Biyolojik ve Kimyasal Silahlar Direnli Enfeksiyonlar r Gr
Biyolojik ve Kimyasal Silahlar Dirençli Enfeksiyonlar Öğr. Gör. Uzm. Funda Veren Bülent Ecevit Üniversitesi Zonguldak Sağlık Yüksekokulu Hemşirelik Bölümü
Biyolojik ve Kimyasal Silahlar • Nükleer, biyolojik, ve kimyasal silahlar Kitle İmha Silahları ( KİS) olarak adlandırılırlar. • İlk olarak bu terim 1937'de İspanya'nın Guernica kentinin Naziler tarafından uğradığı hava saldırısı için kullanılmıştır.
Nükleer Silahlar • Bu gruba giren silahlar, atom çekirdeğinin parçalanması veya birleştirilmesiyle oluşan enerjinin birden açığa çıkması etkisiyle çalışır. • Çekirdeğin parçalanması etkisiyle çalışanlara "Atom bombası", çekirdek birleşmesi metoduyla yapılan bombalara da "Hidrojen bombası" denir. • Hidrojen bombasının patlatılabileceği sıcaklıklara ulaşabilmek için önce bir atom bombası patlatılmalıdır.
Nükleer Silahlar (Devam) • Etkileri ve Korunma Yöntemleri: 1. Işık: Patlama anında oluşan çok parlak ışık, çıplak gözle bakıldığında gözlerde tedavisi olanaksız hasarlar yaratır. Patlama noktasına bakmamak korunmak için yeterlidir. 2. Isı: Patlama noktasında milyonlarca dereceye çıkan ısı, hızla etrafa yayılır. Etkisini kaybedene kadar olan bölgede (bu bölge, kullanılan nükleer madde miktarına göre değişir) her şeyi yakar. Korunma için kapalı bir yerde (örneğin bodrumda) olmamız yeterlidir.
Nükleer Silahlar (Devam) • Etkileri ve Korunma Yöntemleri • 3. Darbe: Patlama anında oluşan ısı, bulunduğu yerdeki havayı da aynı derecede ısıtacak, ısınan havanın genleşmesi prensibi ile bu hava kütlesi etrafa doğru yayılacaktır. • Isınan havanın, atmosfer ısısından bir anda birkaç milyon dereceye çıkması tam bir kasırga etkisi yapar ve ısınan hava yüzlerce km hızla etrafa yayılır. • Kısa bir müddet sonra merkezde hava atmosfer normaline dönünce (bu süre 5 -10 sn. kadardır) bu sefer de etraftaki hava aynı hızla merkeze hücum edecektir. Yani darbe etkisi 2 defadır. • Korunmak için yer seviyesi altında korunmalı bir yerde olmak yeterlidir. Açık arazide bir çukurun içine yatmak bile koruyucu olacaktır
Nükleer Silahlar (Devam) • Etkileri ve Korunma Yöntemleri • 4. Radyoaktif ışıma: Patlama anında etrafa alfa, beta ve gama ışınları yayılır. • Üzerimizdeki elbiseler alfa ışınını, bir duvar beta ışınını tutmaya yeterlidir. • Ancak gama ışını, ancak çok kalın toprak tabakaları veya kalın kurşun tabakalar tarafından tutulabilir. • Bu ışınlar vücudu delip geçer ve hücrelerde bozulmalara sebep olur. • Kısa vadede radyasyon hastalığı, uzun vadede kanser görülür. • Korunmak için patlama anında kapalı ve yer seviyesinin altında bir yerde olmalı, daha sonra bölge derhal terk edilmelidir.
Nükleer Silahlar (Devam) • Etkileri ve Korunma Yöntemleri • 5. Radyoaktif serpinti: Patlama anında toz haline gelen bölgedeki taş, toprak radyoaktif ışıma sonucu kendisi de radyoaktif özellikler kazanarak mantar şeklinde yükselir. • Bu mantar bulut, atmosferdeki rüzgarların etkisinde kalır ve uzaklara doğru yayılır. • Daha sonra yağmurlarla veya serbest olarak yeryüzüne yağar. Bu serpinti, patlama bölgesindeki ışıma ile aynı etkileri yapar. • Korunmak için serpinti bölgesinden uzaklaşmak gerekir. • Radyoaktif tozların üzerimize bulaştığından şüpheleniliyorsa derhal bulaşık elbiseler çıkarılır, basınçlı soğuk suyla duş yapılır ve yeni elbiseler giyilir. • Çernobil faciasından sonra Karadeniz Bölgesi bu şekilde etkilenmişti.
