Bilim Nedir Bilim doru dnme doruyu ve bilgiyi
Bilim Nedir? Bilim, “doğru düşünme, doğruyu ve bilgiyi araştırma, bilimsel metotlar kullanarak sistematik bilgi edinme ve bilgiyi düzenleme süreci, evreni anlama ve tanımlama gayretleri” olarak ifade edilebilir (Çepni, 2016, s. 2). Bilim, canlı ve yaratıcı bir hayal gücü gerektiren “büyük bir entellektüel maceradır” (Ronan, 2005, s. 5). On yedinci yüzyılda Francis Bacon, bilimin amacını “insanın yeryüzündeki kaderini düzeltmek” olarak tanımlamış ve bu amaca ancak olgulara dayalı gözlemler sonucu elde edilen teorilerle ulaşılabileceğini belirtmiştir (Köroğlu ve Köroğlu, 2016, ss. 5 -6).
Bilimde Akademik Disiplinler Bilimde, bilimsel bilginin oluşturulması ve geliştirilmesi sürecinde üç temel akademik disiplin bulunmaktadır. Bunlar, formel bilimler, sosyal ve insani bilimler ve fen bilimleri olarak adlandırılır. Formel Bilimler: Formel bilimlerin araştırma alanı matematik ve mantıktır. Bu nedenle, formel bilimler, matematik ve mantık bilimleri olarak da adlandırılır. Formel bilimlerin çalışma konuları algılanabilir değildir, malzemesi doğada bulunmaz, gözlemlenemez; ancak düşüncede vardır; bu nedenle akıl yürütme yöntemi olarak tümdengelim kullanılır (Bilen, 2015).
Bilimde Akademik Disiplinler Sosyal ve İnsani Bilimler: Sosyal ve insani bilimlerin araştırma alanı insandır; insanın tarihi, kültürel ve toplumsal varlığı ve ilişkileri ile ilgilenir (Bilen, 2015). Sosyal ve insani bilimlerin araştırma konuları olan insan davranışları ve süreç basit nicel verilere dayalı açıklama getirilmesi zor olan karmaşık ve öznel değişkenler içermektedir (Yıldırım, 2014). Fen Bilimleri: Fen bilimlerinin araştırma alanı, “olaylar ve olayları düzenleyen kanunlardır” (Goblot, 1954, s. 12). Fen bilimleri, doğa bilimleri ya da tabiat bilimleri olarak da isimlendirilir. Fen bilimleri, “doğada ‘var olanı’ anlamayı, açıklamayı ve kontrolü amaç edinir” (Karasar, 2015, s. 11); doğada gözlemlenebilen, algılarımızla kavrayabildiğimiz olayları kapsar; doğa yasalarını keşfetmeyi amaçlar ve bu nedenle çoğunlukla tümevarım yönteminden faydalanılır (Bilen, 2015). Fen bilimlerinde incelenen konular deneysel araştırmalara imkân verip, bulguları ölçülebilir niteliktedir (Yıldırım, 2014).
Fen Bilimlerinde Temel Alanlar Fen Bilimleri Fizik Kimya Biyoloji Yer (Yerküre) Bilimleri Çevre Bilimleri Madde, enerji, atomlar, ışık, ses, elektrik, manyetizma Madde ve elementlerin yapısı, ilişkiler, tepkimeler Canlıların kökeni, yapısı, gelişimi, işleyişi, sınıflandırılması Dünya ve ilişkili yapıların değişimi, gelişimi, yapısı, özellikleri Çevresel unsurlar, insan etkileri ve etkileşimleri Mekanik, termodinamik, elektrik, optik, elektromanyetizma, nükleer fizik, plazma fiziği, kuatum fiziği Fizikokimya, biyokimya, organik kimya, analitik kimya Botanik, zooloji, fizyoloji, genetik, moleküler biyoloji, biyokimya Gök bilimi (astronomi), okyanus bilimi (oşinografi), hava bilimi (meteoroloji), yerbilim (jeoloji) Çevre mühendisliği, çevre biyolojisi, çevre kimyası, çevre yönetimi, çevre hukuku, ekoloji, çevre sağlığı
Disiplinlerarası Farklılıklar • Formel bilimlerin sahip olduğu mantık ilkeleri sebebiyle bütün bilimlerin hem üzerinde ve hem de içinde yer alması gerekliliği ortaya çıkmaktadır. Formel bilimleri deneysel bilimlerden yani fen bilimleri ve sosyal bilimlerden ayıran en önemli özelliği, ulaşılan sonuçların “kesin ve zorunlu olmasıdır” (Yıldırım, 2005, s. 9). • Deneysel bilimlerde elde edilen bulgular ve buradan yola çıkılarak oluşturulan olgular ne kadar kuvvetli bir şekilde belgelenmiş ya da kanıtlanmış olurlarsa olsunlar, yeni gözlemler ve teknolojik gelişmelere bağlı olarak yanlışlanabilirlerken formel bilimlerde yanlışlama söz konusu değildir. Formel bilimlerde olgusal değil düşünsel çıkarımlar söz konusudur (Yıldırım, 2005). • Formel bilimler ve fen bilimleri daha çok analitik yaklaşıma sahip olmakla birlikte sosyal ve özellikle insani bilimlerde edebi yön ve kullanılan dil de önem kazanır.
Disiplinlerarası Benzerlikler • Fen bilimlerinin deneysel bulgularının ölçülebilir nitelikte olması ve araştırmalarda ortaya konan ilişkilerin matematiksel denklemler yoluyla nedensel açıklamalara imkân sağlaması (Yıldırım, 2014), fen bilimlerinin formel bilimlerle ilişkilendirilebilir bir yönüdür. • Sosyal bilimlerin pek çok alanında formel bilimlere benzer şekilde mantığa dayalı önermelerde ve çıkarımlarda bulunulması beklenmektedir. Bu durum iki temel disiplin arasındaki etkileşimi kaçınılmaz kılmaktadır. • Fen bilimlerinde özellikle nöroloji alanındaki teknolojik gelişmeler insan davranışlarının deneysel olarak ölçülmesi ve bilişsel, duyuşsal ve psikomotor pek çok davranışın arkasında yatan mekanizmaların anlaşılması yolunda önemli katkı sunar hale geldi. • Yeni teknolojilerin gelişmesiyle bilimler arası geçişler de artış göstererek çok sayıda melez bilim dalı ortaya çıktı (Hurd, 1998). Örneğin, biyokimya, biyofizik, astrofizik, nörobiyoloji, biyotıp, insan ekolojisi gibi.
