet Enstitüsü ve John D. ve Catherine T. Mac. Arthur Vakfı tarafından faaliyete geçirilmiştir. • CBİPG, Harvard Üniversitesi Toplum Sağlığı Fakültesi ve Tıp Fakültesinden Dr. Felton Earls tarafından yönetilmiştir. • Proje yöneticileri, çeşitli disiplinleri ve başlıca üniversiteleri temsil etmekteydi.
CBİGP ÇALIŞMASINDAN İLK BULGULAR • CBİGP’nin mahalle çalışmasının bulguları hem profesyonellerden hem de ana akım medyadan büyük bir ilgi gördü. • Örneğin, 1997 yılında Science’da yayınlanan ve Ulusal Adalet Araştırması Gözden Geçirme Enstitüsünde özetlenen geniş çaplı bir makalede, Robert J. Sampson, Stephen Raudenbush ve Felton Earls, mahallenin sosyal süreçlerinin cinayet ve şiddet üzerinde önemli bir etkisi olduğunu bulmuşlardır.
VAKA Amy Watters’ın Yaşam Seyri, 9 Yaş Amy okuldaki 3. yılının ortasında ve iyi notlar alan bir öğrenciydi. Hatta, yılbaşı tatili öncesinde onur listesine girmiş ve yıl ortası raporuna “Amy parlak bir öğrenci, çok fazla umut vadediyor. ” yazan öğretmeninden övgüler almıştı. Kendisiyle gurur duyuyordu. Amy babasıyla birlikte daha önce hiç girmediği pahalı bir mağazanın vitrinlerine bakmaya gittiğinde, parlak renkli ipek eşarp rafının yanında duran tezgahtarın kendisinden ve babasından rahatsız görünmesi ve söylenerek kulağa hakaret gibi gelen bir şekilde mırıldanması ile şok oldu. Amy, tezgahtarın “Neden bütün bu fakir insanlar zamanımı boşa harcamak istiyorlar? ” gibi bir şey dediğini duydu.
Aynı şekilde tezgâhtarı duyan babası, Amy’nin elinden yakalayarak onu hemen mağazanın dışına çıkarttı. Bu Amy’nin hayatında ilk kez kendini farklı ve bir şekilde değersiz hissettiği andı. Bu bölüm, bir toplumun sosyal yapısının, fırsatları yapılandırma biçiminden dolayı o toplumda meydana gelen davranışları etkilediğini söylemektedir. Amy’nin hayat imkanları sosyoekonomik statüsüyle nasıl sınırlandırılabilir? Okuldaki başarısı bu sınırlamaları aşmasına yardımcı olabilir mi? Amy Watters’ın hikayesi bir sonraki bölümde devam edecek.
- Slides: 54