Nükleer Silahlar (Devam) • Günümüzde, radyolojik maddelerin yeni bir kullanım şekli geliştirilmiştir. "Seyreltilmiş uranyum" olarak adlandırılan bu metotta, nükleer patlama olmadan klasik silahlarla beraber bir miktar radyoaktif madde hedef bölgeye serpilmektedir. • Bu suretle nükleer silahların en korkutucu etkisi olan "Radyoaktif serpinti" sağlanmış olmaktadır. • 1991 yılındaki körfez krizinde ve Bosna'da ABD tarafından bu tür silahların kullanıldığı iddia edilmektedir. • Bu silahların kalıcı etkisi ve ne zaman, nasıl pasifize olduklarına dair elde yeterli bilgi bulunmamaktadır.
Biyolojik Silahlar • Gen yapısı değiştirilerek insanlarda doğaldan farklı etkiler gösteren bakteri ve virüslerin kullanılmasıdır • Genelde doğada insana zararsız olan veya doğal etkileri ilaçla tedavi edilen bakteri ve virüslerin, çok daha ağır hastalıklara yol açacak şekilde değişikliğe uğratılması en çok görülen şekildir
Biyolojik Silahlar (Devam) • İnsanlara bulaşmayan ama hayvanlarda hastalıklara sebep olan bazı bakterilerin kullanıldığı da olmuştur. • Günümüzde, insanları öldürmeyen ama birkaç günlüğüne ayakta duramayacak kadar hasta eden biyolojik silahların geliştirildiği bilinmektedir.
Biyolojik Silahlar (Devam) • Korunmak için mutlaka koruyucu elbise ve koruyucu maske takmak gerekir. Bu malzeme sivil halkın kullanabileceği şekilde piyasada bulunmamaktadır. • Tedavi edici ilaçlar da, bunlar doğada görülmediği için geliştirilmemiştir. • Gen teknolojisi ile ilgilenebilen bilimsel seviyeye gelmiş ülkeler tarafından geliştirilmektedir.
Kimyasal Silahlar • İnsan üzerinde öldürücü etki yapan kimyasal maddelerdir. Gaz veya sıvı halinde bulunur. Etkilerine göre sınıflandırılır. • 1. Boğucu gazlar: Solunduğu zaman akciğer yüzeylerinde yanma etkisi oluşturup oksijenin akciğer tarafından emilmesini engeller ve ölüme sebep olur. • Günümüzde kullanılmamaktadır. (Klor bu tipe bir örnektir. Klor içeren çamaşır suyu kapalı yerlerde solunursa bu etkiyi yapar)
Kimyasal Silahlar • 2. Kan zehirleyiciler: Kanda bulunan oksijen taşıyan maddelerle kimyasal tepkimeye girer ve kararlı yeni bileşikler meydana getirir. • Kan, oksijeni taşıyamadığı için hücreler havasızlıktan ölür. Siyanür bileşikleri içerir. Günümüzde kullanılmamaktadır.
Kimyasal Silahlar • 3. Yakıcı gazlar: Ciltle teması halinde ateş yanığı etkisi yaparak ciltte ödem oluşmasını sağlar ve cilt solunumunu durdurur. • Cilt solunumu durunca havasızlıktan boğulma meydana gelir.
Kimyasal Silahlar • 4. Sinir gazı: Solunduğunda vücuttaki tüm kasların istem dışı kasılmasını sağlar. Göğüs kafesini çalıştıran kaslar kasıldığı için soluma yapılamaz ve boğulma olur. • Korunmak için koruyucu elbise ve koruyucu maske şarttır ancak piyasada bulunmamaktadır. • Sinir gazı etkisi için atropin sülfat antidottur • Gazın etkisinde kaldıktan sonraki 15 saniye içinde yapılması gerekir. Yani hastaneye yetiştirilme şansı yoktur.
Kimyasal Silahlar • Kimyasal gazlar ve biyolojik maddeler rüzgar, nem ve yağıştan etkilenirler, etki alanlarını değiştirebilirler. • Dolayısıyla atıldığı yeri bilmek, korunmak için yeterli değildir. • Kimyasal gazlar, genelde havadan ağır oldukları için çukur yerlerde toplanırlar. • Etki bölgesini, yüksek yerlerden yararlanarak hızla terk etmek ilk tedbir olarak düşünülebilir.
• Kitle İmha Silahlarının, "Cenevre Sözleşmeleri gereği kullanılması yasaktır!"