Bilim Tarihinin Dönemleri Tarih Öncesi (. . . - MÖ 3200) ve İlk Çağ’da Bilim (MÖ 3200 375) Orta Çağ’da Bilim Yeni Çağ’da Bilim Yakın Çağ’da Bilim (375 -1453) (1453 -1789) (1789 -. . . )
Tarih Öncesi Dönemde Bilim • Tarih öncesi çağlarda insanlar beslenmek, korunmak, çevreye uyum düzeylerini artırmak ve böylece yaşamlarını iyileştirmek ve nesillerini devam ettirebilmek için doğayı, doğal kaynakları ve diğer canlıları kullanırlardı. • Tarihte ilk önemli bilimsel icat taş aletlerin yapılmasıydı. Yaklaşık 2. 5 milyon yıl önce homo sapiens öncesi ilk insanlar öldürülen hayvanları parçalamak amacıyla taşları birbirine vurarak yontma yoluyla Oldowan aletleri denilen ilk çakıltaşı aletleri icat ettiler. Bu teknoloji 1. 7 milyon yıl önce bütün Afrika’ya yayılmıştı. MÖ 790. 000 yılında ilk kez ateş kullanılmaya başlandı. (Baggaley, Page ve Brown, 2014). • Bugün yaşayan ve homo sapiens adı verilen insan türünün ilk atalarının 200. 000 yıl önce Doğu Afrika’da, bugün Etopya olarak bilinen bölgede yaşadığı ve 180. 000 yıl önce Arap yarımadasına yayıldığı düşünülüyordu. Fakat 2017 yılında Fas’ta Jebel Irhoud mağaralarında 300. 000 yıl önce yaşamış, homo sapiens olduğu düşünülen bir kafatasına ait fosil kalıntıları bulundu (Hublin ve diğerleri, 2017).
Tarih Öncesi Dönemde Bilim • MÖ 6500 yılında ilk kez bakır eritilmesinin kanıtları ve MÖ 6000’de ise iplik eğirmede kullanılan ilk iğler Türkiye Çatalhöyük’te bulundu. • İlk döküm metal nesneler MÖ 4000’de Mezopotamya’da (Fırat ve Dicle nehirleri arasında) üretildi. • İlk çömlek tekerlek MÖ 3500’de Güney Mezopotamya’da üretildi ve ilk tekerlekli arabalar aynı dönemde Avrupa’da kullanılmaya başlandı (Baggaley ve diğerleri, 2014). • MÖ 4000 ve 3000 yılları arasında Cilalı Taş Devri kültürü Mezopotamya ve Mısır’a tamamen yerleşmiş, her iki medeniyet de düzenli şehirler ve devletler kurmuşlardı (Ronan, 2005).
İlk Çağ’da Bilim • MÖ 3000’li yıllarda Mısır’da ilk kez şehirler ortaya çıkmaya başladı. • MÖ 2500 yıllarında inşa edildiği düşünülen Keops piramidinin mimari açıdan mükemmelliği, bu dönemde Mısır Uygarlığının geometriye önemli katkılar sunduğunu göstermektedir (Çimen, 2014). • Piramitlerin konumlarının da astronomi ile bağlantısı olduğu ve Mısırlıların belirli düzeyde astronomi bilgisine sahip oldukları düşünülmektedir. • Mısır astronomisi Güneş ve Ay teorileri ile fazlaca ilgilenmemekle beraber karmaşık yıldız sınıflandırmaları yaptıkları bilinmektedir (Ronan, 2005). • Güneş tutulması hakkındaki ilk bilgiler bu döneme aittir. Mısır Uygarlığı döneminde ayın ve yıldızların hareketlerinin gözlemlenmesi ve geleneksel Mısır mevsimlerinin (taşkın, suların çekilmesi ve hasat) göz önünde bulundurulmasıyla önce Ay takvimi, sonrasında Güneş takvimi ve 365 günlük resmi Mısır takvimi icat edildi. • MÖ 1600’de Mısırlılar detaylı insan anatomisini içeren Edwin Smith papirüsünü geliştirdi. MÖ 1000’de Mısır mumyalama teknikleri konusunda üstün teknolojiler sergiledi (Ronan, 2005).
İlk Çağ’da Bilim • Geç Babil döneminde hissedilmeye başlanan bilime ilişkin yeni yaklaşım, doğa olaylarını gizli ve doğaüstü unsurlara başvurmaksızın gözlem ve deneyimler ışığında mantığa dayalı karşılıklı ilişkiler kurarak açıklama girişimlerini gözler önüne sermektedir (Ronan, 2005). • Milattan önce ilk bilim insanlarının yetiştikleri yerlerin başında Türkiye’nin Milet bölgesi (Miletus-Aydın, Didim yakınlarında) gelir. Milet bölgesi, doğu kültürü ile ilişkileri olan önemli bir ticaret merkeziydi. MÖ 600’lü yıllarda ilk bilimsel teoriler burada ortaya konmaya başladı (Loxley, Dawes, Nicholls ve Dore, 2016 a). • İlk bilimsel teorileri ortaya koyan felsefeciler tarafından yağmur, deprem, kuraklık ve şimşek çakması gibi doğa olaylarının Tanrıların gazabı sonucu ortaya çıkmadığı, bunların bir düzen ve sistem içinde açıklanabilir olaylar olduğu dile getirilmeye başlandı (Loxley ve diğerleri, 2016 a).
İlk Çağ’da Bilim • Bu dönemde yaşayan Miletli Thales yeryüzündeki herşeyin sudan yapılmış olduğuna ve Miletli Anaksimenes ise herşeyin havadan oluştuğuna dair bilimsel teoriler geliştirdiler. Thales, büyük bir devlet adamı, matematikçi ve astronomdu (Ronan, 2005). Dünyayı sistematik bir biçimde açıklayan ilk bilim insanlarındandı (Loxley ve diğerleri, 2016 a). • Platon’un Akademisi’nin öğrencilerinden olan MÖ 384 doğumlu Aristo, bilginin deneyim yoluyla kazanıldığı deneysel yaklaşıma inanırdı. Gerçek bilginin doğada var olan bilgi olduğuna inanan Aristo, canlıların ilk sınıflandırmasını bitkiler ve hayvanlar şeklinde canlıların dış görünüşlerine bakarak yaptı. • Aristo, bütün maddelerin değişebilen formlara fakat değişmeyen özlere sahip olduğunu, evrenin değişebilen bir karasal bölge ile değişmeyen bir gök bölgesinden oluştuğunu ifade etti. Aristo’nun evrenin dünya merkezli modeli Batı’da 2000 yıl kadar kabul gördü (Loxley ve diğerleri, 2016 a). Aristo, dört element teorisini (toprak, hava, ateş ve su) beşinci bir element olarak tanımladığı esir (göklerin ana maddesi) eklemesiyle yeniledi.
