BLM 4 SOSYAL PSKOLOJDE TEMEL KURAMLAR DAVRANII KURAM
BÖLÜM 4 SOSYAL PSİKOLOJİDE TEMEL KURAMLAR
DAVRANIŞÇI KURAM • Batıda yapılan psikolojik araştırmaların çoğu psikolojik yaklaşımların etkisinde kalarak yapılmıştır. • Özellikle Pavlov’un yaptığı klasik şartlanma deneyleri çok etkili olmuştur. Davranışçı yaklaşımın oluşumunda klasik şartlanma deneyleri çok etkili olmuştur. • Davranışçı yaklaşıma göre insanların davranışları dış çevrede mevcut olan uyarıcılar tarafından belirlenir. • Bu kuramın savunucusu J. Watson’dur. Watson’a göre ödül ve cezaların verilmesiyle sosyalleşme sürecinde bulunanların davranışlarını kültürel yapıya göre biçimlendirmek mümkündür.
BİLİŞSEL VE ALAN KURAMI Literatür taramasında bilişsel ve alan kuramı hakkındaki şu bilgiler elde edilmiştir: • Bu kuramın savunucuları olan sosyal psikologlar, çevresel faktörlerin davranışları oluşturması tezini kabul etmezler. • Davranışların sergilenmesinde zihinsel faktörlerin etkili olduğunu ileri sürerler. • Yani davranışların kaynağı bireysel iç süreçlerdir. • Davranışı şekillendiren bütün uyarıcılar bireylerin iç sistemlerinde mevcuttur.
PSİKOANALİTİK KURAM • Psikoanalitik kuram, Sigmund Freud’un nevrotik hastalarla ilgili yaptığı gözlem ve incelemelere dayanılarak geliştirilen bir kuramdır. • Freud, hastaların çoğunun yorgun, bitkin, hafıza kaybı ve korku içinde olduklarını gözlemlemiştir. • Freud, başlangıçta tıbbi yöntemleri uygulamış ancak elde ettiği sonuçlar onu pek memnun etmemiştir. • Daha sonra şunun farkına varmıştır. İnsanların normal durumlarda pek kabul etmedikleri konu, olay ya da ilişkilerin bilinçaltında varlıklarını sürdürdüğünü fark etmiştir.
ROL VE NORM KURAMI • Bu kuramın gelişmesinde sosyologlar daha çok etkili olmuştur. • Bu kuramın savunucuları, insanların davranış sergilemelerinde üstlendikleri roller ve içinde yaşadıkları grup ya da toplumun kurallarının önemli rol oynadıklarını ileri sürmüşlerdir. • Her toplumda insanlar geçerli olan kurallara uyum gösterdiklerinde ya da rollerine uygun davrandıklarında bütün olumsuzlukların ya da sorunların giderildiği bir gerçektir. • Bu kurama göre toplumsal yaşamda geçerli olan kurallar ve değerler, insanların tutum sahibi olmasını ve farklı davranışlar sergilemesini belirleyen temel faktörlerden iki tanesidir.
ATIF KURAMLARI • İnsanlar, hem kendi davranışları hem de başka insanların davranışlarının sebepleri hakkında bazı çıkarımlarda bulunurlar. • Bu çıkarımların bazı temel süreçleri vardır. • İşte her bilim adamı bu süreçleri kendi düşünce ve değerlendirmeleri ışığında ele almış ve kendilerine göre atıf kuramları geliştirmiştir. • Sosyal psikolojide nedensel çıkarıma ilişkin geliştirilen bu kuramlara yükleme kuramları da denir. • Atıf (yükleme) konusunda birçok kuram ileri sürülmüştür. Bunlardan bazılarını şöyle sıralamak mümkündür.
FRITZ HEIDER’İN ATIF KURAMI • Fritz Heider, atıf (yükleme) kuramını sosyal psikoloji alanına kazandıran kişidir. • Heider, sosyal bilimcileri özellikle de psikologların dikkatini sağduyu kuramlarına çekmiştir. • Heider’e göre bu kuramların önemli olmasının nedeni, insan davranışlarını etkilemesidir. • Bu değişik beklentiden dolayı da inananlar, inanmayanlara göre farklı davranışlar sergilerler. • İnsanlar sezgilerine dayanarak başkalarının sergiledikleri davranışlar konusunda kendilerince nedenler tespit ederler.