Dirençli Enfeksiyonlar • -Metisiline Dirençli Staphylococcus aureus (Methicilin-Resistant Staphylococcus aureus= MRSA) • -Genişlemiş Spektrumlu Beta-laktamaz (GSBL) üreten enterik bakteriler • -Karbapenem dirençli Pseudomonas aeruginosa
Dirençli Enfeksiyonlar (Devam) • Elde edilen verilere göre bakterilerin daha dirençli suşlar oluşturduğu bildirilmektedir • Tanı ve tedavi amaçlı uygulanan çeşitli invaziv girişimler, operasyonlar • Altta yatan ağır hastalıklar, • Çoğul dirençli patojenler, • Yoğun antibiyotik kullanımı, • Tedavi seçeneklerinin kısıtlı olması nedeni ile » Dirençli enfeksiyonları dünyada ve ülkemizde önemli bir sağlık sorunu haline getirmektedir
Dirençli Enfeksiyonlar (Devam) • Metisiline Dirençli Staphylococcus aureus (Methicilin. Resistant Staphylococcus aureus= MRSA) • Stafilokoklar 100 yıldan uzun bir süredir en önemli infeksiyon etkenlerinden biridir • Stafilokoklar; o dönemlerde insanlarda çok ağır seyreden, tedavisi güç, ölümcül infeksiyonlara neden olmaktaydı. • Alexander Fleming’in 1928 yılında penisilini bulmasını takiben 1940 yılında bu antibiyotiğin klinik kullanıma girmesi ile birlikte stafilokok infeksiyonlarının tedavisinde önemli başarılar sağlanmıştır. • Bununla birlikte, penisilinin çok yaygın kullanılmasının sonucunda, penisilini parçalayan stafilokok suşları (türleri) ortaya çıkmaya başlamıştır.
Dirençli Enfeksiyonlar (Devam) • Stafilokoklarda penisilin direnci 1940’lı yılların ortalarından itibaren gittikçe artmış, 1950’li yıllarda penisilinin yanı sıra tetrasiklin, eritromisin ve streptomisin gibi diğer antibiyotiklere de direnç gelişimine tanık olunmuştur.
Dirençli Enfeksiyonlar (Devam) • Bilim insanları 1960 yılında metisilini, daha sonra da stafilokoklar tarafından üretilen penisilini parçalayan enzimlere (penisilinaz) dayanıklı penisilin türlerini geliştirmiştir. • Bu sayede, stafilokok infeksiyonlarının tedavisinde ikinci büyük başarı kazanılmıştır. • Ancak bu başarının üzerinden henüz bir yıl geçmişken (1961), stafilokoklarda metisilin direnci tanımlanmış ve 1970’li yılların sonu ile 1980’li yılların başlarından itibaren de MRSA suşlarında çoklu antibiyotik direnci ortaya çıkmaya başlamıştır.
Dirençli Enfeksiyonlar (Devam) • Günümüzde direnç sorununun giderek yaygınlaşması ile birlikte MRSA tüm dünyada hastane infeksiyonu salgınlarına yol açan çok ciddi bir sorun haline gelmiştir.
Dirençli Enfeksiyonlar (Devam) • Ölümcül infeksiyonlara neden olmasının dışında diğer bir ürkütücü yanı da; penisilinaz enzimine dirençli tüm penisilinlere (metisilin, oksasilin, nafsilin, kloksasilin ve dikoloksasilin), sefalosporinlere, ayrıca klindamisin, eritromisin, tetrasiklin ve aminoglikozidler gibi daha birçok antibiyotiğe dirençli olmasıdır. • Başka bir anlatımla; MRSA infeksiyonlarında tedavi seçeneği olarak çok sınırlı sayıda antibiyotik bulunmaktadır.
Dirençli Enfeksiyonlar (Devam) • Günümüzde MRSA ile infekte olguların tedavisi ancak; nadiren etkili olan birkaç antibiyotik dışında, glikopeptid grubu olarak adlandırılan ve sadece damar içi yoldan uygulanabilen vankomisin ve teikoplanin adlı iki antibiyotikle mümkün olabilmektedir. • Diğer önemli bir husus ise, uygun dozda kullanılsa bile vankomisinin, hastada mevcut MRSA kolonizasyonunu ortadan tamamen kaldıramamasıdır; yani MRSA infeksiyonu olduğu için etkin olarak tedavi edilen bir hastanın tedavi bitiminden sonra da bu bakteri ile kolonize olma olasılığı bulunmaktadır.
Dirençli Enfeksiyonlar (Devam) • Staphylococcus aureus antibiyotiklere karşı çoğul direnç gösterse de, dezenfektan ve antiseptiklere duyarlıdır.