İlk Çağ’da Bilim • Milattan önce Hindistan’ın bilim tarihine ilişkin çok detaylı araştırmalar yapılmamış olmasına rağmen, MÖ 500 yılının sonunda Mezopotamya astronomisi ve eserlerinin, MS 200 yılında ise Yunan astrolojisi ve sonrasında İskenderiye merkezli Yunan astronomisi ve eserlerinin ülkeye girdiğini göstermektedir. Bu bilgilerin girişiyle birlikte Hintli bilim insanlarının gezegenlerin evrendeki yerleşimlerini gösteren cetveller hazırladıkları, Yunan gezegen teorisi üzerine araştırmalar yaptıkları, Güneş ve Ay büyüklüklerini ve uzaklıklarını ölçme çalışmaları yaptıkları bilinmektedir (Ronan, 2005). • Milattan sonrasına ait ilk dönemlere gelindiğinde Roma İmparatorluğu’nun dünya üzerindeki askeri, lojistik ve sanatsal üstünlüğünün bilimsel yönden de desteklendiği görülmektedir. Fakat Romalılar, bilimsel düşünce üretmekten ziyade uygulama ve tekniğe eğilimliydiler (Ronan, 2005). Doğa bilimlerine ilgileri daha çok pratik faydalar sağlayan tıp, mühendislik, mimarlık ve tarım gibi alanlar merkezindeydi (Bahar ve diğerleri, 2006). Bilimsel düşünce üretme açısından yeterince teşvik edilmemiş olsalar da Romalı bilim insanları Yunan felsefe ve doktrinlerinin sonraki çağlara iletilmesinde önemli rol oynamışlardır.
İlk Çağ’da Bilim • Romalı ve Yunan bilim insanlarının yanında Orta Amerika’da Klasik Maya Uygarlığı’nın kuruluş dönemlerinde ve Asya’da özellikle Çin’de bilimsel yönden önemli çalışmalar yapılmaktaydı. Mayalar’ın 250 yıllarında tepe arazisi düzleştirmesi yaptıkları, sulama kanalları kullandıkları, bataklıklar boyunca drenaj kanalları kazarak verimli alüvyonları biriktirdikleri bilinmektedir (Baggaley ve diğerleri, 2014). Mayalar aynı zamanda gelişmiş bir takvime sahipti ve 300 yılından itibaren astronomi ve tarihle ilgili bilgileri kaydetmişlerdi (Ronan, 2005). • İlk çağda Asya’da ortaya konan en önemli bilimsel gelişmelerden biri 105 yılında Çin’de Ts’ai (Cai) Lun tarafından kâğıdın icat edilmesiydi (Baggaley ve diğerleri, 2014). Çin uygarlığı diğer uygarlıklara nazaran kapalı bir uygarlık olmakla birlikte Hint ve Türk toplumları ile etkileşim ve ticaret içinde oldukları, Hintlilerden matematik alanında etkilendikleri, Türklerden ise 12 hayvanlı takvimi alarak kullandıkları bilinmektedir (Çimen, 2014).
Orta Çağ’da Bilim • Orta Çağ, özellikle yedinci ve 13. yüzyıllar arası İslam âlemi için bilimin her alanında altın çağ olarak nitelendirilir. İslamda bilgiye, bilime ve bilim insanına verilen değerin önemli yer tutmasından dolayı Müslüman âlimler bilimin her alanında derinlikli çalışmalar yaparak üstün nitelikli eserler ortaya koydular; keşiflerini ve icatlarını bütün dünyaya yaydılar. • Günümüzde bilim dili olarak yaygın şekilde İngilizce kullanılmaktadır. Orta Çağ’da ise bilimin dili Arapça idi (de. Grasse ve diğerleri, 2014). • İslam bilimi iki temel üzerine yapılanır. Bunlardan biri dışarıdan alınan bilimsel fikirleri, diğeri ise bu bilimsel bilgi birikimine Müslüman bilim insanlarının yaptıkları katkıları içerir ki bu ikincisi üzerinde tarihçiler yeterince durmamışlardır (Ronan, 2005). • Müslüman bilim insanları özellikle Hipokrat, Platon, Aristo, Öklid ve Arşimet gibi Yunanlı filozof ve bilim insanlarının eserlerini, ayrıca Hint ve Fars medeniyetlerine ait eserleri Arapça’ya çevirerek bilgileri derlediler; sadece bilim insanlarına hitap etmediler; halkın da anlayabileceği şekilde bu eserleri yorumladılar ve yeni teoriler ortaya koyarak bunları test ettiler.
Orta Çağ’da Bilim • On birinci yüzyıla gelinceye kadar Batı Avrupa’da bilimsel araştırmalar oldukça azdı. Avrupa’da daha çok dini metinlerin yorumlanmasına odaklanılmış ve manastırlar eğitimin merkezi haline gelmişti (Loxley ve diğerleri, 2016 a). • Bu dönemde İslam ülkelerinde pek çok kütüphaneler ve öğrenme merkezleri kuruldu. Bunların en büyüklerinden biri dokuzuncu yüzyılın başında Bağdat’ta kurulan Bilgelik Evi (Beytülhikme) idi. • İslam Bilimi’nin yanında Hint Bilimi’nde de dördüncü yüzyıldan 11. yüzyıla kadar önemli gelişmeler oldu. Hintli bilim insanları özellikle atom teorisi üzerine çalıştılar ve dört unsur olan toprak, hava, ateş ve suyun her birinin kendi atom sınıfı olduğunu, atomların bölünemez ve parçalanamaz bir özelliğe sahip olduğunu, farklı atomların birleşemeyeceğini, fakat benzer atomların üçüncü bir atomun varlığında birleşebileceklerini önerdiler (Ronan, 2005).
Orta Çağ’da Bilim
Orta Çağ’da Bilim • Batı Avrupa’nın bilime olan ilgisi 11. yüzyılda uyanmaya başladı; Bologna, Paris ve Oxford’da üniversiteler açıldı. Antik Yunan ve Müslüman bilim insanlarının eserleri ve bilimsel yorumları bütün Avrupa’ya yayıldı. Orta Çağ Batı kültüründe biliminin yapılanmasında özellikle Aristo’nun Müslüman bilim insanları tarafından yorumlanan doğal felsefe üzerine çalışmaları temel teşkil etti. Antik Yunan teorileri, Batı Avrupa’da bunları test edecek uygun yöntemlere ve bilimsel özgürlüğe sahip olunmadığı için 2000 yıl boyunca kabul gördü (Loxley ve diğerleri, 2016 a). • Kilisenin bilimsel özgürlük üzerindeki baskısına ek olarak Avrupa’da bilimin gelişmesinin ve yaygınlaşmasının gecikmesinde rol oynayan bir diğer faktör ise Çin’de ikinci yüzyılda icat edilen kâğıt ile yine Çin’de yedinci yüzyılda icat edilen matbaanın Avrupa’ya çok geç giriş yapmış olmasıdır. Avrupa’da kâğıt 12. yüzyılda, matbaa ise 14. yüzyılda kullanılmaya başlanmıştır. İslam medeniyetinde sekizinci yüzyıla doğru Semerkant’ta kâğıt üretildiği, 10. yüzyılda Kahire pazarlarında ürünleri sarmak için kullanıldığı, matbaanın ise 10. yüzyılda kullanılarak Kahire’de Kuran’ın bazı kısımlarının basıldığı bilinmektedir (Ronan, 2005).