BEM’İN KENDİNİ ALGILAMA KURAMI • Bem’e göre insanlar kendi davranışlarına daha genel nedenler yüklerler. • Kim olduğumuzu anlamanın temel yollarından biri, çevremiz hakkındaki kişisel duygu ve düşüncelerimizi incelemektir. • Eğer gerçekten kendi düşünce ve duygularımızı objektif değerlendirip neler hissettiğimizi tam olarak anlarsak nasıl bir kişi olduğumuzu da tespit etmiş oluruz.
KELLEY’NİN KÜP (BİRLİKTE DEĞİŞİM) YÜKLEME KURAMI • Kelley, insanların birden fazla nedenli görünen durum ya da davranışlarla karşılaştıklarında gündeme getirdikleri yüklemeler konusunda detaylı bir kuram geliştirmiştir. • Kuramının temel ve genel ilkesi “birlikte değişim”dir. • Kelley, insanların davranışların nedenlerini belirlemeye çalışırken aynen bilim adamları gibi düşünüp hareket ettiklerine inanıyordu. • Başka bir deyişle insanlar, davranışın hangi faktörlerle beraber değiştiğini tespit etmeye daha sonra da bu faktöre nedensel bir rol yüklemeye çalışırlar.
JONES VE DAVIS’İN UYUŞAN ÖZELLİKLERE DAYALI ÇIKARSAMALAR KURAMI • İnsanların sergiledikleri davranışların onların hangi özellikleri ile uyuştuğu konusunda yüklemeler yapmak, Jones ve Davis’in kuramının temelini oluşturmaktadır. • Örneğin, Ayşe’nin insanlara yardım etme davranışını ele alalım: Acaba Ayşe, gerçekten kişiliğinin bir özelliği nedeniyle mi yoksa çevrenin değerlendirmesini dikkate alarak mı bu davranışı sergiliyor? Eğer kişilik yapısından kaynaklanıyorsa şunu söyleyebiliriz: Ayşe’nin davranışı ile kişilik özelliği arasında bir uyum var diyebiliriz.
WEINER’İN BAŞARIYA BAĞLI YÜKLEME KURAMI Weiner, bir işin ya da görevin başarılıp başarılmadığına insanların yaptıkları yüklemelerin nedenleri ve sonuçları üzerinde durarak bu kuramını geliştirmiştir. Örneğin, Bora’nın davranış bilimleri sınavının başarılı ve başarısız geçtiğini ele alalım: Weiner’e göre, Bora’nın sınavının başarılı geçmesinin nedenlerine yükleme yaparken üç performans boyutunu dikkate alıyor. Bunlar şunlardır: a. Konum: Bora’nın başarılı olmasına içsel mi yoksa dışsal faktörler mi neden olmuştur? b. Kalıcılık: İçsel ya da dışsal nedenler kalıcı mıdır, değil midir? c. Kontrol Edilebilirlik Düzeyi: Bora’nın daha sonraki sınavları için başarılı olması ne ölçüde içsel özelliklerinin kontrolündedir?
DESCHAMP, HEWSTONE VE JASPAR’IN GRUPSAL İLİŞKİLERE GÖRE YÜKLEME KURAMI • Yüklemeler, sadece kişisel özelliklere dayalı olarak bireysel düzeyde yapılmaz. • Aynı zamanda grupsal ilişkiler düzeyinde de yapılabilmektedir. • Deschamp, Hewstone ve Jaspar’ın ileri sürdüğü kurama göre grup üyeleri olarak insanlar, kendi davranışlarına bir grubun elemanı olarak, başkalarının davranışlarına ise iç grup ya da dış grup üyesi olarak nedenler yüklemektedir.
SCHACHTER’İN DUYGUSAL ETİKETLENDİRME KURAMI Schachter’e göre duyguların iki temel bileşeni mevcuttur. Bunlar şunlardır: a. Uyarılma Durumu: Duyguları birbirinden ayırt etmeyen fizyolojik uyarılma durumu. b. Bilişsel Durum: Uyarılmayı etiketlendiren ve hangi duygunun yaşanacağını belirleyen bilişsel durum. Bazı durumlarda bilişsel yapı uyarılmayı ön plana çıkarabilir. Örneğin, yılanın zehirli olduğunu bilmemizin bizde önceden korku uyandırması gibi. Bazen ise uyarılma durumu insanları olası nedenleri ortaya çıkarmak için, yakın çevreyi araştırmaya yönlendirmek için ortaya çıkabilir.
- Slides: 15