Dirençli Enfeksiyonlar (Devam) • Buluşma Yolu • Staphylococcus aureus en sık burun deliklerinin ön kısmında kolonize olur. Genel popülasyonun % 30 - 40’ı S. aureus’un burun taşıyıcısıdır. Bu nedenle, otoinfeksiyon (kişinin kendini infekte etmesi) sık görülür. • Pürülan drenajı olan hastalar, en önemli epidemik bulaşma kaynağıdır. Solunum yolu ile ve cansız maddeler yoluyla bulaşma nadirdir. • El yıkama ve eldiven giyme gibi genel hijyenik kurallara uymayan sağlık personeli sıklıkla bulaşmalardan sorumludur. • Stafilokokların burun dışında en sık kolonize oldukları vücut bölgeleri ise; nazofarinks, koltuk altları, kasıklar ve gastrointestinal sistemdir.
Dirençli Enfeksiyonlar (Devam) • Yüksek risk grubunu oluşturan hastalar • Staphylococcus aureus infeksiyonları, etkeninin dokuyu istila etmesi sonucunda gelişir. • Cerrahi yaralar, santral kateterler gibi invaziv cihazların uygulandığı vücut bölgeleri ve yumuşak doku yaraları S. Aureus infeksiyonlarının en sık görüldüğü alanlardır. • • Transplantasyon hastaları, kronik böbrek yetmezliği olanlar, İnsan İmmünyetmezlik Virusu (HIV) infeksiyonlular ve kanser hastaları gibi bağışıklık sistemleri bozulmuş hastalar, • • Çoklu antibiyotik kullanan, steroid veya kemoterapi gören hastalar, • • Cerahi ya da yoğun bakım hastaları, • • Yaşlı ve kötü beslenmiş hastalar; S. aureus infeksiyonu gelişmesi bakımından yüksek riskgruplarını oluştururlar.
Dirençli Enfeksiyonlar (Devam) • MRSA genellikle temas yoluyla bulaşan bir bakteridir. Standart önlemlerin uygulanması ile infeksiyonun yayılımının büyük ölçüde önlenmesi mümkün olabilecektir.
Dirençli Enfeksiyonlar (Devam) • İnfeksiyon Kontrol Önlemleri • El Yıkama: Sağlık personeli eldiven giysin veya giymesin, hasta ile temastan önce ve sonra mutlaka ellerini yıkamalıdır. • Antimikrobiyal içeren sabunların kullanılmasının yararları halen tartışmalıdır. • Esas önemli olan ellerin ne ile yıkandığı değil, ne zaman ve nasıl yıkandığıdır.
Dirençli Enfeksiyonlar (Devam) • Maske takılması: MRSA pnömonili bir hastadan, damlacık infeksiyonu yolu ile bulaşmayı önlemek amacıyla (tüberkulozda olduğu gibi) maske takılabilir. • Ancak stafilokokların aerosoller içinde damlacık infeksiyonu tarzında taşındığına dair çok kısıtlı veri bulunmaktadır. Bu nedenle MRSA pnömonili ya da yanık hastalarında maske takılması genellikle tavsiye edilmemektedir.
Dirençli Enfeksiyonlar (Devam) • Temizlik Uygulamaları: MRSA ile infekte bir hastanın bulunduğu odanın temizliğinde genel çevre temizliği kuralları uygulanır. • Genel temizlik için kuarterner amonyum bileşikleri kullanılabilir. • Fenollerin ya da hipoklorit solüsyonlarının kullanımı gereksizdir.
Dirençli Enfeksiyonlar (Devam) • Çamaşırların ve MRSA ile infekte hastaların kişisel giyecekleri: İnfekte MRSA hastasının yara akıntısı ile bulaşmış yatak çarşaf takımları ve hasta giysilerinin diğer çamaşırlardan ayrı olarak yıkanmasına gerek yoktur. • Uygun su sıcaklığı, deterjan kullanımı, hafif asidite sağlanması, çalkalama ve kurutma gibi normal yıkama prosedürleri MRSA’ların ortadan kaldırılması için yeterlidir. • Ancak bu tür malzemeler, hastanın odasından ağzı kapalı torbalar içinde çıkarılmalıdır.
Dirençli Enfeksiyonlar (Devam) • Yemek Kapları: MRSA ile infekte kişiler için “tek kullanımlık yemek kaplarının” kullanmasına gerek yoktur. Tabakların normal yıkama işlemine tabi tutulması mikroorganizmayı ortadan kaldırır.