Yeni Çağ’da Bilim • On dördüncü yüzyıldan başlayarak yeniçağı içine alan Rönesans (yeniden doğuş) dönemi, İtalya’da filizlenerek Batı Avrupa’ya yayıldı ve antik çağ kültürünün yeniden canlandığı bir dönem oldu. • Bilimsel düşüncedeki değişim ve bilim insanlarının bilimsel özgürlük ihtiyacı Rönesans üzerinde etkili olurken (Loxley ve diğerleri, 2016 a), Batı dünyası özellikle Doğu İslam entelektüel birikiminden yararlanarak antik dönem düşüncelerini yeniden inceledi (Köroğlu ve Köroğlu, 2016). • Yeniçağda Batı Avrupa’da matbaanın yaygınlaşmasıyla yerel dillerde kitaplar basılmaya başlandı ve böylece halkın aydınlanması da başladı (Ronan, 2005). • Her ne kadar Rönesans etkileri hızla yayılıyor olsa da, Avrupa’da bilim 16. yüzyıla kadar din temelli yürütüldü ve her bilimsel bilgi İncil bilgileriyle ilişkilendirilmeye çalışıldı (Loxley ve diğerleri, 2016 a). • On altıncı yüzyıl, Batı’da kilisenin bilimi kesintilere uğratmasına rağmen modern bilimlerde ilerlemenin görüldüğü bir yüzyıl oldu (Whitehead, 1962).
Yeni Çağ’da Bilim Yeni Çağ’ın tarihe ismini yazdıran isimlerinden biri 15. ve 16. yüzyıllar arasında yaşamış olan Toskanalı deha ve mucit Leonardo da Vinci’dir. Resim sanatı, mühendislik, mimari, fizik, insan ve hayvan anatomisiyle ilgilenen Leonardo da Vinci içinde bulunduğu şartlar nedeniyle üniversite eğitimi almadı. Araştırmalarını ve buluşlarını yayınlamadığı gibi fikirlerini de kullanmadı, o sadece “. . . dünyanın harikalarını ortaya çıkarmak gayesiyle dünya üzerinde derin düşüncelere dalmayı seven bir filozoftu; bunları uygulamaya dönüştürmeyi istemedi” (Ronan, 2005, s. 310). Tasarımları bugün bile kullanılan Leonardo da Vinci helikoptere ait ilk çizimlerin de sahibidir.
Yeni Çağ’da Bilim • Yeni çağın en önemli iki bilim insanı evren biliminde yeni ufuklar açan Copernicus (Kopernik) ve bilimde doğrudan gözleme vurgu yapan anatomi bilgini hekim Vesalius’dur. • Kopernik’in Güneş merkezli evren teorisinden etkilenen Galileo Galilei, Tycho Brahe ve Johannes Kepler evrenbilimine önemli katkıları sundu. • On altıncı yüzyılda, botanik ve zooloji alanında Almanya, İsviçre ve Fransa başta olmak üzere Avrupa’da önemli araştırmalar yapıldı, eserler üretildi. • Modern bilimlerin doğuşunun modern felsefenin doğuşu ile aynı zamanlara yani 17. yüzyıla denk düştüğü düşünülmektedir (Whitehead, 1962). • On yedinci yüzyılın öne çıkan bilim insanlarından biri Kopernik’in teorilerini destekleyen modern felsefenin ve analitik geometrinin kurucusu olarak görülen Descartes’tir. Descartes, evrenin doğuşu, yapısı, yıldızların doğuşu ve hareketleri hakkında görüşler ortaya koydu. Uzayın sınırları düşünülemediğine göre evrenin sonsuz olması gerektiğini, uzayın boşluk yerine plenum adı verilen sürekli hareket halinde olan aynı cinsten maddeyle dolu olduğunu savundu (Ronan, 2005).
Yeni Çağ’da Bilim • Descartes’in görüşlerini benimseyen Cambridge Üniversitesi’nin öğrencilerinden biri de Isaac Newton’du (Ronan, 2005). • Galileo’nun öldüğü yıl doğan Isaac Newton bilimsel devrimi tamamlayan bilim insanı olarak görülür (Köroğlu ve Köroğlu, 2016). • Newton, 1687’de bilim tarihinin en önemli eserlerinden biri olan Principia (Doğa Felsefesinin Matematiksel İlkeleri) adlı kitabında gökyüzündeki hareketlerin kaynağı konusundaki tartışmaları sonlandırdı ve gökyüzündeki hareketlerin kütle çekim kuvveti tarafından kontrol edildiğini yani evrensel kütle çekim teorisini açıkladı (Gribbin, 2013). • Newton, kütleçekimin “uzaklığın karesi ile ters orantılı olarak etki eden bir kuvvet olduğunu” ortaya koydu (Ronan, 2005, s. 389). • Böylece kütleçekimin hem yeryüzü hem de uzayda etkili olan evrensel bir kuvvet olduğu gerçeği fark edildi (Gribbin, 2013).
Yeni Çağ’da Bilim • On yedinci yüzyılın önemli icatlarından biri mikroskoptu. Mercekler 13. yüzyılda geliştirilmiş olmakla birlikte, Anton von Leeuwenhoek yontarak parlattığı kaya kristaline benzeyen oldukça küçük mercekler kullanarak bu teknolojiyi mükemmelleştirdi (Ronan, 2005). Leeuwenhoek, geliştirdiği mikroskobuyla gözle görülemeyen mikroskobik canlıları inceleyerek tanımlamalarda bulundu ve araştırmalarıyla mikrobiyoloji alanının kurucusu oldu. • On sekizinci yüzyılda kimya daha bilimsel hale geldi; dini doktrinler ve yaklaşımlar azaldı. Newton’un evrenin işleyişine dair bulguları, kimyager ve biyolog bilim insanlarını da doğanın işleyişindeki sistematiği anlamaya ve basit yasalar temelinde açıklamaya yönelik araştırmalar yapmaya teşvik etti (Gribbin, 2013). • Bu dönemde bilimsel teknolojik araçların sayılarının önemli ölçüde artmasıyla birlikte bilim insanlarının çoğunlukla teoriye ve gözleme dayalı görüşleri yerini teleskoplar, mikroskoplar, termometreler ve barometreler gibi bilimsel araçların icadıyla deneysel ispata dayalı görüşlere bırakmaya başladı (Loxley ve diğerleri, 2016 a).
Yakın Çağ’da Bilim - 19. Yüzyıl • On dokuzuncu yüzyılda bilimin her alanında büyük gelişmeler yaşandı; bilimsel buluşların günlük yaşam üzerindeki etkileri bilimi popüler hale getirdi; scientist (bilim adamı) kelimesi ilk defa 1840 yılında İngiltere’de Britanya Bilimsel İlerleme Birliği (British Association for the Advancement of Science, BAAS) tarafından kullanıldı (Ronan, 2005). • On dokuzuncu yüzyılın başında botanikçi ve zoolog Jean-Baptiste Lamarck, canlıları omurgalılar ve omurgasızlar şeklinde sınıflandırdı; fakat sonrasında sınıflandırmanın yapay bir süreç olduğu, türlerin seleksiyon ile değişime uğradığı ve kullanılan organların güçlenerek sonraki kuşaklara aktarıldığı inancıyla evrimin temellerini oluşturacak araştırmalar yaptı (Ronan, 2015). • 1859 yılında Charles Darwin’in yaşamın nasıl başladığına ilişkin görüşlerini ve kanıtlarını sunduğu The Origin of Species (Türlerin Kökeni) adlı kitabı yayımlandı. Bilim tarihinin en tartışmalı kuramlarından biri olan evrim teorisi böylece doğmuş oldu.
Yakın Çağ’da Bilim - 19. Yüzyıl • On dokuzuncu yüzyılın ikinci yarısında yaşanan bir diğer önemli gelişme ise Fransız mikrobiyolog ve kimyager Louis Pasteur’un aşıyı keşfetmesiydi. 1865’de Pasteur, ipek sanayiinde kullanılan milyonlarca ipekböceğinin ölüm sebebini araştırırken bakteri kaynaklı bir hastalığın varlığını ve sonrasında ise sığırlarda şarbon, kümes hayvanlarında koleraya sebep olan bakterileri keşfetti. • Bu araştırmalarını takiben 1881 yılında şarbon hastalığına, 1882 yılında ise kuduz hastalığına karşı aşı geliştirerek insan ve hayvan ölümlerine sebep olan iki önemli hastalıkla mücadele edilebilmesini sağladı (Ronan, 2005). • Pasteur’dan ilham alan diğer bilim insanları ilerleyen zamanlarda pek çok hastalığa karşı aşılar geliştirdi. • 1869 yılında Rus kimyager Dimitri Mendeleyev kimyasal elementlerin Periyodik Cetveli’ini hazırladı. Bu cetvel, ilerleyen yıllarda yeni elementlerin keşfini mümkün kılarken, 1913 sonrası kuantum fiziğinin gelişmesine ve atomun yapısının incelenmesine de katkı sağladı (Ronan, 2005).
Yakın Çağ’da Bilim - 19. Yüzyıl • 1870’lerden itibaren deneysel biyoloji alanında kaydedilen gelişmeler hücre yapılarının ve davranışlarının yakından tanınmasına imkân verdi. • Brno’lu bir rahip olan Mendel’in manastır bahçesinde kokulu bezelye çiçeği yetiştirme deneyleri sırasında bezelyelerin döllenmesi sürecinde keşfettiği kalıtsal faktörler zaman içinde gen adını aldı (Mason, 2013) ve bu bilimsel gelişmeler 20. ve 21. yüzyılın büyük genetik buluşlarına kapı açtı. • Yakınçağın en önemli bilimsel icatlarından biri olan elektrik, tarihsel süreçte göreceli olarak geç denebilecek bir zamanda icat edildi (Ratcliffe, 1959). Elektriğin icadı sürecinde 17. yüzyıldan başlayarak çalışmalar olmakla birlikte asıl devrim yaratan buluşlar 19. ve 20. yüzyıllarda geldi. • On dokuzuncu yüzyılın başından sonuna kadar Alessandro Volta, Michael Faraday, Thomas Young, Alexander Graham Bell, Nikola Tesla ve Thomas Edison gibi pek çok bilim insanı buluşlarıyla elektriğin keşfine önemli katkılar sundular.
Yakın Çağ’da Bilim - 20. Yüzyıl • İnsanoğlunun varlığını sürdürdüğü bütün yüzyıllar içinde bilim, teknoloji ve buluşlar yönünden en verimli yüzyılın 20. yüzyıl olduğu düşünülmektedir. • Bu yüzyılda bilimsel pek çok keşfin yanında otomobil, uçak, helikopter, denizaltı, radyo, televizyon, bilgisayar, cep telefonu ve en önemlisi internet gibi zamanı ve insan yaşamını ileri düzeyde etkileyen pek çok icat ortaya kondu. • Yirminci yüzyılın en çok iz bırakan bilim insanları arasında öne çıkan ise Albert Einstein’dir. 1905’de Albert Einstein Theory of Relativity (Görelilik Kuramı) adlı kitabını kaleme aldı. Einstein önce özel ve daha sonra genel görelilik kuramlarını geliştirdi. • Yakın zamanda CERN (Avrupa Nükleer Araştırmalar Merkezi) laboratuvarlarında yapılan deneyler Einstein’in teorisini destekler nitelikte yüksek enerjili atomaltı parçacıkların kütle kazanımını ispatladı. • Einstein’in genel görelilik kuramında geçen büyük kütleli cisimlerin uzay zamanı büktüğüne ilişkin görüşü, 103 yıl sonra 2018 yılında üstün teknolojik araçlarla galaksiler üzerinde yapılan gözlemler neticesinde ispatlandı.
Yakın Çağ’da Bilim - 20. Yüzyıl • • • Yirminci yüzyılın bir diğer önemli keşfi radyoaktiviteydi. Tüm zamanların en önemli kadın mucitlerinden olan Polonya asıllı Fransız vatandaşı kimyager ve fizikçi Marie Skłodowska Curie, uranyumun ortaya çıkardığı bugün radyasyon olarak bildiğimiz ışımaların atomdan kaynaklanan bir özellik olduğunu keşfetti. Curie, 1903 yılında radyoaktivite araştırmaları ile Nobel Fizik Ödülü’nü, 1911’de ise polonyum ve radyum keşfi ile Nobel Kimya Ödülü’nü kazandı. Marie Curie, 1901’de verilmeye başlanan Nobel’i ilk kez kazanan kadın ve iki kez kazanan tek kadın unvanlarına sahiptir. Bu keşiflerinin devamında Curie, X-ray cihazını icat etti. Marie Curie, uranyumdan 300 kez daha radyoaktif olan polonyumu ve milyonlarca kez daha radyoaktif olan radyumu keşif sürecinde çok yüksek miktarda radyoaktiviteye maruz kaldı. Curie’nin 1934 yılında kanserinden ölümü araştırmaları esnasında maruz kaldığı radyasyona bağlandı.