Dirençli Enfeksiyonlar (Devam) • Ortak Kullanılan Malzemeler: MRSA infeksiyonlu hastalar, jakuzi ya da ayak banyoları gibi hizmetlerden mahrum bırakılmamalıdır. Bu tür etkinlikleri; diğer hastaların en önce kullanmasının sağlanması, MRSA’lı hastalara verilecek hizmetin gün sonu veya hafta sonuna ertelenmesi şeklinde planlamaya da gerek yoktur. • MRSA ile infekte hastalar, ortak kullanılması gereken aletleri diğer hastalarla randevu sırasına göre aynı gün içinde kullanabilirler. • Her alet üretici firmanın tavsiye ettiği şekilde temizlendiği sürece, bulaşma söz konusu değildir.
Dirençli Enfeksiyonlar (Devam) • Mikrobiyolojik Kültürler: Ortamda MRSA bulunup bulunmadığını saptamak amacıyla çevresel kültürlerin alınması ve laboratuvara gönderilmesi, gereksiz bir uygulamadır. • Bulaşmanın çevresel kaynaklı olduğu doğru ve kesin epidemiyolojik bilgilerle desteklenmediği sürece, çevresel kültürler alınmamalıdır.
Dirençli Enfeksiyonlar (Devam) • Hasta İzolasyonu: MRSA ile infekte bir hastanın izolasyona alınmasında, aşağıdaki kriterler kullanılmalıdır; • • İnfeksiyon uygun pansuman uygulaması ile kontrol edilebilir mi? • • Hastanın hijyeni konusunda sorun var mı ? • • Hastanın mental durumu uygun mu ? • • Hasta uygun el yıkama prosedürünü uygulayabiliyor mu ? • • Personel standart önlemleri alabiliyor mu ?
Dirençli Enfeksiyonlar (Devam) • Oda Düzenlenmesi: MRSA ile infekte hastaların özel bir odada izolasyona alınmaları gereklidir. Ancak özel bir oda temin edilememesi durumunda; MRSA’lı hastaların diğer hastalar ile aynı odayı paylaşmasının (kohort) mümkün olup olmadığının belirlenmesinde, aşağıdaki özelliklerin araştırılması önerilmektedir. • MRSA ile infekte hasta ile birlikte kalması düşünülen hastada varlığı araştırılan kriterler? – – – Açık yara/yaralar [ ] Trakeostomi [ ] Nazogastrik tüp [ ] G-tüpü [ ] Foley kateteri [ ] I. V. kanül girişi [ ] • Eğer yukarıdaki sorulardan birinin yanıtı EVET ise diğer hastanın MRSA’lı hasta ile aynı odayı paylaşmasının sakıncalı olduğu kabul edilmektedir.
Dirençli Enfeksiyonlar (Devam) • İzolasyon Sistemleri: MRSA ile infekte hastalara temas izolasyonu uygulanması tercih edilen yöntemdir. • Özellikle MRSA izole edilmiş, akıntılı yarası olan ve akıntı mayiinin dış ortamla teması önlenemeyen hastalar ile, kişisel hijyeni bozuk hastaların temas izolasyonuna alınması gerekir.
Dirençli Enfeksiyonlar (Devam) • MRSA Taşıyıcısı Sağlık Personeli: Burun delikleri veya kıvrım yerleri gibi vücudunun başka bir yerinde MRSA taşıyıcısı durumunda olan sağlık personelinin, altta yatan hastalığı, stafilokoksik deri lezyonları olmadıkça ve hijyen kurallarına uyumda sorunu bulunmadığı sürece çalışmalarında bir sakınca olmadığı bildirilmektedir.
Dirençli Enfeksiyonlar (Devam) • Dekolonizasyon: Bazı hastalarda MRSA, tekrarlayan infeksiyonlara neden olur. • Böyle durumlarda kombinasyon tedavisi ile kolonizasyonun ortadan kaldırılması denenebilir. • Ancak sonuç her zaman başarılı olmayabilir. Ayrıca, bu şekilde çoklu antibiyotik kullanımı sonucunda normal flora elemanlarının ortadan kalkması veya daha dirençli mikroorganizmalarla infeksiyon gelişmesi (Clostridium difficile neden pseudomembranöz kolit vb. ) olasılığı ortaya çıkabilir.
Kaynaklar • http: //tr. wikipedia. org/wiki/Kitle_imha_silahl ar%C 4%B 1 • http: //www. gata. edu. tr/infkom/MRSA. pdf • Gülay Görak, Sevim Savaşer, Suzan Yıldız: Bulaşıcı Hastalıklar Hemşireliği. İstanbul tıp Kitapevi, 2011.
- Slides: 42