Yakın Çağ’da Bilim - 20. Yüzyıl • Şüphesiz ki, yakın çağın en önemli buluşlarından biri 1953 yılında James D. Watson ve Francis Crick’in Rosalind Franklin ve Maurice Wilkins’in X ışınları yardımıyla DNA’yı fotoğrafladıkları araştırmalarından yola çıkarak DNA’nın çift sarmallı yapısını keşfetmeleridir (Bahar ve diğerleri, 2006). • DNA’nın yapısının keşfiyle beraber genler hakkında sahip olunan bilgi de genişledi. Zamanla fen bilimlerinde çok önemli bir yer edinen Genetik Mühendisliği alanı kuruldu. Bu alanda, canlıların kalıtsal özellikleri üzerinde deneysel araştırmalar ve DNA müdaheleleri yoluyla kalıtsal hastalıkların sebeplerinin tanımlanması, ortadan kaldırılması ve canlılara yeni işlevler kazandırılması hedeflenmektedir. • Yirminci yüzyılın sonuna doğru genetik alanında yaşanan devrim niteliğindeki diğer bilimsel gelişme ise 1996 yılında İskoçya’da bir biyoteknoloji enstitüsünde genetik kopyalama (klonlama) yoluyla, yetişkin bir memeli vücut hücresinden yavru bir kuzu elde edilmesiydi, kuzuya Dolly adı verildi (Langone ve diğerleri, 2008).
Yakın Çağ’da Bilim - 20. Yüzyıl • Yirminci yüzyılda uzay araştırmaları alanında da çok önemli gelişmeler yaşandı. İlk defa 1957’de insan yapımı bir uydu (Sputnik 1), Rusya tarafından uzaya gönderildi. • Aynı yıl Laika isimli bir köpek uzay yolculuğu yaptı. • İnsaoğlunun uzay yolculuklarının başlangıcı 1961’de Rus kozmonot Yuri Gagarin’in Vostock I adlı uzay aracı ile 108 dakika dünya yörüngesinde kalması ile başladı. Sonrasında uzay araştırmaları konusunda Rusya ve Amerika Birleşik Devletleri arasında amansız bir mücadele başladı. • 1969 yılı Temmuz ayında Apollo 11 adı verilen uzay aracı ile üç astronot aya seyahat etti. Dört günlük bir yolculuğun ardından, 20 Temmuz 1969’da ilk defa insanoğlu, Neil Armstrong ve beraberinde Buzz Aldrin ile birlikte ayak bastı. İki astronot aydan çeşitli numuneler topladılar ve üç saat süren bir ay yürüyüşü gerçekleştirdiler. • İnsanoğlu, 1969 -1972 yılları arasında dokuz ayrı seyahatte toplam 12 astronotla ayda bulundu. 14 Aralık 1972’de ayak basan en son astronot olan Eugene Cernan’ın “Geri döneceğiz” diyerek ayrıldığı aya bir daha hiçbir seyahat gerçekleştirilmedi.
Yakın Çağ’da Bilim - 20. yüzyıl • Yirminci yüzyılda uzay seyahatleri dışında astronomlar uzay teleskopları üzerine de önemli araştırmalar yaptı. • 1990 yılında faaliyete geçen Hubble uzay teleskobu, 2018 yılı itibariyle halen faaliyette olup uzay bilimleri alanında çığır açan keşiflerin yapılmasında başrolü oynadı. • Hubble, insanoğlunun uzayda ulaşabildiği en derin noktaya (Ultra deep field) optik olarak ulaşarak, yaklaşık 14 milyar yaşındaki evrenimizin ilk 400 milyon yaşına ait galaksi fotoğrafları gönderdi; yavaşladığı sanılan evrenin çok büyük bir hızla genişlemeye devam ettiğini kanıtladı. • Yıldızların ve kara deliklerin gelişimi ve özellikleri, yıldız ölümleri ve süpernovalar Hubble tarafından fotoğraflandı. • Bugüne kadar Hubble’ın gönderdiği fotoğraflar ve veriler üzerinden 15. 000’in üzerinde bilimsel makale yazıldı (NASA, 2018).
Yakın Çağ’da Bilim - 20. Yüzyıl • Yirminci yüzyılda ayrıca 21. yüzyıla da damgasını vuracak Kuantum teorisinin temelleri atıldı. Başta kuramın geliştiricisi Max Planck olmak üzere pek çok teorik fizikçi kuantum teorisinin gelişmesinde önemli katkılar sundu. • Kuanta adı verilen ve elektromanyetik dalga içinde hareket eden enerji paketlerinden ismini alan kuram zamanla atom ve atomaltı düzeyde madde ve enerji üzerine incelemeler yapan Kuantum Mekaniği denilen bir bilim dalına dönüştü (Langone ve diğerleri, 2008). • Yirminci yüzyılın sonlarına doğru dünyanın en önemli teorik fizikçilerden Stephen Hawking kara delikler ve görelilik kuramı üzerine yaptığı çığır açıcı araştırmalarla alanın ilerlemesine katkı sağladı. • Hawking, ayrıca yazdığı pek çok kitapla astrofiziğin bilimsel mecralar dışında halk tarafından da anlaşılabilir hale gelmesinde ve gökbilime olan merakın çocuklar, gençler ve yetişkinler arasında gelişmesinde önemli rol oynadı.
Yakın Çağ’da Bilim - 21. Yüzyıl İnsanoğlunun 21. yüzyıla adım atmasının üzerinden çok kısa bir zaman geçmiş olmasına rağmen, bilim ve teknolojideki gelişmeler müthiş bir hızla artmaktadır. 21. yüzyılda yüksek teknolojiye sahip uzay araçlarının seyahatlerine, ileri teknoloji ürünü uzay teleskoplarına, gelişmiş insansız uzay araçlarına, ışınlama araştırmalarına, CERN’de Büyük Hadron Çarpıştırıcısı kullanılarak yapılan fütüristik deneylere, 3 D teknolojisiyle yapay olarak üretilen organlara, yüz ve kök hücre nakillerine, yapay zeka araştırmalarına, nano teknolojiler yoluyla geliştirilen araçlara, pek çok hastalık, davranış ve genler arasındaki ilişkilerin tespitine, insan embriyosundaki genetik mutasyonları düzelten teknolojilere, yeni canlı türlerinin keşfine ve daha nicelerine tanıklık ediyoruz.
Yakın Çağ’da Bilim - 21. Yüzyıl • 21. yüzyılın bilimsel buluşları arasında en dikkat çekeni Albert Einstein’in zaman yolculuğunun mümkün olabileceğine ilişkin teorisini destekleyebileceği düşünülen kütle çekim dalgalarının keşfedilmiş olmasıdır. • Kütle çekim dalgaları, kara delikler ve ölmekte olan yıldızlar tarafından dışarıya atılan, evrende dolaşan ve yakalandıkları taktirde zamanın ilk ve en karanlık dönemlerine seyahat etmeyi mümkün kılabileceği düşünülen dalgalardır. • 21. yüzyıl, kara deliklerin oluşum süreci, yapıları, özellikleri, yıldızların oluşum sürecindeki etkileri ve diğer kara deliklerle etkileşimleri hakkında da her geçen gün daha fazla bilgi edinilen bir yüzyıl olmaktadır. • Bu yüzyılın en önemli keşiflerinden bir diğeri ise Higgs bozonu’nun keşfidir. Higgs bozonunun evrenin %95’ini oluşturan ve henüz çözümlenememiş karanlık enerji (%70) ve karanlık madde (%25) adı verilen alanlarının daha iyi anlaşılmasına katkı sağlayacağı ümit edilmektedir (Templeton, 2015).
Cumhuriyet Dönemi’nde Bilim • Cumhuriyet Dönemi Türkiyesi’nde bilim ve teknolojiye büyük önem verildi. Bizzat Mustafa Kemal Atatürk “Dünyada herşey için, maddiyat için, maneviyat için, muvaffakiyet için, en hakiki yol gösterici ilimdir, fendir, ilim ve fennin haricinde yol gösterici aramak gaflettir, cehalettir, delalettir. ” sözleriyle bilimin üstünlüğüne ve toplumların muvaffakiyeti ve sürdürülebilirliği yönünden bilimin önemine vurguda bulundu. • Cumhuriyet’in ilk dönemlerinde Türk bilim insanları pek çok farklı alanda yetiştirilmek üzere Avrupa ve Kuzey Amerika ülkelerinde bulunan dönemin önemli üniversitelerine ve kuruluşlarına eğitim almaya gönderildi; Fransa, İngiltere, Avusturya, İtalya, Macaristan ve Çek Cumhuriyeti’nden de pek çok bilim insanı Türkiye’de eğitim verdi. • Böylece uzun yıllar süren ağır savaşların ve yoksulluğun içinden çıkmış yorgun, eğitimsiz ama zeki, çalışkan ve mücadeleci bir milletin bilimsel uyanışı sağlandı.
Bilim Tarihi Temelli Eğitsel Çıkarımlar Dünyanın pek çok yerinde fen eğitimi, eğitimin vazgeçilmez bir parçası olarak yer alır (Holbrook ve Rannikmae, 2007). Günümüz fen bilimleri eğitiminde ihtiyaçlar göz önünde bulundurulduğunda varlığı önem arz eden beş temel unsur bulunmaktadır. Bunlar: • • • Bilimsel okuryazarlığın geliştirilmesi 21. yüzyıl ihtiyaçlarına cevap verebilecek becerilerin geliştirilmesi Etkili kavram öğreniminin gerçekleştirilmesi Bilimsel bilginin aktarımı ve kullanımında bilimlerarası bağ kurulması Evrensel ve milli değerlerin aşılanması
Bilimsel Okuryazarlık • Bilimsel okuryazarlık, ilk defa 1958’de Paul de. Hart Hurd tarafından kullanıldı ve “fen eğitiminin hedefi” olarak tanıtıldı (Hurd, 1998, s. 408). • Bilimsel okuryazarlık, “Doğal dünyayı ve insanların eylemleri sonucunda onda yapılan değişiklikleri anlamak ve kararlar alınmasına yardımcı olmak amacıyla bilimsel bilgiyi kullanabilme, soruları tanımlayabilme ve kanıt-temelli çıkarımlarda bulunabilme becerisi” olarak tanımlanır (OECD, 2003, s. 133). • Bilimsel okuryazarlık, bir sorunu bilimsel olarak açıklayabilme, bilimsel sorgulama ve değerlendirme yapabilme ve eldeki verileri ve kanıtları bilimsel olarak yorumlayabilme becerilerine sahip olmayı gerektirir (OECD, 2017). • Bilimsel okuryazarlığın hedeflerinden biri de halkın bilimsel bilgisini, bilimsel sorunlara olan ilgisini ve karşılan problem durumlarına bilimsel yaklaşımını artırmaktır (Miller, 1983). • Hurd (1998), bilimin toplum yaşamına katkı sağlama ve kamu yararına kullanılma amacının ilk defa 350 yıl önce önerilmesine rağmen halen fen eğitim müfredatlarında gereken karşılığı bulmadığını belirtir.
21. Yüzyıl Becerileri • İçinde bulunduğumuz yüzyıl, eleştirel düşünme, problem çözme, esneklik, liderlik, özyönetim, sorumluluk alma, üretkenlik, girişimcilik, yaratıcılık, inovasyon (yenilikçilik), küresel farkındalık, işbirliği, iletişim, medya ve teknoloji okuryazarlığı gibi çok kapsamlı becerilerin geliştirilerek elde edilen kazanımların bilimsel ve toplumsal hayatı geliştirecek şekilde kullanılmasını gerektirmektedir (Sakız, 2016). • Bybee (2010), 21. yüzyılın ihtiyaçları doğrultusunda bir fen eğitim programında yer alması gereken becerilerin uyum sağlama, kompleks iletişim becerileri, sıradışı problem çözme, özyönetim, özgelişim ve bütünsel düşünme becerileri olduğunu, tüm becerilerin merkezinde ise bilişsel beceriler ve grup çalışmalarının yer aldığını ifade eder (Sakız, 2016). • 21. yüzyıl becerilerinin geliştirilmesinde eğitim programlarının kapsamı ve programları uygulayacak olan öğretmenlerin değişime açıklığı önem arz eder. Öğretmenler farklı olan fikirleri ötekileştirmek yerine farklılıkları teşvik etmeli, yaratıcı ve yenilikçi düşüncelerin ortaya çıkışına imkân sağlamalıdırlar.
Kavram Öğrenimi • Fen eğitiminde kavramların ve kavramlar arası ilişkilerin doğru anlaşılması ve yerinde transferler bilişsel becerilerin gelişmesi ve daha üst düzey bilgiye ulaşmada önemli yer tutar. • Harré (1968), “kavramlar, düşüncenin araçlarıdır” der (s. 3). • Kavram ediniminde ve kullanımında doğru yöntemlere ve araçlara sahip olunmaması ya da sahip olunanların yanlış kullanılması kavramsal bilgi edinme ve uygulama süreçlerini zorlaştırır (Harré, 1968). • Kavramları doğru tanımlama ve diğer kavramlardan ayırt etme önemli bir adımdır. • Fen eğitiminin önemli bir parçası olan kavramların yapılandırılması sürecinde etkili yöntem seçimine odaklanılmalıdır.
Bilimler Arası Bağ Kurulması • Günümüzde bilim insanlarının pek çoğu bilim ve teknolojinin işlevsel yönleriyle ilgilenmekte, bilimde yeni keşifler ileri teknolojilere bağımlı hale gelmekte, biyokimya, biyofizik, astrofizik, nörobiyoloji, biyotıp ve insan ekolojisi gibi melez bilim alanları doğmaktadır (Hurd, 1998). • Bilimsel gelişim ve değişimlerin yansımalarının fen eğitimi müfredatlarında da görülmesi zaruridir. • Gelecekte bilimler arası bağlardan ortaya çıkan melez bilimlerin sayısı şu anda hayal edemeyeceğimiz kadar çok artacaktır ve bu melez bilimler yeni teknolojilerin üretilmesi ve geleceğin dünyasının şekillenmesinde belirleyici rol oynayacaktır. • Eğitim, bu gelişmelerin gerisinde kalmamalıdır. Nitelikli bilim insanları yetiştirme hedefi bağlamında verilecek olan fen eğitimi bilimler arası bağlar kurmak zorundadır.
Evrensel ve Milli Değerler • Nitelikli bilim insanı yetiştirme yolunda fen eğitiminde öğrencilere evrensel ve milli değerlerin kazandırılması, gelecekte yapılacak keşif ve buluşlarda, evrensel ve milli fayda yolunda mücadele etme dirayet ve cesaretine sahip olacak bilim insanlarının yetiştirilmesi son derece önemlidir. • Einstein’in enerji ve kütle eşdeğerliğine ilişkin kuramından yola çıkılarak yüzbinlerce insanın ölümüyle sonuçlanan atom bombalarının icat edilmiş olması değerlerin önemini ortaya koymaktadır. • Bilim tarihinde iz bırakmış bilim insanlarının hayatlarının, yaşadıkları zorlukların ve bilimsel mücadelelerinin, keşif ve buluşlarının yanında genel karakterlerinin, tutum ve davranışlarının çok yönlü olarak araştırılması, tartışılması ve çıkarımlarda bulunulması özellikle ilkokul ve ortaokul dönemlerinde örnek bilim insanı niteliklerinin şekillendirilmesinde son derece etkili olacaktır.
KAYNAKÇA Baggaley, A. , Page, M. ve Brown, C. (2014). Bilim tarihi: Kronolojik zaman çizelgesi. Dünyamızı değiştiren buluşların en güncel görsel kılavuzu (Çev: Kerem Cankoçak, M. M. Türkoğlu, S. Yıldız ve S. Atay). İstanbul: Alfa Yayınları. (Orijinal basım yılı, 2013) Bahar, M. , Gündüz, S. ve Doğan, S. (2006). Bilim tarihine kısa bir bakış. M. Bahar (Ed. ). Fen ve teknoloji öğretimi içinde (ss. 1 -32). Ankara: Pegem. Akademi. Bilen, K. (2015). Bilim nedir? Ne değildir? N. Yenice (Ed. ), Bilimin doğası, gelişimi ve öğretimi içinde (ss. 1 -44). Ankara: Anı Yayıncılık. Çepni, S. (2016). Bilim, fen, teknoloji kavramlarının eğitim programlarına yansımaları. S. Çepni (Ed. ), Kuramdan uygulamaya Fen ve Teknoloji öğretimi içinde (ss. 1 -13). Ankara: Pegem Akademi. de. Grasse Tyson, N. , Druyan, A. , Braga, B. ve Pope, B. (2014). Cosmos: A spacetime odyssey. National Geographic Series (Season 1, Episode 4). [National Geographic Documentaries]. USA: Cosmos Studios. Retrieved from http: //channel. nationalgeographic. com/cosmos-a-spacetime-odyssey. Gribbin, J. (2013). Bilim tarihi (Çev. B. Gönülşen). İstanbul: Alfa Yayınları.
KAYNAKÇA Goblot, E. (1954). İlimler sistemi (Çev: F. Yücel). İstanbul: Maarif Basımevi. (Orijinal basım yılı: 1934). Holbrook, J. ve Rannikmae, M. (2007). The nature of science education for enhancing scientific literacy. International Journal of Science Education, 29(11), 1347 -1362. Hurd, P. D. (1998). Scientific literacy: New minds for a changing world. Science education, 82(3), 407 -416. Karasar, N. (2015). Bilimsel araştırma yöntemleri. Ankara: Nobel Yayınları. Köroğlu, C. Z. ve Köroğlu, M. A. (2016). Bilim kavramının gelişimi ve günümüz sosyal bilimleri üzerine. Pamukkale Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, (25), 1 -15. Langone, J. Stutz, B. ve Gianopoulos, A. (2008). Bilimin serüveni: Sayıların icadından sicim teorisine 4000 yıllık resimli (Çev. D. Akın). İstanbul: NTV Yayınları. (Orijinal basım yılı, 2006) Loxley, P. , Dawes, L. , Nicholls, L. ve Dore, B. (2016 b). Sağlık ve yaşam kalitesi (Böl. Çev. G. Sakız). Çev. Ed. H. Türkmen, M. Sağlam ve E. Ş. Pekmez, İlköğretimde eğlendiren ve anlamayı geliştiren fen öğretimi içinde (ss. 245 -266). Ankara: Nobel Yayınları. (Orijinal basım yılı, 2009)
KAYNAKÇA Loxley, P. , Dawes, L. , Nicholls, L. ve Dore, B. (2016 b). Sağlık ve yaşam kalitesi (Böl. Çev. G. Sakız). Çev. Ed. H. Türkmen, M. Sağlam ve E. Ş. Pekmez, İlköğretimde eğlendiren ve anlamayı geliştiren fen öğretimi içinde (ss. 245 -266). Ankara: Nobel Yayınları. (Orijinal basım yılı, 2009) Ronan, C. A. (2005). Bilim tarihi: Dünya kültürlerinde bilimin tarihi ve gelişmesi (Çev: E. İhsanoğlu ve F. Günergun, 4. basım). Ankara: Tübitak Yayınları. (Orijinal basım yılı, 1983) Whitehead, A. N. (1962). Science and the modern world: A mentor book (11 th ed. ). New York, NY: Mc. Millan Company. Templeton, G. (2015, June 24). What is the Higgs Boson, and why is it so important? Extreme. Tech, Retrieved from https: //www. extremetech. com/extreme/208652 what-is-the-higgs-boson Yıldırım, C. (2005). Bilim felsefesi (10. basım). İstanbul: Remzi Kitapevi. Yıldırım, C. (2014). Bilimsel düşünme yöntemi (3. baskı). Ankara: İmge Kitapevi.
- Slides: 46